Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Zamanında , insanlara faydalı olmak isteyen bir zat gidiyor araştırıyor, hadis i şerifleri toplayıp gerçek din anlayışını yakalamaya çalışıyor. Kendi bölgesindeki insanlara bunları aktarıyor ve bu şekilde bir yaşam tarzı belirleniyor. Başka zamanda ve yerde yaşayan biride araştırıp , bulunduğu bölgedeki insanlara aktarıyor , mezhep kurma çalışmaları o dönemde kesinlikle söz konusu olmamıştır . Sonradan farklı içtihatları mezhepler halinde ortaya atan zihniyetler çıkıp , böylesine büyük karmaşaların tohumlarını savurmuşlardır.
İslamiyet hakkındaki görüş ve anlayış farklılıklarını , ayrımcılığın ve bölünmenin aynı zamanda düşmanlığın adresi haline getiren anlayışların , insanlarda yapmış olduğu tahribatın büyüklüğü , tahmin edilemiyecek seviyelere gelmiştir. Oluşturulan onlarca mezhebin , zaman içersinde izole edilmesi , karmaşayı bir nebze olsun azaltmıştır. Zamanın şartlarına göre kolaylık olabilecek çalışmaları ve görüşleri , parçalanma ve düşmanlık aracı haline getirmek , elbette toplumun meziyetidir.
Aslında hata olarak yapılan , herşeye bir kural koyma ihtiyacı hissetmektir. Gerçekçi olarak bakılacak olunursa bazı konuların gereği , zaman ve kişiye göre aynı olmayabilir. Onun için dinde kuralcı zihniyetin algılanmasında değişime gidilmemesi , her dönem sıkıntıların artarak büyümesine sebep olmuştur. Dinimizin ana unsurları konusunda hemfikir olup , sadece kişinin kendini ilgilendiren bölümü için de , sürekli iyileştirme ve geliştirme ilkesiyle , karşılıklı hoşgörülü bir yaşam tarzı benimsenmiş olsaydı , herşey çok hoş olabilirdi.
İslam dinini samimiyet esasları üzerine inşa eden ve bu zihniyetle hareket eden toplumları oluşturmaya yönelik çalışmalarda bulunmak , dini anlama ve yaşama konusunda insanlara büyük kolaylıklar sağlayacaktır. Zorlaştırıcı ve caydırıcı etkilerde bulunabilecek problemlerden din mensuplarını uzak tutmak ve içtihatlarını bu ölçülere göre belirlemek en doğru olandır. Zaten kur’an ın evrensllik ilkesi , değişimi ve gelişimi öngördüğünden , bugün mezhep kurallarıyla bire bir hareket etmeyi , ortadan kaldırmamız gerekmektedir. Mezhep imamlarının hepsinin en güzel görüşlerini alıp , çağın gereklerine göre kur’an ışığında yeni görüşleride benimseyip , hep birlikte ortak bir inanç çizgisi belirlemek , yapılması gereken en doğru iştir. Mezhepçi yaklaşım müslümanlar arasındaki nefreti tetiklediğimden , kur’an şemsiyesi altında genel birliktelik şarttır.
Günümüzde ise problem haline gelen , insanların aynı bölgede , aynı camide farklı mezhep imamlarının uygulamalarına tabii olmasıdır. Namaz gibi temel ibadetlerin uygulanmasındaki farklılıklar sonradan ortaya çıkmıştır. Peygamber ve beraberindekiler cemeat ile yapılan ibadetlerde , farklı uygulamalarda asla bulunmamışlardır. İslam dininin birlik beraberliğe vermiş olduğu önem ve değere muhalif olacak tavır ve davranışlardan hep kaçınmışlardır. Aynı camide kimisinin sola selam verirken , kimisinin sağa vermesi ne kadar doğrudur . Müslümanlığa ısınmak isteyen başka bir dinin mensubu görse “ Bunlar ne biçim müslüman” demezmi ? Efendimiz in zamanında böyle şeyler varmıydı ? cemeatle yapılan ibadetlerde farklı uygulamalar dinimiz tarafından asla ve asla kabul edilemez. Namaz ı farklı şekilde kılan kesimlerin Kâbe deki halleri hiç hoş değil .Günümüzdeki farklı uygulamaların doğru olduğunu kabul edecek olursak , Hac ve Cuma namazı gibi ibadetlerin kıymetini asla anlayamayız.
Bu gün biz şu camide şafiler namaz kılıyor gitmeyelim , bu camide hanefiler kılıyor , şurda şu , burda bu diye ayrımcılık yapar hale gelmişiz, soruyorum size böyle din olurmu ? Ne yazıkki mezheplerin her biri ayrı birer din haline gelmiştir. Dinimizin cemeatleşmeye verdiği önem , böylesine ayrımcı tavırlarla zedelenmiyormu ? İslam dininin cemeat kavramına verdiği önemi bir kez daha araştırıp kavramaya çalışsaydık , sorunlar daha kolay çözülebilirdi. Doğruları anlamak ve birlik olmamız için illaki yukarıdan bombamı yağması gerekiyor ?
Bir rivayete göre Hz ayşe validemiz , peygamber efendimizin yüzündeki sivilceyi sıktıktan sonra abdest almıştır. Mezhep imamlarının biri hanımına dokunduğu için , diğeride kan aktığı için aldığı görüşünü ortaya atmışlardır. Halbuki başka sebeplerden dolayıda almış olabilir.
Günümüzde grupların farklı uygulama ve içtihatları , kur’an ile çeliştiğinden ortak bir anlayışı benimsemek gerekmektedir.
Birlikte huzurlu yaşamamız için bunu kabullenip , makul bir inanç çizgisi belirlemeliyiz . Temel konularda hemfikir olup , yaşam tarzı ve kültürüne bağlı farklılıklardada tahammülkâr olmalıyız. Ayrıntı dediğimiz konularda birbirimizi rencide edici tavırlardan sürekli kaçınmalıyız. Sağlıklı toplumları oluşturmanın en önemli gereklerinden biride budur.
Taklitçi , ezberci ve “ vardır bir hikmeti ” şeklinde çözüm üretmek , ve bu yanlış tutumları gerçek çözüm olarak kabullenmek , doğru inanç anlayışının toplumun üzerinde hakim olmasına mani olmuştur.
Kur’an da Hz Musa ile kavmi arasında geçen “Bakara” meselesi incelenecek olunursa , insanların ayrıntılar konusunda peygamberlerine sorduğu her sorunun ardından , basit olan bir mesele çok zorlaştırılmıştır.
Ölen birinin katilinin bulunması için kavmi , Hz Musa dan yardım istemişler , Allah u teala da Hz Musa tarafından , bir inek kesilmesini ve bir parçasıyla ölen kişiye vurulmasını , böylelikle ölen kişinin kendisini kimin öldürdüğünü söyleyeceğini bildirmişti. Ancak kavim , ineğin özellikleri konusunda sürekli sorular sormuş ve basit olan mesele sürekli zorlaştırılmıştır. En sonunda yaşlı ve inatçı bir kadının sarı ineğini , derisini altın ile dolduracak kadar çok ücrete almak zorunda bırakılmışlardır.
Bizlerde bugün , kolay olan dinimizi sürekli sorular sorarak öğrenilmesi ve uygulanması çok zor olan bir yük haline getirmişiz. İslam dini hakkında binlerce kitap yazılmış ve herbirinin farklı yaklaşımları yüzünden , bölünmeler ve ayrımcılık hat safhaya gelmiştir. Halbuki dinimizin temel unsurlarını benimseyip , ayrıntıları kişilerin maneviyatlarına bırakma metodu uygulanmış olsaydı , zevkli ve kolay bir dini , toplum olarak yaşayabilirdik. Ancak ; değişmekten ve gelişmekten çekinen din anlayışının , vesile olduğu zararlar ve islam dini üzerindeki tahribat , çok vahim bir boyuta gelmiştir.
Birinde farz olan ibadetin diğerinde vacip veya sünnet şeklinde yer alan itikatı, mutlaka bir kez daha incelemeliyiz. Kur an ın özünü anlamadan dini yaşamanın uzantısı , cahil ve akıllarını çalıştırmaktan aciz toplumları oluşturmuştur. Bunun vebali hem bu dünyada , hemde ahirette çekilecektir. Gelin hep birlikte inanç dünyamızda , yepyeni bir pencere açıp mutluluğa koşalım.
O günkü insanlar birbirinden haberdar değillerdi , biz ise bugün herşeyden haberdarız ve iç içe yaşıyoruz, zaten bunun için sorunlar ortaya çıkıyor. Bu durum kur’an ın gönderilme sebebiylede çeliştiği için yapılan yanlışlığın boyutu çok büyüktür. Bizler evrensel olan kur’anla yaşamayı mutlaka öğrenmeliyiz , çünkü yaşam standartları değişmiş , ihtiyaçlar değişmiş , kültürler, hastalıklar... kısacası herşey değişmiş . O halde Kur’an ın bugünkü insanlar üzerindeki , tahribatları giderici etkisine göre yeni görüş ve anlayışlar, mutlak gereklilik haline gelmiştir.
Bu demek değildirki o günkü insanlar bütünüyle hata etmiş , hayır ; asıl hatayı teslimiyetçi, taklitçi ve ezberci zihniyetler akıllarını kullanmıyarak günümüzde etmektedirler. İnsanları kusursuz olarak görmek istemek ve hizmet konusunda önderlik yapmış kimselerin hata işlemiyecek oluşunu kabul etmek yanlıştır. Bizler her dönem kur’an işığında konuları değerlendirmek suretiyle ihtiyaç olan konuları kabullenip , sadece belli bir dönemde ve insanların yaşantısına hitap eden kısımlarıda , içtihatların dışında bırakmak mecburiyeti oluşmaktadır. Bu duruma dikkat etmediğimiz için , günümüz insanlarının mezhepler konusuna yaklaşım tarzları , kur’an a muhalif hale gelmiştir.
Bu konuda örnek verecek olursak , seferi namaz meselesinde eskiden bu konuda verilmiş fetvalar ın günümüzde uygulanması , Kur’an la çelişki oluşturmaktadır.
Bu konuda Nisa süresinin 101. ayetinde “ Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit eğer kafirlerin size bir kötülük yapmasından korkarsanız, namazdan kısaltmanızda size günah yoktur. Muhakkak ki kafirler sizin için açık bir düşmandırlar.” buyrulmaktadır.
Günümüzde yapılan seyehatlerde böyle bir tehlike olmadığından , namazda kısaltma yapmanında hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Savaş veya büyük bir tehlike hali müstesnadır. Bizler kitabı doğru tutsaydık , bu gün böyle basit konularda yanlış yapıyor olmazdık. Tehlikeli yolculuk yapılması durumunda , kur’an da bu konudaki kolaylıktan nasıl faydalanılacağı mevcuttur.
Kur’an da insanların samimiyetlerine binaen , dinlerini yaşamasında oluşan zorluklara karşın , Rabbimizin bazı kolaylıklar sunduğu açıktır. Zorluğun olmadığı durumlarda bu kolaylığı kullanmayı hakkı olarak görmek , samimiyetle kesinlikle bağdaştırılamaz. Bizlere gösterilen iyi niyeti , böylesine basit konularda cahilce suistimal etmemeliyiz.
Allah u teala kullarına zaruret halindeki durumlar söz konusu olduğunda , belli kolaylıklar sunmaktadır. Zaruretin oluşmadığı durumlarda bu tür kolaylıklardan faydalanma arzusu samimi ( İhlaslı ) olmayacağından , islam dininin özüne açıkça muhalefet olacaktır. Benim arzu ettiğim ve uygulanmasını beklediğim yöntem , kişilere kurallar zincirinden evvel , samimiyet bilincinin aşılanması ve bu surette daha sağlam toplumların oluşmasını sağlamaktır.
İslamiyetin yayılması esnasında kolaylık olarak uygulanmış bazı ibadetlerin , günümüzde sünnet i seniyyeye ittiba olarak algılanıp yaşanması ve normal şartlar altında uygulamanın hak olarak görülmesi çok vahim bir durumdur.
Her şeyi putlaştırmak geçmişte ve günümüzde bazı kimselerin kanına işlemiş , böylelikle saf ve temiz duygularla Allah ı arayan kişilerinde , aradıklarını bulmaları çok zor hale getirilmiştir. Piyasaya orjinalinin takliti olan yüzlerce din sürülmüştür.
Tarihte mezhep savaşlarında binlerce müslüman birbirini öldürmüşlerdir. Aynı çekişme günümüzdede mevcuttur , nasıl olurda müslümanlar mezhep farklılığı yüzünden , birbirini öldürür merak ederim ? Emin olunki bizim kendimize verdiğimiz zararı, en azılı islam düşmanları dahi verememektedir. Hepimiz müslümanlığımızla öğünmeliyiz ve bu tür ayrımcılıklar yapmadan , ortak bir anlayışla hareket etmeliyiz.
|