Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
bu hadisi ibrahim canan dercetmedi....bu hadis buhariden alınmadır.iki yerde geçer.buyu ve tıp bölümlerinde....hadisin asıl metni benim yazdığım gibidir.ama sen hala araştırma zahmetinde dahi bulunmayacak kadart .---------------------
Selam,
benim iletimde altta parantez kısmında Buhari'ye aid olduğu yazılı değil mi? ilk baştan beri verdiğim şekil bu değil mi? bizim bu hadis'i aldığımız yer, aynen yazdığımız gibi değil mi?senin gibi halis bir Ehl-i Sünnet olan İbrahim Canan, hadis'i aynen yazdığımız gibi yazmamış mı? İbrahim Canan bu hadis'i bizim yazdığımızdan farklı mı yazmış? HAYIR, BİNLERCE KERE HAYIR...işte Kütüb-i Sitte muhtasarı kitabı, benimde seninde önünde duruyor...507. sayfayı aç bak... o halde senin acz içinde ifitira etmen ispatlanmış olmıyor mu? bu hadis Buhariden alınmadır diyorsun...Buhariden alınma olduğunu parantez içinde belirtmiş zaten sizin Ehl-i Sünnet tabisi olan İbrahim Canan'ınız...biz hadis'i onun kitabından aldık ve aynen de yazdık...açıklama kısmını dahi( senin itirazların üzerine) yazdım...
üstelik senin verdiğin şekil ile İbrahim Canan'ın Kütüb-i Sitte Muhtasarı kitabındaki ( 507.sayfa) rivayet arasında da muhteva ve anlam bakımından hiçbir fark da yok...ikisi de aynı teraneyi , aynı şeyi söylüyor: " ücret almada en haklı olduğunuz şey Kitabullah'dır..."
bir Ayet'in Esbab-ı Nüzul'udur diye birbiriyle, Kur'an ile ,Kevni Ayet'ler ile çelişip duran 40 farklı varyant'taki hadisler ile mi Kur'an'ı tefsir edeceksiniz...
Kamer suresi 17,22,32,40.Ayetleri ve Zuhruf 44'ü okumanı tavsiye ederim...
Kur'an'ın, 40 farklı varyanttaki uyduruk hadis İDDİAlarınıza MUHTAÇ olmadığını göreceksin...
Yüce Allah'ın kitabı haşa malul, kusurlu, eksik/ noksan, zaid/ fazla , yetersiz değildir ki sizin korunmamış hadis İDDİAlarınıza muhtaç olsun...
32-İbnu Abbâs r.a. Anlatıyor: “Resûlullah a.s.v. Buyurdular ki: “Üzerine ücret almada en haklı olduğunuz şey Kitabullah’tır.” ( K.S. 5171 C.14 S. 506-507 B.1992, alıntısı Buhâri, İcâre 16, Tıbb 34. )
Bu rivayette , üzerine ücret almada en meşru olan şeyin Kur’an olduğunu tahdis etmeleri açık bir çelişkidir.
Selam
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Ve Ibn Abbâs; Peygamber(S)
"Karşılığında ücret aldığınız işlerin en haklı olanı Allah'ın Kitabı'dır"
buyurdu, dedi [29]
eş-Şa'bî de: Muallim Kur'ân öğretmek için ücret,şart kılmaz, ancak şartsız ve
mukaavelesiz olarak kendisine birşey verilirse, onu kabul eder, demiştir [30].
Hakem ibn Uteybe: Muallim ücretini kerîh gören hiçbir kimse işitmedim, demiştir
[31].
el-Hasen de on dirhem muallim ücreti vermiştir [32].
Ibn Şîrîn de (şartsız olduğu
zaman) mjtl bölücü ..... ücretinde bir be's görmemiştir. Yine İbn Şîrîn, es-b
Suht, hüküm elde etmek yolunda verilen rüşvettir? , denilirdi. Ve mal takdîr ve
tahmin etmeye karşılık, kendilerine ücret verilirdi, demiştir [33].
16-.......Ebû
Saîd el-Hudrî (R) şöyle dedi: Peygamber'in sahâbîlerinden bir askeri birlik,
görevli oldukları bir sefere gitti. Bunlar Arab kabilelerinden bir kabîle
üzerine indiler ve onlardan kendilerini konuklamalarını istediler. Fakat o
kabîle bunları konuk etmekten çekindiler. Bu sırada bu kabilenin seyyidi (bir
akreb tarafından) sokuldu. Bütün kabîle halkı harekete geçip onun için her
çâreye koştular. Fakat ona hiçbirşey şifâ ve fayda vermedi. Kabîle halkından
bâzısı:
— Yakınımıza inen şu kaafile
halkına gitseniz, belki bunların yanında çâre olacak birşey bulunabilir,
dedi.
Bunun üzerine kabîle halkından bir
grup bunlara geldiler ve:
— Ey cemâat, seyyidimiz sokuldu.
Onun için her çâreye Jcoştuk, hirbirşey ona fayda vermiyor. Sizden birinizin
yanında herhangi birşey (bir çâre) var mı? dediler.
Kaafileden
birisi:
— Evet (ben varım), Allah'a yemîn
ederim ki, ben muhakkak duâ eder, sığınırdım. Fakat yine yemîn ederim ki, biz
sizden konuk
lanmamızı istemiştik de siz
bizleri konuklamadınız. Artık şimdi ben de size bizim için bir ücret ta'yîn
etmedikçe, hastalıktan sığındırma duası yapıcı değilim,
dedi.
O kabîle halkı sahâbîlerle bir
sürü koyun üzerine sulh yaptılar. O zât sokulmuş olan seyyide gitti. Elhamdu
lilîâhi RabbVl-âlemîn (Sû-resi'ni sonuna kadar) okuyor ve o sokulan kimse
üzerine nefes ediyordu. Akabinde seyyid sanki bukağıdan çözülmüşçesine sür'atle
yürüyerek gitti ve kendisinde hiçbir illet kalmadı. O sahâbî dedi ki: Kabîle
halkı üzerinde anlaştıkları ücreti ödediler. Seriyyeden
bâzısı:
—Bu koyunları taksim ediniz, dediler. Fakat duâ eden
sahâbî:
— Hayır, Peygamber'e gidip, bu
olup biteni kendisine söylememize ve bize ne emredeceğine bakmamıza kadar bu
koyunları taksim etmeyiniz, dedi.
Sonra Rasûlullah'ın huzuruna
geldiler ve kendisine bunu zikrettiler.
Rasûlullah (S) o sahâbîye
hitaben:
—"Fâtiha'nın sığındırıcı te'sîrli bir duâ olduğunu sana öğreten nedir?"
dedi.
Sonra o müfreze ferdlerine hitaben
de:
—"İsabet ettiniz. Şimdi taksim ediniz ve beraberinizde benim için de bir
hisse ayırınız" buyurdu da Rasûlullah (S) gülümsedi [34].
Ebû Abdillah el-Buhârî şöyle dedi:
Şu'be dedi ki: Bize Ebû Bişr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebu'I-Mütevekkil'den bu
geçen hadîsi işittim [35]
Buhârî, âdeti üzere burada da hadîsin içindeki ile yetinerek hükmü beyân
etmedi. Başkasını nefye girişmiyerek, sâdece vâki' olanı başlık
yaptı.
[29] Buhârî bu îbn Abbâs hadîsini Tıbb Kitâbı'nda, "Rukyede
bir bölük koyunu şart kılma bâbı"nda senediyle rivayet etti. Bunun başlığa
delâleti lâfzın umumîliğinden dolayı içinde Kur'ân okumak, öğretmek ve
Kur'ân'la rukye (duâ ve sığındırma) yapmak için ücret almanın cevazı
bulunmasıdır.
[30] eş-Şa'bî'nin bu sözünü İbn Ebî Şeybe senediyle rivayet
etmiştir. Şa'bî'nin bu sözü şart kılarak ücret almanın caiz olmayacağına, eğer
şartsız olarak birşey verilirse bunu almanın caiz olacağına delâlet eder. Çünkü
bu, ya hibe, ya sadakadır; fakat ücret değildir.
[31] Hakem'in sözünü el-Bagavî, el-Ca'diyyât'ta senediyle
getirdi.
[32] el-Hasen el-Basrî'nin bu fiilini İbn Sa'd,
et-Tctbakaat'ia. senediyle getirdi
[33] ibn Sîrîn'in sözünü de İbn Sa'd, et-Tabakaat'ta
senediyle getirdi. Mal bölücü ile mal takdîr ve tahmîn edicinin burada
zikredilmesinin münâsebeti, bunların Kur'ân öğretme ve tedâvî yapmakla bir
cinsten olmaklıklarıdır
[34] Hadîsin bâb başlığına uygunluğu "Gidip Elhamdu Uîlâh...
Sûresini okuyarak onun üzerine nefes etti..." sözleridir. Bu da Fâtihatu'l-Kitâb
ile duâ tedâvîsi yapmaktır.
[35] Burada hadîsin bu tarîkini zikretmesinin fâîdesi, Ebû
Bişr'in işitmesini ve Şu'-be'nin, Ebû Âvâne'ye mutâbaatım açıkça söylemektir. Bu
yoldan gelen hadîsi Buhârî Tıbb Kitâbı'nda an'aneli olarak getirdi. Bunu Tirmizî
de getirdi.
Bu, İbn Abbâs'tan;
Peygamber(S)*den zikrolunuyor [57].
51-.......Bize
Şu'be, Ebû Bişr'den; o daEbû^-Mütevekkil'den; o da Ebû Saîd el-Hudrî(R)'den
şöyle tahdîs etti: Peygamber(S)'in sa-hâbîlerinden bir grup insan Arab
kabilelerinden bir oba halkının üzerine vardılar. O oba halkı gelen sahâbî
grubuna yemek vermediler. Onlar böyle konuk edilmemiş hâlde bulundukları sırada
birden o oba halkının seyyidi zehirli bir hayvan tarafından sokuldu. Bunun
üzerine oradaki sahâbîlere:
— Sizin beraberinizde bir deva
yâhud rukye tedavisi yapan kimse var mı? dediler.
Sahâbîler de
onlara:
— Sizler bizi konuk edip yemek
yedirmediniz. Biz de, sizler bizim için bir ücret ta'yîrı etmedikçe size rukye
yapmayız! dediler.
Bunun akabinde kabile halkı,
sahâbîîer için ücret olarak bir bölük koyun sürüsü ayırdılar. Bundan sonra bir
sahâbî Ümmü'I-Kur'ân'ı okumaya başladı. Tükrüğünü topluyor ve o hasta adamın
üzerine tü-kürüyordu. Neticede o zât iyileşti. O kabîle halkı da koyun sürüsünü
getirip teslim ettiler.
Sahâbîler, okuyan
sahâbîye:
— Biz bu sürü parçasını
Peygamber'e sormadıkça almayız, dediler.
Nihayet bunu Peygamber'e anlatıp
sordular. Peygamber (S) güldü ve:
— "Sana bu sûrenin bir rukye
olduğunu bildiren nedir? Bu sürü parçasını alın, bana da bir pay ayırın!"
buyurdu [58].
52-.......Bana
Ubeydullah ibnu'l-Ahnes Ebû Mâlik, İbn Ebî leyke'den; o da İbn Abbâs(R)'tan
şöyle tahdîs etti: Peygamber'in sa-hâbîlerinden bir müfreze grubu, bir su
başında konaklamış olan bir oba haı ımn yanına vardılar. Oba halkı içinde
zehirli hayvan tarafından sokulmuş -yâhud tedâvî edilecek- bir kimse
bulunuyordu. O su başmdakilerden bir adam, sahâbî grubunun karşısına geldi de,
onlara:
— İçinizde rukye yapan biri var
mı? Bu su başında konaklamış olan toplulukta zehirli birşey tarafından sokulmuş
-yâhud tedâvî edilecek- bir hasta vardır, dedi.
Onun bu müracaatı üzerine
sahâbîlerden biri gitti de o hasta adama, bir bölük koyun sürüsü ücret
karşılığında Fâtihatu'l-Kitâb'ı okudu. Akabinde o kimse derdinden kurtulup
iyileşti. Sonunda koyun sürüsü karşılığında okuma tedavisi yapan kimse
arkadaşlarının yanına geldi. Arkadaşları onun bu ücreti almasını kerîh gördüler
ve:
—Sen Allah'ın Kitâbı'na karşılık ücret aldın! dediler. Nihayet Medine'ye
geldiler de:
— Yâ Rasûlallah! Fulân kimse
Allah'ın Kitâbı'na karşılık ücret aldı, dediler.
Rasülullah
(S):
—"Karşılığında ücret aldığınız vazifelerin en haklı olanı, Allah'ın
Kitabı mukaabilindeki ücrettir" buyurdu [59].
er-Rukye, hasta hakkında şifâ dilemek için Kur'ân
ile Allah'ın isimleri ve sıfatlan ile Yüce Allah'a duâ ve iltica eylemektir
(lbnu'1-Esîr, en-Nihâye)
Kur'ân-ı Kerîm'deki "Kulhuve'llâhu
ahadi; Kuleûzu bi-RabbVl-felâk; Kul eûzu bi-Rabbi'n-nâs" Sûreleri'ne "Muavvize
Sûreleri", yânı Allah'a Sığındırı-cı Sûreler denir. Peygamber dâima bu üç sûre
ile Allah'a sığınırdı. Peygamber bu sığınma dualarını yalnız hastalanıp
rahatsızlandığı zamanlarda değil, fakat her akşam yatağına yatarken de okurdu
(Buhârî, Fadâilu'l-Kur'ân).
Kur'ân-ı Kerîm, bu sığındıncı üç
sûre ile son bulmuştur. Bunlar bütün insanlığa ihsan edilmiş en güzel, en vecîz
ve en câmiali sığınma, korunma dualarıdır. Ihlâs Sûresi bütün şirk ve îmânsızlık
şerrlerinden insanı Allah'a sığındırır, el-Felâk ve en-Nâs Sûreleri de bütün
mahlûkaatın maddî ve ma'nevî, görünür ve görünmez şerrlerinden Allah'a
sığındırır. Allah'a sığınıp Allah'ın himayesine mazhar olanlar da her türlü
şerrlerden ve kötülüklerden tam ma'nâsıyle korunmaları ümîd edilir. "Vallâhu
hayrun hafızan ve huve erhamu 'r-râhimîn = Allah en hayırlı koruyucudur, O,
merhamet edenlerin en merhametlisidir" (Yûsuf: 64).
Bütün kötülüklerden ve şerrlerden
insanın en iyi korunmasına sebeb olan el-Bakara: 255. Kursî Âyeti'ni de her
zaman ve her fırsatta çok çok okumalıdır. Bunun çok etkili koruyucu olduğunu da
Peygamber, ümmetine haber vermiştir.
"Tedâvî'de Duanın Yeri", "İslâm Medeniyeti Dergisi, 1973
Haziran sayısında Abdullah Aydemir'in 10 sahîfelik uzunca ve güzel makaalesi
okunmağa değer! Bunu daha evvel de tenbîh etmiştik.
[57] Bu ma'nevî bir nisbettir, sarîh değildir. Bundan dolayı
müellif bunu marazlan-dirma sîgasıyle getirdi.
[58] Başlığa uygunluğu "Sahâbî Ümmü'l-Kur'ân'ı okumağa
başladı" sözünden alınır. Ümmü'l-Kitâb da el-Fâtiha
Sûresi'dir.
Bunun.bir rivayeti İcâre'de, "Fâtihatu'l-Kitâb ile
rukyede verilen ücret bâ-bı"nda geçmişti.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç varetmiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın."
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şafi-i Kerim Allah Teala Hazretleri, her ne hastalık indirmişse onun devasını da indirmiştir." (Ebu Davud ve Tirmizi`de şu ziyade var: "Tek bir hastalığın ilacı yoktur" dedi. Kendisine: "O hangi hastalıktır?" diye soruldu da: "İhtiyarlık!" cevabını verdi.")
Resulullah (sav)`a hastalığı sırasında ağzından ilaç içirdik. Bize içirmememizi işaret etti. Ancak biz (itirazını) hastalarda ilaca karşı görülen nefret (diye) değerlendirmiş (ve içirmiştik). Kendine gelince:"Bana ilaç vermeyin demedim mi?" diye bizi payladı. Biz, davranışımızın sebebini: "(Herhalde) hastaların ilaca gösterdikleri nefret olarak değerlendirdik" diye açıkladık. (Resulullah, buna rağmen öfke izhar edip, herkesi cezalandırmak üzere): "İlaçtan içmedik kimse kalmayacak!" emretti ve: "Abbas hariç hepinizi göreceğim, zira o (bana zorla ilaç içirirken) yanınızda değildi" buyurdu.
Bir adam Resulullah (sav)`a gelerek: "Kardeşim ishal oldu (ne yapayım?)" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Ona bal (şerbeti) içir!" ferman buyurdu. Adam içirdi. Bilahare aynı şahıs tekrar gelip: "Ben bal (şerbeti) içirdim. Ancak, bu onun ishalini artırmadan başka bir şeye yaramadı" dedi. (Adamın bu gidip gelmeleri) üç kere tekrar etti, Sonunda Aleyhissalatu vesselam: "Allah doğru söyledi. Kardeşinin karnı yalan söyledi (hata etti)" buyurdu. Sonra bir kere daha içirdi. Bu sefer kardeşi iyileşti.
er-Rukye, hasta hakkında şifâ dilemek için Kur'ân ile Allah'ın isimleri ve sıfatlan ile Yüce Allah'a duâ ve iltica eylemektir (lbnu'1-Esîr, en-Nihâye)
Kur'ân-ı Kerîm'deki "Kulhuve'llâhu ahadi; Kuleûzu bi-RabbVl-felâk; Kul eûzu bi-Rabbi'n-nâs" Sûreleri'ne "Muavvize Sûreleri", yânı Allah'a Sığındırı-cı Sûreler denir. Peygamber dâima bu üç sûre ile Allah'a sığınırdı. Peygamber bu sığınma dualarını yalnız hastalanıp rahatsızlandığı zamanlarda değil, fakat her akşam yatağına yatarken de okurdu (Buhârî, Fadâilu'l-Kur'ân).
Kur'ân-ı Kerîm, bu sığındıncı üç sûre ile son bulmuştur. Bunlar bütün insanlığa ihsan edilmiş en güzel, en vecîz ve en câmiali sığınma, korunma dualarıdır. Ihlâs Sûresi bütün şirk ve îmânsızlık şerrlerinden insanı Allah'a sığındırır, el-Felâk ve en-Nâs Sûreleri de bütün mahlûkaatın maddî ve ma'nevî, görünür ve görünmez şerrlerinden Allah'a sığındırır. Allah'a sığınıp Allah'ın himayesine mazhar olanlar da her türlü şerrlerden ve kötülüklerden tam ma'nâsıyle korunmaları ümîd edilir. "Vallâhu hayrun hafızan ve huve erhamu 'r-râhimîn = Allah en hayırlı koruyucudur, O, merhamet edenlerin en merhametlisidir" (Yûsuf: 64).
Bütün kötülüklerden ve şerrlerden insanın en iyi korunmasına sebeb olan el-Bakara: 255. Kursî Âyeti'ni de her zaman ve her fırsatta çok çok okumalıdır. Bunun çok etkili koruyucu olduğunu da Peygamber, ümmetine haber vermiştir.
"Tedâvî'de Duanın Yeri", "İslâm Medeniyeti Dergisi, 1973 Haziran sayısında Abdullah Aydemir'in 10 sahîfelik uzunca ve güzel makaalesi okunmağa değer! Bunu daha evvel de tenbîh etmiştik.
[57] Bu ma'nevî bir nisbettir, sarîh değildir. Bundan dolayı müellif bunu marazlan-dirma sîgasıyle getirdi.
[58] Başlığa uygunluğu "Sahâbî Ümmü'l-Kur'ân'ı okumağa başladı" sözünden alınır. Ümmü'l-Kitâb da el-Fâtiha Sûresi'dir.
Bunun.bir rivayeti İcâre'de, "Fâtihatu'l-Kitâb ile rukyede verilen ücret bâ-bı"nda geçmişti."
Rukiyye, üfürükçülük, sihirdir, büyücülüktür. "Aranızda buna okuyup üfürecek / okus pokus yapacak biri yok mu?". Onlar bir büyücü arıyorlardı. "İçinizde bir büyücü yok mu hastamızı iyileştirecek", diyorlardı...
Allah'ın kitabını üfürük, tükürük kitabı haline getirdiler ya! Kitap ölüye, hastaya, okunan bir kitap olmaktan öte ne işe yarıyor? Mezarlıklarda, camilerde hoperlörlerle içerdeki dışardaki ölülere, taşlara okunur olması yetmiyor gibi büyücülerin, cincilerin, üfürükçülerin, mevlidçilerin, duahanların, medyumların, define arayanların, cifircilerin, narcıların, nurcuların, hurafeci hocaların... her aradığını bulduğu kitap. Hani yaş kuru ne ararsan var ya bu kitapta! Bu kitabı bu hale sokan bu uydurma rivayetler değil mi? Kitab'ın bu şarlatanlara hizmet eder hale gelmiş olmasının yegane nedeni bu uyduruk hadis ve sünnet değil mi? Resul bilmez miydi, bir söylese, söylediklerinin yazılmasına bir izin verse, binler ekleyecekler?
Kusura bakmayın, bir üfürükçü günlerdir hepimizi peşine takmış, üfürdükçe kapılıp peşisıra koşturup duruyoruz. Bunlara göre Kuran üfürük kitabıdır.Oku, üfür, tükür... şifa bul, şifa dağıt...! Bunu uydurdukları rivatlerle önce Allah'ın Resulü'ne her akşam okutup üflettiler...Sonra da havada kapışılsın yazılı cevşenler, şifa dağıtan ayetel kürsiler... Dua kitapları, cevşenler Türkye'de satılan kitapların toplamından daha fazla sattığını düşünüyorum. Aynı oranda da psikolojik hastaların da arttığını düşünüyorum. Eminim bunların çoğu da bu dualara ve yazılı kağıtlarına iman edenlerdir. Camiye cemaate devam edenlerin büyük çoğunluğu her gece yatsı namazından sonra amenerresulu ve ayetel kursi'yi okuyor üstüne; sağına soluna orasına burasına okuyup üflüyor, yetmiyor yatağına yatınca da ilave olarak muavizat surelerini de okuyup bir daha yatağına sağına soluna üfleyip vucudunu iki eliyle sıvazlıyor. Fayda, fayda gören olmamıştır. Romatizmalarından şikayet eden hiç bir hacı babanın sızılarında azalma görülmemiştir.
Benim dedem de sütlerini esirgeyen deli serkeş inekler için muska yazardı, bu muska boyunlarında olduğu müddetçe inekler uysal olurlar, sütlerini cömertçe verirlermiş. Muskası boynundan düşen deli ineğin eski deliliği nüks edermiş. Bunlar da benim dedemin sağlığında duyduklarımdır. Halktan insanlar gelirdi, hayvanları için de muska yazdırırlardı. Buna bizzat çocokluğumda şahit oldum. Bir de hayvanı dışarda kalmış, akşam eve dönmemiş olanlar gelirledi.. Okumasını bilene Şems Suresiniş okutup kurdun ağzını sabah güneş doğuncaya kadar bağlarlardı...!
bunlar varken hâla şeytanı aramaya ne gerek var ve soruşturmaya...
Şeytan'ın kendilerine vahyettikleri evliya'ları / dostları var ya...
En'am 121 :
Üzerinde ALLAH'ın ismi anılmayanlardan yemeyin. Çünkü o, yoldan çıkmadır. Şeytanlar, sizinle tartışmaları için dostlarına vahyeder. Onlara uyarsanız siz de ortak koşmuş olursunuz
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
SORU:
“Namazın tümünden ve namaz esnasında okuduğum ayetler ve surelerden
hasıl olan sevabı geçmişlerimizin ruhuna hediye eyledim sen kabul,
vasıl ve haberdar eyle yarabbi” şeklinde bir duanın şirk namazını
andırır bir husus içerip içermediği konusundaki bilgi yetersizliğime
cevap arıyorum.
CEVAP: Nedir bu halkımızdaki ölü
tutkusu! Herkes kendi ameliyle Allah’a gider. Dinde Kur’ân okuma
kişinin kendisi içindir, yaptığı dua kendisi içindir. Allah’tan dileği,
isteğidir. Eğer ölülere dua edeceksen Allah’tan onlara acımasını,
onları bağışlamasını dilersin. Böyle yapmak Peygamberimizin sünnetidir.
Ama okuduğun duadan, Kur’ân’dan, ibadetlerden hasıl olan sevabı ölülere
bağışlamanın ne anlamı var? Senin için hasıl olan sevabı başkasının
ruhuna gönderme yetkisini nereden alıyorsun? Hangi hadise dayanıyorsun,
hangi ayet böyle söylüyor? Kur’ân’a göre: “İnsana kendi çalışmasından,
eyleminden başka bir şey yoktur”, “Herkes yaptığıyla beraberdir,
eyleminin tutsağıdır.” Zaman içinde Kur’ân dinine bidatlar soktular.
Ben bu tür uygulamaların İslâm’da, Kur’ân dininde olmadığını
söylüyorum. Bu tıpkı anayasa kitabını, kanun kitabını ölülerin ruhuna
bağışlamak için okumaya benzer. Ölü ne yapacak kanunu? Ona yasa lazım
değil ki! Yasa dirilere gerekli. Kur’ân ölülere okunmak için değil,
dirilerin uygulaması için gelmiştir. Siz madem öyle yapıyorsunuz bari
kıldığınız tüm namazları da ölülerin ruhuna bağışlamak için kılın.
Fakat bilin ki Peygamber ve sahabileri böyle yapmadı.
“Secdede yapmamız gereken dualar nelerdir?”
SORU: Namaz kılarken secde anında “sübhane rabiyelala”nın dışında başka dualar da edilebilir mi? (Muzaffer Tunç)
CEVAP:
Evet, istediğin kadar kamuya yönelik dualar, Kur’ân duaları ve benzeri
dualar yapılabilir. En makbul dua secde halinde ve secde aralarında,
rükûdan doğrulurken yapılan dualardır. Ama falanın ruhuna, filanın
ruhuna dua bağışlama yoktur. Bunun bilinmesi gerekir.
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma