Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kuranı her okuyuşumda sanki ilk defa okuyormuş gibi, ondan yeni feyizler yeni ışıklar alıyorum çok şükür, Allah yanıltmasın. Beni her okuyuşumda daha çok bilgilendirdiğine ve düşünmeye sevk ettiğine şahit oluyorum. Bakın sizlerle aşağıdaki ayetleri paylaşmak ve üzerinde birlikte düşünmeye davet etmek istiyorum. Düşünmenizi ve ayetlerle karşılaştırmanızı istediğim konu, bizlere geleneksel İslam ın öğrettiği gibi acaba peygamberimiz topluma kuranın hiç bahsetmediği konularda hüküm koyma yetkisi vermiş midir? Peygamberler toplumu yalnız ne ile uyarmak ve hüküm vermekle görevlendirilmiştir, sanırım bu soruların cevabını bu ayetlerde bulacağız, önce ayetleri yazalım ve dikkatle okuyalım.
Maide 41: Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara.
42: Yalana iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler. Sana geldiklerinde, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları sever
43: İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında iken, nasıl oluyor da senin hakemliğine başvuruyorlar? Daha sonra da verilen hükümden yüz çeviriyorlar. Bunlar inanan kişiler değillerdir.
44: Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabbe adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir.
Yukarıdaki ayetleri anlamak için lütfen kuranın bütününü düşünelim. Acaba Rabbim bu ayetlerde bizlere ne anlatmak istiyor? Maide 41. ayetten başlayarak düşünmeye çalışalım. Bu ayeti okuduğumda peygamberimizin İslam ı yaydığı günlerde, bazı Yahudiler onu ziyaret ediyor olmalılar ki, kendi cemaat ve toplulukları adına peygamberimize gelenlerden bahsediyor. Bu insanların sırf art niyetle peygamberimizin huzuruna çıktıklarını söyleyen Rahman, sabitlenmiş yerlerine oturmuş sözleri anlamlarını bozup, değiştirip kendi topluluklarına kendilerince yönler verip yanılttıklarını söylüyor. 42. ayette ise bakın ne diyor, ama burada ne anlatmak istediğini anlayabilmek için yine kuranın bütününü düşünmeliyiz. ( Yalana iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler.) Şimdi sizlere soruyorum burada geçen HARAMI TIKA BASA YERLER sözünden sizler ne anlıyorsunuz? Yenilen gerçekten boğazımızdan geçen haksız edinilen yiyecek mi, yoksa başka bir şeyden mi bahsediyor Yaratan? Bakın sizlere kurandan bir ayet hatırlatmak istiyorum, sanırım bu ayeti okuduğunuzda tıka basa yenen şeyin ne olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
Araf suresi 33. ayet; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SÖYLEMENİZİ HARAM KILMIŞTIR
İşte Rabbim Allahın gönderdiği kitaplarda açıklamadığı tüm konularda fikirler yürütüp, uydurma sözler söylememizi HARAM KILDIĞINI SÖYLÜYOR. İşte burada bahsedilende Rabbin açıklamadığı konulara inanıp ardına düşenlerin durumundan bahsediyor ve onlar için ne diyor? ( Yalana iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler.) Demek ki yalana kulak verip onlara inanmak, emin olmadığımız sözlerin ardına düşmek, açıkça haramı tıka basa yemekmiş, bu sözlerden çok net anlaşılıyor. Yoksa burada yenen haram kazanılmış yiyecek değil dikkat ediniz, yalana iyice kulak verenler yani onlara inananlardan bahsediliyor. Allah a isnat edilen rahmanın açıklamadığı uydurma sözlere inanmak olduğunu anlıyoruz. Şimdide bu sözleri günümüzde bizlere anlatılanları düşünün lütfen. Kuranda hiçbir hüküm verilmediği halde bunlar Allah katındandır dediklerinde, bunlara inananların durumunu sizlere bırakıyorum.
Şimdide 43. ayeti düşünelim, peygamberimizin yanına gelen Yahudiler bir konuda peygamberimizin hakemliğine başvuruyor ve ondan bu konuda karar vermesini istiyorlar. Bakın Rabbim in böyle bir olay sonucunda söylediği sözler gerçekten çok düşündürücüdür.
(İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında iken, nasıl oluyor da senin hakemliğine başvuruyorlar.) Demek ki o devirde elde bulunan Tevrat da, hükmü açıkça belli olan bir konuda peygamberimize müracaat edilmiş. Rahmanın verdiği cevap çok düşündürücü. Demek ki bazı konular, Rabbin gönderdiği diğer kitaplarda da hepsi aynı hükümler veriyor. İnandıklarını söyledikleri Tevrat a bakma zahmetini göstermeyen ya da kendilerince değiştirdikleri için, insanları adeta uyarırcasına sen önce sana gönderdiğim kitaba bak, ondan sonra başkasından yardım iste dercesine o toplumu uyarıyor. Sen onlara kurandan hükmü hatırlatsan bile yine sana yüz çevirirler diyor. Düşünebiliyor musunuz Allah elçisine gelen topluluğu nasıl uyarıyor? Bunu sizce neden yapıyor ve bu sözlerle acaba Rahman ne anlatmak istiyor olabilir diye düşündüğünüzde, daha sonra gelen ayetlerden bunu daha iyi anlıyoruz.
Allah Tevrat ı biz indirdik ve onun tıpkı kuran için söylediği sözleri tekrarlayarak, O sizleri iyiliğe güzele kılavuzlar, O sizler için ışıktır diyor. Devamında yazdığı cümle ise sanırım çok daha iyi anlatıyor anlatılmak isteneni.( Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı.) Demek ki Rabbim Tevrat’ı gönderdikten sonra o devirde görevlendirdikleri peygamberleri toplumu uyarması için yalnız ve yalnız gönderdiği, tebliğ edilmesini istediği Tevrat la uyarma ve onunla hakemlik yapma görevi vermiş. Yani hiçbir peygamber kendince dine bir şey ekleyemeyeceğini açık bir dille anlatıyor, bunun tersini yapan ve bunlar Allah katındandır diyerek söylenen, ama Rabbin gönderdiği kitaplarda hiç bahsedilmeyenlere inananlara ne diyordu Yaratan? ( Yalana iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler.) Sanırım bu konuda çok dikkatli ve titiz olmamız gerekiyor. Bugün günümüze kadar gelen Tevrat ve İnciller ne yazık ki okadar ilave ve eklemeler yapılmış ki, kendileri bile hangisine inanacakları konusunda karar veremez olmuşlar. Allah gönderdiği kitaplarda birçok konuda hiçbir değişiklik yapmadığını açıkça belirtiyor bizlere. Bazı konularda ise hükmünü değiştirdiğini ve bizler için daha iyisini gönderdiğini açıklar Kuranda. Maide suresi 44. ayetin sonunda ise tüm söylediklerimin noktasını koyuyor ve bakın ne diyor Rabbim? (Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir.) Demek ki ister gönderilen peygamberler devrinde olsun, isterse onlardan sonra, toplumu yönetenler din ve yaşamımız hakkında hükümler verenler Allahın indirdiği ile hükmetmediği takdirde açıkça KÂFİRLERİN TA KENDİLERİDİR diyor Allah. Allah bizleri en son gönderdiği kitaptan hesaba çekeceğini söylüyorsa ve korumasını üstlendiğini açıklıyorsa, bizlere düşen Kuranı iyice anlayarak okuyup onun koyduğu kurallara uyup, ona göre yaşamaktır. Tüm bu yazdıklarımdan sonra lütfen bizlere din ve iman adına söylenenleri, öğretilenleri düşünün, birde kuranı anlayarak defalarca okuyun, gerçekleri o zaman göreceksiniz. Şu anda bize öğretilen, kuranda asla geçmediği halde söylenen sözlere inandığımızda, HARAMI TIKA BASA nasıl yediğimizi çok daha iyi anlayacaksınız. Allah yardımcımız olsun. Rabbim gönül gözümüzü açık, gerçekleri görebilen kulları arasına bizleri alması dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|