Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba arkadaşlar,
Bir kaç ay önce Ali Bulaç ın Nuzul sırasına göre bir Kur'anı Kerim mealini aldım. Ali Bulaç dayandığı nuzul sıralarını anlatıyordu.
Diyordu ki dayandığım bir hazreti Osman, bir Abdullah bin Abbas ( ibn-i Abbas) ve Cafer üs Sadık (Hz. Alinin torunu Şia nın 6. imamı) a göre iniş sırası tertibi var. ve sanırım Cafer üs Sadık ın tertibi Hz. Alinin torunu olması hasebiyle Hz. Alinin de tertibidir.
Ali Bulaç Hz. Osman tertibini esas aldığını söylüyor.
Acaba Hz. Osman ın tertip ettirdiği Kur'an iniş sırasına göremi idi ???Geleneksel sıranın da Hz. Osman Mushafından geldiğini söylerler.
Sanırım tepki çekmediğine göre iniş sırasındaydı. Bu konuda bir bilgisi olan varsa lütfen katkısını bekliyorum.
Bu mealde ki Hz. Osman tertibi , diyanetin geliş sırası ile aynı. Demekki en çok kabul edilen geliş sırası rivayeti bu.
Kitap ibn-i Abbas ve Cafer üs Sadık ın geliş sıralarını karşılaştırmalı tablo olarak vermiş. İncelediğimde gördüm ki, birinde 14. sure ötekinde 15 veya 16 bunun gibi. Hani Test sınavlarında cevap kaymalı olur ya , öğrenci 15. sorunun cevabını 14 e veya 16 ya işaretler ve sonraki sorularda da cevaplar kayar ya, onun gibi sureler kaymış.
Bu demektir ki iniş sırasında büyük ölçüde mutabakat var. Bu sırada okunan Kur'an nüshalarının birbiri ile anlam tutarlılığı vardır.
Şimdi Kur'an la ilgili olarak ben hadis rivayetlerine inanmıyorum.
Yok hz. Muhammed devrinde yazılmamış ta, Hz. Ebubekir ve Hz. Osman devrinde yazılmış.
Ben Kur'anın toplanması ile ilgili hadis rivayetlerini yanlış buluyorum. Peygamber zamanında yazılmadı, ezberlendi. Kemiklere yazıldı. Sonra Hz. Ebubekir, Osman topladı. Yalan.
Bakın o devirlerde ve osmanlı devrinde çarşı da yazıcı diye bir meslek vardı. Bu zamanın noterleri gibi. Okuma yazma yaygın değil. İnsanlar Bu yazıcılara gidip sözleşme yazdırıyor. Bu mekkede de vardı, Medine de de. Peygamber, aynı zamanda ticaret yapıyor. Birisiyle sözleşme yaptığında çarşıda yazdıracak katip te var, malzeme de. (kağıt, papirüs, parşömen vb. ) Ama Kur'an ayetlerine yok öylemi.
Bakara 282. Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın. Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük, vâdesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda yapıp bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Genellikle) alışveriş yaptığınızda şahit tutun. Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan korkun. Allah size gerekli olanı öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir.
Ayrıca Tur Suresi (1,2,3) ayetler ceylan derisi üzerine yayılmış ayetlerden oluşan kitaba and içer. Mekke Dönemi ortalarında inmiş bir suredir. Buradan Peygamberin Mekke döneminde bile Kur'anı yazdırdığı ortaya çıkmakta. Ticaret şehri Mekkede çarşıda yazıcımı yok. Parayı verdinmi herşeyi yazarlar ne olacak.
Yani Peygamber Kur'anı toplamış ve kesinlikle yazdırmıştır. Yoksa görevini yapmamış olurdu.
Ben Kur'ana dayanarak şundan şüpheliyim. Hicr 9 da Kur'anı biz indirdik onu koruyacak olan biziz der.
Ama Hicr suresi 89-93 arası ayetleri ise.
Hicr 89- Ve de ki: "Şüphe yok, ben apaçık bir uyarıcıyım."
90- Parça ayırıcılarına indirdiğimiz gibi,
91- Ki onlar Kur'anı parça-parça kıldılar.
92- Rabbine andolsun, onların tümüne (bunu) soracağız.
93- Yapmakta oldukları şeyleri.
Hicr suresinin bu ayetlerinde Kur'an da (Örneğin surelerin sıralaması, bazı ayetlerin farklı surelere yazılması vb. ) bir parçalama yapılacağını ve bunu da daha önceden kendi kitaplarını parça parça edenlerin (Yahudi , hristiyan lar) , Kur'an da da bunu yapacaklarını söylüyor.
Yani Allah diyorki, Kur'ana ekleme yapamıyacaklar, sözlerini değiştiremeyecekler ama ayet ve sure yerlerini değiştirecekler. Belki Bugünkü bildiğimiz sureleştirme de hata var. Kimbilir.
Çünkü Namazı İsra 78 de farz kılıyorsun, mekke devrinin ortasında. Abdesti, Gusulü, teyemmümü maide suresinde (maide 6) açıklayacaksın ki, Medine devrinin sonuna doğru. Maide son inen surelerden biridir. Bunlar olacak iş değil.
İnsanlar Mekke devrinden Medine devrinin sonuna kadar abdestsiz, gusülsüz namaz kılamayacaklarına göre Kur'anın Ümeyye devrinde bu muktesimun denilen parçalayıcılar tarafından parçalandığı, ayet ve surelerin yerlerinin değiştirildiği görülmektedir. Önceden bu fikirde değildim ama, Hicr suresi 91 i görünce, zaten Allah ümmetinin ne yapacağını baştan haber verip uyarmış ve yapanları tehdit etmiş diye bir fikre kapıldım.
O zaman o apaçık kitap, adeta bulmaca kitabı haline gelmekte. Anlamakta zorluk yaşanmakta. Meal okuyan abuk subuk fikirler edinmekte. Hatta bazılarının ateist falan olmasına sebeb olmakta. Ötekiler de bak herkes Kur'anı anlayamaz , bunun için hadis lazım, hoca lazım vb. demekte.
Bunu da sanırım ki Ümeyye yaptı. Mervan bin Hakem, Abdülmelik gibi halifeler devrinde oldu. Yahudilikten , Hristiyanlıktan müslümanlığa geçen kişiler (sanırım cizye ödememek için) O devirde bazı Yahudi ve Hristiyan anlayışlarını dine boca ederek bugünkü sünni islamı meydana getirdiler. (Mişna- hadis, trefa-koşer- Haramcılık ta aşırılık, Kur'anda haram olmayan çok şeyin haram sayılması ör. midye, istiridye, boza vb., Şefaat- Hz. İsanın mutlak şefaati, Hz. Muhammedin mutlak şefaati gibi. ) Bir de Mervan bin Hakem in Hz. Ebukekir devrinde yazılmış ve Peygamberin Eşlerinden Hz. Ömerin Kızı Hz. Hafsa da duran nüshayı yaktırması olayı vardır ki, nedeni meçhuldür. Ayrıca Anlam kaymalarına yol açan harekelendirme de bu devirde oldu. Bu Harekelendirme işine ben iyi niyetli yaklaşıyorum. Özellikle Arapça bilmeyen milletlerin Kur'anı doğru okuyabilmesi açısından. Kur'anı Kureyş lehçesiyle zaptedebilme açısından. Çünkü Arap alfabesi sesli özürlü bir alfabe. Türkçede Arap alfabesinin bırakılma sebebi zaten bu. Türkçe gibi sesli bolluğu olan bir dilin yazımına uygun olmaması.
Ayrıca Abdullah bin Ömer in Kur'anın çoğunun kaybolup gittiği ile ilgili hadisi bir kere yalandır. Babası (hz. Ömer) Kur'an aşığı, Hz. Ebubekir devrindeki toplanmış nüsha , peygambere eşlik etmiş Kızkardeşi Hz. Hafsa da duran bir zat böyle bir şey söylermi. Yuh yani. Gel de hadislere inan. Ümeyye palavrası.
Bazı arkadaşlarımız bu harekelendirme işinde bir tahrifat aramışlar. Bilgim o düzeyde değil. Ama ispat eden biri çıkar elbet.
Doğrusunu Allah bilir ama bir şeyler olmuş. Kur'anın bir koruma mekanizması vardır belki 19 sistemi gibi. Kesinlikle bir insan sözü karışmamıştır. Eksik fazla değildir. Ama Bu geleneksel sure tertibi en iyi niyetli şekliyle sahabenin düzensizliği, en kötü niyetli şekliyle Hicr Suresindeki Muktesimuncuların Kur'anı parça parça etmesidir. Bu dediklerimin her ikisini de Yüce Allah Hicr 9 ve Hicr 91 de haber vermiştir.
Herkese selamlar.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
1. Namaz Kuran ile birlikte farz kılınmadı, zaten olan bir ibadetti.
2. Abdest, gusul temizlenmek ile ilgili meseleler, kutsal değil.
Kuran'ın sıralamasına gelince, bu konu ile ilgili bir görüş belirttim, önceki notlarımda, dedim ki, bu görüşe yine sadece Kuran'dan aksi bir görüş bildirin. ama sonuç yok.
Bana göre, Allah daha doğrusunu bilir, Kuran'ın bugünki resmi mushaf denilen sıralaması, zaten iniş sırasıdır, ve korunmuştur. Çünkü yeryüzünde bu sıralama haricinde, daha yaygın kullanılan başka bir sıralama YOK.
Kuran'ın Muhammaed a.S zamanında sadece ezberlendiğini ve onun ölümünden sonra yazıldığı görüşüne gelince Beyyine suresi, bu iddiayı çürütüp, yerin en derinliklerine gömer :
1. Kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar, (bulundukları durumdan) kopup-ayrılacak değillerdi.
3. Onların içinde dosdoğru 'yazılı-hükümler' vardır.
4. Kitap ehlinden olanlar, ancak kendilerine apaçık belge geldikten sonra fırkalara ayrıldılar.
5. Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılan hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başka şeyle emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın Hayrullah41,
Kur'anın bir klasik tertibi ve bir de iniş sıralı tertibi vardır. Siz klasik tertib te iniş sırasıdır demekle yanılıyorsunuz. İkisi farklı şeylerdir.
İniş sırası tertipli Kur'anı çoğu kimse bilmez.Halkın gündemine yeni yeni geliyor. Son yıllarda gündeme gelmiş bir konudur. Bundan evvel sadece Kur'an ana bilim dalı hocalarının bildiği, ilgi alanlarında olan bir konuydu.
Piyasada iniş sıralı meal bir Ali Bulaç ın, bir de Yaşar Nuri Öztürk ün var. Başka var mı bilmiyorum. İkisi de benim için muteber. Ben Ali Bulaç ın kini buldum. Okudum. İkinciye okuyorum. Benim hatim anlayışım bu. Birde Kur'anmeali org gibi sitelerde 26 adet mealle karşılaştırarak okuyorum. Bu da bir ayetin 26 defa okunması gibi oluyor.
Hatta insanlara hediye ediyorum ve Allah rızası için okuyun diye yemin alıyorum.
Namaz İslamdan önce vardı. Ama İslamın namazı tanıması İsra 78 ile dir. Hud 114 ün daha sonra indiğini düşünürsek. Yani namazın Kur'anileşmesi, İslamileşmesi ve Allah tarafından Müminlere yapın denmesi İsra 78 le olmuş. Yani müslümanlar isra 78 den evvel namaz ibadetini yapmakla yükümlü değildi. Var olması ayrı mesele.
Kur'anın peygamber zamanında toplanmasına bir delil de Beyyine 2 yi vermişsiniz. Teşekkür ederim. Bakara 282, Tur 1,2,3 Beyyine 2.
Ayrıca bu olay Kur'an bilgisi olmayan kişilerin hadislerle ne kadar kolay kandıralabileceğinin delili. Hz. Ebubekir de, Hz. Osman da benim için saygın,muteber kişiler olmakla birlikte, bu hadislerin bu kişilere bir pay çıkartmak, çalışmalarını daha muteber göstermek amaçlı bir Emevi abartması olduğunu düşünüyorum. Ama bunu yaparken de Peygamberi görevini yapmamış bir kişi konumuna düşürüyorlar o ayrı.
Hicr suresini 89-93 deki ayetleri ile ilgili değerlendirmemden emin olmadığımı söylemek isterim. Acaba yanılıyormuyum, acaba yanlış bir zanna mı uyuyorum gibi.
Konu hakkında daha iyi bilen arkadaşların değerlendirmelerini rica ediyorum.
Kur'anın klasik tertibi, hangi mantıkla yapılmıştır bilmiyorum. Bazıları peygamber böyle dedi. Bu da bir vahiydir falan diyor. Vahiy değildir. Çoğunlukla bunun Sahabenin içtihadı olduğunu söylerler. Sanırım doğrusu da budur.
Sahabe uzun ve çoğunlukla Medeni sureleri başa almış, kısmen uzun ve Mekki olan surelerde başta (Enam, Araf gibi). Sonra kısa Mekki sureler gelişi güzel yerleştirilmiş. İşte böyle olunca peyderpey indirilmiş bir kitabın doğru anlaşılması çok zorlaşıyor. Yani birileri ama iyi niyetten, ama kötü niyetten yanlış bir şey yapmış.
Vahiy sadece Kur'an dır. Kur'anın klasik tertibe vahiyle konmamıştır. Vahiy benzeri Güya Allahın peygambere direk olarak söylediği, Ayet olmayıp Kutsi hadis diye anılan şeyler Kur'ana terstir. İnsanların Allah hakkında bilmedikleri şeyler uydurmasıdır. İçlerinde güzel şeyler olsa bile. (Bana nasıl gelirseniz gelin, kul hakkıyla gelmeyin gibi. Bu Kutsi Hadis olduğu rivayet edilir.Ayet değildir. )
İniş sırasına göre Kur'an mealleri okumak çok daha anlamlı. Çünkü inişin en azından sureler açısından kronolojik sırası bu. Ama bazı ayetler açısından bu böyle mi. İşte Namaz ve abdest ayeti. Biri tahminen 617 diğeri tahminen 628 yılı gibi bir tarih çıkar ki yaklaşık 10 senelik bir zamanda insanlar namazı abdestsiz mi kıldılar gibi bir soru getirir akla.
Doğrusu namaz emriyle gelen bu ayetlerin birinin İsra suresine ötekinin Maide suresine yazılmasından kaynaklanan bir şey. Doğrusunu Allah bilir.
Abdest gusul bir mükellefiyet. Allahın emri. Abdestsiz namaz kılamazsın, gusülsüz de ortalıkta dolaşamazsın. İstersen namaz kıl istersen kılma. Ben namaz kılmıyorum, onun için abdest almıyorum diyebilirsin de , ben namaz kılmıyorum onun için gusül almıyorum diyemezsin.
Hadi müslüman olarak cünüp ol da gusul alma. Herkes, hatta müslüman kültüründeki ateistler bile yıkanıyor.
Hristiyana gelince o nun öyle bir mükellefiyeti yok. Ama onların çoğu günlük olarak duş aldıklarından farkına bile varmadan gusül almış oluyor.
Ayrıca islam da kutsal diye bir kavram yok. Bu hristiyanlıktan gelme bir kavram. Kutsal yerler, kutsal kitap, kutsal kişiler vb. Allah, Kur'an , Hac ve Peygamber. Bunların hepsinin hükmü Kur'an da bellidir. Bir şeyleri kutsal kılmak, iyi niyetli veya kötü niyetli insanı şirke yaklaştırmaktadır.Bu konuda da ancak bilinçli Kur'an kültürü ile korunabiliriz.
herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
iniş sırasına göre orjinal arapça ile destekli bir MUSHAF var mı? Ben araştırdım bulamadım. Ben de okuyorum, ali bulaçın nüzul sırasına göre mealini. Ancak orjinal arapça ile destekli resmi mushaf olarak kabul edilen sıra haricinde başka bir KURAN daha ben bulamadım. bulabilen arkadaş var ise, bu tezimi çürütsün lütfen???
Bu da Kuran'ın korunduğunun hem de, orjinal sıralamasına göre korunduğunun en temel ispatıdır.
Bizler diyoruz ki, Kuran'ı esas kaynak olarak alalım. ancak ilk inen ayet Oku ve sure olarak da Alak suresi bir KABULLENİŞTİR. Kafamızı da karıştıran budur.
Önceki notlarımda dile getirdiğim görüşümü burada özetleyeyim tekrar :
1. Alak-kadr-beyyin sıralaması resmi mushafa göredir.
2. Alak suresinde ki "oku" emri, yazılı bir yazıyı okumak olarak akla en yakın olanıdır.
3. Kadr suresindeki leylet-il kadr tanımlaması ile Kuran'ın indirildiği geceye tekrar atıfta bulunulması, alak suresi ile birlikte oluşmaya başlayan yazılı kuran'ın da, önceki kalbe inen ve uygulama bazlı olan ayetlerin aynı şeyler olduğunun ve bu yazılı mushafın da, allah katıdan olduğunun hatırlatılması görüşü akla en yakın olanıdır.
4. Beyyine suresi ile artık yazılı olarak Allah kelamının ehli kitap karşısında bir delil olmasına RAĞMEN, hala ihtilafta olduklarının vurgulanması, net bir şekilde Kuranın o dönemde de yazılı olduğunun KANITIDIR.
5. Müzzemmil suresinin son ayetine baktığınızda, geceler boyunca okunan Kuran ifadesi var. Peki iniş sırası olarak kabul edilen sıraya göre 3.-4. sırada olan sureye kadar geceler boyunca okunup, üzerinde düşünülecek henüz kaç sure var?
6. Beldelere ve toplumlara kitapların ve elçilerin gönderilmesinin ilk sebepleri Allah'a ortak koşmak ve elçilerin ilk tebliğleri "SADECE bir olan Allah'a kulluk edin" iken ve önümüzde orjinal arapça olarak sadece resmi mushaf olarak adlandırılan sıraya göre ilk surenin Fatiha suresi ve ilk ayetinin butun alemlerin rabbi olan Allah ile başlaması bir tesadüf müdür? veya çok kurnaz bir abbasinin veya emevinin ÇOK HARİKA bir tasarımımı dır?
7. 2. sure olarak gelen Bakara suresinde ilk olarak, gerçek anlamda muttakileri, sonra hristiyan, yahudi ve münafıkları tanımlaması bir tesadüf müdür?
8. Resmi mushafa göre son sıralarda yer alan ve ağırlıklı olarak kıyamet gününden bahseden surelerin sonda yer alması, bir tesadüf müdür?
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın Hayrullah41,
Ali Bulaç 'ın Nuzul sıralı mealindeki, önsözü okumanızı tavsiye ederim.
Bu nuzul sıralı kitaplar kişlerin kendi özel tertipleri olarak korunmuştur.
Emevi ve Abbasi yönetimlerinin baskıcı, zalim yönetimler olduğu bilinmektedir. Bu dönemlerde peygamberin torunları, Sahabenin yarısı öldürülmüş, kadınının kızının ırzına geçilmiş (683 Medine baskını, Harre Olayı diye geçer) , her türlü farklı söz, davranış ölümle cezalandırılmıştır. Ondan sonra da canım sahabe numaraları ile timsah gözyaşları ile güya dini sahabenin uygulamalarına dayandırmıştır. Ümeyyenin Abdülmelik, Zalim Haccac zamanları tam bir zulüm devridir. Tam bir toplum mühendisliği devridir.
Bu konularla ilgili İlahiyat Fakültelerinin araştırmalarına konu olan kaynaklarda yeterli tafsilat vardır.
Arap ülkelerinde nuzul sıralı Arapça Kur'an bulabileceğinizi sanıyorum.
Ayrıca Türkiyede meal olarak var ama Arapça olarak yok. Belki gerek görmemişlerdir. Çünkü Arapça Kur'an Türkiyede genel olarak sevap bankacılığı ve mukabele için okunmaktadır. Arapçayı iyi bilerek okuyan denizde damladır.
Bazı ayetler o sureye sonradan eklenmiş. Müzemmil 20 ye baktığımız zaman anlam bakımından Müzemmil in ilk 19 ayetiyle alakası yok. Maide 6 nın da Maidenin geneliyle bir alakası yok. Ama rivayetlerde ve hatta bazı Kur'an meallerinde Şu surenin şu ayeti Mekkede, şu ayeti veya ayetleri Medinede inmiştir gibi izahlar vardır. Tabi bu izahlar da sahabe rivayetine dayanır. Doğrusunu Allah bilir.
Müzemmil 20 sanki Mekke devrinin ortaları. Namaz, zekat biliniyor. Kur'an biraz daha belirginleşmiş. Müslüman olanlar artmış bir zamanı anlatıyor. Dediklerinizde haklısınız. Müzemmil üçüncü sure, ama bu 20. ayet iniş zamanı pek ilk zamanlarda gözükmüyor.
Yani bunun gibi bir çok şeyle karşılaşabiliriz. Doğrusunu Allah bilir. Yani Surelerin iniş sırası bellidir, hatta ayetlerin çoğunun iniş sırası bellidir. Ama Müzemmil 20, Maide 6 gibi surenin iniş zamanında olması mümkün olmayan ayet yerleştirmeleri vardır. Genel olarak bunların bir çoğu da belitilmiş olmakla birlikte, belirtilmemmiş olanları da vardır.
Ama Klasik tertip , sahabe tercihidir.
Fatiha inişte 5. suredir. Ama Bakara indiğinde neredeyse Kitabın 2/3 ü inmişti. Bakaranın içeriği tabii ki tesadüf değildir. Ama kitapta ikinci sırada yer alması tümüyle sahabe tercihidir.
Kur'anın Fatiha ile başlaması da sadece bir Sahabe tercihidir. Namazda en çok okunan sure olması nedeniyle. Hem duadır, hem şükürdür.Hem istiğfardır. Allahın Kur'anda müslümanlardan en çok yapmasını istediği üç şeyi içermektedir. Bana dua et, bana çok şükret, benden çok bağışlanma dile diye ayetler vardır.
Dediğim gibi Sahabe Medeni Sureleri öne, Mekki Sureleri arkaya koymuştur. Birazda uzun sureler önde, kısa sureler arkadadır.
Medeni sureler dinin Hukuki yanlarını (muamelat, ceza, miras vb.) düzenleyen hükümler içerir.
Mekki sureler insanları Allaha çağıran. Allaha inanma ve şirk koşmama üzerinde duran, üsubu sert surelerdir.
Bahsettiğiniz kıyametle ilgili sureler hep Mekki olup, iniş sırasında başlarda yer alır.
Kur'anı iniş sırasına göre okuduğumda, herkesin okuma yazma bilmesini gerekli gördüğünü, sadece Kur'anı okuyarak ve ona uyarak bir dini hayat yaşamasını istediğini görüyorum. Ama maalesef Emevinin, Abbasinin Arapları bunu öyle uygulamamıştır.
Ben bu klasik tertibin Kur'anın anlaşılmasında zorluk yarattığını düşünüyorum. Çünkü kronolojik sıra bilinmeyince gerçekten apaçık kitap bulmaca kitabı oluyor.
Ama iniş sıralı kitap, tabi bazı ayetlerin yine tam iniş sırasında ilgili surelere konmaması yüzünden bazı zorluklar yaratıyorsa da, inanın ki klasik sıralamaya göre çok daha açık ve aydınlatıcı bir kitap.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Diyorlar ki, belki de gerek duyulmamıştır orjinal arapça olarak mevcut yaygın sıra harici bir kuran basımına/dağıtımına.
Ben de diyorum ki, Kuran ve Kuran sırası dahil olmak üzere, Allah tarafından korunmaktadır. Nitekim Kıyame suresi 17. ayette Yüce Allah "toplamak" işinin de Allah'a ait olduğunu açık seçik bildiriyor.
Bu öyle bir korumadır ki, henüz daha orjinal arapça ile resmi kabul edilen sıra haricinde başka bir sırada başka bir KURAN yoktur. Bütün ins, cin, toplansın ve denesinler bakalım YAPABİLECEKLER mi?
Bunu neden göremiyoruz? Hem Allah korur diyoruz, hem de HAZIR korunmuşu için ZANda bulunuyoruz. Yine tarih, yine rivayet, yine olay!!!
GERÇEK ise, APAÇIK önümüzde duruyor. Buradan hodri meydan sesleniyorum, günümüzde teknoloji çok gelişti. Haydi birisi çıksın da, bir çok ulema tarafından kabul gören ve Ali bulaç ın da kabul ettiği iniş sıralarından birine göre orjinal Kuran basıp, dağıtsınlar. HEMEN gidip alayım.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın hayrullah41,
Koruma dan kasıt,her halde yeni ayet eklenmeyecek, olan ayet çıkmayacak, ayetin sözü değişmeyecek.
İçimizde yazılımcı bir bilgisayar uzmanı varsa derdimi şöyle açıklayayım. Bir veri tabanı var. Adı Kuran olsun. Her ayet te bir kayıt. Bu veritabanına SQL dili ile erişiyoruz. SQL in 4 temel komutu var. İnsert (kayıt ekle), Update (Kayıt değiştir), Delete (Kayıt sil), SElect (Kayıt seç) . Allah insert, update, Delete e karşı korumuştur. Ama Select e karşı korumamıştır. Çünkü Select tahribat yapmaz. Select ile kayıt seçilir, sıralama yapılır, rapor alınır ama asla kayıt değişmez.
Veya Excell de bir tablo olsun. Bu tabloda öğrencino, adı, soyadı,final notu olsun. Beş bin tane öğrenci olsun. Şimdi bu tabloyu biz neye göre sıralarız kullanışlı olması açısından. Ya öğrenci nosu na, ya adı soyadına göre. Böyle sıralamazsak aradığımız öğrencinin notunu öğrenmekte sıkıntı çekeriz. Bu tabloyu kağıda basılı liste haline getirelim. Eğer öğrenci no veya Ad soyada göre sıralı olmazsa kullanımı ne kadar zordur değilmi. Listenin sıralı olmadığını varsayalım aradığını bulmak eziyettir. Veya Nota göre sıralı olduğunu varsayalım. Ne kadar kullanışsızdır değilmi. Ben 50i bekliyorum. Ama 30 almışım veya 70 alışım. Olmazmı yani. 5000 kişi arasında sıkıntı.
Pratik sıralama ya öğrenci no ya göre yada ada , soyada göre olmalıdır ki bu liste pratik olsun. Peki ben bu excell tablosunu sıralayıp bastım diye bilgilerde tahrifat mı oldu. Hayır. Orjinal bilgiler aynen duruyor.
İşte Kur'ana da böyle bakın.
Sen sana kullanışsız bir liste verdiler diye, o listenin verilerinde tahrifat var. Bunlar korunmamış. Diyebilirmisin. Buna benzer bir problem var.
İniş sıralı Türkçe veya başka dilde Kur'an meali olabiliyor. Arapça niye olmasın ki. İniş sıralı Arapça Kur'an basmak Kur'anda değişiklik yapmak değildirki. Aslını bozmak değildir ki. Belki de vardır. En azından web de yaparlar. yapılabilir, yapılmışta olabilir. İlla kağıda basılması gerekmez.
Klasik sırada, nuzul sırasında ve Alfabetik sırada Meal de olur, Arapça Kur'an da olur. Bu bir sıralamadır sonuçta. O kitabın Kur'anlığına halel getirmez. Yapılması bir sıkıntı doğurmaz.
Nuzul sıralı Kur'an şurada bir kaç aylık bir konu benim için ama daha aydınlatıcı gerçekten.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
dikkat edersen yukarıdaki cümlelerinin çoğunda bir varsayım, sanma, hipotez var.
Ben diyorum ki, bana basılmış ve dağıtılmış bir Kuran gösterin ki, adına resmi mushaf sırası denilenden başka bir sıra ile tasnif edilmiş olsun. Orjinal arapça olarak ve/veya türkçe meali ile beraber?
Bakalım yaşayan bir ayet olarak böyle bir duruma müsade etmiş mi YARADAN?
Eğer (imla dahil) bugünkü resmi mushaf sıralamasındaki ayetler ile birebir örtüşen başka sıralamada yazılmışını göstersinler, kanıtlasınlar, O ZAMAN varsayımlar üzerinde konuşalım.
yoksa adına nüzul sırası dedikleri sıralama için bir çok VARSAYIM da bulunulabilir. Hadi somut bir örnek???
ve destekli rivayetler : bakın çok enteresan en yagın olanı. Osman R.A bütün diğer farklı mushafları toplar ve yaktırır/yakar. O sebeple günümüze sadece bugün kullanılan sıradaki mushaf ulaşır. Subhanallah. Sanki Resulun döneminde kullanılan mushafa, sıralamaya günümüzden şahitler varmış gibi???
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sayın Hayrullah41,
Ben hz. Osman mushafının bugünkü geleneksel sıraya mı, yoksa iniş sırasına dayanıp dayanmadığını bile bilmiyorum.
Ali bulaç nuzul sırasında Hz. Osman tertibine dayanıyorum deyince , o zaman geleneksel tertip kimin tertibidir ki. Ben o geleneksel tertibin de Hz. Osman tertibi olduğunu sanıyordum.
Geleneksel tertip Sahabe tarafından yapılmıştır. İlahiyatçılar böyle söyler. Geleneksel tertip iniş sırasında değildir. Onun için anlaşılması zordur. Özellikle dini bilgisi az, düz mantık cahillerinin elinde patlamaktadır.
Allahın koruduğu tertip değil, kelimelerdir. Hiçbir ayet te hiçbir kelime ve harf değişmemiştir.
Hicr 91 ile ilgili olarak hiçbir katkı gelmedi. Sanırım bir batılı profesör bu konuyu çözer. Yoksa bizim altından kalkabileceğimiz bir konu değil bu.
Herkese selamlar.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Hala adına geleneksel sıra dediğinin sahabe tarafından yapıldığını SANIYORSUN. Çünkü öyle söylüyorlar. Kimler, burada bulunma sebebine ortak olanlar. Yani, rivayetçiler, kulaktan duymacılar.
Hala öyle bir Kuran'ı görmek için beklediğimi belirtirim.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma