HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: ZİKİRDEN NAMAZA Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım


                  ZİKİRDEN NAMAZA

 

Kim zaman bir kelimeyi, kimi zaman da bir cümleyi, yineleyerek zikretmenin ilk örnekleri, sezgici düşünce tarzında görülür. Sezgici düşünürler, ruhi bir yetkinliğe ulaşmak ve tabiat üstü varlıklarla ilişki kurmak için, seçilen bazı sözleri yineleyerek söylerler. Yahudi Kabala öğretisinde de Talmud lafızları yinelenerek söylenirdi. Talmud'un bölümlerinden bir olan Mişna, tekrarlama yoluyla öğretim demektir. 

İslâm Tasavvufu düşüncesi de, ilahi feyzin gelebilmesini, belli vakitlerde bazı virtlerin yinelenmesine ve Allah’ın bazı isimlerinin tekrarlanarak söylenmesine bağlamıştır. Daha çok tekke ve zaviyelerdeki törenlerde, Tanrının adları, yalnız başına ve toplu halde, gizli ve açık, oturarak ve ayakta art arda söylenirdi. O kadar ki yolculuk ve hastalık gibi zor zamanlarda bile bu virtler ihmal edilmezdi. Sonraları kimi tarikat ve meşreplerde saz ve tef gibi çeşitli çalgılar eşliğinde ve oynanarak söylenen bu kelime ve cümlelerin tümüne zikir denmiştir. 

Bugün "zikir" denince, genelde ilk akla gelen de, Allah'ın isimlerinden birisini yahut bir sözü yineleyerek söylemektir. Türkçe'de kullana geldiğimiz farklı anlamlar da vardır. "İnsana, zikri fikri bir olmak yakışır" deriz. Ayrıca, "dervişin fikri ne ise zikri de o olur" deriz. Söz anında, mecliste bulunmayan bir dostun iyiliğinden söz etmeye, eskiden "zikr-i cemil" denirdi. Bu örneklerde olduğu gibi, zikir kelimesinin Türkçe’mizdeki yaygın anlamı, sözünü etmek, anmak ve dile getirmektir. Şimdi, zikrin Tasavvuf ıstılahında ve Türkçe’de kullanıla gelen bu anlamlarını göz önüne alarak, aşağıdaki ayeti, Z-K-R köklü sözcüğü tercüme etmeden,- okuyalım;

“Bu, sana ve halkına, elbette bir zikirdir.”[1]

Bu anlamlandırmayla, Kur’ân’ın, Araplar için zikir olmasının ne demek olduğu hemen anlaşılamıyor tabi. Buna rağmen ayette, geçen zikir sözcüğü, kimi meallerde tercüme edilmemiştir. Kimi çevirmenler de, bu tür yerlerdeki zikir kelimesine öğüt-uyarı anlamı vermekte, bazıları da bu kelimeleri şeref anlamıyla karşılamaktadırlar. Bu şekilde sözün anlaşılır kılındığı elbette söylenemez. Mesele sadece bu ayetle ilgili de değildir. Mesela, şu ayette geçen zikrin anlamını da tayin etmek gerekmektedir;

“Kalpler, ancak Allah’ın zikriyle huzura kavuşur?”[2]       

Bu ne demek? Yani, kalpler, Allah’tan söz etmekle mi huzura kavuşur? İsmini telaffuz ederek mi, gönülden geçirerek mi, yoksa çalgılar eşliğinde isimlerini anarak mı?

Bazen bir kelimenin anlamını belirlemek için, onun zıddını bilmek gerekli olur. Kur’ân, zikir kelimesini iki zıt sözcükle bir arada kullanmaktadır. Bunlardan birisi unutmaktır. Aşağıdaki ayetlerde, unutma ve zikir zıt sözcüklerinin ikisi bir arada kullanılmıştır;

“Bana onu, Şeytan unutturdu, onu hatırlamayayım (zkr) diye...”[3]

“Unuttuğunda, Rabb’ini hatırla (zkr).”[4] 

Z-K-R kökü, diğer bazı ayetlerde ise ilgisizlik, umursamazlık, dalgınlık ve aymazlık anlamındaki gafletin zıddı olarak kullanılmıştır. Burada unutmak değil, ama sonunda unutmaya götürecek bir durum söz konusudur. Muhataptan istenen de, unutma durumuna düşmemesi için hatırlama halini sürdürmesidir.[5] Nitekim aşağıdaki ayetlerde "zkr" ve "gfl" kökleri bir arada kullanılmaktadır;

“Sabah akşam Rabb’ini zikret. Ve aymazlardan (gfl) olma...”[6] 

“Kalbini zikrimize ilgisiz (gfl) kıldığımız, tutkularına uyan ve buyruğunda aşırıya giden kimseye uyma.”[7]  

Gafletin zıddından hareket edersek, yukarıdaki ayetlerde kullanılan "zkr" köküne, hatırlamayı sürdürme anlamı uygun düşmektedir. Aşağıdaki ayette de inanan kimsenin, gaflete düşüp kötülük yaptıktan sonra, hatırlayarak tövbeye yönelmesi gerektiğini anlatmak için yine "zkr" kökü kullanılmaktadır:

 “Onlar, kendilerine zulmettiklerinde, Allah’ı hatırlayıp (zkr) günahlarından dolayı hemen bağışlanma dilerler.”[8]

Görüldüğü gibi bazı ayetlerde zikir, unutmanın zıddıdır. Unutmanın zıddı da hatırlamaktır. Diğer bir grup ayette ise gafletin zıddıdır. Gaflet, uyanıklığın zayıflaması, unutmaya yüz tutması halidir. Gaflete düşmemek için de hatırda tutmak gerekir. Bu nedenle bazı ayetlerde, uyanıklığı artırmak için bir "hatırlama"dan söz edilmiştir. 

Allah, kendisine verdiği ahit karşılığında insanı özgür bırakmıştır. Aslında, insanın sürekli gaflete düşebileceği ve unutabileceği şey, Allah’a verdiği bu söz, yani ilahi ahittir. Ama insan unutkandır. Kendisine tanınan bu hakkı, isyan ederek kullanabilmektedir:

“Daha önce, Âdem’den söz almıştık; sonra unuttu.” [9]

İşte insanın Rabb’ine verdiği sözü unutması; onu zikretmemesi, başka bir deyimle hatırlamamasıdır. Nitekim, aşağıdaki ayette, ahdi yerine getirmek, hatırlamak anlamındaki zikirle bir arada verilmiştir; 

“Ve Allah’ın size olan iyiliğini ve, “duyduk, boyun eğdik” dediğinizde, sizi kendisiyle bağladığı sözü, hatırlayın.”[10] 

Görülüyor ki, Kur’ân’da, Z-K-R kökünün esas ve temel anlamı, unutma ve gafletin zıddı olan hatırlamadır. Bunun dışında iki anlam daha vardır ki bunlar da, iyi ve kötü ün, şöhret ve şereftir. Aslında, iyi olsun kötü olsun, ün, şan ve şöhret, toplum hafızasında bir hatırlanmadır. Nitekim, Kur'ân, Hz. Peygamber'in toplumda hatırlanma durumunun yükseltilmesinden şöyle bahsetmiştir:

“Senin ününü (zkr) yükseltmedik mi?”[11]

Türkçe’mizde yaygın biçimde bilinen, dille anmak, ezbere söylemek ve yad etmek, ‘zkr’ kökünün esasa tabi olan ikincil anlamıdır. Zaten bu da netice de kalpte oluşan hatırlamanın dile dökülmesidir:

“Ve üzerine Allah’ın adı anılmayan (zkr) şeyi yemeyin.”[12]

Yineleyerek söyleme anlamına gelince. Kur’ân üslubunda, "zkr" kökünün, yineleyerek söyleme anlamına rastlanmamaktadır. Ancak sabit sünnete ve bazı rivayetlere  bakılırsa, bu meselede durumun biraz farklı olduğu görünmektedir.

Acaba, Fatiha suresinin, her namazda ve her rekatta okunması, bir nevi tekrarlanarak söyleme midir, yoksa hatırlama mıdır? Kur’ân’ın ‘tekrarlanan yedi’[13] diye adlandırdığı şeyin Fâtiha suresi olduğunu söyleyen hadisler vardır.[14] Bu konudaki başka bir hadis de mesele açısından önem arz etmektedir. Hadis şöyledir;

“Hz. Peygamber, rüku ve secdesinde, Kur’an'ı tevil ederek, çokça, ‘Sübhanekellahumme rabbenâ ve bihamdike, Allahummeğfir lî’ derdi.”[15]

Bu haberde, üzerinde durmamız gereken husus, Hz Peygamberin, bir duayı ‘çokça’, yani yineleyerek söylemeyi, bir anlamda Kur’ân’ı ‘yorumlamaya’ dayandırmış olmasıdır. Ancak, Hz. Peygamber, duayı mı bir rüku ve secdede çok yapardı, yoksa bu duayı, çok rüku ve secdede mi yapardı? Bu durum bu rivayette açık değildir. Ayrıca, başka bazı rivayetlerde belirtilmiş olsa da, burada yorumun hangi ayete dayandırıldığı da belirtilmemektedir. Kaldı ki, bu haberin başka tespitlerinde, ‘çokça’ kelimesi de mevcut değildir.[16]

Ne var ki, namazın rükularında,[17] secdelerinde[18] ve sonrasında[19]  tesbih tekrarı öneren pek çok hadis vardır. Ancak bütün bu hadislerde, arka arkaya yinelenerek söylenmesi istenen şey, yukarıdaki örnekte olduğu gibi, kısa da olsa birer cümledir. Tek kelime, ya da Allah'ın tek bir ismi değildir. Çünkü hadislerde önerilen tekrarlarlarda, anlamın düşünülmesi, yani ‘hatırlama’ esastır. Bu da, anlamın kalbe yerleşmesi ve istikrarı içindir.  

"Zikir" bir isimdir. Bir şeyi, yahut bir kimseyi, hatırlamak için yapılan her türlü işin ve hatırlatanın adıdır. Allah, kendisini unutmaması için insana ayetler indirmiştir. Bunların kayıtlı bulunduğu ana kitap da hadiste "hatırlatma" olarak adlandırılmıştır:

“Allah vardı ve başka bir şey yoktu. Arşı suyun üstündeydi. Ve hatırlatma (zkr) de her şeyi yazdı.”  [20] 

Evrendeki varlıklar ana kitabın yansımalarıdır. Bunlar, insana, acayip de gelse, doğal da gelse, Rabb’ini hatırlatması (tezekkür ettirmesi) gereken birer ayettir;

“Ve yeryüzünde, sizin için yarattığı rengârenk şeyler! Bunda da hatırlamaya çalışan (zkr) kimseler için bir ayet vardır.”[21]

Kur’an da bir hatırlatandır. Çünkü o, insana Rabbini hatırlatan ayetlerden oluşmaktadır, hatırlatma doludur;

“Ant olsun hatırlatma (zkr) dolu Kur’an’a!”[22]

“Hiç kuşkusuz, içinde size hatırlatma (zkr) bulunan bir Kitap indirdik?[23]

Nitekim, insanın Allah’la arasındaki ahdini hatırlattığı için, Kur’ân’ın kendisine uygun gördüğü isimlerden birisi yine Z-K-R kökünden bir isim olmuştur; 

“İnsanlara, kendilerine indirileni açıklayasın diye, sana da Hatırlatma’yı (zkr) indirdik..”[24]

“Ve hiç kuşkusuz Kur’an’ı, hatırlatma (zkr) olsun diye kolaylaştırdık?[25]        

En büyük hatırlatan kuşkusuz Kur’ân’dır. Aşağıdaki ayette, hatırlatma anlamındaki kelime zikir değil, ‘zikrâ’dır. Bu da fazlalık bildiren bir kalıptır; 

“Sizden bunun için bir karşılık istemiyorum. Bu yalnızca, dünyalar için bir hatırlatmadır.”[26]

Aslında her ibadet bir zikirdir. Çünkü oruç, hac, vesaire hepsi, İlahi ahdi hatırlama yerleridir. Fakat, namaz onlardan biraz farklıdır. Namaz, bütün imkansızlıklarda bile emredilmiş olması yönüyle diğerlerinden ayrılır. Su bulunmasa da, kıble tayin edilemese de. İnsan savaş meydanında, yahut ölüm döşeğinde olsa da[27] vesaire. Bu durumlarda namazın bütün farzları değişebilir. Değişmeyen tek şey Kur’ân okumadır ve sadece bu namazdır. Bu durumda, Namazın olmazsa olmaz şartının, Kur’ân okumak olduğu anlaşılmaktadır. Yani namaz, hatırlamadan oluşmuş bir ibadettir. Şu ayetler bu durumu doğrulamaktadır;

“Cuma günü, namaza çağrıldığınızda, hemen Allah’ın hatırlanmasına (zkr) koşun ve alım satımı bırakın.”[28]

“Evet, namaz, utanmazlıktan ve kötülükten alıkor; Allah’ın Hatırlatma’sı (zkr)en büyük şeydir!”[29]

Her iki ayette de namazın mahiyeti, zikir/hatırlanma-hatırlatma olarak belirlenmektedir. Aşağıdaki ayetlerde ise namaz, hatırlamanın sebebi ve yeri gibidir. Bizzat Allah’ı anmak için olduğu beyan edilir;

“Benden başka tanrı yoktur; öyleyse, bana tap ve beni anmak (zkr) için namazı kıl.[30]

“... öyle kimseler ki, onları, Allah’ı hatırlamaktan (zkr), namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ne ticaret, ne de alışveriş alıkor.” [31]

Zikir kelimesi bazen, "Zikrullah" biçiminde kullanılır. Bu durumda kast edilenin, Kur’ân mı, namaz mı olduğunu seçmek oldukça zor görülür. Namaz ve Kur’ân olarak anlaşılması da mümkündür. Çünkü temelde ikisi de aynıdır. Ama biz, Kur'ân üslubundan hareketle, namazın tali bir anlam olduğunu, Kur’ân'dan dolayı bu unvanı aldığını akıldan çıkarmamalıyız. İşte şu ayetlerdeki hatırlatmalar da önce kendinden aydınlatan bir otorite (sultan) olarak Kur’ân sonra da namazdır;       

“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ın hatırlatması (zkr) ile huzura kavuşanlardır. Değil mi ki kalpler, ancak Allah’ın hatırlatması ile huzura kavuşur?”[32]
“Öyleyse, kalpleri Allah’ın hatırlatmasına (zkr) karşı katılaşmış olanlara yazıklar olsun![33]

Allah, bu Hatırlatmayı devam ettireceğini taahhüt ediyor:

“Evet, Hatırlatma’yı biz indirdik. Onu devam ettirecek de elbette biziz.”[34]

İlgili ayette, devam ettirmeyi, korumayı anlamlandıran kelime "hfz" kök harflerindendir.[35] Allah, aynı kökten bir kelimeyle, halifesi olan insanın da en büyük hatırlama yeri olan namaza devam etmesini istiyor;

“Namazlara ve orta namaza devam edin (hfz); ve Allah’ın huzurunda kendinizi vererek ayakta durun.”[36]

Bilinmelidir ki, bu taahhütlerle devam ettirilen ve korunan sadece Kur’ân değil, ilahi hatırlatma cümlesinden olan muhtevanın hepsidir. Bir hatırlatma, elbette, muhatabın hatırlatılan konuda önceden bilgi sahibi olmasını gerekli kılar. Kur’ân’ın hatırlattığı bilgiler, bireysel, nesnel ve toplumsal ayetlerdir. Önceki peygamberlerin öğretilerinden oluşmuş sünnet de, Kur’ân’ın hatırlattığı bu bilgiler kapsamındadır. Kitap ehlinden âlim olanlara, zikir ehli denmesi işte bundandır;

“Senden önce de, yalnız, kendilerine vahyettiğimiz adamlar  gönderdik; -öyleyse "hatırlatma (zkr)" ehline sorun, eğer bilmiyorsanız,- [37]

“Oysa senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz adamlardan başkasını elçi olarak göndermedik. Bilmiyorsanız, Hatırlatma (zkr) ehline sorun!"[38]

Kur’ân indiğinde, Tevrat ve İncil’in içeriğinde doğru olanları tasdik ve tashih ederek ebedileştirmiştir. Böylece, ilahi Hatırlatmanın önceki formları iptal edilmemiş, beşerin gelişen seviyesine uygun bir üslupla, yeniden ve son defa korunma taahhüdüne alınmıştır. Nitekim önceki kitaplar da bir Hatırlatmadır.

“Rab’lerinden kendilerine yeni bir Hatırlatma gelmesin, onu mutlaka eğlenerek dinlerler.”[39] 

“Ve hiç kuşkusuz Hatırlatma’dan sonra Zebur’da da...”[40]

Kısaca; zikrin, Kur’an üslubundaki esas karşılığı hatırlama ve hatırlatmadır. En büyük hatırlatan Kur’ân,  en büyük hatırlama yeri de namazdır. Ün, şeref ve anma gibi anlamlar tali olmakla birlikte Kur’ân’da da kullanılmıştır. Ancak, Kur’ân’ın, yinelenerek söyleme anlamında bir zikirden bahsettiğini söyleyemeyiz. Tasavvuf öğretisinde çok farklı türlerine tanık olduğumuz zikir olayının ise Hz. Peygamberin bazı uygulamalarına isnat edilen haberlere dayandığını kabul etmemizi gerekli kılmaktadır. 

 

AHMET BAYDAR                    

[1] 43/44
[2] Ra’d 13/28
[3] Kehf 18/63
[4] Kehf 18/24. Şu ayetlerde de iki sözcük bir arada kullanılır; “Sonra kendilerine yapılan zikri unutunca, biz, kötülükten alıkoyanları kurtardık.” A’râf 7/165. “Oysa, o iki kişiden kurtulan, ve unuttuktan sonra, hatırlayan dedi ki” Yusuf 12/45. Bu son ayetteki ‘unutma’ anlamı, ‘ümmet’ kelimesini ‘emet’ okuyan müfessirlere göredir. Bkz. Kurtubi, el-Cami’ li Ahkâm’il-Kur’an.

[5] Bir ihtiyacı hatırlamak için parmağa ip bağlamaya Arapça’da ‘istizkar’ denir. Bkz. İbnu Menzur, Lisan’ul-Arab, zkr maddesi.
[6] A’râf 7/205
[7] Kehf 18/28
[8] Al-I İmrân 3/135
[9] Tâhâ 20/115

[10] Mâide 5/7
[11] İnşirah 94/4
[12] Enâm 6/121 Zkr kökü daha çok, ‘alâ’ harfu ceri ile kullanıldığında bu anlamdadır. Bkz. Mâide 5/4, Hac 22/28, 34, 36. En’âm 6 118, 119, 121, 138.

[13] Tekrarlanan yedi, ‘Es-Seb’ul-Mesânî. Bu deyim şu ayettedir.  “Ve hiç kuşkusuz, biz sana, ‘Tekrarlanan yedi’yi ve büyük Okuma’yı verdik.” Hicr 15/87, Tekrarlanan kelimesi de şu ayettedir;  “Allah, sözün en güzelini, benzeşen ve tekrar edilen bir Kitap olarak indirdi.” Zümer 34/24

[14] Bkz. Buhâr^İ, Sahih, Tefsir, 414, 4280.

[15] Buhârî, Sahih, Ezân 775, Tefsir, 4586. Müslim, Sahih, Salat, 746. Neseî, Sünen, Tatbik, 1038.

[16] Neseî, Sünen, Tatbik, 1110.

[17] Rükularda üç defa, ‘Sübhane rabbiyel azim ve bi hamdihi’ denmesine dair hadislere bkz. Ebu Davud, Darekutnî, Ahmed b. Hanbel ve Taberânî.

[18] Secdelerde, ‘Sübhâne rabbiyel a’lâ’ denmesine dair hadislere bkz. Ebu Davud, Darekutnî, Ahmed b. Hanbel, İbnu Mâce ve Taberânî.

[19] Müslim, Sahih, Mesâcid, 939. Ebu Davud, Sünen, Salât, 1286. Tirmizi, Sünen, Salât, 375.
[20] Buharî, Sahih, Kitabu Bidi’l Halk, Hadis No: 2953, Kitabu’t-Tevhîd, Hadis no: 6868.
[21] Nahl 16/13
[22] 38/1-2
[23] 21/10
[24] 54/17
[25] Kamer 54/17

[26] En’âm 6/90. “Kitap ki, sana indirildi, -ondan dolayı kalbinde hiçbir sıkıntı olmasın!- kendisiyle uyarman için ve inananlara bir hatırlatma olsun diye.” A’râf 7/2.
[27] İşte bu nedenle, kolay namaz kılınmasına izin verilmiş, sonraya bırakılmasına müsade edilmemiştir. Yani namaz vakitli bir farzdır (Nisa 4/103). Oysa, diğer ibadetlerin zor zamanlarda tehir edilmesine ya da yerine fidye verilmesine izin verilmiştir.
[28] Cuma 62/9-10
[29] Ankebut 45

[30] Tâhâ 20/14
[31] Nur 24/36-37
[32] 13/27-28
[33] 39/22-23
[34] Hicr 15/9

[35] ‘hâfizun’ bkz. Hicr 15/9

[36] Bakara 2/238
[37] Nahl 16/43

[38] Enbiyâ 21/7
[39] Enbiyâ 21/2
[40] Enbiyâ 21/105
Yorumlar


__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

Selam;

Dönüp, dolaşıp, eninde sonunda gelinecek yer / anlam bellidir.

Çünkü aklın yolu birdir.

Gerek ki, o akıl prangalarından, sırtındaki ağır yük ve zincirlerden kurtarılmış olsun.

Mesele "zaman"dır.

Ben Allah'ı (Allah'ın emirlerini / vahyini) her daim hatırlamaya gayret ediyorum.

Ve benim için "en büyük hatırlatıcı / hatırlama yeri" namaz değildir.

Uyanık olduğum her zamandır.

Çünkü o (salat), yaşam boyu emredilmiştir.

Yazarın Kuran ile desteklediği bütün yargılarına katılıyorum.

Ama Kuran'ın dışındaki şeylerle icad etmeye çalıştıklarına katılamıyorum.

Bu arada bu yazıda dikkatleri çekmek istediğim çeviri şudur:

�Evet, Hatırlatma�yı biz indirdik. Onu devam ettirecek de elbette biziz.�

İllaki...

Esenlik dileklerimle...


__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats