Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SELAM
Bu ülkede; "Türküm ve Müslümanım" demek gerçekten büyük cüret! Cumhuriyetin kazanımlarını birer birer hoyratça harcayan ahmak mirasyediler elinde kaldı bu ülke! lâikçilikten geçinenler de dahil bu işe..
ya ırkçı olmaya, yada yobaz ilan edilmeye hazırlanmalısınız!
Ama, ermeni veya benzeri katiller için insanlığın hiçbir manası yok! adamlar fırsatını bulduğunda, içlerinden gelen vahşet ve adiliklerini ortaya koymakta tereddüt dahi göstermezler. En son karabağ olayında da bunları görmedik mi?
Türk Devletine! adilik ve hainlik yapanlara bu ülke haram edilmelidir! bu alçaklara kimler destek veriyorsa, onlara aynı anladıkları dilden karşılıkları verilmelidir.
Geri zekalı bir ülkeyiz! Devlet ve Cumhuriyet için mücadele edenleri de asan, bir yönetici elite sahibiz! yalan mı? Ezan susmaz, bayrak inmez diyenleri veya bu ülke için canlarını verenleri bu ülke asmadı mı?
12 Eylül'ün NATOcu c**tası, istiklal marşı için gözü kapalı ölüme gidenlere işkence olarak 24 saat istiklal marşı söylettirmedi mi? bu nasıl bir işkencedir böyle? hadi neyse sol fraksiyonların derdi ülkeye komunizmi hakim kılmaktı!
Ama, Allah-vatan-millet-ezan-bayrak diyenlerin, böyle bir derdi dahi bulunmazken! onları niçin böylesi adi işkencelere mahkum ettiniz? Şimdiki ulusalcı dostlarımızın bu tecrübeyi iyi görmeleri kendi menfaatlarınadır derim.
Ben, Devlet yahutta Cumhuriyet denilince; daima, millet'imizi anlarım! Türk Milleti olmadan; ortada ne devlet, ne de cumhuriyetten söz edebiliriz! Cumhuriyet, bir Ulus Yaratma Projesi idi! diğer bir tabiri ile millet de diyebiliriz buna! etimolojik tarifleri burada geçelim.. Türk Ulusu denilince, Türk Milleti aklımıza gelmektedir. Türk kavminden olmak da bir ayettir! diğer kavimlere mensubiyette de aynen olduğu gibi.. Ümmet tabiri; hem genetik bağlamda olabileceği gibi, hem de inanç sistemlerini de içine alan, en az sayıdan en çok sayıları da kapsamı içine alan bir tanımlama şeklidir. Müslümanların inançta hiziblere bölünmeksizin, tek bir örnek bulunmaları, daha doğrusu tek bir ümmet oldukları gerçeği(ayet) kitabımızda bildirilmiştir. İslam kardeşliği bağlamı da buna dayanmaktadır. Müslüman olan her bir ümmetin(inanç toplumu) birbirleri ile savaşmaları didişmeleri kardeşlik hukukuna aykırıdır.
İslam toplumlarında, her bir inanç örneğinin hukukları qur'ana göre yerini bulmaktadır. Ve din-i islam adına hiç kimseye "ikrah" ettirme gibi bir eyleme müsaade yoktur. Diğerlerinin de Allah'a ve resülüne hakaret etmeleri gibi bir lüksleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla böylesi eylemlere çanak tutabilecek eylemlerden sakınmamız bizlere emr edilmiştir. Yani, onların kutsallarına hakaret etmeyeceğiz. Sözün en güzeli ile onlara sadece tebliğden başkası yapılmayacaktır.
Modern hukukta da, her bir sosyal farklılığın veya bireylerin hukukları yasalarla garanti altına alınmıştır! buna aktüel inanç örnekleri de dahildir. Laiklik anlayışında ise herhangi bir dini referansın, yönetsel bağlamda birincil yada fundamental tercihlerle yasaya konması ve bunun dayatılması prensip olarak tercih edilmez. Ama, yasaları da siyasiler tatbik ettiklerinden, bu tür ideallerden sapıldığı ve bazı inanç kesimlerinin zulümlere varır derecede baskılara maruz kaldıkları da toplumumuzda gözlemlenebilir bir realitedir.
Laik bir devletin(TC) Diyanet Kurumunda, şunları görmek yada beklemek hakkımızdır;
Herhangi bir islami mezhebin yada ekolün ağırlığı olmamalıdır. Azınlık olan gayri müslimlerin hakları Lozan Antlaşması ile yerini bulmuştur. Anlaşma hükümlerine göre onların durumları yada anayasal olarak inanç özgürlükleri de garanti altındadır. İslami inanç örneklerine gelirsek, bunların ortak kabulleri, Qur'an-ı Kerim adlı kitabımız değil mi? O halde direkt qur'an üzerine değerlendirmeler yapan bir statüye dönüştürülmelidir bu kurum! Allah C.C'den ve resûlünden bize gelen sadece Qur'an-ı Kerimdir. Dolayısıyla çoğunluk olan müslümanların dini sorularına, direkt qur'an'dan yanıt verecek olan bir Diyanet Kurumu, hem ciddi, hem de birleştirici bir konuma erişmiş bulunacaktır. Din tacirlerine-sömürücü asalaklara tüm kapılar böylece kapatılmış olacaktır. Halkın dini ihtiyaçlarına qur'an örnekleri ile yaklaşarak çözüm gösteren bir diyanet kurumu, her dine eşit yaklaşan laik düzende! sadece ilmi bir bilgilendirme fonksiyonunu icra edecektir. Halkı kışkırtma gibi provokatif eylemlerin içerisinde bulunamayacaktır. Allah, qur'an ve resûl sevgilerini talib olanlara verecektir. Sorulara "vatandaş başvuruları" formatı dahilinde, qur'an'dan yanıtlama yoluna gidecek bir yapı ile yanıtlar verilmelidir. Sinsice faaliyet gösteren tarikat ve cemaatler hakkında da vatandaşlarımız bu kurum tarafından aydınlatılacaktır. Yüksek Yargı Organlarına da, ilmi danışmanlık formasyonu ile halkın inanç gerçekleri hakkında, yanlış bir içtihat verilmemesi için bilgi sunumunda bulunmalıdır.
Laik devletin idarecileri de "Necaşi" misali! iyi bir dinleyici olmalı! yasal olarak da her bir kesime veya bireye eşit yaklaşımda bulunmalıdır. Herhalde qur'ana göre hükmedecek halleri yok :)))
12/76 "....... Her ilim sahibinin üstünde bir bilen(Allah C.C) vardır!".
RZi,,, Amin
__________________ EûzûBillahimineşşeytanirracim&BismillahirRahmanirRahiym..
|