Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
hasakcay Yazdı:
...Mekkenin fethinden evvel yaptıkları barışı bozan müşriklere karşı Allahın bir emri olduğunu bilirdiniz.
Evet. Ama. Aması var. Müslümanlar barış anladlaşmasına yalnızca dört ay için razılar. Dört ay çıkınca müşrikler İslamı kabul edene kadar savaşacaklar (Tevbe 5). Kafirlerle Allah anlaşmıyor; nebi anlaşmıyor; yalnızca devlet anlaşıyor. Mescid-i Haram bölgesinde geleneksel olarak kurulan büyük panayır (hac) Mekke'nin el değiştirmek üzere olduğu o yıl aksamasın diye.
Yanılabilirim elbette. Ama izin verirseniz biraz kendime güveneyim. Bu sureyi en 150 (yüzelli) kez dinleyip tefekkür ettim.
Sevgi ile.
Sayın Hasan Akçay,
Siz haklısınız. Beni de yanıltan Tevbe suresinin iniş sırası oldu. TEvbe suresi Kur'anın son suresi olduğu belirtilen Nasr suresinden evveldir. Çünkü Nasr suresi Mekkenin fethini haber vermektedir.
Halbuki Tevbe suresinde ki olaylar Mekkenin fethinden sonra ki Veda haccından önceki birinci haccı, Bu hacdaki usullerin İslamın ruhuna uygun hale getirilmesi,Tebük seferini, Huneyn i, Münafıkların Tebük seferi ile ilgili hal hareketlerini anlatmaktadır.
Olay 631 yılının başlarında geçmektedir. 630 da Mekke fethedilmiş, İnsanların bir kısmı müslüman olmuş. Kimse müslüman olma konusunda zorlanmamıştı.
Bu arada peygamber Medine de Tebük seferine çıktı. Bu sefer münafıklara gerçekten çok ağır geldi. Suriye sınırına kadar gidildi. Herhangi bir ordu ile karşılaşılmayınca geri dönüldü. Ancak bu sefer, çok su sıkıntısı çekilen oldukça zahmetli bir sefer oldu.
Ardından Mekkedeki ilk hac ile ilgili Hz. Ebubekir başkanlığındaki bir kafileyi Mekkeye gönderdi. Tevbe suresinin ilk on ayeti inince onu da Hz. Ali ile bir mektup la Hz. Ebu Bekir e iletti.
Bu ayetlerde Allah tarafından, Dört ay içinde Mekkede herkesin müslüman olması gerektiği , dört ay sonra müşriklikte ısrar edenin öldürüleceği bildirilmektedir.
Hacdaki bazı eski usuller, örneğin Çıplak hac etme yasaklanmaktadır. O zamanlarda Hac idaresini ellerinde tutan Kureyş, Hacıların kendi elbiseleri ile hac etmelerine izin vermemekte, bu iş için özel bir elbiseyi çok pahalıya satmakta. Bu elbiseyi alamayan hacılar da , çırılçıplak haccetmek zorunda kalmaktaydılar. Bu durum çok onur kırıcıydı. İşte Allah bu eski usulleri kaldırdı.
O sene Peygamber haccetmedi. Ondan sonraki sene Veda haccını yaptı.
İslamda zorlama vardıra delil olarak ileri sürdükleri ayet budur. BUnu emreden yüce Allahtır. Yoksa peygamber oturduğu yerden kendi reyiyle şöyle yapayım, şu müşrikleri zorlayayım diye bir tedbir düşünüp uygulamış değildir.
Ne ululemrin, ne diğer müslümanların Allahın bildirmediği konularda zorlama yapmasını yanlış buluyorum.
BUnlar Allahın vermediği bir yetkiyi kullanarak dini sevimsiz kılmakta, insanları dinden korkutmaktadırlar.
Yanılıyor olma ihtimaline karşı, lütfen beni delillerinizle aydınlatın.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
BAŞKA BİR BAŞLIK ALTINDA YAZDIĞIM YAZIYI KONUYA UYGUNLUĞUNDAN DOLAYI BURADA DA YAYINLIYORUM MÜSADENİZLE.
"sayın abdurrahman abi,
derdim düşünmeye sevketmek için ince bir dokundurmaydı, alınanlardan ve etkilenenlerden özür dilerim. ben tabiki bu işlerin yaşla başla bir ilgisi olmadığını bilen bir arkadaşınızım.
tek derdim, Allah'ın dini İslam'ı bir bütün olarak görmek istemeyen ve Kuran'ın bize tanıttığı DİNCİ TAĞUTLARI, yahudicesini söylersek CİBTLERİ reddederken yine aynı işlevi terseten yaparak siyaseten Allah'ı hayatın dışına kovan, dini bir ritüeller ve tapınak ayinleri mesabesine indirgeyen ve bunu insanlara zorba gücü ile dayatarak düzenini ( yani dinini bkz. Yusuf 76, TaHa 63 v.d. ) devam ettirmek isteyen SİYASİ TAĞUTLARI bir türlü görmek istemeyen abilerimi uyarmak.
şeytan her yandan sokulur ve insanı ortak koşturmak ister, soldakilerden arınırsın sağdakileri, sağdakilerden arınana soldakileri hepsinden arınana Peygamberleri ortak koşturmaya çabalar.
ben, Kuran'ın MUHLİS HANİF MÜMİN tanımından, HAYAT ve İMTİHAN bütünlüğünde, şartlar ne olursa olsun HEPSİNDEN ARINMAYI BAŞARMIŞ REDDETMİŞ ( hanif ), DİNİ ( bireysel sosyal tüm hayatı ve alanlarını ) yalnız ALLAH'A HALİS KILMIŞ ( Muhlis ) ve bunları iman ettiği için yani sadece Allah'ın rızası için yapmış ve bu uğurda Kuran ile cihad etmiş ( furkan 52 ) ( Mümin ) bunlar olduğunu anlıyorum.
salat eden bir kulu ( dini bireysel ve sosyal alanda yaşamak isteyen bir kulu ) ZORBACA ENGELLEYENLERİN bunu ister din adına ister siyaset ve düzenleri adına yapsınlar TAĞUT OLDUĞUNU GÖRÜYORUM.
Hz. peygamber ve tabiilerinin dahi bu duruma gitmemeleri için uyarıldıklarını görüyorum ( hud 112 )
bu abilerin 40 SATIRDAN KORKUP 40 KATIRA RAZI olduklarını oysa tüm zalimleri ve onların düzenlerini reddetmeleri gerektiğini hatırlatıyorum.
dinci tağutlardan korkup siyasi tağutlara alkış tutmalarının İslam'ın onay vermediği bir şey olduğunu savunuyorum.
Dünya hayatının bir İMTİHAN OLDUĞUNU unutmamalarını öğütlüyorum.
Dinin sadece üç beş tane nusuktan ibaret olmadığını söylemeye çalışıyorum.
aradıkları DEVLETİN İDEOLOJİSİNİN OLMAYACAĞI ve VATANDAŞLARININ İNANÇLARI NE OLURSA OLSUN marufa uydukları sürece müminlerden oluşan yöentimin zaten bunları yapamayacağını ( tevbe 6 ) dolayısı ile laiklik denen ve teorisinde ancak % 10 unu bunu öngörüyor diye ALLAH I SOSYAL HAYATIN DIŞINA KOVAN, HAYATI özel alan - kamusal alan diye bölüp özel alanın Rabbi Allah olabilir, kamusal alanın Rableri biziz diyenlerin ve bunu dayatanların İslam'a yani Kuran'a göre TAĞUT olduğunu bunları sevip destekleyenlerin hüsrana uğrayacaklarını onalra tebliğ ediyorum.
ben neden hasan akçay ya da saffet metin gibi temiz yürekli olduğuna inandığım ve insanlara kötülük yapılmasını zalimliği tasvip etmediklerini gördüğüm kişilerin kıyamet günü zor duruma düşmesini isteyeyim.
onlara açıktan anlatıyoruz, misallerle anlatıyoruz, şiddetli ve merhametli tarzda anlatıyoruz ve istiyoruz ki bizi de Rab edinmesinler ama inandık dedikleri KURAN'ın bir bölümüne inanıp bir bölümünü reddetmesinler ve DİNİ ( HAYATI ) yalnız Allah'a has kılsınlar tam arınsınlar yani atüz zekat olsunlar ve HALİS HANİF MÜMİNLER OLSUNLAR.
bak dikkat edersen Kuran'da yüzlerce ayet var ama yazmadım, istiyorum ki kendileri o gözle de okusunlar.
Biz de eski islamcı yıllarımızda saf sol tağutlara kinlenmiş paradigma ile okurduk ve tağut ayetlerini hep SİYASİ TAĞUTLARA atfederdik ve içimizden inanılmaz ferahlama duyardık, sonra Rabbim bazı şefaatçilerini gönderdi izini ile ve o paradigmanın yetmediğini MUHLİS HANİF gözlüğü ile bakmamızı öğretti elhamdülillah. bir de ne görelim meğer sağ tarafta TAĞUTLARIN ağababalarını da anlatıyormuş... vay vay vayyy. hemen tevbe ettik ve onlardan da arınma yoluna girdik elh.
inş tersinden aynısını bu abilerimiz de ve benzeri durumda olanlar da yaşasınlar diye bu çırpınmamız.
umarım hepimiz başaranlardan oluruz.
selam ve muhabbetler."
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
cin13 Yazdı:
Saffet Metin Yazdı:
Hayır. Olay dediğim gibi iki tarafın da birbirine gıcığından oluyor. Şİmdi siz bana Darwini kabul ettiremezsiniz. Ben bilim tarihini biliyorum. Onun niyetini anlıyorum. Darwin kuramı genel olarak biyologların inandığı veya bilimsel olmak için inanmak zorunda olduğu bir şey. Genel Olarak Bilim adanlarından Matematikçiler ve Fizikçiler arasında tanrıya inananların yüzdesi yüksekmiş. Biyologların % 0. Çünkü inanmak zorunda olduğu bir dogma var.
Saffet Bey,
Bu kısım üzerinde tekrar araştırma yapar mısınız?
Sayın cin13
O yorumu aşağıdaki siteden edindiğim bilgi ile yapmıştım.
...Mekkenin fethinden evvel yaptıkları barışı bozan müşriklere karşı Allahın bir emri olduğunu bilirdiniz.
Evet. Ama. Aması var. Müslümanlar barış anladlaşmasına yalnızca dört ay için razılar. Dört ay çıkınca müşrikler İslamı kabul edene kadar savaşacaklar (Tevbe 5). Kafirlerle Allah anlaşmıyor; nebi anlaşmıyor; yalnızca devlet anlaşıyor. Mescid-i Haram bölgesinde geleneksel olarak kurulan büyük panayır (hac) Mekke'nin el değiştirmek üzere olduğu o yıl aksamasın diye.
Yanılabilirim elbette. Ama izin verirseniz biraz kendime güveneyim. Bu sureyi en 150 (yüzelli) kez dinleyip tefekkür ettim.
Sevgi ile.
Sayın Hasan Akçay,
Siz haklısınız. Beni de yanıltan Tevbe suresinin iniş sırası oldu. TEvbe suresi Kur'anın son suresi olduğu belirtilen Nasr suresinden evveldir. Çünkü Nasr suresi Mekkenin fethini haber vermektedir.
Halbuki Tevbe suresinde ki olaylar Mekkenin fethinden sonra ki Veda haccından önceki birinci haccı, Bu hacdaki usullerin İslamın ruhuna uygun hale getirilmesi,Tebük seferini, Huneyn i, Münafıkların Tebük seferi ile ilgili hal hareketlerini anlatmaktadır.
Olay 631 yılının başlarında geçmektedir. 630 da Mekke fethedilmiş, İnsanların bir kısmı müslüman olmuş. Kimse müslüman olma konusunda zorlanmamıştı.
Bu arada peygamber Medine de Tebük seferine çıktı. Bu sefer münafıklara gerçekten çok ağır geldi. Suriye sınırına kadar gidildi. Herhangi bir ordu ile karşılaşılmayınca geri dönüldü. Ancak bu sefer, çok su sıkıntısı çekilen oldukça zahmetli bir sefer oldu.
Ardından Mekkedeki ilk hac ile ilgili Hz. Ebubekir başkanlığındaki bir kafileyi Mekkeye gönderdi. Tevbe suresinin ilk on ayeti inince onu da Hz. Ali ile bir mektup la Hz. Ebu Bekir e iletti.
Bu ayetlerde Allah tarafından, Dört ay içinde Mekkede herkesin müslüman olması gerektiği , dört ay sonra müşriklikte ısrar edenin öldürüleceği bildirilmektedir.
Hacdaki bazı eski usuller, örneğin Çıplak hac etme yasaklanmaktadır. O zamanlarda Hac idaresini ellerinde tutan Kureyş, Hacıların kendi elbiseleri ile hac etmelerine izin vermemekte, bu iş için özel bir elbiseyi çok pahalıya satmakta. Bu elbiseyi alamayan hacılar da , çırılçıplak haccetmek zorunda kalmaktaydılar. Bu durum çok onur kırıcıydı. İşte Allah bu eski usulleri kaldırdı.
O sene Peygamber haccetmedi. Ondan sonraki sene Veda haccını yaptı.
İslamda zorlama vardıra delil olarak ileri sürdükleri ayet budur. BUnu emreden yüce Allahtır. Yoksa peygamber oturduğu yerden kendi reyiyle şöyle yapayım, şu müşrikleri zorlayayım diye bir tedbir düşünüp uygulamış değildir.
Ne ululemrin, ne diğer müslümanların Allahın bildirmediği konularda zorlama yapmasını yanlış buluyorum.
BUnlar Allahın vermediği bir yetkiyi kullanarak dini sevimsiz kılmakta, insanları dinden korkutmaktadırlar.
Yanılıyor olma ihtimaline karşı, lütfen beni delillerinizle aydınlatın.
Herkese selamlar,
Merhaba Saffet Metin kardeşim. Diyorsunuz ki 630 da Mekke fethedilmiş, İnsanların bir kısmı müslüman olmuş. Kimse müslüman olma konusunda zorlanmamıştı.
Onları kimse zorlayamazdı zaten. İslam Devleti henüz iktidarı tam olarak ele geçirebilmiş değildi. Kanıt, İslam Devleti henüz "insanların yalnızca bir kısmı"nı Müslüman yapabilmiştir.
Başka bir kanıt, Mekke’deki müşrik iktidarın, İslam Devletine ateşkes andlaşması önerebilecek kadar ayakta olması. Müşrikler hala en azından o kadar güçlüler; hala kendilerini koruyabilecek durumdalar.
Ama imzalanan, barış değil dört ay süreli bir ateşkes andlaşmasıdır. Bu ayetlerde Allah tarafından, Dört ay içinde Mekkede herkesin müslüman olması gerektiği, dört ay sonra müşriklikte ısrar edenin öldürüleceği bildirilmektedir.
Allah, dolayısıyla O’nun elçisi, müşriklerle andlaşma yapmayı reddediyorlar. O andlaşmayı yapan sizsiniz, İslam Devleti.
Ayet 7: Mescidi’l Haram’ın önünde sizin yaptığınız andlaşma dışında Müşriklerin Allah ındinde ve O’nun Elçisi ındinde ne andlaşması olabilir!
Ayet 3: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden uzaktır. O halde tövbe ederseniz sizin için iyi olur. Yok, yüz çevirirseniz şunu iyi bilin: SİZ Allah'ı acze düşüremezsiniz...
Sevgili Saffet Metin, bu bir din savaşı. Aslında bütün savaşlar ekonomi savaşıdır ama şirk ile İslam arasındaki o savaş müşrikler açısından ağırlıklı olarak din nedeniyledir; Müslümanlar açısından ise tamamen din nedeniyle.
Çünkü Allah’ın ve Elçisinin ekonomi hatırına dinden ödün vermesi mümkün değil.
Bakın, Müslümanlar sırf "Rabbimiz Allah!" dedikleri için müşriklerce dışlanıyor, işkenceden geçiriliyor, evinden yurdundan sürülüyor, silahlı saldırıya uğruyorlar (22:40, 9:40...).
Bu zulme son vermenin tek yolu dini, savaş nedeni sayan zihniyete dur demek olabilir. O zihniyetin sahibi olan müşrikler ya Müslüman olacaklar ya da ölecekler.
Olay bizim Bağımsızlık Savaşımıza benziyor bir bakıma.
Ülkemiz tıpkı Mekke gibi işgal altındadır. Nedeni bir işgalci ideali. MEGALO İDEA. Zihniyeti o İDEA olan işgalcilyi sürüp atacaksınız. Yoksa size yaşama hakkı tanımaz. Erzağınıza el koyar, kadınlarınızın ırzına geçer, camilerinizi yakar.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Yaban"ını hepimiz okuduk her halde.
Mekke'yi fetheder gibi Dumlupınar'da darbeyi vurursunuz. Ama yetmez. Kovalayacaksınız kaçan düşmanı, denize dökeceksiniz, öldüreceksiniz. Yoksa toparlanır yine saldırır.
"Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!"nin anlamı bu, değil mi.
La ikrahe fi'd din DİNDE BASKI OLMAZ buyuran Allah'a inat, şimdi dinde baskı yapmayı aklına koymuş olan zamane ebucehilleri o özsavunmayı istismar ediyorlar. Sonra da kalkıp Müslüman ayaklarına yatıyorlar...
Elbette dinde düşünsel baskı olmaz kişi bunu yaymadığı sürece.Ancak İslamın egemen olduğu yerde komünist,faşist, partisi kurulamaz.Kişi kendi içinde komünist olabilir.Aynı zamanda evinde içki de içebilir ama meyhane kuramaz.Umarım "zamane ebucehilleri" sözün bize yönelik değildir.
Salat konusunda senin gibi düşünmüyorum, ancak eğer kadınlar "biz erkeklerle beraber cuma kılmak istiyoruz" desinler buna ilk önce laik kesim karşı çıkar.
Kardeşim, siz bırakın "başkası ne der ya yapar"ı da kendinize bakın. Bırakın zanna dayalı bahaneler uydurmayı. Kadınların cuma ibadetine engel olmayın.
Tesettürlü-tesettürsüz inanan kadınlar "Üzerimize farz olan cuma ibadetimize engel olunuyor!" diye devlete baş vursunlar. Görelim bakalım laik devleti çalıştırsın diye başa geçirdiğimiz yöneticilerimiz laik devletin görevini yapmasını mı sağlıyorlar ya da şu cemaatin bu cemaatin, şu tarikatın bu tarikatın, şu mezhebin bu mezhebin borusunu mu öttürüyorlar.Allah'ın inanan kadınlara farz kıldığı cuma ibadetine engel olduğunuz sürece "Başörtüsüne özgürlük!" sloganınız asla samimi görünmez.
Ee,hani "günlük siyaset"e girmeyecektik.Sen mevcut hükümete giydirirken iyi de biz karşıya laf kondururken kötüyüz öyle mi?Laik devlet başı açık kadının camiye gitmesinden ödü kopar.Bunun şu an için uygulaması mümkün olmadığından taraftarmış gibi görünerek tıpkı senin gibi karşı tarafı "bağnaz" gösterme çabasındandır.Hele başı açık kadınlar kitleler halinde camiye gitsinler bak gör o zaman kim yasakçı kim özgürlükçü.Tıpkı başörtülü kızların yoğun bir şekilde üniversitelere akın etmesinden sonra koydukları yasak gibi.Benim başörtüsüne özgürlük gibi bir sloganım yok.Buna ihtiyacımda yok.Ne işi var kadının 30 yaşına kadar okumasında otursun evinde evlat yetiştirsin,sağlıklı nesiller üretsin,kocasına çoluk cocuğuna hizmet etsin.Hadi elinize büyük koz verdim topluca saldırın!Hücuuum!
2.Gurup:Büyük oranda yukarıdakilerden etkilenmişlerdir,onların takipçileridir.Allah'ı,dini kabul ederler ancak belirleyici olan yukarıdakilerin araştırmalarıdır.Bilimi esas alarak dinin tüm verilerini buna göre yorumlarlar.Bunlar içinde dinin verileri öncelikli değildir.Asıl olan bilimsel verilerdir.
İlimciler de ikiye ayrılır:
1.Gurup:Allah'ı ve halis dini asla uyulması gereken tek ölçü olarak kabul etmezler.Rivayetler,ilmihal kitapları,fetvalar,kerametler,akla gelebilecek tüm hurafeler bunların besi kaynaklarıdır."Allah Kuranda diyor ki.." Dediğinizde kudururlar.
2.Gurup:Allah'ı ve Kuranı öncelediklerini söylerler,ancak Kuran'da derinleşemedikleri için onu çağın sorunlarını çözmede yetersiz görürler.Sonra bi şekilde kendi hükümleriyle ilahi hükümleri yer değiştirirler.
Dikkat ettiyseniz hepsinin ortak paydası "Allah'ın dediği olmasın"dır.Şimdi dünya da ne kadar çok laiklik taraftarı olduğunu anladınız mı?
Konuyu toparlarsak insanlık ikiye ayrılır:a)Kitaba uyanlar/Allah'ın dediği olsun diyenler b)Kitaba uymayanlar/Allah'ın dediği olmasın da ne olursa olsun diyenler.
Hayır. Olay dediğim gibi iki tarafın da birbirine gıcığından oluyor. Şİmdi siz bana Darwini kabul ettiremezsiniz. Ben bilim tarihini biliyorum. Onun niyetini anlıyorum. Darwin kuramı genel olarak biyologların inandığı veya bilimsel olmak için inanmak zorunda olduğu bir şey. Genel Olarak Bilim adanlarından Matematikçiler ve Fizikçiler arasında tanrıya inananların yüzdesi yüksekmiş. Biyologların % 0. Çünkü inanmak zorunda olduğu bir dogma var.
Saffet Bey,
Bu kısım üzerinde tekrar araştırma yapar mısınız?
Sayın cin13
O yorumu aşağıdaki siteden edindiğim bilgi ile yapmıştım.
O halde, size bazı biyologların isimlerini vereyim. Bu kişileri üşenmeden tek tek araştırın ve kendi ağızlarından fikirlerini öğrenmeye çalışın lütfen.
Bu kişileri herhangi bir internet sayfasından bulmadım.
Kalbur üstü biyologlardan, kendi kaynaklarımdan, fikirlerini bildiklerimi veriyorum.
Umarım siz de % 0'ın ne anlama geldiğini tekrar düşünürsünüz.
Lütfen, siz de kendini bilmezlerin şımarıklıklarına katkı yapmayın..
1. Prof. Werner Arber, 1978 Tıp Nobel Ödülü
2. Sir John Eccles, 1963 Tıp Nobel Ödülü
3. George D. Snell 1980 Tıp Nobel Ödülü
4. Prof. George Wald, 1967 Tıp Nobel ödülü
5. Prof. Hans Bremermann, Berkeley ve California Univ.
6. Dr. R. Merle d'Aubigne, Paris Univ., Ortopedi Bölüm Bşk., Croix de Guerre Şeref Madalyası
7. Prof. Thomas C. Emmel, Florida Univ. Lepidoptera Bölüm Bşk.
8. Prof. P.C.C.Garnham, Londra Univ. Bernhard Noct madalyası, Darling madalyası, Gaspar Vianna madalyası, Manson Madalyası.
9. Prof. Roger J. Gautheret, Eski Paris Bilimler Akademisi Bşk.
10. Prof. Jay Roth, Connectuit Univ.
11. Prof. Harry Rubin, Rosenthal Ödülü, Eli İlly ödülü, Lasker ödülü, Moden Tıp Üstün Başarı ödülü
12. Prof. H.G. Schlegel Gottingen Univ. Mikrobiyoloji Dept. bşk.
13. Prof. Janos Szentagothai, Macaristan Bilimler Akademisi Bşk.
14. Prof. Ward B. Watt, Stanford Univ.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
Cin13 yazdı
------------
O halde, size bazı biyologların isimlerini vereyim. Bu kişileri üşenmeden tek tek araştırın ve kendi ağızlarından fikirlerini öğrenmeye çalışın lütfen.
--------------------
buna gerek yok
bu verdiğiniz kişiler için hemen isimlerinin arkalarına eklediğiniz referanslar zaten yeterli.
bu bilim insanlarının bilimsel kariyerleri için bişi demem. ama bizim burada aradığımız hakikat hakikat dairesinin kriterlerine kabul ettikleri ödülün menşei uymaz. referanslarını aldıkları müesseselerde uymaz.
biz helal dairesi içersindeki nimetin iltifatını ararız. Ve bilirizki helal dairesi ben müslümanım diyeni sorgusuz içine almadığı gibi, ben iseviyim, museviyim, diyenide dışına atmaz.
halbuki alfred nobel için parlak buluşuna kıskançlık endişesiyle eleştiri getiremesek bile aşağıdaki bir kaç satır ibadetine yani yaşamına temkinli yaklaşmamız gerektiğini ikaz eder.
Çünkü sünnetullah neden gıdalanıyorsan onun rengini taşıyacağını vazeder. örneğin Muhteşem teknolojiyle uydudan alınan haber altındaki madene göre üstündeki toprağın yahut bitkinin renk değişikliğidir. insanın biyolojik vücududa ve tabi ruhi durumuda herhalde ayet gereği bundan beri değildir.
----------------
Kimilerine göre Alfred Nobel’in hayatını, 1888 yılında bir gazetede yayımlanan yanlış bir haber değiştirdi. Alfred Nobel, 1888 yılında gazetede kendi ölüm haberini okudu. Başlık ölüm Taciri öldü olarak atılmıştı. Haber ajanslarına ulaşan haber, Alfred Nobel’in ağabeyi olan Ludwig Nobel’in ölüm haberiydi. Ancak bu yanlış anlama Alfred Nobel’in hayatını değiştirmeye yetecek bir olayla sonuçlanmıştır. O gelecekte bir ölüm taciri olarak anılacaktır. Barış için çaba gösterirken, silah tacirliğinden para kazanıyordu ve bu bir gün insanların onun ölüm haberini ölüm Taciri öldü başlığı altında okumalarına sebep olacaktı. Yaşamı boyunca gaddar ya da ruhsuz olarak nitelendirilen Alfred Nobel, ölümünden sonra tüm servetini ödüllere bıraktığı için deli yakıştırmasına belki de bu olayların sonucunda maruz kaldı. Vasiyetin açıklanmasından sonra, İsveç Kralı, İsveç Bilimler Akademisi ve tıp ödülü hakkında karar veren Karolinska Enstitüsü bu olaya tepki gösterdi. Kral vasiyeti yargı yoluyla bozdurmak için Nobel’in yeğeni Emanuel’i Rusya’dan çağırdı. Ancak Emanuel, amcasının vasiyetini beğendiğini söyleyerek Kralı dinlemedi ve Nobel ödülleri’nin önünü açmış oldu.
Nobel’in bırakmış olduğu büyük miras 103 yıldır dünyaya somut katkısı olan insanlara dağıtılmakta. ----------------------
Belki de bu son cümlede vazedilen niyetteki tartışmalara Jean Paul Sartre’ın şu sözleri noktayı koyuyor;
“Bir yazarın resmi kurumlarca bahşedilen böyle bir ödülü kabul etmesi, onun kişisel hedeflerini, ödül verenlere göre yönlendirmesi sonucunu doğurur. Yazar bağımsız olmalıdır, kurumlarla ilişkisi olmamalı ya da bir kurum haline dönüşmemelidir.”
Jean Paul Sartre bugüne kadar Nobel Ödülü’nü almayı reddeden tek kişidir.
Sözlerim yanlış anlaşılmasın. Ben sadece arıyorum. Kriterimi yukarıda yazdım. Benim için onun yada bunun iyiliği yada kötüllüğü değil esas olan. Kriterin içinde yada dışında kalmasıdır.
Çünkü Kriter Kurandandır. Meşru dairede yaşayacaksın! Yaratıldığın üzre öleceksin.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma