HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: KÜRT-TÜRK KARDEŞLİĞİ İÇiN NE YAPMALI? (Kapalı Konu Kapalı Konu) Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Kaygan bir zemin.O kadar çok ön yargımız var ki dindaşlar olarak bile birbirimizi anlayabilmemiz pek mümkün görünmüyor.Bitirdiğim yerden başlamayı pek düşünmüyordum.Gerek yazdığım yere kadarki anlaşılanlar,gerek benden sonrakilerin geldiği nokta,gerek öncekilerin bıraktıkları nokta bana yazmamayı,bu konudan uzak durmayı öğütledi.Bundan sonra da yazmayı düşünmüyorum.Okuduğum bir yazı vardı.Çok beğendim.Başlığı takip edenler de okusun,faydalansın istedim.

KAVMİYET MES’ELESİ ve KÜRD SORUNU-1

Zeki SAVAŞ

Mukaddime

Ulus sorunu ve ulusal haklar meselesi, gerçekte tek ulusun egemenliğine dayanan ve yönetimi altındaki diğer ulusları yok sayan ulus-devletlerin kurulmasından sonra riskli, karmaşık ve dramatik bir hal aldı. Gerçekte sorunun boyutları ne Kürd meselesiyle ne Ortadoğu ve ne de İslam dünyasıyla sınırlıdır. Dünyanın her köşesinde şu veya bu dozajda ulus ve ulusal haklar sorunu yaşanmaktadır. Bu sorunun en önemli parçalarından biri, İslam dünyasının merkezi olan Ortadoğu’da yaşanan Kürd sorunudur.

Sorunun çapı, insan türünü ilgilendirdiğine göre, sorunun dünya görüşlerini ilgilendiren yönü var demektir. Herkes kendi dünya görüşünden konuya yaklaşıp çözüm önermektedir. İslam dünyasında da bu sorun potansiyel olarak yaygın, kinetik olarak da Ortadoğu’da Kürd sorunu şeklinde tezahür ettiğine göre önce konuya İslami dünya görüşü ve hükümleri (gerek ler ve gerekmezleri) açısından yaklaşmak ve sonrasında ilgili yan konuları irdelemek yerinde olacak.

 

İslami Dünya Görüşü Açısından Kavmiyet Sorunu

Kur’an genelde insanlar arasında özelde de ilahi din mensupları arasında köprüler kurmaktadır. Kur’an’da sıkça geçen “ nas” veya marife haliyle “el-nas (ennas)” kelimesi, mutlak manada bütün beşeri içermektedir. İnsan türünün aynı anne ve babadan meydana geldiği gerçeğine dikkat çekilerek bütün beşer arasında var olan köklü köprü hatırlatılmaktadır.

Aynı şekilde ilahi din mensupları arasındaki müşterek noktalara da sıkça vurgu yapılarak onlar arasındaki köprüler hatırlatılmaktadır. Al-i İmran 64. Ayetteki, “(Resûlüm) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah’tan başkasına tapmayalım; O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın” şeklindeki ilahi çağrı, ehl-i kitap mensupları arasındaki ortak noktalar ve köprüler üzerine bina edilmektedir.

Müşterek noktaların varlığı ve bunların dikkate alınması, ilgili tarafların birbirlerine yakınlaşmalarını ve insafla yaklaşmalarını sağlar.

Hucurat suresinin 13. Ayeti de “ya eyyühennas” yani ey insanlar diye başlamakta, bütün beşere hitap etmektedir. “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bayandan yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır.”

 Tümünüzü bir erkek ve bayandan yarattık diyerek bütün insanlar arasında var olan akrabalık köprüsüne dikkat çekilmektedir. Aynı anne ve babanın çocukları olduğu gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda, düşmanlık, kin ve nefret yerine şefkat, akrabalık ve merhamet duygularımız ağır basar.

‘Tearefü’ fiili müfaale babından olup karşılıklı yapılan eylemleri ifade eder. Savaşmak, yarışmak, atışmak gibi. Tanışmak, tanımayı; tanımak tanımı; tanım da kimliği gerektirir. Bir insanı, bir kavmi ve hatta bir nesneyi tanımak kimlik sayesinde olur. Kimlik, ilgili insan veya nesnenin özelliklerini içerir. Nüfus cüzdanı veya araba ruhsatı gibi.

Kimliği tanımak da onu teslim etmeyi gerektirir. Soyut tanımak yeterli değildir. Bir ulusun kimliğini tanımak, o ulusun kendi kimliğiyle yaşama imkanını ve hakkını da tanımayı gerektirir.

İnsanların yaratıcı tarafından kavim ve kabilelere ayrılması, her bir kavime farklı özellikler verilmesi, her bir ulusa ilahi bir kimlik verilmesi anlamına geliyor. Bu, ilahi bir taksim ve kimliktir. Ulusal kimlik, tercih ve kazanım sonucu olmayıp ilahidir. Bir ulusun ulusal kimliğini yok saymak,  o ulusa Allah tarafından verilen kimliği yok saymak anlamına gelir. Hakeza bir ulusun kimliğini kutsayıp ötekilerini tahkir etmek de Allah’ın ulusal kimlikleri  yaratmak amacına ters düşer. Çünkü beşerin uluslara ayrılış amacı, ulusların birbirlerini tanıması olarak ifade edilmektedir. Bu ayetin mucibince bütün kavimlerin birbirlerini kendi kimlikleriyle tanıması gerekir. Kimlik, o kavmin kültürüdür. Kimliksiz tanıma olmayacağına göre, bir kavmin kültürünü tanımadan onu tanımak da olamaz. Ayetten açıkça anlaşılmaktadır ki, beşerin kavimlere bölünmesi, birbirlerini kendi ırk, dil, renk, tarih kısacası kültürüyle tanıması içindir. Bir kavmin diğerlerini yok sayması veya ona üstünlük taslaması için değil.  Üstünlüğün ölçüsü takvadır ve takdiri Allah’a aittir.

Kitab-ı mübin’in ışığında ulusal sorunları ez cümle Kürd sorununu ele aldığımızda, Kürd ulusunun kimlik ve kültürünün öteki uluslar ve özellikle mücavir uluslar tarafından tanınmasının, ilahi hilkatın ve hikmetin muktezasından olduğu ve aksi davranmanın, ilahi hilkat ve hikmete isyan sayılacağı hükmüne ulaşabiliriz.

Bu hükmün nasıl uygulanacağı konusuna gelince, İslam toplumsal yaşama ilişkin hüküm vaz ederek muhtevayı belirliyor; ama biçime ilişkin hüküm koymuyor.  Yönetim biçimi ve modeli insanlara bırakılıyor. Çünkü asıl olan muhtevadır. Muhteva farklı formlarda korunabilir. Dolayısiyle yönetim tarzını ilgili tarafların belirlemesi gerekiyor. Bu çerçevede genel olarak ulus sorununun ve özelde de Kürd sorununun çözümünde federasyon dahil farklı modeller tartışılabilir. Ümmet bağlamında ise konfederasyon dahil değişik çözüm yolları masaya yatırılabilir. Kavmiyyet sorununa taraf olanların kısa ve uzun vadeli fayda ve zararları dikkate alarak makul bir çözümde buluşabilmesi için alternatiflerin çerçevesini geniş tutmak gerekir.

 

Kürd Sorunu

Kürd sorunu ifadesi kullanıldığında, bazılarının zihninde ilk anda Kürdlerin sorun oluşturduğu gibi bir anlam belirebilir. Problemin olduğu yerde bir, problemin tarafları vardır; iki, problemin doğuşunda tarafların katkı payı söz konusudur. ‘Kürd sorunu’, Kürdlerin yaşadığı problemin adı ise, bu sorunun taraflarından biri Kürdler, ötekiler de Araplar, Türkler ve Farslardır ve daha uzakta da bu sorunda çıkarı olan diğer kavim ve devletler. Kürd sorunu, Kürdlerin ilahi yaratılıştan neş’et eden kendi fıtri haklarının ötekiler tarafında inkar edilmesinden ve Kürdlerin de bu inkara karşı çıkmasından kaynaklanıyor. Kürdler haklarını istedikleri için sorun yaratıyor diye itham edilemezler.  Hakkını istemek herkesin hakkıdır. Hakkını isteyeni haksızlıkla suçlamak, gerçek haksızlıktır. Bu bakımdan, Kürd sorunu Kürdlerden çok mücavir kavimlerin doğurduğu bir sorundur ve Kürd sorunu olduğu kadar ve hatta fazlasıyla Arap, Türk ve Fars sorunudur. Ancak Kürdler zayıf, ötekiler güçlü olduğu için güçlüler zayıfı sorun olarak gösterdiğinden dolayı sorun Kürd sorunu olarak tanımlanagelidi ve galat-ı meşhur oldu. Bu yönüyle tanımın içeriğine katılmasak da galat-ı meşhur tanımını kullanmak durumundayız.

 

Kürd Sorunu ve Emperyalizm

Emperyalist güçlerin Kürd sorununa ilgi duyması ve bir şekilde bu soruna dahil olması ve Kürd ulusal hareketlerinin bu güçlerden yardım alması, Kürd sorununun önemli sıkıntılarından birini oluşturmaktadır. Sorunun doğuşunda da çözümsüzlüğe itilip müzmin hale gelmesinde de Emperyalist güçlerin doğrudan payı vardır. Emperyalist güçlerin Kürd sorununu kendi çıkar ve amaçları için kullanmaları, bu sorunu çözmek istemeyen bölge ülkelerine bahane ve fırsat vermiştir.

Neredeyse tamamı Osmanlı sınırları içinde yer alan Kürdistan’da 19. Yüzyıla kadar kayda değer bir rahatsızlık görülmemektedir. Zira Kürdlere emirlikler (16 emirlik) ve sancaklar(15 sancak/hükümet) verilerek özerklik kazandırılmıştı. Bu özerklik sayesinde Kürd kültürü, edebiyatı ve medeniyeti hem önemli gelişme kaydetmiş hem de kayda değer eserler vermişti. Ceziri, Beyazıdi, Hani, Kuyi ve Fekih-i Teyran o dönemlerin ürünüdür. Bitlis, Cizre ve Hakkari gibi Kürd emirliklerine başkentlik yapan yerler, aynı zamanda Kürd kültürünün de merkezi haline gelmişti. Divan Edebiyatının maruf şairlerinden olan Fuzuli, Nefi ve Nebi gibi şairler bu bölgeden İstanbul’a gitmişlerdir. Çünkü İstanbul’daki hükümet Kürdistan bölgesindeki Kürd kültürünün gelişmesine katkıda bulunan bilim ve sanat adamlarını teşvik ediyordu.

Bu olumlu yanlara rağmen Osmanlı, yönetimi altında tuttuğu çok sayıdaki farklı ulusu Batıdan gelen milliyetçilik dalgasına karşı koruyacak teorik ve pratik  sağlıklı çözüm imkanlarından yoksundu. Osmanlı’nın en bariz zaaflarından biri, İslami yönetim modelleri üzerinde teorik çalışma ve tartışmalara gerekli zemini hazırlamaması ve hatta bu konulara kapalı olmasıydı.

 19. yüzyılda Osmanlı’nın gerilemesi ve iyiden iyiye Batının nüfuzu altına girmesiyle Türk/Türkçülük ve Kürd/Kürdçülük sorunu baş gösterdi. Arap/Arapçılık sorununu da buna eklemek lazım. Hem ideolojik hem de eylem olarak ulusal sorunun doğuşunda Batılı emperyalist güçler doğrudan rol aldılar. Balkanlardan Arap Yarım Adasına kadar çevreden merkeze doğru ulusları kışkırtarak güçlü rakipleri Osmanlı devletini parçalarken Osmanlı’nın merkezine de Pantürkizm tohumlarını ekerek ulus temelinde etki-tepki yaratarak bölünmeyi, parçalanmayı ve düşmanlıkları körüklediler.

Ulus sorunu ve ulusal haklar meselesinin kendi doğal seyrinde ve kendimiz tarafından çözüm ve terakkiye matuf bir tarzda gündeme getirilmeyip başkaları tarafından ve onların şom amaçlarına hizmet edecek nitelikte İslam dünyasının gündemine sokulması ve yol açtığı zararlar, genelde ulus sorununun, özelde de Kürd sorununun sağlıksız bir zeminde doğmasına neden oldu.

Emperyalizm ve ulusal sorun bağlamında örneklemeye gidersek, başta Irak’ı misal gösterebiliriz. Birinci Dünya Savaşı’nda bölgeyi işgal eden İngilizler; Osmanlı’ya karşı İngilizleri destekleyen Mekke Emiri Şerif Hüseyin’e ödül olarak Bağdat ve Basra vilayetlerini verdiler ve sonra buna Musul’u ve daha sonra bugünkü Irak’ı eklediler. Milliyetçilik ideolojisini şırıngalayan ve ulusal hareketleri destekleyen İngiltere, Kürdlerin de özerklik veya bağımsızlık taleplerini karşılamaya gücü yettiği halde onlara karşı doğrudan ve dolaylı (krallık rejimini destekleyerek) savaş açtı ve Irak’taki Kürd ulusal hareketi İngiliz emperyalizmine karşı büyük savaşlar verdi. Bu da gösteriyor ki, o dönemin en büyük emperyalist gücü olan İngiltere ulus ideolojisini ve ulusal sorunları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmıştır.

İngiltere’nin, uydu ve gerici krallık rejimini ve kendi çıkarını Kürd ulusunun haklarına tercih edince, Kürdler batı emperyalizminin en büyük düşmanı gibi gözüken Sovyetler’e yanaşmak zorunda kaldılar. Sovyetler, Kürd ulusal hareketine belirli oranda yardım etmekle beraber her zaman kendi çıkarını Kürd halkının çıkarının üzerinde tuttu ve yeri geldiğinde hareketi harcadı. Sovyetler Birliği de çıkarı, ilke ve ideolojinin üzerinde tutan tipik bir emperyalist güç idi.

1972 yılında Irak rejimi, Sovyetler’in Kürd ulusal hareketine olan desteğini kesmek için onlara büyük imtiyazlar verdi. Sovyet Deniz Kuvvetlerinin Irak’ın Basra Körfezi’ndeki limanlarını kullanmasına izin verdi; Remile petrollerinde çalışma imkanı sundu ve büyük miktarlarda silah alımı anlaşmaları imzaladı. 19 Nisan 1972’deki bu anlaşmadan sonra Sovyetler’den Irak’ a Sovyet bloğuna dahi verilmeyen gelişmiş silahlar aktarıldı. Sovyetler, bu silahlarla Kürdlerin katledilmesini seyretti.

Sovyetler’in bu tavrı üzerine Kürd ulusal hareketi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin yerini alan Amerika’ ya yöneldi. Ne var ki, Amerika da farklı bir strateji izlememiştir. ABD de uygun gördüğü zamana kadar uygun gördüğü miktarda yardımda bulunuyordu. Çünkü Saddam’a karşı Kürdleri destekleyen ABD’nin denizaşırı gücü CIA, “Irak rejimine isteklerimizi kabul ettirecek ve Kürdleri savaşta üstün kılacak kadar gerillalara yardım ediyorduk. Irak isteklerimizi kabul edince yardımı azaltıyorduk. Kürdlere, Saddam’ı yenecek kadar yardım etmiyorduk.”  şeklinde sarahaten itirafta bulunmuş ve bu itiraflar kayıtlara geçmiştir.

ABD’nin yardımları İran üzerinden gidiyordu. Şah ile ABD ittifak halinde hareket ediyorlardı. Şah ile Irak arasında Şattu’l Arap sorunu, ABD ile Irak arasında da Irak’ın Sovyet’lere yanaşması sorunu vardı. Irak rejimi Kürdlerin hakkını vermek yerine dış güçlere taviz verme, gah Doğu Bloğunun gah Batı Bloğunun nüfuzu altına girmeyi tercih ediyordu. Kürd ulusal hareketini ezmek için bu defa da 1975 yılında Cezayir Anlaşması ile ABD’nin etki alanına girmeyi ve Şah’ı Şattu’l Arap konusunda razı etmeyi tercih etti. ABD ve İran Şah’ı bir anda Kürd ulusal hareketini aynen Sovyetler Birliği gibi arkadan vurdu.

Kürd sorunu ve emperyalizm bağlamındaki ilişkilere bölge ülkelerini de eklemek lazım. Kendi Kürdleriyle sorunlu olan bölge ülkeleri, emperyalist güçlerle ittifak halinde komşu ülkelerin Kürdlerine destek verdi ve veriyor. Saddam ve İran Şah’ının ABD ve Sovyetler ile ittifak ederek birbirlerinin Kürdlerine destek vermesinin trajik örnekleri yığınladır. Diğer komşu ülkeler de bu ittifaklara zaman eklemlenmiştir.

 Kürdlerin savaştığı ülkelerle Kürdlere destek veren ülkelerin aynı olması, Kürd sorununun kendi içinde barındırdığı önemli tezat ve çıkmazlardan biridir.

Kürd ulusal hareketleriyle emperyalizm arasında var olan ilgi, ilinti veya ilişki hakkında dikkat edilmesi gereken noktalar vardır:

1-Modern anlamda milliyetçilik ve ulus-devlet ideolojisi, Batı menşe’lidir. Batı, emperyal amaçlarının önündeki büyük güçleri ve ez cümle Osmanlı’yı dağıtmak için bu ideolojiyi ihraç etmiştir.

2-Osmanlı da dahil İslam dünyası, ulus sorununa kendi tarihi ve kültürel değerleri doğrultusunda teorik ve pratik çözümler üretme yerine  Batı menşeli milliyetçilik ve ulus-devlete/devletlere doğru yönelim içine girmiştir. İslam dünyasında Osmanlı sonrası oluşan devletlerin tümü milliyetçi ve ulus-devlet modelini benimsemiş, Batı veya Doğu bloğuyla ittifak etmiştir.

3-Yönetim biçimleri krallık, şahlık, cumhuriyet şeklinde farklı olan yeni devletler Soğuk Savaş süresince yakın durdukları blok tarafından desteklenmiş, korunmuş ve haklarına ulaşamayan uluslar ve onların mücadeleleri unutulmuştur. Batı ve Doğu bloğu, karşıt ülkeleri hizaya getirmek için o ülkelerdeki ulusal mücadeleleri kendi amaçlarına ulaşmak için desteklemiştir.

4-Hangi blokla ittifak içinde olursa olsun, müttefik ülkeler kendi yönetimleri altındaki ulusların haklarını teslim etmek yerine bastırmayı tercih etmiştir.

5-Hakları ihlal edilen uluslar ve ez cümle Kürdlerin bir kısmı, çözümü silahlı mücadelede aramıştır. İşte sorunun karmaşıklaşması ve yanıltıcı unsurların devreye girmesi bu noktadan başlamaktadır. Gerillanın silahlı mücadelesine karşı, ilgili devletlerce kuralsız, acımasız ve amansız savaşlar başlatıldı. Hakkını aramak için savaşa baş vuran bir ulus, toptan imha ile karşılaşınca, yardım elini uzatanların niyeti farklı da olsa, kötü de olsa reddedemez. Örneğin Irak’taki Kürd ulusal hareketi Sovyetler’in de, Amerika’nın da Şah’ın da niyetlerini bildikleri halde onlardan yardım istemiş veya onların önerdiği yardımı almıştır, almak zorundadır. Ya silahlı mücadele etmeyeceksiniz ya da gelen yardımları alacaksınız. Dünyanın en emperyalizm karşıtı birey ve ulusları böyle bir savaşa girse ve toptan imha ile karşılaşsa, farklı bir yol izleyemez. Emperyal güçler ve onların müttefiklerinden yardım almak istemeyen hareketler, ya hiç mücadele etmeyecek veya kendi ülkesinin yasaları çerçevesinde siyasi ve kültürel mücadele verecek.

Kürd ulusal hareketleriyle emperyalizm arasındaki ilişkinin dışa yansıtılmasında yanıltıcı bir propagandanın etkisine değinmek gerekir. Kürd ulusal hareketleriyle emperyalizm arasında ilişki kuran devletlerin kendileri aynı güçlerin müttefikleridir. Irak devleti İngiliz himayesinde kuruldu ve İngilizlerin desteğinde Kürdlerle savaş açtı. Kürdler mi yoksa Irak rejimi mi emperyalistlerin uşağı? Kürdler Sovyetler’den yardım alınca komünist, Irak rejimi, Sovyetler ile anlaşıp en modern silahları alıp Kürdleri katledince helal mı oluyor? Kürdler Amerika’dan destek alınca hain, Saddam Amerika ile anlaşıp Kürdleri imha edince kahraman mı oluyor? Kürdler Şah’tan yardım alınca vatan düşmanı, Saddam Şah ile anlaşıp Kürdleri imha edince haklı mı oluyor?

Bu soruları sormaktan amacım, ilgili güçlerden yardım almayı meşrulaştırmak değildir. Eğer ilgili güçlerden yardım almak ihanet ise, aynı ihaneti Kürdleri hainlikle suçlayan devletlerin kendileri fazlasıyla yapıyor. Neden onlar da aynı oranda ihanetle suçlanmayı hakketmesin? İlgili devletlerin ihanetle suçlanması gereken daha önemli bir konu var:

Kendi halkı olan farklı ulusların sorunlarını ülkenin bütünlüğünü koruyarak çözme imkanları varken neden kendi halkına karşı adil ve müşfik davranmak yerine emperyalist güçlere taviz vererek kendi halkına savaş açıyorlar? Eğer farklı ulusların hakkını vermeyi de taviz sayıyorlar ise, sonuçta kendi halkına taviz vermek yerine neden dış güçlere taviz vermeyi tercih ediyorlar? Bu az bir ihanet midir?   

Kürd mücadelesinin önderliğini üstlenen kadrolar, bu durumun farkındadırlar. Ancak konuya ‘onlar kendi amaçları için yardım ediyor, biz de kendi amacımız için savaşıyoruz; köprüden geçene kadar ayıya dayı diyeceğiz’ şeklinde yaklaşıyorlar. Ancak bu yaklaşım, problemlidir.

Kürd sorunu ile emperyalizm arasındaki olumsuz ilişkinin sona ermesinin temel şartı, Kürdlerin yaşadıkları ülkelerdeki rejimlerin genel anlamda farklı uluslara, özel anlamda da Kürdlere karşı bakış açılarını değiştirmektir. Taraflar kendi bakış açılarını düşmanlık yerine kardeşlik, dostluk ve vatandaşlık temelinde geliştirmedikçe ve adil çözüm yollarını benimsemedikçe sorun tümden çözülemez.

 



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

2. ve son kısım

Maslahata Binaen Ulusal Hakların Askıya Alınması

Maslahata binaen ulusal haklar askıya alınabilir mi? Bu sorunun cevabını verebilmek için önce ulusal haklardan neyin kast edildiğinin anlaşılması lazım. Eğer maksat kültürel ve bir takım siyasi haklar ise, bir çok açıdan cevap ‘hayır’dır. İslami dünya görüşü açısından konuya yaklaştığımızda,  böyle bir endişe ve korku ile sadece Kürdlerin değil, hiçbir kavmin kültürel hakları yasaklanamaz ve onların siyasete katılımı engellenemez. Konunun başında da değindiğimiz gibi kavimlerin kültürünü ve kimliğini tanımak, ilahi hilkatın gereğidir. Dolayısiyle ulusların kültürel haklarını askıya almak, islami bir maslahatı içermediği gibi, belki bir mefsedeti içermektedir.

Bölge ülkelerinin Kürd kimliğini ve kültürel haklarını yasaklaması veya askıya alması ve hatta onları en iptidai haklarından dahi mahrum etmesi ve haklarını isteyenleri cezalandırması şüpheye mahal bırakmayacak keyfiyette merduttur ve her müslümanın bu haksızlığa vus’atı ve takatı oranında şiddetle karşı koyması gerekir

İnsani açıdan konuya baktığımızda, insan türü arasında var olan ve olması gereken adalet ve eşitlik ilkeleri gereğince hiçbir kavmin kültürel hakkının askıya alınmasında veya yasaklanmasında maslahat göremiyoruz.  Bu zaviyeden de bakıldığında maslahattan çok mefsedetten söz edilebilir. Böyle bir yasağa karşı koymak insani bir görevdir.

Demokratik haklar ve özgürlükler perspektifinden konuya yaklaşıldığında da ulusların kültürel haklarının yasaklanması veya askıya alınması bu iki kavramın felsefi arka planı itibariyle taşıdıkları anlama tezat oluşturmaktadır.

Eğer ulusal haklardan kasıt, her bir ulusun bağımsız bir devlet olması ise, bu tartışılmaya değer bir konudur. Çünkü sorun sadece Kürd sorunu değildir.

İslam’da ümmet bütünlüğü içinde olmak kaydıyla her bir ulusun özerk veya bağımsız bir devlet olmasını engelleyen bir hüküm yoktur. Kimse böyle bir durum İslam’ın şu hükmüne ters düşüyor diyemez. İslam, yönetimin özüyle ilgileniyor, biçimiyle değil. İslam’ın ve adaletin uygulanması koşuluyla, yönetim tarzları insanların kendilerine bırakılmıştır. Peygamberimizin diğer kavim, kabile ve devletlere gönderdiği davet mektuplarının muhtevası da bize  böyle bir çerçeve sunmaktadır. İslam’ı benimseyip adaleti uygulamak koşuluyla yönetimin kendilerine bırakılması öneriliyor. Dolayısiyle ulus sayısınca devlet konusu ibahat hükmünde olup uygulanıp uygulanmaması maslahat ve vakıa açısından tartışılması gereken bir konudur.

Yer kürede irili ufaklı çok sayıda ulus vardır. Mantıksal ve reel politik açıdan ulus sayısınca devlet tezine yaklaştığımızda, bunun pratikte uygulanabilir olması çok güçtür. Çünkü bütün kavimler nüfus yoğunluğu, dağıldıkları coğrafya ve kültürel birikim ve zenginlik itibariyle devlet kurmak için gerekli koşulları taşımamaktadır. Kurulmuş olan mevcut devletlerin ulus sayısınca devlet tezine göre yeniden şekillenmesi durumunda üçe, beşe, ona bölünmesi gerekir. Bölünmeler genellikle iç savaşları kaçınılmaz kılmaktadır. Öte yandan farklı ulusları bir arada tutan güçlü devletler bu iç savaşlardan ve iç savaş sonucunda bağımsızlığını kazanabilmiş küçük, zayıf ve yıpranmış devletlerden maksimum düzeyde su-i istifade etme fırsatını kaçırmamaktadır. Beşerin yakın ve uzak tarihi tecrübesi, ulus sayısınca devlet tezinin uygulanabilir ve verimli bir tez olmadığını göstermektedir. Büyük kültür ve medeniyetler, farklı kavimlerin adil birliktelik içinde oluşturdukları ve birlikte rüşt ettikleri güçlü devletlerin semeresidir.

Eğer ulusal haklardan kasıt, özerklik ve federasyon/federalizm ise, bu yöntem yerine ve duruma göre nisbeten uygulanabilir bir yöntemdir. Bu yöntemin olumlu ve olumsuz örnekleri vardır. İsviçre ve ABD olumlu, Yugoslavya olumsuz örnek olarak gösterilebilir. Çünkü ulus temelindeki federal sistemler, nihai bölünme riskini taşımaktadır. İç veya dış bir tahrik, Yugoslavya örneğinde olduğu gibi, korkunç iç savaşları beraberinde getirebilir. Ama bu riske rağmen Kürd sorununun çözümüne ilişkin arayışlarda bir alternatif olarak fayda ve zararlarının tartışılması olumludur. Çünkü Kürdler nüfus yoğunluğu, coğrafi dağılım, dil, kültür ve tarihi zenginlik açısından küçümsenemeyecek imkanlara sahip bir kavimdir.

 

Tercih ve Öncelik Meselesi

Ulusalcı hareketler ulusal çatışmaların etkin olduğu yer ve zamanlarda, İslam’ı, hayatın tüm yönlerini kuşatması gereken bir din olarak algılayan, sosyal yaşamlarını ve siyasi çizgilerini bu esasa göre düzenlemeye çalışan müslümanları ulusal mücadeleye yeterli destek vermemekle suçlar. Ulusalcılara göre yeterli desteğin verilmediği doğru bir tespit. Ancak bu tespite bina edilen suçlama, konuya kasıtlı veya yüzeysel yaklaşımın sonucudur. Çünkü bir mücadeleye katılmak veya katılmamak itikadi ve ideolojik tercihle ilgili bir meseledir. İnsanların inanç ve ideolojik tercihlerini göz ardı ederek onların siyasal eğilimlerini değerlendirirsek, yanlış sonuca ulaşırız. Siyasi tercihler, onların arka planını oluşturan inanç ve ideolojilerden neşet eder.

İslam’ı yaşam tarzı olarak benimseyen müslümanlar neden ulusalcı mücadelelere rezervli yaklaşır sorusuna cevap arayalım önce.

 Ulus-devlet fikri Batı medeniyet havzasına ait olup İslam’ın ümmet düşüncesini ve pratikteki ümmet gücünü zayıflatma amacıyla İslam dünyasına sokulduğu için İslam’ı yaşam tarzı olarak tercih edenler tarafından zararlı bir fikri akım olarak algılandı.

Nisbeten İslam ve ümmeti temsil eden Osmanlı’nın yerine inşa edilen/ettirilen laik ulus devletler de aynı şekilde  mezkur vasıftaki müslümanlar tarafından aynı sebeplerle kabul görmedi.

Osmanlı sonrası dönemde ve 20. Asrın ortalarına ve sonlarına doğru ilerledikçe İslami hareketler, ulusçu üniter devletlerle ikinci sınıf muamelesi gören ulusların ulusal mücadelesi arasında buldu kendisini. İslam’ı tercih edenler, laik ve ulusalcı rejimlerin yarattığı fiili durumdan dolayı inancını yaşayamama gibi hayati ve birinci derecedeki bir sorunu aşmaya çalışırken aynı rejimlerin doğurduğu ulusal sorunlarla da kuşatıldılar. Ulusal çatışmalar, onların dışında gelişen; ama onları da kuşatan gelişmeler oldu. Bir yanda laik ve demokrat, laik ve sosyalist cumhuriyet, laik ve şahinşahlık olduğunu iddia eden ulusçu devletler, öte yanda farklı ideolojik temellerde gelişen ulusçu hareketler.

İnanç ve yaşam tarzı olarak İslam’ı tercih edenlerin iki taraftan birine katılması mümkün olmadı ve olamaz. Çünkü tercih ve önceliklerle ilgili iki temel fark var:

 Müslümanlar İslam’ı din, inanç, ideoloji ve yaşam tarzı olarak benimserken, ötekiler beşeri ideolojileri benimsiyor. İkincisi, müslümanlar İslam ve ümmet bağlamında siyasi ve sosyal bir yaşam önerirken ötekiler farklı beşeri ideolojiler temelinde ulus-devlet tezini savunuyor.

Bu temel farklılıklardan dolayı müslümanların ulusal mücadelelere rezervli yaklaşması ulusalcılar tarafından anlayışla karşılanmıyorsa ve hatta saldırıya uğruyorsa, şu soruları onlara yöneltmek lazım:

1-Kendiniz için herhangi beşeri bir ideoloji temelinde ulusal mücadeleyi tercih edip öncelerken neden başkalarının İslam temelinde bir yaşamı öncelemesi ve tercih etmesini anlayışla karşılamıyorsunuz? Sizin tercih hakkınız var da ötekilerinin yok mu?

2-Eğer İslam’ı tercih edenlerin kendi önceliklerini bırakıp size katılmaları gerekiyorsa, onların da sizden kendi önceliğinizi bırakıp kendilerine katılmalarını isteme hakkı yok mu? Siz kendi mücadelenizi bırakıp onlara katılır mısınız ki, onların size katılmasını istiyorsunuz?

3- Eğer sizinle(Kürd ve Türk ulusalcıları) Kürd veya Türk müslümanlar arasında ulus ortaklığı varsa, aranızda inanç ortaklığı da yok mu? Aynı ulustan olan herkesin ulusal mücadeleye katılması gerekiyorsa, aynı inancı paylaşanların da o inanç temelindeki mücadeleye katılması gerekmiyor mu?

4-İslam’ı yaşam tarzı olarak kabul edenler, her fırsatta ulusçu rejimlerin diğer ulusların hakkını inkar etmesini ve onlara baskı politikasını uygulamasını-ki Kürd müslümanlar bu durumda hem inanç hem de ulusal haklar açısından çifte baskı görmektedir-kınarken ve güçleri oranında karşı çıkarken, siz, inancından dolayı ezilen müslümanların hakkını kaç defa savundunuz? Sizin hiç mi böyle bir sorumluluğunuz yoktur?

5-Siz, müslümanlara ‘Sizin Kürd sorununa veya Türk sorununa ilişkin politikanız nedir’ diye sorarken onların da size ‘Sizin İslam’a ilişkin tutumunuz nedir’ diye sorma hakları yok mu? Sizin İslam ve İslami mücadeleye ilişkin politikanız nedir?

6-Eğer siz Kürd ve Türk ulusalcıları, İslam’ı müntesibi olduğunuz ulusun değişebilen kültürel bir değeri veya birey ile Allah arasındaki soyut bir bağ olarak anlıyor ve öyle kabul ediyorsanız, ulusu ‘cevher’, dini ‘araz’ olarak algılıyorsanız ve bu sebeple İslam’ı hayatın tümünü kuşatan bir din ve yaşam biçimi olarak kabul eden, bu çerçevede bütün ulusların adalet temelinde kendi hakkına kavuşmasını savunan müslümanların kendi değerlerini bırakıp size katılmamasını benimseyemiyorsanız, sizin sorununuz İslam iledir. Sizin İslam ile sorununuz vardır. Sorunu doğru tanımlayalım ki, doğru tartışabilelim.

Bu konular, islami yaşam biçimini önceleyen Türk ve hasseten Kürd müslümanların Türk ve özellikle Kürd ulusalcılığı temelinde gelişen hareketlerin suçlayıcı nitelikteki eleştiri ve psikolojik baskı taktikleri karşısında yanlış bir duruşa yönelmek veya terdit geçirmek yerine kendi değerlerine uygun bir duruşla karşı tarafın konum ve yaklaşımlarını sorgulaması bakımından önem taşımaktadır.

 

Ulusal Haklar ile İdeolojik Tercihlerin Ayrı Değerlendirilmesi

Genelde bütün kavimlerin fıtri haklarının ne olduğu ve bu hakların teslimi bir konu, Kürt halkının fıtri haklarının kazanımı temelinde gelişen siyasi ve silahlı hareketlerin önder ve önderliklerinin ideolojik tercihleri ve uluslararası ilişkilerdeki eğilimleri ayrı bir konudur. Bu iki konuyu birbirinden ayrı değerlendirmek gerekir. Kürd ulusal hareketlerine önderlik eden kadroların ilk dönemlerde sosyalist çizgide olmaları, son dönemlerde demokrasiyi savunmaları ve bazen İslam’a karşı bir çizgide ilerlemeleri, bizi Kürd ulusunun haklarıyla ilgili soruna ilgisiz klar veya karşı bir duruşa sevk ederse yanlış olur. Çünkü önderliklerin katılmadığımız ideolojik tercihleri, Kürd halkının haklı taleplerini gölgelese de o hakkı görmezlikten gelmeye veya haksızlığa karşı sessiz kalmaya meşru bir delil oluşturmaz. Eğer Kürd sorununa ilgimizin katılmadığımız ve karşı olduğumuz hareket ve önderliklerinin lehine olacağına dair bir endişe varsa, bunu gidermenin yolu, Kürd sorununa ilişkin söylemimizi, benimsediğimiz İslami dünya görüşü temelinde seslendirmekten geçer.

 

Kuzey ırak Konusu

Irak’taki Kürdlerin kendi kimliklerinin tanınması ve bu hakkın teslimi yönündeki taleplerini haklı bir talep olarak görüyoruz. İslami açıdan bakıldığında bu talebin olumsuz bir yanı yoktur. Aynı hak, oradaki Türkmenler için de geçerlidir. Ancak bu hakların nasıl hayata geçirileceği ve hangi formda uygulanacağı konusu, Irak halkının kendisinin karar vermesi gereken bir konudur. Ulusların hakkının teslim edilmesi koşuluyla verilecek her karar, saygıyla karşılanmalı. Ancak bu, gerek Kuzey ırak ve gerekse Irak’ın geneli için yapılacak ideolojik tercihi, İslam’a aykırı uygulamaları ve İslam dünyasının aleyhine emperyalist güçlerin lehine izlenecek siyasetleri de saygıyla karşılayacağımız anlamına gelmiyor. İslam ile tezat ve çatışmanın olduğu her yerde tercihimiz İslam’dan ve İslam’ı isteyenlerden yanadır.

 

 

 

 

Sonuç

Ulus temelindeki sorunlar İslam dünyasındaki bir çok ülkeyi ilgilendirmekle beraber özellikle Ortadoğu’nun merkezinde yer alan ve aynı zamanda Ortadoğu’nun jeopolitik, jeostratejik, jeokültürel ve önemli ölçüde jeoekonomik merkezlerini oluşturup Kürd nüfusunu barındıran ülkeler açısından ise volkanik dağı andıran bir problem olarak durmaktadır. Kimi yerde sönmüş ve üstü kül tutmuş, kimi yerde ise feveran halindedir.

Merkezde yer alan bu ülkeler ilgili sorunu İslam kültür ve medeniyet havzasına ait olan kendi tarihi-kültürel tecrübe ve değerleri muvacehesinde islami, insani ve özgürlükçü bir temelde çözüme kavuşturmaz veya halkları tarafından buna zorlanmaz ise,

a-İç kanama devam edecek.

b-Bu iç gelişmeye emperyalist dış müdahaleler önlenemeyecek.

c- Ulus sorunu bu ülkelerin yumuşak karnını oluşturmaya devam ettiğinden dolayı bu ülkeler dışa karşı onurlu ve güçlü, içe dönük özgürlükçü bir politika geliştiremeyecekler.

 

www.nidamiz.com sitesinden alıntıdır.



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
iscannglb
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 16 eylul 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 20
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

selam

http://www.kerkukfeneri.com/index.php?option=com_content& ;task=view&id=38&Itemid=2A

ALLAHA ŞÜKÜR OSMANLICA BİLİYORUZ.TE HARFİ NE ZAMANDAN BERİ KA OLDU BAKIN BAKALIM KÜRDİSTAN YAZILAN YERE İŞKEMBEİ KÜBRACILAR KOSKOCA TÜRKİSTAAAAAAAAAAAAAAAAAAAN YAZIYOR.AAAAAAAA UZATMA KISMINA KÜRDİSTAN YAZMAKLA OLMUYO BE GÖZÜM.

sevgili kardeşim yalnız kürd bu senin için.

http://www.tumgazeteler.com/?a=1758126

Adaleti kendinden menkul her pkk partizanını veya kürdistan savunucusunu,en başta kızılderililer olmak üzere linkte verilen her milletten hak sahibini aynı hararet ve adalet!!!!hissiyle savunmaya aksi halde kuranın ikiyüzlü,riyakarlar ayetlerinin damgaladıkları sınıfına aday olacakları hususunda uyarmaya çalışmak görevimizdir...BU GÖREVİ BİLGİM ELVERDİĞİNCE YERİNE GETİRDİĞİME İNANIYORUM.ANLAMAK İSTEMEYİP MÜSLÜMANI MÜSLÜMANA KIRDIRMA DERDİNDEKİ MİSYONER GÜDÜMLÜ BEYİNLERE SÖZÜMSE ŞUNDAN ÖTE DİİLDİR ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ ANLAMAYANA ABD MAKAMIYLA ÇALINACAK DAVUL ZURNA AZ.  

 

Daha önce sadece kartveli kardeşime cvp vermemeye yönelik sözümü bugün itibariyle sitenin bu bölümünü açmama ve okumama kararı ile pekiştiriyorum.çünkü iddiaların kaynağının ve iddia edenin adının dışında değişen bir şey olmayıp,CVP LAR GÖRMEMEZDEN GELİNİP,BİLE BİLE,KASTEN aynı savlar temcit pilavı gibi ısıtılıp savunulmaktadır.Kafanı göster dendiğinde gösteren eliylede gösterse duvara kafa atıp kanatarakta gösterse kafa görülür anlaşılır.

Hz isa'ya atfedilen bir söz vardır

-Bana 1000 tane bilmeyen verin ama birtane anlamayan vermeyin.

SELAMETLE.......

 

 

  

Yukarı dön Göster iscannglb's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iscannglb
 
rehber02
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 28 eylul 2007
Yer: Zimbabwe
Gönderilenler: 290
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

selam

Sen tanıyıda koymuşuuunnnn hastayıda tanımışın.ve bayaa bi dolmuşun garındaşım seringel yahu:D..hakkımdki tespitine kısas babından hakkındaki tespitim beğen yada beğenme şudur;sözlerimi algın doğrultusunda! yorumlayıp açıklamalarımı yok sayıp,adaleti kendi bakışına göre şekillendirme modasının etkisinde,gündeme uygun ben Şahin sen demokrat,adil yada kurani oluyorsun.güzel bi taktik ve son moda:)kısaca hak,hukuk,adalet adı altında terörü haklı görüp demokratik olma modası :D...

Selam,

Terörü haklı görene Allah lanet etsin inşallah. Her türlü terörü, istisnasız her türlü terörü. Sözlerin aynen iade ediyorum. Bu sözlerin muhatabı ben değilim. Sen kendi algıladığın daha doğrusu algılayamadığın gibi atıp tutmuşsun. Benim adalet ölçüm Kurandan başka bir şey değildir, Allaha şükürler olsun.

nefsime uyup bu ... yarışını pekala sürdürebilirim hatta inan buna can atıyorum ama yapmıcam :)hatta bu konuda birdaha fikrimi belirtmicem çok geriliyor ve gerildikçe zanna bulaşıyorsun o da yetmez gibi bir söz vardır"görmez kendi kelini görür alemin kelinin kelini"hesabı asıl şeytanı kim sevindiriyor algılayamıyorsun ..garındaşım fikirlerinle bana hitab etmiyorsun,seni samimi bulmuyorum:)en başta Kuran anlayışımız uymuyor ki benden hala nasıl ayeti istiyorsun şaşırmamak mümkün diil.kuran anlayışı kurana sarılın fırkalara yahudi ve hristiyanlar gibi ilahi emirlerde bölünmeyin ayetini devlette bölünmeyin şeklinde yorumlama cesuru olan birinin  beni kuran dışı olmakla suçlaması BENİ ANCA ŞÜKRETTİRİR VE GÜLDÜRÜR:)

.... sana aynen iade ediyorum. Bundan sonra ben de sana cevap yazmayacağım merak etme. Sağa sola .... yağıdaran cevap yazılmaz. Ayniyle karşılık verilr ama onu da yapmayacağım. Ben de seni hiç samimi bulmuyorum. Yukarıda söylediklerini kendin yapmışsın. Bu ne yaman çelişki. Ben gayet serinim.  Senin serinlemeye ihtiyacın var. Doğru Kuran anlayışımız gerçekten uymuyor. Ben olduğu gibi, hiç bir önyargıya bağlı kalmadan anlamaya çalışıyorum.

Sözlerimi çarpıtma. Neresinde bölünmeden bahsetmişim? Sen rüyalarında da hep bölünme gördüğün için ve sürekli bu paranoyayla yaşadığın için her söz senin için bölünme gibi geliyor. Devlette bölünmeyin gibi mi anlamışım ya da. Ne yani, anlaşılmıyorki ne dedigin. Önce yazımı iyice oku ondan sonra cevap ver.

(Allah hayırlı uzun ömür nasip eylesin miniğe)Nacizane tavsiyem çok etkisinde kalma ıfaklığın.istediği kabul edilmediğinde onun verdiği tepkileri vermeye başlamışsın:)Garındaşım sen örnek olucan miniği örnek almıııcan;)

Şükürler olsunki neye nasıl tepki vereceğimi çok iyi biliyorum. Hiç kaygılanma.

NEFSİ KAYGILAR TAŞIDIĞIM İÇİN FİKİRLERİME GARINDAŞIM HER NE ŞEKİLDE CVP YADA SUÇLAMA YAPARSA YAPSIN CVP VERMEYECEĞİM,VE HAKKIMI HELAL EDİYORUM....

selametle...

Evet işte burada kendinle ilgili çok doğru bir şey söylemişsin. Kendi adıma ne böyle bir kaygı taşıyorum ne de taşırım. Sana naçizane tavsiyem aç biraz Kuran oku. Öyle bol keseden sallamakla olmuyor GARINDAŞIM. Ondan sonra yorum yapacaksın, böyle konularda. Sana dedimki BOP un içindesin, BOP böyle bir şey, müslüman olduğunu iddia eden iki insanı birbirine düşürüyor, sen gene de anlamadın.

Komşusu kürt olduğu için, ya da Allah onu küt yarattığı için ona saldıranların yapmış olduğu terörden hiç söz etmemişsin. Ne o işine mi gelmedi yoksa?

Allah hepimize hidalet, akıl, fikir, tepkisellikten uzak, doğru düşünme kabiliyeti versin. (Tabi sana göre ben tepkiselim şu anda, tepkisellikten vazgeçtiğin an ne kadar doğru şeyler sölediğimi inşallah anlarsın)

Terör belasından en çok zarar görmüş biri nasıl terörü haklı görür? Düşünen bir beyin nasıl böyle düşünebilir.

Haydi kendi yoluna.

Yukarı dön Göster rehber02's Profil Diğer Mesajlarını Ara: rehber02
 
rehber02
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 28 eylul 2007
Yer: Zimbabwe
Gönderilenler: 290
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Selam,

Bir komedi daha. Neymiş, T harfi Ka diye okunmuş. İnanın okurken güldüm. Demekki ikinci hecedeki Ka harfi de D yapılmış. Mantığa bak. Şimdi senin deyişinle KÜRDİSTAN değil TÜRKİSTAN yazıyor, öyle mi? Git Osmanlı haritalarına bir daha bak.

Tam bir komedi ya. Osmanlıcayı biz de biliyoruz dostum. Orada ne yazdığını da biliyoruz.

Ne yani, orda öyleymiş diye şimdi de öyle mi olsun demişiz? Ne mantık ya? Hayran kaldım. İşte sizin açmazınız bu. Bizim kürdistan diye bir şey istediğimiz yok dostum. Anlamak istedğiniz gib anlamayın söylenenleri.

Böyle yaparak bizi bir yerlere taraf gibi göstermenizi şiddetle kınıyorum. Eğer öyle sizin kestettiğiniz yerlere taraf olacaksam Allah bana lanet etsin ve bir nefes daha aldırmasın. Bizim hakkımızda böyle düşünenlere de eğer haksız iseler Allah lanet etsin mi kardeşim? Ne diyorsun? İnşallah dersin değil mi?

Sevgiyle.

Yukarı dön Göster rehber02's Profil Diğer Mesajlarını Ara: rehber02
 
rehber02
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 28 eylul 2007
Yer: Zimbabwe
Gönderilenler: 290
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Selam,

Sayın yöneticilerden bu konuyu silmelerini ve bu tür konulara izin verilmemesini rica ediyorum. Anlaşıldığı kadarıyla BOP görevini çok iyi yerine getiriyor.

Sevgiyle.

Yukarı dön Göster rehber02's Profil Diğer Mesajlarını Ara: rehber02
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Alıntı:

nefsime uyup bu ... yarışını pekala sürdürebilirim

Hz.İsa'ya nisbet edilen bir söz

matta 12:34 Sizi engerekler soyu! Kötü olan sizler nasıl iyi sözler söyleyebilirsiniz? Çünkü ağız yürekten taşanı söyler. Mat. 12:35 İyi insan içindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır.

bir başka söz daha

matta15:18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.

Matta 15:19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır

Alıntı:

Daha önce sadece kartveli kardeşime cvp vermemeye yönelik sözümü bugün itibariyle sitenin bu bölümünü açmama ve okumama kararı ile pekiştiriyorum

Alıntı:

NEFSİ KAYGILAR TAŞIDIĞIM İÇİN FİKİRLERİME GARINDAŞIM HER NE ŞEKİLDE CVP YADA SUÇLAMA YAPARSA YAPSIN CVP VERMEYECEĞİM

Alıntı:

hatta bu konuda birdaha fikrimi belirtmicem

Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?(saff-2)

Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır. (saff-3)

Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın. Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir. (isra-34)

Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size ayetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz(maide-89)

Alıntı:

sevgili kardeşim yalnız kürd bu senin için.

http://www.tumgazeteler.com/?a=1758126

benim için alıntıladığın yazı için-Allah razı olsun-yukarda bir alıntım var diğerleri,senin ve benzerlerin için:)

vesselam...

 



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
kartveli
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 18 ekim 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

iscannglb bak kızılderili falan dedin de aklıma ne geldi:

kızılderililerin aslı sanıldığı gibi türk değil kürtmüş ve aralarında da baya benzer özellikler bulunmaktaymış

örneğin:

kızırderililerin obalılarına :kumaçi diyorlarmış kürtlerinkine kırmançi
 kızırderililerin savaşçılarına :apaçi  diyorlarmış kürtlerinkine apocu :)

eh eh eh 

bu saçma espiriyi sana gönderdim

 

Yukarı dön Göster kartveli's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kartveli
 

Üzgünüm, Cevap Yazamazsınız.
Konu Kapatılmış.

<< Önceki Sayfa 6
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats