Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 03 haziran 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 292
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ayette Davut sadece birinci şahsı dinlediği gözüküyor. ikinci şahıs konuşmuyor dikkat ederseniz. işte ikinci şahıs haklı olduğu halde ve davut onu konuşturmadığı halde ona iftira atmış oluyor. nasıl iftira atıyor?haksızlık etmiştir diyerek... bu yüzden tövbe ve istigfar ediyor. selam ve saygı ile..
__________________ ne kadar hatırlanmak istiyorsan o kadar hatırla.
Bu nezaketinizden ötürü kutlarım sizi. Çok güzel bir örnek sergilediniz. Demek ki Rabbimizin muradını anlamak için/O'na karşı sorumluluğumuzu bilmemiz için arapça bilmek gerekmiyor. Zaten öteden beri hep bunu söylemeye çalıştım ben.
Elbette arapçayı bilmek, mesajı anlama noktasında destek kuvvet sayılabilir. Ama onun ötesinde temiz bir akılla yaklaşan herkes, kendine lazım olduğu kadar anlayabilir mesajdan. Hem sonra bende arapça bilmiyorum, ama kavramlar üzerinde gücümüz yettiğince birşeyler anlamaya çalışıyoruz dostlarla birlikte.
Mesajı anlama noktasında hatırıma gelen ayet grubu ise:
"Bu, onurlu bir Kuran'dır."
"Gizli bir kitaptadır."
"Onu ancak temizler kavrayabilir."
"Evrenlerin Rabbinden indirilmiştir." 56/76-80 (e yüksel)
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Hala Davud'un taraflardan birini dinledi ötekini dinlemedi ve haksızlık ettiğinde diretiyorsunuz. Bu yargıya nasıl varıyorsunuz ya hu? Bakın taraflar kendileri sulh olmaya gelmişler. Davud'a diyorlarki: "..biz iki xasımız, birimiz diğerine haksızlık etti. Aramızda Hak ile hüküm ver, vereceğin hükümde hakkı tecavüz etme, bizi doğru yola çıkar! Bu benim kardeşim, onun 99 koyunu benimse 1 tek koyunum var. Beni ona da ship kıl dedi ve neticede bana üstün geldi. Davut dedi: Senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana zulum etmiştir..."
Şimdi kafanızda kireçlenmiş genel anlayıştan biraz uzaklaşın ve olayı; söylenen sözleri ve davud'un verdiği hükmü yeniden değerlendirin! Davud'un birini dinleyip ötekini dinlemeden hüküm verdiği yargısına nasıl vardınız? Bunlar beraber, kimimiz kimimize haksızlık etmiş, aramızda adaletle hüküm ver, bizi doğru yolun tam ortasına ilet..diyorlar. Sonra haksızlığa uğramış olan söze başlayor: Bu benim kardeşim, onun 99 koyunu benimse bir tek koyunum olduğu halde onu da benden aldı, dediğinde kardeşi huzurda değil miydi? Huzurda idi. Peki kardeşinin aksi bir itirazı oldu mu? Olmadı. Davud onun ğıyabında mı hükmü açıkladı? Hayır. Kuran ayrıntı kitabı mıdır? Hakim sordu: Nedir şikayetiniz? Şikayetçi anlattı... Hakim öbürüne sordu: Ne dersin, doğru mu söylüyor, suçlamaları kabul ediyor musun, bi diyeceğin vamı..? Sanık dedi: .... şeklinde ayrıntıları anlatmalı mıydı Kuran sizce?
Davud'un verdiği hüküm doğrudur. Davut hüküm vermede yanlış yapmadı. Bu yanlışını sonra fark ettiyse verdiği kararı düzeltmeli değil miydi? Dediğiniz doğru olsaydı bu ayrıntının da olması gerekmez miydi? Bunu anlamak için Arapça'yı mı bilmek lazım sevgili Feridun? Biraz dikkat yeterli değil mi? Davut sizler kadar da mı akıl edemiyordu? Tamam anladık, peygamberler beşerdir, şaşarlar. Bu kadar da mı sıradanlar!
Öğrenci 98! Feridun'u hangi nezaketinden dolayı kutladığını anlayamadım. Çok güzel bir örnek verdiniz diyorsun. Ortada verdiği bir örnek falan yok, ben mi göremiyorum verdiği o güzel örneği? Allah'a şükür ediyor Arapça bilmediği için ve Arapça bilseydi daha çok sapacağından söz ediyor... ee bunu söylerken de burada benim ortaya koyduğum yorumun ne kadar zorlama ne denli sapkın bir yorum olduğunu hayretle ifade etmeye çalışmış.
abilerin abisi abdurahman abim...ben inan senin yazdığına en ufak bir reddiye niyetiyle yazmadım....ve senin söylediğin iftiraylada ilgim yok ve olamazda...
ben sadece ilim ve arapça diye ayetin kelime kelime içine gömülünce bazen apaçık ayetlerin anlamını kaçırabilme tehlikesini göz önüne sermeye çalıştım....vede bu anlamda memetin yazdığına bir anlamda karşı çıktım
yoksa ne seni nede student 98 kardeşe dediğiniz şekilde bir yaklaşımım asla ve kata olamaz...bundan allaha sığınırım...müslümanlar kardeştir ve birbirlerinin velisidir,sözün en güzelini söyler ve tabi olur....
kastım sadece buydu ve işin içinede biraz espri katarak söylemeye çalıştım...
farkında olmadan sizin alnadığınınz gibi anlaşılan bir tavır sergilemişsem önce merhameti sonsuz olan rabbimden ve sonrada herkesin önünde sizden özür dilerim...hakkınızı helal ediniz....sürçü lisan ettiysem affola
Katılma Tarihi: 03 haziran 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 292
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
haktansapmaz haktansapmadığını söylüyorsunda hak olana neden inanmamazlık yapıyorsun neden diretiyorsun? bak ne diyorsun bizim aramızda hüküm ver diyende haksız (sana göre haksızlığa uğrayan kişi) olandır. ve konuşanda haksız (sana göre haksızlığa uğrayan kişi) olandır. ne diyor ''onun 99 koyunu var benimde 1 koyunum var onuda elimden aldı ve beni yendi.'' bak görüyorsunki o konuşuyor. ama ardından böyle bir konuşma yok ''benim 99 koyunum var kardeşiminde 1 koyunu var. bana borcu vardı bu yüzden o borcuna karşılık bu koyunu elinden aldım ve haklı çıktım'' ifadesi yok. diğer kardeşi yani haklı olan(99 koyunu olan)ı davut dinlemediği için ve daha diğer kardeşine söz tanımadığı halde ''99 koyunu alan haksızlık etmiştir'' hükmüne varmıştır. hükümde acele etmiştir. bak ayete diğer kardeşin (haklı olanın,99 koyunu olanın) konuşması geçmez.
anlamadıysan sözün bittiği yerdeyiz..
__________________ ne kadar hatırlanmak istiyorsan o kadar hatırla.
"abilerin abisi abdurahman abim...ben inan senin yazdığına en ufak bir reddiye niyetiyle yazmadım....ve senin söylediğin iftiraylada ilgim yok ve olamazda...ben sadece ilim ve arapça diye ayetin kelime kelime içine gömülünce bazen apaçık ayetlerin anlamını kaçırabilme tehlikesini göz önüne sermeye çalıştım....vede bu anlamda memetin yazdığına bir anlamda karşı çıktım..."
Feridun, canın kardeşim! Bakın bu ifadelerinizle de farkında olmadan Memeti değil beni işaret ediyorsun. Memet zaten Arapça bilmediğini kendisi söylüyor.
Anlamama sorununun bir tarafı da istiğfardır. İstiğfarı, suçu/ günahları yap yap sonra da "Allah'ım günahlarımı affet" diye günahlarının bağışlanmasını Allah'tan istemek olarak anlamak. İstiğfar, Allah'tan beynin, yüreğin suç işleme fonksiyonlarının köreltilmesini, üstünün örtülmesini istemek, Hak'tan olmayanı yapmamak için Allah'ın kendisini ıslah etmesini, arındırmasını dilemektir. "Allah'tan mağfiret dileyin! Kim Allah'tan başka mağfiret edebilir" dediği mağfiret budur. Davut, kendisine verilen güç, kuvvet, kuret, devletin bir imtihan için olduğunu anladı ve Allah'a istiğfarda bulundu, sorumluluğun ağırlığından başı önüne düştü (xarra rakian).
Davud'un üzerinden verilen evrensel mesajdır bu: "Size verilen her imkanla, her varlıkla sınanıyorsunuz, bunu aklınızdan çıkarmayın! Ey güçlü hak'tan şaşma, sapma, zayıfı ezme, hakkını ver, onu koru ve kolla, haksızlığa maruz kalmasına müsaade etme...!
Feridun kardeşim, senin bendeki değerin farklı, sana değer veriyor, saygı duyuyorum. O duygusal tepkim bundan olsa gerek. Yoksa dikkat edersen kimilerinin tekfirlerini dahi bazen görmezlikten gelebiliyor ve kale almıyorum.
Davut(a.s)'un kıssasının bana düşündürdüklerini gerekçeleri ile ifade etmeye çalıştım, kimi bakış açılarına göre yanlışta olsa. Sizin söylediklerinizin neticesi ile aynı kanaatte olduğumu da beyan ettim. Ayrıca sizden çokça istifade ettiğimizi/edeceğimizi ve değerinizi de belirtmek isterim.
Feridun beyi kutlama sebebim ise arapçacı mantığı gütmemesinden dolayıdır. Yoksa salt manada arapçayı bilmenin lüzumsuzluğundan falan da bahsetmedim. Ayrıca bizde kavramların Kur'an-i dilini anlama gayretinde olduğumuzu da belirtmiştim.
Bugün, yaşadığımız şu coğrafyada arapçayı bildiğini söyleyipde, islamı anlamanın olmazsa olmazı arapçayı bilmek olduğunu iddia eden ve şirk pisliğinin içine kaşına kadar gömülü sayısız insanın varlığından haberdarım. Aynı parelelde köyde çobanlık yapıpta okuma yazması olmayan ve bir o kadarda dürüst ve erdemli insanlardanda. İnanıyorum sizde benzer kanaattedirsiniz!
Dolayısıyla Allah'ın mesajını anlamanın tek ve olmazsa olmaz yolu, temiz akıl şekliyle/Rabbimize karşı sorumluluk bilinciyle yaklaşmak olduğuna inandığımı belirtmek istiyorum;
"Kutsal / bereketli bir Kitap bu; sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler." 38/29 (y nuri öztürk)
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Davut(a.s)'un kıssasının bana düşündürdüklerini gerekçeleri ile ifade etmeye çalıştım, kimi bakış açılarına göre yanlışta olsa. Sizin söylediklerinizin neticesi ile aynı kanaatte olduğumu da beyan ettim. Ayrıca sizden çokça istifade ettiğimizi/edeceğimizi ve değerinizi de belirtmek isterim.
Canım kardeşim, Davud'un bir tarafı dinlememkle haksız hüküm verdiğini beyan ettin. Ben aksini söylüyorum. Benim söylediklerimin neticesiyle aynı kanaatta oldığunu da beyan etmen çelişki olmuyor mu?
Özür dilerim, ben her halde okuduklarımı anlamıyorum.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma