HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: KURAN VE NAMAZ..... Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
mistikbalim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 agustos 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mistikbalim

hasanoktem Yazdı:

 

çocukluğumda, müridlerinin üzerine Kur'an okuyup, ağızlarına ufak ufak mübarek(!) tükürüğünü üfleyen bir şeyh hazretlerinin hikayesini duymuştum...

üçgen şeklindeki muskaların, sihirlerin ise haddi hesabı yoktu...

bir tanesi de boynumda olmak üzere...

bana bir zarar gelemezdi artık...

yazık, ne kadar yazık...

bu ilahi din'i üfürük ,tükürük, sümkürük dini zannetmek...

beni ademleri hadis İDDİAlarıyla efsunlatmak...

" din afyondur " cümlesini insanlara söylettirmek...

Kur'an'ın tilavetinden şifa ummak...

Yüce Allah'ı gereği gibi hakkıyla düşünemedikleri gibi( 6/91;3/154),

Kur'an'ıda gereği gibi ve hakkıyla düşünememek,

uyduruk hadislerin verdiği kapkara gözlükleri takıp, taktırıp,

zann'lar , vehimler, kuruntular peşi sıra bir ömür tüketmek...tükettirtmek...

tertemiz fıtratları kirletip, üstünü örtmek, örttürtmek...

bunlar varken hâla şeytanı aramaya ne gerek var ve soruşturmaya...

Şeytan'ın kendilerine vahyettikleri evliya'ları / dostları var ya...

En'am 121 :

Üzerinde ALLAH'ın ismi anılmayanlardan yemeyin. Çünkü o, yoldan çıkmadır. Şeytanlar, sizinle tartışmaları için dostlarına vahyeder. Onlara uyarsanız siz de ortak koşmuş olursunuz

 


tüm doğru sözlülerin yoluna can kurban...


__________________
bekir
dediğin gibi Allah'ım
aynen; yar, rab...
Yukarı dön Göster mistikbalim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mistikbalim Ziyaret mistikbalim's Ana Sayfa
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin

el_turki Yazdı:
elinize sağlık bir emek harcamışsınız.....emek herzaman saygıyı hak eder...

sağlıklı aktarılmamış" işin özeti şeklinde olmuş...birde sizde bir emevi düşmanlığı tarzında bir önyergı gördüm..birkaç sefer aynı vurguyu yaptınız...

kur'an ın toplanmasında bir seenryonuz var..ve orada demişsiniz ki..hz ali öyle olmasaydı karşı çıkardı kesinlikle diye..." sonrada haz osmandöneminde insanların baskıdan ve korkudan dolayı hakkı savunmakda aciz oldukarını...terör ortamındn dolayı hakkı söyleyemedikerlini söylemişsin...bence bu ikit tezat arasında kalmışsınız....olaylar siyasiydi...ameli değil...peygamber namazda elini bağlamadı..bağladıysada şöyle bağladı insanlara bunu anlatacakmısın dendi...baskı bu yöndemniydi...hayır....olayları karıştırmayalım...

haz ali iktidar hırslıdı değildi..gibi demişsiniz..bence büyük yanılgı..haz ali iktidar hırslısı bir sahabeydi....hemde çok fazla...ama konu bu da değil...

200 sene sonra yazılması meslesine gelince ....verdiğim örnekleri iyi anlamaışsınzı....birşeyin illaki yazılması gerekmiyor.....50 senede geçse bazı şeyleri ilk günki şekliyle hatırlarsınız....
ama ona rağmen 200 sene sonra yazıldı fikrinizde doğru değil....eğer 200 sene sonra yazılsaydı..neden peygamber sallahua leyhi vesellem hadis yazmayı yasakladı ozaman...veya sakındırdı...demek ki hadis yazma işi daha o zamanlarda başladı...ve yazılan hadisler miras olarakda bırakıldı....
islam ilme önem verdiğinden nakil yoluyla gelen rivayetlerde sürekli eğitim sistemi içinde aktarıldı....

ihya.org u okumam.gerekde yok...hadis olmadığı halde hadis mişdiye aktarılan birçok şeyin olduğunu zaten biliyorum...sürekli önüme aynı şeyi koymayın..israiliyat içeren örnekleri....

hadisi kur'an a tabi kılarım deyip ortada hadis bırakmamak..peki ne oluyor?
hayır siz şunu yapıyorsunzu:hadisi mantığınıza -aklınıza tabi kılıyorsunuz.aklınızın neyi nekadar anladığının ölçüsüyse yok...peki doğrumu anladı?yanlış mı?

aktarımın sağlıklı olması veya olmaamsı konusnda anlaşılan ortak bir noktaya ulammamız zor gözüküyor...verdiğim örneklerin hayatın gerçekleri olduğunu anlamamışsınız.insanın bir hafızası olduğunu..ve bunun hıfzedmey yaradığını..birşeyi muhafaza altında tutmaya yaradığını biliyor ama idrak edemiyorsunuz...

kimsede peygamberden gelen rivayuetlerin kur'an kadar sağlıklı olmasını beklememeli..harfı harfine..noktası noktasına...çünki hadis kur'an ın tefsiridir.izahıdır.açıklamasıdır.

imam yusuf ve imam muhammed de ebu hanifeye muhalif eddiği şeyler olmuşdur.onun matıksız bulduğunu mantıklı bulmuşlar..matıklı bulduğu bazı şeyleride mantıksız bulmuşlar ve o görüşü terketmişler....

kendisine kitap ve-veya suhuf verilmeyen bir peygamberden sonra gelen nesiller neye göre amel eder?
şöyle demeleri hak mıdır:peygamber geldi geçti,banane bir kitapda yazılı bir eserde bırakmadı..beni bağlayan birşey yok...aklım var ama aklımı neye göre kullanacağıma dair bir somut şey yok...?siz öyled iyrosunzu ama nerden bileyim onu peygamber demiş?


Sayın el_turki,

 

Emeğimi saygıya değer bulmanızdan  dolayı teşekkür ederim.

İnanın çabam samimidir. 

Ben de benzer yollardan geçtim.

Ben de 1980 ler boyunca hadis kültürü olan, hadisi aynen Kur'an gibi Naklin içinde gören. Dini kaynak olarak hadisi dinin olmazsa olmazı görürdüm. Bugün hadisi nakil olarak kabul etmiyorum. Bunlar peygambere atfedilmiş sözlerdir. Kur'anın onayından geçmesi gerekir.

Bu yönüyle Ahmet Bin Hanbel in Hadis Kur'anı kontrol eder, Kur'an hadisi değil sözü yanlıştır. Ayrıca Bu sözü bütün mezhep imamları söylemiştir. Ahmet Bin Hanbel hiç değilse samimiyetle demiştir ki bu hadisleri Kur'anın zahirine kontrol ettirsek ortada hadis kalmaz.

Benim dediğim ne. Aynısı değilmi.

Ben bu noktaya Ahmet Bin Hanbel, YaşarNuri Öztürk , Süleyman Ateş, Fereç Hüdür ve bu sitede ki arkadaşlarım böyle söylediler diye gelmedim ki. Kendi yaşadıklarımdan sonra onlar öyle bir ışık tuttular, ondan sonra kabul ettim.


birde sizde bir emevi düşmanlığı tarzında bir önyergı gördüm..birkaç sefer aynı vurguyu yaptınız...   

Emevileri sevmiyorum. Emeviler Peygambere karşı Bedirde, Uhutta, Hendekte savaşan tarafın liderleri. Bunlar olayı sadece kabile reisliği olarak görüyor. Hz. Muhammed yeni din getirdi diye değil, Kureyşin reisliğini istedi diye ona karşı çıktılar.

Hz. Aliye karşı çıkmaları da bundan. Reisliği Haşimoğullarına kaptırmamak.  Her ne kadar müslüman olmuşlarsa da , onların derdi dünyalık. Hz. Peygambere  karşı çıkan Ebu Süfyan (Muaviyenin babası) ne dedi. "Cennette yok, cehennemde, yapışın emirliğe"  dedi. Bunun içinde zulüm, katliam, Dinin içine yahudilik, hristiyanlık sokma , dini değiştirme. Bunlarda her şey var. Bunlar Şamda Yahudi, Hristiyan kimi İslama girmiş, kimi girmemiş vezirler edindiler.Bunlar yoluyla da Kur'an islamını , hadis islamı haline getirip dine zarar verdiler. Bunun için sevmiyorum.

Emeviler  sünni kitaplarda canım sahabe, cicim sahabe dedikleri  Ensar ve Muhacirinin çoğunu katlettiler.  Hz. Ali Harpleri, Harra Olayı Medine ahalisinin yarısının katli 682, Mekke kuşatması Abdullah bin Zübeyrin ve ona yardım eden Mekke Ahalisinin katli (692). Bir de 715 yılına kadar bir Haccac bin Yusuf  (Zalim Haccac)  ın sürekli zulmü  vardır. Karşı çıkan herkes şii diye damgalanıyor. Ayrıca ,  Şiilere yapılan zulmün haddi hesabı yoktur, kol kesme, ayak kesme, göz çıkarma gibi. İslam dünyasının böyle şii , sünni diye kesin bir ayrımla bölünmesi hep bu olaylar üzerinedir.  Haccac kimseye saygı göstermemiş, Enes bin Malik gibi bir sahabeye saygısızlık etmiş, elini değil ayağını uzatmış. Abdullah bin Ömeri ayağına zehirli ok değdirerek öldürtmüştür. 714 yılında zamanın  en çok hadis bilen sahabesi, Said bin Cübeyr i kendi elleri ile boğarak öldürmüş, bundan sonra ruhi bunalıma girerek bir sene geçmeden ölmüştür.

 Bunlar öyle devirlerdir ki, Fransız ihtilalinin 1792-1795 arasındaki bol giyotinli terör dönemi, Rus İhtilalinin Stalin dönemi gibi dönemlerdir. Ama islam tarihlerinde lafı bile edilmez, hakkıyla anlatımaz, canım işte bi olaylar olduydu, isyan bastırıldı gibi anlatılır.  

 Emevilerin namazın şeklini değiştirdiği Abdullah bin Mesud, Enes bin Malik gibi sahabiler söylemiştir. Onun için bunlar namazları için camiye gitmemekte, peygamber zamanında kıldığı gibi kılabilmek için evinde kılmaktadır. Yaşar Nuri Öztürk bunu sıksık dile getirir.

 Emeviler i  Hz. Ali sülalesine karşı çıktıkları için değil (Ne yapsınlar siyasi rakipleri idi. İktidarı kaptırmamak için düşmanca davranmak durumundaydı. Bu bütün siyasi mücadelelerde olan bir şey. Abbasiler de Hz. Ali evladına aynı şeyi yaptılar. Sözkonusu olan siyasi iktidarsa yaşamak için öldürmek gerekiyor. Maddi veya manevi ezmek gerekiyor. ), Dine Eklemeler yaptıkları, dini kavramların içini boşalttıkları,  dine Yahudilik ve Hristiyanlık  metodolojileri, anlayışları  soktukları için sevmiyorum. Bunu da hadisler yoluyla yaptılar. Bugünkü İslamın sorunlarını anlamak isteyen insanlar bu Emevi olayını iyi bilmek ve anlamak zorundadırlar.  

Siz Kitab-ı Mukaddesi okuduğunuzu söylediniz.  Kitab-ı mukaddes bir fikir verir ama birkaç yahudi ve hristiyan tanısanız. Sitelerinde araştırma falan yapsanız. Kilise, sinagog ayini görseniz , inançlarındaki temel felsefeyi kapsanız bunun Sünni ve Şii müslümanları nasıl etkilediğini görecektiniz.

Kur'an müslümanlığı bu etkilerden korunmuştur.

haz osmandöneminde insanların baskıdan ve korkudan dolayı hakkı savunmakda aciz oldukarını...terör ortamındn dolayı hakkı söyleyemedikerlini söylemişsin...bence bu ikit tezat arasında kalmışsınız....olaylar siyasiydi...ameli değil.

Olay Hz. Osman döneminde olmadı. Bu dönemde 650 den sonra fitne çıktı. Benim dediğim dönem 682-692 Abdullah Bin Zübeyr isyanı ve yine 682-715 arasında süren Zalim Haccac dönemidir. Bu dönem de hiçbir hakkı savunamazdın. Zaten peygamberin gerçek sünnetini bilen herkes zaten okkanın altına gitti.  Abdülmelik ve Velid devirlerinde Şihab Ez Zühri'ye çok hadis uydurtuldu. Mesela Meşhur Miraç hadisi gibi. Tutunca bu konuda devam edildi. Esasen 717-720 yılları arasındaki Ömer Bin Abdülaziz  hadisleri yazdırma işini , Halkın hadisleri sevmesi,  Gerçekten Hadis bilen Said Bin Cübeyr gibi bir Sahabenin yok edilmesi nedeniyle yaptırdı. Hani diyorsunuz ya hadisi, sahabe, tabiin , tebe tabiin aktardı. Hayır aktaramadı. Aktaramadığı için Ömer bin Abdülaziz yasak olmasına rağmen   hadisleri yazdırmak için komisyonlar kurdu. Medine valisi Ebubekir Hazım ve Şihab Ez Zühri başkanlığında ve heyet özellikle Medinede çalıştı. Hz. Aişe ile ilgili hadisleri Amira bint i Abdurrahman isimli bir kadından aldılar. Ama bu çalışmalar da kayboldu. Daha sonraki dönemlerde hadis uydurukçuluğu çoğaldı. Hadislerin yazımı taa 820 li yıllara kaldı.

haz ali iktidar hırslıdı değildi..gibi demişsiniz..bence büyük yanılgı..haz ali iktidar hırslısı bir sahabeydi....hemde çok fazla...ama konu bu da değil... 

Hz. Ali iyi bir Sahabeydi ama iyi bir yönetici değil. Eğer Muaviye gibi Makyevelist ilkelere uygun bir yönetici olsaydı. Kanun benim, kral minnettar olmaz, ben peygamberin ehl-i beytiyim. Bu halifelik görevine kimse benden daha layık değildir demiş ve uygulamış olsaydı, Ebubekiri de, Ömeri de, Osmanı da altederdi. Etmedi. Kendisi bırak halifeliği  , hakkı olan Fedek Bahçesi mirasını bile alamadı. Ne Hz. Ebubekir verdi. Ne Hz. Ömer . Bir de Hz. Ömer  Mirasa Hz. Abbası kattı. Hz. Osman zamanında Hz. Ayşe ve Hafsa da bu Fedekten pay istediler. Hz. Ayşenin Hz. Osmana düşmanlığı bu Fedek yüzündendir. Bu Fedek kimseye yar olmadı. Bunlar tarihsel olaylar. Şiiler için imani noktalar.

Hani Hz. Ömerin adaletinden bahsederler ya, yani Fırat kıyısındaki kurdun,koyunun adeleti ile uğraşacağına peygamberin mirasını mirasçılarına paylaştırsa idi. İçlerinden biri de kendi kızı Hafsa idi. Ama yapmadı. Hz. Aliyi maddeten güçlendirmemek için yapmadı. Çünkü siyasi rakipti. Hz. Ali , garibim, esnaflık yaptı. Bağlara bahçelere kuyular, açtı. Bir dönem de yazıcılık hattatlık yaptığı söylenir. Ya işte böyle. Canım sahabe. Can ciğer kuzu sarmaları.

Tabi konumuz bu değil. Bu dediğim Hz. Ebubekir, Hz.Ömer ve Hz. Osmanın bir kusuru. Bu insanların çok olumlu yanları  da var. Çok  büyük hizmet ve katkıları da var.  Onun için ben onlar için hep Hz. İfadesini kullanırım. Nezaketten ve saygıdan zarar gelmez. 

 200 sene sonra yazılması meslesine gelince ....verdiğim örnekleri iyi anlamaışsınzı....birşeyin illaki yazılması gerekmiyor.....50 senede geçse bazı şeyleri ilk günki şekliyle hatırlarsınız....
ama ona rağmen 200 sene sonra yazıldı fikrinizde doğru değil....eğer 200 sene sonra yazılsaydı..neden peygamber sallahua leyhi vesellem hadis yazmayı yasakladı ozaman...veya sakındırdı...demek ki hadis yazma işi daha o zamanlarda başladı...ve yazılan hadisler miras olarakda bırakıldı....
islam ilme önem verdiğinden nakil yoluyla gelen rivayetlerde sürekli eğitim sistemi içinde aktarıldı....

Peygamber yazılmasına izin vermedi. Ama bir kısım insanlar bunu ezberlemek, unutmamak için yazdılar ezberleyip sildiler. Sadece sözel naklettiler. Bu yazıp Silme işini Abdullah bin Amr başlattı. Ama hiçbiri ezber için yazdıkları bu sayfaları ortaya çıkaramadı. İşi bitince suyla veya yakarak yok etti. Yalnız bu hadislerin sağlıklı aktarıldığı anlamına gelmiyor. Zalim Haccac döneminin terörü yüzünden zaten gerçekten sağlıklı bir bilgi aktarılamadı. Adamlar bir sürü şey değiştirdi. Mesela namazı beşe çıkardı. İki rekatı dörde çıkardı. Vitir diye olmayan namaz icat etti. Camilere tesbih soktu. Bunlar hiçbiri  peygamber döneminde yoktu. Kimse de itiraz edemedi. Kimse itiraz etmezmiydi deniyor. Evet etmediler. Edemediler. Buna itiraz edenin peygamberi sevmemekten kellesi giderdi. Baskının ne durumda olduğunu varın siz düşünün. İmam Ebu Yusufa  adamın biri ben kabak sevmem dedi. Vay kabak peygamberin en sevdiği yemekti, sen peygamberin sünnetine karşımısın lan diye kılıcını çekip adamın üzerine yürüdü. Adam canını zor kurtardı. İşte böyle baskıcı anlayışlar yüzünden kimse hiçbir şeye itiraz edemezdi. İtiraz eden, zaten şii falan diye ortadan kaldırılırdı. 

İslam ilme önem veriyordu şüphesiz. Kufede  Hz. Alinin 6. kuşak torunu ve  Caferi Mezhebinin kurucu imamı Cafer-üs Sadık hazretlerinden ders okumuş imam Ebu Hanife nin peygamberden kalan gerçek sahih hadis onyedidir demesi çok anlamlıdır. Yani neyi gösterir. Peygamberden hiçbir şeyin sağlıklı aktarılamadığını. 

ihya.org u okumam.gerekde yok...hadis olmadığı halde hadis mişdiye aktarılan birçok şeyin olduğunu zaten biliyorum...sürekli önüme aynı şeyi koymayın..israiliyat içeren örnekleri....

Önceden hadis.org diye bir site vardı. Hadisleri oradan araştırırdım.  Sonra bu site kapandı. İhya org u Tüm hadisleri barındıran bir site olarak tavsiye ediyorum. Tüm hadisleri okumak isterseniz. Türkçe  tek site.

Benim için sitenin veya kitabın benim fikrime uyup uymamma zorunluluğu yok. Ben herşeyi okurum. TEZ + ANTİTEZ = SENTEZ  ilkesine göre değerlendiririm. Bir hipotez kurarım. Örneğin Hadis Güvenilmezdir diye. Buna uygun araştırırım. Okurum. Hadisleri tekrar tekrar okurum. Sonuçta hipotezimi destekleyecek bir kanaate vardım. Hadis Kur'ana uyuyorsa güvenilir, uymuyorsa güvenilmez. Prof Yaşar Nuri Öztürk, Prof. Süleyman Ateş eselerinden okuduğum, konuşmalarından dinlediğim kadarı ile bu kanaatteler.

hadisi kur'an a tabi kılarım deyip ortada hadis bırakmamak..peki ne oluyor?
hayır siz şunu yapıyorsunzu:hadisi mantığınıza -aklınıza tabi kılıyorsunuz.aklınızın neyi nekadar anladığının ölçüsüyse yok...peki doğrumu anladı?yanlış mı?

Şimdi  sayın El-Turki kardeşim. 1989 lar falan Turan Dursun isimli bir şahıs çıkmış. Üzerine Arapça bilen kimse yok. Doğu medresleri mezunu. Adam Tabu Can çekişiyor İşte Din bu diye kitaplar yayınlıyor. Aldım okudum. Hadislere saldırıyor. Hem de ne saldırma.

Ben o zamanlar hadis külliyatları almışım, bitirmişim. İşte Hadis = VAHİY olarak bakıyorum olaya. Peygamber Hevasından konuşmuyor. Onun söylediği Vahiydir. Necm 2-3-4 ayetleri  var. En istismar edilen ayetlerden biri. İşine gelen bir şey uydurur. Bunu Peygamber söyledi der. Peygamberin söylediği vahiy ya. Oldu sana Kur'anın yanında ona eş bir Söz.

Nasıl kızıyorum adama. Tabi adam insanları etkiliyor. En çok ta ne etkiliyor biliyormusun. Peygamber dokuz yaşında kızla evlenmiş. Dokuz karısı varmış. Bir gecede hepsini dolaşırmış. Bunlar tabi çok ilgi çekiyor. O zamana kadar adam peygamber hakkında böyle şeyler duymamış. Tabi ne oluyor. Ya bizim dinimizde, peygamberimiz de yanlış bir şey mi var acaba diyen insanlarla acaip tartışıyorum. Bunlar hadistir. Dinin ikinci kaynağıdır. Bunları eleştirmek aynen Kur'an ayetlerini eleştirmek gibidir falan diyorum. Adam Kur'an, hadis falan bilmiyor ki. Zır cahil. Kahve kültürü. Diyor ki Peygamber efendimiz dokuz yaşında kızla evlenmiş, Kur'anda yazıyormuş. En feciati de bu biliyormusunuz. Kur'anda yazıyormuş. Tövbe estağfurullah. Her halde hadisi Kur'an a eşitleyen anlayış, sıradan halkın kültüründe böyle sonuç yarattı. Aptal saptal bir hurafe, sonra valla Kur'anda yazıyomuş abi.

Sonra Turan Dursunun Kitaplarına karşı  Süleyman Ateş hocamız "İşte Gerçek Din bu " diye bir kitap yazdı. O kitapta diyordu ki 2. cildinde.  Turan Dursun, zayıf hadisler yoluyla dine saldırmaktadır. Usuli Hadiste maalesef  sadece isnad tenkidi yapılmıştır. Yani rivayet eden ravi kuvvetli ise, kabul edilir bir ravi ise hadis muteber sayılmıştır. Zaten dedim ya hadislerin çoğunun ravisi Muksirun denilen şahıslar ve bunlar hadis ilmi açısından muteber kişiler. Bitti olay. Al sana Vahiy kuvvetinde ikinci kaynak.  Hadiste Metin tenkidi yapılmamıştır. Metin Tenkidi Kur'ana anlamca ters olup olmadığının tenkididir. Hadis anlamca Kur'ana uymaktamıdır. Uymamaktamıdır.  Uyuyorsa sahih, uymuyorsa sahih değildir. İşte bu ilkeden sonra Turan Dursunu ve Hadisleri bir daha okudum. Her denileni  Kur'anla test ediyordum. Daha sonra Benzer görüşleri Yaşar Nuri Öztürk ten okudum. 

Bana mantıklı geldi. Nasıl Kanunlar Anayasaya uygun olmak zorunda ise, Hukukta böyle bir kural varsa, Din de de herşey gerçek vahiy olan Kur'ana uymak zorundadır. Bu çok temel bir ilkedir. İster açıklasın. İster yorumlasın. Ona aykırı olamaz.

Benim geleneksel dinden yavaş yavaş Kur'an dinine geçişim böyle oldu.  

Şimdi ben Hadis kitaplarını okurken şöyle bir şey dikkatimi çekiyordu. Peygamber demiş ki "benden yanlış bir şey nakleden cehennemdedir". Amenna. Nakleden kim Sahabe. Kanatsız Melaike hepsi. Allahtan korkma bakımından onların yanında biz kimiz ki. Eee. Aynı konuda bir hadis,  olur diyor, öteki olmaz diyor. Biri beyaz diyor, öteki siyah diyor. Arkadaş ya peygamberde bir yanlış var. Ya ravilerde bir yanlış var. Bu ravilerden biri  hatta bazıları yanlış naklettiği için cehennemde ama hangisi. O zamanki aklımla çözemiyordum. Sonra kitaplarda okuyordum. Hadislerde farklılık olması normal. İşte mezhep imamlarımız kendi içtihadlarınca uygun buldukları hadisle amel etmiş, mezhepler arası farklılıklar ondan geliyor. Falan, filan.

Sonra peygamberin en yakın arkadaşları kim. En büyük sahabeler  kim. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali.  Bunlardan ilaç için hadis yok. Yani altı koca cilt kitapta çeşitli ciltlere dağılmış 10-20 hadis ya var ya yok.  Her hadiste Ebu Hureyre diye bir adam çıkıyor. Bir şey söylüyor. O zamana kadar duymamışım. Hiçbir ravi aklımda kalmamışta ,  bir Ebu Hüreyre, bir Abdullah bin Ömer aklımda kalmış. Çünkü dikkat çekecek kadar çok hadis söylemişler.

Hani Hz. Ali ilmin kapısıydı. Hz. Ali nin bu kitaplarda esamesi yok. Vazgeçtim ilmin kapısını görmekten, gıcırtısını bile duymadım. 

Hem çelişkiler, hem Uydurma raviler, hem İsrailiyyat ve Mesihhiyyat uydurmaları , hem de Kur'ana ve akla aykırılıklar bende hadisin  vahiy olmadığı, ancak Kur'ana ve akla uygunsa dinde bir yeri olacağı düşüncesini pekiştirdi. Kur'ana uyuyorsa kabul ediyorum. Uymuyorsa hayır.

Ayrıca her konuda bibiri ile çelişkili bir hadis var. Hadisler birbirini götürüyor. Kalanını Kur'an ve akla uygunluk götürüyor. Sonuçta sıfıra yaklaşıyor. Zaten Ahmet bin Hanbel öyle dememiş mi. Hadisi Kur'anın zahiri ile kontrol edersen ortada hadis kalmaz. Kalmıyor işte.

Sıfırlama böyle oluyor.

Şimdi benim aklım nasıl çalışıyor. Benim aklım Sünnetullaha göre çalışıyor. O nedir Nedensellik kanunu. Bilimin temeli budur. Nullum Resula Sine Causa. Sebebsiz sonuç olmaz ilkesi. Sebeb önce, sonuç sonradır. Yani bir öncelik, sonralık vardır.  Sünnetullah = Bilim. Kur'an  bilime aykırı olmaz. Ama Hadis bilime aykırı olur.  Hurafe de hadisten çıkar.

 Bakın bir rukye hadisi yazdınız. Şimdi söylermisiniz. Sizi veya ailenizi, çocuğunuzu akrep soksa  gidip akrep serumu falan mı olursunuz., yoksa ben fatiha ile rukye yaptım. Allaha tevekkül ettim. İnşallah Allah beni koruyacakdır  mı dersiniz. Yahu o hadisti. Hadis = Vahiydi. Peygamber böyle söyledi. Fatiha suresi akrep sokmasından sonraki zehirlenmeyi giderir. Var mı böyle bir şey. Sünnetullaha uygunmu.  Buna inanılır, bununla amel edilir mi. Amel edersen kestirmeden rahmet-i rahman ı boylamazmısın.  Sonra böyle oluyorsa Sağlık bakanlığı hiç uğraşmasın akrep serumu falan yapmaya, her sağlık ocağına nefesi kuvvetli bir hoca koysun. Memlekette her halde 2000 falan sağlık ocağı vardır. Al sana bu krizde, bu işsizlikte  ikibin kişiye iş. Güzel keynesyen bir tedbir. Talep arttırıcı bir uygulama.   Hiç , Olur mu öyle şey. Senin mantığın kabul eder mi.  

Bunlar sünnetullaha aykırı şeyler. Her şeyin çaresi var. Hastalık bir sonuçsa, bu sonuca giden veya arttıran  sebebleri  bulup ,yok edeceksin. Aklını kullanıp bulacaksın. Eski devirde tamam, bugünkü modern tıp yoktu. Ama bitkisel ilaçlarla uğraşan geleneksel tıp vardı. Bu bitkisel ilaç olayı şimdi de revaçta. Hem o ilaçların bazıları hala çok  işe yarıyor.  Mesela Kekik yağı diye bir şey var. Aktarlarda satılır. Müthiş mikrop öldürücü bir şey. Bunun şişesin içindeki kapağın sıvıya temas eden iç yüzüne parmağınızı sürün, sonra bu parmaklarınızı burnunuzla koklayın. Bunun kokusu zaten burundaki virüsü, bakteriyi öldürmektedir. Ben hersene gripten böyle korunurum. Klasik tedbirlerin ve aşının yanında bu da çok etkili bir tedbirdir. Bunu uygulamamış, hastalığa yakalanmış insanlarda bile hastalığın şiddetini düşürür.   Demedi demeyin. Yalnız dikkat, sadece koklanacak, hassas deriye sürülmez, asla sindirim sistemine falan girmemeli. Çok yakıcıdır. Öyle bir suya bir damla falan sonra yut. SAKIN ha SAKIN.   Tabii bununla boşverin aşı falan olmayın demiyorum ASLA.

Bir tane sinek hadisi vardır. Der ki yemeğinize bir sinek düşer bir kanadı batarsaymış,  Öbür kanadını da sokmamız gerekirmiş. Çünkü bir kanattaki mikrobu öteki kanat yok edermiş. Bunun panzeri buymuş. Bu hadisi bilen veya bilmeyen. Kim uygular bunu. Birisi müslümanlarla fena halde dalga geçmiş. Bunu anlamıyormusunuz. Allah, Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırırın pratiği bu olsa gerek. Bir de sanırım Fethullahçıların bir dergisinde bununla ilgili olarak, Güya  Amerikada yapılan bir araştırmada Sinek kanadının panzehir etkisi kanıtlanmış. Peygamberin hadisinin doğruluğu ispatlanmışmış. Oldu Abi, dikkate alırız. Sineğin kanadını bastırırız, mikrop ölür. Peygamber böyle iğrenç bir şey söyler mi ya. Kim yapar bunu kim.  Buna uyan akıl, akıl mı dır. İçine sinek düşen bir şey yenip, içilir mi Allah aşkına. Bunu o zamanın zır cahil insanı bile yapmaz.


Akıl, mantık, gözlem ve deney le çalışır.  Benim mantığım, böyle fatiha suresiyle akrep zehiri tedavi edilmez. Kim söylerse söylesin. Gözlemim de, akrep serumu almayanın öleceği şeklindedir. Bunu denemeye gerek yoktur. Yüzyıllardır akrep zehirinden yüzbinlerce insan ölmüştür.

O hadislerde tek mantıklı hadis, Allahın her hastalığın çaresini yarattığı, insanların tedavi olması gerektiğidir. Bu mantığa da, gözlemede, deneye de uygun bir yargıdır.

kimsede peygamberden gelen rivayuetlerin kur'an kadar sağlıklı olmasını beklememeli..harfı harfine..noktası noktasına...çünki hadis kur'an ın tefsiridir.izahıdır.açıklamasıdır.

Sağlıklı olmayan şey Vahye eş tutuldu yüzyıllardır. Hala da tutuluyor bazı kesimler tarafından. Verdiğim bu örneklerden sonra hala buna inanıyorsanız. İnanmaya devam edin abi.

Ben Kur'anın kendi ifadesi ile kendi kendini açıkladığını. Kelimelerin anlamları ile, siyak sibak la, metin bütünlüğü ile, temiz niyet ve akılla her şeyin anlaşılabileceğine inanıyorum. Hadisi de Kur'ana ve akla uygun olması şartıyla kabul ederim. Bu konuda Yaşar Nuri Öztürk, Süleyman Ateş çizgisindeyim.  Onlar hadisi reddetmez ama dediğim kriterler altında kabul eder. İşte bu kriterlere uygun hadis sayısı da gerçekten çok azdır. Yani sıfırlama böyle oluyor.

imam yusuf ve imam muhammed de ebu hanifeye muhalif eddiği şeyler olmuşdur.onun matıksız bulduğunu mantıklı bulmuşlar..matıklı bulduğu bazı şeyleride mantıksız bulmuşlar ve o görüşü terketmişler....

İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed , İmam Şafiinin baskısı ile görüşlerini değiştirdiler. Çünkü Ehli Hadis , Ehli Reye galebe etti. Harun Reşidin hoşuna giden içtihadları ile baş kadı olan İmam Ebu Yusufa , bütün kadıları atama yetkisi verildi. İmam Ebu Yusuf ta bütün kadıları Hanefi mezhebinden atadı. Hanefi mezhebinin en büyük ve yaygın olmasının sebebi budur. Bu mezhep Şafiinin  Ebu Hanifeye saldırgan tutumu karşısında çok büyük tehlike atlattı, Hemen imam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed eş Şeybani mezhebi Ehli hadis bir çizgiye çekti. Yoksa Hanefilik ortan kalkıyordu.  Hanefiliği neredeyse onlardan da hadisçi ve Sünni bir hale getirdi. Mesela Sünnet namazları adeta farzlaştırdı falan. Bu öteki mezheplerde yoktur.

Yani Ebu Yusufla, İmam Muhammedin Ebu Hanife ye ters düşme durumu böyle bir zaruretten  ortaya çıkmıştır.  

kendisine kitap ve-veya suhuf verilmeyen bir peygamberden sonra gelen nesiller neye göre amel eder?
şöyle demeleri hak mıdır:peygamber geldi geçti,banane bir kitapda yazılı bir eserde bırakmadı..beni bağlayan birşey yok...aklım var ama aklımı neye göre kullanacağıma dair bir somut şey yok...?siz öyled iyrosunzu ama nerden bileyim onu peygamber demiş?

Kendisine kitap ve Suhuf verilmeyen peygamberler yeni hüküm getirmez. Onlar sadece sapmaları düzeltir, imanı kuvvetlendirir. İsrailoğullarının bir çok peygamberi böyledir. Bu peygamberler geldiği zaman elde kitap olarak Tevrat vardı ama halk bazı uygulamalarda sapıtmıştı. Onlar, sapanları Tevrat çizgisine çekti. Budur yaptıkları. Yeni hükümler getiren bir peygamberi Allah mutlaka kitapla gönderir.

Herkese selamlar,

 

 




__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 
el_turki
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 15 mayis 2008
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı el_turki

emeviler doğru demedim..emevi savunuculuğuda yapmadım...saltanatın hertürlüsüne karşıyım....islam devleti saltanat düzeni ile yönetilemez...sürekli sıkıntı doğurur....abbasi lerde şia etkisi altına girdiklerinde sünni lere karşı büyük bir zulum uygulamışlardır....hatta şia zihniyeti islam dünyasını moğollara satmış..zulümlerine ortak olmuşdur...neyse konumuz şia dini ve ondan aetkilenen sapık anadolu tarikatları değil....

hz ali ile ilgili meseleye geilnce ...hadislerin aktarımında şüpheye düşüp..haz ali ile ilgili şeylerin anlatımında o dönemden gelen tarihi şeylere sarılmada ayrı bir şey.....haz ali o karmaşık döneminde bile ancak okadar taraftar bulabilmişdir.bulduğu taraftarların çoğuda ancak okadar sadık kalabilmişlerdir....haz ali ile ilgili görüşleriniz bence yanlışdır...buda benim kanaatimdir...okuduğum birçok tarihi şeylere dayanarak...emevilerin namazın kılınış şeklini değiştirdiğine dair rivayetleri delil olarak sunuyorsunuz....ama hadislerle ilgili şeylere şüphe ile yaklaşıuyorsunuz....namazın kılınış şeklini dğişitirdi demek..yapmayın bu aklın kabul etmiyeceği şey...şöyle deseydiniz anlarım...namazdan sonraki tesbih çekmeler...gibi..şeyler eklendi....şimdi emeviler :kıyam yokdu onumu ica eddi..ruku ve sucud mu icad eddi...yada bütün bunlar farklı yapılıyordu emeviler farklı şekle mi sokdu?yapmayın...bunu demek islamı hiç anlamamak demekdir.....bukadar baiste indirgemeyin...herşeye şüpheyle yaklaşıyorsunuz..peki bunları emevi düşmanı olan şialar tarafından uydurulmadığını enrden biliyrosunzu?

birde turan durusn denen şahısdan bahsedmişsiniz...bende derim ki..bugün ve daha önce tartışılmış olan herşey yüzyıllar öncede tartışılmışdır...bu bile tek başına çok şey anlatır....turan dursun yeni birşey icad edmedi....uydurma hadisler yüz yıullar öncede tarışıldı..şunlar şunlar uydurmadır dendi....nesh tartışıldı...recm tarışıldı...hatta buharide ki recm ile ilgili rivayette...sordum siz bu cezayı şu ayetten öncemi uyguluyordunuz sonra mı diye..?devam eder...bunlar ilk defa buzaman tarışılıyor değil...tabiin ve teb-i tabiin zamanının alimelrinin görüşeline bakın neler tarışmışlar sizden de bizdende daha iler ler....herşeyi bukadar ciddii  tarışmaya açmış..doğruyu konuşmakdan geri durmamış insanların birşeyleir bozarak aktarmasından şüphe etmek akıllı işi değil...eğer şüphe edecekseniz herşeyi yargılamakdan uzak şia ve tyarikat geleneklerinin yönetimlerde güç kazandığı dönemleri yargılayın....

dönelim trkrar t.dursuna...islam yönünden cahil bırakılmış....dünya geçimini kendine bir put yapmış....ve daha birçok sout ve maddi put un üretildiği bir deöenmde çıkmış bazı şeyler söylemiş...."akıl"ın ilahlaştığı dönemde taraftar bulmuş...insanlar zannedmiş ki ilk defa konuşuluyor...halbuki yüzlerce yıl öncede defalarca konuşulmuş mevzular....
sinek rivayetine gelelim:f.gülenin amerikkdaki araştarmala sonucu ...falan demişsiniz.bir araştırma sonucundan bahsedmişsiniz...peki zıttına dair elinizde ilmi bir delil var mı?1400 yıldır islama düşman olan yahudi ve nasaraların bu datayı atlayacaklarını mı zannediyorsunuz?islama saldırmayı,islamı küçük düşürmeyi kendilerine bir görev bilen bu iki topluluğun bunları araştırmayacaklarını mı zannediyorsunuz?islami eserleri zenden benden daha fazla oukyna rahipler var...görevleri çelişki bulmak..akla mantığa aykırı şeyler bulup ifşad edmek....peki onlar bunu esmi geçeceklerdi....
sineğin konmadığı birşey varmıdır?sinek şuna kondu..hadi dök mü yapıyorsunuz?hiç afrikayla ilgili şeyler izledinizmi  güney asyayla..hindistanla...oralarda insanlar yemeklerine sinek değidi diye çöpe mi atıyor?yemeğinizden saç klı ı çıkınca döküyormusunuz?ölçünüz nedir?subjektif olan mğde bulantısı mı?nbence biraz gerçeklerle yaşayın....köyde tarlada çalışan insnalar..inşaat larda çalışan insanlar sürekli yemek dökmek zorundalar?birşey hakkında ilmi bir ölçü getirin..elbette kabul edilri...?ama ölçü iğreç,tiksindirici gibi tamamen size dayalı ölçü olmasın?

sünetullah=bilim doğrudur....ama bilmin bir dönem doğru ..sonra yanlış kabul eddiği çok şeyde vardır...unutmayın..hadis bilim değil demek...uydurma demek..tamamen siz aid yanlış bir görüşdür...çıkazdasınız...kur'an a uygun rivayetleri kabul ederim diyorsun..sonra hiç hdis yokdru diyorsun..arkadaş:kur'an senin aklının aldığı mdır?kendini ve aklını bukadar büyütecek ne özelliğn var?insanların ortak aklımısın?akılna uymayan herşey yanlış mı?bugün bilim adamlarının söylediği herşey doğru mu?bugün doğru dedikleri şeylere yarın yanlış demiyeceklerinin garantisi var mı?

----------------------------------
ama rukye olur mu olmaz mı?bu ozamanki halk tarafından aranan bir ey olduğuna göre...bu hadilsrle sonradan icad edilmiş birşey olmadığı anlaşılıur...rukyeden önce hastaya herangi birşey yapılmadığına daid birşey yok....belkide zehiri..iltihabı bir araya toplamak içn bir macun yapılıyor....hastanın şuuurunu sürekli açık tutmak içinde birşeyler okuyor olabilir....itiraz edmeden önce nasıl olduğunu araştırmak gerekir...o zamanlar insanlar serum bilmiyordu?panzehirinide bilmiyordu?ama hadis sana rukye yap demiyro..sadecen ruhsat veriyor...insan sağlığı için kullanman açısından....şimdi şöyle düşün.....hiçbirşeye ulaşamadığın bir ortamdasın.....aynen o devrideki gibi...biraz bitki bilgin var....yanındaki insanı akrep sokdu..sende bitkilerden bir macun hazırladın..zehri bir araya toplayacak...ve o insannada sürekli kur'an okudun..bunda bir sakınca var mı?böyle durumlarda hastanın şuurunu açık tutmak önemlidir....zehrin daha yavaş yayılması sağlanır....itiraz ederken..benim mantığım dersen dünya senin mantığın etrafında dönmüyor..ALLAH haikatleride senin mantığına göre yaratmıyor...

"....Ben Kur'anın kendi ifadesi ile kendi kendini açıkladığını. Kelimelerin anlamları ile, siyak sibak la, metin bütünlüğü ile, temiz niyet ve akılla her şeyin anlaşılabileceğine inanıyorum....""  bütün yazının özeti budur...bende diyroum ki:belirli yere kadar.....ALLAH nereye kadar nasip ederse....eğer dediğin duğru olsaydı...herkes aynı ayetten aynı şeyi anlamak zorunda olurdu..ve anlaması gerekirdi....eğer dediğin doğru olsaydı şu olamlıydı:ALLAH birine peygamberlik verir...insanların ona inanması içinde bir hafta ve-veya daha az ve-veya biraz daha fazla...insanlar arasında onu yaşatır....o zaman zarfında hiçbir aklın ankar edemeyeceği mucizeler..yaratıp peygamber aracılığıyla gösterir....sonrada şöyle derdi:bu kitapda herşey var..sizde de akıl var..bitti...
haz musa aleyhisselama okadar zahmet çekdirmezdi...savaştrımazdı..haz muhammed sallahu aleyhi vesellem o kadar zahmet çekdirmezdi..insanlar tarafından alaya alınasına ,küçük görülmesine..hor ve hakri lenmesine müsade dmezdi...evini barkını terketmesien müsaade edmezdi..ne gereği vardı..okadar sahabe de işkence çekdi..canlı canlı doğrandılar...aç kaldılar...alaya alındılar...be gereği vardı?okadar hayatın..zamanın?
herşeyin bir anlamı vardıryeterki aklet....hayat bir bütündür...zamanda bir bütündür....ALLAH  bazı zaman sebeblere dayalı sonuç yaratır....bazı zamanda  sonuçlara dayalı sebeb yaratır....sebebelere dayalı sonuç yaratmak demek...ALLAH daha sonra ne olacak bilmiyor demekdir....haşa....mutezileler gibi işi kelam dökmeye gerek yok...

imam yusufun kadı olunca bütün kadıları hanefi emzhebinden atamasından bahsedmişsiniz.....ondan öncede imam yusufun şafii nin baskısı altında kaldığından bahsedmişsiniz....bu zıtlıkdır...eğer yanlış bilmiyorsam....imam muhammed imam şafii nin damadı olacak..yanlış bilmiyrosam..yanlışsa düzeltin....bence baskı kelimesi haddi aşan birşey...

bakın sahabe zamanında ve ondan sonra var olan bir uygulama vardı...insanlar camiide veya caminin bir tarafında ya yakındna sürekli hutbe yaparlardı...insnaların konuşması...gayet kolay ve serbestti...kimse konuşdu diye öldürülmedi...savaşdı diye öldü.... 



__________________
De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Yukarı dön Göster el_turki's Profil Diğer Mesajlarını Ara: el_turki
 
el_turki
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 15 mayis 2008
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı el_turki

"akıl" deyip gidiyorsunuz....ama aklınızın ölçüsü ne?neyi nekadar kavrıya biliyor?kapasityesi ne?sınırı ne?öyle subjektif ölçüelerle mesleye yaklaşıyorsunu ki?duyanda dünyada birtek szilerde akıl var zannedecek...siz kendinizi gerçekden okadar akıllı mı zannediyorsunuz?insanı tek akla indirgemek bile aslında akıldan uzak bir yaklaşımdır.akla sınır çizmemekde öyledir....

dha önce dediğim şeye bir ilave daha yapayım...ALLAH peygamberede gerek bırazkmaz..bir melek ile kitab ı yollar...alın size kitap..aklınızda var...kitab da zaten kendi kendini açıklıyor..en az akıllınız bile anla...deyip işi bitirebilirdi de..."hayatın içinde"nin bir anlamı yok mu sizce?

birşeyi anlamamanız onu matıksız kılmaz?aklınzın herşeyi anlayabileceğini söylemek de bence cahaletin başka bir yönüdür...değerlendirme yaparken herşeyi göz önüne laın...yer-zaman-şrtları ve durumu...birçok etkeni...böylecene zıt gibi gözüken birçeok şeyin aslında zıt olmadığını göreceksiniz....birgenişlik..bir ruhsat..olduğunu göreceksiniz.......bir yola girersin..veaklın sürekli o yönde çalışır...şidi sen diyecekmisin ki:aklıma uyarım..uymayanı red ederim..bu doğru biryaklaşım mı....


peki aklınız size şu konular hakkında ne diyor?
1.demoıkrasi
2.laiklik
3.hüküm kime aiddir?
4.insanlar hüküm koyabilir mi?
5.insanların koyduğu hükümlere tabii olmakda bir sakınca varmıdır?
6.kur'an devleti şekillendirmeye çaşışabilir mi?..


Yukarı dön Göster el_turki's Profil Diğer Mesajlarını Ara: el_turki
 
mistikbalim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 agustos 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mistikbalim

1 EN BÜYÜK DEMOKRAT ALLAHTIR
KENDİ ÖZ BEBEĞİNE TECAVÜZ EDEN ŞEYTANA BİLE TAYİN ETTİĞİ ECELE KADAR YAŞAMA ŞANSI VERİR HİÇ KİMSENİN İŞİNE KARIŞMAZ
HERKESİ KENDİ ÖZGÜR İRADESİNE BIRAKIR
KADER DİYENLER ŞEYTANIN SAVUNUCUSUDUR ZİRA ŞEYTAN DA ALLAH A SENİN BENİ SAPITMANDAN DOLAYI DİYE ÇIKIŞMIŞTIR

2 RUHBANLIK DİNİ
BİZ BUNLARI ALLAHA YAKIN OLMAK İÇİN EKLİYORUZ DEVLETE DERLER
ALLAH IN KİTABI DEVLETTİR VE SİZİN DİNİNİZ ASLA ALLAHIN DEVLETİNE KARIŞAMAZ

3 HÜKÜM YALNIZCA ALLAHA AİTTİR
ALLAHIN KİTABI ANAYASADIR
KİM ALLAHIN HÜKÜMLERİYLE HÜKMETMEZSE KAFİRDİR, ZALİMDİR, FASIKTIR

4 ÜÇÜNCÜ SORUNUZUN YANITI DÖRDÜNCÜ SORUNUZUN DA YANITIDIR VE KİM KAFASINA GÖRE HÜKÜM KOYMAYA KALKIŞIRSA ALLAHIN ANAYASASINA EKSİKLİK İSNAD ETMİŞ OLUR Kİ KAFİRDİR

5 DÖRDÜNCÜ SORUNUZUN YANITINDA GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ İNSAN KAFİR OLMAYI KENDİ BENLİĞİNDE MEŞRİ GÖRMÜŞSE RAHATSIZ ETMİYORSA O NU  İÇİNDE BULUNDUĞU KÜFÜR SİSTEMİ TABİİ OLABİLİR

6 KURAN YANİ ELÇİ
YANİ EMİREL MÜMİNİN GERÇEK MÜMİNLER KURANDAN BAŞKA HİÇ BİR HÜKÜMETE TABİİ OLMAZLAR VE BÜTÜN YAŞANTILARINA KURAN MÜDAHALE EDER
sevgiyle...


__________________
bekir
dediğin gibi Allah'ım
aynen; yar, rab...
Yukarı dön Göster mistikbalim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mistikbalim Ziyaret mistikbalim's Ana Sayfa
 
el_turki
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 15 mayis 2008
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı el_turki

hükmün belirli bir zamana bırakılması=demokrasi değildir.imtehan=demokrasi de değildir.amel oluşturma=demokrasi de değildir....

insanların hiçbir düzen insanları başı boş bırakmamışdır.sen istediğini yapabilirsin dememişdir.hiçbir sistem bunun üzerine kurulmaz.hersistemde ceza vardır.ve asıl olandır.yapılan kötü amellere ceza hukuku koymuşlar...ama yapılan iyi amellere mükafat hukuku koymuşlar mı?suçu önlemek için ceza geliştirilmişdir...ama insan "yakalanmadığı sürece"herşeyi yapmakda özgürdür...yakalanmadığın sürece her sisitemda demokratsıon demekdir...yada demokrasi=yakalanmadığın sürece herşeyi yapmakda özgürsün demek mi?

insan dünyaya gelir...iredesini kullanarak amellerini oluşturur..sonrada imtehanı biter amelerinin muhasebesi görülür...ama ALLAH insanı zina yapmakda serbest bırakmamışdır..zinayı suç saymış...ve dünyevide cezaya tabii turumuşdur....öldürme...ve bunun gibi şeyleri suç saymışdır...ve dünyevi cezayada tabii kılmışdır....sen bu suçu işlemekde özgürsün dememişdir....işlersen ceza var demişdir....suçu işleyip işlememene karışmamışdır....zaten hangi sistem insanın suç işlemesi iradesini elinden alabilir ki?iki elini iki ayağını bağlasan bu sefer diliyle suç işler..ağzını bağlasan..bu sefer kalbiyle suç işler...engelleyemezsiniz......

bütün sistemlerin temel noktası insanları bir arada tutabilme gayretidir....bir toplum olabilme..birliktelği ve bütünlüğü tesis-koruma ve geliştirme gayretidir....

demokrasi ise beşerin uydurduğu saçma bir sistemdir.....ALLAH ın haram kıldığı şeyleri inanlara mubah kılarak..toplum hayatında onları meşrulaştırarak  insanları ALLAH dan uzaklatırıp şeytana yaklaştırma sanatıdır....demokrasinin temeli.....hüküm verme yetkisini millet adına belirli zümrelere tahsis edmedir...millet adına kanunlar çıkarma-ve uygulama sistemidir...yapılan harşey toplum adına yapılır...ölçü insanların heva ve havesidir.....insanların nefsani arzularına-heva ve heveslerine genişlik sunmak...onların dizginlenmesini-kontrol altında tutulmasını mümkün olduğunca azaltmakdır....

ALLAH sistemini koymuşdur....suç-ceza ilşkisini belirlemişdir...sınırları çizmişdir...


Yukarı dön Göster el_turki's Profil Diğer Mesajlarını Ara: el_turki
 
el_turki
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 15 mayis 2008
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı el_turki

demokrasi derki:zina suç değildir....trükiye demokrasisinde de zina artık suç olmakdan çıkmışdır....demokrasi derki:içki içebilirsin...demokrasi derki:parayı alım-satıma konu yapabilirsin....demokrasi derki:kumar oynaya bilirsin..şans oyunları oynayabilirsin....demokrasi derki:vergi ver istersen kerhane işlet özgürsün der....içine koyacak elemanlarıda çalıştırabilirsin der...derde de.....

suç ve ceza kavramlarını değiştirir...ALLAH ın getirdiği suç ve ceza kavramlarını ve sınırlarını beğenmez..kendi heva ve hevesinden birşeyler yazar...ben akıllıyır..aklımla mükemmeli bulurum der..İLAH lık taslar...ama şunu bilmez:ALLAH içinde dinleneceği,uyuyacağı geceyi getirmeseydi..insan o aklıyla geceyi getirebilecekmiydi.....yada calışıp kazanacağı,dünyayı seyredeceği,geçimini sağladığı gündüzü ALLAH hiç gidermese idi insan içinde dinleneceği geceyi gatirebilecekmiydi?
insan bukadar acziken ben akıllıyım..aklımla mükemelli bulurum..1400 sene önce gelenden daha mükemmeli bulmaya mutlak olarak kadirim der...ilahlık taslar....kur'an ın bir nüve olduğunu her devirde yeşeren bir hayat ağacı olduğunu bilmez...aklı bunu almaz...neden çünki aklı heva ve hevesinin esiri olmuşdur....kelimelerin anlamlarını bozar...kavramların içini değiştirir....herşeyi soyutlaştırır...meseleler soyutlaşdıkça herkes kendine göre haklı olur...çünki herkesin tutunacağı bir dal vardır.....

laiklik...tanrının hakkı tanrıya,sezarın hakkı sezara" deyiminden çıkmışdır...çıkmasada laikliği en iyi tarif eden şey belkide bu cümledir...hernekadar haz.isa aleyhisselama mal edilen bir cümleysede..tartışılır..ama hadislere inanmada zorluk çekenlerin...bu lafın haz isaya aid olduğunada inanmaamsı gerekir....ama bazı yerlerde hadisi inkar edip..laikliği islamım içinden bir parça olarak göstermek için haz isa layehisselama aid olduğu idda edilen bu cümleye şartsız olarak sarılmaları da ilginç bir durum çıkarıyor....

laiklik=dinsizlik demekdir.benim dinim yok..hertarafa eşit mesafedeyim demekdir.ama bu kuru birlafdan başka birşey değildir.laiklik dinin sadecene kendi sınırları içinde kalan kısmının yaşanmasına ve uygulanmasına izin veren bir sistemdir...dinin bir kısmını kabul edip..diğer kısmını red eder...yada derki dini bana uyduracaksın..aynen nasaraların yaptığı gibi......roma kilisesinin yaptığı gibi..herkesle,herşey oldum diyen pavlus gibi....böylecene her adi düzeni ilahi bir sistem yaparlar....çünki kendi ilahlıklarını kurmuşlardır....kendi firavni düzenini kurmuşlardır...bunun yoluda laiklik dinden bir parçadır demekle olur.onu isbata kalkarlar.....
Yukarı dön Göster el_turki's Profil Diğer Mesajlarını Ara: el_turki
 
mistikbalim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 agustos 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mistikbalim

dini nanç demektir
kişi neye inanıyorsa o dine mensuptur
sevgili el turki sen benim söylediklerimden hiç bir şey anlamamışsın ki
yazını ve yazımı kıyasla aklın varsa...


__________________
bekir
dediğin gibi Allah'ım
aynen; yar, rab...
Yukarı dön Göster mistikbalim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mistikbalim Ziyaret mistikbalim's Ana Sayfa
 
mistikbalim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 agustos 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mistikbalim

allah bütün söylevlerini sadece mümin olanlara ithaf etmiştir
mesela seni alalım
kafana göre takılıyorsun allah sana müdahale ediyor mu
mesela ben
allah bana müdahale ediyormu
isteyen kuranla yaşasın
isteyen başka putların tefsiriyle
isteyen kafir olduğunu tam olarak açıklasın hem diliyle hem gönlüyle tekrarlasın
allah kimsenin işine karışıyor mu
ben kalkıp çay içeceğim diyorum ve içiyorum
oy kullanacağım diyorum kullanıyorum kullanmayacağım diyorum kullanmıyorum
bundan büyük demokrasimi var
kafaena göre takılıyorsun işte
ya da başka kafalara göre...


__________________
bekir
dediğin gibi Allah'ım
aynen; yar, rab...
Yukarı dön Göster mistikbalim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mistikbalim Ziyaret mistikbalim's Ana Sayfa
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin

< http-equiv="Content-" content="text/; charset=utf-8">< name="ProgId" content="Word.">< name="Generator" content="Microsoft Word 11">< name="Originator" content="Microsoft Word 11"><link rel="File-List" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5Cqqq%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml" target="_blank">< style>

sayın el_turki ,

emeviler doğru demedim..emevi savunuculuğuda yapmadım...saltanatın hertürlüsüne karşıyım....islam devleti saltanat düzeni ile yönetilemez...sürekli sıkıntı doğurur....abbasi lerde şia etkisi altına girdiklerinde sünni lere karşı büyük bir zulum uygulamışlardır....hatta şia zihniyeti islam dünyasını moğollara satmış..zulümlerine ortak olmuşdur...neyse konumuz şia dini ve ondan aetkilenen sapık anadolu tarikatları değil....

Emeviler ve Saltanat konusunda anlaştığımızı düşünüyoruz. Şİa ya gelince onlar da kardeşlerimizdir. Bugün dünya küçülmüş, ilişkiler gelişmiştir. Bugünün dünyasında hepimiz birbirimize saygı göstermek ve anlamak durumundayız.  İfadelerimizde sapık falan gibi kelimeler kullanmamız doğru değildir. Her türlü ifade tepki çekmeden dile getirilebilir. Örneğin şii dini ve ondan etkilenen anadolu tarikatları demeniz daha doğru olur. Mesela oradaki sapık kelimesi o insanlarla diyaloga hizmet etmez. Sadece kavga gürültü çıkarır.

hz ali ile ilgili meseleye geilnce ...hadislerin aktarımında şüpheye düşüp..haz ali ile ilgili şeylerin anlatımında o dönemden gelen tarihi şeylere sarılmada ayrı bir şey.....haz ali o karmaşık döneminde bile ancak okadar taraftar bulabilmişdir.bulduğu taraftarların çoğuda ancak okadar sadık kalabilmişlerdir....haz ali ile ilgili görüşleriniz bence yanlışdır...buda benim kanaatimdir...okuduğum birçok tarihi şeylere dayanarak...emevilerin namazın kılınış şeklini değiştirdiğine dair rivayetleri delil olarak sunuyorsunuz....ama hadislerle ilgili şeylere şüphe ile yaklaşıuyorsunuz....namazın kılınış şeklini dğişitirdi demek..yapmayın bu aklın kabul etmiyeceği şey...şöyle deseydiniz anlarım...namazdan sonraki tesbih çekmeler...gibi..şeyler eklendi....şimdi emeviler :kıyam yokdu onumu ica eddi..ruku ve sucud mu icad eddi...yada bütün bunlar farklı yapılıyordu emeviler farklı şekle mi sokdu?yapmayın...bunu demek islamı hiç anlamamak demekdir.....bukadar baiste indirgemeyin...herşeye şüpheyle yaklaşıyorsunuz..peki bunları emevi düşmanı olan şialar tarafından uydurulmadığını enrden biliyrosunzu? 

Hadislerin aktarımından şüpheye düşmedim. Hadislerin hepsini okudum. Okurken çelişkileri gördüm. Her konuda ama her konuda birbiri ile çelişen  ve akıl ile çelişen hadis gördüm. Mesela rukye hadisi, peygamber bunu böyle yapın demişse o doğru olmalıdır. Aynen su sıfır derece donar, yüz derece de kaynar gibi. Rukye de akrep zehirini yok eder bu kesin kanundur demeliydi. BU kesinlik ifade etmiyorsa bununla amel edilmez. İnanç konusuda olmaz. Peygamberde böyle bir şey demez. Peygamberi istismar etmek isteyen rukyeciler der.

Emeviler namaza ekleme yaptılar. Şeklini değiştirmeyi anlatmıştım, ifadem yanlış anlaşılabilir, anlaşılmıştır.Kıyam,kıraat, rükü, sücud yok demedim.  ikiyi dört yaptı. Öğle, ikindi, yatsı yı ekledi. Sünnet namaz ekledi. Vitir diye namaz ekledi. Tespih aletini ekledi. Dua ekledi. Camilere imam, müezzin ekledi. Ekledi de ekledi. Budur. Bunu hangi ilahiyatçıya sorarsan sor. Emevi eklemesidir.

Peygamber geçimini Fedek köyündeki tarlaların, ve bahçelerin gelirinden karşılardı. Bir de ganimetin beşte birini alırdı. Bu beşte biri devlet ihtiyaçları için kullanmıştır o başka ama zengindi. YOksa kimseyi idare edemezdi. Peygamberlik görevini yapamazdı. Hadislerdeki fakir peygamber, fakir peygamber hanesi yoktur. Bunlar fakirleri avutmak için yazılan emevi uydurmalarıdır.

Hz. Aliye ve kızı Fatmaya bu fedek bahçesini vermediler. Adamı en doğal hakkından, mirastan mahrum ettiler. Neden. Mali gücü olmasın diye. Mali gücü olursa daha çok taraftarı olur diye.  Hatta peygamber eşi olan  kendi kızları Aişe ve Hafsa ya da vermediler.  Bu tabi o kişiler arasında olan çözümü Ahirete kalmış bir konu. Ama var. Kimse inkar edemez. Ne sünnisi ne Şiisi.

BEnim bunları anlatmamdaki sebeb, insan her dönemde , her zaman aynı insandır. Yani asr-ı saadetteki insanlar kanatsız melaike idi, kendi aralarındaki geçim ne güzel idi, ah bizde onlar gibi olabilsek falan. Bunlar yanlıştır. Tarihi hakikatler bunu böyle dememektedir. 

birde turan durusn denen şahısdan bahsedmişsiniz...bende derim ki..bugün ve daha önce tartışılmış olan herşey yüzyıllar öncede tartışılmışdır...bu bile tek başına çok şey anlatır....turan dursun yeni birşey icad edmedi....uydurma hadisler yüz yıullar öncede tarışıldı..şunlar şunlar uydurmadır dendi....nesh tartışıldı...recm tarışıldı...hatta buharide ki recm ile ilgili rivayette...sordum siz bu cezayı şu ayetten öncemi uyguluyordunuz sonra mı diye..?devam eder...bunlar ilk defa buzaman tarışılıyor değil...tabiin ve teb-i tabiin zamanının alimelrinin görüşeline bakın neler tarışmışlar sizden de bizdende daha iler ler....herşeyi bukadar ciddii  tarışmaya açmış..doğruyu konuşmakdan geri durmamış insanların birşeyleir bozarak aktarmasından şüphe etmek akıllı işi değil...eğer şüphe edecekseniz herşeyi yargılamakdan uzak şia ve tyarikat geleneklerinin yönetimlerde güç kazandığı dönemleri yargılayın....

Bakın tamam tartışmışlar da ne olmuş. Bu tartışmalar sadece kitaplarda kalmış. Uygulamaya geçmişmi. Kitaplardan atılmışmı. Mesela Gazalinin arapçasında bu hadis uydurmadır falan yazarmış ama bizim dinci yayınevleri Türkçesinde bu ibareleri özellikle koymamışlar.  Bu uydurma hadisler kitaplarda , ilmihallerde aynen devam ediyor. Benim halkım da bunlara Kur'an ayetleri gibi inanıyor. Kızan da bunlardan dolayı dinden çıkıyor, ateist oluyor.

Turan Dursun'un olayı kamuoyuna intikal etti. İnsanları etkiledi. Türkiyede bir ilkti. İlk defa dine bu kadar sert bir eleştiri yapıldı. Tabii halkımız neyin ne olduğunu bilmediği için şaşırdı kaldı.

Ben şii değilim. Hz. Aliye yapılan bir haksızlığa dikkat çektim. Şiiler diğer üç halifeyi sevmezler. Hadi Hz. Osmanı anladık. O emevi sülalesindendi, yani Muaviyenin akrabası idi.  Ya Hz. Ebubekir ve Hz. Ömeri niye sevmezler. Bunlar İslama büyük hizmetleri olan olumlu insanlar. Araştırınca bu çıktı ortaya. 

dönelim trkrar t.dursuna...islam yönünden cahil bırakılmış....dünya geçimini kendine bir put yapmış....ve daha birçok sout ve maddi put un üretildiği bir deöenmde çıkmış bazı şeyler söylemiş...."akıl"ın ilahlaştığı dönemde taraftar bulmuş...insanlar zannedmiş ki ilk defa konuşuluyor...halbuki yüzlerce yıl öncede defalarca konuşulmuş mevzular....

Türkiye de bu çapta ilk defa oldu. Halk bu konuları bilmez. Biz halka dini anlatamıyoruz veya özellikle anlatılmıyor. Bu aklı ilahlaştırmak kavramınızı anlamıyorum. Akıl ilkçağda kısmen kullanıldı. Bütün ortaçağda hiç kullanılmadı. Yeni çağda kısmen, Yakın çağda yani 1789 dan günümüze tam kapasite kullanılıyor. Aklın ilahlaşması bu mudur. Demek Ortaçağda, yeni çağ da kullanılabilseydi şu anda insanlık nerelerde olacaktı kimbilir. Sen kullanmayabilirsin, Afganistan, İran, Arabistan kullanmayabilir. Türkiye laiklik sayesinde kullanmaya çalışıyor. Amerika, ingiltere, Almanya, Japonya, çin kullanıyor.  Dediğim gibi Aydınlanma, Fransız ihtilali  ve Sanayii devrimini bilmezsen, Osmanlının 1800 lü yıllarını ve Türkiye Cumhuriyetini anlayamazsın.

Sinek rivayetini tartışmayı gereksiz buluyorum. Peygamber böyle şey söylemez.

sünetullah=bilim doğrudur....ama bilmin bir dönem doğru ..sonra yanlış kabul eddiği çok şeyde vardır...unutmayın..hadis bilim değil demek...uydurma demek..tamamen siz aid yanlış bir görüşdür...çıkazdasınız...kur'an a uygun rivayetleri kabul ederim diyorsun..sonra hiç hdis yokdru diyorsun..arkadaş:kur'an senin aklının aldığı mdır?kendini ve aklını bukadar büyütecek ne özelliğn var?insanların ortak aklımısın?akılna uymayan herşey yanlış mı?bugün bilim adamlarının söylediği herşey doğru mu?bugün doğru dedikleri şeylere yarın yanlış demiyeceklerinin garantisi var mı?

Sayın el-turki, siz siteye belli bir yerden katıldınız. Benim önceki yazılarımı okudunuzmu. Orada yeterli bilgi var. Ben maalesef bugün size, yarın başka birine bunları tekrar etmek durumunda kalıyorum. 

Şİmdi şunda anlaşalım, siz samimiyetle söyleyin. Kur'an mealini bir kaç kere okudunuz. Tüm hadisleri de okudunuz mu. . BUnu samimiyetle söyleyebiliyorsanız. o zaman sorun yok. Bunu yapmadıysanız bu tartışmayı sürdürmekte de bir fayda yok.  Ben bunu yapmadığınızı düşünüyorum. Yapmış olsaydınız tartışma daha spesifik konularda olurdu.

Tüm hadisleri okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. Eski iletimde de yazdım. Hem benden yanlış nakleden cehennemdedir diyor. Hem de her konuda birbiri ile çelişkili hadis var.  Şİmdi bu bir ilimse belli bir görüşü olur. Bu budur der. İstisnalar az olur. Her konuda çelişki, her konuda istisna olmaz.  Bakın Fereç hüdür abimizin yazdığı Kütüb-i sittenin eleştirisi kitabını okuyun. Sitenin tepesindeki linklerde Kütüb-i sitte başlığında var.

Ben Talat Koçyiğit hocanın hadis tarihi kitabını okudum. Bunun ihya org ta linki vardı. Ama şimdi ölü link olmuş. Adam hadis profesörü , hadis lehinde. Ama orada bile eleştirel akıl ile okursan çelişkileri buluyorsun. Peygamber ısrarla benden bir şey yazmayın diyor. Ama ısrarla bir şey yazan, bunları ezberleyip silen bir Abdullah bin Amr var. Peygamber Kur'anın yanında mişna istemiyor. Israrla mişna yaratmaya çalışanlar var.  Çok hadis rivayet eden kişiler bunlara muksirun deniyor, Ebu Hureyre, İbn-i Abbas, Enes bin Malik, Ebu Said El Hudri, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Cabir, Said bin Cübeyr dir bu şahıslar. BU şahısları ezberleyin ve hadis kitaplarını böyle okuyun. En basitinden ben şöyle bir eleştiri getireyim. Hz. Ebu bekir Hz. Ayşeden yazdığı şeyleri getirmesini istemiş ve onu yakmıştır. Hz. Ömer bunu Hz. Hafsaya yapmış. Ebu Hüreyreyi kırbaçlatmış. Hz. Osman ve Hz. Ali de böyle yapmış. Şİmdi sen Hz. Ayşenin hadis söyleyebileceğine, Abdullah bin ömerin hadis söyleyebileceğine inanıyormusun.  Bunlar her halde babaları ile sorunu olan hayırsız evlattılar. İsimlerinin kullanıldığını düşünüyorum.

Abi lütfen okuyun. okuyun. bilmeden fikir sahibi olmayın. konuyu  bilip ondan sonra gelin , yoksa slogan bilgisi ile beni uğraştırmayın. Karşımıza geliyor. SEn işte  hadislere karşıymışın. Yahu be adam  ömründe bir tane hadis kitabı gördünmü. Hadis kitaplarını sayabilirmisin.  Beş on sayfa hadis kitabı okudun mu Allah aşkına, Kur'anın mealini kaç kere okudun. Bir kere bile değil. Ondan sonra sen şudur, budur diye karşıma geliyor. Bu cehalet beni yordu. Artık pes. Bu halkın bu okumazlığı, araştırmazlığı beni yordu.
Yaşar Nuriyi bile isyan ettirdi.

Vatandaşın biri benden kitap istedi , adam emekli, boş vakti çok, bir ay oldu. üç yüz sayfalık kitaptan altmış sayfa ya okumuş ya okumamış. Ama yuh yani. İşte okuma düzeyimiz. Ben onu iki akşamda bitiririm.

Sosyologlar der ki, şehirleşmesini tamamlamamış toplumlarda bu normaldir. Ama bana gına getirdi. BUnu Türkiye televizyonlarla falan yenmeye çalışıyor. Ama  kitabın verdiği kültürün yerini tutmaz.

Ben okuduklarımla hadis tenkidinde isnad tenkidini yanliş buluyorum. Hadislerin çoğunu muksirun rivayet etmiş gözüküyor. Şimdi İbn-i Abbasın, Hz. Ayşenin, Abdullah bin Ömerin neyini tenkid edeceksin. Bu adamlar var ve aklı ahlakı düzgün insanlar. Ama onlara isnad edilen saçma şeyleri nasıl ortaya çıkartısın. Yani bu adamların dediği dine uygun mu, bu adamların ismi kullanıldımı.  Metin tenkidi ile. Kur'ana ve akla uygunluk la.  

Benim aklım insanların  1789 dan itibaren kullandıkları, ondan önce kullanmadıkları  akıl. Ben mantığı,deney ve gözlemi nasıl kullandığımı anlattım. Bakın Türkiyede en çok hangi derse önem verilir. Matematik. Önce Matematik. Hatta aşırı bir matematik abartısı var. Matematik nedir. Tümüyle nedensellik kanunu. Matematiği iyi olan bir adam, eğer okumada sıkılma huyu yoksa hukuğuda, tıbbı da, Siyasalı da, Ekonomiyi de iyi yapar.

Ben mütevazi bir kişiyim. Böbürlenmem yoktur. Dediklerimde aşırılık ta yoktur. Benim dediklerimi Yaşar Nuri Öztürk, Süleyman Ateş hocalarımız diyor zaten. Usul-i hadiste metin tenkidi yaparsan , hem hadisi kabul eder, hem de dini hurafeden temizlersin. Kalan hadisler cidden anlamlı ve güzel hadisler olur. Din güzel ahlaktır. Temizlik imandandır. Ya hayır söyle, ya da sus gibi.  Metin tenkidi olayı taa Ahmet bin Hanbel dönemine kadar giden bir olay. Bu yıllarda yeniden gündeme geldi. Yani bizim icad ettiğimiz bir olay değil. Ama geleneksellere zor geliyor. Ama onların kültürü ilmihal kültürü. Yoksa ne Kur'an mealinden haberleri var, ne de hadis kitaplarından.    

Ayrıca hukukta, nasıl kanunlar Anayasaya, yönetmelikler kanuna aykırı olamıyorsa, olduğu zaman yetkili makamlar, mahkeme vb. ile değiştiriliyorsa, Din de Kur'andır. Her şey Kur'ana uygun olmalıdır. Hadisler, ilmihaller, risaleler Kur'ana aykırı olamaz.

Kendi aklımı yüceltmiyorum. KUllanıyorum sadece.Kullanırken de konusunda uzman kişileri zaten okuyorum. Nasıl bir doktorun da doktoru olur, nasıl ki bir avukatın da bir avukatı olursa, benim de din konusunda dikkate aldığım kişiler Yaşar Nuri Öztürk ve Süleyman Ateştir. Kur'an benim içinde kendi aklımın aldığının yanında konusunda uzman kişilerin de fikirleridir. Bu kişiler sadece Yaşar Nuri ve Süleyman Ateş hocalarla sınırlı olmayıp, bilgisine itibar ettiğim site arkadaşlarımdan da oluşmaktadır.


Akıl da bir araçtır benim için. Ben akla tapmam. Sana öyle gözüküyor olabilir.  Aynen bilgisayar gibi, aynen otomobil gibi yaklaşırım. Otomobil markaları ile ilgilenmem örneğin. Arabanın benim için mersedes, renault, hyundai, tofaş falan olması hiç önemli değil, temiz olması, bakımlı olması yeter.  gidiyormu, arızası yokmu bu dur.  Çoğu şey günlük hayatımda araçtır benim. 

Kendimi ve aklımı büyütmüyorum. Özelliklerimi bilen arkadaşlar biliyor. Sende iletilerde araştırma yaparsan öğrenirsin.


Bilime inanırım. Ama bilimi din yerine kaim etmiş değilim. Örneğin Evrim teorisinin her dediğine inanmam. Teorinin kabul ettiğim, ama asla benimsemediğim yanları var. Mesela Filin, mamuttan evrildiğini kabul edebilirim, çünkü ortada fosil var. Ama dünyanın yaratılışı. Dünyanın başlangıçta atmosfersiz oluşu, İlk canlının suya düşen güneş ışığı ile oluşan tek hücreli canlı olması. BUnun evrimleşerek hayvanları, bitkileri meydana getirmesi. Bitkilerin oluşmasından sonra dünya çevresinin atmosferle kaplanması falan bana çok zorlama geldi. Bilimsel gerçek olarak kabul edemem. 

 Herkes slogan üzerinden konuşuyor. Evrime inanırsan bilimselsin, inanmıyorsan hurafeci dincisin. Hayır öyle bir şey yok. Oturdum araştırdım. Hala da araştırıyorum. Ama teori de eksik bir şey var. Her teori % 100 doğru değildir ki.  % 100 doğru teori zaten teori değil kanun olur. Ohm kanunu, pascal kanunu gibi.

Bilim de eleştirilebilir. Zaten bilim eleştirel aklın ortaya koyduğu sonuçlardır. Bilimde sürekli yenilik ortaya çıkmaktadır. Tıbbın yirmi sene önceki kabulleri ile bugün arasında fark vardır. Bu Mühendislik için de geçerli. Teknikler çok değişmektedir ama temel şeyler yerinde durmaktadır.

Bilim ençok dinin müdahelesinden çekmiştir. Bu konuda Aristonun neler yaptığını yazmıştım. Evrim de bilimin bir çeşit kendini koruma silahıdır.
Dinin müdahelesine yol açan anlayışlar hurafeden çıkmıştır. Hurafe de Kur'an da değil, Kur'ana aykırı hadislerden çıkmıştır. Kur'an mü'minlerinin bilimle ve inançla, akılla  sıkıntısı olmaz.

ama rukye olur mu olmaz mı?bu ozamanki halk tarafından aranan bir ey olduğuna göre...bu hadilsrle sonradan icad edilmiş birşey olmadığı anlaşılıur...rukyeden önce hastaya herangi birşey yapılmadığına daid birşey yok....belkide zehiri..iltihabı bir araya toplamak içn bir macun yapılıyor....hastanın şuuurunu sürekli açık tutmak içinde birşeyler okuyor olabilir....itiraz edmeden önce nasıl olduğunu araştırmak gerekir...o zamanlar insanlar serum bilmiyordu?panzehirinide bilmiyordu?ama hadis sana rukye yap demiyro..sadecen ruhsat veriyor...insan sağlığı için kullanman açısından....şimdi şöyle düşün.....hiçbirşeye ulaşamadığın bir ortamdasın.....aynen o devrideki gibi...biraz bitki bilgin var....yanındaki insanı akrep sokdu..sende bitkilerden bir macun hazırladın..zehri bir araya toplayacak...ve o insannada sürekli kur'an okudun..bunda bir sakınca var mı?böyle durumlarda hastanın şuurunu açık tutmak önemlidir....zehrin daha yavaş yayılması sağlanır....itiraz ederken..benim mantığım dersen dünya senin mantığın etrafında dönmüyor..ALLAH haikatleride senin mantığına göre yaratmıyor...

Bakın ben rukye bu işin kesin çözümüdür diye peygambere dayatılan söze karşıyım. Peygamber demişse o kesinkes doğru olacak. Bitti.
Peygamber demişse akrep sokunca çözümü rukyedir ve gerçekten işse yaradı. O bilimsel kanun olur. Gelmiş gelecek herkes rukye ile iyi olur.Böyle bir şey yoksa, peygamber bunu söylememiştir. Bunu para kazanmak isteyen rukyeciler uydurmuştur.

Yoksa ben de akrep serumu kullandıktan sonra Allaha dua ederim. Bu tevekkül kavramına girer. Kur'an mü'minlerden tevekkülü zaten ister. Benim itirazım tevekkül ün akıl dışı mecralara taşınması. Müslümanlar bunu yüzyıllardır yapıyor. Yani bugün de bilim kanser karşısında aciz. Kemoterapi yapıyor. Yüzde yüz çare değil. Bazısına yarıyor da genel olarak zamanı uzatıyor. Ama kullanıyorsun. Allaha dua etmiyormusun ediyorsun. Dediğin bitkisel macun o devrin tekniği olabilir, yüzde yüz etkili değildir ama hekimlerin bundan başka yapacak şeyi yoktur. Tıbbın seviyesi odur.  Tamam kullanır ve dua edersin. Tevekkül edersin.

Ama rukye aynı şey değildir. Rukye hurafedir. Bilimle akılla alakası yoktur. SAdece insana psikolojik bir faydası olabilir. 

Allah hakikatleri nasıl yaratırsa, yaratsın. Onu anlamak için hurafeden arınmış bir akıl kullanmaya çalışıyorum. Ben aklımı büyütmüyorum, ama sen artık hangi faktörlerin etkisi ile aklı küçümsüyorsun. Bunca eğitim basamağı ilkokul, ortaokul, lise, üniversite hepsi insanın akli melekelerini geliştirmek içindir. Pedagoji biliminin kanunlarına göre yapılmıştır bu sınıflamalar. 

"....Ben Kur'anın kendi ifadesi ile kendi kendini açıkladığını. Kelimelerin anlamları ile, siyak sibak la, metin bütünlüğü ile, temiz niyet ve akılla her şeyin anlaşılabileceğine inanıyorum....""  bütün yazının özeti budur...bende diyroum ki:belirli yere kadar.....ALLAH nereye kadar nasip ederse....eğer dediğin duğru olsaydı...herkes aynı ayetten aynı şeyi anlamak zorunda olurdu..ve anlaması gerekirdi....eğer dediğin doğru olsaydı şu olamlıydı:ALLAH birine peygamberlik verir...insanların ona inanması içinde bir hafta ve-veya daha az ve-veya biraz daha fazla...insanlar arasında onu yaşatır....o zaman zarfında hiçbir aklın ankar edemeyeceği mucizeler..yaratıp peygamber aracılığıyla gösterir....sonrada şöyle derdi:bu kitapda herşey var..sizde de akıl var..bitti...

Kur'anı okumadığın nasıl belli oluyor. Bunları Kur'an diyor. Ben demiyorum. Kendi kendini açıkladığını, apaçık bir kitap olduğunu, öğüt almak için kolaylaştırıldığını , temiz akıl sahiplerinin anlayacağını bunları Kur'an kendisi söylüyor. Şimdi bu ehl-i sünnetçilerin söylediği şu. eee Peygamber sadece postacı mı idi yani. Mantığa bak peygamberi mektup paket taşıyan postacıya benzetiyor, seviyesi bundan üstün olmalı diyor. Peki arkadaşım, Resul ne demek. Taşıyıcı demek. Neyi taşıyor. Allahın Vahyini taşıyor. Kaç kişiye nasip olmuştur Allahın Vahyini taşımak. Çok az kişiye. İçlerinden biri ve de sonuncusu bizim peygamberimiz. Neden olayı postacılık olarak küçümseyip, peygamberin sanki Allahın vahyine aykırı sözler söyleyerek onu açıklayacaklarını söyleyebiliyorlar. Kur'an peygamberin Allahın Vahyine aykırı şeyler söylerse anında cezalandırılacağını yazıyor. Kur'an kendini kendinin açıklayacağını söylüyor.





Kur'an ayetleri Muhkem ve Müteşabihtir. Muhkem ayetler hüküm ayetleridir,  herkes aynı şeyi anlar. Müteşabih ayetler  mecazi ayetlerdir. Yorum gerektirir. Herkesin aynı şeyi anlaması zaten beklenmez. Ama bu dinde tefrikaya yol açmaz.  Kur'an kalbinde hastalık bulunanlar müteşabih ayetlerle oynar demektedir. Yani dine karşı çıkmak için bunların anlamını çarpıtır.

haz musa aleyhisselama okadar zahmet çekdirmezdi...savaştrımazdı..haz muhammed sallahu aleyhi vesellem o kadar zahmet çekdirmezdi..insanlar tarafından alaya alınasına ,küçük görülmesine..hor ve hakri lenmesine müsade dmezdi...evini barkını terketmesien müsaade edmezdi..ne gereği vardı..okadar sahabe de işkence çekdi..canlı canlı doğrandılar...aç kaldılar...alaya alındılar...be gereği vardı?okadar hayatın..zamanın?
herşeyin bir anlamı vardıryeterki aklet....hayat bir bütündür...zamanda bir bütündür....ALLAH  bazı zaman sebeblere dayalı sonuç yaratır....bazı zamanda  sonuçlara dayalı sebeb yaratır....sebebelere dayalı sonuç yaratmak demek...ALLAH daha sonra ne olacak bilmiyor demekdir....haşa....mutezileler gibi işi kelam dökmeye gerek yok...


Peki peygamberin hayatı bundan farklımı. Kur'anın ifadesiyle hayatın anlanı  inne maal usri yusra dır. Yani Her güçlükten sonra bir kolaylık vardır. Ben çok kişinin hayatını inceledim. Özellikle zenginlerin hayatı. Bu kişisel gelişim kitaplarında. Hepsinde ortak olan şey şu. Çok zengin, çok meşhur, çok etkili olan insanların istisnasız hepsi buraya varman önce sıkıntılı zamanlar geçirmiştir. BUnu Allahın  Sünnetullah larından biri olarak kabul ediyorum. Allah böyle işliyor.

Herşey nedensellik kanunlarına bağlıdır. Bu sünnetullahtır. Allah kainatı böyle yönetir. Ama Allah bununla sınırlı değildir. Nedensellikle sınırlı kalmak, Allah açısından acziyet doğurur. Kur'anın Allahı hiçbir zaman aciz olmaz. Nedensellikle sınırlı tanrı Manitu falan olabilir ama Allah olmaz. Bu Allahı nedensellikle sınırlayan anlayışlar Prof. İlhan Arselde vardı. Başka ateistler de böyle düşünmekteler.  Mucizeler Allahın sırf kendini tanıtmak ve Kudretini göstermek amacıyla bazen bunun dışına çıkmasıdır. Bunların da çağı  peygamberimizle bitmiştir.

imam yusufun kadı olunca bütün kadıları hanefi emzhebinden atamasından bahsedmişsiniz.....ondan öncede imam yusufun şafii nin baskısı altında kaldığından bahsedmişsiniz....bu zıtlıkdır...eğer yanlış bilmiyorsam....imam muhammed imam şafii nin damadı olacak..yanlış bilmiyrosam..yanlışsa düzeltin....bence baskı kelimesi haddi aşan birşey...

İmam Ebu Hanifenin , diğer imamlar tarafından niye sevilmediğini, hatta ümmetin başına gelmiş en büyük fitnedir diye tekfir edildiğini biliyormusunuz.

 

Ebu Yusuf un neden Harun Reşid tarafından çok sevildiğini, saygı gösterildiğini  biliyormusunuz. 

 

İmam muhammed  İmam Şafiinin hem hocası, hem de üvey babasıdır. Şafiinin annesi ile evlenmiştir. Yani damadı değildir.

 

İmam Ebu Hanife İmam Malik in hocasıdır.

Hem Ebu Hanife, hem de İmam Malik , İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammedin hocalarıdır.

İmam Şafii  Hem Malik, hem Ebu Yusuf, hem de İmam Muhammedin öğrencisidir. İmam Şafii Harun Reşid zamanında Şii zannedilerek tutuklanmış, İmam Muhammedin halifeye ricası ile kurtulmuştur.

 

Ebu Hanife İçki ile ilgili hükmünden dolayı  diğerlerinden tepki görmüştür. Arapların biraya benzer bir içkisi vardı. Adına nebiz derlerdi. Hemen her evde bulunurdu. Bunun fazlası sarhoş ederdi. Bunun hükmü sorulduğunda, Ebu Hanife Kur’an da sadece Şarabın  sarhoş edecek miktarda olsun veya olmasın haram olduğunu, Şarap dışındaki içkilerin haramlığının sarhoş edecek miktarda kullanılması şartına bağlı olduğunu söylemiştir. Kavga da buradan çıkmıştır.  

 

Aslında bu Ebu Hanife nin kendi reyi idi. Ama hadiste de onun reyine uygun  İbnu Abbas hadisi vardı.  İhya org tan hadis.

 

Fasil : İÇECEKLER BÖLÜMÜ Konu : Hamrın Tahrimi Ve Yapıldığı Maddeler Ravi : İbnu Abbas Hadis : Hamr aynı ile haram edilmiştir, (bu sebeple) azı da haramdır, çoğu da; keza her içkiden hasıl olan sarhoşluk da (haramdır). HadisNo : 2273

Bu diğer imamlar nezdinde, onların taraftarlarında büyük gerginlik yarattı. Ebu Hanife tekfir edildi. En sevilmeyen adam ilan edildi.  Harun Reşid devrinde Bağdatta Şafii ve Hanbelin taraftarları bu konuda olay çıkardılar.  Halifenin ve bütün yöneticilerin tam desteğini almış imam Ebu Yusuf bile korktu. Görevden alınma tehlikesi oldu. Hanefi Mezhebi tehlikeye girdi. Ebu Yusuf ve İmam muhammed hemen bu hükmü değiştirdiler. Mezhep hükümlerinde hemen daha ehli hadis bir anlayışa gittiler.  Şafii de Bağdatta duramadı , Bağdattan Mısıra gitmek durumunda kaldı. Olay budur. 

 

İmam Ebu Yusuf Bağdatta kadı idi. Birgün Halife Harun Reşid eşi Zübeyde Hatun ile kavga eder. Karısına, “ Kendi mülkümde bir gece daha yatarsam boş ol der.”  Sonra da üzülür. Çünkü Hindistandan ,İspanya ya kadar Harun Reşid in mülküdür. Dışına çıkması mümkün değildir. Ebu Yusuf tan görüş sorar. Ebu Yusuf ta der ki, Camilerde yat, çünkü camiler senin mülkün değil, Allahın evidir. Halife o geceyi bir camide geçirir. Karısı da boş olmaktan kurtulur. Ebu Yusuf için Kadi-ul Kuzat – Baş kadı makamı ihdas edilir. Başkadı olarak istediği yere istediği kadıyı atama yetkisi verilir. Ölünceye kadar Harun Reşidin en saygı gösterdiği insanlardan biri olur.  Bu olay Hanefi mezhebinin en fazla taraftarı olan  mezhep olmasının sebebidir.

 

Burada bir haddi aşma yok. Tarihi olaylar böyledir.

bakın sahabe zamanında ve ondan sonra var olan bir uygulama vardı...insanlar camiide veya caminin bir tarafında ya yakındna sürekli hutbe yaparlardı...insnaların konuşması...gayet kolay ve serbestti...kimse konuşdu diye öldürülmedi...savaşdı diye öldü.... 

Yanlış biliyorsunuz. Savaşsın savaşmasın şiilere büyük baskı vardı. Onlarda Büveyhoğulları döneminde bunun intikamını aldılar.  Farklı görüşteki insanlar şiilik suçlaması ile cezalandırılırdı. Örneğin böyle bir olay imam Şafii nin bile başına gelmiştir. Kim vurduya giden insan sayısı kimbilir kaçtır.

 

 

Herkese selamlar



__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 

<< Önceki Sayfa 22 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats