Yazanlarda |
|
Muhtar Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 28 mart 2006 Gönderilenler: 63
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İbadetlere Ruhaniyet Bürüme Hastalığı!
İbadet denilince çoğunluğun aklına gelen şey, Allah’ın emrettiği birtakım şekilsel unsurlardır. Namaz, oruc ve hac gibi. İbadet elbette bunlarla sınırlı değildir. İbadet; Hududullah çerçevesi içerisinde erdemli bir hayat sürmektir.
Kur’an’da çoğunluğun anladığı şekliyle ibadetlerin anlatılış biçimine baktığımızda çok yalın ve sade bir dil kullanıldığını görürüz. “Namazı kılın”, “zekatı verin”, “orucu tam tutun”, “O’na ibadet edin”, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyin” gibi. Kur’an; emir vurgularını gayet net ve herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmaktadır. İbadetle ilgili ayetlerde ruhani bir hava sezmek neredeyse imkansızdır. İbadet etmek için mucize beklemeye gerek de yoktur.
Ruhaniyet bürümekten kasıt nedir?
Tabiki ki; işi sulandırmak ve konuya arabesk bir boyut katmaktan başka bir şey değildir.
Birkaç örnek verecek olursak. Şöyle ki:
“Tut bizi ey oruç”, “Kıl bizi ey namaz”, “gözümün nuru namaz”, “başımın tacı hac”, “kandilli mehtaplı geceler”, “ruhun gıdası namaz”, “dinin direği namaz” (Şayet din için bir direk aranacaksa bu elbette şirk koşmamak olmalıdır). Gibi başlıklar ve bu başlıkların alt metinleri.
Yukarıdaki örnekleri çoğaltmak mümkün.
Türbecilerin türbeleri kutsaması, oralara çaput bağlayarak, anahtar sürerek, yalanarak, sürtünerek ruhaniyet bürümeleriyle, namaz ve oruc gibi ibadetleri bu şekilde kutsamak ve ruhanileştirmek arasında pek bir fark olduğu söylenemez.
Bu farkı anlamak için illaki, seccadenin önüne çaput bağlamak, ya da iftar açmak için kapı kirişlerini yalamak gerekmez.
Peki böyle bir ruhaniyet bürümenin ne gibi bir tehlikesi olabilir?
Bu düpedüz bölücülüktür. Hududullah içinde hududullah oluşturmaya çabalamaktır. Din içinde özel bir alan oluşturmak ve o alana insanları hapsetmeye çalışmaktır. Tıpkı toplumun camilere hapsedildiği gibi, tıpkı Ramazan ayının bir tarafa, diğer 11 ayın da öbür tarafa ayrıştırıldığı gibi…
Tıpkı namazın bir tarafa, yoksullara yardım etmenin, sosyal dayanışmanın, yalan söylememenin, zina etmemenin, gıybet etmemenin, büyük günah işlememenin öbür tarafa olduğu gibi.
Bu ayrıştırmanın sebebi elbette Allah değildir. Yorumculardır. Bazen insanlara ibadetleri sevdirmek gibi safiyane bir niyetle, bazen bilgi birikiminin ne derece üstün olduğunu kanıtlamak gibi kötü niyetle, bazen de bir takım oluşumların etkisinde kalarak (tasavvuf, felsefe, edebiyat) böyle bir çaba içerisine girmektedirler.
Sonuç her ne olursa olsun, sadece ibadetlerden bir ibadet olan, hududullah sınır içerisindeki herhangi bir olguyu ön plana çıkarıp, ona cicili bicili ambalajlar giydirip, o ibadeti insanlara, olduğundan farklı pazarlamak düpedüz kandırmacadır. Evrakta sahteciliktir, hayali ihracatçılıktır.
Bu çaba; Samiri’nin buzağıyı süslemesi ve ona mistik bir hava katmasına benzer bir çabadır.
İşte bizler, bu yorumcular yüzünden sadece Ramazan ayında Müslüman olduğumuzu zannederiz, diğer aylarda ise Müslüman rolü yaparız. Yine bunlar yüzünden sadece namaz eşittir ibadet zannederiz, hesaplama cetvelleriyle 40 yıllık kazaları eda ederiz. Yine bunlar yüzünden hacca gitmekle vaftiz edilmek arasında herhangi bir fark yokmuş gibi davranırız. Hacca gider, pürü pak geliriz, ta ki bir dahaki hacca kadar kirlenmek güzeldir anlayışıyla hareket ederiz. (Tabi hırsızın da kabahati yok değil)
Oysa; peygamberler arasında ayırımcılık yapmamak, en az namaz kılmak kadar önemli bir ibadettir. Ana babaya itaat etmek ve onlara “öf” bile dememek en az oruç tutmak kadar önemli bir ibadettir.
İşte bir kısım ibadetleri önemsiz gibi gösteren, hatta ve hatta yok sayan, bir kısım ibadetleri de kutsal ilan eden, onlara ruhaniyet bürüyen bu zihniyet, hayatın her alanında İslam dini’nin yaşanılmasını imkansız hale getirmişlerdir.
Allah’ın dediği gibi; “Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp diğer kısmının üstünü mü örtüyorsunuz?”. (2/85). Yani bütünü bölüyorsunuz, parçalıyorsunuz. Bir kısım ibadetleri gündem maddesi yapıp, diğerlerine sırt çeviriyorsunuz.
Sonuç itibariyle İslam kemale ermiş bir dindir. Bölünmesi, parçalara ayrılması, bir takım ibadetlerin ön plana çıkarılıp, diğer ibadetlerin geri plana itilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.
Bu çabalar; bilerek ya da bilmeyerek, fantezi-arabesk karışımı, duygu yoğunluğu aşırılaşmış, müşriklerin el çırpma hareketlerine benzer dinde bir takım ritüellerin oluşmasına sebebiyet vermektedir.
Öyle ki, namaz kılarken tasavvuf musikisi veyahutta güzel bir enstürmental parçanın dinlenip dinlenemeyeceği bile fıkhın ilgi alanı haline gelmiştir.
Bir Müslüman için, namaz, oruc, hac sadece ibadetlerden bir ibadettir. Herhangi bir kutsallığı söz konusu değildir. Müslüman hayatının bir parçasıdır.
Bu din yorumcularının;
Toplumun batağı olan fuhuş üzerine topyekün bir çalışma yaptıklarına şahit oldunuz mu? Sokaklarda fuhuşa karşı herhangi bir gösteri yaptıklarına?
Hırsızlık/kapkaç gibi sosyal sorunlara çözüm için bulmak için topyekün bir gayret sarfettiklerini gördünüz mü? Duydunuz mu? (Sorun bulmak yerine el kesmek tercihleridir).
Memlekette eften püften sebeplerle adam öldürülürken bu yorumcuların bu soruna parmak bastığını gördünüz mü? (Taşlaşmak (recm) dururken ne gerek var çözüm üretmeye)
Huzurevleri (neresi huzurluysa) bu memlekette her gün çoğalırken, “ana-baba sevgisini aşılamak” konusunda topyekün adım attıklarını gördünüz mü? (F-tipi gibi ideolojik bir yaklaşım söz konusu olduğunda önüne gelen yazar-çizer kesilir. Huzur-tipi olunca hiçbir önemi yok)
Esirgenip korunacak, kimsesiz, bakıma muhtaç yetimler için var mı elle tutulur bir projeniz? (Meydanlara çıkıp çok sevdiğiniz peygamberinizin “yetimlerin başlarını nasıl okşadığını” salya sümük timsah gözyaşları dökerek anlatmasını da pek seversiniz.)
Adalet olgusu ayaklar altındayken, namaz hocası yazmaktan, taharetin aç taşla mı beş taşla mı yapılması gerektiğinden başlarını kaldırıp, adaleti diriltmek için çaba sarfettiklerine şahid oldunuz mu?
Karanlıkta ortaya çıkan yarasalar gibi, 11 ayın sultanı ilan ettikleri ramazanda ortaya çıkarlar. Namaz kılmak için duran şöföre ceza haberi duyduklarında ortaya çıkarlar. Diyanet hac ücretlerine zam yaptıklarında ortaya çıkarlar. (Gırtlağına kadar pisliğe batmışken başkasının üzerindeki lekeyi görmeyi de pek severler. )
Kısacası; İslam’ın yorumlanmaya, birtakım ibadetlerin ruhanileştirilmesine değil, İslam’ın en kısa zamanda bu yorumculardan kurtarılmaya ihtiyacı vardır. Bu da ancak bilinçlenmeyle ve sorgulamayla mümkün olabilir.
Ey bu yorumcuları popüler hale getiren halkım! Bu yorumculardan kurtulmadığınız müddetçe, dosdoğru yola ulaşamazsınız, dosdoğru yola ulaşamadığınız müddetçe Allah’a ulaşamazsınız, Allah’a ulaşamadığınız müddetçe de cenneti unutun!
Uğur Erzincan
www.islamidusunce.com
__________________ Onlar, iman etmiş ve kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah'ın zikri ile yatışır. (Rad 28)
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam muhtar kardeşim alıntılayanın da yazanın da eline sağlık,
ne garip olur demi, hoş geldin diye ilanlar asılsa, mahlalar kurulsa, hoş geldin ey sabah namazı vakti, hoş geldin ey akşam namazı vakti,
tvler akşam namazı vakti girdi diye yayınlarını sansürleseler, meyhanler akşam namazı vakti nedeni ile kapalıyız dese, mankenler akşam namazı vakti nedeni ile defilelere çıkmasa, millet akşam namazı vakti nedeni ile sosyal meselelere eğilse, ama nedense sıkıştırılmış program aylık program zevk veriyor ki yüklen babam yüklen, bir de şeytanları zincirliyorlar ya ohh ne ala memeleket, adamlar iftar ve saurda içiki içilip içilmeyeceğini soruyor bu adam doğum ve ölümün ibadet dönemi olduğunu düşünse acaba bunu sorar mı? asker başörtüsü ile resim çektirmemek için kaçarken iftar sofrasından kaçamıyor kalkamıyor, bu asker toplumun baskısından sa Allah2ın gazabından korksa acaba,,,,,,
millet türbelerde iftar açmak için şehirler tepiyor, bu fakri halkım bu fedakarlığı bu ayın dışına taşısa, Allah'ın onlara yakın olduğunu bilse,,,,,,
vesaire vesaire,
ha bir de şu yarıdm kuruluşları ve zengin iş adamlarının iftar yemekleri var ki, kanıma dokunuyor, yahu arkadaş vermeyin iftar yemeği felan vermeyin, belediyeler çadırlar kurmasın, yardım kuruluşları fakirlere erzak dağıtmasın, tvler yardım kampanyası düzenlemesin, yahu adamlar zaten senenin 11 ayı aç ha aç, bir ay daha aç kalırlar, en kötü bir iftar yemeği milyarlar tutuyordur, bu adamlar dişlerini bir ay daha sıkar siz o paranızla iş alanları oluşturun istihdam yaratın, küçük çağlı sermayelerle bu adamlara iş imkanı sağlayın, ama yok, olur mu iftar yemeği, ( bu arada bir derneğin hakkını yemeyin ihh bu konuda çalışma yaptığını söylüyor) şeriatinin bir yazısı vardı, dilenciye yardımcı olmak istiyorsanız ona para vermeyin kapitalizmle savaşın yardım etmek istiyorsanız diyor du, ama kapitalistler kendi reklamları ile tekelleşmelerine devam halk da açlığa devam, ne karınları ne zihinleri tok, Allah sonumuzu hayreylesin,
selam ve dua ile
|
Yukarı dön |
|
|
omertsl Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bende dertliyim bu konuda.Bazı insanlar "muhtar" arkadaşımızın da dediği gibi ibadetlere ruhaniyet kimliği giydiriyorlar.Şimdi bende bi örnek veriyim.
Bi alim(!)bi hoca(!) diyorki namaz kılınca böyle böyle olağanüstü şeyler oluyor,Kur'anı arapça(!) okuyunca içimi huzur kaplıyor vs vs . daha sonra Alim(!) olamamış bi vatandaş namaz kılıyor adamın dediği şeyleri kendisinde bulamıyor.Hemen içine kurt düşüyor imanım mı zayıf diye o insanın imanı fazla olsa bile...Yine aynı vatandaş Kur'anı arapça(!) okuyor içini ne huzur kaplıyor nede başka birşey vatandaş yine kendisini eksik hissediyor.
Yani bu ve bunun gibi ibadetlere atfedilen aşırı yorumlar bu yorumlarca ibadetlerini yapamayan insanları; ezik , aşağılık , imansız olarak gösteriyor.
Bu gibi yorumlar yüzünden insanlar inkarcıda olabilir .DİKKAT/!\
__________________ ZUHRUF/22:Hayır!"Sadece,biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk,biz de onların izinde gidiyoruz"derler.
ATALAR(beleşçilik) DİNİNE SON!!!(Öncenin Putperest'i , şimdinin Sözde Müslümanı...)
|
Yukarı dön |
|
|
RabbeKul Yasaklı
Katılma Tarihi: 29 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 30
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hassas bir konu. Konuyu açan arkadaşa teşekkür ederim. Bu konuda geçenlerde başımdan geçen bir olayı aktarmak istiyorum:
Cevşen'i bilirsiniz. Çoğunlukla Nur Cemaati mensupları okurlar. Aslı Arapça olan bu şiirsel metinin Cebrail tarafından indirildiği falan da söylenir. Mısralar tekrarlanarak bir ibadet düzeni içerisinde ruhani bir şekilde ulaştırılması beklenir. Ben açıkçası içeriğini bilmiyordum. Ancak geçenlerde Türkçe anlamına rastladım ve hayretlere düştüm. Sanırım, tarihin bir döneminde gerçekten Tek Allah'a kul ve samimi bir Müslümanın içinden gelen duygularla Allah'ı ve sıfatlarını, isimlerini muhteşem cümlelere döktüğü bir metin. Metnin türkçesini okuyunca hayran olmamak elde değil. Tam anlamıyla Allah'ı Zikrin zirvelerinde bir edebi derya. Ama uydurma rivayetlerle öyle bir hale sokulmuşki, içeriğini bilmeden tekrarlamak ya da boyunda, göğüste taşımak gibi sapmalarla bu güzel metni yazan insana da haksızlık edilmiş.
Zikr çok mükemmel bir ibadet. Ama insanlar o cümleleri gerçek anlamlarıyla, kalbinde hissederek okusalar Allah'ı daha iyi tanıyabilir ve daha çok secdelere kapanabilirler.
Bu bölüme Cevşen şeklinde anılan ve ritüel olarak anlamından çok ötelere konulan, boyunlara koruyucu olarak asılan metnin girişinden birkaç mısra aktarmak istiyorum. Yazan yüreğe (Her kimse saygı ile anıyorum) büyük haksızlık edilmiş. Oysa ne muhteşem Zikr cümleleri mevcut.
1-Ey her şeyin Gerçek Mâbudu olan Allah
2-Ey dünyada dost ve düşman ayırt etmeden bütün mahlukatını rızıklandıran Rahman
3-Ey âhirette sadece dostlarına rahmet edecek olan Rahim
4-Ey herseyi hakkıyla bilen Alîm
5-Ey yarattıklarına son derece yumuşak muamele eden Halîm
6-Ey sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi olan Azîm
7-Ey herşeyi yerli yerinde yapan Hakîm
8-Ey varlığının başlangıcı olmayan Kadîm
9-Ey herşeyi ayakta tutan Mukîm
10-Ey iyilik ve ikrami bol olan Kerîm Sen bütün kusur ve noksan
sıfatlardan münezzehsin, Senden baska İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.
1-Ey efendilerin efendisi
2-Ey dualara cevap veren
3-Ey iyiliklerin sahibi
4-Ey dereceleri yükselten
5-Ey bereketleri büyük olan
6-Ey hataları bağışlayan
7-Ey belaları def eden
8-Ey sesleri işiten
9-Ey dilekleri veren
10-Ey sır ve gizlilikleri bilen
...........
|
Yukarı dön |
|
|
dost1 Admin Group
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamun Aleykum! Değerli Malik bin nebi Kardeşim!
malik bin nebi Yazdı:
selam muhtar kardeşim alıntılayanın da yazanın da eline sağlık,
ne garip olur demi, hoş geldin diye ilanlar asılsa, mahlalar kurulsa, hoş geldin ey sabah namazı vakti, hoş geldin ey akşam namazı vakti,
tvler akşam namazı vakti girdi diye yayınlarını sansürleseler, meyhanler akşam namazı vakti nedeni ile kapalıyız dese, mankenler akşam namazı vakti nedeni ile defilelere çıkmasa, millet akşam namazı vakti nedeni ile sosyal meselelere eğilse, ama nedense sıkıştırılmış program aylık program zevk veriyor ki yüklen babam yüklen, bir de şeytanları zincirliyorlar ya ohh ne ala memeleket, adamlar iftar ve saurda içiki içilip içilmeyeceğini soruyor bu adam doğum ve ölümün ibadet dönemi olduğunu düşünse acaba bunu sorar mı? asker başörtüsü ile resim çektirmemek için kaçarken iftar sofrasından kaçamıyor kalkamıyor, bu asker toplumun baskısından sa Allah2ın gazabından korksa acaba,,,,,,
millet türbelerde iftar açmak için şehirler tepiyor, bu fakri halkım bu fedakarlığı bu ayın dışına taşısa, Allah'ın onlara yakın olduğunu bilse,,,,,,
vesaire vesaire,
ha bir de şu yarıdm kuruluşları ve zengin iş adamlarının iftar yemekleri var ki, kanıma dokunuyor, yahu arkadaş vermeyin iftar yemeği felan vermeyin, belediyeler çadırlar kurmasın, yardım kuruluşları fakirlere erzak dağıtmasın, tvler yardım kampanyası düzenlemesin, yahu adamlar zaten senenin 11 ayı aç ha aç, bir ay daha aç kalırlar, en kötü bir iftar yemeği milyarlar tutuyordur, bu adamlar dişlerini bir ay daha sıkar siz o paranızla iş alanları oluşturun istihdam yaratın, küçük çağlı sermayelerle bu adamlara iş imkanı sağlayın, ama yok, olur mu iftar yemeği, ( bu arada bir derneğin hakkını yemeyin ihh bu konuda çalışma yaptığını söylüyor) şeriatinin bir yazısı vardı, dilenciye yardımcı olmak istiyorsanız ona para vermeyin kapitalizmle savaşın yardım etmek istiyorsanız diyor du, ama kapitalistler kendi reklamları ile tekelleşmelerine devam halk da açlığa devam, ne karınları ne zihinleri tok, Allah sonumuzu hayreylesin,
selam ve dua ile
|
|
|
Allah Razı olsun.
"ha bir de şu yardım kuruluşları ve zengin iş adamlarının iftar yemekleri var ki, kanıma dokunuyor, yahu arkadaş vermeyin iftar yemeği felan vermeyin, belediyeler çadırlar kurmasın, yardım kuruluşları fakirlere erzak dağıtmasın, tvler yardım kampanyası düzenlemesin, yahu adamlar zaten senenin 11 ayı aç ha aç, bir ay daha aç kalırlar, en kötü bir iftar yemeği milyarlar tutuyordur, bu adamlar dişlerini bir ay daha sıkar siz o paranızla iş alanları oluşturun istihdam yaratın, küçük çağlı sermayelerle bu adamlara iş imkanı sağlayın, ama yok, olur mu iftar yemeği, ( bu arada bir derneğin hakkını yemeyin ihh bu konuda çalışma yaptığını söylüyor) şeriatinin bir yazısı vardı, dilenciye yardımcı olmak istiyorsanız ona para vermeyin kapitalizmle savaşın yardım etmek istiyorsanız diyor du, ama kapitalistler kendi reklamları ile tekelleşmelerine devam halk da açlığa devam, ne karınları ne zihinleri tok, Allah sonumuzu hayreylesin,"
Alemleri Rabbi olan Yüce Allah insanların onurlarını en yüce değer olduğunu idrak ettirsin. İnşaAllah.
Bu olduğunda yazınızda belirttiğiniz şikayetlerin de biteceğine inanıyorum.
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
En doğrusunu bilen Allah'tır.
sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
|
Yukarı dön |
|
|
RabbeKul Yasaklı
Katılma Tarihi: 29 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 30
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Tüm bu gerçeklerle birlikte İbadetlerde elbette bir Ruhaniyet boyutu vardır.
__________________ "Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz" (Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s. 90)
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
eyvallah dost 1 abim, RAbbimiz ne güzel öğütlüyor,
Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah'a aittir.
nisa/139
Ne zaman ki izzetin fakına varılır o zaman zilletten kurtulunu Allah'ın izni ile,
Allah'ın selamı üzerine olsun değerli kardeşim,
|
Yukarı dön |
|
|
yorgunbarışçı Newbie
Katılma Tarihi: 20 eylul 2007 Gönderilenler: 3
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Muhtar Yazdı:
İbadetlere Ruhaniyet Bürüme Hastalığı!
İbadet denilince çoğunluğun aklına gelen şey, Allah’ın emrettiği birtakım şekilsel unsurlardır. Namaz, oruc ve hac gibi. İbadet elbette bunlarla sınırlı değildir. İbadet; Hududullah çerçevesi içerisinde erdemli bir hayat sürmektir.
Ruhaniyet bürümekten kasıt nedir?
Tabiki ki; işi sulandırmak ve konuya arabesk bir boyut katmaktan başka bir şey değildir.
Birkaç örnek verecek olursak. Şöyle ki:
“Tut bizi ey oruç”, “Kıl bizi ey namaz”, “gözümün nuru namaz”, “başımın tacı hac”, “kandilli mehtaplı geceler”, “ruhun gıdası namaz”, “dinin direği namaz” (Şayet din için bir direk aranacaksa bu elbette şirk koşmamak olmalıdır). Gibi başlıklar ve bu başlıkların alt metinleri.
Yukarıdaki örnekleri çoğaltmak mümkün.
Türbecilerin türbeleri kutsaması, oralara çaput bağlayarak, anahtar sürerek, yalanarak, sürtünerek ruhaniyet bürümeleriyle, namaz ve oruc gibi ibadetleri bu şekilde kutsamak ve ruhanileştirmek arasında pek bir fark olduğu söylenemez.
Peki böyle bir ruhaniyet bürümenin ne gibi bir tehlikesi olabilir?
Bu düpedüz bölücülüktür. Hududullah içinde hududullah oluşturmaya çabalamaktır. Din içinde özel bir alan oluşturmak ve o alana insanları hapsetmeye çalışmaktır. Tıpkı toplumun camilere hapsedildiği gibi, tıpkı Ramazan ayının bir tarafa, diğer 11 ayın da öbür tarafa ayrıştırıldığı gibi…
Tıpkı namazın bir tarafa, yoksullara yardım etmenin, sosyal dayanışmanın, yalan söylememenin, zina etmemenin, gıybet etmemenin, büyük günah işlememenin öbür tarafa olduğu gibi.
Bu ayrıştırmanın sebebi elbette Allah değildir. Yorumculardır. Bazen insanlara ibadetleri sevdirmek gibi safiyane bir niyetle, bazen bilgi birikiminin ne derece üstün olduğunu kanıtlamak gibi kötü niyetle, bazen de bir takım oluşumların etkisinde kalarak (tasavvuf, felsefe, edebiyat) böyle bir çaba içerisine girmektedirler.
Sonuç her ne olursa olsun, sadece ibadetlerden bir ibadet olan, hududullah sınır içerisindeki herhangi bir olguyu ön plana çıkarıp, ona cicili bicili ambalajlar giydirip, o ibadeti insanlara, olduğundan farklı pazarlamak düpedüz kandırmacadır. Evrakta sahteciliktir, hayali ihracatçılıktır.
İşte bizler, bu yorumcular yüzünden sadece Ramazan ayında Müslüman olduğumuzu zannederiz, diğer aylarda ise Müslüman rolü yaparız. Yine bunlar yüzünden sadece namaz eşittir ibadet zannederiz, hesaplama cetvelleriyle 40 yıllık kazaları eda ederiz. Yine bunlar yüzünden hacca gitmekle vaftiz edilmek arasında herhangi bir fark yokmuş gibi davranırız. Hacca gider, pürü pak geliriz, ta ki bir dahaki hacca kadar kirlenmek güzeldir anlayışıyla hareket ederiz. (Tabi hırsızın da kabahati yok değil)
İşte bir kısım ibadetleri önemsiz gibi gösteren, hatta ve hatta yok sayan, bir kısım ibadetleri de kutsal ilan eden, onlara ruhaniyet bürüyen bu zihniyet, hayatın her alanında İslam dini’nin yaşanılmasını imkansız hale getirmişlerdir.
Allah’ın dediği gibi; “Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp diğer kısmının üstünü mü örtüyorsunuz?”. (2/85). Yani bütünü bölüyorsunuz, parçalıyorsunuz. Bir kısım ibadetleri gündem maddesi yapıp, diğerlerine sırt çeviriyorsunuz.
Sonuç itibariyle İslam kemale ermiş bir dindir. Bölünmesi, parçalara ayrılması, bir takım ibadetlerin ön plana çıkarılıp, diğer ibadetlerin geri plana itilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.
Bu çabalar; bilerek ya da bilmeyerek, fantezi-arabesk karışımı, duygu yoğunluğu aşırılaşmış, müşriklerin el çırpma hareketlerine benzer dinde bir takım ritüellerin oluşmasına sebebiyet vermektedir.
Bir Müslüman için, namaz, oruc, hac sadece ibadetlerden bir ibadettir. Herhangi bir kutsallığı söz konusu değildir. Müslüman hayatının bir parçasıdır.
Kısacası; İslam’ın yorumlanmaya, birtakım ibadetlerin ruhanileştirilmesine değil, İslam’ın en kısa zamanda bu yorumculardan kurtarılmaya ihtiyacı vardır. Bu da ancak bilinçlenmeyle ve sorgulamayla mümkün olabilir.
Ey bu yorumcuları popüler hale getiren halkım! Bu yorumculardan kurtulmadığınız müddetçe, dosdoğru yola ulaşamazsınız, dosdoğru yola ulaşamadığınız müddetçe Allah’a ulaşamazsınız, Allah’a ulaşamadığınız müddetçe de cenneti unutun!
Uğur Erzincan
www.islamidusunce.com |
|
|
|
Yukarı dön |
|
|
yorgunbarışçı Newbie
Katılma Tarihi: 20 eylul 2007 Gönderilenler: 3
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Yukarıda bir kısmını alıntıladığım yazının gerçekten çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Çünkü bazı "ibadetleri" kutsallaştıranlar hem halk arasında bölücülük yapmakta hem de Allah'ın emirleri arasında. Hatta bölücülüğün yanı sıra ters düz etmeyi de çok iyi becerdiklerini görüyoruz.
Çünkü bireysel bir davranış olana namaz oruç gibi ibadetler bir anda toplumsal boyut kazandırılarak takibi ve bunu yapan ve yapmayanlar arsında bir ayrımı ortaya çıkartıyor. Aynı zamanda Allah'ın diğer emirlerinin önüne geçirerek asıl görülmesi gerekenin üzerini örtüyorlar. Yani asıl toplumsal boyutu olan yalan söylemek, dürüst olmak, adaletli olmak, fakire yoksula yardım etmek gibi erdemsel emirleri aslında yok saymış, toplumun gündeminden uzun vadede kaldırmış oluyorlar.
Bu ve benzeri binlerce örnek verilebilir...
Örneğin iffetli giyinmek, erdemli bir bayan olmanın yerine başındaki tek teli bile göstermeyen bir başörtü ile gezinen ama dar, kısa giyinebilen erdemden uzak bayanlar doğru yaptıklarını sanıp toplumdan da kabul görüyorlar.
Örneğin hacca giden ve ticareti sırasında ahlaksız davranan bir zat toplumda kolaylıkla hacı diye saygın bir yere sahip olabiliyor.
Allah’ın doğrularının es geçildiği zamanlardan biri de kadir geceleri ve şu anda içinde bulunduğumuz oruç ayı. Kadir gecesine kadar sanki tüm günahları biriktirip bir anda sıyrılabilirmişiz, Allah’ın af kapısı sadece o gün tam olarak açılırmış! Allah’ın dini oyun mu oldu eğlence mi… Dini belirli ritüellere hapsedenler dinin gerçek anlamda kutsallığını bırakmıyorlar. Dinle dalga geçmek isteyenlere çok güzel kozlar veriyorlar.
VE aslında dini de alaya edilecek noktaya getiriyorlar. Allah’ın dinini yonta yonta bir kuklaya çevirmişler. Eline alan farklı yönde oynatıyor. Seyirciye göre oyun sergileniyor!
Elbette bu oyunun para toplayıcıları emellerine ulaşıyor. Allah’ın dini sadece bir paravan olarak kalıyor. Ses var ama görüntü yok, kabuk var ama içerik yok. Din özde değil sözde yaşanıyor. Samimiyetten uzak gösterişin din olduğu bir anlayış ortaya çıkıyor. O kalıba bürününce de o dinde oluyorsunuz. Zamanla dinler arasında şekilden gayrı çok da fark kalmıyor ve Allah’ın dininden gün be gün uzaklaşılıyor.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hırsızlık/kapkaç gibi sosyal sorunlara çözüm için bulmak için topyekün bir gayret sarfettiklerini gördünüz mü? Duydunuz mu? (Sorun bulmak yerine el kesmek tercihleridir). !?
|
Yukarı dön |
|
|
|
|