HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Tevbe sûresi: çeviri, yorum Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Koruyan ve bağışlayan Allah’ın adıyla

 

Ortak koşanlardan kendileriyle andlaştıklarınıza Allah ve elçisinden uyarıdır (1): Yeryüzünde dört dolunay daha dolaşın. Ama Allah’ı etkisiz bırakamazsınız; bunu bilin. Allah gerçeği örtenleri rezil eder (2).

 

Ayet 2’de anılan andlaşmanın süresi var: 4 dolunay - arbeate eşhur. O halde yalnızca bir ateşkes andlaşması bu. Süre dolunca savaş yeniden başlayacak.

 

Yer: Mescidil Harâm. Bunu ayet 7'den anlıyoruz: Allah ve elçisi ortak koşanlarla andlaşma yapmaz. Ama Mescidil Harâm’da kendileriyle sizin andlaştıklarınız başka.

 

Zaman: inananların Mekke’ye girdiği an. Bu, andlaşmanın Mescidil Harâm’da yapılmasından belli oluyor. İnananlar Mekke’yi ele geçirip Mescidil Harâm’a ulaşmış durumdalar. Ve ortak koşanlara tandıkları süre 4 dolunay olduğuna göre zaman o sürenin başıdır. İlk yasak dolunay olan "şehru ramazân"ın başı. 

 

*

 

"4 dolunay"dan kastın yasak dolunaylar olduğu ayet 5’ten anlaşılıyor: YASAK DOLUNAYLAR çıkınca ortak koşanları bulduğunuz yerde öldürün - Fe iza'nsalahel EŞHURUL HURUMU fektulû'l müşrikîne haysu vecedtum ûhum...

 

O halde şu söylenebilir: İnananlar Mekke’ye ilk yasak dolunayda  girdiler, ki aynı zamanda oruç dolunayı idi (2:185).

 

İlginçtir; inananların Mekke yolunda oruçlu olduğunu dile getiren anlatılar var. İşte onlardan biri. Abd Allah b. ‘Abbas anlatıyor:

 

Allah’ın elçisi, selam ona, fetih yılının Ramazânında Mekke’ye yürüdü. Oruçluydu. Ama Kadid’e varınca orucu bozdu; öteki inanırlar da bozdular. (Muvatta; No. 592).

 

 

*

 

Kuran’da adı geçen tek dolunay budur. ŞEHRU RAMAZÂN (2:185) ki sıcak dolunay anlamına gelir çünkü sıcak yaz aylarını haber verir ve o aylardaki avlanma yasağını (5:2, 5:95) başlatır. Tam olarak 21 Hazirandaki yaz dönencesini izleyen 0-30 gün içinde doğar. 

 

photo

 

Yarıküremizin 2009'a ait "şehru ramazân"ı 7 Temmuzda doğdu. Yukarda onun İstanbul'da çekilen bir fotoğrafını görüyorsunuz.

 

 

*

 

Kamerî yıla ait HARAM AYLAR ardardına gelmezler. Oysa Allah’ın kurduğu düzende (9:36) yasak dolunaylar ardardına gelirler. Bunu örneğin Tevbe 2 ve 4’de dile getirilen ateşkesin süresi kanıtlar:

 

Yeryüzünde 4 dolunay dolaşınYasak dolunaylar çıkınca

 

O yasak dolunaylar ardardına gelir demek bu. Yoksa "Dört dolunaylık ateşkesin üç dolunayına şimdi uyalım, sonra barışa birkaç dolunay ara verelim, sonra kalan dördüncü dolunaya da uyarız" diye abes bir ateşkes çıkar ortaya. Taksitli ateşkes. 

 

Kamerî aycıların yaptığı işte bu.

 

Kamerî haram aylardan Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ardardına gelir, tamam, ama Recep alır başını gider. Ve araya hiçbiri haram olmayan bir sürü ay girer.

 

Bu demektir ki 4 yasak dolunaydaki av yasağına yalnızca 3 dolunayda uyacaksınız, dördüncü dolunayda yasağa masağa boş vereceksiniz... Avlanma yasağına taksitli itaat.

 

Aslında Allah'a boş vermek değil mi bu; ilahî düzene fesat sokmak değil mi? İnsanlar neden yapar bunu?

 

1. Muharrem,
2. Safer,
3. Rebîulevvel,
4. Rebîussânî,
5. Cemâziyelevvel,
6. Cemâziyelâhir,
7. Recep,
8. Şaban,
9. Ramazan,
10.Şevvâl,
11.Zilkade,
12.Zilhicce.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Bu Büyük Hac gününde Allah ve elçisinden insanlara duyurudur: Allah ve elçisi ortak koşanlardan uzaktır. Doğrulursanız kendi iyiliğinize. Ama dönerseniz siz Allah'a engel olamazsınız. Elçi! Gerçeği örtenlere duyur: acı bir ceza var onlara (3). Ama andlaşmaya eksiksiz uyan ve size karşı başka birine yardım etmeyen ortak koşanlar başka. Onlarla andlaşmanıza sonuna kadar uyun. Allah, sakınanları sever (4).

 

Ayet 3’te büyük hac anlamında HACCİL EKBER deniyor. BÜYÜK denmesinin bir nedeni olmalı. Nedir? O haccın farklı etkinliklerle yerine getirilmiş olması? Hayır, haccın MENASIK denen etkinlikleri Allah’ın buyruğudur; değişmez:

 

Hacının

-"Arafat vakfesi"nde bir özhesaplaşma yaparak kendini tanıması (2:198)

-bu imkanı bulduğu için "Meş’aril Harâm vakfesi"de Rabbine şükretmesi (2:198)

-yoksullar için hayvan bağışlaması (22:28)

-İslamın ilk mescidini dolanarak Tek Allah'çı İbrahim peygamberi anması (22:29)

 

Elçi ve arkadaşları Allah’ın buyurduğu bu etkinlikleri elbet eksiksiz yerine getirdiler. Eminiz çünkü Allah'ın elçisi kendisine ne indirilirse ona uyardı (10:15)

 

Çok yoksul olanlar hayvan bağışlayamadı belki. Onlar da 10 gün kefaret orucu tutmuştur (2:196).

 

Asıl neden bence o haccın Allah elçisinin ve arkadaşlarının BÜYÜK bir özlemini karşılamasıydı. Uzun süre evine yurduna sokulmayan ve hac ibadetlerine engel olunan o inanırların bileklerinin gücüyle yasağı kırdığı ve ibadetlerini özgürce yerine getirdiği andaki duyguları elbet muhteşemdi, büyüktü.

 

O haccın zamanına gelince, ayette bu belirtilmiyor ama kolayca ortaya çıkarılabilir.

 

Bir kere, büyük hac yasak dolunayların ilkinde yapılmış olamaz. Çünkü o, oruç dolunayıdır (2:185): Sıcak dolunayda… ayıraç indirildi, hanginiz o dolunaya tanık olursa oruç tutsun - Şehru ramazân ellezî unzile fîhil… furkân, fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh.

 

Eğer sıcak dolunayda hac ibadeti yapılırsa "Hayvan bağışlayamıyanlar 10 gün oruç tutsun!" diyen Allah’ın buyruğu hükümden düşer. Onlar zaten oruçlu…

 

İkinci yasak dolunaya ait ilk 10 gün. Mekke fatihleri büyük hac ibadetlerini o zaman yerine getirdiler.

 

*

 

Tevbe 28 vahyolunup ticarî hac yasak edilinceye kadar dinî (3:97, 22:27) ve ticarî (28:27)  hacların  birlikte uygulandığı anlaşılıyor (9:19).

 

 

 <----------  <---------

 

 

Ayın dolunaydan inip hilale varma süresi: 10 gün. Tevbe 28'e kadar Mekke'de kurulan geleneksel PANAYIR anlamındaki ticarî haccın süresi işte bu. Dinî haccın süresi de bu (2:189). 10 gün. Ancak acelesi olan, haccını 2 günde tamamlayabilir ( 2:203).

 

*

 

Yapmakta oldukları hac ibadetinin böylece sonuna gelen Mekke fatihleri yoksullar için hayvan bağışında bulunduktan sonra "İşlem tamam!" anlamında saç traşı oldular ve tavafa niyet ettiler. 

 

Ve alış veriş yapıp eğlenmek için panayıra gelmiş olan "insanlar"a aynı büyük hac günü şu uyarıda bulundular:

 

 

(1)Ateş kesen, devlettir. Allah ve elçisi ortak koşanlarla andlaşma yapmaz.

(2)Tevbe edip doğruya yönelirseniz kurtulursunuz.

(3)Andlaşmadan dönerseniz sonucuna katlanırsınız.

(4)Biz andlaşmaya sonuna kadar bağlıyız.

 

Ortak koşanlarla Allah elbet andlaşma yapmaz çünkü hükmüne kimseyi ortak etmez O (18:26). Allah'ın şirke göz yumması düşünülemez.

 

Artı, İslam devleti de savaşı sona erdiren bir barış andlaşması yapmaz. Mescidi Harâm'da yapılmış olan, savaşa yalnızca ara verdiren bir ATEŞKES andlaşmasıdır.  



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Bu yasak dolunaylar çıkınca ortak koşanları bulduğunuz yerde kuşatın, yakalayın, öldürün. Tüm geçitlerini tıkayın onların. Artık doğrulur, namazı kılar, zekâtı verirlerse yollarını açın. Allah esirgeyendir, bağışlar (5). Ortak koşanlardan birisi sana sığınmak isterse isteğini yerine getir ki Allah'ın sözlerini dinlesin. Sonra onu kendi yuvasına götürürsün. Bu böyle. Çünkü bilmeyen bir topluluk onlar (6). Ortak koşanların Allah ve elçisiyle ne andlaşması olabilir?! Ama Mescidi Harâm’ın yanında sizin andlaştıklarınız başka. Bunlar size dürüst davrandıkça siz de onlara dürüst davranın. Allah sakınanları sever (7). Evet, ne andlaşması?! Size onlar egemen olsa yakınlık ve andlaşmalardan doğan hiçbir hakkınızı gözetmezler. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye yelteniyorlar ama kalpleri hayır diyor. Çoğu sapıtmış onların (8). Allah'ın ayetlerini üç kuruşa satar, Allah'ın yolundan çevirirler. Ne çirkin davranırlar (9). Bir inanırın yakınlık ve andlaşmalardan doğan hiçbir hakkını gözetmezler. Azıtmış kişilerdir (10). Yine de artık doğrulur, namazı kılar, zekâtı verirlerse dinde kardeşiniz olurlar. Bilen bir topluma ayetlerimizi böyle açıklıyoruz (11).  

 

 

 

 
İnsanları bir ormanın ağaçlarına benzetirsek inananlar yaşayan ağaçlardaki "can"dır; ortak koşanlar ise yanan ağaçlardaki alev. Ama kendilerinin ağacın "can"ı olduklarını bilmez ikinciler.  

 

Yanmakta olan ağacın alevi ormanı rahat bırakmaz, bırakamaz; öteki ağaçlara sıçrayıp onlarda var olmayı sürdürmek zorundadır. Yoksa kendi kendisini yakıp bitirdikten sonra söner gider.

 

*

 

Burûc sûresi:

4.Yüz karası oldu o hendek halkı - Kutile eshabul uhdûd

5.Bol yakıtlı ateş

6.Orda öyle oturdular

7.İnananlara yaptıklarını izlediler

8.Onlardan intikam aldılar övgüye değer o üstün Allah'tan başkasına iman etmiyorlar diye...

 

Hac sûresi: Onlar sırf "Rabbimiz Allah!" dedikleri için,  haksız yere, yurtlarından çıkarılmış olanlardır - Ellezî uhricû min diyar ihim bigayri hakkin enyekûlû rabbünâ allâh (40).

 

Tebbet sûresi: Ebî Leheb'in elleri kurusun; kurudu da! (1). Ateşe atılacak o (3). Ve onun odun taşıyan eşi (4)...

 

ÖFKE (gayz) saldıran müşriklerin püskürttüğü alevlerdir; inananların ise savunma azmi. İnananlar o alevleri söndürüp savuşturmak zorunda. Yoksa cayır cayır yanacaklar. Onun için sertlik derecesinde azme ihtiyaçları var:

 

İnananlar! Ortak koşanlarla savaşın ki Allah onları sizin ellerinizle cezalandırıp rezil etsin (9:15)... Ve onların içindeki öfkeyi söndürsün -Ve yüzhib gayze kulûbihim… (9:16)  

Ey nebi! Gerçeği örtenlerle ve ikiyüzlülerle savaş; sert ol onlara – veğluz aleyhim (9:73)

İnananlar! Yanınızdaki örtenlerle savaşın ki sert bulsunlar sizi – ve’l yecidû fîkum gılze (9:123).

 

*

 

Ortak koşanlar inananlara bir koşulla güven verebilir artık:

 

İnananların "Rabbimiz Allah!" demesini savaş nedeni saymayacaklar (22:40); yakıp yok eden alev olmayı bırakıp yaşayıp yaşatan can olacaklar.

 
Kısacası, İslam olacaklar.
 
Yoksa  zayıf düştüklerinde barış dilenirler; sonra güçlendiklerinde "Rabbimiz Allah!" diyen inanırların üstüne yine çullanırlar. Yine yakıp yok ederler.


__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Muhammed peygamberin doğumundan yaklaşık 50 yıl önce Yahudi kralı Zu Nuvas, Zafâr ve Hadramaut’taki kiliseleri yakıp yıktıktan sonra Necran’a saldırıp Hristiyan "inanırlar"ı işkence ve toplu kıyımdan geçirdi.

 

Necran'ın güney-batısındaki o yerin* günümüzdeki adı, hendekler ya da ÇUKURLAR anlamında, El-Uhdûd. Zu Nuvas ve adamları Hristiyan inanırları işte o çukurlarda yakmışlar, yalnızca Allah’a iman ediyorlar diye – illâ en yu’minû billah (85:8)...

 

Bunlar, söylendiğine göre,  o ateş çukurlarının günümüze ulaşan kalıntıları. Şimdi turistik alan.

 

Hristiyanlara biz GAYRİMUSLİM deriz ama Allah’ın ındinde inananlar idi onlar çünkü Allah’a ortak koşmuyor, yalnızca Allah’a inanıyorlardı –illa en yu’minû billah: (o sadist hendek halkı), inananlara yaptıklarını kendileri izlediler – Ve hum alâ mâ yef’alûne bi’l muminîne şuhûd (85:7)…

 

Zu nuvaslar, ebu lehebler (111:1) "Allah bir!" diyenleri yok edilmesi gereken böcekler gibi gördüler hep. İnananları o yüzden acımasızca yaktılar, amansızca bunalttılar.

 

Önemle bu konunun üstünde durmamın nedeni Tevbe 5 ve 11'in ateistlerce istismar edilmesidir.

 

5: Bu yasak dolunaylar çıkınca ortak koşanları bulduğunuz yerde kuşatın, yakalayın, öldürün. Tüm geçitlerini tıkayın onların. Yönlerini doğrultup namazı kılar, zekâtı verirlerse yollarını o zaman açın.

11: Yönlerini doğrultup namazı kılar, zekâtı verirlerse dinde kardeşiniz olurlar.

 

Dikkat edelim, Tevbe ve Burûc'daki ortak koşanlar inanç özgürlüğünü zerrece tınmayan,  insanları yalnızca Allah'a inanıyorlar diye cayır cayır yakan, "Allah bir!" diyen Muhammed'e evini yurdunu dar eden, ordular toplayıp inananlara saldıran kişiler idi.

 

O sadistler ile baş etmenin tek yolu tevhidin savaş nedeni sayılmaktan çıkarılması idi. İnananlar Mekke'ye girince bir andlaşma yapılıp ateş kesilmişti ama o neden hâlâ geçerliydi. Çünkü yapılmakta olan, TEVHİD gerekçeli bir "din savaşı"ydı. Ortak koşmak ne zaman sona ererse TEVHİD o zaman savaş nedeni olmaktan çıkacaktı. "Yönlerini doğrultup namazı kılar, zekatı verirlerse..." denmesinin nedeni bu idi.    

 

Yoksa Allah'ın dininde en küçük dayatma dahi YASAKTIR (2:256); özsavunma dışında savaşa İZİN YOKTUR (2:190) . Çünkü KORKUTMA ve DAYATMA münafık üretir. MÜNAFIKLIK ise "gizli şirk"tir; açık şirkten daha kötüdür.  

 

Sonuç olarak: eğer zu nuvaslar ve ebu lehebler hortlayıp TEVHİD mensuplarına savaş açar ve "inananlar"ı bu devirde cayır cayır yakmaya girişirlerse o sadistleri de kuşatmak, yakalamak, öldürmek farz olur. 

 

Ama TEVHİD gerekçeli din savaşı artık yok.

 

______________________________________

 
*
  


__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
takva81
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 13 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı takva81

selamlar..

  sayın hasan akçay abi yine bilmin ilmin ışığını yayıyorsun. helal. sana

     allah buyurdu.. o peygamber hevasından konuşmaz. allahdan aldığı ilim bilimle konuşur.   evet mesele bu kuranı okuyan allahın ilmini bilmini öğrenir.

   



__________________
ben yanlız kendimi kurana adadım.
Yukarı dön Göster takva81's Profil Diğer Mesajlarını Ara: takva81
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Bunlar yüreklendirici sözler, takva kardeşim. Allah razı olsun.

*

Andlaşmalarından sonra yeminlerini eksik yerine getirip dininize saldırırlarsa öldürün örtenlerin elebaşılarını. Belki artık son verirler. Yeminleri yok onların (12). Yeminlerini bozan, elçiyi yurdundan atmaya girişen bir toplulukla savaşmayacak mısınız? Üstelik ilkin onlar size saldırdı. Yoksa korkuyor musunuz? Eğer inandıysanız asıl korkmanız gereken, Allah'tır (13). Savaşın ki Allah onların cezasını sizin ellerinizle versin; burunlarını sürtsün; onlara karşı size yardım edip inananların göğüslerini huzurla doldursun (14). Yüreklerindeki öfkeyi gidersin. Allah, istediği kimsenin doğrulmasını onaylar. Bilendir O; bilgedir (15). Allah hanginizin İslam için savaştığını ve Allah, elçi, inananlardan başkasıyla sırdaş olmadığını ortaya koymadıkça kendi başınıza bırakılacağınızı mı sandınız? Allah sizin yapmakta olduklarınızı elbet haber alıyor (16).

 

Bu ayetlerin konusu inananlarla Mekke’li ortak koşanlar arasındaki ilişkiler.

 

İlk göze çarpan, 4 dolunaylık ateşkes andlaşmasına rağmen bir çatışma olasılığından söz ediliyor olması: Yeminlerini eksik yerine getiren ve elçiyi yurdundan atmaya girişen bir toplulukla savaşmıyacak mısınız? - E lâ tukâtilûne  kavmen nekesû eyman ehum ve hemmû bi ihraci'r resûl... (9:13) 

 

Elçiyi yurdundan atmaya girişenler Mekke’nin ortak koşanlarıydı. Onlarla savaşılacak. Bu, ya bazı sokak çatışmaları olmuştur, onunla ilgilidir. Ya da "Onlarla savaşmak gerekirse savaşmıyacak mısınız?" gibi genel anlamda bir uyarı.

 

Ama sokak savaşını göze almak çok zor. Çünkü Medine’den gelen inanırlarla onların ortak koşan aileleri şimdi Mekke'nin içinde (ببطن) bir aradalar. Ortak koşanlara ok atsanız orada beliveren kendi babanızı vurabilirsiniz.

 

Keşke kendilerini farkedemeden ezeceğiniz ve o yüzden kınanıp üzüleceğiniz inanan erkekler ve inanan kadınlar olmasaydı - Ve levlâ ricalun muminûne ve nisâun muminatun lem ta'lem ûhum enteta ûhum fe tusîb ekum minhum ma'arretun bigayri ilm (48:25)

 

İnananların ateş kesip ortak koşanlara 4 dolunay süre tanıması belki biraz da bu yüzdendi.

 

Öte yandan sır saklamak ta şarttı. Örneğin Allah’ın elçisi Taif’teki ortak koşanların üzerine baskın düzenlemek istiyorsa bunun Mekke’deki ortak koşan ailelere fısıldanmaması gerekir.

 

Ayet 16’daki VELÎCE (وليجة) tıpkı Âl-i İmrân 118'deki BİTÂNE (بطانة) gibi derin işbirliği, "sırdaş"lıkla ilgili olduğuna göre inananlar ortak koşanları sırdaş edinmeyecek.

 

Ama bilindiği üzere SIRDAŞLIK başkadır, sevgiye dayalı DOSTLUK başka. Örneğin insan, ana babasını ve eşini SIRDAŞ edinmeyebilir ama sevip DOST edinmeden duramaz. Yani sevgi "sünnetullah"tır; önlenemez.

 

 

 

Mâide 5'teki ilahî izin uyarınca

Kitap Halkından biriyle evlenen adama Allah

"Sen eşine aşık olma, yavrunu sevme!" der mi?

 

VELÎCE kelimesi buna açıklık getirmesi bakımından önemli.

 

Aşağıdaki meallere bakar mısınız. Burdaki EVLİYA (velîler) ne demek; SIRDAŞ mı ya da SEVEN mi? Allah sırdaş olmayın mı diyor, sevmeyin mi?

 

Yahudileri ve Hristiyanları veli edinmeyin - Lâ tettehızû’l yehûda ve’n nesârâ evliya (5:51). İnananların yanı sıra "kafirler"i veli edinmeyin - Lâ tettahızu’l "kafirîn"e evliyâe  min dûni’l muminîn (4:144).

 

Öğretmendim. Bir sürü Hristiyan öğrencim oldu. Onlara sevgi beslemeseydim hiçbir şey öğretemezdim. Çünkü SEVGİ, eğitimin olmazsa olmazıdır. Sevgisiz eğitim olmaz. Bu da sünnetullah.

 

Nisâ 144’e bakar mısınız. Allah inananların kafirleri veli edinmesini yasaklıyor. Öte yandan KİTAP HALKI, "gayrimüslim"dir yani kafir (98:6) ama onların kadınlarıyla inananların evlenmesi caiz (5:5). İnsan evlendiği kadını sevmez mi? Aşık olmuş ki evlenmiş. "Aşık ama sevmiyor"... olur mu?

 

Allah "Aşık olduğun kadını sevme!" misillu abes işler buyurmaz. Buyurup ta çeklişkiye düşmez. Kuran’da çelişki yoktur (4:82).

 

"İnanmayanları VELİ edinmeyin"deki VELİ "sırdaş"tır. Yasak olan o. Sevmenin yasaklandığı filan yok.  

 

*

 

...onlara karşı size yardım edip inananların göğüslerini huzurla doldursun (14). Ve yüreklerindeki öfkeyi gidersin... - Ve yuzhib gayza kulub ihim (15).

 

Bu ayetlerdeki söz dizimine bakılırsa 15'te Allah sanki inananların göğüslerindeki öfkeden söz ediyor. Nitekim mevcut meallerde söylenen budur:

 

Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin. (Diyanet Vakfı)

Kalplerinizdeki korkuyu gidersin (Ş Piriş)

 

Diyanet Vakfı "gayza kulûb ihim"den ne anladığını açık açık belirtmiş: (müminlerin) kalplerindeki öfke. Ş Piriş ise bunu içine sindirememiş olmalı ki "gayz"ı "korku"ya çevirmiş.

 

Oysa anlamda tutarlılık burada söz diziminden daha önemli. Onun için 9:15'i 9:73 ve 9:123 ile birlikte okumak gerekir. Ben bunu daha önce şöyle açıklamaya çalışmıştım:  

 

ÖFKE anlamında GAYZ, saldırgan müşriklerin püskürttüğü alevlerdir; inananların ise savunma azmi. İnananlar ortak koşanların püskürttüğü alevleri savuşturmak zorunda. Yoksa cayır cayır yanacaklar. Onun için öfkeye ve SERTLİK derecesinde azme ihtiyaçları var:

 

Ey nebi! Gerçeği örtenlerle ve ikiyüzlülerle savaş; katı davran onlara veğluz aleyhim (9:73)

İnananlar! Yanınızdaki örtenlerle savaşın ki sert bulsunlar sizive’l yecidû fîkum gılze (9:123)

...inananların göğüslerini huzurla doldursun (14). Yüreklerindeki öfkeyi gidersin - Ve yüzhib gayze kulûbihim… (9:15)

 

Allah ortak koşanların içindeki öfkeyi giderecek. Çünkü onlar öfkelerini saldırı için kullanıyor. O öfke dinecek ki saldırı ve zulüm sona ersin.

 

Öte yandan Allah, nebinin (9:73) ve inananların (9:123) yüreklerindeki öfkenin güçlü olmasını emrediyor çünkü onlar savunmadalar; öfkelerini iyi bir amaçla kullanıyorlar. İnananların öfkeye, azme ihtiyaçları var.

 

9:15'te sözü edilen ve giderilecek olan öfke, ortak koşanların öfkesidir.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Ortak koşanlar, yalanlıyor olmalarını kendileri bilip dururken, Allah'ın mescitlerini yaşatmak onlara düşmez. Yaptıkları boşa gidenler işte onlardır; sürekli ateşte kalacaklar (17). Allah'ın mescitlerini yaşatmak Allah'a ve âhrete inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayanlara düşer. Doğru yolda olmak ta bunlardan beklenir (18).

 

 

Siz hacılara su dağıtıp Mescid-i Haram’ı yaşatmayı Allah'a ve âhiret gününe inanıp Allah yolunda savaşmakla bir mi sandınız? Allah'a göre bu ikisi bir olmaz. Allah inatla gözünü yumanları yola iletmez  (19).  İnananlar, göçenler, Allah yolunda mal ve canları ile savaşanlar Allah'a göre daha üstündür. İşte onlar kurtuldu (20). Rableri bağışladığını ve hoşnut olduğunu bildirir onlara. Ve içinde sürekli nimetler bulunan bahçeleri (21). Orada sonsuza dek kalacaklar. Allah'ın katındaki ödül elbet büyüktür (22).

 

Bu ayetlerde ortak koşanların "hacılar"la ilişkisi üzerinde duruluyor. Ama iki türlü HAC ve onlara katılanlar anlamında iki türlü HACI var:

 

(1)Ticarî hac (Kasas 27): Medyen'li zat, Musa'ya dedi ki

 

Bana sekiz HAC hizmet etmene karşılık işte bu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum - Kâle innî urîdu en unkihake ihdebneteyye hâteyni alâ en te’curenî semâniye HICEC.

 

Bu HAC büyük halk pazarı demek. PANAYIR. Kasas 27'deki zat Medyen'li olduğuna göre büyük olasılıkla yılda bir kaç kez kurulan Medyen pazarından söz ediyor. Eğer o pazar yılda dört kez kuruluyorsa, 8 hac bölü 4 eşittir 2, Musa ona 2 yıl hizmet edecek.

 

Mekke'nin de böyle geleneksel bir halk pazarı var. Geleneksel olmak yani sürekli kurulmak zorunda. Çünkü kentin olduğu yer "ekin bitmeyen bir vadi"dir - vâdin gayri zî zer’ın (14:37).

 

Mekke halkının tek ekmek teknesi o pazar.

 

Kureyşliler kışın ve ilkbaharda uzak ülkelere yaptıkları yolculuklarda uygun fiyata aldıkları malları yasak aylarda kurulan geleneksel Mekke pazarında kârına satıp ekmek paralarını kazanıyor (Kureyş sûresi). Tabii, başka kentlerden de satıcılar, alıcılar gelmiştir.

 

HACILAR (hıcec) o pazarın "satıcı ve müşteriler"idir. Ortak koşanlar onlara yemek ve su dağıtıyor olabilir. Çünkü ne kadar çok hacı o kadar çok gelir.

 

Hacca gidenlere şimdi de bedava sofralar kuruluyor, azık paketleri dağıtılıyor. Sanki o günlerden bugünlere ulaşan bir gelenek.

 

(2)Dinî hac (Âl-i İmrân 96-97):

 

Gidebilenlerin o evi HAC etmesi Allah'ın onlar üzerindeki hakkıdır - lillâhi alen nâsi hiccul beyti menistetâa ileyhi sebîlâ.

 

Bu dinî haccı yerine getiren HACILAR ise İslamın ilk mescidi olan "o ev"i, Allah bir ilkesini canlı tutmak için,  ziyaret edenler olabilir.

 

Ortak koşanlar onlara mı su dağıtıyor? Bence ikisine de. Çünkü Tevbe 28’e kadar her iki haccın bir arada yerine getirildiği anlaşılıyor.

 

Hac 27’deki çağrıdan anlaşılan da bu. Allah, İbrahim nebinin insanlara mealen "Madem ticarî hac için buraya geliyorsunuz dinî haccı da yerine getirin!" demesini buyuruyor:  İnsanları hacca çağır - Ve ezzin fîn nâsi bil hacc… Tabii, o insanlar önce İslam olacak demek bu; çağrı İslamadır.

 

*

 

Ortak koşanların kendileri  de neyi bilip dururken? Her halde ortak koştuklarını değil. Çünkü şu anda onun ayırdında değiller. Ahrette sorguya çekildiklerinde dahi o yüzden yemin billah edip "Rabbimize andolsun, biz ortak koşmadık" diyecekler - vallâhi rabbinâ mâ kunnâ muşrikîn (6:23).

 

Ve şu anda söyledikleri başka bir şey: "Yaşam bu dünyadan ibaret. Ölürüz, yaşarız… Bir daha dirilecek değiliz!" - İn hiye illâ hayâtuned dunyâ nemûtu ve nahyâ ve mâ nahnu bi meb’ûsîn (23:37). ÖTEKİ DÜNYA YOK.  

 

Onların yalanladıkları işte bu. İslamın öteki hükümlerini dile getiren bütün Kuran ayetleriyle birlikte... ama ağırlıklı olarak "öteki dünya"yı yalalıyorlar, bilinçli olarak.

 

Onların mescidleri yaşatmaya çalışıp hacılara su dağıtmaları daha çok hacı gelsin de daha çok gelirimiz olsun diyedir; Allah razı olsun diye değil. Oysa dinî hac Allah’ın rızası için yerine getirilecek ve "öteki dünya"da ödüllendirilecek. İnsanların üzerinde Allah'ın hakkıdır o (3:97).

 

Ortak koşanların çelişkisi burada.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

 Ortak koşanlar örtüyorlar. Kendileri  de bunu bilip dururken  şeklindeki bu meél/çeviri, “mé kéne lil-muşrikîne en ya’murû mesâcidellâhi şéhidîne a’lé enfusuhim” için doğru bir çeviri olduğu kabul edilemez.

Ortak koşanlar örtüyorlar”’a karşılık gelebilecek bir ifadeyi de şahsen Arapça metninde göremiyorum.  “Kendileri  de bunu bilip dururken  de, “şéhidîne alé enfusihim” ‘me karşılık geldiğini düşünmüyorum.

“Allah'ın mescitlerini onarmak” ve  “Mescid-i Haram’ı onarmak” ifadelerinde  “onarmak” olarak çevirisi yapılan “en ya’mura” ve “’imârat” mastarlarının birincil anlamı; “yaşamak, ikamet edilmek, yerleşmek”.

 

Buna göre söz konusu ayetleri çevirmeye çalışayım (Allah’ın mescitleri, “Allah’ın şehirleri”, yani “İslâm şehirleri”, Mescidi Haram’ı da “Mekke” olduğu anlayışıyla):

 

Müşriklerin küfürden yana tavır sergiler (Allah ve/yani Resulünü tekzip eder) halleriyle Allah’ın şehirlerinde ikametleri doğru değildir. Onların bütün yaptıkları boşa çıkmış olup (bundan böyle) içinde kalacakları (yer) ancak ateştir (17). Allah’ın şehirlerinde Allah’a, Âhiret gününe inanan, Allah’ın kitabını izleyip arınan ve Allah’tan başkasından çekinmeyenler (Allah’tan başkasını ilâh bilmeyenler/tanımayanlar) yaşar. İşte bunlar doğru yolda olanlardır (18). Mekke’de oturup ziyaretçilere su hizmetini sunmayı, Allah’a ve ahirete inanmış, Allah yolunda canları ve mallarıyla seferber olmuş olanları bir mi tutuyorsunuz? Allah’a göre asla bir olmazlar. Allah zalim/kafir bir halka yol vermez (19).      

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba Abdurrahman hocam. Nasılsınız?

 

Mâ kâne lil muşrikîne en ya'murû mesâcidallâhi şâhidîne alâ enfusihim bil kufr, ulâike habitat a'mâluhum ve fîn nâri hum hâlidûn.

 

Ortak koşanlar örtüyorlar. Kendileri  de bunu bilip dururken 

 

Ortak koşanlar örtüyorlar”’a karşılık gelebilecek bir ifadeyi de şahsen Arapça metninde göremiyorum.

 

Sizin göremiyorum dediğiniz karşılık bana göre şâhidîne alâ enfusihim bil kufr ifadesindeki BİL KUFR idi. "Küfr"ün örtmek anlamını taşımadığından emin misiniz?

 

Sonra, örttükleri o gerçeğin ÖTEKİ DÜNYA olması gerektiğini düşündüm ve bunu neden öyle düşündüğümü de belirterek yorumuma koydum.

 

Ama sizin açıklamalarınızı son derece aydınlatıcı buluyorum; göz önüne almak isterim. Eğer BİL KÜFR konusunda ısrarlıysanız düzeltme yoluna gidebilirim, Allah isterse.

 

Bundan sonrası sizin yorumunuz. Örneğin Müşrikler küfürden yana tavır sergileyip (Allah ve/yani Resulünü tekzip ederler)... Saygı duyarım bu yorumunuza ama ben kendi yorumumda belirttiğim gibi görüyorum gerçeğin örtülmesini.

 

Biraz daha net olmaya çalışsak? Örneğin anılan küfr size göre "Allah ve/yani Resulünün tekzib"idir. Tam olarak ne demek bu? "Allah yok!" mu dediler? Hayır. Ortak koşanlar Allah’a inanırlardı (29:61).

 

Peki, İMANEN Allah’ın elçisiyle alıp veremedikleri neydi? AHRET. İşte onu anlatmaya çalıştım.

 

Mescidi Haram’ın da “Mekke” olduğu anlayışıyla… Allah Mescidi Haram diyor ama Mekke demek istiyor iddiasına karşıyım. Çünkü O’nun ne demek istediği size göre başka oluyor, örneğin Haluk Gümüştabak* kardeşimize göre başka.  

 

Mescidi Harâm

size göre Mekke'dir

Haluk Bey'e göre İbrahim peygambere inmiş olan din

 

İzninizle ben lafzî anlamlara öncelik vereceğim ve kişisel iddialardan uzak duracağım.  

 

Sevgiyle,

Hasan Akçay

 

__________________________________

 

*(Hoşlanacağın bir kıbleye seni elbette döndüreceğiz.) Bu sözlerden Allah a çok özel bir isteği için yakarmış olsaydı, yani namaz kılarken ben yönümü mescidi harama dönmek istiyorum diye istekte bulunsaydı, bu konuda elbette açıklanırdı. Demek ki Rabbim peygamberimizin yüzünü kendisi gibi hanif olan İbrahim peygambere inmiş olan dine karşı yüzünü çevireceğini söylüyor. Çünkü Mescidi Haram İbrahim’i dinlerin sembolüdür.

 

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=6518&PN= 1&TPN=1



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Merhaba Abdurrahman hocam. Nasılsınız?

Merhaba Hasan hocam. Sağlığını dilerim.

 

Mâ kâne lil muşrikîne en ya'murû mesâcidallâhi şâhidîne alâ enfusihim bil kufr, ulâike habitat a'mâluhum ve fîn nâri hum hâlidûn.

 

Ortak koşanlar örtüyorlar. Kendileri  de bunu bilip dururken 

 

Ortak koşanlar örtüyorlar”’a karşılık gelebilecek bir ifadeyi de şahsen Arapça metninde göremiyorum.

 

Sizin göremiyorum dediğiniz karşılık bana göre şâhidîne alâ enfusihim bil kufr ifadesindeki BİL KUFR idi. "Küfr"ün örtmek anlamını taşımadığından emin misiniz?

"Küfr"ün, "gizlemek, sakamak" anlamını inkâr/red etmiyorum. Ancak BÎ ile, "inkar etmek, tanımamak, inanmamak, kâfir olmak, (bir şeye/birine) nankörlük etmek/şükretmemek" anlamına geliyor. Kuran'da da genelde bu anlamadır. 

 

Sonra, örttükleri o gerçeğin ÖTEKİ DÜNYA olması gerektiğini düşündüm ve bunu neden öyle düşündüğümü de belirterek yorumuma koydum.

 

Ama sizin açıklamalarınızı son derece aydınlatıcı buluyorum; göz önüne almak isterim. Eğer BİL KÜFR konusunda ısrarlıysanız düzeltme yoluna gidebilirim, Allah isterse.

 

 

Bundan sonrası sizin yorumunuz. Örneğin Müşrikler küfürden yana tavır sergileyip (Allah ve/yani Resulünü tekzip ederler)... Saygı duyarım bu yorumunuza ama ben kendi yorumumda belirttiğim gibi görüyorum gerçeğin örtülmesini.

 

Biraz daha net olmaya çalışsak? Örneğin anılan küfr size göre "Allah ve/yani Resulünün tekzib"idir. Tam olarak ne demek bu? "Allah yok!" mu dediler? Hayır. Ortak koşanlar Allah’a inanırlardı (29:61).

Allah ve Resul'ü tekzib, Allah'ın âyetlerini tekzibtir. Kuran'da Allah'ı inkar , "Allah yok" demek değildir. Allah yokluğunu konu edinmez ki, Allah'ı inkar, Allah yok anlamına olsun.   

 

Peki, İMANEN Allah’ın elçisiyle alıp veremedikleri neydi? AHRET. İşte onu anlatmaya çalıştım.

 

Mescidi Haram’ın da “Mekke” olduğu anlayışıyla… Allah Mescidi Haram diyor ama Mekke demek istiyor iddiasına karşıyım. Çünkü O’nun ne demek istediği size göre başka oluyor, örneğin Haluk Gümüştabak* kardeşimize göre başka.

Mescidi Haram bir ikametgâh, insanların içinde yaşadığı (ma'mûr) bir kenttir. Nitekim Mescidi Aksâ da öyle. Tıpkı 17/7'deki mescid de bir kent; Beytül-Ma'mûr/Kudüs kenti olduğu gibi.  

 

Mescidi Harâm

size göre Mekke'dir

Haluk Bey'e göre İbrahim peygambere inmiş olan din

Size göre de bir secdegâh, bir mabet... Kutsal bir mabet. Halbu ki, haram olan alan Mekke'dir. Mescidi Haram ifadesinin yer aldığı tüm ayetlere baktığımızda bunun Mekke olduğu açık. İnananların çıkarıldığı, onları oradan çıkaranların da çok geçmeden çıkarılacağı yer/kent bildiğiniz anlamda bir mabet değil, Mekke'dir.

 

İzninizle ben lafzî anlamlara öncelik vereceğim ve kişisel iddialardan uzak duracağım.  

 

Sevgiyle,

Hasan Akçay

Selam ile

Abdurrahman Özlük

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats