Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 15 temmuz 2006 Yer: ABD Gönderilenler: 266
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam elmuh
Aslında sorduğum soru bilimsel bir deney olabilmesi için aynı koşullarda yapılan deneylerden aynı sonuçların alınması gerektiğini dikkatlerinize sunmaktı.DEMISSINIZ
bende zaten labaratuar ortaminda tekrarlanabilir frekanslarla elde edilebilecek olan es kristallerden bahsediyorum.Yapilamamasi icin hic bir sebep yok.
ayrica dusunmeye baslayip bulus yapmaniz sevindirici.Size nacizane tavsiyem tisortunuzun uzerine akil yazip oyle dusunmeniz,bu sizin fazla yorulmamanizi saglayacaktir. :)
Tişört espirine bayıldım. Bence bunu Dr. Emoto'ya önerip ticari anlaşma bile yapabilirsin. Tişörtleri henüz basmamış, resimden gördüğüm kadarıyla, onun fikri yanında senin teklifin dahiyane.
__________________ O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.
Katılma Tarihi: 15 temmuz 2006 Yer: ABD Gönderilenler: 266
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam elmuh,
Bilim adamlari kendi fikirleri uzerinden para kazanmamalimidir?O zaman onlara ne tavsiye edelim.Manav olun elma,portakal satin,gidin simit satin ama kendi fikirleriniz uzerinden para kazanmayin ac kalin mi diyelim?onun sattiklarini almazsin oda 25$' dan olur.Hepsi bu.
kaldiki beni ne cebi ne de baska birseyi ilgilendirmiyor.Onun su kristalleri ile ilgili calismasi ilgilendiriyor.Yani senin ilgilendigin konuyla ben ilgili degilim.Konunun ozune donersen daha rahat iletisim kurabiliriz.fikrin varsa yaz lutfen.
Yukaridaki prof.
Dr. Emoto'nun calismasini ilginize sunuyorum.
İlk olarak kişi profesör değil. Bakınız: kendi
sitesi. “http://www.masaru-emoto.net”
Uluslararası ilişkiler mezunu.
Doktorası da Hindistan’da “alternatif tıp”tan. Alternatif tıp ne zaman “bilim”
oldu da doktora ünvanı vermeye başladı?
2.
muhiddin Yazdı:
Hatta ve hatta
osmanli zamaninda akil hastalarinin muzikle tedavisi de yine belirli
frekanslardaki titremelerin insan vucuduna olan olumlu etkileri vasitasi ile
gerceklestirilmistir.
Sizinde bildiginiz gibi insan
vucudunun %70 – 80 i sudur.
Kisaca soylemek gerekirse osmanli
hekimleri zaten bunu zamaninda kesfetmisler.Yada degisik frekanslarin insan
vucudu uzerindeki etkilerini bir sekilde algilamislardir.
Kardeş, söylediğin gibi, müzik
tedavisi ruh hastaları için uygulanmış. Sanat, ruha hitap ettiği için, (insan
bedenine değil) sanatın bu kolu da ruh tedavisi için kullanılmış. Bunun sıkı
sık kullandığın “frekans” kelimesi ile ne ilgisi var?
Açık yazayım: bariton sesin frekansı
doksan ile dörtyüz hertz arasında değişir. Ben bariton olan sesim ile aynı
frekansta küfür de edebilirim, dua da.Ses frekansı ile konunun ilgisi yok.
3.
muhiddin Yazdı:
Simdi su soruyu
soralim kendimize beyin dalgalari deyip geciyorsunuz peki beyin dalgasi
dediginiz olayda hicmi ortaya cikan bir frekans yok?
Sanirim sorunun cevabini bizim
vermemize zaten gerek yok siz bunu biliyorsunuz. .
Ben ne sorunun cevabını biliyorum ne
de “beyin dalgaları” ile olan ilgisini. Açıklar mısınız bu terimleri?
4.
muhiddin Yazdı:
Yani siz artik bu
deneyin gecerliligini tartismayi birakin da artik bu bulgulari memleketimiz ve
insanlik icin nasil kullanabiliriz diye dusunun.
bende zaten labaratuar
ortaminda tekrarlanabilir frekanslarla elde edilebilecek olan es kristallerden
bahsediyorum.Yapilamamasi icin hic bir sebep yok.
ayrica dusunmeye baslayip bulus yapmaniz
sevindirici.Size nacizane tavsiyem tisortunuzun uzerine akil yazip oyle
dusunmeniz,bu sizin fazla yorulmamanizi saglayacaktir. :)
James Randi’nin (http://www.randi.org) (sahte bilimi yıkmak ile
uğraşan, bilim-ötesi ya da paranormal bir olayı kanıtlayana bir milyon dolar
verecek olan kişi)“Çift kor-double
blind” yöntemini uygulama teklifini Dr. Emoto reddetmiştir. Çift kor yöntemi :
Plasebo etkisini ortadan kaldırmak veya ilacın etkinliğini ölçmek için hasta
veya doktorun hangi ilacın kullanıldığını bilmemesi.
Emoto, tekrarlanabilir,şeffaf deneyi
reddediyor. Para kazanmaya bu kadar hevesli ise tanesi 25 dolardan 40.000 tane bardak satacağına bu deneyi yapıversin.
6.
muhiddin Yazdı:
Bilim adamlari kendi
fikirleri uzerinden para kazanmamalimidir?O zaman onlara ne tavsiye
edelim.Manav olun elma,portakal satin,gidin simit satin ama kendi
fikirleriniz uzerinden para kazanmayin ac kalin mi diyelim?
Kardeş, rica etsem bana bulduğukuramlarını para karşılığı satan saygın bir
bilim adamı gösterebilir misin?
Einstein, kuramlarını ABD’ye satsaydı
zengin olurdu herhalde değil mi?
Niels Bohr, Paul Dirac, Max
Planck,Werner Heisenberg, Erwin Schrodinger, James c. Maxwell ,Max Born, Richard
Feynman kitap yazacaklarına deneylerini satmalıydılar.
Günümüzün en büyük teorisyenlerinden
şişme kuramcısı Andrei Linde, sicim kuramcısıEdward Witten ne pazarlasın? Biri çok büyük diğeri çok küçük.
Michael Faraday elektrik motoru
ticaretinden milyoner olmak yerine fakir olarak ölmeyi tercih etmiş.
Nedeni ne ki?
Şu nedenle olabilir mi? Bu insanlar
büyük bilim adamlarıydı. Dr.Emoto ise şarlatan ?
Saygılar.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Katılma Tarihi: 15 temmuz 2006 Yer: ABD Gönderilenler: 266
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SUYUN HAFIZASI VAR
Fransız bilim adamı Dr. Jacques Benveniste, araştırmalarda DNA hücrelerinin belli bir frekansta foton (ışık) yaydığını, farklı hücrelerin farklı frekansta titreştiğini, farklı titreşimdeki iki hücre yan yana geldiğinde yeni bir frekans oluşturup birlikte bu frekansta titreşmeye başladıklarını ve elektro manyetik dalgalar ile bir çağlayan yaratıp ışık hızında yolculuk ettiğini keşfetmiş.1980'lerde başlattığı çalışmalarında suyun hafızası olduğunu anlamış. Suya bir madde ekleyerek bunu 1 milyon kez sulandırmış ve özel bir alet ile aşırı hızda karıştırarak o maddenin yok olacağını tahmin etmiş ama hala maddenin suda mevcut olduğunu görünce deneylere defalarca milyonlarca kez daha sulandırarak devam etmiş. Ancak ne kadar sulandırsa da suyun içine en başta eklenmiş olan maddenin yok olmadığını tespit etmiş. O zaman suyun yüklenen maddeyi bir şekilde hafızaya kaydettiğini anlamış. Bir başka deneyinde suya bir zehir yerine sadece zehirin frekansını yüklemiş ve aynen zehirin kendisi eklenmiş gibi içine koyulan sinekleri öldürdüğünü tespit etmiş.
Benvenistenin araştırmalarını şüphe ile karşılayan Queens Belfast üniversitesi Profesörü Madeleine Ennis Avrupa ülkelerinde yelpazelenen bir araştırma grubuna katılmış. Fransa, İtalya, Belçika ve Hollanda'dan oluşan ekip Profesör M. Roberfroid tarafından koordine edilmiş. Belçika Katolik Üniversitesinde, Benvenistenin kullandığı orijinal deneyin daha rafine edilmişini kullanarak, yapılan uygulamayla ilgili her dört laboratuardaki bilim adamları deney solüsyonlarının içinde ne olduğunu bilmeden çalışmışlar. Hatta tüplerin bazılarında sadece saf su varmış. Tüm deney bağımsız bir bilim adamı tarafından koordine ediliyormuş. Bu kişi tüm solüsyonları kodluyor ve bilgiyi topluyormuş ama deneylerde bil-fiil çalışmıyormuş, bu yüzden yalan ve dolana yer kalmamış. Yapılan tüm deneyler Benveniste'nin sonuçlarını desteklemiş. Benveniste buna karşılık "12 sene önceye, bizim başladığımız noktaya gittiler" demiş. Benveniste ayrıca "Biyokimyevi maddelerin yaydığı sinyal kaydedilip internet aracılığı ile dünyaya yayılabilir ve bu sinyal?? biyolojik hücreleri sanki gerçekte o madde varmış gibi etkileyip değişim yaratır" demiş.(Neden olmasin? bunu ben ekledim)
Yukaridaki yazinin hemen altinda dr.emotonun alintiladigim yazisi vardi.Neden? onun calismasiyla kesistigi icin.
AÇIKLANAMAYAN BİLİMSEL BULGULAR
1) ETKİSİZ İLACIN (PLASEBO) ETKİSİ NEDİR?
4) HOMEOPATİK ERİYİKLER ETKİLİ Mİ?
Homeopatik yöntem, kimyasal ilaçların sulandırılması esasına dayanır; tek bir ilaç molekülü içermeyecek noktaya gelinceye kadar sulandırılma devam etse dahi, suyun iyileştirme özelliğini koruduğu iddia edilir. Bu nasıl oluyor?
Belfast taki Queen s University den farmakolog Madeleine Ennis ise homeopatiyi şiddetle eleştirenler arasında. Homeopatinin hiçbir işe yaramadığı düşüncesinde.(sizinle burada kesisiyor cin 13 bunu ben ekledim)
Ennis, son makalesinde, iltihabi yangı durumunda ortaya çıkan insan akyuvarları üzerinde aşırı sulandırılmış histaminin etkilerini araştırdı. Bu bozofiller, hücre saldırı altındayken histamin adı verilen maddeyi salgılar. Bunlar bir kez salgılandığı zaman, histamin bozofillerin daha fazla salgılamasını engeller. Farklı laboratuvarlarda tekrarlanan bu çalışma homeopatik eriyiklerin histamin gibi etki yarattığını ortaya çıkartmış. Bu sonucun üzerine Ennis bu etkinin yok sayılamayacak kadar gerçek olduğunu kabul etmek zorunda kalmış.(cok sevindim,dogru bir is yapmis.bunu ben ekledim)
Bu nasıl oluyor? Homeopatlar kömür, örümcek zehiri gibi maddeleri etanol içinde eriterek, bu "ana eriyik"i su ile tekrar tekrar sulandırır. Sulandırma düzeyinden bağımsız olarak homeopatlar, orijinal ilacın su molekülleri üzerinde iz bıraktığını iddia eder.
Ennis in niçin konuya kuşkuyla yaklaştığını anlayabiliyoruz. Kaldı ki homeopatik tedavinin, geniş kapsamlı, plasebo-kontrollü klinik bir deneyde bugüne dek yararlı olduğu kanıtlanmadı. Ancak Belfast çalışması (Inflammation Research, vol 53, p 181) bazı şeylerin "etkin olduğunu" gösteriyor. Enis diyor ki: "Bulgularımızı açıklamakta zorlanıyoruz. Dolayısıyla başkalarını ileri deneyler yapması için teşvik ediyoruz. Eğer bu ileri deneylerde sonuçlar olumlu çıkarsa kimya ve fiziği yeniden yazmamız gerekebilir." (Eyvah! bunu ben ekledim)asagidaki link ten alinti,aciklanamayan bilimsel bulgular.
Simdi bu konuyla ilgili dusuncenizi ogrenebilirmiyim.(sonra 3. sorunuzdaki bilmediginiz eeg yontemini,ilgilenenler google dan eeg yada beyin dalgasi yazsinlar.Ve bilimle ugrasanlarin bilgileri uzerinden, unuversite hocaligi dahil nasil para kazandiklarini bunun bir sarlatanlik olup olmadiginida konusuruz.Hatta dahada buyutur para olmazsa bilimin gelisimi sekteye ugrarmi?Bunuda konusuruz.Birden aklima bizim bilimle ugrasanlarin kaynak yetersiz(para yok diyemez bazilari edeplidir,sarlatanda degiller)Labaratuar olusturup deney yapamiyoruz,dedikleri geldi.Yani hepsini konusuruz gerek varsa.Ama Once sizin gercek konumuzla ilgili yukaridaki yazilarla ilgili yorumunuzu duymak istiyorum.Cunku siz kesin konusmayi seviyorsunuz.(benim gorusum)
Sevgili kardeşim muhiddin, Yazını defalarca okudum. Yazınla ilgili görüşümü belirteceğim. Ama önce izin ver birkaç cümle sarfedeyim.
Bir önceki yazımda bahsettiğim dolandırıcılık meselesine, sahte bilim konusuna, yazına olan eleştirilerime cevap vermemişsin.
Dostum, konumuz nazar olduğu için, bir önceki yazıyı koyma nedenini anlayabilirim ama bu homeopati de nereden çıktı? Diyeceksin ki "suyun hafızası" meselesi ile ilişkilendirdim. Ne yapacaksın? Bu alternatif tıp konusunu nazarla mı bağdaştıracaksın? Yapma,etme.
Hele şu, biyokimyevi maddelerin yaydığı sinyalleri internet aracılığı ile dünyaya yayıp,insanları tedavi etme konusu. Ne diyeyim ki..
Muhiddin kardeş, hevesle anlattığın Dr. Jacques Benveniste, bahsettiğin konularla ilgili çalışmalarından dolayı 1991 ve 1998 de IG NOBEL 'i almış.
Gel, bilimle ilgili konuşacaksak daha ciddi konularda konuşalım,fikir alışverişinde bulunalım. Anlıyorum, "nazar" gibi bilim-dışı bir olayı bilimsel bir konu haline getirmek zor. Bulunan kaynaklarda görüldüğü gibi sağlam çıkmıyor.
Kardeş, bilim adamlarının araştırma yapmaları, üniversitedeki görevleri nedeniyle maaş almaları başka, bulduğu bir kuramı ticari meta haline dönüştürüp, tüccarlık yapmak başka. Sen de farkındasın.
Saygılar, sevgiler.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Katılma Tarihi: 15 temmuz 2006 Yer: ABD Gönderilenler: 266
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Dostum,
Konunun nazar’la ilgili oldugu zaten biliniyodu.Sizde zaten verdigimiz bu orneklerle nazar konusunu bagdastirdiniz.Dolayisiylatekrar bastan baslayip konuyu nazarla iliskilendirmemize gerek kalmadi.
Artik yere dairesel bir sekil cizdigimizde ve Dunya yuvarlak dedigimizde ipimizin cekildigi gunler geride kaldi.
Devir elde edilen bulgulari degerlendirip ileriye goturme devridir.Kisaca soylemeye calistigim bakis acimizi genisletelim,baltayi vurup birseyler yapmaya calisanlarin kafasini ucurmayalim.
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 96
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
NAZAR KONUSUNA SOSYOLOJİK BİR YAKLAŞIM
Nazar boncuğu ne demek
Tuhaf gelenekleri olan uzak bir ülkeden gelen birisi size "Benim ülkemde evi veya çocuğu güzel olan birisinin kalkıp yüksek sesle "benim evim güzel, çocuğum güzel" diye bağırması gerekirç Eğer bağırmazsa ayıp olur" dese ne dersiniz?
Hehalde şaşırıp kalırız ve "bizim ülkemizde asla böyle bir şey olmaz, bizler çok alçakgönüllü insanlarız "deriz Ancak biraz düşününce fark ederiz ki, o tuhaf ülkedeki geleneğğin bir benzeri bizde de var. Nasıl mı? Evleirmizin, çocuklarımızın güzel oldukarını düşünüyorsak nazar boncuğ, at nalları asarız onlara nazar değmesin diye. Bu "benim nazar değilecek güzel bir şeyim var" demektir. Daha da kötüsü nazar boncukları astığımız zaman, çevremizdeki diğer insanları, üstü kapalı da olsa kemgözlü olmakla suçlarız. Adeta "Sizin şerrininizde korunabilmek için değerli varlığıma nazar boncuğu astım" mesajını veririrz.
Değer verdiğimiz şeylere nazar boncuğu asmak, galiba onlarla öğünmek demektir...
Küçük Şeyler-2
Üstün Dökmen
__________________ Allah temiz akıl sahiplerini sever!
Plastik veya kemikten yapılı ve üzeri, mavi ağırlıkta, renkli, göz şeklinde boyalı bir boncuğun "enerji"yi emip ememeyeceği de bilimsel araştırmalara malzeme olacak nitelikte, ki bu enerji gözden mi çıkıyo, yoksa başka yerden mi, o da araştırılmalı!!!
:D
Ayrıca nazar boncuğu apartmanın giriş kapısına veya bir dairenin kapısına asılıyorsa, bu hırsıza bir mesajdır. "Gel bizim evi soy" " biz yeni evliyiz, mallarımız yeni, kısaca senin aradığın bizim evde" gibi anlamlara da gelir.. :):):)
Katılma Tarihi: 16 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"Erkek bebeklere mavi renk giydirilmesi"nin nedenleri şöyle anlatılıyor: "Yüzyıllarca önce insanlar, göklerin rengi olan mavi rengin, bebeklerin vücutlarına girmek için fırsat kollayan şeytani güçleri kovduğuna inanıyordu. O zamanlarda sülalenin devamı için erkek bebeklerin önemi daha fazla olduğu için "şeytan korkar da gider" diye erkek bebeklerin ve küçük erkek çocukların giysilerinin mavi olması adet haline geldi. Çok sonraları kız bebekler de erkek bebekler kadar önem kazanınca, onların giysilerine de bir renk verilmesi ihtiyacı doğdu ve kız çocuklarının giysileri için de gülün rengi olan pembe renk seçildi."
Demek ki nazar boncuğunun renginin mavi olması bu yüzden. İnsanların bilmediği ve bilimin ispatlayamadığı konularda uydurmak kolaydır.
mesela boğalar kırmızıyı görünce kızar. Biz yıllarca bunu böyle bildik. Oysaki aslında kırmızı renk hiçbir boğayı kızdırmaz. Çünkü boğalar renk körüdür ve kırmızıyı diğer renklerden ayırt edemezler. Boğa güreşlerinde matador boğayı eline aldığı şapkasını şalını sallayarak kızdırır. Boğanın kırmızı şala saldırdığı inancı yanlıştır. İspanya'da boğaların kırmızı renge saldırdığı inancı, matadorların kırmızı başlık kullanmaları nedeni ile yaygınlaşmıştır.
Nazarın varlığı veya yokluğu beni ilgilendirmiyor. Ben nazara inanmıyorum. Bundan dolayı da bir zarara uğrayacağımı düşünmüyorum. Ne gelirse Allah'tan gelir. Gerisi beni bağlamaz.
Ayrıca bu nazara inanan arkadaşlar bana Maşallah ne demek, doğru yazılışı nasıl (Maşaallah, Maaşallah, Maşallah şeklinde farklı farklı yazılıyor da) bir anlatabilirlermi?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma