Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sevgili Arkadaşlar,
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum;Her türlü ırkçılık felakettir.Bununla birlikte her türlü hainlik ve
nankörlük te felaketi davet eder.
Sevgili kardeşlerim Hakca,Kardeşce birarada yaşamak için ne kan bağına nede soy ve nesep bağına ihtiyaç vardır.
İhtiyacımız olan tek şey Kur'ani bakış açısıdır.
Yukarıdakileri daha iyi anlamak için öyle Musaya ,isaya Firavuna kadar gitmeye gerek yok.
Medine İslam Devletinin kuruluşu ve o tarihlerde meydana gelen olaylar..Kabilelerin tek tek incelenmesi ve tutum
ve
davranışları bize herşeyi anlatıyor.
Hainlik yapan ile iman eden,iman etmeyen ama dürüst olana karşı nasıl bir tavır takılanacağı zaten Kur'an da
açıkca
belirtilmiş.
Şimdi Kuranihayat sana ve herneyi ve kimi temsil ediyorsan kim neyi minnet ediyor? ki devleti Firavunun düzeni
ile bir
tutuyorsun?
Evet Fatihi yada Gazi M.K:i kutsama ama onların temsil ettiği "Sonraki Nesillere Vatan bırakma"
bir sonraki nesil için uğruna canını hiçe sayma gibi değerlere Saygı duymalısın.
Saygı duymuyorsan bu, bir takım boş hikayelerden ve ideolojilerden fena halde etkilendiğini gösterir.
Allah,nankörlere bizi uzak etsin.Kurani bir hayat yaşadığını iddia edenler bir Düşman saldırısında aynı Safta
olmayacaksak
bu işte bir yanlışlık vardır.Sizce de öyle değilmi?
Düşman saldırısı demek;Canının ve Malının tehlikede olması demektir...Bu duruda dahi Hanifler sımsıkı
kenetlenemiyorsa
varsın arkadaşın tabiri ile "Tatlı su hanifliği" yerin dibine batsın.
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Şimdi Kuranihayat sana ve herneyi ve kimi temsil ediyorsan kim neyi minnet ediyor? ki devleti Firavunun düzeni ile bir tutuyorsun?
bu ayetleri devleti fıravunu duzen olarak görme meselesi için yazmamıştım.Sadece fıravunların yaptıklarını anlama adına kuranın bize sundugu bir örnek olarak yazdım.ana mesele minnet idi...kim kime neyi minnet ediyorsa bir daha dusunsun baglamında yazmıştım...
Derdimi bi daha anlatayım;herkesi durduğu yerle tanımlayalım...Orasından burasından çekiştiripte ille gel bizin yanımızda ol demeyelim...bunu kıme yapıyorsak yanlış yapıyoruzdur.
Kurani bir hayat yaşadığını iddia edenler bir Düşman saldırısında aynı Safta olmayacaksak bu işte bir yanlışlık vardır.Sizce de öyle değilmi?
bu konuda kuranın bize ölçüyü verdiğini düşünüyorum.Size ne sizinle olamam nede olabilirim diyebilirim?Ancak kirli bir savaşın içinde olmamayı tercih ederim.bunuda Vahyin bize emrettğini düşünüyorum...
imamı azamada saygı ve sevgımın belkide en buyuk sebebi budur...Bırakın metehanla bir savasta yer almayı...Ümmetin emir-el mumının dediği adamlara rest cekmiş ve zindanlarda sehıt olmuş bir adamdır.
Düşman saldırısı demek;Canının ve Malının tehlikede olması demektir...Bu duruda dahi Hanifler sımsıkı kenetlenemiyorsa varsın arkadaşın tabiri ile "Tatlı su hanifliği" yerin dibine batsın.
Kuran bu konuda "Haberiniz olsun ki Allah kendi yolunda kurşunlu bir bina gibi saf bağlıyarak çarpışanları sever" diyor...
Benden yana rahat olun...Gerektiğnde kurşunlu bir bina gibi saf bağlayacagıma söz veriyorum...inş tabii...hamaset de yapmayalım zira buda bir imtihan...Tebuk'e gelmeyenlerden de olmak var...
bide son olarak; şu ayet beni çok etkilemiştir.Düşünmemiz amacı ile...
(Düşmanlarınızı sizin elinizden almam, onların hatırı için değildir, çünkü) onlar, hakikati inkara şartlanmış olan, sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyan ve kurbanlarınızın yerine ulaşmasına engel olanlardır. İstemeden çiğneyip geçebileceğiniz ve bilmeden, kendileri yüzünden büyük bir hata işleyebileceğiniz (Mekke'deki) mümin erkekler ve kadınlar olmasaydı (evet, eğer bunlar olmasaydı şehre savaşarak girmenize izin verilirdi ama savaşmanız yasaklandı) ki Allah (zamanı geldiğinde) dilediğine rahmetini ihsan edebilsin. Eğer onlar, (Bizim rahmetimizi hak edenler ile gazabımıza uğrayanlar, sizin tarafınızdan) ayırt edilebilselerdi içlerinden hakikati inkar edenleri (sizin elinizle) acıklı bir azaba çarptırırdık. (fetih-25)
düşünseniz ya bi;yıllardır o anı beklıyorsunuz...Artık son darbe vurulacak ve mekke dusecek belki de.Ama 1 kac bilinmeyen mümin adına fetıh ertelenıyor...Ben bu ayetten dolayı islamda ne fetih nede toprak fetişzmi olmadıgını dusunuyorum...Once "ceylanların" korunma hakkı...Sonra başka şeyler...
derdi dogruyu bulmak olanlara selam olsun..derdim ne cedel ne de rekabet...fikirlerinizi ve fikirlerimizi emri bil maruf nehyı anil munker ameline uygun verebilmek dileği ile...
insan yaratıldığı toprakları, içinde yaratıldığı toplumu ve ailesini sever. bunda bir sorun yok ve fıtridir. ( Hucurat 13 v.d. )
ve insan yaşadığı hayat dilimi içinde yaptıklarından ve yapmadıklarından hesaba çekilececektir, geçmiştekilerden sorumlu değiliz ( bakara 134 v.d. )
mesele içinde yaşadığımız devlet, aile ya da toplumun değerleri, doğruları emirleri ile Allah'ın emirleri ( HUDUDULLAH ) çatıştığında HANGİSİNDEN YANA TAVIR KOYACAĞIMIZDIR.
Babamıza hürmet etmek ve müteşekkir olmakla emredilmişizdir ( Ahkaf 15 v.d. ). Babamız su isterse getiririz, evde koyduğu yemek, uyku v.b. kurallara itaat ederiz ancak babamız bizden bir masum kanı dökmemizi isterse itaat etmeyiz, içki içmemizi isterse etmeyiz, zina etmemizi isterse etmeyiz, komşunun bahçesini gasp etmemizi isterse etmeyiz. Babamız "sizin rızkınızı bundan kazanıyor, sizi bununla besliyorum nankörlük etmeyin" dese de eğer tefecilikten para kazanıyorsa ona " ne de olsa babamız onun evinde yaşıyoruz asla itaatsizlik etmeyelim yanlış yapıyorsun demeyelim" diyemeyiz.
tüm mesele budur. imtihan soruları bunlardır. çatışma halinde eğer bir söz, amel ya da eylem ALLAH'IN İNDİRDİKLERİ ile çatışıyorsa kimin tarafında yer alacağız.
şimdi eğer senin bakış açınla bakarsak yani referansı Allah'ın HUDUDULLAH'ı değil de, insanların, toplumların, devletlerin, liderlerin belirlediklerine göre meşrulaştırırsak HERKES HAKLI DURUMA GEÇER, adaletten, haktan hukuktan mazlumluktan zalimlikten eser kalmaz. Nasıl mı?
Emeviler haklı olur ve derler ki bizim devletimize başkaldırdılar, düzenimizi bozmaya kalktılar oysa biz buraları feth ettik devlet kurduk, düzen kurduk insanlara aş verdik, dolayısı ile Ali evlatları ve tüm muhalifleri katledebiliriz, bizim yanımızda savaşmayanları katledebiliriz.
Firavun'da aynısı der, biz bu İsrailoğulları açlıktan geberecekken onları doyurduk, onlara vatanımıza yerleştirdik, biz olmasak 12 si de helak olup gidecektti ( Yusuf kıssası ) şimdi kalktılar bozgunculuk vatana ihanet ettiler, ki Firavun demiş bunu.
Hitler haklı olur, Bush haklı olur, İsrail haklı olur. Mesela biri çıksa dese ki kardeşim bu topraklar 10000 yıldır bizimdi Türkler geldi son bin yılda silah zoru ile elimizden aldı o zaman ne cevap verilir. İsrail dese ( ki bunu diyor ) bu toprakları bize Allah verdi dolayısı ile buralar bizim ve karşı çıkan hainlik nankörlük etmiş olur ve öldürülür.
yani abim demek istediğim insanların ya da devletlerin tüm ölçüleri HAKK değildir, hak olan Allah'ın ölçüleridir.
Şu anda içinde yaşadığımız toplumunda gerek din algısı ve uygulamalarında, gerek siyasi ( hukuk,adalet,ekonomik v.b. ) algı ve uygulamalarında Allah'ın HUDUDULLAH'ına zıt olanlar vardır ve eğer biz imtihan olan kullar MUHLİS HANİF MÜMİN birer kul olarak imtihanımızı başarmak istiyorsak, hiç bir duygusallığa düşmeden BU YANLIŞLARI TEKZİP ETMELİ, ONLARA KATILMAMALI ve ONLARI İŞLEYENLERİ HAKKA DAVET ETMELİYİZ.
Çok özet olarak söylemek istediğim budur ve biliyorum ki bu, imtihanın esas merkezini oluşturmaktadır.
Devam edelim inşaAllah,
selam ile.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
birde yanlış anlaşılmama adına tekrar vurgulamak istiyorum yazdıklarımızın rekabet oluşturma amaçlı değil hakkı bulma amaclı oldugunu düşünüyorum.kuran talebelerine hayata dair konularda nokta koymak yakışmaz dıye dusunuyorum.ben boyle anladım virgul ...
Aşagıdaki Ayeti düşünmemiz dileği ile...
"Hem sizi sakındırdığım konulara girmem sadece size muhalefet etme arzumdan kaynaklanmıyor.Aksine tüm arzum,gücüm yettiğince düzeltmeye çalışmaktan ibaret.Başarım ise yalnızca Allah'a bağlıdır.SAdece O'na dayanıp güvendim ve yanızca O'na yöneldim" hud-88
Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da
çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men
etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. 60/8
Allah, sizi
ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve
çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları
dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. 60/9
''sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve
çıkarılmanız için destek verenler'' Batılın adamları
''Allah, âdil davrananları sever'' Hakkın adamları
Batılın adamları:
Gördün mü o dîni tekzib edeni?
O dur ki işte iter yetîmi
Ve yoksula yemek yedirilmesi için teşvikte bulunmaz.
Salatlarında yanılmaktadırlar
riyâkardırlar.
Ve yardımlığı sakınır
Hakkın adamları:
Dini doğrular
Yetime sahip çıkar
yoksul için teşviktedir
salatlarında tam istenen noktadadır
Allah için yaşar
yardımı ihtiyacından olsada yerine ulaştırır
Bireyler açısından;
X devleti ve sisteminin kendisi biz hakkın adamlarıyız diyebilir..
bakılır,
halk ne durumda..
ezilmedeler mi yoksa yücelmedeler mi?
yani;
Dini inançlarına ve inancını yaşamasına izin var mı?karnını
doyurabiliyor mu?misal devir değişti diyelim..afganistan=taliban..dini
inancını yaşıyor (uzun yıllar propaganda,baskı altında refleksiz hale
getirilmiş olma,kanıksatılmış olma durumu,itaat),karnınıda
doyurabiliyorlar..hakkın adamları mı peki bunlar?değil..öyleyse eksik
olan ne?
İnsanın insana üstünlüğü onu köle edinmesi ona fikirlerini dayatabilmesi değildir..üstünlük düşünme yetisindedir..
şu konuda senden daha hızlı ve isabetli karar alırım..evet üstünlük bu..
yalnız iş senin işinse bunun başarılması için benim bu özelliğim
sebebiyle yardımımı dilersen bu durumda bunun bedelini senden
alırım..ve işinin görülmesi için senin bana ödeyeceğin bu bedel bana
şartsız şurtsuz itaat etmen yani seni yönetmem idare etmemin sana
getirdikleridir..bu yapılırken üstün oluşumu gözardı etmeden yardımcı
olacaksın..
''sizden ücret istemeyenlere uyun''
batılın adamları ücret ister,yığar paylaşmaz,paylaşımı teşvik etmez,din
gününü yalanlar,salatları iblisidir.Velhasılı halk iblis olduğunda
elbet onları güdenlerde iblis olacak.
hakkın adamları ücret istemez,salatları rahmettir.
bugün dünyanın yönetimi iblisin elindedir..
sistemin içinde enelhak diye bağıranların sesleri pek duyulmuyor..çünkü
sistemin içindeki iblisi salat kendini mezhep
ayrımı,milliyetçilik,kapitalizm,sömürü olarak gösterirken,
sistemin dışındaki iblisi salat ise kendini din ayrımı,sömürge ve ırkçılık olarak gösteriyor..
İblisi salat üzere olupta ücretlerinin hakkını vermek isteyenler bugün
ıraka yarın diğer bir noktaya yoğunlaşıyorlar ve aslında dikkat
kesildikleri sistemlerde iblisi salat üzereler..lakin olan ara
deredeki kurulara oluyor..
başını ne yana çevirse,düşünmenin halt görüldüğü,salaklığın ve rahmet
salatsızlığın yüceltildiğini gören adam,bunu bir imtihan görerek
dilinde enelhak kelimesiyle ordan oraya savruluyor...
Çanakkale savaşı İblisi salatı yürütenlerce çok namertçe ortaya
getirildi..elin binlerce ötedeki anzağı bile gelip o salata destek
oldular..yurtlarında perişan bırakılmak istenenlerin o durumuna Hak
razı olmadıda onlara bir destan yazdırdı..
O yürek birlikteliğinin oluşturduğu rahmet salata Rab'da salat ederek bu yurda bir zafer nasip eyledi..
İblisi salat sahipleri o zamanlar silahla başaramadıklarını bugün
kalemle,kültürleriyle,teknolojilerinin onlara ve ötekilere görünen
büyüklüğüyle başarma yolundalar..kapitalin adının ne olduğu bilinmedik
zamanlardaki sıkıntılar ile şimdikinin sıkıntıları kıyas edilemezler
bile...
bizim payımıza düşen sadece düşünmek..
fravunun sihirbazlarıda musanın ortaya koyduğu tabloyu görüp düşünmüşlerdi..düşünerek kesin sonuca ulaşmışlardı..düşünmek enelhak sonucunu ve ıstıraplı vakitlerinide beraberinde getirir..hesaba kataraktan..
tüm mesele budur. imtihan soruları bunlardır. çatışma halinde eğer bir söz, amel ya da eylem ALLAH'IN İNDİRDİKLERİ ile çatışıyorsa kimin tarafında yer alacağız.
şimdi eğer senin bakış açınla bakarsak yani referansı Allah'ın HUDUDULLAH'ı değil de, insanların, toplumların, devletlerin, liderlerin belirlediklerine göre meşrulaştırırsak HERKES HAKLI DURUMA GEÇER, adaletten, haktan hukuktan mazlumluktan zalimlikten eser kalmaz. Nasıl mı?
..............................
hudutsuzluk, sınırsızlık ; aslında en büyük HUDUT'tur, en büyük SINIR'dır...
en büyük ve en acı hudut'lar, sınırlar içerisinde esîr-âne( esirce, kölece, kulca...) yaşamak mı...
geçen günlerde duymuşsunuzdur son osmanlı şehzadesi Osman Ertuğrul Osmanoğlu ( saltanat devam etseydi Padişah olmuş olacak kişi ) vefat etti ve cenazesi Sultan Ahmet camiinden kaldırıldı. Devasa bir cenaze töreni ile.
Camii imamı Emrullah Hatiboğlu konuşmasında cemaatin Şehzade'den helallik istemesi gerektiğini söyledi !! sebebini şu cümlesi açıklıyor:
"... bugün burada VAROLUŞUMUZUN SEBEBİ olan Osmanoğulları ve onların yaptıkları ..."
Bu sözün bir benzerini de ilkokuldan beri bize ezberletmişlerdi :
"... bu topraklarda varoluşumuzu, herşeyimizi borçlu olduğumuz, bu günümüzü yaratan MKA ve Cumhuriyet Kurucu kadrolarına borçluyuz..."
işte arkadaşlar iki farklı cenahtan iki söz, birbirleri ile tarihte kanlı bıçaklı olmuş iki siyasi kadronun ( Osmanlılar ve Cumhuriyet Kurucuları ) müntesiplerinden duyduğumuz iki farklı özneli iki cümle fakat özü aynı.
bu nedir biliyor musunuz. TESBİH EDEMEMEK, TESBİHİ KIRMAK, PARÇALAMAK. bir insanın BENİ BABAM YARATTI demesi kadar yanlış bir söz. oysaki tüm hadiselerde FESEBBİH etmek ile emrolunmuş bir dinin mensupları söylüyor bu sözleri.
Yani Allah'ı devreden çıkaran sözler, Allah'ın yaratmasını, dilemesini, izin vermesini. haşa bu aile ya da MKA olmasaydı Allah bizi yaratamayacaktı bu topraklarda ve imtihan edemeyecekti manasına gelir bu zihniyet köküne inildiğinde.
Bunlara gerek duymaz MUHLİS HANİF MÜMİNLER, geçmişte yaşayanların yapıp ettikleri ile imtihan olan kullar olduklarını ve hesaplarını Allah'a vereceklerini bilirler. Onlardan doğru namına ne varsa örnek alır yanlışlarını terk ederler ama ne olursa olsun tesbihi tamamlarlar. Tarihi kişileri şahsiyetleri birer övgü ya da sövgü malzemesi yapmazlar, kendilerini ve davranışlarını onların minnetine bağlamazlar.
Osmanoğulları da MKA ve yanındaki ekibi de imtihanlarını verip gitmişlerdir. bir çok işler yapmışlardır bunların bir kısmı doğru bir kısmı yanlıştır. Tabi bu konudaki referansımız da Allah'ın dini İSLAM'dır.
Bu gün global düzenin 4. safhasına geçişte, "ORTA DOĞU ve ORTA ASYA İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR TÜKETİM TOPLUMUNUN MAXIMUM VERİMLİLİĞİ VE TEHDİTSİZLİĞİ ÖRNEKLİĞİ" rolü biçilen Türkiye'de OSMANLI-CUMHURİYET sentezli barıştırma ve bunun üzerine kurulmuş bir SİYASET-DİN algısı oluşturma çabaları ile iki tarafın radikallerinin sivri uçları törpülenmeye çalışılmaktadır.
Bize düşen ise, imtihanımızın temel motorlarını geçmiştekilerin savaşını sürdürmek ve bu yolla Global Zulmün sunduğu sahte cennette uzlaşarak HAKKIN bir kısmından eksiltmek üzerine beslemememizdir.
Saltanat Dinciliğinin EMEVİ-ABBASİ-SELÇUKLU-OSMANLI siyasi çizgisini ve vermek istediği dünya görüşünü ( DİNİ ) de, buna alternatif olarak son 85 yılda dayatılan LAİK-SEKÜLER siyasi çizgiyi ve vermek istediği dünya görüşünü ( DİNİ ) de, ve artık 4. safhanın bir gereği olarak ikisinin SENTEZİNDEN biçilmiş post modernist liberal siyaseti ve vermek istediği dünya görüşünü ( DİNİ ) reddetmek, DİNİ YALNIZ ALLAH'A HAS KILANLAR ( MUHLİS ), HİÇ BİR GENEL KABUL GÖRMÜŞ DAYATMAYI KABUL ETMEYENLER ( HANİF ) ve yalnız Allah'a kulluk etmek isteyenler (MÜMİN) olarak imtihanımızı yani şahitliğimizi başarmamızdır.
Bunun için de, düşünen ve üreten beyinler ile kendi SÖZÜMÜZÜ söylemeli, insanları yalnız Allah'a teslim olmaya, O'nun Hududları ile çelişen tüm sistemleri ( yani dinleri - bkz. Yusuf 76-Mümin 26- TaHa 63 ) reddetmeye çağırmalıyız. Benim anladığım Cihad budur ve sabikun olmak isteyenler bu uğurda ortaya atılmış yiğitlerdir. Onlardan olmamız ve başarmamız duası ile.
selam ve muhabbetle.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam Dost Ebukerem,
Yazdıkların ne güzel bir o kadar doğru...Ama sonuç? sonuca gelince kaos..bir boşluk..belki bir
Eylemsizlik kalıyor...
Fikirlerin güzel ancak darılma da ham.Bir başka başlık altında yine sordum...Tatmin edici bir cevap
alamadım maalesef...
Orada da idealist bir tablo çizmiştin.Ve evet Kur'an da ki vizyonu yakalamışsın.
Zulme karşı Kıyam istiyoruz...Güzellikler..hakca paylaşım istiyoruz.Kimse kimseyi ezmesin/sömürmesin
Bunları gerçekleştirmek için ne yapacağız?
Siyaset diyorum Tağut diyorsun...sonunda gidip kendi dükkanımızı açmak zorunda kalacağız galiba:)
sevgili kardeşim belki bu çok ciddi konunun arasına pek gitmez ama müsadenle aşağıda ki fıkrayı
alıntılıyorum:
Hoca Cuma namazında içki içenleri fena azarlıyordu: -"Paranızı sokağa atıyorsunuz!
Kazanan kim? Meyhaneci...
En büyük dükkan kimin? Meyhanecinin...
En güzel ev kimin? Meyhanecinin...
Ya en güzel araba? Meyhanecinin. Bu paraları veren kim?
Ha sizin gibi kafasızlar..."
Aradan 2 hafta geçer, bir adam koşarak hocanın yanına gelir ve ellerine sarılıp öperek: -"Allah razı
olsun hocam, senin verdiğin içki vaazı sayesinde hayatım kurtuldu.."
Zulme karşı Kıyam istiyoruz...Güzellikler..hakca paylaşım istiyoruz.Kimse kimseyi ezmesin/sömürmesin Bunları gerçekleştirmek için ne yapacağız? metehan
metehan ustad guzel sorular ancak benim anladıgıma göre imtihanın soruları değil bu sordukların...
neden kendinizi sürekli bir şeyleri değiştirmeye ve o değişikliklerinde hemen olmasına şartlamışınız ki!
Allah'ın yüklemediğini yüklemek kendimize zulm olur...bekler...bekler... bekleriz...Dünyayı değiştirmeye çıkarızda bir bakarız ki dünya değil biz değişmişiz...umudunu yitirmiş,yılgınlaşmış ve bir süre sonrada davasını sorgulayan tipler haline gelmişiz...(geçmişim bu tür adamlarla dolu)...
Dünya hayatını kendi yaşamından(50-60 yıl) ibaret görmeyenler için hayat imtihandan baska birşey degıldır...
İyiyi,güzeli,tevhidi yasayanlarla zıtlarının yasadıgı bir imtihan dünyası...O günler döner dolaşır,bazen azlıkla bazen coklukla imtihan eder...Bazen mustazafsındır bazen iktidar...Hersey değişir ama imtihan değişmez...
hayal etttimde şimdi Bu sordugun soruları nuh'a,ibrahim'e,lut'a,Şuaybe,isa'ya,muhammed'e de sorarmıydın...Ne yapacagız peki...Diye...
bence diyecekleri şuydu;metehan anın imtihanını ver,yarın Allah kerimdir...
"itiraz edecekler için anın imihanından anladıgım;muvahhid bir mümince yasam..hayatın tam ortasında...Tapınaklarda,mabedlerde,evlerde değil...Yaşamın tam ortasında...elimden bu kadarı geliyor demeden...Evrensel vicdanın sesi olacak erler...yetimin başını oksayan el,zalimin karşısında duracak yürek,komşusu acken kendisi tok yatmayan karınlar bizde olsun...Bakın bakalım neler değişiyor...Evinde iyi baba,işinde iyi işçi,mahallesinde iyi komşu ...Dünyaları değiştirir...İlle değişirmi...Değişmez tabii..Ama siz imtihanınızı vermiş olursunuz.Zaten derdimiz de bu degıl mı?
(bu arada ;içkiyi bıraksaydı imtihanı kazanacaktı,gitti meyhane actı...imtihanı kaybetti...Ama sorsan artık çok kazanıyorum diyecek...İşte altın soru :Bize göre kazanc,Allah'a göre de kazancmıdır?)
"hayal etttimde şimdi Bu sordugun soruları nuh'a,ibrahim'e,lut'a,Şuaybe,isa'ya,muhammed'e de sorarmıydın...Ne yapacagız peki...Diye..."
Değerli arkadaşım,ben metehanın söylemek istediğini anladığımı zannediyorum.Şayet bu soruyu bana sorsaydın şöyle yanıtlardım;elbette o resullere bu soruyu sormazdım.Daha doğrusu sorma gereği duymazdım.Ama bu Metehanın şikayet ettiğini yalanlamaz bilakis doğrular.Çünkü o resuller yaşadıkları dönemde toplumlarının baş gündemini oluşturmaktaydılar.Silik,soluk,kıyıda,köşede kalmış tipler değillerdi onlar.Yani onların "mustazaflık"ları bile toplumu derinden etkileyen bir olguydu.Şimdi haklı olarak Kurana talip olan insanlar bu olguyu görememenin sıkıntısını yaşıyorlar.Ne kadar eleştirirsek eleştirelim ne kadar eğri büğrü de olsa Yaşar Nurinin sesi bir ümit olarak algılanmaktadır.Bunun dışında da ciddi çabaların varlığına tanığım.Sonucu takip ederek beraberce göreceğiz,Allah dilerse.Sonuç olarak Metehanın serzenişini çok yerinde haklı bir tesbit olarak görüyorum.Selamlar..
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma