Hem siz yer yüzünde (O'nu) aciz bırakacak değilsiniz.
Ve sizi Allah'tan başka kurtaracak ne bir koruyucu ne de bir yardımcı
yoktur
46. |
Onların, Allah'ın önünden kendilerim kurtaracak
dostlar da yoktur. Allah kimi de saptırırsa artık onun için (çıkar bir)
yol yoktur.
47. |
Allah tarafından geri çevrilmesine çare olmayan bir
gün gelmeden önce Rabbinizin davetine uyun, çünkü o gün sizin için ne
sığınacak bir yer vardır, ne de inkara çare. |
48. |
Yine de aldırmıyorlarsa Biz de seni üzerlerine gözcü
göndermedik ya! Sana düşen sadece tebliğdir. Fakat Biz insana
tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman bununla sevinirse de duyar;
kendi ellerinin yaptıkları yüzünden başlarına bir fenalık gelirse o
zaman da insan hepsini unutan bir nankör olur. ------------------------------------------------------------ -----
|
| KEŞMEKEŞ KARDEŞ,SİZE AYNEN KATILIYORUM, YUKARIDAKİ SURA SURESİNDEKİ AYETLERDE, BU KONUYA IŞIK TUTACAĞI KANAATİNDEYİM,
GERÇEK YARDIM ALACAK İNSANLARIN İSE ÖZELLİKLERİ AŞAĞIDAKİ AYETLERDE ANLATILMIŞTIR;
Yalnız Allah'tan korkup
sakınırlar
Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah anıldığı zaman
yürekleri ürperir, âyetleri okunduğu zaman imanlarını arttırır. Ve
bunlar yalnızca Rablerine tevekkül ederler. (ENFAL/2)
O halde gücünüzün
yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize
olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar
kurtuluşa erenlerdir. (TEĞABÜN/16)
Rablerinin azabından
korkarlar. (MEARİC/27)
Allah, onların
önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını ve yapacaklarını)
bilir. Onlar, Allah'ın hoşnud olduğu kimseden başkasına şefaat etmezler.
Hepsi de O'nun korkusundan titrerler. (ENBİYA/28)
Ey iman edenler!
Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can
verin. (AL-İ İMRAN/102)
Ey iman edenler!
Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size bir furkan (hakkı batıldan
ayırdedecek bir anlayış) verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi
bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir. (ENFAL/29)
Sen ancak Kur'ân'a
tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi
sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla
müjdele. (YASİN/11)
-
Yalnızca Allah'a ibadet ederler
Emin ol, biz
sana kitabı hakkıyla indirdik. Onun için dini yalnız kendisine halis
kılarak Allah'a ibadet ve kulluk et.
İyi bil ki, halis din
ancak Allah'ındır. O'ndan başka birtakım dostlar tutanlar da şöyle
demektedirler: "Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar
diye ibadet ediyoruz." Şüphe yok ki Allah, onların aralarında ihtilaf
edip durdukları şeyde hükmünü verecektir. Herhalde yalancı ve nankör
olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz. (ZÜMER/2-3)
De ki: "Ey insanlar!
Eğer benim dinimde bir şüpheniz varsa, şunu bilin ki, Allah'ı bırakıp da
sizin taptıklarınıza tapmam. Lâkin sizin de canınızı alacak olan
Allah'a taparım. Bana müminlerden olmam emredilmiştir". (YUNUS/104)
Ey iman eden
kullarım! Şüphesiz benim yarattığım yeryüzü geniştir. O halde yalnız
bana kulluk edin. (ANKEBUT/56)
-
Allah'ı herşeyin üzerinde tutarlar
Biz de duasını kabul ile icabet ettik de kendisine Yahya'yı
ihsan ettik. Ve eşini (doğum yapmaya) elverişli hale getirdik. Doğrusu
onlar iyiliklerde yarışıyorlar, umarak ve korkarak bize yalvarıyorlardı.
Bize karşı derin saygı duyuyorlardı. (ENBİYA/90)
İnsanlar onlara:
"Düşmanlarınız size karşı ordu topladı, onlardan korkun." dediklerinde,
bu, onların imanını artırdı ve şöyle dediler: "Allah bize yeter. O ne
güzel vekildir". (AL-İ İMRAN/173)
Birtakım insanlar
(Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah'ı
anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin
ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. (NUR/37)
Ey iman edenler!
Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum
getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere
karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah
yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar.
Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan
sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir. (MAİDE/54)
İnsanlardan kimi de
Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi
seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O
zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu
ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke
anlasalardı. (BAKARA/165)
-
Allah'tan başka ilah aramazlar
De ki: "Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür?". De ki:
"Allah, benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu ki,
onunla hem sizi, hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım.
Allah'la beraber başka ilâhlar olduğuna siz gerçekten şahitlik eder
misiniz?" De ki: "Ben buna şahitlik etmem". "O, ancak ve ancak bir tek
ilâhtır ve gerçekten ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım"de. (EN'AM/19)
De ki: Ey kitap ehli!
Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına
kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da
kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse,
deyin ki: "Şahit olun biz müslümanlarız". (AL-İ
İMRAN/64)
Onlar, Allah'ın
gönderdiklerini tebliğ ederler ve O'ndan korkarlar, Allah'tan başka
kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter. (AHZAB/39)
Allah ile birlikte
başka bir tanrıya tapıp yalvarma! O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun
zatından başka her şey helak olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na
döndürüleceksiniz. (KASAS/88)
-
Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmazlar
Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara,
kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi, kendilerini de
yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini
(İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri
korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağnı vaad
etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler. Hiçbir şeyi bana eş tutmazlar.
Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar asıl büyük
günahkarlardır. (NUR/55)
Andolsun, "Allah,
Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih
onlara: "Ey İsrailoğulları, hem benim, hem de sizin Rabbiniz olan
Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona
cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehenemdir. Zalimlerin
yardımcıları da yoktur" demişti. (MAİDE/72)
De ki: "Ben de sizin
gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu
vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel
işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin." (KEHF/110)
O halde yüzünü,
Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu
fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru
din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
(RUM/30)
-
Hiçbir kuşkuya kapılmadan
iman ederler
Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan
sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla
savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır. (HUCURAT/15)
Hakkında ihtilafa
düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah'a aittir. İşte benim Rabbim
olan Allah budur. Ben yalnız O'na güvendim ve yalnız O'na yöneliyorum. (ŞURA/10)
Peygamber'e indirilen
(Kur'ân)i dinledikleri zaman, onun hak olduğunu öğrendiklerinden dolayı
gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Onlar: " Ey Rabb'imiz iman
ettik, bizi de şahitlerden yaz" derler. (MAİDE/83)
-
Gayba iman ederler
Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve
kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar. (BAKARA/3)
Sen ancak Kur'ân'a
tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi
sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla
müjdele. (YASİN/11)
Onlar görmedikleri
halde Rablerinden korkarlar, kıyamet saatinden de titrerler. (ENBİYA/49)
Fakat daha görmeden
Rablerinden korkanlar var ya, işte onlar için bağışlanma ve büyük bir
mükâfat vardır. (MÜLK/12)
-
Herşeyin Allah'tan olduğunu bilirler
Allah'ın izni olmayınca hiç bir musibet isabet etmez. Kim
Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi
bilendir. (TEGABÜN/11)
De ki: "Hiçbir zaman
bize Allah'ın bizim için takdir ettiğinden başkası dokunmaz. O bizim
mevlamızdır. Müminler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler." (TEVBE/51)
De ki, "Ben, Allah'ın
dilediğinin dışında kendi kendime ne bir zarar ne bir fayda
verebilirim". Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince artık ne
bir an geri, ne bir an ileri gidebilirler. (YUNUS/49)
Hiçbir şey için,
Allah'ın dilemesi dışında: "Ben yarın onu yapacağım deme"
Ancak Allah dilerse
(yapacağım de). Ve unuttuğun vakit Allah'ı an ve "Umarım Rabbim beni,
doğruya daha yakın olana eriştirir." de.
(KEHF/23-24)
Sonra onları siz
öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin
Allah attı. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Allah
işitendir, bilendir. (ENFAL/17)
Yeryüzünde vuku bulan
ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu
yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre
kolaydır. (HADİD/22)
Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz. (TEKVİR/29)
-
Asıl
hedefleri Allah'ın rızasıdır
Allah'ın rızasını aramak, kendilerini veya kendilerinden bir
kısmını Allah yolunda sabit kılmak için mallarını Allah yolunda
harcayanların hâli ise, bir tepedeki güzel bir bahçenin hâline benzer
ki, ona kuvvetli bir sağnak düşmüş de yemişlerini iki kat vermiştir.
Böyle bir bahçeye yağmur düşmese bile mutlaka bir çisenti vardır. Allah,
yaptıklarınızı görür. (BAKARA/265)
Bir sadaka vermeyi
yahut iyilik yapmayı veyahut da insanlar arasını düzeltmeyi
emreden(ler)inki hariç, onların aralarındaki gizli gizli konuşmalarının
çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah'ın rızasını kazanmak
için yaparsa, yakında ona büyük bir mükafat vereceğiz. (NİSA/114)
Nefsince de, sabah
akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret.
Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini,
bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep
aşırılık olan kimseye uyma. (KEHF/28)
Yine insanlardan kimi
de vardır ki, Allah'ın rızasına ermek için kendini feda eder. Allah ise
kullarına çok merhametlidir. (BAKARA/207)
Onları yola getirmek
senin boynuna borç değildir, ancak Allah dilediğini yola getirir.
Yaptığınız her iyilik sırf kendiniz içindir. Siz yalnızca Allah rızasını
gözetmenin dışında infak etmezsiniz. İyilik cinsinden ne infak
ederseniz o size aynen ödenir. Size hiçbir şekilde haksızlık yapılmaz. (BAKARA/272)
Allah o kitabla
rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları izniyle
karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder. (MAİDE/16)
O halde binasını
Allah korkusu ve Allah rızası üzerine kurmuş olan mı hayırlıdır, yoksa
binasını yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarına kurup da onunla
birlikte cehenneme yuvarlanan mı daha hayırlı? Allah, zalimler güruhunu
hidayete erdirmez. (TEVBE/109)
O halde akrabaya da
hakkını ver, yoksula da, yolcuya da... Bu, Allah'ın rızasını dileyenler
için daha hayırlıdır. Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır. (RUM/38)
"Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir
karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz." (İNSAN/9)
Bunun üzerine
kendilerine hiç bir kötülük dokunmadan Allah'ın nimeti ve lütfuyla geri
döndüler ve Allah'ın rızasına uydular. Allah büyük lütuf sahibidir. (AL-İ İMRAN 174)
Allah'ın rızasına uyan kimse, Allah'ın hışmına uğrayan ve
varacağı yer cehennem olan kimse gibi midir? Varış yeri olarak ne
kötüdür orası! (AL-İ İMRAN/162)
-
Allah'ın
ayetlerine gönülden boyun eğerler
İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in
dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim
olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti. (NİSA/125)
Fakat iman edip salih
amel işleyenler ve Rablerine karşı edepli olanlar, güvenen ve itaat
edenler var ya, işte bunlar da cennet ehlidirler. Onlar orada ebedi
kalırlar. (HUD/23)
Kitap ehlinden
öyleleri var ki, Allah'a inanırlar, size indirilene ve kendilerine
indirilene -Allah'a boyun eğerek inanırlar. Allah'ın âyetlerini az bir
değere değişmezler. Onların mükafatı da Allah katındadır. Şüphesiz
Allah, hesabı çabuk görendir. (AL-İ İMRAN/199)
Ki Allah anıldığı
vakit onların kalpleri titrer. Onlar başlarına gelene sabreden, namaz
kılan kimselerdir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda
harcarlar. (HAC/35)
O sabredenleri, o
doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri
ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür). (AL-İ İMRAN/17)
Başkasından geçerek
hep O'na gönül verin ve O'ndan sakının. Namaza devam edin ve müşrilerden
olmayın. (RUM/31)
-
Allah'a
güvenip-dayanırlar, Yardımın ancak Allah'tan olduğunu bilirler
Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların ezalarını bırak
(aldırma) da Allah'a tevekkül et. Allah vekil olarak hepsine yeter. (AHZAB/48)
Ve o halde sen
Allah'a güven. Çünkü sen, apaçık hakikatin üzerindesin. (NEML/79)
Musa dedi ki: "Ey
kavmim! Siz gerçekten Allah'a iman ettinizse, O'na samimiyetle teslim
olan müslümanlardan oldunuzsa artık O'na güvenin!" (YUNUS/84)
Eğer aldırmazlarsa
onlara de ki: Bana Allah yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na
dayanmaktayım ve O, o büyük Arş'ın Rabbidir.
(TEVBE/129)
Allah size yardım
ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, artık ondan
sonra size kim yardım edebilir? Müminler ancak Allah'a güvenip
dayansınlar. (AL-İ İMRAN/160)
Ey iman edenler!
Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el
uzatmaya (tecavüze) yeltenmişti de, O (Allah) onların ellerini sizden
çekmişti. Allah'tan korkun. Müminler yalnız Allah'a dayansınlar. (MAİDE/11)
Ki onlar, sabretmiş
olup yalnız Rablerine güvenip dayanmaktadırlar. (ANKEBUT/59)
Sen, ölümsüz ve daima
diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının
günahlarından haberdar olarak O yeter.
(FURKAN/58)
Bize yollarımızı
göstermişken neden biz Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize
yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a
tevekkül etsinler." (İBRAHİM/12)
O Muhacirler,
müşriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. (NAHL/42)
İnsanlar onlara:
"Düşmanlarınız size karşı ordu topladı, onlardan korkun." dediklerinde,
bu, onların imanını artırdı ve şöyle dediler: "Allah bize yeter. O ne
güzel vekildir". (AL-İ İMRAN/173)
Ve dedi ki: "Ey
yavrularım! (şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan
girin. Gerçi ben ne yapsam, Allah'ın takdirini sizden engelleyemem.
Hüküm yalnızca Allah'ındır. Onun için bütün tevekkül edenler O'na
tevekkül etmelidirler." (YUSUF/67)
Eğer şeytandan bir vesvese, bir gıcık gelirse hemen Allah'a
sığın. Muhakkak ki, Allah hakkıyla işiten, kemaliyle bilendir. (A'RAF/200)
-
Daima
Allah'ı anarlar
Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz
hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük
ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir. (ANKEBUT/45)
Onlar ayaktayken,
otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin
yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve "Rabbimiz! Sen bunu boş yere
yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru." derler. (AL-İ İMRAN/191)
Onlar, iman etmiş ve
kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler
Allah'ın zikri ile yatışır. (RA'D/28)
Ey iman edenler, bir
düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çokça
zikredin ki, kurtuluşa eresiniz. (ENFAL/45)
Birtakım insanlar
(Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah'ı
anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin
ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. (NUR/37)
Şanım hakkı için
muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve
son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için. (AHZAB/21)
Sabah akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak,
alçak sesle Rabbini an ve gafillerden olma. (A'RAF/205)
-
Kuran'a
kuvvetle bağlanmışlardır
Bu Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden,
şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman
için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu
Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar. (EN'AM/92)
Oturun da evlerinizde
okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf
sahibidir ve her şeyden haberdardır. (AHZAB/34)
Kendilerine
Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör
davranmazlar. (FURKAN/73)
Sana indirdiğimiz ve
onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? Bunda iman edecek
bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır.
(ANKEBUT/51)
Aralarında Allah'ın
indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana
indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın
hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle
onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan
çıkanlardır. (MAİDE/49)
Kitaba sarılanlara ve
namazı kılmaya devam edenlere gelince, biz o iyilerin ecrini hiçbir
zaman yitirmeyiz. (A'RAF/170)
(Madem ki yalnız seni gönderdik) Öyleyse kâfirlere boyun eğme
ve bununla (Kur'ân ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş
ver! (FURKAN/52)
-
Allah'a
asla nankörlük etmezler
Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açıp kapamadan, ben onu
sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtını) yanıbaşına
yerleşivermiş görünce, "Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü
edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır.
Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o
bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir."(NEML/40)
-
Kıyamet
gününe kesin olarak inanırlar
Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar, kıyamet
saatinden de titrerler. (ENBİYA/49)
Böylece biz sana Arapça bir Kur'ân indirdik ki, şehirlerin
anası (olan Mekke) halkını ve etrafındakileri uyarasın ve hakkında hiç
şüphe olmayan kıyamet gününün dehşetinden onları korkutasın. Bir grup
cennettedir, bir grup da cehennemdedir. (ŞURA/7)
-
Gelecek
endişesi taşımazlar
Şeytan sizi fakirlikle korkutup çirkin çirkin şeylere teşvik
eder. Allah da lütfundan ve bağışlamasından birtakım vaatlerde
bulunuyor. Allah'ın lütfu geniştir. O herşeyi bilendir. (BAKARA/268)
-
Kadere
tam iman ederler, Zorluklar imanlarından döndüremez
De ki: "Hiçbir zaman bize Allah'ın bizim için takdir
ettiğinden başkası dokunmaz. O bizim mevlamızdır. Müminler yalnızca
Allah'a tevekkül etsinler." (TEVBE/51)
Yeryüzünde vuku bulan
ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu
yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre
kolaydır.
Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size
verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip
böbürlenen kimseleri sevmez. (HADİD/22-23)
-
Allah'ın
dinini tebliğ ederler
Onlar, Allah'ın gönderdiklerini tebliğ ederler ve O'ndan
korkarlar, Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da
Allah yeter. (AHZAB/39)
-
Gizli
yada açık infak ederler
Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı
dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça
Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte
bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır. (RA'D/22)
-
Zekatı
gereği gibi verirler
Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler, (MÜ'MİNUN/4)
"Ve bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz
gerçekten de tevbe edip senin hidayetine döndük." Buyurdu ki, azabım
var, onu dilediğime isabet ettiririm, rahmetim de vardır , o ise her
şeyi kaplamış ve kuşatmıştır. Onu da özellikle korunanlara, zekatını
verenlere ve âyetlerimize inananlara mahsus kılacağım. (A'RAF/156)
Siz namazı hakkıyle kılmaya bakın ve zekatı verin! Kendi
nefsiniz için her ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz.
Muhakkak ki, Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir (BAKARA/110)
-
Emanete
riayet ederler
Onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler. (MEARIC/32)
Kitap ehlinden öylesi
vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder.
Fakat öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip
durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmîlere karşı
yaptıklarımızdan bize vebal yoktur." demelerinden dolayıdır. Ve onlar,
bile bile Allah'a karşı yalan söylerler. (AL-İ
İMRAN/75)
Allah size,
emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman
adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt
veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir. (NİSA/58)
Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler, (MÜ'MİNUN/8)
-
İyiliği emreder
Allah'a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler,
kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde de birbirleriyle
yarışırlar. İşte onlar iyi insanlardandır. (AL-İ
İMRAN/114)
Erkek ve kadın bütün
müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliği emrederler,
kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve
Resulüne itaat ederler. İşte bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır.
Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir. (TEVBE/71)
Siz insanlar için
çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten
vazgeçirmeğe çalışır ve Allah'a inanırsınız. Kitap ehli de inansaydı
kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler de
var, ama pek çoğu yoldan çıkmışlardır. (AL-İ
İMRAN/110)
Onlar (o müminlerdir)
ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı
kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler ve fenalığı yasak ederler.
Bütün işlerin sonu sırf Allah'a âittir. (HAC/41)
"Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır.
Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir." (LOKMAN/17)
(Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd
edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiliği
emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'ın hududunu koruyanlar
(emirleriyle yasaklarının ölçülerine riayet edenler)dır. Müjde ver o
müminlere, müjde! (TEVBE/12)
-
Hoşgörülü
ve bağışlayıcıdırlar
Sen yine de affa sarıl, iyiliği emret ve cahillerden yüz
çevir. (A'RAF/199)
Bir tatlı dil ve
kusurları bağışlamak, arkasından eza ve gönül bulantısı gelecek bir
sadakadan daha hayırlıdır. Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, halimdir,
yumuşak davranır. (BAKARA/263)
Bir hayrı açıklar yahut gizlerseniz, yahut da bir kötülüğü
bağışlarsanız, biliniz ki, Allah da çok bağışlayıcıdır, her şeye
hakkıyla kadirdir. (NİSA/149)
-
Adeletlidirler
Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz,
ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için
şahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah
ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten
uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğer, bükerseniz veya
çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (NİSA/135)
Allah sizi, din
hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere
iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah
adalet yapanları sever. (MÜMTEHİNE/8)
Eğer müminlerden iki
grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine
saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın.
Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli
davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever. (HUCURAT/9)
Ey iman edenler,
Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz.
Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun,
çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah,
yaptıklarınızdan haberdardır. (MAİDE/8)
Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında
hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size
ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten,
hakkıyla görendir. (NİSA/58)
-
Müslüman
olması için kimseye baskı yapmazlar
Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman
ederlerdi. O halde insanları hep mümin olsunlar diye sen mi
zorlayacaksın? (YUNUS/99)
De ki: "Ey insanlar!
İşte size Rabbinizden hak geldi. Artık kim hidayeti kabul ederse kendi
canı için kabul etmiş olur. Kim sapıklık ederse kendi zararına sapıklık
etmiş olur. Ve ben sizin üzerinize vekil değilim." (YUNUS/108)
Onlar, boş söz
işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve "Bizim işlerimiz bize, sizin
işleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz"
derler. (KASAS/55)
Dinde zorlama yoktur.
Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu
inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir
zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir. (BAKARA/256)
Haydi öğüt ver; sen
şimdi sırf bir öğütçüsün.
Onların üzerinde bir zorba değilsin. (GAŞİYE/21-22)
-
Sabırlıdırlar
İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek
makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla
karşılanacaklardır. (FURKAN/75)
O Muhacirler,
müşriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. (NAHL/42)
Ey iman edenler!
Sabredin, düşmanlarınıza karşı sebat gösterin, nöbet bekleşin, Allah'dan
gereğince korkun ki, kurtuluşa eresiniz. (AL-İ
İMRAN/200)
Ve sabret! Çünkü
Allah iyilik edenlerin mükafatını yitirmez. (HUD/115)
Şimdi sen sabret.
Çünkü Allah'ın vaadi mutlaka haktır. Sakın imanı sağlam olmayanlar seni
hafifliğe sevketmesinler. (RUM/60)
Rabbin için sabret. (MÜDDESSİR/7)
Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da
mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz.
Müjdele o sabredenleri! (BAKARA/155)
Calut ve ordusuna karşı savaş meydanına çıktıkları zaman da
şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit
tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!" (BAKARA/250)
Sizin yanınızdaki dünya malı tükenir, Allah'ın katındakiler
ise tükenmez. Muhakkak ki biz, Allah yolunda sabredenleri, yaptıkları
amelin daha güzeliyle mükafatlandıracağız. (NAHL/96)
-
Kibirli
değildirler
Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri
yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.
(İSRA/37)
Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size
verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip
böbürlenen kimseleri sevmez. (HADİD/23)
İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve
bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva
sahiplerinindir. (KASAS/83)
Bizim âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, onlarla
kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar ve Rablerine hamd
ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar. (SECDE/15)
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra
anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara,
yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip
olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen
kimseyi sevmez. (NİSA/36)
O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki,
yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı
zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler). (FURKAN/63)
Her ümmet için Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği
kurbanlık hayvanların üzerine O'nun adını ansınlar diye bir mabed
yapmışızdır. Hepinizin ilâhı bir tek ilâhtır. Onun için yalnız O'na
teslim olan müslümanlar olun. (Ey Muhammed!) Allah'a itaat eden alçak
gönüllüleri müjdele. (HAC/34)
"Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve
yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin
hiçbirini sevmez. (LOKMAN/18)
-
Yapmayacakları
şeyleri söylemezler
Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?
Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza
sebeb olur.(SAFF/2-3)
-
Yoksulları korurlar
Onların mallarında belli bir hak vardır,
Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için. (MEARİC/24-25)
Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler. (İNSAN/8)
-
Asla
ümitsizliğe kapılmazlar
"Ey oğullarım, gidin, Yusuf'u ve kardeşini araştırın.
Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allah'ın
rahmetinden ümit kesmez." (YUSUF/87)
De ki: "Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan
kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün
günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet
edicidir." (ZÜMMER/53)
Melekler: "Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakın Allah'ın
rahmetinden ümidini kesenlerden olma!" dediler. (HİCR/55)
-
Suçlulara
arka çıkmazlar
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan
kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri,
Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan
sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim
yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde
onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa
vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış
olur. (MÜMTEHİNE/1)
Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları,
oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne
düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki
Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile
desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak,
orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan
razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir.
İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir. (MÜCADELE/22)
-
Barıştırıcı
ve uzlaştırıcıdırlar
Sözünüzde durmanız, kötülükten sakınmanız ve insanların
arasını düzeltmeniz için, Allah'ı yeminlerinize hedef veya siper edip
durmayın. Allah, her şeyi işitir ve bilir.
(BAKARA/224)
Her kim de vasiyet
edenin, bir hata işlemesinden veya bir günaha girmesinden endişe eder de
tarafların arasını düzeltirse, ona bir vebal yoktur. Şüphesiz ki, Allah
çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (BAKARA/182)
Bir sadaka vermeyi
yahut iyilik yapmayı veyahut da insanlar arasını düzeltmeyi
emreden(ler)inki hariç, onların aralarındaki gizli gizli konuşmalarının
çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah'ın rızasını kazanmak
için yaparsa, yakında ona büyük bir mükafat vereceğiz. (NİSA/114)
Müminler ancak
kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan
korkun ki rahmete eresiniz. (HUCURAT/10)
Eğer karı-koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir
hakem erkeğin tarafından, bir hakem de kadının ailesinden kendilerine
gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah
karı-koca arasındaki dargınlık yerine geçim verir. Şüphesiz ki Allah
hakkıyla bilendir, her şeyin aslından haberdardır. (NİSA/35)
-
Arkadan
konuşmaz ve kusur araştırmazlar
Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay
etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da
kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler.
Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın.
İmandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu
kimseler zalimlerdir.
Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın
bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini
arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten
hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz
Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. (HUCURAT/11-12)
-
Anne
bayaya iyi davranırlar
Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir.
Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana
ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak
banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim. (ANKEBUT/8)
Rabbin kesin olarak
şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik
edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın
onlara "öf" bile deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz
söyle. (İSRA/23)
Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye
ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten
ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana
şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır. (LOKMAN/14)
-
Kadınları
koruyup gözetirler
Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina
isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. Onlar için
çok büyük bir azab vardır. (NUR/23)
Ey iman edenler!
Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Verdiğiniz mehrin bir
kısmını kurtaracaksınız diye, onları sıkıştırmanız da helal değildir.
Ancak açık bir hayasızlık yapmış olurlarsa başka. Onlarla iyi geçinin.
Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki, siz bir şeyden
hoşlanmasanız da Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur. (NİSA/19)
Kadınları boşadığınız
zaman iddetlerini bitirdiklerinde, artık kendilerini ya iyilikle tutun
veya güzellikle salın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak
onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Sakın
Allah'ın âyetlerini alay konusu edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki
nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitap ve hikmeti
hatırlayıp, düşünün. Hem Allah'tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi
bilir. (BAKARA/231)
Boşamak (talak) iki
defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır.
Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helâl olmaz. Ancak
Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkmaları başka. Eğer siz
de bunların, Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarsanız,
kadının, ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah
yoktur. İşte bunlar, Allah'ın çizdiği hudududur. Sakın bunları aşmayın,
Her kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerdir. (BAKARA/229)
-
Sözün
en güzelini söylerler
Allah'a davet eden, salih amel işleyen ve: "Ben gerçekten
müslümanlardanım" diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir? (FUSSİLET/33)
Görmedin mi? Allah
nasıl bir misal verdi. Güzel bir söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte
olan güzel bir ağaç gibidir.
(O ağaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Öğüt
alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller verir. (İBRAHİM/24-25) http://www.kurandan.com/kga/muminayet.htm
|