Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
İbrahim 37
Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kabe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."
İbrahim 40
Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!"
Meryem
54- Kur'ân'da İsmail'i de an; çünkü o, vaadine sadık bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi.
55- Ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
56- Kitapta İdris'i de an; çünkü o, çok sadık (özü, sözü pek doğru) bir peygamberdi.
57- Biz on
un derecesini yükselttik.
58- İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem'in soyundan ve gemide Nuh ile beraber taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail'in soyundan, hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdir. Kendilerine Rahmân (olan Allah)ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
59- Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir.
Maide
12.. Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar yolunu tutarsa doğru yoldan sapmışolur.
Bakara 83
Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekatı verin" diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.
Bu
ayetlerde görüldüğü gibi namaz ibadeti, ilk kaynak olarak İbrahim peygamberden bu yana, geleneksel olarak nesilden nesile aktarılagelmektedir.Her nekadar insanların büyük bir çoğunluğu bu ibadeti terketmiş olsalar bile azınlık olarak bu ibadeti sürdüren bir zümre daima var olagelmiştir.Hal böyle olunca Kur'an, binlerce yıldan beri süre gelen bu İbrahimi geleneği yeniden anlatma ihtiyacı duymaz. hani meşhur bir söz vardır.Lafın tamamı aptallara anlatılır diye.Bununla birlikte namazı ilgilendiren temel esaslar, yine de değişik ayetlerde zikredilir: (5:6), (4:43), (7:31), (2:144), (11:114, 17:78, 24:58, 2:238, 30:17-18, 20:130), (2:43,125, 3:42, 22:77, 48:29), (17:110), (72:18), (4:101,103).
Hac ibadetini de nasıl eda edileceği aynen namaz meselesinde olduğu gibidir. konuyu uzatmamak icin hacla ilgili ayetleri tek tek vermeyi gerkli görmüyorum
Bakınız İlk vahyolunan surede Rabbimiz ne buyurmaktadır
Alak
9-10- Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
Yine nüzül surasına göre üçünçü surede namaz ibadetinden bahsedilmektedir
Müzemmıil
20-Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Dolayısızla namazın nasıl kılınacağını Hz Muhammedin sünnetine dayandıranlar boş bir çaba içerisindedirler. Sünnet diye tarif edilen hadisler de namazın nasıl kılınacağını bulmak mümkün değildir.namaz ile ilgili hadisler, ''
biz resulullahı namazda şöyle yaparken gördük'' diye başlamaktadır. Resulullahın kendine ait olupta namazı tekbirinden selamına kadar tarif eden bir tane hadis yoktur.
Namazın nasıl kılınacağını hadislere dayandıranlar bu iddalarında samimi iseler hayatında namazın nasıl kılınacağını bir kere bile olsun görmemiş bir insana namazla ilgili hadisleri versinler bakalım bu kişi on sene bile uğraşsa bu hadislere göre namazın nasıl kılınacağını anlayabilecekmi? Oysaki namaz kılan birinin yanında en fazla üç günde bu ibadeti çok rahat bir şekilde öğrenir.
Rabbimiz Hz Muhammedin de bu süregelen ibrahimi geleneğe uymasını emretmiştir.
Aliimran
67- İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.
68- Doğrusu onların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur.
84- De ki: "Allah'a, bize indirilen (Kur'ân)e, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere inandık. Onların arasında hiçbir fark gözetmeyiz, biz O'na teslim olmuşlarız".
Nisa -125- İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti.
Enam 161- De ki: Rabbim, beni doğru yola iletti. Dosdoğru dine, hanif İbrahim'in dinine. O, ortak koşanlardan değildi.
Nahl 120 -İbrahim, Allah’a itaatkar
hanif bir önderdir. Asla müşriklerden değildir.
(Nahl 123)Daha sonra sana şunu vahyettik: Bir hanîf olarak İbrahim'in milletine/şeriatına uy! O, müşriklerden değildi.
Bakara
130- İbrahim'in milletinden,(yolundan) kendine kıyan beyinsizden başka kim yüz çevirir? Biz onu dünyada seçkin birisi yaptık, hiç şüphesiz o, ahirette de iyilerden biridir.
Yüzyılardan beri süregelen bu ibrahimi gelenekte namaz kaç rekat kılınmıs ise, hz muhammedin de hiç bir değişiklik yapmadan bu şekilde devam ettirdiğini gayet haklı olarak çıkarmak mümkündür.
Peki öyleyse günümüzde neden bazı vakitlerin rekatları sayısında değişmeler vardır??
Allahu tealanın kulları için tanıdığı kolaylığı bir türlü hazmedemeyenler bu ümmetin başına bela olmaktan ve en temel ibadet olan namazı angarya haline getirmekten başka hiç bir şey yapmamışlardır.
Angarya şekline getirilen namaz ise ancak
sahun ve yuraun olmaktan başka bir ile yaramaz .Veyl suresi.
Angarya haline getirilen bu ibadeti
de münafıkça eda edilmesinden başka çıkar bir yol yoktur.Nasıl münafıkça oluşunu ise izah etmeye çalışacağım.
Ayakl
arın mesh edilmesini bir türlü hazmedemeyen gelenekçiler sıkıştıkları zaman nasıl mest (deri çorab) uydurmak zorunda kalmışlarsa,namazı hem vakit hemde rekat olarak angarya haline getirenler ister istemez
sıkıştıkları zamanlarda
kaza namazı ve cem icad etmek suretiyle ikinci bir uydurmayla namazı oyuncak haline getirmişler ve böylece yaptıkları helvadan putları acıkınca yiyenlerin konumuna düşmüşlerdir.
Orucun kazasını emreden Rabbimiz,namazın kazasını veya cem edilmesini sözlemeyi unuttumu dersiniz? O Subhandır.Subhanallahi ve teala kazaya bırakılabilecek ve cem edilecek bir şeyi kullarına emretmez.
Bakara
286- Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez.
Mademki Allah c.c. bize namazı emretmiştir,öyleyse bu namaz ibadeti kıyamete kadar hangi şartlar altında olursa olsun kazaya ve cem,e gerek duyulmaksızın eda edilir nitelikte olmalıdır.Aksini düşünmek asla mümkün değildir.
Gelelim namaz vakitlerine
11/114
. Gündüzün her iki tarafında ve gecenin zülefinde namaz kıl!
Muhakkak ki, Hasenat/Güzellikler seyyiâtı/kötülükleri giderir. Bu bir öğüttür/ hatırlatmadır, öğüt/hatırlatma isteyenlere
Zülefa
: ( زُلَفَا ) Kökü => (جنب = جانب وجه= جبهة = ناحية طرف = ضلع = ( زلف) Yaklaşmak/ilerlemek/cenab...
: ( حَسَنَات ) Kökü =>(حسن )S جيد = خصب = وسيم ، جذاب = ملائم = صالح = سليم = مفيد Güzel/iyi/selim/müfid /salih...
Öncelikle yukarıdaki grafiği iyice inceleyiniz. Yaz ve Kış mevsimlerinde gece ve gündüzün uzunlukları değişmekte ve güneşin tam tepe noktasındaki saatte ise farklılık gösterebilmektedir. Fakat biz ortalama üzerinden anlatmaya çalışacağız. Yukarıdaki grafikte de gördüğünüz gibi saat tam 12:00 da güneş tam tepe noktadadır. Yani günün TAM ORTASI ve
Öğleden önce ile Öğleden sonrasını ayıran sınırdır. Yani günün iki tarafı (Taraf-en Nehar) için ayraçtır.
Böylece yukarıdaki Hud Suresi 114. ayette geçen
Gündüzün her iki tarafında.... kılınması gereken namazı anlamış olduk. Bunlara sabah ve öğle namazı diyebiliriz. Fakat sabah namazı; gecenin bitmeye yüz tuttuğu ve günün aydınlanmaya doğru gideceği vakitten, tâ öğle dikmesi dediğimiz ayraca girmesine yaklaşılıncaya kadar olan zaman diliminde kılınabilir. Lakin güneş doğmadan önceki (fecr) sabah vaktinde kılınan namaz ile gün(eş) doğduktan, öğle ayracına kadar olan vakitte kılınan sabah namazı arasında kıymet/derece farkı vardır. Şöyle ki:
17/78 Gündüzün güneş dönüp, gecenin karanlığı bastırıncaya kadar(ki zamanda) namaz kıl; ve de fecrde (namaz içinde okunan) Kur'anı da... Muhakkak ki; fecr/sabah (namazı içinde) okunan Kur'an şahitlidir.
Geriye kaldı 24 saat içinde kılınması gereken 3. ve son namaza. Günün iki tarafında "Sabah" ve "Öğle" namazı vardı. Şimdi sıra "Akşam" namazında. 17/78. Ayette
"Gündüzün güneş dönüp, gecenin karanlığı bastırıncaya kadar..." 11/114. Ayette ise; "...ve gecenin zülefinde..." Bu iki ayet de yine aynı vakte, yani 3. ve son akşam namazı vakti anlatılıyor.
N
isa 103- O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allah'ı zikredin. Korkudan kurtulduğunuzda namazı tam erkanı ile kılın. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazılı bir farzdır.
Hz Peygamberde namazı üç vakit kılmıştır.İşte isbatı
Yüzbin kişininin şahit olduğu bir ortamda yani hacda 3 vakit kılındığı halende günümüze kadar gelen mütevatir bir uygulamadır.Eğer namazlar beş vakit idi ise peygamberin bunu üç vakte indirmiş olması asla mümkün değildir.Hemde hiç bir endişenin korkunun ve zaruretin olmadığı bir ortamda.Bunun cem ile açıklanması ise namazı ne pahasına olursa olsun 5 vakte uyarlamak isteyenlerin zoraki bir yorumudur. Daha doğrusu açık bir aldatmadır.Herhang, bir mekana özel bir namazda kuranda yoktur.Her zaman kılınan namazlar ne ise, hacda da o namazlar kılnmıştır.
Nasılki iki günün orucunu bir günde istesenize tutamazsanız,beş vaktide üç vakitte kılamazsınız.Zamandan ve mekandan bağımsız Olan bir tek Allahtır.Siz sadece beş vakti üç vakitte kıldım diye kendi kendinizi aldatmış olursunuz
Hiç kimse bana en zor şartların savaş halinde daha ağır olabileceğini söylemeye kalkmasın
. Böylesine ağır şartların olduğu ortamda bile subhanallah namazi cem,e değil o vaktin namazını kısaltmaya ruhsat vermiştir.Mademki peygamber cem yapmıştır böylesine ağır şartların olduğu savaş anlarında pek ala cem yapabilirdi. Niçin Allah peygambere cem değilde namazı kısaltmasına ruhsat vermiştir
Nisa
101- Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
102- Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar.D
iğer bir kısmıda arkanızda beklesin. Bunlar secdeye vardıklarında, sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Namaz
ın beş vakit olmadığına diğer deliller.
İstisnasız bütün fıkıh kitaplarında ikindi ve yatsı namazları hakkında ihtilaf vardır.Pe ki öyleyse sormak gerekmezmi; mademki bu namazlar peygamberden günümüze kadar uygulanagelmiştir niye ihtilaf olsunki?
Öyleya mademki bu namazlar ikindi va yatsı sürekli kılınyordu,dolayısıyla bu namazkarın belli bir vakti olmalıydı.İhtilafa ne gerek ver. Hergün mescitlerde kılınan namazların vaktinde ihtilaf mı olur.
Gelelim rekat meselesine
Nisa 102 de kıslatılmış namazdan bahsedilmekte.kıyamdan
secdeye kadar olan bölüm 1 rekattır.Dolayısıyla tamamı 2 rekat eder.Şimdi birileri bu ayetten namazın 2 rekat olduğu çıkmaz diye itiraz edecekler
Öyleyse günümüze kadar gelen uygulamalara bakalım nasıl?
Sabah namazı iki rekat. Bu namaz uykudan kalkılan bir zamanda kılındığı hiç bir kimse böyle bir zamanda kolay kolay fazladan namaz kılma cesaretini göstermez. dolayısıyla bu namaza ekleme yapmak kimsenin işine gelmediği belli oluyor.
Öğle namazı niye 4 rekat? Peygamber bu namazın rekatı hususunda ayrı bir vahiymi aldı? Hani namazlar Hz İbrahimden geldiği gibi hiç bir değişikliğe uğramadan devam etmişti?
Aslında öğle namazı da 2 rekat ama birisi sonraları bunu 4 e çıkarmış
2880 - İbnu Ömer anlatıyor: "Resulullah Mina'da bize iki rek 'at kıldırdı, arkasından Ebu Bekr de öyle kıldırdı, Ebu Bekir'den sonra Hz. Ömer ve hilafetinin başında Hz. Osman (radıyallahu anhümâ) da iki kıldırdılar.
Sonra Hz. Osman dört rek'atli olarak kıldırdı. İbnu Ömer imamla kılarsa dört kılardı, yalnız kılınca da iki kılardı."
2883 - Yine Ebu Dâvud 'un kaydına göre İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) (Mina' da) namazı dört kılm
ıştı. Kendisine:
"Sen, (daha önce dört kıldığı için) Osman 'ı ayıplamıştın, şimdi ise dört kılıyorsun! denilmişti. (Özür beyan ederek) şu cevabı verdi
"Muhalefet zararlıdır. ''
Ebu Dâvud, Menâsik 76, (1960).
Şimdi gelelim öğle namazınında 2 rekat oluşuna.Cuma halende günümüyde 2 rekat kılınıyor.Kuranda cuma namazı (salatıl cuma) adı altında tek bir ayet yoktur.Cuma namazı hergün kılınan öğle namazının haftada birgün cemaatle kılnmasından başka bir namaz değildir.Sürekli cemaatle kılndığı için artırma ve tahrif etmek zor.
Üçüncü halife osmanın siyasi konularda kendi kabilesi olan ümeyye oğullarına olan sevgisinin ifrat derecesinde olduğu için bir yığın siyasi hata yaptığını sanırım uzun uzun anlatmaya gerek yok.Demekki onun hataları sadece siy
asi konularla sınırlı kalmamış namaz gibi en temel ibadetlere bile el uzatmış
Akşam namazı niye 3 rekat.
konunun başına Hz peygamberin namazların rekatları hakıında İbrahimi geleneğe tabi olduğunu ekstradan vahiy almadığını belirtmiştik.Demekki birileri akşam namazınında da zam yapıp ardına 1 rekat daha eklemiş
Yatsı ve ikindi namazları zaten kuranda yok.
24/58- Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan ve içinizden henüz erginlik çağına girmemiş olanlar,
sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve işaa (akşam)namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için, ne de onlar için bir mahzur yoktur. (Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz.) İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Bu ayetteki işaa namazının günün son namazı olduğu kesin. Kesin diyorum çünkü bu namazdan sonra farz bir namaz olmadığı için anne ve babanın soyunup yatmaları ve ya ilişkide olabilmeleri söz konusu ki bu ayetin siyak ve sibakından çok net bir şekilde anlaşılıyor
Ali İmran 41 Rabbim, bana bir delil ver, dedi. Allah da:-Senin delilin, üç gün insanlarla işaretle anlaşmak dışında konuşamamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam, (aşiyyi) sabah tesbih et, buyurdu.
Enam 52 Hoşnutluğunu isteyerek sabah akşam (aşiyyi) Rab’lerine dua edenleri kovma. Onların hesabından sana bir şey ve senin hesabından onlara bir şey yoktur ki onları kovup da zalimlerden olasın.
Kehf 28 Sabah, akşam (aşiyyi) Rab’lerinin rızasını dileyerek O’na dua edenlerle beraber sen de sabret. Dünya hayatının süslerini isteyip, gözünü onlardan ayırma. Kalbini zikrimizden gafil kıldığımız, arzularına uymuş ve işi taşkınlık olan kimseye itaat etme!
Meryem 11 Mabedden, kavminin karşısına çıkınca onlara sabah akşam (aşiyyen ) Allah’ı tesbih etmelerini işaret etti.
Meryam 62 Orada boş söz işitmezler; sadece barış... Rızıklarını da sabah akşam (aşiyyen ) alırlar.
Sad 18 Biz, dağları ona boyun eğdirmiştik. Akşam (aşiyyi ) sabah onunla tesbih ederlerdi.
Mümin 46 Onlar sabah akşam (Aşiyyen ) ateşe sunulurlar: Kıyamet gerçekleştiği gün Firavun ailesini en şiddetli azaba sokun!
Mümin 55 Sen de sabret, kuşkusuz Allah’ın vaadi haktır. Günahların için bağışlanma dile, sabah akşam (aşiyyi ) hamd ederek Rabb’ini tesbih/tenzih et.
Yusuf 16 Akşamleyin,(işaen) ağlaşarak babalarına geldiler.
Rum 18 Göklerde ve yerde hamd kendisine ait olanı Akşam (aşiyyen ) ve öğleyin de (tesbih ve hamd edin)
Naziat 46 Onu gördükleri gün, sanki (dünyada) bir akşam (aşiyyeten) veya kuşluk vakti kadar kalmışlardır
Bu ayetlerde görüldüğü gibi türevleriye geçen işaa kelimesini akşam olarak tercüme eden meal yazarlarının Nur 58 e gelince hepbirlikte anlaşmışcasına yatsı diye yazmaları, bunların sünni mezhebin etkisinde kaldıklarını çok net bir şekilde göstermektedir
sabah vakti
"
Fecir" gecenin karanlığında güneşin ilk ışıklarının çıkışını ifade eder. Bu bir süreçtir ki güneşin doğuşuna kadar devam eder. Nitekim varlığı adından belli olan bu namazın, 11Hud Suresi 114. ayette vakti de tam belli olmaktadır
Yani sabah ve a
kşam namazlarları, isimleri ile (salatul fecr,salatil işaa) Nur Suresi 58. ayette geçer. Bu isim (fecr) aynı zamanda sabah namazının vaktini de tarif eder. Ayrıca 11Hud Suresi 114. ayette sabah namazının vakti belirlenmiştir. Sabah namazı Kuran’daki ismiyle "Salatul Fecir" adından da belli olduğu gibi günün ilk ışıklarıyla başlar ve günün başlangıcı olan güneşin doğuşuyla biter.
öğle vakti
Cuma
9- Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman, Allah'ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
Cuma
10- Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayın. Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
Cuma namazıyla öğle namazının aynı namazlar olduğunu söylemiştik.Bu namaz ise Hz peygamberden günümüze kadar hiç bir tahrifata uğramadan uygulanagelmiştir.
Ayetten Cuma'nın çalışma vaktinde kılındığını anlıyoruz. Yani gündüz
öğle vakti, sabah ile akşam namazının ortasındaki vakitte Cuma namazı kılınmıştır.
Konunun başında angarya haline getirilen namazın
yuraun,ca ve münafıkça kılındığını söylemiştik.
Zariyat
56- Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
Rum 30..
Öyleyse sen yüzünü bir hanif olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışında hiç bir değişme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.
31- Başkasından geçerek hep O'na gönül verin ve O'ndan sakının. Namaz
ı kılın ve müşrilerden olmayın
Her insanın yaratılışında bu kodlama mevcuttur.Hangi konuda olursa olsun Allahtan olmayıp kul katkısı olan herşey bu kodlamaya ters olduğundan dolayı fıtratı bozulmamış insanlara bir nevi alarm çalarak rahatsızlık verir. Tabiki belli bir süreye ve Allahın damgasını yiyinceya kadar.
Enam
46- De ki: "Söyleyin bakalım, eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalblerinize mühür vurursa, Allah'tan başka onları size getirecek tanrı kimdir?". Dikkat et, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz, sonra da onlar yüz çeviriyorlar?
Enfal
87- Onlar, oturanlarla beraber oturmaktan hoşlandılar. Kalblerine mühür vuruldu. Bundan dolayı onlar anlayışsızdırlar.
Gelin namazı 5 vakit olarak kılan sahunlarla ve yuraunlarla beraber olmaktan hoşlanmayın
Angarya haline getirilen namazları kılanlar cesaret gösterip itiraf etmeseler bile bu rahatsızlığı içlerinden hissetmektedirler.bunun içinde sürekli namazı huşu ve huzur içinde kılabilmenin çarelerini ararlar.
Aynı rahatsızlık en koyu ateist insanlarda da mevcuttur.Onlar herne kadar dilleriyle allahı ve ahireti inkar ettiklerini söyleseler bile Allahın yaratılışlarına koyduğu bu fıtratı (Allaha kulluk) söküp atamadıkları için, hayatın eçinden çıkılmaz gibi görünen bazı prolemler karşısında gayriihtiyari çözülür ve inkar ettikleri Allaha sığınıverirler.
Namazları huşu ve huzur içinde kılmanın tek bir yolu vardır oda insan katkısı olmayan Allahın istediği ve Hz İbrahime öğrettiği namazı kılacaksınız.
Bakara
124- Şunu da unutmayın ki, bir zamanlar İbrahim'i Rabbi,birtakım kelimeler ile imtihan etti, o, onları sona erdirince, Rabbi ona, "Ben seni bütün insanlara imam yapacağım." buyurdu. İbrahim, "Zürriyetimden de yap!" dedi. Rabbi ona "zâlimler benim ahdime nail olamaz!" buyurdu.
Bakara.
125- Biz ta o zaman bu Beyt'i, insanlar için bir sevap kazanma ve bir güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrahim'den kendinize bir namazgah edinin. Ayrıca İbrahim ile İsmail'e şöyle ahid verdik: "Beytimi, hem tavaf edenler için, hem kıyama duranlar , hem de rükû ve secde edenler için tertemiz tutun!"
İşte namazın temel rükunları.Kıyam,rüku ve secde
Evet Hz İbrahimin namazını kılın işte o zaman içinizde ,kalbinizde namaza karşı en ufak bir sıkıntı duymayacaksınız, uflanmayacaksınız,üşenmeyeceksiniz. İşte o zaman namazlarınız münafık namazı olmaktan çıkacak
Nisa 142
Şüphesiz münafıklar Allah'a oyun etmeye kalkışıyorlar; halbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı da pek az anarlar.
Üşenme ve gösteriş
Şimdiye kadar bizlere riyanın kalbi bir niyet olduğu palavrasını yutturdular. Adı üstünde ''yuraun'' rüyet "
yani gözlerle görülen ve gösterilen şey.Hiç bir kimse sizin kaalbinizi göremez ama yaptığınızı görür. Allahtan olmayan bir namazı insanların arasında kılarsanız kalbiniz neye niyet ederse etsin bu riyadır gösteriştir.Aynı zamanda Allahtan olmadığı için bu namazı üşene üşene kılarsınız,kılmak zorundasınız. Zira fıtratınızda olmayan, kodlanmayan yabancı bir şeyi yapıyorsunuz
Sabah 2....Öğle 2..... Akşam 2
Az geldi dimi,azımsadınızmı? veya doyamadınızmı Allahtan olan namazların tadına, tadı damağınızdamı kaldı.
Daha fazlamı kılmak istiyorsunuz,sorun değil. Adres belli
İsra 79
- Gecenin bir kısmında sana mahsus bir nafile olmak üzere geceden böl, , Umulurki Rabbin seni değerli bir makama ulaştırır.
Hernekadar bu a
yetin ilk muhatabı Hz peygamber olsa bile,kuranın evrenselliği açısından şimdiki muhatabıda bizleriz
İşte samimiyet testi.Gerçekten fazladan nafilemi kılmak istiyorsunuz gecenin an tatlı esnasında bölün uykunuzu Allah için kimsenin s
izi görmediği bir anda istediğin kadar namaz kılın,kuran okuyun.
Had
i buyurun tadı damağınızda kalan namazdan istediğiniz kadar kılın.Kimse yok yanınızda Rabbinizle başbaşasınız.
Sa
kın ha sakın sünnet denilen o namazları gündüz vakti insanlar arasında kılmayın,
O namazlar peygambere tapınanların uydurduklarıdır.İnsanların içinde Allahtan en çok korkan o şerefli elçi Allahın emrine ters bir şey yapmaz.Peygamberde gündüz vakti insanların arasında farzların haricinde namaz kılmamıştır, kılamaz.Hz Peygamberinde nafile namazları kılacağı adres bellidir
İsra
79- Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafile olmak üzere geceden böl.Umulurki Rabbin seni değerli bir makama ulaştırır
Müzemmil
20-Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar,(gündüz) yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin . Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Hanif.
Bazi hususlarda fikrimi belirtmek istiyordum ama pek fazla vaktim olmadigindan ayrintilariyla deginemeyecegim.
Namaz vakitleri konusunda kafam karisti:
KurandakiDin websitesinden: http://www.kurandakidin.net/bolumler/36inanckonularinamaz.ht m
Gündüzün iki tarafında, gecenin yakınlarında namaz kıl. Güzellikler
çirkinlikleri giderir.
11 Hud Suresi 114
Arapça'daki "nehar" "gündüz", "leyl"
"gece" demektir. "Tarafeyinnehari" ifadesi gündüzün iki tarafını ifade
eder. "Taraf" ise; "uç, dıştan bitişik bölüm” manalarına gelmektedir.
Kuran'da geçtiği diğer ayetlerde de aynı anlamda kullanılır. Gündüzün
başlangıcını güneşin doğuşu, günün bitişini güneşin batışı olarak
alırsak günün iki tarafında sabah ve akşam namazları vardır. Bu
zamanların tam anlaşılması için "zülefen minelleyl" ifadesi ile bu
vakitlerin, aynı zamanda gecenin gündüze yakın zamanları olduğu
vurgulanır.
Yani
sabah namazı, ismi ile 24Nur Suresi 58. ayette geçer. Bu isim aynı
zamanda sabah namazının vaktini de tarif eder. Ayrıca 11Hud Suresi 114.
ayette sabah namazının vakti belirlenmiştir. Sabah namazı Kuran’daki
ismiyle “Salatul Fecir” adından da belli olduğu gibi günün ilk
ışıklarıyla başlar ve günün başlangıcı olan güneşin doğuşuyla biter.
Eger Fecr sadece Günesin ilk isinlarindan dogusuna kadar olan bir süre
ise, nasil ögle vaktine kadar olan bir sürec olarak yorumlanabiliyor?
Ayrica:
Akşam
namazının vaktinin anlaşıldığı ayet (11Hud Suresi 114) sabah namazında
belirttiğimiz ayettir. Gündüzün iki tarafında kılınan namazlardan biri
sabah namazı olunca, diğeri de bu namazın simetriği olan akşam
namazıdır. Bu namazın vakti de aynı şekilde gecenin gündüze yakın olan
zamanıdır. Bu ayet dışında akşam namazının vaktini belirleyen bir ayet
daha vardır:
Güneşin
sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namaz kıl. Fecir(sabah) vakti
Kuran'ı, fecir(sabah) vakti Kuran’ına tanık olunur.
17 İsra Suresi 78
Gecenin
kararması, akşamın bitiş vaktini vermektedir. Işığın alametlerinin
tamamen yok olmasıyla akşam namazının vakti biter. Bu durumda da
"güneşin sarkması" ifadesi güneşin ufukta batışını belirler. Böylece
güneşin batımı ve gecenin kararmasının arasındaki vakit, namaz vakti
olarak belirtilir. Bu ayetin devamında sürekli akşam namazıyla beraber
geçen sabah namazının vaktinin vurgulanması da ilginçtir. Fakat bu
ayette sabah namazı değil, sabah Kuran okumak vurgulanır. Demek ki
sabah namazının vaktinin içinde veya namazın dışında Kuran okumaya özel
bir önem vermek gerekir. Görüldüğü gibi akşam ve sabah namazları
isimleriyle beraber Kuran'da geçerler. üstelik bu isimler namazın
kılınacağı vakti de ifade ederler. İlaveten sabah ve akşam namazının
zamanı da açıklanmıştır. üstelik 24 Nur Suresi 58. ayette sabahın günün
ilk, akşamın günün son namazı olduğuna işaret vardır.
Sayet Aksam vaktinin süreci, bu kisilerin yorumu gibi, Ayette, günesin
batisi ile gecenin kararmasina kadar dondurulmus ise, sabah vakti
fecrden ögle vaktine kadar degil, ilk isinlardan günesin dogusuna kadar
olmali diyorlar. Ayrica 17. Surede sözkonusu sabah namazi degil, sabah
vakti okunan Kur'ana vurgu yapilmis diyorlar, bazi diger tercümelerdede
ben parantezlerle namazda okunan Kur'ana degil, fecr vakti okunan
Kur'an sahitlidir olarak tercümelere rastladim.
Bu konularda biraz yardimci olursan sevinirim.
Bu kisilerin yorumu ile degilde, o Hud Suresindeki 114. Ayeti senin
anlattigin sekilde ele alirsak, üc vakti bir arada ifade ediyor sekilde
yorumlayabiliriz o Ayeti. Sabah Ögle Aksam, ancak Aksam Namazi
digerlerine göre kisa bir sürecin icinde eda edilecekken, Fecr vaktinin
yorumu neden fecr ile ögle vaktine kadar olan bir sürec olarak
yorumlayalim?
Benim görüsüm senin ortaya koyduklarina cok yakin, ancak bu sitedeki
yorumlar benim kafami karistirdi, bunlarin söyledikleride mantikli
geliyor sanki.
Oysa ben cahiliye döneminde yasamis olsam, uzaydan haberim yokki
günesin dünyaya vuran gündüz kismindan yola cikarak Ayette ki gündüzün
her iki tarafiyla sabah ve aksam vaktinin yorumunu cikarayim.
Öte yandan, günesin kaymasindan gecenin kararmasina kadar ifadesinden
aksam Namazinin vakti saat 24´de kadar degil, karanligin etrafi sarip
gecenin girmis olmasiyla bittigini anliyorum.
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Sinan kardeş
Sabah ve Akşam vaktinin süreçleri hakkında sorularına ancak şöyle cevap verebilirm
Sabah yani fecr namazının süreci güneşin doğuşuna kadar. Bu konuda bende senin gibi düşünüyorum.Ancak namazın kazasının olmadığını göz önünde tuttuğumuzda bir insan ukuya kalmışssa bu kişi ne yapacak?
Bütün sorun burda düğümleniyor.
Asıl vakti; güneşin doğuşuna kadar olan süreç olarak kabul etmeme rağmen, ben bu kişilere vakit çıktı daha artık sabah namazı kılınamaz deme cesaretini kendimde bulamıyorum
Birde şu var. Nasılsa güneş çıktıktan sonrada kılınır düşüncesiyle bunu alışkanlık haline getirilmesinede açıkça karşıyım.Bu tür bir davranışı namazla dalga geçmek olarak değrlendiriyorum.
Aynı şey akşam namazı içinde geçerli yani saat 24.00 e kadar değilde karanlığın çökmesine kadar olan süreç.En doğrusunu Allah bilir
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Hanif.
O cesareti bende kendimde bulamam. Sanirim Namaz vakitleri konusu bir
cok kisiyi meskul ediyordur; Ayetlerin özelligindemi vardir birden
fazla yorum cikarabilmek, yoksa tek sabit bir aciklamami anlayamiyorum.
Arap arkadaslarla bu konulari irdelemistim, siz arapca biliyorsunuz,
gercek yorumu ne yöndedir diye sordum, biri üc vakit dedi digeri üc
vakitten fazla, bes vakit dedi.
11/114. Gündüzün her iki tarafında ve gecenin zülefinde namaz kıl!
Gündüzün her iki tarafinda.. Cahiliye döneminde yasamis olsam, aynen
bugün gibi gündüz kelimesi benim icin günesin ilk görünmesinden batana
kadar gecen süreci teskil eder, bir tarafta günesin yükselisi varsa
diger tarafta alcalmasi var, iki tarafi birbirinden ayiran doruk
noktasi olurdu.
KurandakiDin sitesindeki yapilan yorumda cok mantikli, sabah ve aksam
vakitleri birbirinin simetrigidir deniliyor, her iki yorumu bir arada
ele alirsak, fecr vaktinden sonrada günün bir tarafi oldugu icin
serbest birakilmistir diye yorumlamak zorundayiz. Dedigin gibi,
sonradan kalkan insan sabah namazini kiliyorsa Namazin vakti gecti
kabul olmadi diyemeyiz.
17/78 Gündüzün güneş dönüp, gecenin karanlığı bastırıncaya kadar(ki zamanda) namaz kıl;
Bu Ayeti kimisi, ögle vaktinden sonra günesin batmasina kadar olan sürec olarak yorumluyor.
Aslinda bütün bu konuyu karmasik kilan, dünyanin atmosfere sahip olup
ilk isinlarin gercekte atmosfere yansiyip kademe kademe atmosferden
siyrilarak kaybolmasidir. Nitekim dogrusunu Allah bilir.
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam.
Tekrar Namaz vakitleri konusuna deginmek istedim. Son günlerde daha cok
üzerine gittim bu konunun, dikkatimi ceken baska seyler oldu.
Nihayetinde egrisi dogrusu nedir tartisabiliriz.
11:114 Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın
saatlerde namaz kıl. Güzellikler kötülükleri silip süpürür. İşte bu,
Allah'ı ananlara bir öğüttür.
[011.114] [SY] Gündüzün iki tarafında, gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz
kıl. Zira böyle güzel işler insandan uzak olmayan günahları silip giderir. Bu,
düşünen ve ibret alanlara bir nasihattır.
Nahar, günesin dogmasi ile baslar günesin batisi ile biter. Leyl ise
tam tersi, ilk isinlarin yansimasi ile biter ve isiklarin tamamen
cekilmesi ile baslar. Nahar ile Leyl arasinda kalan Fecr ve I$a
vakitleridir. Gecis sürecleri oldugu icin, ne "gecedir" nede "gündüz".
Bu 4 ana vakitlerin kil ayrimina girersek, Leyl'i Fecirden ayiran ilk
isik yansimalari, Fecri Nahardan ayiran Günesin cikmasi, Nahari I$a'dan
ayiran günesin tepesinin kaybolmasi ve I$a'yi Leyl'den ayiran günes
isigin
kesilmesidir, ki, bu dört ara hadise saniyelik gelisir. Böyle kisa
sürelerde insan su icmeye bile vakti olmaz. Kisacasi, Günesin yuvarlak
top gibi bir tepe basinda batmasi dogmasi degil, kil ayrimi tam
batis/dogus anidir.
1. Yorum:
Yukardaki ilk tercümeyi oldugu gibi yorumlarsak, nahar'in(gündüzün) iki
tarafinda diyerek ve baglaci ile yorumu sürdürüp ek olarak
geceye/gecenin yakin saatler(in)de ifadesiyle anlam yüklersek toplam 4
vakit Namaz cikar ortaya. Neden?
Taraf kavramindan uc kisimlar degilde günesin dogup ve batmasi
sinirlari icerisinde iki taraf anlaminda kabul edersek, haliyle
Nahar=Gündüz, Günesin doruk noktasi ile ikiye bölünür, bir kismi
günesin dogmasi ile günesin doruk noktasina kadar olan taraftir(sürec),
digeri Günesin doruk noktasindan inmeye baslayip Günesin kaybolmasiyla
sinirlanir. Etti 2 Vakit! Böylelikle 24:58'de ismi ile anilan Fecr ve
I$a Namazlarin yani sira iki vakitlik Namaz daha ortaya cikar. Toplam 4
vakit.
Ama nasil olur? Dördün ortasi olmaz ki, ya 3'ün ortasi olur yada 5'in.
5 Vakitlik Namaza isaret olmadigi gibi 4 vakitlik Namazada isaret yok!
2. Yorum:
Fecr vakti kilinmasi gereken Namazi Fecr vaktiyle Nahar'i kaynastirip
ögle öncesine kadar genisletirsek iki ayri vakit bir vakit haline
gelir. Dolayisi ile, madem Fecr vaktini Nahar'in icine kadar
genisletiyoruz, Naharin ikinci tarafinida I$a vaktiyle genisletebilirz,
ki, buda olmaz. Isra Suresindeki 17:78'de böyle bir izlenim ciksada
dogru degil.
Kurani Kerimde ismi ile anilan üc Namaz:
Salatul-Fecr, Salatul-I$a ve Salatul-Vusta.
Yukarda en basta naklettigim ikinci tercümeden yola cikarak farkli bir yorum yapalim.
Gündüzün iki tarafinda.. Siz yolda birine örnegin belediye binasini
tarif ettiginizde, x caddenin sol tarafinda derseniz sadece istikamet
belirtmesi yapmis olursunuz, daha fazla bilgi vermezseniz adam bu
istikamette ne kadar sol tarafa dogru gidecegini bilemez, gide gide
belki belediye binasini caddenin ta uc kisminda bulabilir.
Ancak belediye binasi degilde daha baska birseyi daha uzun bir yolda tarif ederseniz ne kadar gidecegini bilemez.
Gündüzün her iki tarafinda..... Gündüzün iki ucundami yoksa her
iki tarafin bütün ayrimindami? Gecenin gündüze yakin saatlerinde!
Farkli farkli tercümelere bakalim:
-Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında
-Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl
-Hem namaz kıl gündüzün taraflarından ikisinde ve gecenin gündüze yakın saatlerinde
-Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl!
-Gündüzün her iki tarafında ve gecenin saçaklarında (gündüze yakın olan saatlerinde)
-Gündüzün iki ucunda ve gecenin ilk saatlerinde
-Gündüzün iki tarafında ve gecenin de yakın saatlerinde
-Ve namazı gündüzün iki tarafında ve geceden de gündüze yakın saatlerde
-Gündüzün iki tarafında, gecenin gündüze yakın saatlerinde
-Gündüzün iki ucunda, gecenin yakın kısmında namazı gözet.
-Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde
-Ve gündüzün başında ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde
Gündüzün iki tarafi günesin dogusu ile batisi olamaz, zira böyle kisa
bir sürede insan su icmeye bile vakit bulamaz, kaldi ki o sirada Namaz
kilabilsin. Yani gündüzün iki ucu bu kisa sürec olamaz!
Günesin dogmasiyla baslayip batmasiyla biten Nahar'in bünyesinde de
olamaz, o zaman Ayetin devamindan daha fazla vaktin mevcut oldugu
anlasilirdi. Cünkü bir tarafta sabah ve öbür tarafta ögle yorumunu
yaparsak, bir yandan sabah vaktini ögleye kadar genisletmis oluyoruz,
diger yandan gecenin yakin saatlerinde ifadesinden sadece aksam
vaktinin yorumunu yapmakla mana genisligini bir alanda dondurmus oluruz.
Tercümelerin geneline baktigimizda istisnalar gecenin ilk saatinde
olarak yorumlamislar, halbuki cogunluk gecenin gündüze yakin, veya
gecenin yakin saatlerinde/zamanlarinda yorumlamislar. Öyleki, gecenin
gündüze yakin zamanlarinda fecr ve i$a vakti var(yani birden fazla!),
sadece "geceye yakin saatlerde" ifadesi olsa bile, geceye yakin olan
saatler hangileridir? Bundan gecenin öncesi i$a vaktinin yorumuda
cikar, gecenin bitmesine yaklasan fecr vaktide yorumlanir.
Türkcenin yani sira Almanca ve Ingilizce tercümelerin bir cogunu
karsilastirdim ve Araplarin kimiside Ayetteki "ve" kavraminin bir
baglac manasinda degil, bir önceki ifadeyi aciklamaya götüren köprü
niteliginde yorumluyorlar. Gündüzün her iki tarafinda.. Kastedilen
vakittir, sürectir, günesin batis ani ile dogus ani sürec olarak
degerlendirilemez, kanaatimce esas olan Ayette sabah ve aksam namazina
vurgu yapilmis olmasidir. Önce gündüzün iki taraftindan bahsederek,
sonraki ifade ile hangi vakit oldugunu kesinlestiriyor Ayet.
Cünkü:
Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.
Ben sahsen ikinci yorumu esas buluyorum. Her 2 vakit acik ve net
belirlenmis görüyorum. Peki, Salatul-Vusta hangi vakittedir?
Nahar=Gündüz arasi her hangi bir saattemi yoksa belirlenmis bir
vakittemi?
17:78 Güneşin kaymasından/aşağı sarkmasından,
gecenin kararmasına kadar namazı kıl. Sabah(=Fecr) Kur'an'ını da gözet.
Çünkü sabah(=Fecr) okunan Kur'an tanıklarca izlenmektedir.
Bana göre bu Ayette iki ayri vakit bir arada ifade edilmis, cünkü
Günesin kaymasi/asagi sarkmasi sadece son anlarinda degil, günes doruk
noktasina ulastiktan sonra alcalmakta, asagi sarkmakta. Bu günesin
alcalisi sarkmasi batimiyla son bulur.
Yine farkli tercümeleri bir arada degerlendirelim:
-Güneşin batıya yönelmesinden gecenin kararmasına kadar
-Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar
-Güneşin kaymasından gecenin kararmasına kadar
-Güneşin kaymasından, gecenin kararmasına kadar
-Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanlığına kadar
-Güneşin doruğu aşmasından gecenin çöküşüne kadar
-Ey Muhammed, güneşin batmaya yöneldiği andan, gece kararıncaya kadar
-Güneşin batıya yönelmesinden gecenin kararmasına kadar
-Namazı güneşin zevalinden gecenin karanlığına kadar
-Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar
-Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar
Benim görüsümce bu Ayette ögle Namazi ile aksam Namazin vakti bir arada
anilmis ve günesin batip kaybolmasiyla bu iki vakit bir birinden
ayrilmakta.
Günesin doruk noktasi Zenit bölgedir, dogu ile bati arasinda dikilirsek
tam üzerimizde Zenit yani doruk noktasini buluruz. Günes dogdungdan
beri doruk noktasina kadar yükselmekte, Zenit'i gectigi an alcalmaya
baslar.
Günesin batmasi sadece son batis süreci ile degil, zaten doruk
noktasini gectikten sonra basli basina alcalip bir batis sürecine
girer, nasilki dogdugundan beri yükselis sürecindedir. Dorugu gectigi
an alcalmakta, kaymakta, sarkmakta; batmaya yüz tutmustur.
Normalde "batmaktan" iki türlü mana elde ediyoruz, ufukta batisi ve
doruk noktasini gecmesi ile batisi. Bana göre Ayetteki vurgu son
(esas) batis ani degil, günesin doruk noktasindan assagi dogru
sarkmasidir.
Tercümelerdeki ifadeler "günesin batiya yönelmesinden" "günesin batiya
kaymasindan" "günesin sarkmasindan" bahsediyor. Mevzu sadece aksam
vakti olsa idi, "günes battiktan gecenin karanligi bastirincaya kadar"
bir ifade gecerdi.
Ayeti bütünüyle ele aldigimizda ifadelerden sadece aksam Namazinin
vaktini yorumlamak yanlis olur, Aksam vakti günesin tamamen
kaybolmasiyla baslar ve geri kalan isik yansimalarin tamamen cekilmesi
ile biter ve gece vakti baslar. Oysa tercümelerde günesin hala
ortalikta oldugunu anliyoruz. Günes kaybolmadiysa Aksam vakti girmez ve
haliyle aksam Namazi vaktinde kilinacagi icin öncesinde kilinmaz, demek
ki Aksam Namazindan önce baska bir Namazin vakti daha var. Günesin
dönmesi, o anlamda batiya yönelmesi, kaymasi ve saire, bu gibi ifadeler
doruk noktasina dikkat cekiyor, yükselen birseyin sarkmasi söz konusu
olamaz, ögle öncesine degil ögle sonrasina acikca isaret var diyorum.
Benim cikarttigim sonuc bu, yorum gücümde bu kadar. Yaniliyorda olabilirim, dogrusunu Allah bilir.
Bazi arkadaslar, 11:114 ile 17:78 bir arada ele alip degerlendirmenin
sonucunda sabah Namazini ögle öncesine kadar yorumlayabilirler.
Gündüzün her iki tarafindan ifadesinden böyle bir mana cikmasi
dogaldir. Her ne kadar iki yorum bir birine yakin olsada bana göre
Namazlari vaktinde eda etmek daha dogrudur.
Öylede olsa böylede olsa Üc vakit Namaz var. Sabah, Ögle ve Aksam, hangi vakitlerde kilinacagida yaziyor.
Yineliyorum, dogrusunu Allah bilir.
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
* Not *
Tercümelerin kaynagi:
-"Hayran 2.3"-Abdullah Ahmetoğlu. Admin kardes bu Sitede bu programi indirmek icin Link vermisti.
- KurandakDin websitesinden: http://www.kurandakidin.net/bolumler/36inanckonularinamaz.ht m
- Ve Edip Yükselin sitesinde bulunan Yasar Nuri Öztürk ve Muhammed Esed'in tercümelerinden yararlandim: http://19.org/km/YNO/
Katılma Tarihi: 26 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 1
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam arkadaslar
Bende bu namaz konusunda kararsizim. Bu site dikkatimi cekdi. Su linkleri okuyordum. Mumkunse burda yazilanlar hakkindada fikriniz belirtirmisinz. Bende bir turlu karar veremiyorum. Sinanin bahsettigi Kurandakidin.net deki namaz ile ilgili kismlari okudum. Edip Yukselin aciklamaarini okudum. Simdi Aibergin yorumlarinida burda buldum.
Simdi bunlari okuyorum sizin yazdiklariniz da takip ediyorum. Linki buraya kopyalayayim. Yandaki linkden. Her kafadan bir ses cikiyor. Burayi buldugum iyi oldu.
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Malazgirt kardesim ve hosgeldin.
Her kafadan bir ses cikiyor, dogru. Insanin kafasi karisiyor, acaba dogrusu nedir diye.
Namaz vakitleri konusunda önceki sayfada ben kendi görüsümü belirttim.
Dogrusunu Allah bilir kardes, sen baska sitelere bir göz atsan daha ne
yorumlar var.
Kimisi Namaz seklen yok zihinde var diyor, kimisi iki kimisi üc vakit
diyor kimisi bes kimiside yedi vakit diyor. Bizlerde 3 vakit diyoruz.
Cünkü benim icin en saglam delil Kurani Kerimde 3 Namazin isimleri ile
anilmasidir. Aktardigin siteye yazimin sonlarinda deginecegim.
Diger sayfanin devami olarak bir kac ekleme yapayim.
Gündüzün iki tarafinda ifadesi ile gündüz vaktinin iki tarafinda Namaz
emrolunmus olsa, bunlardan biri Ögle Namazi olsa digeri hangi Namazin
vakti olacak? Salatul-Fecr ve Salatul-Isa, ismi ile alinan Sabah ve
Aksam Namazi 24:58'de gecmekte. Sabah Namazi fecr vaktinden günesin
dogmasina kadar kiliniyorsa günes dogduktan sonra öglene kadar süren
hangi Namazin vaktidir?
Bununla ilgili dikkatimi ceken bir Ayet daha var:
20:130 O halde, dediklerine sabret; güneşin doğmasından önce ve
batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kısım
vakitlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki hoşnudluğa
eresin.
Burada söz konusu Namaz degil, zikirdir. Bunun Namazla zorunlu olmadigi
anlasiliyor. Dikkatimi ceken, Günesin dogmasindan önce ve batmasindan
önce deniyor. Günesin dogmasindan önceki vakit Fecr vakti ise
batmasindan önceki vakitte ögle vaktine isaret. Yani toplaminda bütün
günü kapsayan ifadeler, vakitlere özel vurgular yapilarak aciklanmis.
Ayette diger dikkatimi ceken olay, attraf al nahar ifadesi
gecmekte, oysa assagida ki Ayette taraf al nahar ifadesi
kullanilmis.
11:114 Gündüzün iki tarafında, gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz
kıl. Zira böyle güzel işler insandan uzak olmayan günahları silip giderir. Bu,
düşünen ve ibret alanlara bir nasihattır.
(Ayetlerin orjinalini okumak isterseniz:
http://19.org/km/A/1 "link veriyorum, ancak her
aktardigim sitenin icerigindeki yorumlara yüzde yüz katiliyor degilim!,
bazi arkadaslar kara calmakta cok meyilliler onun icin bunu bu arada
belirtmekte yarar gördüm."
Attraf al nahar(atrafennahar) "gündüzün etrafinda"
Taraf al nahar(tarafynnahar) "gündüzün iki tarafinda"
Etraf ve taraf kavramlari icin bir odak noktasi belirlenmesi lazim, ki
buda gündüzdür. Gündüzün etrafi, günesin dogup batmasiyla kapsayan
bütün zaman dilimidir, taraf ise bütün gün degil günün sadece bir
tarafina vurgu yapilir. Iki tarafinda diyerek gündüzün iki tarafina
isaret ediliyor.
Evin etrafinda dediginiz zaman, 360 derece olarak her tarafi olabilir,
etraf kavrami bir cok tarafi kapsiyor, oysa evin önünde dikilirde evin
sag tarafinda dedigimiz zaman sadece bir noktaya isaret etmis oluruz.
11:114 Gündüzün iki tarafında, gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz
kıl. Zira böyle güzel işler insandan uzak olmayan günahları silip giderir. Bu,
düşünen ve ibret alanlara bir nasihattır.
Uzaydan dünyaya baktigimiz zaman bir yüzü aydinlik diger yüzü karanlikta, günesin vurdugu istikametten dünyaya bakarsak:
Dünyanin üst kismini bas ve taban kismini ayak kismi olarak tanimlar ve
böylece gündüzün iki tarafinda dedigimiz zaman sag ve sol kismina, iki
uç bölgeye isaret etmis oluruz. Ancak önden baktigimiz zaman o iki uç
bölge günesin dogusu ile batis anini yasadigi bölgelerdir, ki bunlar az
zaman icinde gerceklesitigi icin vakit olarak degerlendirilemez,
farz edelim sol taraftan baktik:
Gece ile gündüzün kesistigi yer belirgin. Bu tarafa bakan yüzünde
(dünya kendi etrafinda sol tarafa döndügü icin) Dünyayi ikiye ayirmis
bir cizgi olarak Fecr vaktini görüyoruz. (Dünyanin diger tarafinda ise
Aksam vakti) gecenin gündüze yakın saatlerinde...
Ancak cahiliye dönemindeki bir insan bunlari nereden bilecek, dünyanin
yuvarlak oldugunu dünyada kac kisi biliyordu ki o sira, sadece günesin
nereden dogup nerede battigini biliyor, bunun ortasina bakip iki taraf
olarak günesin dogus noktasi ile batis noktasini belirleyip günesin
doruk noktasina dogru genisleterek yorumlar. Ayet, gecenin "gündüze
yakin saatlerinde" seklinde ek olarak vurgulama yaparak bu iki vaktin
tam olarak hangi vakitleri oldugunu kesinlestiriyor.
Orta namaz ise bu iki vaktin arasinda olmali, ama tam olarak ne zaman?
Elbetteki yine belirlenmis bir vakitte olmasi gerek.
17:78' den benim cikardigim sonuc, günes doruk noktasindan dönüp, o andan itibaren batmaya dogru yol alir.
Gecenin kararmasi (günesin batmasiyla) aksam vakti ile baslar, aksam
vakti bitince gece tamamen hakimdir, gündüz yerini asama asama geceye
birakiyor!
Bu bana göre Ögle Namazinin vaktidir, günesin doruk noktasini
gecmesiyle baslar günes batana kadar sürer. Haftada bir gün Cuma
(toplanti) Namazida bu sürec icerisinde ortaklasa belirlenmis bir
vakitte kiliniyor.
2:238 Namazlara, özellikle orta namaza dikkat edin. Kendinizi tümüyle ALLAH'a vererek namaza durun.
"Namazları ve orta namazı koruyun.Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin."
Neden özellikle orta Namaza vurgu var? Belkide diger iki vakte göre
günün az cok mesgalesinden daha cok aksatilmaya müsait durumda
olmasindandir. Cuma Namazina ise daha özel bir vurgu var dikkat edersek.
4:103 .....Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.
Kisi sabah Namazini su veya bu sebepten dolayi vaktinde kilamadiysa
vakit varsa ögle vaktinden önce kilabilir diye düsünüyorum. Namazlari
mümkün mertebe vaktinde kilmak daha hayirlidir. Insanin durumu el
verisli degilse Allah zaten herseyi biliyor, bagislayandir.
Vakitlerin disinda eda eyleyip bunu aliskanlik haline getirmek hos olmasa gerek, samimiyetsizlige yol acar.
Dogrusunu Allah bilir.
Malazgirt kardes, sordugun soruyla ilgili Namaz vakitleri konusunda kismen yollama yaptim.
O sahis bazi gerceklere deginmis olsada verdigin linkte, ben o kisinin
yazilari ile ilgilenmiyorum, sebebi bu forumun diger basliklarinda
gündemde zaten.
Oruc Hacc ve Zekat gibi konulara sahsen henüz agirlik vermedim. Diger
arkadaslar sagolsunlar bilgilerini eksik etmezlerse faydalaniriz
insaAllah.
Namaz vakitleri konusunda da fikirlerini bildirmek isteyen arkadaslari
buraya davet ediyorum, fikirlerimizi paylastikca konuyu süzgecten
gecirir, olasi yanilgilari enazindan indirgemis oluruz.
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam arkadaşlar
Aslında ben bu forumda yazan biri değilim fakat umuma acık yapılan bir yanlışın yine umuma açık bir şeklide düzeltilmesi gerektiğine inandığım için bu satırları yazmak gereği duydum. Sitenin sahibi arkadaşlardan bu konuda anlayış göstereceklerini umuyorum.
Namaz hakkındaki yazılarımın tamamı hükümsüzdür.Rabbime hamd olsunki bu zerdüşt tapınışını terk ettim.Artık rabbimin kurandaki salat,ını icra etmemin mutluluğunu yaşıyorum
sözü fazla karıştırmaya, karasızlığa uğramaya, bilinemezcilik yapmaya gerek yok.
Gündüzün her iki tarafında denmiş, yani öğleden önce ve öğleden sonra.ama bu biraz genel oldu değil mi? o zaman daha belirginleşsin diye günün başladığı ilk saatler ve günün bittiği son saatlerde.güneşin sarkmaya başlaması da bu.yani ne zaman, sabah kalkıp kahvaltı etmeye başlamadan önce veya kahvaltı ettikten sonra ve akşam yemeği yedikten sonra veya önce.orta namaz ise işte zaten öğle vakti.insanlar vakitleri yemeklere göre saymazlar mı?aynı 5 kere yemek vakti olmadığı gibi 5 kere de namaz vakti olmaz.ancak bazen insanlar gece kalkıp bişeyler atıştırabilir işte bu da gece kalkıp yapılan ibadetin zamanı.
yani gece bitip güne başlamadan önce ilk namazı kılıyoruz, ondan sonra gün ortasına gelindiğinde ikinciyi, sonra gün bitip akşam başlarken de son namazı kılıyoruz.bir dinlenme ve uyuma zamanı olan gecede ise namaz zorunlu değil ama yapılınca güzel olur.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma