Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli arkadaşlarım bugün sizlerle konuşmak istediğim konu, günümüzde çok yanlış anlatılan, kurana asla uymayan uygulamaların yapıldığı, Allahın imkânı olanların ziyaret etmesini istediği HAC konusu olacak. Bu konuyu önce günümüzdeki uygulamalara bakıp daha sonrada Rabbin bizlere rehber olarak gönderdiği Kuran ile karşılaştırıp doğru yapıp yapmadığımızı birlikte araştıralım.
Önce bizlere beşerin öğrettiği ve günümüzde uygulanan bilgilere bakalım. Diyanet İşleri başkanlığına sorduğum bir soruya nasıl cevap verdiklerini sizlerle önce paylaşmak istiyorum.
(Hac konusu ile ilgili ayetler ve Hz. Peygamberin sünneti birlikte değerlendirildiğinde;
Hac yapacak kişinin, hac ayları içerisinde ihrama girerek hacca başlaması gerekir. Haccın rükünlerinden olan Arafat vakfesi, Zilhiccenin 9. günü zevalden itibaren başlayıp 10. günü tan yerinin ağarmasına kadar devam eden süre içerisinde yapılır. Aynı gece güneş doğuncaya kadar Müzdelife vakfesi de yapılmalıdır.
Haccın vaciplerinden olan Şeytan taşlamanın (remy-i cimârın) zamanı, Zilhiccenin 10, 11, 12 ve 13. günleridir. Bu itibarla, arefe günü (Zilhiccenin 9. günü) vakfesi yapılmayan hac geçerli değildir. Hac Dolayısıyla hac ayları içinde ve fakat yukarıda belirtilen günler dışında hac ibadeti yerine getirilemez.)
Yukarıdaki cevabı veren Diyanet İşleri başkanlığı zaten günümüzde de böyle uygulanıyor. Yukarıdaki sözleri kısaca değerlendirelim isterseniz birlikte. Önce hac konusunu bakın nasıl değerlendirilmesi isteniyor. Kuran ayetleri ve peygamberimizin sünneti ile birlikte değerlendirilmeli. İşte günümüzde insanlarımızı bir güne sıkıştırmanın ve peygamberimizin o günde yaptığı Haccı yanlış değerlendirmenin, nelere mal olduğunu yavaş yavaş göreceksiniz. Önce şunu söylemeliyim ki peygamberimiz hayatı boyunca bir kez Hac görevini yapmış. İşte bize yalnız o gün yaptırmalarının ve başka günde hac görevinin kabul olmayacağını söylemelerinin tek sebebi budur. Yazıya dikkat ettiyseniz Hac görevini yapacak kişinin, hac AYLARI içinde (Dikkat edin ayları diyor) ihrama girip hacca başlaması gerektiğini çok güzel bir şekilde söylemiş. Bu cümleyi neden kullandığını yani aylar diyerek neden çoğul kullandığını yazının devamında göreceğiz. Hac aylarında başlanmasını söyleyen düşünce sözlerin sonunda bakın ne diyordu?( Bu itibarla, arefe günü (Zilhiccenin 9. günü) vakfesi yapılmayan hac geçerli değildir. Hac Dolayısıyla hac ayları içinde ve fakat yukarıda belirtilen günler dışında hac ibadeti yerine getirilemez.) Siz bu cümleden bir şey anladınız mı? Haccın hem hac ayları içinde yapılacağı söyleniyor, fakat arefe günü zilhiccenin 9. günü vakfesi yapılmayan hac geçerli değildir diyor. İşin ilginci haccın hem hac ayları içinde olacağını söyledikten sonra daha ilginci bir cümle önce söylediğinin tersine, yukarıda belirtilen günler dışında hac ibadeti yerine getirilemez diyebiliyorlar. Tekrar hatırlatalım peygamberimiz ömrü boyunca bir kez bahsettikleri bu günde hac görevini yapmış. Arefe bildiğiniz gibi bayramdan bir gün öncesidir. Şimdi düşünün Allah bu günden bahsetmiş midir Kuranda, yani Kurban bayramı ve arefe sözcüğü geçer mi Allah kelamında? Elbette hayır. Örneğin arefe sözünü Ramazan bayramında da kullanırız. Allah oruç tutun der ama sonunda bayram yapın demez. Bu güzel geleneklerin ikisi de peygamberimizin İslam âlemine gelenekleşen güzel bir hediyesidir. Peki, Allahın emri olmadığı halde arefe günü nasıl olurda(Zilhiccenin 9. günü)bu denli kutsallaştırılarak haccın o gün yapılmadığı takdirde geçerli olamayacağını söyleriz? Haccın kabul olabilmesi için bir günü ayıranlara lütfen dikkat edin, Allahın kuranda hiç bahsetmediği şeytan taşlamaya dört gün ayırabiliyorlar, ama hac görevinin kabulü için ise bir gün. Yorum sizlerin.
Şimdi yavaş yavaş Yüce rabbin ayetleri sonunda söylediği gibi, bu söylenenleri düşünüp, akıl yürüterek Kuran ile karşılaştıralım, bakalım söylenenler ve uygulananlar kurana uygun mu? Hemen bir ayet geldi aklıma önce onu yazalım bakın yüzlerce yıl önce Rabbim o devrin insanlarının anlayacağı şekilde nasıl hacca gidilmesini anlatıyor.
(Hac sur. 27: İnsanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse derin vadilerden gelerek, yorgunluktan incelmiş binitler üzerinde sana ulaşsınlar.) Şimdi düşünelim çok da geriye gitmeden, yüz yüzeli yıl geriye gidelim acaba bahsettikleri arefe günü zilhiccenin 9. günü ayette bahsedildiği gibi yaya olarak, atla, eşekle, deveyle, at arabalarıyla hacca giden Müslümanlar o gün orada olabilirler mi dersiniz? Eğer gerçekten Rabbim yalnız o gün orada olmayan kimsenin haccını kabul etmiyorsa, sanırım milyonlarca Müslüman hacca gitmek için at arabaları, develeriyle yola çıkmış ama yollarda o güne yetişmek için ne zorluklar çekerek, o günde orada olamamış ve ne yapalım bu yıl hacı olamadık, o güne yetişemedik diyerek geri dönmüşmüdür dersiniz? Eğer böyle olduysa İslam ı bu hale getirenlerin bunun hesabını Rabbim e verebileceklerini sanmıyorum. Sizce İslam dini bu kadar zor ve pamuk ipliğine bağlı bir din mi? Elbette hayır İslam dini akla ve mantığa hitap eden, her sözü aklın ve mantığın süzgecinden geçirilmesini isteyen bir dindir. Hatırlayın Kuran ayetlerini, rabbim ayetlerini gönderiyor ama sonunda bunu kayıtsız şartsız kabul edin demiyor ve bizlerin düşünmesini, akıl yürütmesini istiyor. Ama bizler ne yazık ki Allahın sözlerini aklın süzgecinden geçirdiğimiz halde, beşerin Kuranda asla olmayan sözlerini aklın süzgecinden geçirmeden kabul ediyoruz, ne kadar akılsızca değil mi? Yukarıda Hac konusunda anlatılanlar asla Allah emri olmadığını ve Kuranda hiç bahsedilmediğini belirtmek isterim.
Şimdi de Kurana bakalım ve Allah imkânı olanın gitmesini istediği bu yer hakkında neler anlatıyor onu görelim. Gerçekten çok kısa bir zaman dilimi içinde mi gitmemizi istiyor, yoksa geniş bir zaman dilimi ayırıp, o günlerde barış ve sükûneti emredip bizlere güzel bir ortam mı hazırlıyor onu görelim.
(Tevbe 36: Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o aylar içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekûn savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva sahipleriyle beraberdir.) Ayete baktığımızda Bir yıl içinde on iki ay olduğunu ve bunların dördünün haram ay olduğunu söylüyor. Demek ki bu dört ayda bir özellik var ama ne? Şimdide bunu arayalım. Daha önce geleneksel İslam günümüzde bu dört aydan ne anlamış ona bakalım ki, bizlerin değerlendirmesi daha gerçekçi olsun.
(İslam dan önceki dönemde yani cahiliye devrinde de haram aylar vardı. Ve sadece bu aylarda kabile savaşları diner ve bu sayede ticaret canlanır, kafileler yolculuklarını rahatça yaparlardı. Panayırlar da bu aylarda açılırdı. Araplar panayırlarda Kâbe duvarlarına şiirlerini asarlardı. Haram aylar, hicri takvimdeki Muharrem, Zilkâde, Zilhicce ve Recep isimli aylardır. Haram aylarda günah işlemenin cezası, diğer aylara göre daha çoktur.)
Yukarıdaki açıklamadan anlaşılacağı gibi, haram aylar sözünden genel anlamda bunlar anlaşılmış tabi günümüzde, elbette peygamberimizin ve ashabının bunu anlaması imkânsız. Bu sözler üzerinde düşünelim şimdi de. Allah haram ayları yalnız Araplara değil, tüm insanlığa seslenerek ayların sayısının oniki olduğunu ve bunlardan dördünün haram aylar olduğu açıklamasını yapıyor. Demek ki cahiliye döneminde insanların çok savaşçı olması ve o aylarda savaşı kesip ticaret yapması, alışverişi yapmasıyla haram aylarla direk bir ilgisi asla olamaz. Eğer bu mantıkla gidersek Allah Araplara bu ayda savaşmayın, diğer aylarda serbestsiniz demek istiyor anlamı çıkar ki, bu Kuran mantığına da uymaz.
Şimdide Rabbin bizlere rehber, gönül gözü ve bir güneş olsun diye indirdiğini söyleyen KURANA bakalım. Acaba haram aylardan neyi kastetmiş, neden o aylarda savaşı ve avlanmayı yasaklamış onu anlamaya çalışalım.
(Hac 25: Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız.) Önce bu ayeti anlayalım, burada anlatılmak istenen çok önemli bir konu var. İnsanların hac görevini yapması için Mescid-i haram a gitmek isterken bir engelleme var demek ki. Allahın emrettiği hac yolundan engellemekten bahsediyor. Devam edelim ayetlere bakmaya.
(Maide 2: Ey iman edenler! Allah'ın ibadet, iyilik ve güzellik alâmeti kıldığı şeylere, çarpışmanın yasak olduğu haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklara, Rablerinden bir lütuf ve rıza niyaz ederek Mescid-i haram'a gelmiş olanlara saygısızlık etmeyin! İhramdan çıktığınız vakit avlanın. Bir topluluğun, sizi Mescid-i haram'dan uzak tutmak için sergilediği kötülük, sizi saldırganlık ve düşmanlığa sakın itmesin! Hayırda erginlik/dürüstlük ve takva üzere yardımlaşın! Kötülük/çirkinlik, düşmanlık/saldırganlık üzere yardımlaşmayın. Allah'tan sakının! Kuşkunuz olmasın ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.)
Bu ayeti okuduğumuzda haram ayların hikmeti ve sebebi anlaşılmaya başladı sanırım. Önce çarpışmanın yasak olduğunu söylüyor ve dikkat edin haram aydan bahsederken Mescid-i harama gelenlere saygısızlık edilmemesini söylüyor ve bakın devamındaki cümlede önemli, ihramdan çıktığınızda avlanın diyor. Bizler hac görevinde biliyoruz ki avlanmakta yasak, o görev bittiğinde avlanmakta serbest oluyor. Ayete baktığınızda haram aya girildiği ve hac görevinin rahatça yapılması için önlemlerden bahsediyor. Demek ki savaşın yasak olması, avlanma yasağının tek sebebi Allahın emrettiği Hac görevini rahatça yapılabilmesi nedeniyledir. Devam edelim kurana danışmaya.
(Bakara 217: Sana haram ay ve onda savaşma hakkında soru yöneltiyorlar. De ki: "Onda savaş, büyük bir günahtır. Allah yolundan engellemek, O'nu inkâr etmek, Mescid-i Haram'a gidişi engellemek ve halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne ise, adam öldürmekten daha büyük bir kötülüktür. Onlar güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşı sürdürürler, sizden her kim de dininden döner ve kâfir olarak ölürse, bunların yaptığı bütün iyi işler dünya ve ahi rette boşa gitmiştir ve artık onlar cehennemliktirler, hep orada sonsuza kadar kalacaklardır.)
Yukarıdaki apaçık ayeti gördünüz ve bakın ne diyor Rabbim bu konuda soru soranlara? Haram aylarda savaşmanın büyük günah olduğunu belirtiyor. Sebebini de açıklıyor Rabbin emrettiği Allah ın yolu olan Hacca gidenleri engellemenin günahından bahsediyor. Ayetin devamı da bu söylediklerimi açıklıyor. , Mescid-i Haram'a gidişi engellemek Allah katında daha büyük günahtır diyor. Mescid-i harama ne için gidiyor Müslümanlar? Elbette Rabbin emrini yerine getirmek HACI olmak için. Demek ki Rabbin haram ayları oluşturmasının sebebi inananların rahatça hacca gidebilmeleri içinmiş. Devam edelim Rehber Kurana danışmaya.
(Bakara 197: Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı kendisine gerekli kılarsa hacda kadına yaklaşmak, kötülüğe sapmak, kavga ve çekişmeye girmek yoktur. İyilik olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık edinin. Hiç kuşkusuz azığın en güzeli takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, benden sakının.)
Yukarıda açıkladığımız ayetlerin destekçisi ayet ise, bakara suresi 197. ayet. Yukarıda haram ayların hac görevini yerine getirmek için rabbin tahsis ettiğini söylemiştik. Bu ayette den de anlaşılıyor ki, rabbin ayların on iki olduğunu ve bunların içinden ayrıcalıklı dört ayın olduğunu, bunlarında haram aylar olduğunu söylemişti. İşte bilinen aylar sözünden de daha önce bahsettiği dört ay olan haram aylar olduğunu çok net anlaşılıyor.
Değerli Dostlar İşte Yüce Rabbin Kuranda HAC konusundaki emirleri, işte beşerin tüm İslam âlemine sıkıştırılmış, izdiham içinde geçirilen o bir günün olmazsa olmazı. Şimdide size son olarak bir ayet hatırlatmak istiyorum. Lütfen iyice okuyun acaba hac görevi en az kaç gün olabiliyormuş görün. Birde Günümüzde binlerce lira vererek 20–25–30 gün mecbur edilen zamanı düşünün, bazı gerçekleri daha iyi anlayacaksınız sanırım.
(Bakara 203: Allah'ı sayılı günlerde anın. Kim hemen iki gün içinde işini bitirirse ona günah yoktur. Kim de bunu geciktirir-ertelerse, sakınıp korunduğu takdirde ona da günah yoktur. Allah'tan sakının ve bilin ki, siz O'nun huzurunda haşredileceksiniz.) Rabbim her şeyden nice örnekler verdim dediği kuranda, hacca gittiğinizde iki günde bu görevi yapıp dönmemizde hiçbir sorun yoktur diye açıklama yapıyor, elbette daha fazlada kalabilirsiniz diyor. Şimdi düşünelim Rabbin emirlerini. Hacca gidebilmemiz için yılın dört ayını tahsis eden Rabbim, burada en az iki günde hac ziyaretini bitirebileceğimizi açıkça belirttiği halde, bizler neler yapıyoruz hatırlayalım. Yılın bir günü olan arefe günü (Zilhiccenin 9. günü) vakfesi yapılmayan hac geçerli değildir diyebiliyoruz. Rabbim asla böyle bir kural koymadığı halde buna inanıyoruz. Peki, Kuranı rehber almadığımızda başımıza neler geliyor dersiniz? Hac esnasında büyük bir izdiham ve örneklerini hatırlayın bu izdihamlarda ölen yüzlerce binlerce Müslüman. Yılın bir ayı içine sıkıştırılan bir programla büyük ücretlerle hacca gidiş. Bu yüzden maddi durumu orta halli olanların gidememesi. Kısa bir zaman içine sıkıştırıldığı için imkânı olan insanların bile istediklerinde gidememesi ile karşı karşıya kalıyor Müslümanlar. İşte Kuranı rehber almadığımızda varılan sonuç. Peki, Kuranı rehber alsak nasıl olurdu? Yılın dört ayına bölünmüş bir hac planı. Bir hafta ya da on günlük hac ziyaretleri ile hem çok ucuz bir fiyata her kez gidebilecek, hem de tüm İslam alemi, istediği zamanda sınır konmadan rahatça Allahın emrini yapabilecekti. İşte beşerin sözlerine göre iman, İşte Yüceler yücesi Rabbin kitabına göre iman. Yorum sizlerin.
Ben Kurandan anladıklarımı sizlerle paylaştım, Rabbim varsa hatalarım beni affet. Sizlerde bu söylediklerimin doğru olup olmadığını kuranı anlayarak okuyun, araştırın ve öyle kabul edin. Eğer Allahın rehberine bakmak zor geliyor da, beşerin sözlerine inanmak sizin için daha kolayınıza geliyor ve onu daha doğru sayıyorsanız varın siz yolunuza biz yolumuza. Dilerim Rabbim gönül gözümüzü açık tutar, dilerim Rabbim Kuran gerçeklerinin artık farkına varan bir toplum haline getirir bizleri. Yoksa işimiz o kadar zor ki. Rabbim ne olur gerçekleri görmemizi sağla, bize katından bir güç ver. ÂMİN. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|