Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
tarık kardeşim vahy hakkında bi kaç görüş var okumanı tavsıye ederım
Fazlur Rahman der ki: "Kur'an hem tamamıyla Allah kelamıdır, hem de olağanüstü anlamda tamamıyla Allah kelamıdır."[29] Buna göre Hz. Peygamber vahyin dışında değil, içindedir. O vahyi bizzat işitmiştir. Vahyin bizzat kelimeye dökülmesi her ne kadar Peygamber'in kalbine vuku buluyor ise de, kelimeler buradan kaynaklanmamakta, Allah'tan kaynaklanmaktadır. Ona göre durum bu olunca, Kur'an'ın yaratılıp yaratılmadığını tartışmak çok saçmadır. Sonuç olarak, vahyin bir dahili -Peygamberle alakalı olan- bir de harici -Allah'ı ilgilendiren- yönü vardır. Bu iki yön birbirini tamamlayıcı unsurlardır.[30] Şöyle der:" Qur'an'ın Allah'ın Peygamberlere vahyedilmiş kelamı olduğuna, Peygamber'in de Allah'ın nihai ve sözel bir alıcısı olduğuna inanmayan ismen bile müslüman olamaz."[31
Hamidullah Peygamberleri ampule benzetir. Vahyin dilide onun rengidir. Peygamber sadece ileticidir.[32] "Müslümanlar şu inançtadırlar ki Qur'an, "Allah'ın Sözü"nü temsil eder, onun yerine geçer. Muhakkak ki Allah, ses ve lisandan münezzehtir. Bunu şu misal ile daha iyi anlayabiliriz."Allah'ın sözü" elektirik akımı gibidir; ne rengi vardır ve ne de gözle görülebilir. Bir peygamber, adeta bir elektirik lambasıdır."Elektirik akımı"nın geldiği tellerin ucuna bağlanmıştır ve bu "akım" sayesinde ışık verir. Lambaının kendi rengi, o Peygamber'in konuştuğu ana dilidir. Misalimizdeki elektirik akımı" (yani Allah'ın sözü), sadece ışık verme niteliğindedir ve rengi yoktur; fakat bu akım, lambanın kendi rengine göre, yani beyaz, kırmızı,sarı, yeşil vs. oluşuna göre değişik şekilde bize akseder. lambadan gelen ışığın şiddeti ve kuvveti de lambanın kapasitesine göre değişecektir. İşte böylece ses ve dil ötesi vasıftaki "Allah sözü" bize, bu "akım"ı alanın sesiyle onun dilinde, misalimizdeki lamba, yani Peygamber vasıtasıyla onun lisanıyla ulaşır, bize kadar gelir."[33]
S. Akdemir: "Qur'an, Hz.Muhammed'in çağa müdahalesidir. Ünlü İslam Bilgini İbnu A'rabi de Qur'an'ı, Hz.Muhammed'in kendi kendisiyle konuşması olarak tanımlar. Peygamberler duyarlı kişilerdir, yabancılaşmamışlardır. Bunlar ortak bilinç dışına inerek, toplumun sorunlarına çözüm arayan insanlardır. Qur'an'ı Kerim'de bu çalışmanın sonucudur."..Gerçek din insanın kendisi ve doğasıdır... İnsanlar aldatılıyor. İnsanlara din gerekçesiyle doğalarına aykırı usuller öğretiliyor... Qur'an'ı Kerim'i Hz.Muhammed yazdı. Bu O'nun aslında bir iç konuşması. İnsan'da, Freudcu teoriye göre, bilinçaltı ve ortak bilinç vardır. Ortak bilince inilebilir. Qur'an içimizin bir ürünüdür, dışımızdan gelen bir şey değildir. Peygamberler duyarlı, yabancılaşmamış insanlardır. Bu insanlar ortak bilinç dışına inebilirler. Hz.Muhammed de ortak bilinç dışına inebilmiş bir insandır. Cebrail ise Hz. Muhammed'in ortak bilinç dışarısına inebilmesi sırasında kullandığı arka tipidir."[38]
Allah'a emanet olsun tum muslumanlar
__________________ ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
|