Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Kur’an ı anlamak için dağa, taşa, tarihe ve yaşamlara bakanlara,
Ve ardından şüpheden arınmak için Kur’ an ı tekrar araştıranlara,
Sayın Muhliskul dediklerinize katılmamam mümkün değil. Ancak benim işaret etmeye çabaladığım nokta Peygamber efendimizin yaşadığı toplumun örf, adet ve geleneklerinin tespitinin bize ne gibi faydalar sağlayacağından (Kur'an ı anlamak için) şüphe içinde olmamdır.
Netice itibari ile T.C. nin tarihi hakkında bile doğru tespitlerden uzağız. Bir çok kaynaklarda değişik hesaplar güdülerek bizlere yansıyan bir tarihi öğrenmekteyiz.
Tarihde gerçeğe ulaşmanın en etkin yolu bir önceki olayın sonucunu bilebilmektir.Sizinde bildiğiniz gibi tarih diğer bilimler gibi sebeb ve sonuçlar ile belirlenir. Bu arada eldeki yazılı kaynakların yanı sıra sözlü kaynaklarında doğru olarak kabul edilmesi ile yola devam edilinebilir (Destanlar, örf adet, vs..) Tarihi bir konuda eldeki mevcut birikimlerden doğruya ulaşabilmek ve faydalanabilmek için birçok bilimadamının (dilbilimci, antropolog vs.) onay vermesi gerekir.
En önemli diğer bir etken ise; günümüzde rahatlıkla gözlemleyebileceğimiz gibi bir grup/devlet vs. tarafından bu çalışmalar finanse edilmelidir. Yani Tarihi bir bilgiye ulaşabilmemiz için yönlendirilebilen ya da yön veren etkenler çok fazladır.
Bir çok medeniyeti, devleti, topluluğu, coğrafyaları ve diğer dinleri etkilemiş bir dinin mensuplarından biri olarak düşüncem şudur; İslam tarihini başlangıçta şekillendiren en önemli etkenler Mekke, Yahudi, Bizans ve İranlı Topluluklardır. Özellikle Yahudi toplulukları İslamı öyle derinden etkilemiştir ki Tabiri caiz ise At izi İt izine karışmış durumdadır.
Din adına Kutsal kitabımda yazan hükümlerin neye işaret ettiğini belirlemede, 3 kıtanın ortak noktasında kalan Arabistan ve mekkeyi çevreleyen Bizans, iran, Hindistan, yemen vs.. devletlerin Mecusilik, manizm, Brahmanizm vs gibi inançların ya da grupların siyasi ve ekonomik hesaplarının Tarihi kayt altına alırken ne derece etkilediğini ölçebilirmiyiz? Sağlıklı sonuçlara varamasak ve Kur’an dan vardığımız algılara bu kararlarımızla yol verecek olursak sonuçlar felaket olamaz mı?
Düşünün Yaşayan dinimizi bile etkisi altına alan kaynakları; İslam Tarihini anlatan birçok kaynaklardan biraz incelersek Hadisler ile şekillendiklerini görebiliyoruz.
İslam Peygamberinin hayatını ve dolayısı ile İslam tarihini anlatan Siyerlerin gene hadisler den oluşan bir anlatıya sahip olduğunu görüyoruz.
Bu anlatılarda en baskın olan İsrailiyat’ın ne derece etkili olduğunu da görebiliyoruz.
İslam gibi birçok medeniyeti kökünden sarsan bir gerçek hakkında , diğer devlet ya da dinler tarafından ortaya konan ya da oluşan tarihi belge ve kanıtların tamamen yanlı olabileceğini ve zaten TARİHİN TARAFLAR TARAFINDAN KAYIT ALTINA ALINDIĞINI görmezden gelmemiz mümkün müdür? Bunların objektifliğine güvenebilmemiz bir zorlama değimlidir?
Din adına, değil devletlerin, bireylerin bile bir şeyler katarak günümüze ulaştırdığı kaynaklardan Kur’an ve hükümleri hakkında kararlara varabilmek sizce sağlıklı olabilir mi?
İznik konseyi gibi bir örnek de geçmişte dururken…
Emevi, Abbasi vs.. günümüz diyanet işleri… Siyaset’in ve çıkarların bir arada harmanlandığı ve ortaya çıkardığı bir tarih din adına ne derece faydalıdır?
Diyanet işlerinin verdiği fetvaların ekserisi, hangi nitelendirmeye sokabileceğimiz kaynaklardan gelmektedir?
Kaldı ki Kur’an kendi kendini tefsir edebilecek en güzel kaynak iken
Gerçekten Kur’an ı anlamak için mi tarihi bilgilere bakmalıyız. Yoksa İslam dinine giren ve Kur’an a bir türlü monte edemediğimiz tuhaf, ilginç inanışların kökenini bulabilmek için mi?
Madem ki Kur’an kendi kendini açıklayan ve değişmeyen tek kaynak, madem ki Kur’an belirli bir zaman ile kısıtlı değil;
O Halde bu çabanın nedeni nedir?
Tarih ilmine elbette insanlığın ihtiyacı var. Ancak Rahatsızlığım ya da yanlış algıladığım husus şudur; Tarih Dini Konularda hiçbir hükme yön veremez, vermemeli.
Çünkü Tarih Tamamen Yanlıdır.
(Bakara; 246)………….(Bakara; 252)
ilgili ayetlerden anladığım kıssada tarih hakkında insanların muhakkaki bilgilerinin olduğu ama bir çok yanlış ile gerçeğin örtüldüğü ve Allah’ ın;
Bunlar, Allâh'ın âyetleridir; bunları sana gerçek ile okuyoruz (bunlarla sana gerçekleri açıklıyoruz). Elbette sen gönderilen elçilerdensin. (Bakara; 252)
En doğrusunu lutfeddiğidir.
Sonuç olarak; Muhiskulun da dediği gibi Tarihi kaynakları ihmal edilmemelidir. İnsanlar bir çok bilgiye ulaşabilir.
Ancak bunların doğruluğu son derece şüphelidir ve tekrar vurgulamak istediğim husus; bunlara göre yaşantı (Kur’an öğretisi) şekillendirilmemelidir.
Sayın Muhliskul; Yanlış anladığım-anlattığım ya da istemeden sizi itham etti isem hoşgörünüze sığınırım.
Sınav gerçekten çok zor, yanılmak gibi bir lüksümüz daha da zorlayacaktır, Hamd ki Rabbimiz müjdelemiştir.. (Leyl; 7- İnşirah; 1-8)
Allah hepimizin yardımcısı olsun.
__________________ Anlatan da aciz dinleyen de aciz, Hamd O Allahüssamed'e ki İlahi Kelam ile seslendi
|