Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 17 mart 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 2
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Niçin? Çünkü bu dinin sahibi olan Allah, inananlar için gerekli olanı, eksik bırakmaksızın (hadis/sünnet'e de ihtiyaç duyulmayacak şekilde) adına Kur'an dediği kitap vasıtasıyla kulu Muhammed'e göndermiştir. Gönderilen bilgileri yeterli bulanlar "işittik itaat ettik" derken; eksik ve anlaşılır bulmayanlar başka bilgi kaynaklarına (hadis/sünnet vb.) ihtiyaç duyup bunlarla inanmayı gerekli görmüşler. Bize göre, inanılması gereken bilgiler "sipariş üzerine" gelen bilgiler değildir. Yaratıcının kendi iradesi sonucu kullarına seçip, uygun gördüğü bilgilerdir.
Kur'an'a itaat, peygamber'e itaattir... Niçin? Çünkü peygamber inananları Kur'an'ın emirlerine itaate çağırmış; bu çağrıya uymakla peygamber'e itaat edilmiş oluyordu... Birileri, ısrarla peygamber'i Allah'ın dinine ortak etmek istiyor. Yani, Allah'la beraber peygamber de hüküm koysun istiyor... Bu hükümlere uymayı, peygamber'e uymakla bir sayıyor... Bu anlayış sapkın bir anlayıştır... Peygamber Allah'tan aldığı vahiyle hareket ediyor, bunu yeterli görüp inananları bunlara uymaya çağırıyordu...
Kur'an eksik gönderilmiş ya da anlaşılmaz bir kitap olsaydı, belki peygamber'e görev verilir, eksik olan taraflarını tamamlaması, anlaşılmaz olanlarını da izah etmesi, bir şeyler söylemesi istenirdi... Hayır! Biz biliyoruz ve de Kur'an'dan okuyoruz ki, Allah "dinini tamamlamış", din olarak da "İslam'ı beğenmiş" kullarına göndermiştir. Dini öğrenmek ve de yaşamak isteyenlere Kur'an yeter... Vesselam.
Kur'an'ın peygamber'e itaate çağırdığı doğrudur. "Peygamber'e itaat" denince neden akla Kur'an'a itaat değil de sünnet/hadis’e itaat akla gelir? Benim sorguladığım taraf budur...
Allah emirlerinin bilinmesi için bir peygamber'i göndermesi normaldir. Çünkü Allah "Sünnetullah"ı gereği bunu yapmaktadır. Adem peygamber'den bugüne kadar da hep böyle yapmıştır. Bunda şaşılacak bir taraf yoktur. Benim anlayamadığım; sizlerin elinizde Kur'an olmasına karşın niçin peygamber'den başkaca şeyler söylemesini istiyorsunuz?! Din denince Kur'an akla gelmeliyken; niçin! Sünnet/hadis de eklenmek isteniyor?! Daha ortada Kur'an yokken (şu an elimizde olan, tamamlanmış Kur'an'dan bahsediyorum), insanların yaşayan bir peygamber'e ihtiyaçları olması normaldir; fakat Kur'an tamamlandıktan sonra, peygamber'e ihtiyaç duyulması anlaşılır bir durum değildir.
Bizler için de peygamber gerekli olsaydı (örnek almak için), Allah'ın peygamber'e ölümü kıyamete kadar tattırmaması gerekmez miydi? Bu sorunun cevabı bende mevcut, bunu size soruyorum; peygamber vahyi iletmek ve de bir kul olarak yaşamakla mesuldü. Bu mesuliyetini tamamladı ve rahman'a kavuştu. Vefat ederken de bizlere Kur'an'ı bıraktı. İşte, bu Kur'an'ı yaşarsak peygamber'i örnek almış oluruz. Namaz'ın nasıl kılınacağına gelince; bunun için sünnet/hadis'e ihtiyaç yoktur. Yine Kur'an'a ihtiyaç vardır. Kur'an, namaz kılmamızı istiyor, namazı nasıl kılmamız gerekir? Sorusuna ise (bu soruyu bizler soruyoruz, sahabe sormuyordu) "bir bilene sorun" ayetini dikkate alarak cevap verilmelidir. Nitekim bizler bugün namazlarımızı nasıl kılacağımızı hadislerden değil, "bilenler" olarak anne/babamızdan öğreniyoruz. "Namaz kılın" emrini alan bir Müslüman’ın "kaç rekât kılalım?" sorusunu sorması gerekmez. Namazın, Kur'an'da belirtilmiş rükünleri yerine getirilerek kılınması yeterlidir. Bu rükünlerin 1(bir) rekâtla bile yerine getirilmesi, "namaz kılın" emrinin yerine getirmiş olması anlamına gelir. Günde 17(on yedi) rekât namaz kılan bir Müslüman, bu rakamları başkaları için de farz kılarsa burada bir yanlışlık yapılıyor demektir. Çünkü Allah bizden bu kadar (17 rekât) namaz kılmamızı (farz etmiyor) istemiyor. Biz kendi isteklerimizi Kur'an'da bulamıyorsak, peygamber'i devreye sokarak ona söyletmemeliyiz. Kur'an'ın verdiği kadarıyla yetinmeliyiz. Vesselam...
Peygamber'in namazla ilgili uygulamasının ne "ana" rükunları ne de "baba" rükunları vardır... Sadece Kuran’ın öğrettikleri vardır; peygamber de onları yapmıştır. Kuran’da namaz içinde -iki defa rükû, secde et- şeklinde ifadeler de yoktur. Kur'an'da yoksa yapmazsınız. Fakat yapmak isterseniz yaparsınız. Fakat bu yaptığınız "Kur'an'ın namazı" olmaz, "atalarınızın namazı" olur. Bu yapılanlar Allah'a din öğretmektir bilesiniz. "Peygamber yapmış" demekle de yapmış sayılmaz.
Birisi size "ağzınızı kapatın" dediğinde siz "gözünüzü kapatın" anlıyorsanız; Kur'an'ın "secde edin" emrini de "amuda kalkın" anlarsınız. Bu da sizin aklınızdan zorunuz olduğunu gösterir. Kur'an'ın emirleri akıl sahipleri içindir. Ağzını kapatmasını bilenler, secdenin de nasıl yapılacağını bilirler. Bunu becermek de akıl sahiplerinin işidir. "Namaz kılın" emrini alan insanlar, namazın nasıl kılınacağını peygambere sorsalardı, Allah Kur'an'ın bir çok yerinde ifade ettiği gibi “sana(peygambere) soruyorlar, de ki:...” şeklindeki ayetlerin içinde namazın nasıl kılınacağı sorusu bulunurdu. Bulunmadığına göre peygambere böyle bir soru sorulmamıştır cevabını da çıkarabiliriz. Aramızdaki ihtilafları çözmek için Allah'ın dinine iftira edip, yalan mı sokmamız gerekiyor? Birileri atalarından devraldıkları uydurmaları yaşamak istiyor ve de Kur'an'a yamamak niyetinde ise "aman ihtilaf çıkmasın" deyip susmamız mı gerekiyor? Ben bunu yapamamam, sizde yapmayın... Bize sağlam gelen rivayet(ler) yalnızca Kur'ân ayetleridir. Bu rivayetlere bakar, ibadetlerimizi ona göre düzenleriz. Böyle yapmakla da peygambere uymuş, onu örnek almış oluruz. Gerçek peygamber Kuran’da anlatılan peygamberdir... Lütfen taklitlerinden sakının.vesselam "peygamberi örnek almak" gerektiğinde neden sadece Kur'an değil de, hadisler akla geliyor?! Peygamber Kur'an'ı yaşadı, bizler de Kur'an'ı yaşarsak peygamberi örnek almış olmaz mıyız? Allah, bizlere ulaşan bilgiler içerisinden sadece Kur'an ayetleri için "koruma" sözü veriyor. Hadisler için bir söz vermiyor. Peygamberi tanımanın "birinci/ikinci etabı" olmaz.. Kur'an'ın tanıttığı kadarıyla "örnek" almalıyız. Başkaca hiçbir bilgiye itibar edilemez. Çünkü "korunmuş" luğu yok... Şirkin (hakk’la, batıl’ın ortaklığı) süzgeçten geçirilmesi gerekmediği gibi, hadislerin de süzgeçten geçirilmesi gerekmez. Çünkü hak’la batıl karışmıştır onun için...
"Tek gerçek" İslâm dininin Kur'an'dan başka hiçbir kaynağı olmadığı/olamayacağıdır...
''Peygamber'in namazla ilgili uygulamasının ne "ana" rükunları ne de "baba" rükunları vardır... Sadece Kuran’ın öğrettikleri vardır; peygamber de onları yapmıştır. Kuran’da namaz içinde -iki defa rükû, secde et- şeklinde ifadeler de yoktur. Kur'an'da yoksa yapmazsınız. Fakat yapmak isterseniz yaparsınız. Fakat bu yaptığınız "Kur'an'ın namazı" olmaz, "atalarınızın namazı" olur. Bu yapılanlar Allah'a din öğretmektir bilesiniz. "Peygamber yapmış" demekle de yapmış sayılmaz.
Gerçekten alkışlanacak tespitlerde bulunmuşsun.Özellikle namaz konusunu kurcalayıp öküz altında buzağı arayanlara karşı ikna edici bir yazı olmuş.Eline sağlık,aramıza hoş geldin.
__________________ ''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Niçin? Çünkü bu dinin sahibi olan Allah, inananlar için gerekli olanı, eksik bırakmaksızın (hadis/sünnet'e de ihtiyaç duyulmayacak şekilde) adına Kur'an dediği kitap vasıtasıyla kulu Muhammed'e göndermiştir. Gönderilen bilgileri yeterli bulanlar "işittik itaat ettik" derken; eksik ve anlaşılır bulmayanlar başka bilgi kaynaklarına (hadis/sünnet vb.) ihtiyaç duyup bunlarla inanmayı gerekli görmüşler..........................Kur'an eksik gönderilmiş ya da anlaşılmaz bir kitap olsaydı, belki peygamber'e görev verilir, eksik olan taraflarını tamamlaması, anlaşılmaz olanlarını da izah etmesi, bir şeyler söylemesi istenirdi... .......................Kur'an'ın peygamber'e itaate çağırdığı doğrudur. "Peygamber'e itaat" denince neden akla Kur'an'a itaat değil de sünnet/hadis’e itaat akla gelir? Benim sorguladığım taraf budur...
...........................................?! Din denince Kur'an akla gelmeliyken; niçin! Sünnet/hadis de eklenmek isteniyor?! Daha ortada Kur'an yokken (şu an elimizde olan, tamamlanmış Kur'an'dan bahsediyorum), insanların yaşayan bir peygamber'e ihtiyaçları olması normaldir; fakat Kur'an tamamlandıktan sonra, peygamber'e ihtiyaç duyulması anlaşılır bir durum değildir.
Bizler için de peygamber gerekli olsaydı (örnek almak için), Allah'ın peygamber'e ölümü kıyamete kadar tattırmaması gerekmez miydi? Bu sorunun cevabı bende mevcut, bunu size soruyorum; peygamber vahyi iletmek ve de bir kul olarak yaşamakla mesuldü. Bu mesuliyetini tamamladı ve rahman'a kavuştu. Vefat ederken de bizlere Kur'an'ı bıraktı. ......
Peygamber'in namazla ilgili uygulamasının ne "ana" rükunları ne de "baba" rükunları vardır... Sadece Kuran’ın öğrettikleri vardır; peygamber de onları yapmıştır. Kuran’da namaz içinde -iki defa rükû, secde et- şeklinde ifadeler de yoktur. Kur'an'da yoksa yapmazsınız. Fakat yapmak isterseniz yaparsınız. Fakat bu yaptığınız "Kur'an'ın namazı" olmaz, "atalarınızın namazı" olur. Bu yapılanlar Allah'a din öğretmektir bilesiniz. "Peygamber yapmış" demekle de yapmış sayılmaz.
Birisi size "ağzınızı kapatın" dediğinde siz "gözünüzü kapatın" anlıyorsanız; Kur'an'ın "secde edin" emrini de "amuda kalkın" anlarsınız. Bu da sizin aklınızdan zorunuz olduğunu gösterir............................................
Uhhhhh Kaleminize saglik alkislamakdan baska soz birakmadiniz. Boyle bi yaziyi Hadis Yobazlarina tekrar tekrar okutmak gerekir.
__________________ Müslümanim diye hic utanmiyorum.... Mevsim Bahar..Ben artık özgur bir müslümanım. Bir elimde KURAN, Bir elimde bahar çiçekleri ve arkamda 1400 yıllık hurafe, hadis, mezhep ve şeyhlerın enkazı.
Katılma Tarihi: 15 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"Secde" bir Kavramdır. "Şekil" iç yönelişi sağlamlaştırır. Aciz Kul, Alemlerin Rabbi'ne en aşağıda eğilir. En aşağısının iç boyutu gönlün secdesi dış boyutu ise bildiğimiz Secdedir. "Kuran kaynaklı ibadetler" arayışında "Gerçek Yöneliş" kaybolmasın. İnsan sadece kalpten ve beyinden oluşmuyor.. Secdedeki yakarıştaki en güzel Allah ismi de "A'la" dır. Kul en aşağıda.. burnu yerlerde sürterken.. Alemlerin Rabbi ise en "Yüce"de.. Gönül Secdesi 24 saat.. Vücutla Secde pekiştirici ve sıkça..
"Secde" bir yetime gönülce yakınlık ve Beyince yardım etme düşüncesinin, Elde tutulan bir armağan ve sevindirme hediyesine dönüşmesi gibi birşeydir. Gönülsüz ve monoton secde istemeden vermek.. Gönüllü ve Öz Secde ise severek en güzelini sunmaktır.
Yetimler, sadece gönülde, beyinde korunmaz.
Secde de sadece gönülde, beyinde yapılmaz.
Tüm doğrular Allah'ındır.
Saygılarımla.
__________________ "Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
41/37. Gece ile gündüz, güneş ile ay Allah'ın varlığının belgelerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin; eğer Allah'a kulluk etmek istiyorsanız, bunları yaratana secde edin.
__________________ 41/33. "Doğrusu ben, kendini Allah'a verenlerdenim" diyen, yararlı iş işleyen ve Allah'a çağıran kimseden daha güzel sözlü kim vardır?
yok rouç konuşmamakmış yok namaz yok muş yok bilmem ne. kurana kendinize uydurcağınıza adam gibi kuran uymayı deneseniz artık. secde amuda mı kalkmışmış mış ya varya iyice kuranı şaklabanların eline düşmüş. ne bu ya. zaten abdesttide hayrına koymuş hele hele teyemmüm namaz yok ya işte negatif enerjiyi atak positif enerji alak. vakitlerde zaten öylesinde serpiştirilmiş.
Onceki sayfada senin yorumlama sekline paralel ifadeler bulamadim ben. Kimse amuda kalmak v.s dememis. Daha dikkatli oku bence. Kimsenin oyle bir iddiasi yok. Bu kadar telase kapilmaya ne gerek var onu da anlayamadim. Zira onceki sayfada yazilarda ana mesaj, muslumanlarin Kur'an dayanakli yasadiklari takdirde bu dini en kucuk ayrintilarina kadar yasamis olduklarini tasdik ettiklerini icerir. Kur'an diyen birilerinin yanlis yasama ihtimalimi var ki (sence) yanlisa duseceklerini dusuncesini tasiyorsun? Kur'an'dan suphen mi var? Kur'an kisileri hadislere dayanmadikca sahipsiz, yolsuz, sasirmis mi birakir? Benim tavsiyem oncelikle Kur'an icersindeki ''Kur'an'in mahiyeti ve ozellikleri''ni isleyen ayetlere bak, bak ki Kur'an nasilmis acikliyor Allah. Ben burda kisisel olarak tum hadislerin yaniltici yada yanlis ifadeler tasiyacagini dusunmuyorum AMA oyle hadisler var ki (sahih olarak nitelendirilmis) ayetlerden bazilarini kecilere yediriyor ve ayetler boylelikle kaybolmus oluyor. Bu durum ne kadar Kur'an'la (Allah kitabini koruyacagina sozvermemis mi!!!) bagdasiyor sence...benden bu ve bu gibi durumlardan yola cikarak soyle dusunuyorum. Manasi Kur'an'la catismayan, celismeyen hadisler olabilir. Ama Kur'an'a ters dustugu gibi, kendi aralarinda da celisen bir yigin sahih hadis de vardir. Hadisler korunma taahhudunde degildir yaradanin. Bu durumda vahiyden parca oldugu iddia edilen hadislerin bozulmus yada yanlis aktarilmis olmasini kabul etmis olucaz. Peki Allah vahiyden parca olarak kabul edilen (ben kabul etmiyorum) hadisleri koruma altina almamis ise ve bunlarin da yanlis ifadeler icerdigi ortadaysa beni, seni,onu bunlarla nasil mukellef tutacak???
Bu sorular cogalir ama asil ve oz olan su. Nasil bir musluman Kur'an'a yaslanan bir kisinin dini acidan tehlikeye dusecegini dusunur. Kur'an bu kadar mi yarim bir kitaptir.
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamün Aleyküm! Değerli Turk_Ibrahim Kardeşim!
Turk_Ibrahim Yazdı:
"Secde" bir Kavramdır. "Şekil" iç yönelişi sağlamlaştırır. Aciz Kul, Alemlerin Rabbi'ne en aşağıda eğilir. En aşağısının iç boyutu gönlün secdesi dış boyutu ise bildiğimiz Secdedir. "Kuran kaynaklı ibadetler" arayışında "Gerçek Yöneliş" kaybolmasın. İnsan sadece kalpten ve beyinden oluşmuyor.. Secdedeki yakarıştaki en güzel Allah ismi de "A'la" dır. Kul en aşağıda.. burnu yerlerde sürterken.. Alemlerin Rabbi ise en "Yüce"de.. Gönül Secdesi 24 saat.. Vücutla Secde pekiştirici ve sıkça..
"Secde" bir yetime gönülce yakınlık ve Beyince yardım etme düşüncesinin, Elde tutulan bir armağan ve sevindirme hediyesine dönüşmesi gibi birşeydir. Gönülsüz ve monoton secde istemeden vermek.. Gönüllü ve Öz Secde ise severek en güzelini sunmaktır.
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamün Aleyküm! Dilara Kardeşim!
Aramıza hoş geldin.
Dilara yazdı:
Kur'an'a itaat, peygamber'e itaattir... Niçin? Çünkü peygamber inananları Kur'an'ın emirlerine itaate çağırmış; bu çağrıya uymakla peygamber'e itaat edilmiş oluyordu... Birileri, ısrarla peygamber'i Allah'ın dinine ortak etmek istiyor. Yani, Allah'la beraber peygamber de hüküm koysun istiyor... Bu hükümlere uymayı, peygamber'e uymakla bir sayıyor... Bu anlayış sapkın bir anlayıştır... Peygamber Allah'tan aldığı vahiyle hareket ediyor, bunu yeterli görüp inananları bunlara uymaya çağırıyordu...
Aramızdaki ihtilafları çözmek için Allah'ın dinine iftira edip, yalan mı sokmamız gerekiyor? Birileri atalarından devraldıkları uydurmaları yaşamak istiyor ve de Kur'an'a yamamak niyetinde ise "aman ihtilaf çıkmasın" deyip susmamız mı gerekiyor? Ben bunu yapamamam, sizde yapmayın... Bize sağlam gelen rivayet(ler) yalnızca Kur'ân ayetleridir. Bu rivayetlere bakar, ibadetlerimizi ona göre düzenleriz. Böyle yapmakla da peygambere uymuş, onu örnek almış oluruz. Gerçek peygamber Kuran’da anlatılan peygamberdir... Lütfen taklitlerinden sakının.vesselam "peygamberi örnek almak" gerektiğinde neden sadece Kur'an değil de, hadisler akla geliyor?! Peygamber Kur'an'ı yaşadı, bizler de Kur'an'ı yaşarsak peygamberi örnek almış olmaz mıyız? Allah, bizlere ulaşan bilgiler içerisinden sadece Kur'an ayetleri için "koruma" sözü veriyor. Hadisler için bir söz vermiyor. Peygamberi tanımanın "birinci/ikinci etabı" olmaz.. Kur'an'ın tanıttığı kadarıyla "örnek" almalıyız.
"Tek gerçek" İslâm dininin Kur'an'dan başka hiçbir kaynağı olmadığı/olamayacağıdır...
Allah Razı olsun. Böyle bir çalışmayı buraya astınız.
Yazı bütünlüğü içerisinde değerlendirildiğinde güzel bir çalışma. Ancak dikkatli okunmadığında ise yanlış anlamalara yol açabiliyor.
Örneğin:
Dilara yazdı:
Bizler için de peygamber gerekli olsaydı (örnek almak için), Allah'ın peygamber'e ölümü kıyamete kadar tattırmaması gerekmez miydi? Bu sorunun cevabı bende mevcut, bunu size soruyorum; peygamber vahyi iletmek ve de bir kul olarak yaşamakla mesuldü. Bu mesuliyetini tamamladı ve rahman'a kavuştu. Vefat ederken de bizlere Kur'an'ı bıraktı. ......
Parantez içindeki ÖRNEK ALMAK İÇİN açıklaması.
Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah Kur’an’da:
[033.021] [DI] Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Resulullah (Allah'ın Elçisi) en güzel örnektir.
[060.004] [DI] İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır. Onlar milletlerine şöyle demişlerdi: «Biz sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız; sizin dininizi inkar ediyoruz; bizimle sizin aranızda yalnız Allah'a inanmanıza kadar ebedi düşmanlık ve öfke başgöstermiştir.» -Yalnız, İbrahim'in, babasına: «And olsun ki, senin için mağfiret dileyeceğim, fakat sana Allah'tan gelecek herhangi bir şeyi savmaya gücüm yetmez» sözü bu örneğin dışındadır- «Rabbimiz! Sana güvendik, Sana yöneldik; dönüş Sanadır.»
[060.005] [DI] «Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerle deneme; bizi bağışla, doğrusu Sen, güçlü olan, Hakim olansın.»
[060.006] [DI] And olsun ki, sizlerden, Allah'ı ve ahiret gününü uman kimse için, bunlarda güzel örnekler vardır. Kim yüz çevirirse kendi aleyhine olur, doğrusu Allah müstağnidir, övülmeğe layıktır.
Buyuruyor.
Yine:
Dilara yazdı:
Birisi size "ağzınızı kapatın" dediğinde siz "gözünüzü kapatın" anlıyorsanız; Kur'an'ın "secde edin" emrini de "amuda kalkın" anlarsınız. Bu da sizin aklınızdan zorunuz olduğunu gösterir. Kur'an'ın emirleri akıl sahipleri içindir. Ağzını kapatmasını bilenler, secdenin de nasıl yapılacağını bilirler. Bunu becermek de akıl sahiplerinin işidir. "Namaz kılın" emrini alan insanlar, namazın nasıl kılınacağını peygambere sorsalardı, Allah Kur'an'ın bir çok yerinde ifade ettiği gibi “sana(peygambere) soruyorlar, de ki:...” şeklindeki ayetlerin içinde namazın nasıl kılınacağı sorusu bulunurdu. Bulunmadığına göre peygambere böyle bir soru sorulmamıştır cevabını da çıkarabiliriz.
Bu;“Kur'an'ın "secde edin" emrini de "amuda kalkın" anlarsınız. Bu da sizin aklınızdan zorunuz olduğunu gösterir.”cümlenizdeki anlatılmak istenen nedir, açar mısınız? Diye bir soru gelirse! Ne dersiniz.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma