HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: KURAN VE NAMAZ..... Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Metehan2003
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 11 ocak 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Metehan2003

İki yöntem vardır "Tümden gelim" ve "Tüme varım"

Vahiy ve emirler "Tümden gelim" dir. O nedenledir ki Kur'an aşama halinde inzal olmuştur.

Soru ve sorunlara açıklamalar getirilmiştir ki kalbler mutmain olsun.Ancak bazen Resul insanlara

daha fazla soru sormamaları için uyarmak zorunda kalmıştır.Çünkü her cevap yeni bir SORUMLULUK ile
birlikte gelmekte idi.

Kendilerine bir İNEK kesmeleri emredildiğinde İsrailoğulları Rengini,Özelliklerini v.s.

gerçekten bilmek istiyorlarmıydı acaba?

Yoksa niyetleri "işi yokuşa sürmekmiydi?"

Bu ayrımı iyi yapmak,yerinde yapmak zorundayız.

Bazen işin sırrı ayrıntı da gizlidir,bazen de ne anlıyorsak O.

Neyin Müteşabih neyin Muhkem olduğuna kim karar vermeli?

Eğer BİR BİLEN bu yanlış çevirilmiş diyorsa...canım sende AYRINTIYA takılıp kalıyorsun diyemeyiz.

Herkes Mıh,Nal,At,Ordu,Devlet hikayesini bilir. "Tüme varım"

Konunun saptırılması olarak algılanması ise talihsizlik.Konular sapmaz merak etmeyin Su mecrasında
akar..

Önünde ki taşları kaldıranlardan Allah razı olsun.
SADAKA-ZAKAT-İNFAK kavramlarının netleşmesi çok ama çok önemli!

Geçen gün yahudilerin çocuklarına tsedaka (onlar
tsedakadiyorlar )kumbarasında
para biriktirip ihtiyac sahiblerine vermeleri gerektiğini öğrettiklerini gördüğümde çok şaşırdım.

Ehli Sünnet Şürekası ise BENCİLLİKTEN başka birşey öğretmiyor çocuklarına..ne yazık.

En fazla köşe başında ki dilenciye verilen 3-5 kuruş ile vicdanlarımız rahatlatıyoruz.



Muhabbetle..

__________________
"Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Yukarı dön Göster Metehan2003's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Metehan2003
 
halukgta
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı halukgta

Haktan sapmayan arkadaşımın yazdıklarını, ikazını tek tek yine hata yapabilirim endişesiyle inceledim. Çünkü benim yolum Rabbin doğru yolunu bulma çabasıdır, hiç kimseye üstün gelmek amacında değilim. Tekrar söylüyorum ben bir beşerim her zaman hata yapabilirim, eğer hatamı gösteren ve beni ikaz eden olursa onun ellerinden öperim.

  Gelelim Haktan sapmaz arkadaşımıza burada geçen sözlerde Allah; (malın iyisini /en iyisini (el-'afv)" vermelerini istiyor.) siz yanlış anlamışsınız diye yazmış. Acaba hangimiz yanlış anlamış ya da siz bu bilgiyi nereden aldınız birde ona bakmak lazım. Bakın aşağıya bazı meal yazarlarının örneklerini vereceğim acaba hepsimi yanlış anlamış?

Ali Bulaç:… De ki: 'İhtiyaçtan artakalanı.'

Diyanet Vakfı: "İhtiyaç fazlasını" de

Edip yüksel: Gönülden bağışlananı," de

Elmalı Hamdi: De ki: "Sizi sıkmayanını.

Diyanet işleri meali yeni: İhtiyaçtan arta kalanı.”

Muhammet Eset: De ki: “O'nun için ayırabileceğiniz her şeyi

Ahmet Nasuhi Bilmen: De ki: İhtiyacınızdan artanı.

Suat yıldırım: De ki: İhtiyacınızdan artanı harcayın.

Daha o kadar çok meal aynı şeyi anlamış da acaba siz neden o sözcüğün o anlama gelmesinden bu kadar rahatsız oldunuz, onu anlayamadım. Şimdide gelelim infak, sadaka ve zekât konusuna. Siz gerçekten size öğretileni çok güzel savunuyorsunuz sizi önce tebrik ederim, ama Rabbin gerçekleri asla örtülemez onu unutmuşsunuz. Gelin beraber bu kelimeler üzerine bir araştırma yapıp aklımızı çalıştıralım. Ben bir sözlüğe baktım ve bakın bunların anlamlarını nasıl vermiş.

Sadaka: Yardım amacıyla karşılıksız verilen şey

İnfak: bir kimsenin geçimini sağlama

Zekât: Zenginlerin sahip olduğu mal ve paranın kırkta birinin dağıtılmasını öngören, İslam'ın beş şartından biri

 Yukarıdaki açıklamaları birlikte düşünelim Sayın Haktan sapmaz. Sadaka ve infak anlamları yaklaşık aynı anlama geliyor ama sakın dilenciye verdiğimizi anlamayın. Bu iki sözcük zaten kuranda da bu anlamlarda kullanıyordu rahman tarafından, olmayana ihtiyacı olana vermek anlamında, Peki zekât konusunu sözlük açıklarken, acaba neden kuranın hiç bahsetmediği bir dağıtım şeklini anlatmış hiç düşündünüz mü? Allah kuranın birçok yerinde yine maldan vermek dağıtmak, hayır yapmak anlamında kullanırken neden bizlere öğretilen şekliyle hiçbir açıklama yapmamışta, beşeri bir açıklamayı sanki başka bir anlamda kullanılıyormuş gibi sahipleniyorsunuz? Ondan sonrada infak başka şey zekât başka şeydir diyebiliyorsunuz. Sayın arkadaşım infakı, sadakayı olmayanlara vermemizi isteyen Rabbim sizce zekâtı kimlere vermemizi istiyor? Ama siz size öğretilen zekâtın kuranda ayrı bir şekilde açıklanmadığını gördüğünüzden sırf beşeri haklı çıkarmak adına bu ayrıdır, Allah bundan bahsederken başka şeyden bahsediyor diyebiliyorsunuz. Acaba Rabbim kırkta bir, onda bir şeklini HÂŞÂ yazmayı unuttu da birilerimi hatırlattı. Lütfen aklınızı devreye sokunuz, eğer sokamıyorsanız en azından konuşmamayı deneyiniz.

  Yine ayetin 208 den itibaren okumamızı istemişsiniz ve şöyle yazmışsınız, inanın tekrar okudum ve acaba hatamı yaptım diye tekrar düşündüm ikazınız doğrultusunda bakın ayetleri yazıyorum birlikte düşünelim. (208. ayetten itibaren biraz dikkatli okursak, hitaba muhatap olanlar arasında canla başla (kâffeten) teslim olmamış, boyun eğmemiş, itaat etmemişlerin de bulunduğunu görürüz. Bu bir. İkincisi, Soruyu soranların bu "silm"e girmemişlerin olduğunu analarız. Üçüncüsü, Savaş var; Allah'ın Dini ile savaşanlara karşı infak etmeleri isteniyor.)

Acaba buradaki ayetlerin hükmü genel değil de özel kişilere mi hitap ediyor, anlamları genelde tüm iman eden insanları değil de, buradaki özel kişilere mi has ya da buradaki infak ayetin açıklandığı ve tek tek sayıldığı halde onları görmezden gelip başkaları için mi, ona bakalım.

208- Ey iman edenler, hepiniz topluca 'barış ve güvenliğe (Silm'e, İslam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.

209-Size, apaçık belgeler (ayetler) geldikten sonra yine ayağınız kayarsa, bilin ki Allah, gerçekten üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

210- Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah'ın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) emrinin gerçekleşmesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün işler Allah'a döner

211- İsrailoğullarına sor, onlara nice açık ayet(ler) verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah'ın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) şüphesiz Allah, cezası pek şiddetli olandır.

212- İnkar edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi). Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir

213- İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan 'azgınlık ve kıskançlıkları’ yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir

214- Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki müminlerle; 'Allah'ın yardımı ne zaman?' diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır

215- Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: 'Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır, olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir

216- Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz

217- Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: 'Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah katında, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır

218- Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir

219- Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: 'Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür.' Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: 'İhtiyaçtan artakalanı.' Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz.

 

Yukarıdaki ayetleri okuduğunuzda dikkat edin EY İMAN EDENLER diye başlıyor ve bizleri ikaz ediyor. Şetanın takipçisi olmayın yoksa ayağınızı kaydırırım diyor. Daha önce gönderdiğim kitabı değiştirenler oldu ve ben cezalarını verdim diye ikazda bulunuyor bizlere. Bizleri cennete girmeden önce sınanacağımızı ve birçok şekilde imtihana geçirileceğimizi bildiriyor ve bakın yazdığımız ayetin benzerinden bahsederek bakın ne diyor?( 215- Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: 'Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır, olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir.) Demek ki infak ve hayır aynı anlamda kullanılmış ve izah edilmiş. Peki, zekât kuranda ne anlamda kullanılıyor sayın arkadaşım sizce? Hayır, kazanmak adına değilmi? Bakın Bakara 110 da ne diyor Rabbim yine hayır yapmak için ne verin diyor? (Namazı kılın, zekâtı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız.)

  Daha sonraki ayette de savaş gerektiğinde üzerimize yazıldı gerektiğinde savaşılmasını istiyor Rahman. Allah yolunda gerektiğinde savaşılması Allah ın emridir diyor. Daha sonra haram ayarlı ve bu ayların özelliği anlatılıyor. Dikkat edin birbirinden bağımsız konular ama iman edenlere sesleniyor. Sizin söylediğiniz doğru olsa eğer burada Allah adına savaşanlardan bahsediyor onlara verilmesi gerekenden bahsediyor gibi dar anlamlar olsa, Allah çıkıp içkiden kumardan bahseder mi? Daha sonrada aynı ayetin devamında kime infak edeceklerimiz ya da kimlere hayır verileceğini söyler mi? Siz size öğretilenleri cımbızla kurandan aramaya çalışıyorsunuz ama nafile. Tabi bu sizin seçiminiz arzu ettiğinizi düşünebilir ve inanabilirsiniz. Bakın zekât ve infak kelimesini çok farklı kabul ettiniz neden biliyor musunuz, çünkü size öyle öğretildi de ondan. Eğer aynıdır diye inanırsanız size bahsedilen zekâtın dağıtılmasındaki o adaletsiz dağıtıma o zaman inanmanız mümkün olmayacak. Acaba sizin inandığınız zekâtın dağıtılma şekli neden kuranda hiç bahsedilmez, hâşâ Rabbim detaylandırmayı mı unuttu? Sayın arkadaşım sizin zekât adaletinizde paranın, altının ve ziynetin kırkta birini vereceksin, ama garip köylüm ektiği biçtiği mahsulün onda birini verecektir diye yazıyor. İşte beşerin adaleti, garip köylüm parası ve altını olandan dört kat zekât fazla verecek öylemi dostum. BU ancak sizin adaletinizde vardır, RABBİMİN ADALETİNDE ASLA. SELAMETLE

Yukarı dön Göster halukgta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: halukgta
 
ebukerem
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 21 mart 2009
Gönderilenler: 483
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ebukerem

selam ile,

Haluk bey,

SADAKA : müminler toplumunda oranını yönetenlerin belirlediği ve sosyo-ekonomik dengenin sağlanması için toplanan vergidir. ( tevbe 60 -103 ). amacı, toplumda zaruri ihtiyaç sahibi ( yeme içme barınma ) kalmamasıdır.

İNFAK : müminlerin sürekli yapması gereken emirdir.

ZEKAT : maddi manevi ARINMIŞLIKTIR.

benim Kuran'dan görebildiğim şu anda budur.

selam ile.



__________________
yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Yukarı dön Göster ebukerem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ebukerem Ziyaret ebukerem's Ana Sayfa
 
halukgta
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı halukgta

 Sayın Ebu kerem arkadaşım cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. Bahse konu sözcükleri şöyle anladığınızı söylemişsiniz.

SADAKA: müminler toplumunda oranını yönetenlerin belirlediği ve sosyo-ekonomik dengenin sağlanması için toplanan vergidir. ( tevbe 60 -103 ). Amacı, toplumda zaruri ihtiyaç sahibi ( yeme içme barınma ) kalmamasıdır.

İNFAK: müminlerin sürekli yapması gereken emirdir.

ZEKÂT: maddi manevi ARINMIŞLIKTIR.

  Önce şunu söylemek isterim bahsettiğimiz sadaka, infak ve zekat mallarımızdan yoksula yani olmayanlara vermektir. Kuran bunların Allah için hayır vermek olduğundan bahseder. Gelelim sizin SADAKA sözünden anladığınıza. Önce ayetleri yazalım.

Tevbe 60: Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pekiyi bilendir, hikmet sahibidir

103:  Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip arıtasın. Onlar için dua et/onlara destek ol; çünkü senin duan/desteğin onlar için bir sükûnettir. Allah Semî'dir, Alîm'dir

104: Bilmediler mi ki, Allah'tır kullarından o tövbeyi kabul eden, o sadakaları alan. Ve Allah'tır, O Tevvâb, O Rahîm

  Yukarıdaki ayetlere baktığımızda 60. ayette sadakanın yoksullara, düşkünlere ve Diyanet vakfıda zekat anlamışki zekat toplayanlara diye çevirmiş. Çünkü zekatını fakirlere bizzat kendimiz verebileceğimiz gibi bu konuda görevli yada gönüllü insanların da toplayıp dağıtabileceğini anlatıyor.

 Devamındaki ayette de peygamberimize seslenerek onların mallarından sadaka al ki onlar kendilerini arındırsın diyor, bakın zekâtta da aynı şeyler söyleniyordu. Burada sadakayı, zekâtı alışkanlık haline getirmeyen topluma peygamberimizin alıştırması emrini veriyor Allah. Sadaka verenleri alıştır ve onlara dua et diyor ayet. 104. ayette dikkat edin zekâtta, infakta söylediği gibi bana bir borç verin diyordu rabbim. Burada da sadakaları alan bakın Allah benim diyor. Sizin söylediğiniz gibi oranların belirlendiği bir sadakadan asla söz edilmiyor ama malı mülkü olanlardan, geliri iyi olanlardan alınıp olmayanlara verilmesi anlatılıyor. Burada dikkat ederseniz peygamberimizin toplamada devrede olduğu gibi, bu konuda görevlendirilmiş insanlarında olabileceği açıklamasını yapıyor. Ayetlerin hiç birisinde belirli bir orandan söz edilmiyor. Buna vergi dersek bugün sadakayı devlete verdiğimiz kazancımızdan alınan maliyenin aldığı para olduğunu söylemiş oluruz bu durumda kuranın anlattığıyla bağdaşmaz. Vergi kazandığımız ticaretten alınan belirli oranda belirlenen, devletin bekası ve toplumun düzeni için gerekli olan paradır. Eğer böyle düşünürsek öyle ülkeler vardır ki halkından hiç vergi almaz ve toplamaz. Devlet zengindir ülkesinin gelir kaynakları yeterlidir.

  İnfak ve zekatı çok ayrı göstermişsiniz, halbuki ikisi de olmayanlara olanın yardım uzatmasıdır. İkisi de bedenin ve ruhun temizliğidir. Allaha borç vermedir. İnfakı iman edenin her zaman yapması gereken olarak tanımlamışsınız ama zekâtı neden ayırdınız her zaman yapılmayacağı hakkında bir açıklamamı var. Acaba zekât yılda bir yapılır diyenlerin etkisiyle mi söylediniz, yoksa benim dikkatimden kaçan zekât yılda bir gelirinizden verilir mi diyor KURAN. Maddi ve manevi arınmayı her zaman yapmayıp yılda bir kez yaparsak sanırım o arınmadan hiçbir sonuç alamayız. Zekat, infak ve sadaka olmayana, olanın bir borcudur arkadaşım ben kurandan bunu anladım. Asla oranı açıklanmamış, zamanı belirtilmemiş sabitlenmemiştir. Her zaman rabbim e bir borç vererek huzura götürecektir bizleri.

   Ben bu üç kelimenin ayrımını yapmanın hiçte doğru olamayacağını düşünüyorum, çünkü Rahman böyle bir ayrım yapmamış. Eğer zekâtı ayırıp yılda bire indirgersek fakiri, garibi bir kenara itmiş olacağımızı da unutmayalım. Hepsinin anlamı, olanın olmayana her zaman vermesidir. İster tek başımıza verelim, ister bir vakıf kanalıyla, isterse aramızdan gönüllü insanlar tarafından verilsin, ama sınırlama yapmadan oran belirlemeden her zaman. Hatırlayın Allah miktarını bizlere bırakmış ama birçok ayetinde bizleri nasıl teşvik ediyor? Açıkça söyleyemez miydi, malınızın yada paranızın şu kadarını vereceksin diye, elbette söylerdi. İşte buda imtihanın çetin olan bölümü sanırım.

   Ben kurandan bunları anladım, Allah yanlışımızı affetsin. SELAMETLE

Yukarı dön Göster halukgta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: halukgta
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Zekat mali bir verginin, bağışın adı değildir Kuran'da. Buna işaret eden bir açıklama bulunmamaktadır. Salat ve zekat birlikte dinin hepsidir. İkame-i salat ikame-i dindir. İkame-i imandır. İnanç üzere devamlılıktır. Salatta /bağlılıkta devamlılık zekatı, arınmayı sağlar.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

Selam Halukgta Kardeşim,

ben yazdıklarınız arasında özellikle şu cümle ile ilgiliyim :

Ben bu üç kelimenin ayrımını yapmanın hiçte doğru olamayacağını düşünüyorum, çünkü Rahman böyle bir ayrım yapmamış.( Halugta yazdı)

bildiğim kadarıyla, Arapça'da söylenişi farklı olduğu halde, anlamı tıpatıp aynı olan iki kelime yoktur.

tabi söylenişi farklı olduğu halde anlamı birbirine çok yakın olan / aralarında nüans farkı olan, ince farklar bulunan kelimeler vardır tabiki.

bu nedenle bu kelimelerin anlamlarının az da olsa muhakkak farklı olacağını/ farklı ve ayrı anlam yönlerinin bulunacağını / bulunması gerektiğini düşünüyorum kardeşim.

Muhabbetle

 



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Malın iyisinin infakının istendiğine dayanağım Bakara 267 ayetidir. Ama yinede "el'afv"in sadece iyisi olduğu görüşünde ısrar etmiyorum. Bunun ihtiyaç fazlası da olabileceğini itiraf ediyor ve ilgili, maksadını aşan ifadeden dolayı özür diliyorum. Tevbe 92-93 ayetlerine yeniden baktıktan sonra bu kanıya vardım. Ancak buradaki ihtiyaç fazlası,Ebu Zer'in iddia ettiği gibi bir günlük ihtiyaç dışı arta kalanı olarak anlamıyorum. Sefer hazırlığı olarak ihtiyaç fazlası binek, silah ve askeri mühimmat olarak anlıyorum. Lutfen 92'de fakir oluşları nedeniyle seferden geri kalanların akıttıkları göz yaşlarını düşününüz! 
Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
halukgta
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı halukgta

Hasan kardeşim işte karşılıklı akılcı konuşma ve anlayış güzelliği budur, kurduğunuz şu cümleye,( tabi söylenişi farklı olduğu halde anlamı birbirine çok yakın olan / aralarında nüans farkı olan, ince farklar bulunan kelimeler vardır tabiki.) yürekten katılıyorum. Siz benim anlatmak istediğimi çok daha güzel cümlelerle anlattınız. Teşekkşür ediyorum.
Yukarı dön Göster halukgta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: halukgta
 
ebukerem
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 21 mart 2009
Gönderilenler: 483
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ebukerem

selam ile,

Haluk bey, aslında çok farklı şeyler söylemiyoruz. benim incelik olarak vurgulamak istediğim sadece şu. SADAKA devletin yönetiminde olanların insanların sosyo-ekonomik dengesinin sağlanması için üzerlerine yazılmış bir konu ve zorunlu. miktar şartlara ve gerekliliklere göre adil bir şekilde düzenlenmeli. bu günkü vergi ile alakası yok demek istediğimin, ki zaten sarf edilebilecek yerler tevbe 60 da açıkça belirtilmiş.

İnfak ise müminlerin üzerine bireysel olarak yazılmış ve "sevilen, en güzel, kendimize verilse almayacağımız olmayan ve devamlı suretle " vermemiz gerekenler.

ama ZEKAT kavramı geleneksel olarak bunların ilkine isim yapılmış. Hadis külliyatını incelerseniz KİTABÜZ ZEKAT bölümlerinde rivayet edilen hadislerin ORJİNAL metinlerinde bile ZEKAT değil SADAKA sözcüğü geçtiği halde.

oysa Kuran bütünlüğünde incelenirse ( Meryem 13, Ala 14, Şems 9, Naziat 18,  Fatır 18 v.d. ) ZEKAT insanın tüm küfür, şirk, fücur, günah ve kötülüklerden ARINMIŞLIĞA ULAŞMASI olduğunu görürüz.

sadaka ve infak da malı temizlemez. mal pis olmaz. pis olan kötü olan rics olan onu kazanma yolları, kul hakları ve yığma tutkusudur. malını veren kendi nefsinin BENCİLLİĞİNDEN CİMRİLİĞİNDEN HIRSLARINDAN arınır yani atüz zekat olur.

bu manada Kuran'ın insanı götürmek istediği ANA HEDEF OLARAK sunduğu iki şiar cümlesinden birini EKAMUS SALAT ve ATÜZ ZEKAT cümlesi olduğunu ve manasının DİNİ HAYATINA HAKİM KILMAK ve ARINMIŞLIĞA ULAŞMAK olduğunu düşünüyorum. tüm yapıp etmelerinin de bu şiar cümle tarafından kapsandığını düşünüyorum.

Şüphesiz ki herşeyin en doğrusunu alemlerin Rabbi Allah bilir.

selam ve muhabbetle...



__________________
yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Yukarı dön Göster ebukerem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ebukerem Ziyaret ebukerem's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

İsrâ  53  
 
Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.
Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

<< Önceki Sayfa 22 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats