Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 03 haziran 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 292
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Kader konusunda yapılan açıklamaların hepsi, insani acıklamalar. Allah her şeyi bildiğine göre, neden içimizdekileri açığa çıkartmk istesin ki? İsbat kime yani?.
ispat herkese ;) biri çıkıp bana haksızlık ettin demesin diye ;)
__________________ ne kadar hatırlanmak istiyorsan o kadar hatırla.
Katılma Tarihi: 06 nisan 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 8
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın Emre haklısın. Fakat benim söylemek istediğim şey farklı.Ben şahsen kalbimin bana ait olmasına rağmen bir kere dahi atmasını sağlıyamam. Bu ve benzeri vücut aktivitelerinin yerine getirilmesinde bir çabaya ihtiyacım yok. Bu olayların gerçekleşmesini sağlayan kanunlar Allah'ın kanunları, biz ne isim verirsek verelim. İşte bu kanunlarda İslamın bir parçası. En azından ben böyle düşünüyorum. Yani Allah'ın her an gözetimindeyiz. Ama neden????
Sayın İslamcı O ayet Kuran'da mevcut hakkaten. Ama şöylede düşünebiliyor insan; Farzedelimki yeni doğmuş bir çocuk var elimizde, bu çocuğun nereye gideceğini (cennet-cehennem) bilen sadece Allah'tır. O çocuk büyücek, bir takım kötü işler yapacak. Ama Allah o cocuğun nerde ne zaman ne yapacağını doğmadan öncede biliyor. İşte kaderde bu zaten. Ve cocuk cehenneme gitti diyelim. Sizin o yazığınız ayeti sizin anladığınız gibi yorumlarsak, o cocuğun(adam oldu tabi), "madem cehenneme gideceğimi biliyordun beni neden yarattın" gibi bir söz sarfetmesi doğal değilmi ? Günlük hayatta bu şekilde yaşamıyormuyuz.?
Her müslüman; neden varım? madem kader var neden cehennem var? neden bir sınava ihtiyaç var? gibi cesaret gerektiren soruları kendisine sorması lazım. Ve Kuran'ı şimdiye kadar bize anlatıldığı gibi anlarsak, vereceğimiz cevaplar bizi bile tatmin etmez. Hatta işlerin daha kötüye gittiğinide görürüz.
"İnsan kaderini değiştirebilir" gibi sözlerde tutarlı sözler değil. Eğer kaderde yok ise o işin gerçekleşmesi olanaksız. Gerçekleşiyorsada kaderde varki gerçekleşiyor.
Farzedelimki yeni doğmuş bir çocuk var elimizde, bu çocuğun nereye
gideceğini (cennet-cehennem) bilen sadece Allah'tır. O çocuk büyücek,
bir takım kötü işler yapacak. Ama Allah o cocuğun nerde ne zaman ne
yapacağını doğmadan öncede biliyor. İşte kaderde bu zaten. Ve cocuk
cehenneme gitti diyelim. Sizin o yazığınız ayeti sizin anladığınız gibi
yorumlarsak, o cocuğun(adam oldu tabi), "madem cehenneme gideceğimi
biliyordun beni neden yarattın" gibi bir söz sarfetmesi doğal değilmi ?
İlginç.Yani her doğanın cennete mi cehenneme mi gideceği biliniyor,o zaman kimileri cennet kimileride cehennem için mi yaratılmış oluyor.
Kuran açıkça kendini tefsir ediyor. Ve bulmacanın tüm parçaları yerine oturuyor. Yeter ki kitabı bütünlük içinde ele alın ve yeter ki ayetleri apaçık birinci anlamlarında kabul edin. Yani hiçbir ayete "semboliktir, bu böyle olamaz" demeyin ve olduğu gibi söylenene iman edin.
Böyle yapınca da tablo çok net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Bir başka arkadaş da "Allah'ın bilmesi iradeyi etkilemez mi? ve "madem kimin cehenneme gideceğini biliyor o halde o kişiyi niye yaratıyor?" sorularını sormuştu ve ben de ona şu cevabı vermiştim:
Hayır kişiler yine tamamiyle özgürler seçimlerinde.
Allah'ın onların yapacaklarını bilmesi onların seçimlerini etkilemiyor.
Onlar isteseler de değiştiremezler diye birşey yok, çünkü zaten Allah onların isteyerek değiştirecekleri en son şeyi biliyor.
Hatta "sonsuza dek imtihan edilselerdi" ne yapacaklarını biliyor Rabbimiz(dünyaya geri dönmek isteyen cehennem ehline "tekrar imtihan edilseler yine aynı şeyleri yapacakları söyleniyor" hatırlarsanız).
Bir de "birşeyi yapabilmek başkadır, yapmak bambaşka". Yani imtihan edilen insanlar yaptıklarının tam tersini yapma özgürlüğüne sahipler. Ama onlar özgür iradeleriyle bir şıkkı seçiyorlar ve Rabbimiz de bunu daha onları yaratmadan biliyor.
Yine buna bir örnek vermek gerekirse şimdi sen bana bu özel mesajı yazdın. Yazmama özgürlüğüne de sahiptin ama yazdın. Ben de şimdi senin bu mesajı yazdığını biliyorum. Ama benim senin bu mesajını yazdığını bilmem, senin özgür iradeni etkilemedi.
Konuyla ilgili sorulara verdiğim cevaplara örnekler:
Aynı şeyi Rabbimizin özgür iradesi için de söyleyebiliriz. Rabbimiz bize gelecekte olacakları söylüyor öyle değil mi? Örneğin evreni yok edeceğini ve sonra bizleri tekrar yaratacağını ve daha sonra da cennet ve cehenneme göndereceğini...
Şimdi bu gelecekten gelen bu haberleri bugünden biliyoruz. Ve eminiz ki Rabbimiz bunu yapacak ve hatta yaptı(Allah için zaman olmadığından bu olaylar gerçekleşmiştir O'nun açısından)
Şimdi bizim , Rabbimizin ileride bizi tekrar yaratacağını bilmemiz O'nun özgür iradesine bir engel mi? Elbette hayır, Yüce Allah bizi özgür iradesiyle tekrar yarattı ve ahiret evrenine koydu.
Allah tersini de yapabilir, ama böyle yapmayı istedi. Bizim bunu önceden bilmemiz de onun özgür iradesine bir engel değil.
Ve sorunun nihai cevabını veriyorum.
Allah cehennemlikleri ve cennetlikleri bile bile yaratıyor çünkü "herkesin hakettiğine kavuşmasını istiyor". Kötüler ve kötülük cezasını bulsun, iyiler ve iyilik de hakettiği ödüle kavuşsun diye. Zaten Kuran'da bu bilgi de açıkça veriliyor. Kalbimizdekilerle yüzleşip hakettiğimize kavuşmamız sağlanıyor.
Sorunların çözülmesi için mantık kurgulayarak sorunların üzerine gitmeniz takdir edilesidir.
Bu noktadan hareketle (yanlış hatırlamıyorsam Musa (as) ile Abdullah kıssasını anlamıştınız) Musa (as) ile yol arkadaşı Abdullah'ın kıssasında, Abdullah'ın öldürdüğü çocuğun ahiretteki durumu ne olabilir.
Soruyu güncellersek 5 yaşında ölmüş çocuğun ahiretteki durumu ne olabilir?
Teşekkür ederim.
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
bir an için doğanın tüm güçlerinin
ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı
olduğunu düşünürsek ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de
düşünürsek; aynı anda evrendeki en büyük varlıkları ve en küçük
atomları da hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz
değildir. ve gelecek de, aynen geçmiş gibi gözlerinin önündedir…
alıntı...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Laplace'in evreni çok eskilerde kaldı. Kalmadı mı yoksa?
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Ayetlerde o çocuğun nereye gitti belirtilmiyor. Bu yüzden kesin bir şey söylenemez. Ama yaşının çok küçük olmasından dolayı cennete gitmiş olabileceği düşünebilir, tahmin edilebilir.
Sevgili Asım;
Allah zamanda ileriye doğru yolculuk falan yapmıyor. Zamansız O.
Bu bağlamda gelecek için bir hesap yapmasına gerek yok, çünkü O'nun için geçmiş veya gelecek diye birşey yok.
Zamanın ve mekanın içinde olup, zamanın ve mekanın içinde haraket etmek zorunda olanlar kullardır. Yaratılmış olanlardır.
Sorunların çözülmesi için mantık kurgulayarak sorunların üzerine gitmeniz takdir edilesidir.
Bu noktadan hareketle (yanlış hatırlamıyorsam Musa (as) ile Abdullah kıssasını anlamıştınız) Musa (as) ile yol arkadaşı Abdullah'ın kıssasında, Abdullah'ın öldürdüğü çocuğun ahiretteki durumu ne olabilir.
Soruyu güncellersek 5 yaşında ölmüş çocuğun ahiretteki durumu ne olabilir?
Teşekkür ederim.
Muhabbetle...
Merhaba,
Adam, şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.”
neden sabredemeyiz? “İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?” iç yüzünü bildiğimiz bir şeye sabredebileceğimi< kesin mi?
Mûsâ, “İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim” dedi. O da şöyle dedi: “O hâlde, eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın.”
Hakka tabi olmak demek sormamak mı? Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi
deldi. Mûsâ, “Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu,
şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.
evet doğrusu şaşılacak bir iş yaptı,maraz adam sıfatını kazanmaya aday görünüyor.Bu ilimli Allahın kulu.
Adam, “Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi.
evet dedim ama rahat durmadın bunlara zarar verdin.Bu arada, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” dedi.
iyi adamın keyfine bak hem yapıyor hemde tehdit. Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında,
adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz
birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi. Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi.
Hee öyle dedim,ne olacak?Hadi gemiyi deldin yerinde rahat duramadın maraz herifin teki oldun ya bu ne?durup dururken bir cana kıydın hem maraz hem katil oldun.
Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık
benimle arkadaşlık etme. Doğrusu, tarafımdan (dilenecek son) özre
ulaştın (bu son özür dileyişim)” dedi.
Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek
istediler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz
tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. Mûsâ,
“İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” dedi. yani iyilik ancak hak edene yapılır bu meymenetsiz herifler bize bir bardak su bile vermemişken birde enayi gibi duvar ustalığı yaptın yetmedi bizide ortak ettin. Adam, “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” dedi. “Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım.”
Dur anlatma,o öldürdüğün 5 yaşındaki çocuğun akibeti ne oldu ha söylesene hadi anayı babayı anladık ya o çocuk?
Dur bekle herşeyin bir sırası var.Gemiyle devam edelim. “O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere ait
idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla
ele geçiren bir kral vardı.” “Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.” “Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.” “Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir
define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk
çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini
çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte
senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.” Bunları anladık çocuktan haber ver,çocuk ölümü hak etmiş miydi? Çocuğun akibeti ne oldu?Cennete mi cehenneme mi gitti? O çocuk başka bir ana ve babayı hak etmişti, Yani tekrar dünyaya mı gelecek o. Hımm kayıp ruhlardan bahis açma sakın,her benlik kendisine doğru yanlış açıkça beyan olunmadan sorumlu olmayacak. Yani her bireye doğru yanlış beyan olunmadan can vermeyecek diyorsun.O zaman babaları uyarılmamış topluma ne oluyor?Bir şey olduğu yok,onlar uyarılmış olarak can vermişlerdir.Ama babaları uyarılmamıştı diyor peki nasıl oluyor?O dönemde uyarılmayanlar olarak yaşamış olabilirler ama bu onların tekrar hayata döndürülüp uyarılmayacakları anlamına gelmez.Ateş çukurunun kenarından kurtulma ne oluyor peki,ya uyarılmasaydık o çukura mı dolacaktık.Elbet uyarı ulaştığı halde Allahın tekamül için tekrar yaratışına engel var mı? Yokta ümmetlerden bir fert bile uyarılmadan can vermemişmidir diyorsun,öyle veya böyle bir şekilde? evet aynen öyle.O zaman o 5 yaşındaki çocukta uyarılmışlardan olacak demektir,öyle veya böyle bir şekilde.İdrak etme noktasına ulaştığı anda sorumluluk başlıyor,idrak yoksa sorumlulukta yok. Hımmm sende başımıza reenkarneci olup çıktın. Ne alaka?idrak etme seviyesine gelene kadar,o mesajla karşılaşana kadar,cennet veya cehenneme gidiş söz konusu değil. Hımm yani o 5 yaşındaki çocuk cennette değil o zaman.Evet değil.O hem salih bir evlat olmayacak hemde idrak etmeden evvel öldürüldüğü için cennete konacak??bu adil mi sence..Değil. Peki tecavüze uğrayan bir çocuk bunu hak mı ettide o eyleme maruz kaldı. Elbet değil.Çocuk tecavüze uğramayı hak etmedi,hak sorma hakkını elde ederken eylem sahibide o çocuk vesilesiyle cezayı hak etti.Şimdi çelişki var burada,madem Allah adil o zaman o çocuk neden tecavüze uğruyor? O zaman daha açık anlatayım, O çocuğun tecavüze uğramış olması,Hakkını almayacağı anlamına gelmediği gibi Allahın adil isminede leke kondurmaz,neden mi? Şuradan, Allah havayı malzemeyi yaratmıştır.Senin eylemin sonucu o tutuşursa bu sünnetullahın işlemesindendir.Su aşağı akar,ateş yakar. O çocuk,bir malzeme olmuştur orada.Kişi iblislik gardrobuna bir elbise daha ekler.Bu eklemeye Allah izin verirse suçlu Allah mıdır?yoksa iradesi eline verilmiş olan mı?Allah diledi ki-izin verdi ki- o kişi bu çocuğun eli iile cehenneme hak kazansın.O çocukta o adam eliyle sorumlulukta mazlum tarafı ağır bassın.Kişiler birbirleri eliylede imtihan olunmaktadır. Canlardan eksilme kayba uğrama maldan eksilmeler hep bir vesiledir.Örnek mi?tecavüze uğrayan evladına toplum baskısına rağmen kol kanat gerersen onun bu yönünü örtersen Allahta bu imtihanı geçmenden dolayı seni örtecektir.Hani biliyordun karma karış ettin imam. Ettiğim falan yok.Musa ile o Allahın kuluna baksak,illede bir kul mu olması gerek,seller yıkımlar savaşta o kul dairesine girmez mi?Girmez,çünkü onlar insan değil ve Allah katındanda bir ilim verilmiş değil.Hayır girer.Ne demişti o kişi işin sonunda;demiştiki ben bunları kendi istediğimle yapmadım,emri uyguladım.Neden böyle yapıldı peki?Çünkü Allah ancak arınmak isteyenleri klavuzlar ve onların yardımcısıdır, peki ya diğerleri? Onların dostu yoktur.Onlara gelen her bela azmaları sebebiyledir.Hıım ya zenginlikleri ne oluyor para pul onlarda? Onlar için ancak o mülk bir körlük sebebidir,bu onların görmelerine duymalarına engel setlerdir. Peki toplum içindeki mertebeleri? Buda onlar için birer settir duvardır,onlar boybosta çevresi bol olmakla,böbürlenme setleriyle kuşatılmışlardır bu yüzden kördürler sağırdırlar. Müminlere gelen belalar ise onların korundukları içindir.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma