Yazanlarda |
|
asd123 Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 18 ekim 2005 Gönderilenler: 85
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Sinan,
Konumuzla belgi ilgisi yok ama, söyle gecen bir hadiseyi anlatmak isterim.
Yer Bagdat. 8 yy. yasamis asil adi Abu´l Hüsainan Nuri ama ona
Sumnun al- Muhip derlerdi, seven anlamina gelen bu zata birgün birisi o
söyle bir soru sorar:
-" Ask ehli olananlar askin; güzelliklerin en üstününü ihtiva
ettigini söyler dururlar. Oysa ki ask; hasret, aci , hüzün, keder,
özlem gibi kavramlarla baglantilidir. Bunun sebebini nedir?"
Sumnun al-Muhip ´in cevabi ise su olur:
-"Ask kapiyi calinca güzelligi sebebiyle ona baglanilir.
Bilinmeyen sudur ki onun kendine has; hasret, aci, hüzün, keder, özlem
gibi den kaynaklalanan muhtevasi mevcuttur.Bu muhtevayi ancak yüregi
büyük olanlar tasiyabilir. Kücük yürekler ise bu muhteva
karsisinda el etek cekmek mecburiyetinde kalirlar.Bu askin bir
tür eleme taktigiyle baglantili davranisidir."
Tasavvuf Kuran nurunun ask boyutundaki yasanis bicimidir.
Askin, yukarida anlatilan bu kurali, tasavvuf icinde gecerlidir.
Tasavvufu gercek manada büyük yürege sahip olanlar anlar.
Yorumu size birakiyorum. Sadece okumaniz icin yazilmistir.
Saygilarimla
|
Yukarı dön |
|
|
Mustafa Emre Newbie
Katılma Tarihi: 31 ekim 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 11
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Tasavvuf ayrı bir din değildir.
Her ne kadar, Kur'an'da Hristiyanlar için "rehbaniyet" uydurdular,
ona bile riayet etmediler buyurulsa da, tasavvuf dene şey aslında
Kur'an'daki tevekkül, zikir, sabır, merhamet, af, ihsan, ikram, infak,
iysar gibi kavramların yeniden gündeme getirilmesidir.
İbadet, Zikir, Tesbih ve Sema da aynı şekildedir.
Acı ilacın şerbetle takdimidir.
__________________ İslam Akıl ve İlim Dinidir, sosyal bir hukuk devletini oluşturmayı hedefler.
|
Yukarı dön |
|
|
Sinan_25 Ozel Grup
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam.
Asd Yazdı:
Konunun ele alinis bicimiyle, ilk etapta böyle oldugu kanisi olusturulabilir, felsefik yaklasimdan söz edilebilinir. Ama detaya inildiginde bunun hicte felsefik olmadigini belirtmek isterim. Felsefik yaklasim; beyin ve unun katmanlarinin neticesidir. Oysa burda benim vurguladigim, veya vurgulamaya calistigim , icerik ve sekli itibariyle Din olgusunun bir ürünüdür,yani sezgi ve kavrayis acilimimdan ibaret aktarimimdir. |
|
|
Kendi acinizdan hakli olabilirsiniz ama ben bu görüsünüze katilmiyorum. Neden katilmadigimi daha sonra aciklayacagim insaAllah.
Asd Yazdı:
" Ruhun etki alanina girildiginden itibaren..." dememdeki mananin ne anlama geldigini kendi anlayisinzla aciklarmisiniz?
"Yarattigi beden ve onu yönlendiren akil itibariyle Ben yine bana aitim, ruhun kavranmasiyle, ki bu kavrayis O´nun yani Allahin kavramasidir, O´na yani Allaha aitim."Dedigimde, kavrayis kelimesi üzerinde yogunlasarak ne anliyorsunuz? Bu söylemlerimin ne kadari felsefik, ne kadari Dini anlatim iceriyor, belirtirseniz sevinirim.
Sorularima örnek getirmeksizin , kendi anlayisiniz ölcüsünde yanitlamanizi istiyorum. |
|
|
Ne yapalimki örneklerde kendi anlayisimin birer acilimidir. Ama sizin dediginiz gibi olsun.
1. sorunuz: " Ruhun etki alanina girildiginden itibaren..." dememdeki mananin ne anlama geldigini kendi anlayisinzla aciklarmisiniz?
Bu nasil bir soru biliyormusunuz, "Ahmet'in etki alanina girildiginden itibaren... dememdeki mananin sizce ne anlama geldigini aciklarmisiniz" demekle denktir.
Yalin halde böyle kisir bir söylemden ne anladigimi bana soruyorsunuz, halbuki bundan önce yazdiginiz ayni yazida bile degisen "olay" ile tam olarak siz ne anladiginizi yada neyi kastettiginize dair kendiniz bile yeteri kadar aciklama getirmediniz.
Kendi duvarlariniz arasinda sarf ettiginiz cümlelerle, digerlerinin sizi anlamadigini savunabilirsiniz, dogrudur. Sizin pencerenizden ne kadar bakabiliyorum diye her defasinda örnekler getirip size acikliyorum, siz buna ragmen kisa cümleleri tercih ettiginiz gibi, örnek verilmesinden de galiba haz etmiyorsunuz.
Neyseki sizin genel mesajlarinizi degerlendirip, buna dayanarak bu soruyla ilgili ne anladigimi söyleyebilirim:
Degisen olay ile benim anlayisimca sizin kastettiginiz, sekil(madde) itibariyle degisen birsey yoktur, Ruh, öz'e dönüs ve teslimiyetle, hakikatle bütünlesmis, madde sinirlarini asmis, hakikat olmus demektir. Daha önce fiiller madde kimligine has iken, hakikat olmakla fiiller has kimliginden'dir. Dünyayi artik sadece algilarla degil, algilarin ötesinde kavriyor, perdeler kalkmis demektir.
Örnegin olaylarin bu sekilde olupta neden baska türlü meydana gelmemesini kavrayabilmekte buna dahildir.
Velhasil Ruh'un kendini kavramasi nasil olur, bunu bana degil, kendinize sormalisiniz, zira bu görüs bana ait degil, benimseyende ben degilim.
Diger sorularla ilgili:
Asd Yazdı:
"Yarattigi beden ve onu yönlendiren akil itibariyle Ben yine bana aitim, ruhun kavranmasiyle, ki bu kavrayis O´nun yani Allahin kavramasidir, O´na yani Allaha aitim."Dedigimde, kavrayis kelimesi üzerinde yogunlasarak ne anliyorsunuz? Bu söylemlerimin ne kadari felsefik, ne kadari Dini anlatim iceriyor, belirtirseniz sevinirim. |
|
|
Hayalimde düsledigim bir figürün kendi özünü kavramasi, benim onu canlandiriyor oldugumu kavramis olmasi demektir. Hayali Figür'ün bunu kabullendiginde, bana teslim olmus demektir.
Esasinda bundan önceki sorunuzuda simdiki cevabimla yanitladim sayin.
Bu söylemlerin ne kadari felsefik, ne kadari Din'i anlatim? Diyorsunuz.
Kac mesaj'dir ben sahsen Din'imi karistirmadan salt felsefe tabaninda sohbet ediyorum, nedendir biliyorsunuz sanirim.
Ruhlarin Allah'in kendi var-in'dan var edildigi ve bu Ruhlarin geri özüne dönecek olmalari Kur'an-in hangi Ayetinde yaziyorsa, sordugunuz sorunun cevabida bu olsun.
Ayrica bu Forumda Iskender Evrenesoglu'nun mensuplarina verilen Cevaplarin icinde benim size bu soruda verebilecek yanitlarim mevcut. Belki okumussunuzdur.
Sizin savundugunuz görüsler görebildigim kadariyla felsefidir, meta fiziktir, felsefidir cünkü elinizde hicbir kanit yok. Siz savundugunuz görüsleri hayata gecirebildiniz mi? Allah'in var'inda yok olabildiniz mi? Yada tanidiklarinizdan herhangi bir Insan Allah'in var-in'da fena oldu mu? Olduysa delili nedir? Yalin sözler mi? Bir iddia mi? Anlayis duvarlari icinde benimsenen hayat tarzimi? Nedir?
Bir icraat sadece sözlerlemi, yazili olarakmi kanitlanmis olur, yoksa hayata gecirmekle mi?
Bakin benim böyle bir görüsüm, iddiam yok, icimde Allah'dan var olan bir Ruh'un varligina inanmiyorum, kaldi ki bu Ruh'un geri öz'üne dönecek olduguna inanayim.
Haydi ispat getiriniz demis olsam, ki bu durumda iddia sahibi sizsiniz, sizin bana karsi getireceginiz ispat nedir? Ask Ehli/Hakikat Ehli'nin yazdiklari eserler mi? Kur'an Ayetlerinin kendi anlayisiniz ölcüsünde ki yorumlarimidir?
Ne zaman'dir buraya kadar neden Din tabanli/agirli konusmayip felsefe üzerinden görüs alis verisinde bulundugumu anlamis olmalisiniz.
Saygilarimla
Sinan
|
Yukarı dön |
|
|
Sinan_25 Ozel Grup
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Asd, benim size sordugum soru yazi arasinda kaybolmus, tekrar iletiyorum:
Sinan Yazdı:
Suan bir tane ev hayal ediyorum, bu evde dört kisi yasiyor. Bu evin icinde bir kac oda olmasina ragmen, evin disinda baska hic bir ortam yoktur hayal ettigim, icinde yasayan dört figürün ev'den cikmasi sözkonusu olamaz cünkü ben böyle bir istegi bu figürlerde canlandirmadigim icin böyle bir iradeye sahip olamazlar, dahasi, zaten bu evin disinda baska bir ortam yok ki, evin disinda gidebilecek bir mekan olsun.
Simdi isin enteresan tarafi, benim düsledigim hayalin ötesinde birer etkenlikler farz edelim ki, bu hayalimde ki figürler kendi iradelerine göre hareket ediyor olduklarini var saysinlar.
Asd123, size soruyorum, bu 4 figür'den, bir tanesinin dahi bana ermesi mümkün mü?
Bence degil! Cünkü zaten benim varimda birer varliklari yoktur. Sadece kendi varimin hayal mertebesinde/boyutunda bir bir acilimidir! Ayni hayali bir baskasi düslese ve bende o insan'in hayalindeki yine ayni 4 figür'den birinin rolüne girebilsem, bende hayal edilen olurdum ve diger hayal edilenler gibi kendime has bir kimligim oldugunu, kendi irademle hareket ediyor olmami savunurdum. |
|
|
Hayalinizdeki bir figürün kendi variniza ermesi mümkünmüdür, mümkünse nasil mümkün oluyor, degilse neden mümkün degildir, birde sizin acinizdan ele alalim lütfen.
Saygilar
|
Yukarı dön |
|
|
asd123 Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 18 ekim 2005 Gönderilenler: 85
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Sinan diyor ki: Neyseki sizin genel mesajlarinizi degerlendirip, buna dayanarak bu soruyla ilgili ne anladigimi söyleyebilirim:
Degisen olay ile benim anlayisimca sizin kastettiginiz, sekil(madde) itibariyle degisen birsey yoktur, Ruh, öz'e dönüs ve teslimiyetle, hakikatle bütünlesmis, madde sinirlarini asmis, hakikat olmus demektir. Daha önce fiiller madde kimligine has iken, hakikat olmakla fiiller has kimliginden'dir. Dünyayi artik sadece algilarla degil, algilarin ötesinde kavriyor, perdeler kalkmis demektir.
Konumuzun birkere madde boyutuyla ile ilgili alakasinin olmadigini belirtmek isterim. Sözkonusu edilen meselenin mana boyutu degerlendirilmektedir,dikkat cekerim! Dünya hayatinda her ne kadar madde unsuru ön planda aktivite islevini yerine getiriyor zanni hakimse de, öyle kabulleniliyorsa da; bütünün icinde bir noktanin yansimasindan ibarettir; baska anlatimla, bütünün kendisi degildir. Nokta bütünü temsil edemez, temsil edilen noktanin kendisidir. Isaret edilen bu nokta , bütünün parcasi olmasi muhtevasi geregi bütünü sezgi ve kavrayis ölcüsünde tanir ve bilir.Dünya hayatinda perdenin kalkmasi sözkonusu olamaz, "yaratilmanin gayesi" sebebiyle. Ben yine benim, degisen bilinmeyenin bilinmesi,idrak edilmesi,hersey bundan ibaret.
Sinan diyor ki: Velhasil Ruh'un kendini kavramasi nasil olur, bunu bana degil,kendinize sormalisiniz, zira bu görüs bana ait degil, benimseyende ben degilim. Sizin bu görüsü benimsemis olup olmamaniz sorulmadi ki, sorulan; bundan ne anladiginiz idi. Sinan diyor ki: Sizin savundugunuz görüsler görebildigim kadariyla felsefidir, meta fiziktir, felsefidir cünkü elinizde hicbir kanit yok. Siz savundugunuz görüsleri hayata gecirebildiniz mi? Allah'in var'inda yok olabildiniz mi? Yada tanidiklarinizdan herhangi bir Insan Allah'in var-in'da fena oldu mu? Olduysa delili nedir? Yalin sözler mi? Bir iddia mi? Anlayis duvarlari icinde benimsenen hayat tarzimi? Nedir?
Kanit derken neyi anlatmaya calisiyorsunuz, dogrusu anlamis degilim. Kanitlanmamis seyin hükmü yok mu demeye calisiyorsunuz? Benim kanitim Kuran ve Allah diyorsaniz,soruyorum: kanit bunun neresinde? Yani siz Allahi elle tutulur bir kanit gibi mi algiliyorum demek istiyorsunuz? Yok kanitim sadece Kuran diyorsaniz ,onun elle tutulur tarafini kabullenmis oluyorsunuz demektir ki, bu da matbaada basilmis herhangi bir kitaptan öteye gitmeyen anlamina gelir. O ki kanit üzere kurulmus hayat görüsünü savunuyorsunuz, Allahi bu görüs tarzinizla asla kanitlayamazsiniz, bunu bilmenizi isterim. O´nu yani Allahi ancak ve ancak mana boyutunda kavrar ve mana boyutunda anlariz! Manayi maddeye indirgemek, kokuyu tarif etmekle es anlamli olur ki varin gerisini siz düsünün. "Ask ispat edilmez yasanir." siz benden burda neyin ispatini istersiniz? Tekrar söylüyorum, sizin olmazsada ,benim burdaki konulara yaklasim tarzim madde degil, mana boyutundadir, altini cizerim.Düsüncelerimi anlatim tarzi olarak felsefik gibi görüyor olabilirsiniz; adi üstünde bu sadece bir tarzdan ibarettir, oysa ki mana itibariyle hicte felsefik olmadigini, bilakis inancimin geregi oldugunu, yani dini oldugunu belirtmek isterim.
Sinan diyor ki: Bakin benim böyle bir görüsüm, iddiam yok, icimde Allah'dan var olan bir Ruh'un varligina inanmiyorum, kaldi ki bu Ruh'un geri öz'üne dönecek olduguna inanayim.
Benim, ruhun Allaha geri dönecegi gibi yorumum hangi yazilarimda mevcut, gösterirseniz sevinirim. Ruhla ilgili anlayisima yeteri kadar aciklik getirdigim kanisindayim. Eger yanlis anlamissaniz yada hic anlayamamissaniz bu benim degil sizin probleminizdir, bilmenizi isterim.
Sinan diyor ki: Haydi ispat getiriniz demis olsam, ki bu durumda iddia sahibi sizsiniz, sizin bana karsi getireceginiz ispat nedir? Ask Ehli/Hakikat Ehli'nin yazdiklari eserler mi? Kur'an Ayetlerinin kendi anlayisiniz ölcüsünde ki yorumlarimidir?
Anlayisim ispatimdir!Anlayisimin Kuran´a ters düstügünü sanmaniz, su andaki durusunuzun ürünüdür ki bu durus sadece sizi alakadar eder, Kuran´i baglamaz. Baglar diyorsaniz ki bu cihetle Kuran´i temsil yetkinizin var oldugu sonucu dogmus oluyor demektir. Okuyan okudugunu anlamaz, sadece anladigini okur! Anlamak kap meselesiyle orantilidir. Kabimiz hacminde okudugumuzu anlar, kabimiz hacminde de anladigimizi yorumlariz. Kuran anlayisini herhangi bir kaba sigdiramadigimiza göre; senin , benim anlayisimizla asla yorumlayamayiz. "Yorum, yorumu yapana aittir."
Sinan diyor ki: Hayalinizdeki bir figürün kendi variniza ermesi mümkünmüdür, mümkünse nasil mümkün oluyor, degilse neden mümkün degildir, birde sizin acinizdan ele alalim lütfen.
Bu konuyu yazimin basinda degerlendirdim zaten. Sadece sunu eklemek isterim: Benim anlayisimda hayal eden veya hayal edilen diye bir sey yok. Sinan diyor ki: Ayrica bu Forumda Iskender Evrenesoglu'nun mensuplarina verilen Cevaplarin icinde benim size bu soruda verebilecek yanitlarim mevcut. Belki okumussunuzdur.
Benim Iskender Evrenosoglu hakkindaki düsüncelerimi bu forumda okuyabilirsiniz. Ayrica onlara vermis oldugunuz cevaplar beni degil onlari baglar.Evrenesoglu´nun görüsünü benim görüsümün paralelliginde degerlendirmeniz cok yanlis. *Özel mesajiniz icin tesekkürler. Umarim size gönderdigim özel mesaji almissinizdir.
Saygilarimla
|
Yukarı dön |
|
|
Sinan_25 Ozel Grup
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam.
Yazdiklarinizdan cikarimlar yapacagim, itirazlariniz olursa yazarsiniz.
Asd Yazdı:
Dünya hayatinda her ne kadar madde unsuru ön planda aktivite islevini yerine getiriyor zanni hakimse de, öyle kabulleniliyorsa da, bütünün icinde bir noktanin yansimasindan ibarettir; |
|
|
Cikarim: Nokta hakikattir, madde ise bütünün icinde hakikatin(Nokta'nin) sadece bir yansimasidir.
asd Yazdı:
baska anlatimla, bütünün kendisi degildir. Nokta bütünü temsil edemez, temsil edilen naktanin kensidir. Isaret edilen bu nokta , bütünün parcasi olmasi muhtevasi geregi bütünü sezgi ve kavrayis ölcüsünde tanir ve bilir.Dünya hayatinda perdenin kalkmasi sözkonusu olamaz, yaratilmanin gayesi sebebiyle. |
|
|
Cikarim: Bir baska degisle, varlik, kölgesini degil, kölge varligi temsil eder.
Asd Yazdı:
Sizin bu görüsü benimsemis olup olmamaniz sorulmadi ki, sorulan; bundan ne anladiginiz idi. |
|
|
Benim anlayisimca kisinin kendini bilmesi, nereden geldigini, nereye dogru gittigini, neden var edildigini, neden birgün yok olacagini... sorgulamasi, dünyasininin ve herseyin bir yasa üzere isledigini, bu yasaya büyük bir gücün hakim oldugunu, akletmek, kabul etmek demektir.
Kisinin kendini bilmesi, bir Yaraticinin var oldugunu bilmesi, akletmesi anlamina geliyor. Ben kisaca bu sekilde anliyorum.
Asd Yazdı:
Kanit derken neyi anlatmaya calisiyorsunuz, dogrusu anlamis degilim. Kanitlanmamis seyin hükmü yok mu demeye calisiyorsunuz? Benim kanitim Kuran ve Allah diyorsaniz, kanit bunun neresinde diye soruyorm?
Yani siz Allahi elle tutulur bir kanit gibi mi algiliyorum demek istiyorsunuz?
Sadece Kuran diyorsaniz ,onun elle tutulur tarafini kabullenmis oluyorsunuz demektir ki,
bu da matbaada basilmis herhangi bir kitaptan öteye gitmeyen anlamina gelir.
Kendinizle celistiginiz farkindasiniz herhalde.
|
|
|
Bu kadar carpitmanizida beklemezdim dogrusu. Kendi hayata bakis aciniz ile Allah inancini, Allah'in söylediklerini bir mi tutuyorsunuz? Nasilki Allah'i görüp bizzat tanik olamazsin, o halde benim söylediklerime yönelik benden de bir kanit bekleyemezsin gibi anlayis seziyorum yazinizda.
Allah'in söylediklerinin hükmü vardir, bunun ötesinde örnegin sizin Kur'an Ayetlerinden cikaracaginiz yorumlarin hic bir hükmü yoktur, kendinizce yorum olarakta, kanit olarakta, sadece sizi baglar.
Örnegin: "Dünya hayatinda her ne kadar madde unsuru ön planda aktivite islevini yerine getiriyor zanni hakimse de, öyle kabulleniliyorsa da, bütünün icinde bir noktanin yansimasindan ibarettir;" diyorsunuz.
Nerede bunun delili? Kur'an-in hangi Ayetinde böyle bir tarif var desem, siz muhtemelen kendi görüsünüze uyan Ayetler sunacaksiniz, e kabul edersiniz ki sizin kendi görüslerinizin bana göre hic bir hükmü yoktur. Ayetlerin yorum ötesinde getireceginiz bir kanit olabilir mi? Hic sanmiyorum.
Siz bana söylediklerinizin ne kadar Din'i ve ne kadari felsefi oldugunu sormustunuz, bende o sekilde size cevap verdim.
Asd Yazdı:
O ki kanit üzere kurulmus hayat görüsünü savunuyorsunuz, Allahi bu görüs tarzinizla asla kanitlayamazsiniz, bunu bilmenizi isterim.
O´nu yani Allahi ancak ve ancak mana boyutunda kavrar ve mana boyutunda ispat edebiliz! Manayi maddeye indirgemek, kokuyu tarif etmekle es anlamli olur ki varin gerisini siz düsünün.
"Ask ispat edilmez yasanir." siz benden burda neyin ispatini istersiniz? |
|
|
Ben sizden Rahman'in kanitini getirin demedim, Din'e dayandirdiginiz hayat felsefenizi ispatlayin desem yorum ve görüsün ötesinde kanit getiremezsiniz, ve sadece kendi görüsünüz olarak kalir demek istedim. Bunu anlatmaya calisiyorum.
Ben kendi felsefemi mümkün mertebe Dinime dayandirmiyorum, sizin felsefeniz inancinizin bir parcasi olmus, benim felsefe dedigime siz inancim diyorsunuz, olay bu.
Ben maddeye maneviyattan cok önem vermedigim gibi, maddeyide maneviyatin altinda birakmam. Benim Kur'an-dan anladigim ölcülü olmaktir, birini digerinden üstün bulmak, uc safhalarda gezinmek demektir.
Esasinda sorun nedir biliyormusunuz, sizin gercek olarak kabul ettiginiz, kilitli bir kutunun icinde, anahtara sahip olabilmek icin ayni bünyeye, ayni ruh haline sahip olmak lazim. Ama bu hic bir zaman gercegin kaniti degildir, olamazda. Farkli daglara tirmanmak farkli manzaralari dogurur, bu tür örnekleri istedigimiz kadar uzatabiliriz.
Ne yapalim ki insan sayisinda görüs ayriliklari olsabilsede, hakikat yalnizca 1 tane'dir.
Asd Yazdı:
Benim, ruhun Allaha geri dönecegi gibi yorumum hangi yazilarimda mevcut,
gösterirseniz sevinirim. Ruhla ilgili anlayisima yeteri kadar aciklik getirdigim kanisindayim.
Eger halen yanlis anlamissaniz yada anlayamamissaniz bu benim degil sizin probleminizdir, bilmenizi isterim. |
|
|
Karsinizdaki insan'in sizin ifade ettiklerinizi size göre tam olarak anlamadigini o insanin acizligi ile sonuclandirmak, bana göre basitliktir, ve böylesine bir acizligi geri iade ederim.
Sizinle benim aramda zaten ilk noktadan itibaren görüs ayriligi var, bizzat Ruh inancidir. Bu acidan Ruhlar ha Tanri'nin var'indan ayriklasarak zuhur etmis olsun, ha da bir bütünün parcasi olsun, model itibariyle farklilik olsada öz itibariyle bu Ruhlar'in bizzat Tanri'nin var'in-dan meydana geldi görüsünü degistirmiyor ki.
Her ikimizinde ispat edebilecek durumu olsa, siz benden ispata daha elverislisiniz. Bunu ister kabul ediniz ister etmeyiniz.
asd Yazdı:
Anlayisim ispatimdir! Kurana ters düstügünü sanmaniz, su andaki durusunuzun ürünüdür ki bu durus sadece sizi alakadar eder, Kurani baglamaz. Baglar diyorsaniz ki bu cihetle Kuran´i temsil yetkinizin var oldugu sonucu dogmus oluyor demektir.
Okuyan okudugunu anlamaz, sadece anladigini okur! Anlamak kap meselesiyle orantilidir.
Kabimiz hacminde okudugumuzu anlar, kabimiz ölcüsünde anladigimizi yorumlariz.
Burdan yola cikarak Kuran anlayisini herhangi bir kaba sigdiramadigimiza göre;
senin , benim anlayisimizlada asla yorumlayamayiz. "Yorum, yapana aittir." |
|
|
O halde isimize geldigi zaman Kur'an-dan ortak paydalarimiz olacak, isimize gelmediginde bu benim anlayisimdir, anlayis görecelidir, kimse Kur'an-i temsil etmiyor diyecegiz. Dogrusu bu bana göre kolayciliktir.
Peki ibadet konularini Kur'an-dan temin eden insanlar size göre neyi temsil ediyor? Kendi kendine uydurduklari hükümlerimi?
Eger sizin bu anlayisiniz kesinlikle dogru olsaydi fikir birligi hic bir konuda saglanamazdi.
Simdi diyebilirsiniz ki, acik hükümler ayri, mutesabih konular ayri. O halde mutesabih mesajlardan ne anladigimizi Kur'an-a mal etmeyelim. Dahasi, ayni hak ile sizden sormazlarmi, siz Kur'an-imi temsil ediyorsunuz,diye.
Asd Yazdı:
Benim Iskender Evrenosoglu hakkindaki düsüncelerimi bu forumda okuyabilirsiniz. Ayrica orda vermis oldugunuz cevaplar beni degil onlari baglar.Evrenesoglu´nun görüsünü benim görüsümüm palalelinde degerlendirmen cok yanlis.
|
|
|
Iskender Evrenesoglu hakkindaki düsünceleriniz, ayni temel inancin farkli acilimlarini savunmuyor olmadiginizi göstermiyor malesef.
Nedir bu temel inanc? Insan-Ruh'u inanci, bizzat Tanri'nin var-in'dan var olan Ruhlar.
Bu konuda yanitlar verildi, eger okuduysaniz benim size verebilecegim yanitlarida almissiniz demektir. Özellikle Iskender'e yönelik acilan sitede Ruhla ilgili yazilari sayet okumadiysaniz okuyun ve icab ediyor yeni bir baslikta itirazlarinizi belirtin, zaten bu Forumda da Ruh'la ilgili yazilar yazildi. Madem siz, kendi görüsünüze göre salt felsefe yapmiyorsunuz, buyurun Kur'an-dan delilleriniz ne ise, Kur'an tabanli ortaya koyunuz, hep beraber inceleyim.
Biraz sürtüsmeli yazisma oldu, rencide ettiysem af ola.
Asd Yazdı:
*Özel mesajiniz icin tesekkürler. Umarim size gönderdigim özel mesaji almissinizdir.Bu mesajla ilgili sorulariniz varsa sevinirim |
|
|
Bende tesekkür ediyorum, evet aldim. Icab ettiginde mutlaka sorarim.
Saygilarimla
Sinan.
|
Yukarı dön |
|
|
asd123 Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 18 ekim 2005 Gönderilenler: 85
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Sinan diyor ki: Her ikimizinde ispat edebilecek durumu olsa, siz benden ispata daha elverislisiniz. Bunu ister kabul ediniz ister etmeyiniz.
Sizden bu anlatiminizla ne demek istediginizi sormak istiyorum. Cevaplarsaniz sevinirim. Yazinizla ilgili yorumlarimi daha sonra yapacagim.
Saygilarimla
|
Yukarı dön |
|
|
Sinan_25 Ozel Grup
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam.
Kisaca bana göre, benim icimde bir Ruh yoktur. Size göre vardir. Üstelik bu Ruhlar size göre bizzat Tanri'nin var'in-dan var edilmistir.
Yoksa daha önceki yazdiklarinizi yanlismi anladim?
Sinan
|
Yukarı dön |
|
|
asd123 Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 18 ekim 2005 Gönderilenler: 85
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Anlamadigim nokta su: Benim sizden ispata daha elverisli olmami neye göre yorumluyorsunuz meselesi dir? Cevabinizi bekliyorum.
saygilarimla
|
Yukarı dön |
|
|
Sinan_25 Ozel Grup
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam.
Peki, söyle izah edeyim: birsey ya vardir yada yoktur, özellikle konu Ruh ise, ya vardir yada yoktur, var diyen kisi varligini ispat etmeye, yok diyene göre, daha elverislidir. Bu acidan elverislidir dedim.
Yoktur diyen kisi olmayan birseyi zaten ispat edemez.
Simdi siz bu konuyu Allah'in varligi yoklugu ile esdeger tutabilirsiniz ama ben bunun izahini size verdigim asil cevap bölümünde yaptigima inaniyorum. Ayni mantigi Allah'in varligina yokluguna uyarlasam zaten Kur'an cercevesinde konusmus olmazdim.
Sanirim yanlis anlasilmaya yol acan diger ayrinti, ben hayat tecrübeme yada bati veya dogu felsefesine dayanarak ruh yoktur demiyorum ki, Kur'an-dan anladigim kadariyla böyle bir sonucu cikartmisim. Sirf "var" diyen görüse karsi muhalefet olayim diye degil.
Özetle: Iki insan vardir, Kur'an okur. Birincisi kendisince Ruh'un varligina Kur'an-dan delil bulur, ikincisi Insanlar'in birer Ruh'a sahip olmadiklarini anlar. Var diyen iddia sahibi bunun ötesinde bitirici kanit getirmesi gerekirdi, bunu yapamayacagi icin bu görüs ortada kalacaktir.
Son olarak, Allah'in mesajlarini bir takim görüslerden etkilenerek algilamak ayri, önyargisiz mesaji anlamaya calismak apayridir.
Saygilarimla
|
Yukarı dön |
|
|
|
|