Yazanlarda |
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sahi arkadaşlar bu kitap bize nerede lazım ? Akademik araştırmalarda kariyer içinmi? Kültürel bir birikim için mi? Bilimsel tetkik veya tartışma platformlarında haklı çıkmak için mi? Bu kitap üzerinden geçim hesapları yapmak için mi? Ölüm döşeğindekiler daha rahat can versinler, ölenlerimizin de ruhları şad olsun diye mi? Hanenin huzuru, kazancın bereketi için mi?
Bunlar dışında hayatta Kur'an'a yer açmayaçakmıyız ?
Kur'an'ın çağrısı bir diriliş çağrısıdır, ancak ona icabet edenler diridir. Kitabın bilgisine sahip olmak yetmiyor O bilgiyi hayatlaştırmak gerekiyor, hayattan koparılan Kur'an, Kur'an'dan koparılan hayat gariptir.Kur'an'ın yaşadığı bu gurbeti, hayatın sürüklendiği bu sefaleti yine Kur'an'a dönüşle aşabilmemiz mümkündür. Aksi taktirde Kur'an'ın ve Rasulün tazirine maruz kalırız.
'' Peygamber dediki: Ey Rabbim Doğrusu kavmim bu Kur'an'ı terk edilmiş bıraktılar.'' (Furkan-30)
Hafızamızda tuttuğumuz ayetler, hayatımızda tutunamıyorsa, bunun nedenini yaşamımızdaki tutarsızlıklarda aramak lazım.
Kur'an'ı kutsayarak hayatın dışında tutma gafletini sonlandırmadan yol almamız mümkün değil. Çözüm üretememenin, çözülmenin önüne geçememenin, çürümenin toplumsallaşmasının temelinde bu vardır. Kendimizi Kitaba açtıkça, vahiy merkezli açılımlar geçikmeyecektir.
Okuya geldiğimiz Kitabla yüzleşebilme cesaretini gösterebilmeliyiz artık, Kur'an'dan kopuş sürecinin arka planına inmemiz gerekiyor. Ne türden zihinsel dönüşümlere maruz kaldık, Zaaflarımız, önyargılarımız, saplantılarımız, şartlanmışlıklarımız vahye yönelik soğuklukları nasıl besledi?
Yürüyen Kur'an olması gereken bizler, neden bu kadar durgun ve donuk neden duyarsız kaldık?
Safiyetler ve samimiyetler bozuldu, yeni kuşakların beslenme kaynakları bulanıklaştı, Grek felsefesi ve mantığı, Pers efsaneleri ve düşünce biçimi, Ehli Kitap israiliyatı, Hırıstıyan mistisizmi, Batı rasyonalizmi, Batılın tortuları İslam düşüncesine musallat oldu, kaynaklardaki bulanıklık, zihinsel dönüşümü ve tezebzübü hazırladı, İdeolojik savrulmalar, seküler saplantılar birbirini izledi.
Böyle bir anaforda hazlarımız, hırslarımız, hızlarımız, hevamız hala vahyin havasını solumamızı erteliyorsa, çetin bir hesaba doğru sürekleniyoruz demektir.
Kur'an'la doğrulmayan bilgi, ilahi kelamla barışık olmayan akıl, ayetlerle test edilmeyen tasavvur, tecrübe,gelenek çelişkiler yumağıdır. Vahiyle açılmayan zihin, Kur'an'la titremeyen yürek, zikirle ıslanmayan göz, ayetlerle arınmayan nefis, teheccüdle bölünmeyen uyku, yük olmaktan başka birşey değildir.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Zihinlerin ve sayfaların içinde sıkışıp kalan Kitapı alıp, hayatın seyir çizgisini belirleyecek, yaşama anlam ve ruh katacak bir konuma taşımak gerekiyor. Kitabın kapalı sayfalarını açık tutmak, okunur kılmak, yaşanır kılmak.Kur'an'ın harekete geçmesi hayata intikali ve müdahil olması bizimde yürüyen Kur'an'a eşlik etmemiz, unutulan, unutturulan vahyi gündemleştirmek, Vahye dayalı bir önderlik ve örneklik, Kur'an çıkışlı bir tanıklık bizi bekliyor.
Vahiy dışı kuşatmaların labirentlerinde insanoğlu ruhunu ve nurunu arıyor. Derin bunalımlar içinde kıvranan insanlık tutunacak sağlam bir kulpa ihtiyaç duyuyor. Arayış içinde olan insanların elleri boşlukta kalmamalı, gökten salınmış sağlam ip Kur'an'dır. Soğuk dünyaların yanlızlığında, kimsesizleşen insanlar vahyin sıcak soluğu ile sahibine dönebilmelidir.
Mutlak doğrunun karartıldığı, vahye rağmenciliğin kutsandığı bir çağda yaşıyoruz, zannın, kizbin, hevanın, bağyin alkışlandığı bir dünya bu süreçte Kur'an'ın gölgesine sığınmanın ve onun işaret ettiği hedefe yürümenin önemi öne çıkıyor.
Ancak sorun bunun nasıl gerçekleşeçeğidir, hayati soru; yürüyen Kur'an olabilecekmiyiz ?
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
arda381 Yeni Uye
Katılma Tarihi: 11 mayis 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Allahın selamı üzerinizde olsun
Bilmeliyiz ki hepimiz kur an dan sorgulanacağız.Huzura ermek için kur an içindeki ayetleri uygulamak bizi bekliyor.bakınız şu ayette;
Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.
Gerçek şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbetteki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız. (zuhruf 43,44)
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yıllarca Kur'an'ı anlamak, ecir kazanmak için tefsir okumalarımız oldu, Rivayet, dirayet hatta işari tefsir taramalarında ciddi mesafeler alındı. Sakın olaki, tefsir okumalarımız, sohbet halkalarımız bizi oyalıyor olmasın. Bunca yoğunluklu okumalardan sonra hayatımız Kur'an'ın tefsiri olabiliyormu, Tercüman ül Kur'an olmak gibi bir sorumluluk altında değilmiyiz, varoluşumuz, duruşumuz, yürüyüşümüz ayet ayet, sure sure vahyin yansıması olarak belirginleşmesi gerekmiyormu? Kişiliğimizde, kimliğimizde Kur'an müfesser olmalı, davranışlarımızda vahiy müessir olmalı, mürekkeble, kalemle yazılan tefsirlerden geçilmiyor, bir doyum var insanımız kanıyla, gözyaşıyla, teriyle tefsir yazacak müfessirler arıyor.
Hareketsiz duran, dermansız kalan bireye, topluma, ümmete bir ruh lazım. Adalet, rehavet, gaflet, kasvet,zillet ve esaret girdabında silikleşen insanlara hayat iksiri olacak bir soluk gerekiyor, Balçığımıza bir can katmamız zarureti beliriyor,işte yeniden hayata dönüşün adresi;
''Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik.'' (şura-52)
Diriliş, direniş ve dinamizm vesilesi olacak bir Ruh, Ruhsuzlaşan, iradesizleşen, nesneleşen birey ve toplumların yeniden hayat bulmasının garantisi, Kalpleri, vicdanları,irade ve idrakleri ayağa kaldıran Ruh, özgürleştiren, özgünleştiren, özneleştiren hayat iksiri. Bu Ruh vahyin dışında bir şey değildir.Ruhsuz (Kur'an'sız) bir insanın anlamı, değeri sorulurmu?
Arkadaşlar, Vahye teslimiyet iki ruhun buluşması ve barışması demektir. Beden kalıbında bulunan ruh, Rabbin Kitabında olan ruh, iki ruhun tevhidi, bileşkesi, Muvahhid ve muttaki insan. İşte mahza hayat budur, Ruh'a ruh katmak, Allah'ın ruhu ile ruhlanmak, boyası ile boyanmak, ahlakı ile ahlaklanmak. Beden ve ten çamurundan huzur ve huşu iklimine uzanmak.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Dünya lezzetlerinin, şehvetlerinin çekici, caydırıcı, baştan çıkarıcı etkilerinden sıyrıldıkça vahyin manyetik alanında anlam yüklenmesini gerçekleştirmiş olaçağız. Rabbimizin bizden istediği adanmışlığı göze aldığımız zaman, Kur'an'ın refakatinde yürümeyi başarıyoruz demektir. Böyle bir yürüyüşü gerçekleştiren müminleri Allah Rasulü (sav) bize şu ifadelerle takdim ediyor.
''Sizin en hayırlınız görüldüğünde Allah'ı hatırlatandır'' (Kütübü sitte)
İşte vahye tanıklığın, vahye sabitlenmenin, kendini Kitab'a kodlamanın dışa vurumu böylece gerçekleşiyor
Kur'an; kendi insanını erdem, onur ve ahlak hamuru ile yoğuruyor, bedevilikten, bağnazlıktan kurtulmak isteyenlerin ellerinden tutuyor, bu Kitap, bir disiplin, bir terbiye sistemi sunuyor, Kur'an'a iman, Rahmanın mektebindeki eğitim sistemine bağlı kalmaktır, en güzel örnek, en güzel insan Hz.Rasulün rahlei tedrisinden geçmektir.
İlk Kur'an nesli, bu müfredatı hayatlarında gerçekleştiren üstün bir toplumdu. Onlar bilgilenmek için değil, uygulamak için Kitab'a muhatabdılar. İlk neslin Kur'an'a karşı sorumluluğu amel ve eyleme yönelikti, sonrakilerde durum değişti. Araştırma, tartışma gibi amaçlar öne çıktı.
Vahiyle ilişkimiz ne düzeyde ve hangi amaca yönelik arkadaşlar ?
Sloganlaşan ayetler, mızrakların ucunda taşınan ayetler, mezar taşlarında yankılanan ayetler, muarızları ve muhalifleri paylamak için sıralanan ayetler, az bir pahaya satılan ayetler, çoğu zamanda gizlenen ayetler.
Zihni bulanuklığın temelinde vahyi algılama, yorumlama, uygulama ve vahye uyum sorununun olduğunu görüyoruz.
ÇÖZÜM MÜ?
Garasız, şeksiz, şüphesiz, pazarlıksız, ön yargısız, tereddütsüz; İşittik ve itaat ettik diyebilmektir. Bu kararla örtüşmeyen kabulleri, değerleri, teklifleri reddetmektir yani bu Kitab'ın bizden istediği sadakattir, samimiyettir, ciddiyettir. Böylesi bir teslimiyetle Kur'an'a tutunup derinleşenler ve yürüyen Kur'an vasfını kuşanan ashaba benzeşenler veraların verasına yol bulabilir.
Şimdi kendimizi ve hayatımızı Kur'an'a açma zamanıdır, vakit geç olmadan.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kur'an; Rahmanın insana yönelik sözüdür, Rabbimizin Rahmet sağanağıdır, hayat bu rahmete muhtaç çünkü Kur'an hayat ve rahmetin sentezidir, insan için öğüt ve övgü manzumesidir, bu gerçeği kimden öğreniyoruz?
''Rahman Kur'an'ı öğretti İnsanı yarattı, Ona açık ve berrak şekilde düşünmeyi ve açıklamayı öğretti.'' (Rahman 1-4)
İşte yaratılışla birlikte insana sunulan ikram, Kur'an ve beyan, Ancak bu ikram karşısında insanın duruşu çoğu zaman sorunlu, Kitabı idrak ve tatbik problemi, bugünde Kur'an'a muhatap olanların onu anlama ve yaşama noktasında ciddi açmazları bulunuyor, hemde okuyup durdukları halde. Hz. Peygamber (sav) yüzyıllar öncesinden bu gerçeğe işaret ettiğini görüyoruz;
Ashaptan Ebu Derda (ra) rivayet ediyor: Peygamber (sav) ile beraberdik; gözü ile semaya baktı ve şöyle dedi: ''Şu an ilmin insanlardan kaybolma zamanı, hatta ilim adına hiçbir şeye güç yetiremeyeceklerdir.''
Ziyad b.Lebid: Bizden ilim nasıl çalınacak ? biz devamlı Kur'an okuyoruz, Kur'an'ı okutup öğretiyoruz, Çocuklarımıza, hanımlarımıza da öğretip okutuyoruz.''
Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: ''Ey Ziyad! Annen senin hasretinle yansın; seni Medine'nin fakihlerinden sanıyordum, söyle bakalım işte Tevrat Yahudilerin elinde, işte İncil Hırıstıyanların elinde, onlara bu kitapların hiçbir faydası var mı?'' (Tirmizi)
Evet arkadaşlar, Kur'an okuyanlarda görülen çarpıklık, tıpkı ehli kitabta görünen açmaz gibi, Tevratı okuyanların Tevrat'tan kopuşu, İncili etüd edenlerin ona uzak düşmeleri, Kur'an okuyanların yanlış yönlere ve yerlere savruluşları, gözleri ve dilleri ile okudukları Kitab'a akılları ve kalpleri eşlik etmiyorsa sonuç; vahye yabancılaşmaktır.
Vahiy yaşam biçimine dönüşmüyorsa, hayata rengini vermiyorsa, hayatın merkezine oturmamışsa anlaşılmıyor demektir.
Bugün bizde Kur'an'ın tilaveti, kıraati, tecvidi, hıfzı, etüdü yok değil, Peki olmayan nedir ? Kur'an olması gereken yerde değil, hayatın merkezinde yok, yaşamı şekillendirmede belirleyici değil, dimağlarımızı, yüreklerimizi,dünyamızı gereğince Kitab'a açık tutamıyoruz. Kitab'ın çevresinde geziniyoruz fakat onunla bütünleşemiyoruz.
Kitab'a mesafeliyiz, Peşin hükümler, geleneksel tapular vahye isnad etmeyen kabuller, dondurulan zihin, kapalı bilinç, kilitli kalp...mesafe büyüyor, uzuyor.
Kalbi, ruhi ve zihni bir arınmaya ihtiyaç var, Şartlanmışlıklardan, şablonlardan, şüphelerden uzaklaşarak, Sığ, sathi, sloganik anlayışları aşarak tefekkür atmosferini yakalayabiliriz.
ÇÖZÜM İSE;
Düşünmek yani tefekkür etmektir, ''Düşünmez misiniz?'' '' Akıllanmayacak mısınız?'', ''Öğüt almz mısınız?'' sorularını soruyor hayat Kitabımız. Bu çağrı mümince düşünüş ve idrak içindir. Anlamı yakalamak, anlamın ruhuna varmak ve özüne inmek, anlamı tüketmemek, Yüzeysel değil, aşkın ve içkin bir okuma için Kitab'a kendini açık tutarak, farkında olarak, hikmete müşteri olmaya bir teşviktir.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kur'an'ın dilini yakalamak ve bugüne yansıtmak, Vahyi okumayı sadece metin okuması olarak anlamamak lazım, engin bir tefekkür dünyasına dalıp kevni ve kelami ayetleri içselleştirmek. Göz ve dudaklar ayetler üzerinde geziniyor, yürek harekete geçmiyorsa bu eksik bir okumadır.
Allah ile gerçekleşen ahdü misak bilinci ile Kur'an okununca Rabbani iletişim gerçekleşir. Bu iletişimin sağladığı enerji, aksiyon olarak hayata yansır.
Kendini vahye kapalı tutan, kalbini kilitleyen aslında kendinden vazgeçmiştir. Kitabı kapalı tutanlarda, hayatını Kitaba kapatanlarda sonuçta Kitaptan koptular.
Kitabın okuyucusu ve dinleyicisi olmanın ötesinde hakikate tanıklık etme yükümlülüğü altındayız. Bu tanıklığın devamı için Kur'an ile barışık ve tüm varlığımızla onun mesajına açık olmamız gerekiyor.
Muhammed İkbal'ın ifadesi ile:
''Kur'an'ın manası senin kalbine yeniden nazil olmuyorsa ne Razi'nin tefsiri, ne de Zemahşeri'nin Keşşafı senin dertlerine çare bulmaz.''
Evet arkadaşlar, Hatırda, satırda korunan ayetlerin yaşama taşınması, hafızada tutulan vahiy hayatımızda tutunamıyorsa bunun anlamıda yaşanan tutarsızlıklar değilmidir?
Hayat Kitabımızı dinlerken onun diriltici soluğu kulak kepçemize çarpıp boşlukta kalıyorsa, ya da okurken hançeremizden öteye geçmiyorsa, tefekkür melekemizin köreldiğinin göstergesidir.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|