Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm! Değerli Safbilgi Kardeşim!
Safbilgi yazdı:
Durum şöyle izah edılebilir ki, Levhi Mahfuzda ayetlerin orjinalleri yanı kelıme kelıme korunduğu ifade ediliyor.Levhi Mahfuzda,onlar korunmuş levhalardır diyor ama levhaların sıraları konusuna sanki girmiyor.Zaten sure isimleri,sıralandırma,mushaf sayısı olarak çeşitlilik ve beşeriyat var gunumuzde ve bızde bu mushaf ve harekelendırmelerden bir çeşidini almışız dost1 ın yazıları ve Alperenin verdiği harekesiz farklı alfabetik mushaf ve peygamberimize ait muhurlu mektup resimleri ve bilgiler açık,daha öncedende bılınen ve İslam camiasında konuşulan bir konuydu.
A'raf Suresi |
145 |
Biz Musa için levhalarla herşeyi yazdık: Öğüt olarak, herşeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim size." |
|
|
A'raf Suresi |
150 |
Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi? levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma." |
|
|
A'raf Suresi |
154 |
Öfke, Musa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda, yalnız Rableri karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı. |
|
|
Kamer Suresi |
13 |
Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde. |
|
|
Müddesir Suresi |
29 |
İnsan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o. |
|
|
Büruc Suresi |
22 |
Korunmuş bir levhada/levh-i Mahfûz'dadır. |
|
|
Bu durum Kurana inancı sarsmaz çünkü ayetler levhalar olarak korunuyor sadece levhaların sıraları ilimde derinleşmeyi gerektiriyor.Hatta tam tersi bu durumdan faydalanabiliriz.Kuranın yuzde 90 ınını anlıyoruz ve bır anlam butunluğü var şu an kabul edılen mushafta ve Yasar Nuri Öztürk'ün verdiği iniş sırasında.Eğer sadece anlayamadığımız yerlere uygularsak bu konu tam tersi Kuranın tamamına yakınını anlamaya yarar.
Değerli Kardeşim!
Mealini verdiğin Kamer suresindeki 13. ayet Nuh Peygamberin gemisi ile ilgili olup burada sözü edilen levha farklı anlamdadır. Görülmesi için ayetin öncesini ve sonrasını da yazdım.
Yine mealini verdiğiniz Müddessir 29 de geçen “levvahatun” yakıp karartan anlamında da düşünülebilir.
Buruc suresinde mealini verdiğiniz ayetlerle ilgili düşüncelerimi de belirtmek istedim.
Kamer12:” Ve feccernel Arda uyunen feltekal mau alâ emrin kad kudir;” Kaynaklar itibarıyla Arz’ı da fışkırttık da takdir edilmiş bir emr üzerine su kavuştu.
Kamer13:” Ve hamelnahu alâ zati elvahın ve düsür;” O’nu levhalar ve çiviler sahibi üzerinde taşıdık.
Kamer14:” Tecriy bi a'yunina cezaen limen kâne küfir;” Gözetimimizde/muhafazamız altında akıp gidiyordu. Küfr edilene bir ceza olmak üzere.
Kamer15:” Ve lekad teraknaha ayeten fehel min müddekir;” Andolsun ki onu bir ayet olarak bıraktık. Öğüt alıp idrak eden yok mu?.
Müddessir 25:” İn hazâ illâ kavlulbeşer;” “Beşer sözünden başka değil bu”.
26:” Seusliyhi Sekara;” Onu Sakar’a maruz bırakacağım.
27:” Ve ma edrake ma Sekar;” Sakar’ı sana bildiren nedir?
28:” La tubkıy ve la tezer;” Hem baki kılmaz hem de terketmez.
29-) Levvahatun lilbeşer; (O) beşeri (derileri) yakıp karartandır. /Beşer için levhalar yapandır.
30-) 'Aleyha tis'ate 'aşer; Onun üzerinde ondokuz vardır.
Buruc
21-) Bel huve Kur'ânun Meciyd; Bilakis O, bir Kur’an-ı Meciyd’dir.
22-) Fiy Levhın Mahfuz; Bir Levh-i Mahfuz’dadır.
Peygamber Efendimize gelen vahiylerin adı, “okunan ” anlamındaki Kur’an’dır.
Mecid ise, ya yüce ve ulu anlamındaki mübalağa ya da bir şeyi güzel yapmak anlamındaki icade kökünden olabilir.
Levh-i Mahfuz: Korunmuş levha.
Mahfuz, cer ile okunduğunda Levh’in sıfatı olur. Böyle olduğunda :” Kur’an Korunmuş levhadadır.”
Mahfuz ref ile okunduğunda Kur’an’ın sıfatı olur.Böyle olduğunda:” Korunmuş Kur’an bir levhadadır.”
Kur’an ile ilgilenen herkesin bildiği gibi Levh ile ilgili oldukça çok rivayet vardır ki geneli Levh-i Mahfuzun Allah’ın bilgi hazinesi şeklinde olduğudur.
Bu konudaki düşüncem, Allah’ın bilgi hazinesinin maddi bir kitaptan münezzeh tutulması gerektiği gerçeğidir. Allah’ın bilgi hazinesinin mahiyetini; Allah’tan başka kimse bilemez.
Vakıa 77:” inneHU leKur’ânun Keriym; Muhakkak ki O , Kur’an-ı Keriym’dir.
Vakıa 78:”fiy Kitabin meknun;” Korunmuş/saklı bir Kitab’tadır.
Vakıa 79:”lâ yemessuHU illel mutahherun;” O’na arınıp tahir olanlardan başkası dokunamaz.
Bu ayetlerde Peygamber Efendimize gelen vahiylerin saklı bir kitapta yazılı bulunan bir “okuma “olduğu söyleniyor.
Vakıa 77 deki “Keriym”’in Buruc 21 deki Meciyd;
Vakıa 77 deki “Kitab” ‘ın Buruc 22 deki Levh;
Vakıa 77 deki “meknun”’un Buruc 22 deki “Mahfuz”
olduğunu düşünüyorum. Doğrusunu Allah bilir.
Not: Katade, Mücahid ve İkrime Kitabin meknun için “Bundan kasıt Tevrat ve İncil’dir demektedir.”
Abese suresinin aşağıda belirttiğim:
11:” Kella inneha tezkiretun;” Hayır! Muhakkak ki o bir tezkire /hatırlatma, öğüt’dir.
12:” Femen şae zekereh;” Dileyen Onu zikreder /düşünür, öğüt alır;
13:” Fiy suhufin mükerremetin;” Mükerrem sayfalardadır
14:” Merfu'atin mutahheretin;” Merfu’ (yükseltilmiş, yüce…) ve mutahhar (arınmayanların dokunamayacağı, kirlerden arınmış sayfalarda) dır.
15:” Bieydiy seferetin;” Sefere’nin elleri ile
16:” Kiramin berereh;” Kerim (değerli,şerefli, üstün…) ve Berr (daima iyi olan…)
Ayetlerinde de Kur’an ‘ın öğütlerinin değer verilen, saygı gösterilen, tertemiz sayfalarda olduğu ve bunların iyilerin ellerinde taşındığı söylenmektedir.
Abese 13 de geçen “…suhufin mükerremetin”’in de, Kitabin meknun ,ve Levh- Mahfuz ile aynıdır. Bunlar ile kastedilenin de Tevrat’ın aslı olduğunu düşünüyorum. Doğrusunu Allah bilir.
A’raf 145:”Ve ketebna lehu fiyl’elvahı min külli şey’in mev’izaten ve tafsıylen li külli şey'in, fehuzha bi kuvvetin ve'mür kavmeke ye'huzu bi ahseniha seüriyküm darel fasikıyn
Ve biz Musa için levhalar’da mev’ize ve her şey için tafsile dair ne varsa hepsinden yazdık. “ Bunları kuvvetle tut ve kavmine, bunları en güzel şekilde tutmalarını emret.Fasıkların yurdunu göstereceğim size.
A’la18:” İnne hazâ lefissuhufil'ula;” Muhakkak ki bu ilk sayfalardadır,
A’la19:” Suhufi İbrahiyme ve Musa;” İbrahim’in ve Musa’nın sayfalarında.
Bu ayetlerde de Peygamberimize vahyedilenlerin İbrahim ve Musa Peygamberin sahifelerinde bulunduğuna vurgu yapılıyor.
Yine;Beyyine Suresinin:
2-) Rasûlün minAllahi yetlu suhufen mutahhereten; Allah’dan ve tertemiz sayfaları tilavet eden bir Rasûl.
3-) Fiyha kütübün kayyimeh; Onların içinde kütüb-ü kayyime vardır. (Doğru değerli kitaplar)
Bu ayetlerinde de Peygamber Efendimize İçinde değerli doğru kitapların bulunduğu sayfaları okuması O’nun Resullüğünün delili olarak gösteriliyor.
Değerli Kardeşim!
Tüm bu nedenlerden dolayı
Kur’an ile ilgilenen herkesin bildiği gibi Levh ile ilgili oldukça çok rivayet vardır ki geneli Levh-i Mahfuzun Allah’ın bilgi hazinesi şeklinde olduğudur.
Bu konudaki düşüncem, Allah’ın bilgi hazinesinin, maddi bir kitaptan münezzeh tutulması gerektiğidir. Allah’ın bilgi hazinesinin mahiyetini; Allah’tan başka kimse bilemez.
suhufin mükerremetin”’in de, Kitabin meknun da , Levh- Mahfuz da aynıdır. Bunlar ile kastedilenin Tevrat’ın aslı olduğunu düşünüyorum. Doğrusunu Allah bilir.
Değerli Safbilgi Kardeşim!
Şuara197:” Evelem yekün lehüm ayeten en ya'lemehu ulemaü beniy israiyl;” İsrailOğulları’nın alimlerinin Onu bilmesi, onlar için bir ayet olmadı mı?.
Ahkaf10:” Kul eraeytüm in kâne min ındillahi ve kefertüm bihi ve şehide şahidün min beniy israiyle alâ mislihi feamene vestekbertüm innAllahe la yehdil kavmez zalimiyn;” De ki: “Gördünüz mü, eğer (O) Allah indinden idiyse ve siz Onu küfr ettiyseniz, İsrail Oğullarından bir şahid de Onun misli üzere şahidlik etmiş de iman etmişse ve siz büyüklük taslamışsanız?Muhakkak ki Allah zalimler kavmini hidayet etmez.
Bu ayetlerden İsrâîloğulları bilginlerinin inen Kurân'ı tanıyıp bildikleri;
Ankebut45:” Ütlü ma uhıye ileyke minel Kitabi ve ekımısSalate, innes Salate tenha anil fahşai vel münker ve lezikrullahi ekber vAllahu ya'lemu ma tasneun;” Kitab’tan sana vahyolunan şeyi tilavet et ve o namaz’ı ikame et! Muhakkak ki o namaz fahşa’dan ve münker’den nehyeder. Elbette ki Allah (ın) zikri Ekber’dir. Allah ne iş ettiğinizi bilir.
Ra’d37:” Ve kezâlike enzelnahu hukmen arabiyya ve leinitteba'te ehvaehüm ba'de ma caeke minel ılmi, ma leke minAllahi min veliyyin ve la vak;” Ve işte biz O’nu arapça bir hüküm olarak inzal ettik... Andolsun ki ilim’den sana geldikten sonra onların hevalarına tabi olursan, senin Allah’dan ne bir veliy’in ve ne de bir Koruyanın olur.
Bu âyetlerde daha önce Musa Peygambere vahyedilmiş olan Kitâb'ın, Peygamber Efendimize de Arapça olarak vahyedildiği; ondan kendisine vahyedilenleri okuması; bu vahyedilenlerin, kendilerine bilgi verilmiş olanların göğüslerinde bulunan açık açık âyetler olduğu;
Ra’d43:” Ve yekulülleziyne keferu leste mursela kul kefa billahi Şehiyden beyniy ve beyneküm, ve men ındeHU ılmül Kitab;” Kafir olanlar : “Sen mürsel değilsin” der. De ki: “Benimle sizin aranızda şahiyd olarak Allah kafidir ve bir de indinde Kitab’ın ilmi bulunanlar.”
Bu ayette kendilerine ilim verilmiş olanların Kur'ân'ın vahiy olduğuna tanıklık ettikteri;
Bakara146:” Elleziyne ateynahümül Kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehüm ve inne feriykan minhüm leyektümunelHakka ve hüm ya'lemun;” O kendilerine Kitab verdiklerimiz, O’nu oğullarını tanır gibi tanırlar. Onlardan bir fırka bilerek Hakkı gizlerler.
Bu ayette, Kitâb ehlinin, Kur'ân'ı, oğullarını tanıdıkları gibi tanıdıkları bildirilmektedir. Kur'ân'ı tanımaları ve doğruluğuna tanıklık etmeleri ise Kur'ân'da anlatılanların, kendi Kitablarındakilere uyduğu için bilmeleri ve tanıklık etmeleridir.
Çünkü A'lâ: 18-19 ;
A’la18:” İnne hazâ lefissuhufil'ula;” Muhakkak ki bu ilk sayfalardadır,
A’la19:” Suhufi İbrahiyme ve Musa;” İbrahim’in ve Musa’nın sayfalarında.
Necm: 36-37;
Necm 36:” Em lem yünebbe' Bima fiy suhufi Musa;” Yoksa Musa’nın sayfalarında olanlar (B sırrınca ona) haber verilmedi mi?.
Necm 37:” Ve İbrahiymelleziy veffa;” Ve O çok Vefalı (ahdine sadık) İbrahim (in sayfalarında olanlar:) ?.
âyetlerinde vahyedilen bu gerçeklerin, İlk Sahîfelerde, yani Ibrâhîm'in ve Musa'nın sahîfelerinde mevcudolduğu;
Fatır31:” Velleziy evhayna ileyke minel Kitabi huvel hakku musaddikan lima beyne yedeyh innAllahe bi ıbadihi le Habiyrun Basıyr;” Kitab’tan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini tasdikleyici olarak hakk’ın ta kendisidir. Muhakkak ki Allah kullarını Habiyr’dir, Basıyr’dir
Ahkaf12:” Ve min kablihi Kitabu Musa imamen ve rahmeten, ve hazâ Kitabun musaddikun lisanen Arabiyyen liyünzirelleziyne zalemu ve büşra lilmuhsiniyn;” Ondan önce de bir imam ve bir rahmet olarak Musa’nın Kitabı vardı... Bu ise, zulmedenleri uyarsın ve muhsiynlere de bir müjde olsun diye Arapça bir lisan olarak tasdik edici bir Kitab’tır.
Ahkaf30:” Kalu ya kavmena inna semı'na Kitaben ünzile min ba'di Musa musaddıkan lima beyne yedeyhi yehdiy ilel Hakkı ve ila tariykın müstekıym;” Dediler ki: “Ey kavmimiz! Muhakkak ki biz, Musa’dan sonra inzal edilmiş, önündekileri tasdikleyen, Hakk’a ve sırat-ı müstekiyme hidayet eden bir kitap işitip dinledik.”
Bakara41:” Ve aminu Bima enzeltü müsaddikan lima me’aküm ve la tekünu evvele kâfirin bihi ve la teşteru biayatiy semenen kaliylen, ve iyyaye fettekun;” Ve İman edin, beraberinizdekini tasdik edici olarak inzal ettiğimize Ve O’nu ilk inkar eden/inkar edenlerin ilki siz olmayın. Benim ayetlerimi az bir paha ile değişmeyin. Ve yalnız Ben’den ittika edin.
Bakara 89:”Ve lemma caehüm Kitabün min ‘ındillahi musaddikun lima me’ahüm ve kânu min kablü yesteftihune alelleziyne keferu felemma caehüm ma ‘arefu keferu bihi, fela'netullahi alelkâfiriyn;” Daha önce kafirlerin (aleyhine fetih istiyor oldukları halde, onlara indAllah’dan beraberlerinde olanı tasdik edici bir Kitab gelince; o tanıdıkları kendilerine geldiğinde, O’nu inkar ettiler. Artık Allah la’neti o kafirlerin üzerinedir .
Bakara91:” Ve iza kıyle lehüm aminu bima enzelAllahu kalu nu'minu bima ünzile aleyna ve yekfürune bima veraehu ve huvelHakku musaddikan lima me’ahüm kul felime taktülune enbiyaAllahi min kablü in küntüm mu’miniyn;” Onlara “Allah’ın inzal ettiğine iman edin” denildiğinde:”Biz, bize inzal edilene iman ederiz”derler ve ondan gerisini de inkar ederler. Oysa O beraberlerindekini tasdik edici bir hak/gerçektir. De ki:”madem ki mü’minlerdiniz, öyleyse daha önce niçin Allah Nebîlerini katlediyordunuz?”.
Bakara 97:”Kul men kâne adüvven liCibriyle feinnehu nezzelehu alâ kalbike biiznillahi musaddikan lima beyne yedeyhi ve hüden ve büşra lilmu'miniyn;” De ki: Kim Cibriyl’e düşman oldu ise (muhakkak ki O, Biiznillah senin kalbin üzere Onu kendinden öncekini tasdik edici, mü’minlere rehber ve müjde olarak indirmiştir.
Bakara101:” Ve lemma caehüm Rasûlün min ’ındillahi musaddikun lima meahüm nebeze feriykun minelleziyne utülKitab KitabAllahi verae zuhurihim keennehüm la ya'lemun;” Onlara indAllah’dan beraberlerinde olanı tasdik edici bir Rasûl gelince, kendilerine Kitab verilenlerden bir fırka, sanki hiç bilmiyorlarmış gibi Kitabullahı arkalarına attılar .
Ali İmran 3:” Nezzele aleykel Kitabe bil Hakkı musaddikan lima beyne yedeyhi ve enzelet Tevrate vel İnciyl;” Sana, önündekileri tasdikleyen Kitab’ı, Bil-Hakk indirdi. Tevrat’ı ve İncili de , inzal etti/etmişti.
Nisa 47: Ya eyyühelleziyne utül Kitabe aminu bi ma nezzelna musaddikan lima maaküm min kabli en natmise vucuhen feneruddeha alâ edbariha ev nel'anehüm kema leanna ashabes sebt ve kâne emrullahi mef'ula; Ey kendilerine Kitab verilenler!.. Vechleri/yüzleri silerek arkalarına döndürmeden yahut ashab-ı sebt’i la’netlediğimiz gibi kendilerini la’netlemeden önce, sizin beraberinizde olanı tasdik edici olarak indirdiğimize iman edin! Emrullah, fiile dönüşmüştür.
48-) Ve enzelna ileykel Kitabe bil Hakkı musaddikan lima beyne yedeyhi minel Kitabi ve Müheyminen aleyhi fahküm beynehüm bima enzelAllahu ve la tettebı' ehvaehüm amma caeke minel Hakkı, li küllin cealna minküm şir’aten ve minhaca ve lev şaAllahu lecealeküm ümmeten vahideten ve lâkin liyeblüveküm fiyma ataküm festebikul hayrat ilellahi merciuküm cemiy’an feyünebbiüküm bi ma küntüm fiyhi tahtelifun; Sana da, Kitab’tan önünde olanı tasdikleyici ve O’nun üzerine Muheymin olmak üzere, Bil-Hakk Kitab’ı inzal ettik.O halde onların aralarında Allah’ın inzal ettiği ile hükmet. Hak’dan sana geleni bırakıp onların hevalarına tabi olma.Sizden her biriniz için bir şir’at ve bir minhac oluşturduk.Eğer Allah dileseydi, elbette sizi bir tek ümmet yapardı. Fakat size verdiğinde sizi denemek için. O halde hayratta yarışın. Cemian/toptan merciniz/dönüşünüz Allah’adır. Hakkında ihtilaf edip tartıştığınız şeyleri size haber verecektir.
Bu ayetlerde de Kur'ân'm, kendinden önceki Kitâb'ı doğrulayıcı ve ona uygun olarak indirildiği bildirilmektedir.
Kusursuz olan Allah’tır.
Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah’a emanet olunuz.
|