Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 21 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 311
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
RABBANİ BİLİR Yazdı:
................ONLARI TAKLİT MÜMKÜN MÜ?
Her şeyleriyle Allah’a yönelip bütün bir hayat boyunca, O’na hakkıyla kulluk yapabilmek için çırpınıp duran Allah Dostlarının hayatlarında bizim için çok güzel ibretler vardır. Onlar gibi olamasak bile, onlara benzemeye çalışmak, onlar gibi yapmaya ve olmaya çalışmak, her Müslüman için vaz geçilmez faydalarla doludur...........
Aleykum Selam
Onlar yasamis bana ne kardesim. Allah DERVIS EFENDILERIN ibadetlerini kabul etsin. Onlarin o hallerinden bize ne ? Allah bize onlara niye uymadiniz diyemi soracak ? Varsa goster Kurandan bir ayet bizde iman edelim. Allah bizi neden imtihan edecegini zaten soylemis. Neden anlamak istemiyorsunuz.
43/44 " Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz."
Demek ki, Imtihan hem bizim icin hemde Peygamber efendimiz icin, Kurandan olacak, imtihan ne bilmem ne dervisinin halinden ned Ib-ni EL Zartonun kitabindan olacak. Kurandan. Allah saka yapmaz. Imtihan edecegim diyorsa edecekdir.
Allah ne diyor. Peki
54/17. And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan var mı?
Araf Suresi 3." Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan başka velilere uymayın! Sizler pek az düşünüyorsunuz"
__________________ A'raf 194 Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi KULLARDIR , eğer iddianızda haklıysanız , hadi çağırın onlarıda size cevap versinler
Katılma Tarihi: 21 mart 2006 Yer: Vanuatu Gönderilenler: 52
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
MÜR
ŞİD-İ KAMİL’İN LÜZUMU
Şimdi bazı kimseler:
“Muhakkak bir Mür
şid bulmak şart mıdır?” diyebilirler.
İnsan, yüzlerce kitabı ezberlese ve gece-gündüz ibadetle meşgul olsa bile bir Mür
şidin terbiyesine girmeden, üzerinde bulunan hasletlerden kurtulamaz.
Tedavi yolunu bilmeyen bir hasta, nası
l doktora gitmeye muhtaçsa, nefsine mağlup olan ve bir türlü doğru yolda yürüyemeyen her insanın kendine bir Mürşid bulması lazımdır. Çünkü Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“Onlara güven ve korkuya dair bir haber gelse onu yayarlar, halbuki onu peygambere ve emre selahiyetli olanlara havale etselerdi onun ne olduğ
unu bilirlerdi...”(Nisa 83)
Mür
şid, gerçek manada Allah-u Zülcelal’i kullarına, kulları da Allah-u Zülcelal’e sevdirmektedir.
Çünkü Peygamber Efendimiz -sav- bir hadis-i
şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“Muhammed’in nefsini elinde bulunduran Allah’a yemin olsun ki, hiç
şüphesiz, Allah-u Zülcelal’in en sevgili kulları; Allah’ı kullarına, kulları da Allah’a sevdiren, yeryüzünde hayır ve nasihat için dolaşanlardır.”(Beyhaki, Şihabü’l İman, 1/367)
Mür
şid-i Kamillerin insanları Allah-u Zülcelal’e sevdirmesi şöyle olmaktadır. Mürşid-i kamil, kişiyi Peygamber Efendimiz -sav-’in sünnetine uymaya sevkeder. Her kim Peygamber Efendimiz’e -sav-ve O’nun yoluna uymak için gayret sarfederse Allah-u Zülcelal onu sever. Çünkü bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
er siz (gerçekten) Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin.” (Ali İmran; 31)
Mür
şid-i Kamilin Allah-u Zülcelal’i kullarına sevdirmesi ise şöyle olur:
Mür
şid, kişiyi manevi kirlerden temizleme yoluna sevkeder. Nefis, çirkin sıfat ve huylardan temizlenince, kalp aynası parlar ve hakikati görür. Hakikati gördüğü zaman da Rabbini sever. İşte bu nefsi temizlemenin ve terbiye etmenin bir sonucudur. Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
, Allah-u Zülcelal’i tanıması ve hakikati görmesiyledir. İnsanın kalp aynası parlayınca, dünyanın ne kadar çirkin ve boş olduğunu, ahiretin ise ne kadar güzel ve devamlı olduğunu görür. Bu durumda da baki olanı sever ve ona yönelir; boş ve geçici olandan yüz çevirir. Böylece Mürşidin insana vermiş olduğu menfaatte ortaya çıkmış olur.
Mür
şid-i Kamiller, dünyada Allah-u Zülcelal’in dininin tebliğ edicileri, Peygamber Efendimiz -sav-’in varisleridirler. Nitekim Peygamber Efendimiz -sav- bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“Alimler, peygamberlerin varisleridir.”
(Beyhaki; Şihabu’l İman, 2/263)
Madem ki peygamberlerin varisleridirler, öyle ise onlara uymak, onları
n gösterdiği yoldan gitmek, söyledikleri tavsiyeleri yerine getirmek lazımdır.
İnsan ne kadar çok ibadet ederse etsin, bir mür
şid-i kamilin terbiyesine girerse, yapmış olduğu bu ibadetini az görür ve daha fazla ibadet etmeye gayret gösterir. Ama Mürşidsiz olursa, nefis ve şeytan insanı çok kolay aldatır. Az olan ibadetini bile dağlar gibi gösterir.
Mür
şid-i Kamiller, Allah-u Zülcelal’in dosdoğru olan yolundan zerre kadar ayrılmazlar. Daima Allah-u Zülcelal’in razı olacağı işlerin üzerinde bulunurlar.
Bir ki
şinin hem Allah-u Zülcelal’in rızasını aradığını iddia etmesi, hem de bu gibi zatlardan kendisini uzak tutması çok yanlıştır. Oysa Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
وَاتَّبِ 93;ْ سَبيلَ مَنْ اَنَابَ اِلَىَّ
“Bana yüz tutanı
n yolunu tut.”(Lokman, 15)
Bu ayet-i kerimeden de anla
şıldığı gibi, peygamberlerin varisleri olan Mürşidi kamillerin göstermiş olduğu yoldan ayrılmamak lazımdır.
Çünkü Ashab-ı
Kiramlar da Peygamber Efendimiz’e -sav-tabi olmuşlar, O’nun manevi terbiyesine girerek, göstermiş olduğu yoldan yürümüşlerdir. Günümüzde de O’nun varislerine uyan kimseler nefsin çirkin sıfatlarından kurtulup güzel sıfatların sahibi olurlar.
Netice olarak, mümin olan ki
şi şuurlu bir şekilde düşündüğü zaman, Allah-u Zülcelal’in dostları ile beraber olmanın ve bir Mürşid-i kamilin manevi terbiyesi altına girmenin bilhassa günümüzde şart olduğunu görecektir.
Çünkü bugün günahlar bir deniz gibi olmu
ştur. İnsanın kendisini böyle bir ortamda muhafaza etmesi çok zordur. Kendisini muhafaza edebilmesinin çaresi Mürşidi kamilin terbiyesine girip, onun vermiş olduğu reçeteyi uygulamakla mümkündür. Çünkü Peygamber Efendimiz -sav- bir hadis-i şeriflerinde:
“Ki
şi kendi arkadaşının dini üzerinedir. Öyle ise kişi kiminle arkadaşlık yaptığına baksın.”(Ebu Davud) buyurmuştur.
Onun için insan Allah-u Zülcelal’in yolunda sapmadan doğ
ru bir şekilde yürüyebilmek için daima iyi kişilerle birlikte olmalıdır. Böyle kimselerle beraber olmak hem Allah-u Zülcelal’i, hem Peygamber Efendimiz -sav-’i hem de Allah dostlarını razı eder.
Katılma Tarihi: 21 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 311
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Rabbai Kardesim lutfen Alintilara bogma. Sufi Can sordugum soruyu sanda sorayim. MURSID ile ilgili yazinda sende ayni carpitilmis ayeti kullanmissin. Daha ilk yazdigin ayetle ilgili soruyu sanda soruyorum. Allah rizasi icin su soruya cevap ver sonra seninlede istedeigini tartisiriz.
Tekrar ediyorum.
Araf 181 ayet: Ve mimmen halakna ümmetüy yehdune bil hakku ve bihi ya'dilun Araf 181 ayet:Yine bizim halk ettiklerimizden bir ümmetde var ki hakka rehberlik ederler, ve onunla icrayı adalet eylerler
Sizin carpitilmis mealde soyle diyor "Yarattığımız ümmetten öyle erler de vardır ki, " Nerde ERLER kelimesi. Iste turkcesi iste Arapcasi.
Bakiniz yazinizin basindaki ilk ayet nasil carpitilmis. Rabbani Kardesim su ayeti tekrar tekrar oku. Bu ayet tek basina yazinin gerisindeki herseye cevap veriyor.
Es gecmeyesin diye Dervis sorusunu tekrar ediyorum.
RABBANİ BİLİR Yazdı:
................ONLARI TAKLİT MÜMKÜN MÜ?
Her şeyleriyle Allah’a yönelip bütün bir hayat boyunca, O’na hakkıyla kulluk yapabilmek için çırpınıp duran Allah Dostlarının hayatlarında bizim için çok güzel ibretler vardır. Onlar gibi olamasak bile, onlara benzemeye çalışmak, onlar gibi yapmaya ve olmaya çalışmak, her Müslüman için vaz geçilmez faydalarla doludur...........
Aleykum Selam
Onlar yasamis bana ne kardesim. Allah DERVIS EFENDILERIN ibadetlerini kabul etsin. Onlarin o hallerinden bize ne ? Allah bize onlara niye uymadiniz diyemi soracak ? Varsa goster Kurandan bir ayet bizde iman edelim. Allah bizi neden imtihan edecegini zaten soylemis. Neden anlamak istemiyorsunuz.
43/44 " Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz."
Demek ki, Imtihan hem bizim icin hemde Peygamber efendimiz icin, Kurandan olacak, imtihan ne bilmem ne dervisinin halinden ned Ib-ni EL Zartonun kitabindan olacak. Kurandan. Allah saka yapmaz. Imtihan edecegim diyorsa edecekdir.
Allah ne diyor. Peki
54/17. And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan var mı?
Araf Suresi 3." Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan başka velilere uymayın! Sizler pek az düşünüyorsunuz"
__________________ A'raf 194 Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi KULLARDIR , eğer iddianızda haklıysanız , hadi çağırın onlarıda size cevap versinler
Katılma Tarihi: 21 mart 2006 Yer: Vanuatu Gönderilenler: 52
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
RABITA
Rabı
ta; iki şeyi birbirine bağlayan ilgi, bağ, münasebet gibi manalara gelir.
Tasavvuf yolunda ise rabı
ta; Allah-u Zülcelal’e O’nun Resulüne ve Peygamber Efendimiz -sav-’in varisleri olan salih kimselere duyulan bir sevgiden ibarettir. Nasıl ki sevgi; sevgilinin hayalini, güzelliğini, hal ve hareketlerini düşünerek kalbi sevgiliye bağlamak anlamına geliyorsa; rabıta da insanın Allah-u Zülcelal’in rızasını kazanmak için O’nun salih kullarına gönülden bağlanmaktır.
Yani rabı
ta, muhabbet ve hürmetle kalbi bağlamaktan ibarettir. Rabıtanın özü şudur: Peygamber Efendimiz -sav-’in varisi olan alim ve salih bir kimseyi düşünmek, sadece onun şahsını hayal etmek ve müstakil olarak ondan bir şey istemek değildir. Bilakis aslında her şeyi yaratan ve yapan faili hakikinin Allah-u Zülcelal olduğuna itikat ederek, Allah-u Zülcelal’in o alim ve salih kimseye ihsanda bulunup, o insanda ortaya çıkardığı fazileti düşünmektir.
Bu durum
şuna benzer. Bir fakir ihtiyacını karşılamak için bir zenginin karşısına gelip talepte bulunur. Fakat o fakir bilir ve inanır ki, gerçekte veren ve ihsan eden Allah-u Zülcelal’dir. Çünkü yerlerin ve göklerin hazineleri O’nun elindedir. O’ndan başka faili hakiki yoktur. Fakir, zenginin kapısında ancak, Allah’ın nimet kapılarından bir kapı ve oradan kendisine bir nimet vermesinin mümkün olduğunu bildiği için durur. İşte rabıtanın özü de budur.
Lakin günümüzde bazı
kimseler:
“Allah-u Zülcelal’den ba
şka varlık düşünülür mü? Niçin Allah’ı düşünmüyoruz da, bir insanı düşünüyoruz? Bu şirk değil midir? Allah-u Zülcelal’in sevgisi bölünmüş olmuyor mu?” gibi aklın kabul etmeyeceği yanlış bir takım fikirler öne sürerek, samimi olarak Allah-u Zülcelal’in rızasını arayan insanların kafalarına şüphe sokmaya çalışıyorlar.
Öncelikle
şunu belirtelim ki, zat ve sıfatları ile hiçbir benzeri ve eşi, ortağı bulunmayan Allah-u Zülcelal’i düşünmek, O’nun zatını hayale getirmeye çalışmak değildir. Çünkü insanın bir zatı düşünebilmesi için, onu görmesi gerekir. Onun için insan ne kadar istese de Allah-u Zülcelal’i hayal edemez ve zaten hayal etmesi de caiz değildir. Çünkü Peygamber Efendimiz -sav- bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“Allah’ı
n zatını tefekkür etmeyin. O’nun nimetlerini ve yaratıklarını düşünün. Çünkü siz Allah’ın zatını düşünmeye güç yetiremezsiniz.”(Beyhaki, Şihabu’l İman; Ahmet bin Hanbel, Müsned)
Hal böyle olunca, insanlar içinde Peygamber Efendimiz -sav-’in varisi olmu
ş alim ve salih olan ve Allah-u Zülcelal’in:
“...Ben onları
severim, onlarda beni sever...” (Maide 54) iltifatına ulaşmış ve hayatlarının her anını insanlara faydalı olabilmek için harcayan, kalpleri ilahi nurla dolu olan salih kimseleri sevmenin, bu sayede Allah-u Zülcelal’in rızasına doğru gitmeye çalışmanın gerekli olduğu açık olarak anlaşılmaktadır. Çünkü onlar Allah’ı hatırlatır, Allah’ı sevdirir ve herkesi Allah’a sevketmeye çalışırlar.
Bu da Allah-u Zülcelal’in bir vergisidir. Bunca alim ve salih kimselerin ı
srarla söylediği, büyük menfaatleri olan bir şeyi, ancak ahiretinin üzerinde meraklı olan kimselere nasip etmektedir.
Herkesin
şunu iyice bilmesini istiyorum ki, bu kadar alim ve salih kimselerin tasavvuf ve Tasavvuf’un kural ve kaideleri hakkında kitaplar yazmaları, bunları savunmak için değil; insanı Allah-u Zülcelal’in rızasına götüren bu yola bilmeden veya bilerek düşmanlık eden kötülemeye çalışan kimselerin içinde bulundukları bu büyük yanlıştan dönmeleri içindir.
İnşallahu Teâla bu yazı
lanları okuyup hakikati idrak edebilenler, tuttukları bu yanlış yolu bırakacaklardır. İnatçı olanlara ise söyleyecek bir sözümüz yoktur. Çünkü inad, tedavisi olmayan bir hastalıktır.
En büyük hidayet ve nur kaynağı
olan Peygamber Efendimiz -sav-’i görüpte iman etmeyenler, o güneşten zerre kadar ışık alamadan ölüp gitmişlerdir.
Şüphesiz bir kişi, istifade etmek amacıyla Peygamber Efendimiz -sav-’in varisi olan alim ve salih kimselere baktığı
nda, sohbet meclislerinde bulunduğunda istifade eder. Onu düşündüğünde de durum aynıdır. Görmesi ile düşünmesi arasında fark yoktur. Şu örnek bu meseleyi daha iyi açıklar.
Ebu’l Hasan el-Harkani (rh.a)’ in yanı
na bir kişi gelir ve bir müddet oturur. Sonra Ebu Yezid-i Bestami (rh.a) hakkında ne düşündüğünü sorar. Ebu’l Hasan Harkani de:
“O, öyle bir zattı
r ki, onu gören hidayet bulur.” diye cevap verir. Adam:
“Bu nasıl olur? Ebu Cehil bile Peygamber Efendimiz -sav-’i gördüğü halde iman etmed.i” deyince; Ebu’l Hasan Harkani der ki:
“O, Ebu Talib’in yetimi Muhammed’i gördü. Peygamberi görmüş olsaydı, imanla şereflenirdi.” Yani Peygamber Efendimiz -sav-’i, Allah’ın Resulü olarak görseydi, iman ederdi. Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“Onları
n sana baktıklarını sanırsın, oysa onlar görmezler.” (Araf; 198)
Yani Allah-u Zülcelal’in sevdiği kimseleri sevmek, onlara uymak ve onlara benzemeye çalışmak, Allah-u Zülcelal’i sevmenin alametidir. Rabıta da bu sevgiyi kazanmaya çalışmanın yollarından biridir.
Katılma Tarihi: 21 mart 2006 Yer: Vanuatu Gönderilenler: 52
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ALLAH CC ADINA URAŞAN LAR LA URAŞAN LAR CEZASINI BULACAK TIR EY KARDEŞİM SEN DE ALLAH CC ANLAT SEN DE OL ALLAH DOSTUSEN DİL UZAT ALLAHIN DOSTU NA ONDAN SON RA İKİ KELİMEYİ BİR ARAYA GETİREME EY İSMİGÜZEL KENDİSİ BOZUIK KARDEŞİM ABDUL. SEN DAHA HİÇ YAŞAMA MIŞ SIN ÖLÜ GÖZLE BAKIYOR SUN UYAN UYAN HİÇ KİM SE ASLINI İNKAR EDEMEZ AMA SENİN NE OLDU GUN BELLİDEGİL AYET LER İNSANLARIN .KENDİ KAFASINA GÖRE DEGİLDİR.ALLAH.CC.HAKTIR. PEYGANBERİRASULU KİBRİYE İKİ ÇİHAN GÜNEŞİ.HZ.MUHAMMED MUSTAFA
HAKTIR. ONUN VARİSLERİ.ASHABIVE ASHABIGÜZİNLERİ.HAKTIR.ONUN YOLUNDAN GİDEN VARİSLERİ.HZ.EBU BEKİR SIDIKI EKBER.HAK TIR. VE ONUN.MÜRİRİT LERİ . VE VARİS LERİ SİLSİLEYİ ALİYE HAKTIR .BEN BUNU TASTİK ETTİM YARAP.YARIN MAH ŞERGÜNÜ ŞAHİDİM OL YARAP
SENİN DOSTUNA SALDIRAN LAR AYETİN DE BİLDİR DİGİN Gİ,Bİ YARAP
BEN ONLARA HARP ACARIM DERSIN YARAP .SEN BİZLERİ VE ÜMETİ MUHAMMEDİ BUNLAR DAN KORU. VEDE BİZE KUVVET VER.YARAP SENİN KİTABIN OLAN . KURANI KERİM İ AZİMÜ ŞANINLA BİZ LERİ NUR LAN DIR .VE HABİBİNİN YOLUN DAN GİDENLERDEN EY LE YARAP BU PCAVRA KİŞİLER DEN BU MÜLÜMANLIGI KORU VE YÜCELT YARAP SEN HERŞEYE KADİRİ MUTLAKSIN.TASAVUF EHİLLERİNE UZANAN BU DİLLRİ
SENİN DOST LARINA UZANAN DİLLERİ. DUYU YORUN VE GÖRÜYORSUN YARAP BU KİŞİLERE.DE HİDAYET ET YARAP .
Katılma Tarihi: 21 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 311
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
RABBANİ BİLİR Yazdı:
......................
Hal böyle olunca, insanlar içinde Peygamber Efendimiz -sav-’in varisi olmuş alim ve salih olan ve Allah-u Zülcelal’in:
“...Ben onları
severim, onlarda beni sever...” (Maide 54) iltifatına ulaşmış ve hayatlarının her anını insanlara faydalı olabilmek için harcayan, kalpleri ilahi nurla dolu olan salih kimseleri sevmenin, bu sayede Allah-u Zülcelal’in rızasına doğru gitmeye çalışmanın gerekli olduğu açık olarak anlaşılmaktadır. Çünkü onlar Allah’ı hatırlatır, Allah’ı sevdirir ve herkesi Allah’a sevketmeye çalışırlar. .......
“Onların sana baktıklarını sanırsın, oysa onlar görmezler.” (Araf; 198)
Yani Allah-u Zülcelal’in sevdiği kimseleri sevmek, onlara uymak ve onlara benzemeye çalışmak, Allah-u Zülcelal’i sevmenin alametidir. Rabıta da bu sevgiyi kazanmaya çalışmanın yollarından biridir.
Araf 181 ayetinde MURSID yazinizda yapilan ayet meali carpitmasinin cevabini beklerken arkadan RABITA yaziniz geldi. Allah rizasi icin olmasada Seyhinizin rizasi icin bir onceki sayfaya bakip neden Seyhleriniz Araf 181 ayeti carpitmislar aciklayin Lutfen.
Simdi gelelim bu yazidaki ayetlere. Sadece yazdiginzi ayetler bakacagim cunku. Beyudi, Ibn-i El Zartonun rivaet ettikleir beni ilgilendirmiyor. Dervislerin hayatida beni ilgilendirmiyor. Allah onlardan bana hesap sormayacak sadece Kurandan hesap soracam diyor sadece o ilgilendiriyor. Simdi Rabiat yazisinda 2 ayet yazmissin. Bakalim ayetler gercekden oylemi diyor. Yoksa Seyh hen carpitmis mi ?
(MÂİDE 54) Ya eyyühellezine amenu mey yertedde minküm an dinihi fe sevfe ye'tillahü bi kavmiy yühibbühüm ve yühibbunehu ezilletin alel mü'minine e izzetin alel kafirine yücahidune fi sebilillahi ve la yehafune levmete laim zalike fadlüllahi yü7tihi mey yeşa' vallahü vasiun alim
(MÂİDE 54) Ey o bütün iyman edenler! İçinizden kim dininden dönerse duysun: Allah onun yerine öyle bir kavm getirecek ki Allah onları sever, onlar Allahı severler, mü'minlere karşı boyunları aşağıda, kâfirlere karşı başları yukarıda, Allah yolunda mücahede ederler, dil uzatanın levminden korkmazlar, işte o Allahın fazlıdır, onu dilediğine verir, ve Allah vasi'dir, alîmdir (elmali)
Sen ise Maide 54 soyle yazmissin" “...Ben onları severim, onlarda beni sever...” (Maide 54)
Simdi bana gosterirmisin iste Turkcesi iste arapcasi. Senin dedigin bu carpik ayet nerde geciyor. Araf 181 Seyhin carpitmasinida bu cevaba ekleyebilirsin.
Simdi birde verdigin Araf 198 ayet bir bakalim. Bu ayetin meali ve anlam carpitmasi TAM BIR REZALET. Buyur beraber bakalim.
A'RAF 197) Vellezine ted'une min dunihi la yestetiy'une nasraküm ve la enfüsehüm yensurun
A'RAF 197) Allah'ın dışında taptıklarınızın ne size yardıma güçleri yeter ne de kendilerine yardım edebilirler.
A'RAF 198.) Ve in ted'uhüm ilel hüda la yesmeu ve terahüm yenzurune ileyke ve hüm la yübsirun
A'RAF198) Siz onları doğru yolu göstermeye çağıracak olsanız işitmezler. Onların sana baktıklarını görürsün, ama görmezler.
Sen ise soyle ifade etmissin.
"Onların sana baktıklarını sanırsın, oysa onlar görmezler.” (Araf; 198)"
Kimmis o bakip goremeyenler iste, sizin PUTLAR Araf 197 iyi bakiniz lutfen. Herkesin bir plani var ama Allahin plani hepsinden daha ustun. Allah disinda tapilanlarin cagirdiginizda isitmediklerini hemde size soyletmis Rabbim sen ne buyuksun.
Araf Suresi 3. Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan başka velilere uymayın! Sizler pek az düşünüyorsunuz
__________________ A'raf 194 Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi KULLARDIR , eğer iddianızda haklıysanız , hadi çağırın onlarıda size cevap versinler
Katılma Tarihi: 21 mart 2006 Yer: Vanuatu Gönderilenler: 52
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SEN ANLAMAK İSTEMİYOR SUNHER HALDE. YA SEN DEN BAŞ KAELİ YOKMU BU MEM LEKETTE ZEKERİYA BEYAZ ÖRNEKLERİ.SEN AYETİ KERİMEYİ CARPITIP TA KARŞIMA NEDEN GETİRİYON ANLAMADIM VESSELAM YA KARDEŞİM SEN ŞEHY NE DİR BANA ONU SÖYLE ONUN TERCÜMESİ Nİ YAP AYETLERİ BİZ BİLİYORUZ VELİLERDEN BAH SETMİŞ Mİ ALLAH CC ONU OKU BANA
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: United States Gönderilenler: 75
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
nuri72 Yazdı:
RABBANİ BİLİR Yazdı:
......................
Hal böyle olunca, insanlar içinde Peygamber Efendimiz -sav-’in varisi olmuş alim ve salih olan ve Allah-u Zülcelal’in:
“...Ben onları
severim, onlarda beni sever...” (Maide 54) iltifatına ulaşmış ve hayatlarının her anını insanlara faydalı olabilmek için harcayan, kalpleri ilahi nurla dolu olan salih kimseleri sevmenin, bu sayede Allah-u Zülcelal’in rızasına doğru gitmeye çalışmanın gerekli olduğu açık olarak anlaşılmaktadır. Çünkü onlar Allah’ı hatırlatır, Allah’ı sevdirir ve herkesi Allah’a sevketmeye çalışırlar. .......
“Onların sana baktıklarını sanırsın, oysa onlar görmezler.” (Araf; 198)
Yani Allah-u Zülcelal’in sevdiği kimseleri sevmek, onlara uymak ve onlara benzemeye çalışmak, Allah-u Zülcelal’i sevmenin alametidir. Rabıta da bu sevgiyi kazanmaya çalışmanın yollarından biridir.
Araf 181 ayetinde MURSID yazinizda yapilan ayet meali carpitmasinin cevabini beklerken arkadan RABITA yaziniz geldi. Allah rizasi icin olmasada Seyhinizin rizasi icin bir onceki sayfaya bakip neden Seyhleriniz Araf 181 ayeti carpitmislar aciklayin Lutfen.
Simdi gelelim bu yazidaki ayetlere. Sadece yazdiginzi ayetler bakacagim cunku. Beyudi, Ibn-i El Zartonun rivaet ettikleir beni ilgilendirmiyor. Dervislerin hayatida beni ilgilendirmiyor. Allah onlardan bana hesap sormayacak sadece Kurandan hesap soracam diyor sadece o ilgilendiriyor. Simdi Rabiat yazisinda 2 ayet yazmissin. Bakalim ayetler gercekden oylemi diyor. Yoksa Seyh hen carpitmis mi ?
(MÂİDE 54) Ya eyyühellezine amenu mey yertedde minküm an dinihi fe sevfe ye'tillahü bi kavmiy yühibbühüm ve yühibbunehu ezilletin alel mü'minine e izzetin alel kafirine yücahidune fi sebilillahi ve la yehafune levmete laim zalike fadlüllahi yü7tihi mey yeşa' vallahü vasiun alim
(MÂİDE 54) Ey o bütün iyman edenler! İçinizden kim dininden dönerse duysun: Allah onun yerine öyle bir kavm getirecek ki Allah onları sever, onlar Allahı severler, mü'minlere karşı boyunları aşağıda, kâfirlere karşı başları yukarıda, Allah yolunda mücahede ederler, dil uzatanın levminden korkmazlar, işte o Allahın fazlıdır, onu dilediğine verir, ve Allah vasi'dir, alîmdir (elmali)
Sen ise Maide 54 soyle yazmissin" “...Ben onları severim, onlarda beni sever...” (Maide 54)
Simdi bana gosterirmisin iste Turkcesi iste arapcasi. Senin dedigin bu carpik ayet nerde geciyor. Araf 181 Seyhin carpitmasinida bu cevaba ekleyebilirsin.
Simdi birde verdigin Araf 198 ayet bir bakalim. Bu ayetin meali ve anlam carpitmasi TAM BIR REZALET. Buyur beraber bakalim.
A'RAF 197) Vellezine ted'une min dunihi la yestetiy'une nasraküm ve la enfüsehüm yensurun
A'RAF 197) Allah'ın dışında taptıklarınızın ne size yardıma güçleri yeter ne de kendilerine yardım edebilirler.
A'RAF 198.) Ve in ted'uhüm ilel hüda la yesmeu ve terahüm yenzurune ileyke ve hüm la yübsirun
A'RAF198) Siz onları doğru yolu göstermeye çağıracak olsanız işitmezler. Onların sana baktıklarını görürsün, ama görmezler.
Sen ise soyle ifade etmissin.
"Onların sana baktıklarını sanırsın, oysa onlar görmezler.” (Araf; 198)"
Kimmis o bakip goremeyenler iste, sizin PUTLAR Araf 197 iyi bakiniz lutfen. Herkesin bir plani var ama Allahin plani hepsinden daha ustun. Allah disinda tapilanlarin cagirdiginizda isitmediklerini hemde size soyletmis Rabbim sen ne buyuksun.
Araf Suresi 3. Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan başka velilere uymayın! Sizler pek az düşünüyorsunuz
Rabbani bey
Deminden beri baska konulari okumaya calisirken, siz surekli sorulan sorulari gormemezlikden gelip ikinci soru soruyorsunuz. Yukardaki sorulara cevap verirsenzi bizim gibi tartismaya katilmayan fakat okuyanlarda aydinlanmis olur.
Siz Taifeyi Nisayi kaale almazsiniz . Ama Nuriye cevap verin bari.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma