Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
emel1 Yazdı:
BANA SAYFALARCA AYETİ
KERİME KOPYALAYIP YAZMAYIN GÖRDÜĞÜNÜZÜ YAZIN İSPATINI VERİN. AYRICA AYETLERDE
ALLAH DOSTLARI DİYOR ŞEYHİN ALLAH DOSTU OLMADIĞINA ÖRNEK VERİN BANA YAPTIĞ
HAYATI GÖSTERİN O ŞEKİLDE BENİ İNANDIRIN ARKADAŞIM .
|
|
|
Ben menzile
gittim. Raşit Erol'un ölümünden bir hafta sonra. Orada gördüğüm saçmalıkları bu
başlık altında anlattım. Ama kimin ne yazdığını okumadan soru sormak ve
yorum yapmak nedense milletin kolayına geliyor.
Özetle;
üniversitede öğrenim gördüğüm yıllarda çoğu öğrenci olan birkaç otobüs
arkadaşla menzile gittik. Menzil'e giderken, gelirken ve orada olduğumuz sırada
Seyda'nın kerametlerinden ve tarikat adabından başka bir şey anlatılmadı.
Hatmeler
Devlet Yurdunda bizim kaldığımız koğuştu yapılırdı her akşam. Bu hatmelere
katılan mürit arkadaşların iki lafından birisi Seyda idi. Bu haliyle onlar tam
bir Kur'an cahiliydi. Zaten bunu dert de etmiyorlardı.
Nihayet
menzile varmıştık. Bir süre sonra havanın soğuk olmasına rağmen (soğuk suyla)
gusül abdestleri alındı. Bu "tövbe almak" için şartmış. Gece hizbe bir bodrumda
ve tabiki betona serili ince bir halı üzerinde uyuduk. Herkesde bir battaniye kapma telaşesi vardı.
Kimileri de ister istemez üstü açık uyuyordu.
Sabah
oldu ve boğaz harbi başladı. Herkesin elinde kocaman tahta kaşıklar, kah bir
topluluğa yanaşıyor, kah diğerine. Çünkü çorba kaseleri çoktan paylaşılmış.
Parmak kalınlığında "kutsal" ekmekleri -ki onlar da sayılı veriliyor- iki üç
kaşık bol sulu çorba ile götürmeye çalışmak�
Sonra
sıra gelmişti bir hafta önce vefat eden Seyda hazretlerinin kabrini ziyarete.
Türbeye ziyarete gelenler orada gömülü şahsa Allah"tan af falan dilemiyorlar.
Bilakis ölü bir insana rabıta(!) yapıp el-medet çekiyorlar. Garip beden
hareketleri eşliğinde�
Şimdi
sıra sağ olan hazretleri görmeye gelmişti. Sağında solunda birkaç ulu(!)
kişinin oturduğu çiçeği burnunda Seyda (öncekinin kardeşi) tüm ihtişamıyla
karşımızdaydı. Bu manzarayı gören bir mürit sara nöbeti geçirmiş insan gibi
titremeye başladı ve sonra da yere düşüp debelenmeye.
Bu arada
bir kadın topluluğu da binanın üzerinde toplanmış yukarıdan kalabalığı
seyrediyordu. Derken çaylar dağıtıldı. Hayatımda o kadar kirli bir bardaktan
çay içmedim asla. Hele ki tuvaletler ve kuyruk çilesi, değinmeye gerek yok.
Uzun bir
sıra vardı. Seydaya yaklaşan kişilerden 3-5 kişilik bir grup huzura varınca
oturup yarım secde vaziyetinde ellerini sehpanın üzerine koyuyordu. Seyda da
elini o beş kişinin ellerinin üzerine koyuyor ve milletten tövbe alıyordu. Bu
esnada müritlerin gerinerek, emekli astsubay olduğunu söyledikleri bir adam
Seydanın omuzlarına masaj yapıyordu.
Hristiyanların
günah çıkarma ayinleri bile çok daha onurludur bu Seyda'nın ritüelinden.
Bu
adamların yaptıkları berbat bir günah çıkarma ayininden başka bir şey değil. Bir
de utanmadan biat ile intisabı birbiriyle eşitleyip bu pisliği Kur'ana yamamaya
çalışırlar. Akabe biatlarıyla, Allah ile kul arasına girip günah çıkarma ayini
tertiplemenin ne alakası var? İlgili ayetlere bakınız ve sonra da tarikat
uygulamalarına.
Lütfen bu
konuda tarikatçıların Kur'ana daha nasıl zulmettiklerine ve hangi ayetleri
nasıl ve neden dejenere etmeye yeltendiklerine ilgili iletilerden bakınız.
Buraya henüz gelip de cengaverliğe soyunacak tarikatçılar bilmelidirler ki
şimdi yazacakları ayetlerin hepsi daha önce birileri tarafından yazıldı ve
yanlışlar birer birer gösterildi. Ama okuyan kim???
O parmak
kalınlığındaki kutsal ekmeklerle ilgili birkaç laf daha etmeden konuyu
kapatmayayım. Çünkü sopa yememe sebep oluyordu o ekmekler. Bir mürid
rüyasında görmüş. Meğer oradaki suyun kaynağı Zemzem kuyusuymuş. Oradan manevi
borularla ta Menzile kadar ulaşmaktaymış bu kutsal su. İşte bu mübarek su ile yoğurulan ve ilk mayası Hz. Muhammed zamanına dayanan ekmekler kutsal olmayacak
da hangi ekmek kutsal olacak? İşte bu ekmeklerden bizim üniversite öğrencisi
arkadaşlar bir miktar almışlar ve sabahları çaydanlığa bir-iki parça atıyorlar.
Tabi ben bundan habersizim. İşte o ekmeklerden birisi tarafımdan bir ısırıkta
yarımlanınca�
Bu
anlattıklarımı daha önce de anlattım bu forumda. Fakat yine de üşenmeyip yazdım
işte. İlkinde birileri "sallama birader, yok böyle bişey" demişti. Gördüklerime
ve bizzat yaşadıklarıma mı inanacağım beni atmasyonculukla suçlayanlara mı?
Sözün özü
Menzildeki din ayrı, Hz. Muhammed'in de tabi olduğu Kur'andaki din ayrı, Zaten
Tiyerili'nin asla cevap bulmayacak soruları da bunu özetlemekte. Şimdi şahit olduklarım karşısında kendime soruyorum: "Seyda Allah Dostu bir insan mı?" Bir tarafta Kur'anda hanif tavrından dolayı "Allah'ın Dostu" olarak örneklendirilen Hz. İbrahim diğer tarafta hanifliğin başdüşmanları olan şıhlar. Bir yanda müritlerin, şıhlarının ilahi düzlemdeki makamına dair ham hayalleri ve boş kuruntuları, diğer yanda Allah'ın dostluk için önşart olarak ortaya koyduğu haniflik (Allah odaklılık). Kur'ana saygısı olan hangi insan bu haşereleri Allah'ın dostu sayar?
Not: Bu iletimde suçladığım kişiler
Emel ve onun gibi saf ve masum insanlar değildir. Bu şirretliğin ve çirkefliğin
başındaki şeytan karakterli bireylerdir.
|