| Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
merhaba Efraim arkadaş,
enteresan konular açıyorsunuz.
Amacınızın insanları düşündürmek olduğunu sanıyorum.
Birazda aşırı muhafazakazar kesimdeki insanların karıştırdığı konulardır Ahlak konusu.
Ahlaksızlık diz boyudur ama nedense sex ahlakına özel bir önem verirler.
Örneğin adam kaçak elektrik kullanır. Bu ahlaksızlık değildir. Ama bu kaçak elektrikle seyrettiği kanalların birinde ufacık bir öpüşme sahnesi, ufacık bir kız erkek el ele tutuşması. Homur homur, yemek saatinde bu tip filimler konmamalı. Karımızın , kızımızın yüzüne bakamıyoruz. Homur homur.
Üstelik bu karısı, imam nikahlı falan da olabilir. Aynı evde iki kadın da bulunabilir. Biri resmi nikahlı, öteki kuma olabilir. İkisi de imam nikahlı olabilir.(yani diyeceğim yapılan iş gayri meşru. hükümet açısından, kanun açısından ister imam nikahlı olun, ister birbirine aşık iki yeni yetme olun , eğer bir cinsel birleşmede bulunduysanız bu aynı şekilde ahlaka aykırı. ) Ama filmde Kız oğlan el ele tutuştu, öpüştü. Amanın gitti ahlak.
Adam parayla (başlıkla) kızını başka bir ekeğe nikahlar. Kendi de parayla başkasının kızını satın alır. Ahlakı tavana vurur. Örneğin ilk karısı menopoz dönemine girer, yanına kuma getirir. Taze firik getirir. Ahlakı tamdır. Ama filmde kız erkek öpüştü. Ahlak bitti, namus gitti. Başımıza taş yağacak. Zart zurt.
Yahu , bu sinema, televizyon. toplumun ahlakını bozuyor. Homur homur.
Artık bu konuları geçiniz. Artık eşit kadın erkek ilişkisini kabul ediniz.
Artık kadının da bir insan olduğunu, alıp satılan biri olmadığını kabul ediniz.
Ahlakın sadece sex le ilgili olmadığını, verdiği sözde durmak, kendine yapılmasını istemediğini başkasına da yapmamak, kimsenin hakkını yememek (kul hakkı, devlet hakkı vb) gibi boyutları olduğunu da öğreniniz ve uygulayınız.
Nikah akdi , hukuki bir kavramdır. Yani bunun dini si, medenisi olmaz. Kanunisi, gayri kanunisi olur. Bu para borcuna benzer. Şimdi ben birine 1000 tl para verdim ve senet yapmadım. Şimdi bu bir sözleşmedir, yani akittir. Bir borç ilişkisi vardır. Borçlu aldığı 1000 tl yi öderse problem yok, hadi ödemedi bu parayı mahkemeyle, icra ile alamazsın. Bu konuda devlet senet ister. Şahitle ıspatın mümkün değildir. Yani parayı verirken yanında anam vardı, babam vardı, ahmet vardı mehmet vardı. Onlarda parayı verdiğime şahittir. Kapı gibi şahitlerim var ile bu parayı karşı taraftan alamazsın. Yani buradaki borç ilişkisi kanuni şartları taşıyan bir borç ilişkisi değildir. Ama bir senet yapsaydın alırdın, hiç değilse bir kağıda Tutanak gibi şu tarihte, şu kişiye şu kadar lira borç verdiğini, şu tarihte alacağını, kendinin ve borçlunun adı ve imzası. Eğer varsa şahitlerin adı, imzası bulunan bir kağıt yazsan ve imzalatsan, aynen senet gibi kuvvetli olurdu. Çünkü bu kağıt aynen sözleşme hükmündedir. Bono gibi kıymetli evrak olmamakla birlikte Yazılı delil başlangıcı dediğimiz bu olay sahteliği ispat edilinceye kadar hakime borcun varlığı hakkında kuvvetli bir kanaat hasıl eder ve borcunu almakta sana yardım ederdi.
İşte imam nikahı, senetsiz para borcuna benziyor ki , senet olmadan hiç bir hak elde edemiyorsun. Şİmdi ben Bakara 282 ye göre geleneksel imam nikahının da Kur'ana aykırı olduğunu iddia ediyorum.
Bakara 282 - Ey iman edenler belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman yazın. (uzun bir ayet ana fikrini yazdım.)
Burada borç demiş. Borç deyince hepimizin aklına teknik terimle Karz dediğimiz para borcu geliyor. Halbuki borc kavramı sorumluluğun her nevii ni kapsıyor. Hatta Hukuk Fakültesinde Borçlar Hukuku adıyla okutulan dersin sorumluluk hukuku olarak değiştirilmesini teklif eden hocalar var. Bence de doğru. Kavramın batı dillerindeki karşılığı da böyle anlamaya müsait. (Law of Obligations).
Neyse para borcu da , mal borcu da, hizmet borcuda (işçinin işverene borcu) , taahhüt borcuda (Buna istisna borcu da denirdi, müteahhit in iş sahibine borcu) , vedia borcu (emanetçiye verdiğin bavul örneğin), Ariyet borcu (arkadaşından bu akşam kullanmaya emanet aldığın otomobil) vb. Sen bu borçların çoğunda kağıt alacaksın, ama kızını evlendirirken veya evlenirken karını evlilik kütüğüne yazdırmayacaksın.
Üstelik bu Cumhuriyetle çıkmış bir şey değil ki , en azından tanzimat döneminden beri var. Özellikle İstanbul gibi şehirlerde. Cumhuriyet öncesi nikahlarda da belediyeden kağıt alırdın. Tamam çok eşlilik vardı, boşanma daha kolaydı falan. Ama makul bir osmanlı erkeği evlendimi belediye kütüğüne kaydolurdu. Yani 1926 medeni kanunla falan çokmış bir olay değildir. Bu kanunun yaptığı tek eşliliği zorlamak, boşanmayı zorlaştırmak, kadını daha fazla korumaktı.
Bu kesim acaip ölçüsüzdür. Arkadaş bu Türkiyede mi böyle çözemedim.
Ben bir ay Libyada bulundum. Kadının kızın, bol olduğu bir Libya KİT inde çalıştım. Bunlarla ingilizce konuştum. Davranışlarını analiz ettim. Ne kaç var, ne göç. Ne erkekten çekinme var. Tamam flörtvari hareketlere rastlamadım. Ama örneğin genç bir erkek memur, yine genç bir bayan memurun yanına geliyor. Arkadaşlık sohbeti yapıyorlar. Çene çalıyor, gülüşüyorlar. Göz kaçırma falan yok. Zinaya yaklaşma korkusu yok. Rahatlar. Üstelik bu kızlardan biri bana Kur'anı ezbere bildiğini söyledi. Üniversite Mezunu Bilgisayar Mühendisleriydi hepsi. Pratik bilgi bize göre zayıftı ama Libyada böyle bir bölüm okumuş diploma sahibi insanlardı. Kaddafinin Kadının yüksek öğretimini çok önemsemiş bir lider olduklarını anlattı.
Bu tarikat çevresi bir garip.
Bunlar okadar baskıcıdır ki, namuslu kızı o.. ederler.
Bunlar düzgün erkeği yoldan çıkarırlar. Öyle baskı yaparlar ki , sonunda erkekte, kadında sapıtır. Ben evlendikten sonra mini etek giyen imam kızı gördüm. Ben çocuğu aşırı derecede içki kullanan şeyh gördüm. Bunlar baskıya karşı bireysel tepkiler. Bunlar sakındığı göze çöp batıran tipler.
Kadın erkek göz göze geldi. Zinaya yaklaştı.
Boza içelim. Şüpheli, haram.
Bir bardak rakı içtim. Haram. (Yahu senin Osmanlıdaki yeniçerilerin, devşirme paşaların ayranmı içiyordu geri zekalı. Osmanlı bunu Sarhoşluk kıstasına uygulamış. Senin Balkanlarda müslüman yaptığın halklar, arnavutlar, boşnaklar bu konuda sana göre çok daha genişler.)
Hatta Anadoluda alevi sünni çekişmesinin bile içkiyle alakası var. Bu bile içki konusunda baskı yapan yobaz hocaların eseri. Allahtan şu Alevi açılımıyla televizyonlarda onlarla ilgili programlar yapılmaya başladı da , insanlar onların da çoğunun ibadet eden, İslamın içinde, Hz. Hüseyin için ağlayan din kardeşlerimiz olduğunu gördü.
Türban. İnancımı yaşayamıyorum. Zart zurt. Sen inancını biliyormusunda yaşıyamıyorsun. Sen aşırı yobazlar tarafından kullanılmayı çok seviyorsun. Bir de Humeyniyi , Atatürk ten daha çok seviyorum diyen zır cahil, sapıtmış kızlar yok mu. Aslında bunları Allah için bir İranlıyla evlendirip 6 ay iranda, bir arapla evlendirip 6 ay arabistanın bir yerinde yaşatacaksın. Ondan sonra gel, İstanbulun en geri , en yobaz yeri Fatih Draman bile cennete benzer. Üstüne 6 ayda almanyada yaşatacaksın. Bak fikirler nasıl oluyor. Bir daha o saçma şeyleri söyleyebiliyormu.
Abdest azası örtünmez. Dekolte olmayan her kadın giyinişi İslamidir. Ama bunu tarikatlar kışkırtıyor. Amaç öteki yaratıp bundan rant sağlamak.
Hep aşırılardır. Gözgöze gelmeyi zinayla bir tutarlar, İçkiyi sarhoşlukla bir tutarlar. Aşkı, pornoyla bir tutarlar.
Bunlar hayattan kopuk yaşar, Aşk, sevgi hayatın önemli bir parçasıdır. Romantik ilişkilerin karıya kıza, çoluğa çocuğa görüntülenmesinde ne mahzur var. O sofrada karına bağırıyorsun, bunun için kızından utanmıyorsunda, televizyonda sevgilisinin elini tutan, onu öpen, ilan-ı aşk eden çocuğun hareketimi sana batıyor yobazzz.
Herhalde , bu kadınlar kendilerine sevgiyle, romantizm le yaklaşılabileceğini öğrenmesinler diyedir. Senin derdin.
Herkese selamlar,
__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
HABERLER
Etkin Konular
Kullanıcı Listesi
Yardım
Kayıt
Giriş
Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
Konu: Ahlaki sinema
