Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yahudiler ve Hıristiyanlar Kutsal Yazıları değiştirdiler mi?
Giriş bölümünde işaret ettiğimiz gibi, pek çok Müslümanın fikri,
Yahudilerle Hıristiyanların Tanrı'nın onlara ilk verdiği şekli ile
Kutsal yazılarının artık kalmamış olduğu ya da hatasız kopyalarına da
artık sahip bulunmadıkları şeklindedir.
Kutsal Kitap'a bir Müslümanın yaklaşımı genellikle aşağıdaki iddiaların bir ya da bir kaçının toplamı olarak belirmektedir:
- Kur'an'dan önceki Kutsal Yazılar metin olarak tahrif edilmişlerdir.
- Kur'an öncesi Kutsal Yazılar, Kur'an tarafından hükümsüz kılınmışlardır.
- İsa'nın yükselişi esnasında İncil de O'nunla birlikte Cennete alınmıştır.
Müslümanlar çoğu zaman
bu tür iddialarını Kur'an ile temellendirdiklerini savunurlar. Kur'an'a
bakacak olursak İncil, İsa'ya indirildi. İncil'in ilk dört bölümü en
iyileri olmakla birlikte, Hıristiyan gelenekleri bakımından güvenilir
olmayıp yer yer de çelişkili kayıtlarla doludur. Bir Müslümanın şöyle
devam etmesi mümkündür: bu İncil kayıtları İsa'dan Tanrı'nın Oğlu
olarak bahseder ama sonradan O'nun haç üzerindeki ölümünden de söz
etmesi kayıtların güvenilir olmadığının bir kanıtı sayılmalıdır.
Doğrudur. Kur'an'da
İncil'in İsa'ya öğretildiği ifadesi yer alır. Diğer taraftan ise Kur'an
Yahudi ve Hıristiyanların Kutsal metinlerinin güvenilir olmadığını,
Kur'an tarafından hükümsüz kılındığını ya da ilk İncil'in göğe
alındığından bahsetmez. Gerçekten de Kur'an, bu yazıların varlığını,
elde edilebilirliğini, uyumunu ve evrensel önemini destekler. Kur'an bu
Kutsal Yazıları herkesin üstünde tutar ve hatta kendisi de bunları
destekler ve teyid eder. Böylelikle Kur'an, Yahudi ve Hıristiyanlara
seslenir:
[De ki: "Ey Ehli Kitap! Siz, Tevratı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam olarak uygulamadıkça... Kur'an 5:68]
Kur'an, İsrailoğullarına hitaben, der ki:
[...beraberinizdekini doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğuma inanın...
İnsanlara iyiyi ve güzeli emredip de öz benliklerinizi unutuyor
musunuz? Üstelik de Kitap okuyup durmaktasınız! Kur'an 2:4144]
Kur'an, Mukaddes Yazıların Yahudi ve Hıristiyanlara ait olduğunu,
okunduğunu ve tetkik edilmelerinin gerekliliğini vurgular. Bozulmamış
ve hükümsüz hale gelmemiş sözkonusu Kutsal Yazıları Kur'an onayladığını
savunur. Eğer bu Yahudi ve Hıristiyan kutsal kitapları tahrif edilmiş
ise, o zaman Kur'an bu bozulmuş metinleri mi onaylamaktadır?
Aslında, eğer Muhammet kendisi kuşkuya düşerse, Kur'an ona Yahudi ve
Hıristiyanlarla onların Kutsal Yazılarına başvurmasını öğütler:
[Sayet sen, sana indirdiğimizden kuşkulanmakta isen, senden önce Kitabı okuyanlara sor. Kur'an 10:94]
Dahası, Kur'an Muhammet'e böyle hitap ederken, bu türden Yahudi ve Hıristiyan aleyhtarı iddialar ortaya atılabilir mi?
[İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında iken, nasıl oluyor da
senin hakemliğine başvuruyorlar? Daha sonra da verilen hükümden yüz
çeviriyorlar. Bunlar, inanan kişiler değillerdir! Kur'an 5:43] [İncil
bağlıları, Allah'ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Allah'ın indirdiği
ile hükmetmeyenler fasıkların ta kendisidirler. Kur'an 5:47]
Hiç kuşkusuz,
Kur'an'daki bu kanıt Yahudilerle Hıristiyanların elindeki Kutsal
Kitabın uyumlututarlı olup olmadığı üzerine yukarıda bahsedilen
iddiaları ileri sürmekten bir kısım Müslümanları caydırmış oldu. Öte
yandan, bu tür iddiaları ileri süren Müslümanlar, kendi tezleriyle
çatışma halinde olan Kuran kanıtlarını gözardı edebilirler mi?
Sayet bu Kutsal Yazılar
tahrif edilmiş, batıl olmuş ya da hiç var olmamış iseler, nasıl olur da
Kur'an Muhammet'in çağdaşı olan Yahudilere ve Hıristiyanlara
seslenerek, hükümlerini Tevrat'a ve İncil'e göre vermelerini ister?
Eğer bu Kutsal Yazılar sahte iseler, Muhammet'in çağdaşı Yahudilerle
Hıristiyanların bu yazıları okumakta olduklarını Kur'an nasıl söyler?
Özet olarak: eğer Müslümanlar Kur'an kanıtlarını temel alarak Kutsal
Kitabın uyum ve bütünlüğünü, en azından Muhammet'in dönemine kadar
sorgularlarsa, bu tutum onları Kur'an'ın bütünlüğünü sorgulamaya
götürmez mi?
Pek çok Müslümana göre
gelenek [hadisler] peygamberleri olan Muhammet'in ilham edilmiş söz ve
davranışlarının kaydından ibarettir. Hadislerin kabul edilen ve tanınan
derlemeleri arasında yeterince kanıt vardır ki, bu sayede Yahudi ve
Hıristiyanlara ait Kutsal Yazıların tutarlılığını destekleyen Kuran ile
bu hadislerin de tam bir uyum ve bütünlük içinde olduklarını göstermek
mümkündür.
Hadisler, Muhammet'in
ve yakın çevresinin yalnızca sözleriyle yaptıklarını yansıtmakla
yetinmeyip aynı zamanda bu hadisleri derleyenlerin zamanına kadar olan
sonraki kuşakların fikirlerinden de oluşur. O nedenledir ki, Muhammet'i
izleyen son birkaç yüzyılda kimi Müslümanlarca Yahudi ve Hıristiyan
kutsal kitaplarının tahrif edilmiş olduğu, batıl sayıldığı ya da göğe
alındığı iddialarının ortaya atıldığı sonucuna varılabilir.
Bugüne kadar
Müslümanlar şöyle düşündüler: madem ki İncil'i alan İsa'dır, o halde,
şimdi Hıristiyanların elinde bulunan dört İncil'in kayıtları doğru
olamaz. Ama geçtiğimiz yüzyıl içerisinde bir bölüm Müslüman tarafından
"Barnabas İncil'i" gerçek İncil olarak yüceltildi. Bu arada diğer dört
İncil'in ise samimi ve özgün olmadığı üzerine daha önceleri yine
Müslümanlarca ileri sürülmüş iddialar ya unutuldu ya da gözardı edildi.
Barnabas İncil'inde bilinen bazı İslam tezlerine yer verilmiştir:
İsa'nın Tanrı'nın Oğlu olmadığı, haçta ölenin İsa değil, Yahuda
İskariyot olduğu, İsa'nın Muhammet'in geleceğine dair peygamberlikte
bulunmuş olması vs. gibi... Bu tür beyanlar, ne yazık ki, bir kısım
Müslüman için Barnabas İncili'nin doğruluğunu kabule yeterli
görünmektedir.
Barnabas İncil'inin
bilinen tek kopyası İtalyanca el yazması şeklinde olup Viyana
kütüphanesindedir. Bu metin Laura ve Lonsdale Ragg tarafından
İngilizceye çevrilerek düzenlenmiş ve İtalyanca ve İngilizce olarak
1907 tarihinde yayımlanmıştır. O günden sonra da bu çalışma Arapçaya,
Urdu diline ve diğer lisanlara çevrilmiştir.
Nereden bakılırsa
bakılsın, mevcut tüm kanıtlar Barnabas İncil'inin Avrupa menşeli ve
aşağı yukarı ondördüncü asır hatta belki de daha sonrasına ait bir
taklit olduğunda birleşir. Yazarı sadece Kutsal Kitap'ın İncil
kısmındaki bilgilerden faydalanır. Ve kendi inanışına bağlı olarak da
bazı kayıtları ya çıkartır ya da değiştirir. Ancak bundan ayrı olarak,
ve diğer coğrafi ve tarihsel yanlışların yanı sıra aşağıda verilen
örnek bile bu eserin yazarının sadece İncil ile değil, aynı zamanda
Kur'an ile de ters düştüğünü gösterecektir:
Rahip cevap verdi:
"....bize doğruyu söylemen için sana yalvarıyorum. Beklediğimiz
Tanrı'nın Mesih'i sen misin?" İsa cevap verdi: "Gerçekten ben o
değilim, çünkü o, benden önce yaratıldı ve benden sonra gelecektir."
(L.&L.Ragg, Bl:96)
Barnabas İncil'ine göre
İsa, Mesih değildir. Bu hüküm hem İncil ile ve hem de Kur'an ile
çelişir. Çünkü her iki kitaba göre de Yalnızca İsa, Mesih'tir. Üstelik
Barnabas İncil'i, İsa'dan Christ (Mesih) diye bahsetmekle büsbütün
karışıklık yaratır. Öyle görünüyor ki, Barnabas "Christ" sözcüğünün
İbranicedeki "Mesih"in Grekçe karşılığı olduğundan habersizdi. Neyse
ki, Barnabas İncil'ini İncil'in doğru metni olarak kabul edenler
Müslümanların hepsi değildir. Kutsal Kitap'a göre yalnızca bir İncil
vardır. İsa Mesih'in İncil'i. İncil, İsa Mesih'in ta kendisidir. Kutsal
Kitap'ta dört ayrı İncil olarak yer alan aslında aynı ve tek bir
İncil'e ait dört metindir. Böylelikle İsa'nın elçilerinden Matta'nın
yazdıkları da gerçekte İsa Mesih'in Matta'ya göre İncil'idir. Kur'an,
[5:111]'de Tanrı'nın, havarileri kendisine ve İsa'ya iman etsinler diye
ilham ettiğini bildirmesi anlamlı değil midir?
Yazıldıkları dillerde
olsun, çeviri olsun, İslamdan çok öncelere ait pek çok sayıda Kutsal
Kitap el yazması bu metinlerin korunduğuna ve doğruluğuna ilişkin
yığınla kanıtla doludur. En eski dönemlere ait ortak Hıristiyan
inanınışının da tam ve doğru bir şekilde İsa'nın kişi olarak ve görevi
itibariyle İncil'deki temeli yansıttığına hiç kuşku yoktur: İsa Mesih,
Tanrı'nın biricik Oğlu, ...çarmıha gerildi, öldü ve gömüldü. Üçüncü
günde tekrar ölümden dirildi....
Elbette biz
Hıristiyanlar, orjinal İbranicesi olsun, Grekçe çevirisi olsun, Kutsal
Kitap'ın doğruluğu ve savunusu ile ilgilenmemiz gerekir. Ancak Müslüman
dostlarla bir "Kitaplar Çatışması" başlatmak gibi bir niyetimiz
olmamalıdır. Bizim önerimiz sadece açık yüreklilik ve açık görüşlülükle
Müslümanların, Kutsal Kitap'ın verdiği mesajı Kutsal Kitap'ta sunulduğu
şekliyle anlamaya gayret etmelerini istemekten ibarettir. Aynen bir
Müslümanın da Hıristiyanlardan Kur'an'da yazıldığı haliyle, Kur'an'ın
mesajını anlamasını önerebileceği gibi.
Müslümanların Bazı Yanlış Anlamalarını Anlamak
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|