Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
We Aleyku Selam Tayyar kardaş!
Ben arkadaşlar adına değil kendi adıma konuşacağım. İmanın şekli ve şimali birebir Allah ile kul arasında olduğu için hiç kimsenin, diğerini kendi anlayışına uymuyor diye kınama aşağı görme hakkına sahip değildir. Bunu sizin için değil genel manada söylüyorum. Ne zaman kadar, ta ki çirkin ifade kullanılana ve samimiyetten uzaklaşarak çocuk edasıyla, inatlaşmaya varmayıncaya kadar.
İşin tuhaf kısmı nedir biliyormusun? Bizler Hz Muhammed'i (SAV) Kur'an ölçüsünde tanımaya ve Kur'an ölçüsünce sevmeye çalıştığımız zaman 2 zıt durum ortaya çıktı. Bu iki zıt durum aslında bizlerin, Kur'an hükmünce orta yol üzere olduğumuzun deliliydi/delilidir. Nedir bu iki zıt durum.
Bizler Hz Muhammed'i Kur'an ölçüsünce benimseyip/tanıyıp/sevince aiberg gurubundan bir insafsız dedi ki: "Akik Hz Muhammed'e tapıyor." onları tanımayıpta bu cümleye bakan normal bir müslüman ne düşünür? Öte yandan ehli sünnet inancı üzerine olan çoğunluk da bizler için dediler/diyorlar ki: "Bunlar Hz Muhammed'i hafife alıyor, sıradan biri yerine koyuyor"
Şu rezil mantığa/kritere bakar mısın? Biri Hz Muhammed'i hafife alıyorlar derken diğeri "Hz Muhammed'e tapıyor" diyor!!! Ben aklım olduğu için Allah'ımı biliyorum. Ben aklımı bir kenara itip, doğru yolumu iki zıt kutuptaki ifrat ve tefrit ehlinin/guruplarının söylemlerine göre ayarlayacağım öyle mi? Cenab-ı Allah ayetinde "Aşağılık maymunlar gibi olmayın" diyor. Neden domuz gibi, at gib, katır gibi, horoz gibi, tilki gibi demiyor da "Aşağılık Maymun gibi" diyor.
Sizin de bildiğiniz üzere maymunlar insanların yaptığı harreketleri taklit ederler. Ama bu bilinçli bir taklit mi? Allah güdülecek davar değilsiniz diyor ve 120 küsür ayette akıldan bahsediyor. Hz Muhammed'e kadar bütün dinler neden dejenere oldu? Marstan birileri mi geldi de dejenere etti? Hep iddia sahipleri, açıklama yapacağım iddiaları ve atalarından yani kendilerinden öncekileri sorgulamdan taklit ettikleri hususları da kutsal kitabı açıklıyor diye yardımcı kitap yaptıklarından dolayı....
Açık konuşayım 4 mezhebin fıkhını iyi bilirim. Geçmişte buna epey mesai harcadık. En basit bir örnek vereyim:
Hanefi fıkhına göre. eti yenen ve yenmeyen hayvanlar şöyle kategorize edilmiş:
Karada yaşayanlar: Azı dişleriyle ve/veya keskin tırnaklarıyla (pençe) avını yakalayıp parçalayan hayvanların eti yenmez:(aslan, kaplan, kurt, sırtlan, tilki.....vs)
Şafi burada bir itiraz koyar ve der ki: Tilki bu sınıfın dışındadır. Neden? çünkü tilki kurnazdır ve avını kurnazlık yoluyla elde eder. Eğer onun gerçekten diğer azı dişleri olan aslan,kaplan, kurt gibi güçlü olsaydı kurnazlık yolunu seçmezdi. O yüzden tilki bu kategoriye girmez ve eti HELALDIR.
Ayrıca toprak altında habis olarak yaşayan hayvanların da eti yenmez. Köstebek, kirpi, yılan, kara kaplumbağası, sansar.....vs. Burada şafi tekrar itiraz eder ve kirpiyi istisna tutarak etinin HELAL olduğunu söyler.
Kuşlardan eti yenen yenmeyenler: Keskin gagalarıyla ve tırnaklarıyla avını tutup parçalayan kuşların eti yenmez. Kartal, doğan şahin, atmaca, baykuş....... yine şafi baykuş konusunda itiraz eder/muhalefet eder hanefi fukuhasına ve der ki: "Baykuş pençesi ve keskin gagasıyla avlananlar gurubuna girmez, çünkü bu hayvanın pençeleri/gagası yeterli olsaydı, gündüz avlanırdı. Ama gece avlanıyor avını gafilce avlıyor"
Deniz ürünler: Bu konuda hanefi görüşü neredeyse tek cümledir: "Her nevii ile sadece balıklar yenir. (Orkinos, ton, hamsi, sardalya, barbun, lagos...vs fakat: istiridye/midye karides, ıstakoz....vs HARAM) hem karada hem de denizde yaşayan hayvanların eti de yenmez.
Şafi ise denizden babam çıksa yerim diyor. Hem balık çeşitleri hem de ıstakoz karides, mide/istiridye, ahtapot, deniz kestanesi. Ama o da hem deniz hem de karada yşayanları pek tasvip etmez. Bu konuda en geniş olan Malikidir: o derki hem denizde hem karada yaşayanların tamamı yenir/HELALDIR. (Su kaplumbağası, iguana, su kurbağası, anfibi...vs)
Başını ağrıtmayayım bu liste böyle uzayıp gitmekte. Bir de di,kkat edersen yenmese daha iyi olur denimiyor. HARAM deniyor. Bu yetki nereden alınıyor. Bizlere nakli reddedip sadece AKIL ile olmaz diyenler uydukları alimlerin iştihatlarında nasıl da akıl ve mantık yürüttüklerini görmez mi? Mesela az önce yukarıda verdiğim örnekte baykuşun etini helal eden şafi sadece kendi mantığını kullanır. Gece avından dolayı....... O zamanın ekoloji ve zooloji bilgisince yaptığı krtik buydu. Oysa günümüzde belgesellere baktığımızda görüyoruz ki: baykuşların pencesi ve gagası yetenek yönünden şahinden atmacadan geri kalır değil. Gece avlanmasının sebebi, en büyük yiyecek gurubunu fareler oluşturur, sebep bu. Fareler de gece el ayak çekildiklerinde ortaya çıkar. Allah böylece canlıların nüfus artışlarını dengeyle yaratmış.
Mesela geçen haberlerde çıktı. Avcılar yemediği halde zevkine köyde baykuşları rastgele avlamışlar ve adeta o bölgede baykuş bırakmamışlar. Aradan aylar geçtikten sonra köyü fareler basmış ve tarla fareleri anormal oranda artış göstermiş. Köylüler gece tüfekle fare avına çıkıyorlardı. Dikkat tüfekle fare avi diyorum :) (Bizim insanımız)
Peki Allah bu konuda yani eti yenen-yenmeyen hayvanlar konusunda (haşa) bir şey mi unutmuştu. Ayete bakalım:
[002.173] [E1] O, size, yalnız hayvan ölüsü, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni yasakladı. Ancak, kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zorunlu olan miktarı geçmemek şartıyla ona da günah yükletilmez. Çünkü Allah, çok bağışlayan ve merhamet edendir.
[005.003] [E0] Size şunlar haram kılındı: ölü, kan, ınzir eti, Allahdan başkâsının namına boğazlanan, bir de boğulmuş, yahud vurulmuş yahud yuvarlanmış, yahud süsülmüş, yahud canavar yırtmış olub da canı üzerinde iken kesmedikleriniz ve dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız, hep bunlar birer fisk (yoldan çıkıştır) bu gün kâfirler deninizi söndürebilmekten ümidlerini kestiler, onlardan korkmayın, yalnız benden korkun, işte bugün sizin için dinininiz kemale yetirdim, üzerinizdeki ni'metimi tamâma irdirdim, ve size din olarak islâma rıza verdim, şu kadar ki her kim son derece açlık halinde çaresiz kalırda günaha meyl maksadı olmaksızın onlardan yemeğe muztarr olursa elbette Allah gafur, rahîmdir
[006.145] [FK] De ki; «Bana vahyedilen ayetlerde ölü hayvandan, akar kandan, somut bir pislik olan domuz etinden ve sapıkça Allah'dan başkası adına boğazlanan hayvanlardan başka hiçbir hayvanın yenmesinin yasaklandığını görmüyorum. Kim çaresiz kalır da başkasının payına el uzatmamak ve zorunluluk miktarını aşmamak üzere bu yasak etlerden yerse, hiç kuşkusuz senin Rabbin affedicidir ve merhametlidir.
[022.030] [E1] Emir budur! Kim de Allah'ın hürmet edilmesini istediği şeylere saygı gösterirse bu, kendisi için Rabbi katında şüphesiz hayırlıdır. Size (Kur'an'da) okunup bildirilenlerin dışındaki bütün hayvanların etinden yemek helal kılınmıştır. O halde o putlardan, o pislikten kaçının; ve yalan sözden de kaçının.
Şimdi çok açık çok basit bir soru. Hanefi fıkhına göre midye haram ve o mezhep mukkalidi midye yemez yerse günah işler HARAMı çiğnemiş olur. Öte yandan Allah ise açık seçik ve defaaten HARAM OLMADIGINI bildiriyor. Önümde 2 seçenek var. Biri doğru, diğeri yanlış. Ben şahsım adına Allah'ın dediğini benimsersem............? Hanefi fukuhasını yalanlamış olurum. Peki midye mezhebimize göre haramdır deyip yemeyen milyonlarca hanefi/ehli sünnetçi, sizce kimi yalanlamış oluyor? Bunun ne kadar idrakindeler? Zorlama yorumlarla, hem Rabb'in söylediklerinin zııdını yapmak, hem de zorlu tevillerlerle gönlünü rahatlacak söylemlerle avunmak............(fe eyne tezhebun?)
Belgesel izleyenler iyi bilir. 1960 lı yıllardan itibaren misyoner papazlar, afrikanın ilkel ve henüz beyaz insan görmemiş kabilelerine Müjdeyi/isayı tanıtmak için gittiler. Bu konuda müslümanşlardan önce davrandıkları için bir çok kabile maalesef hristiyanlaştırıldı. Tabi ilk giden papaz, papaz olmuştu. Çünkü ne kadar vahşi olduğunu bilmediği zulu kabilesini ziyaret etmişti. Kısaca papazı müjdeleyip mideye indirdiler. Asıl anlatmak isteiğim hususa geleyim.
Daha sonraları bizim müslümanlardan da tebliğ yapanlar oldu. Bu kabilelerden bazıları müslüman oldu. Adını şuan anımsamayacağım bir kabile öyle kurak ve yeşilliğin olmadığı kurak/çorak bir bölgede yaşıyorlardı ki, iri kertenkeleden başka bir şey yaşamıyordu. Sözün özü bu kabile islamı benimsemelerine rağmen yiyecek kaynakları bu iri kertenkelelerdi. Ellerinde bir bomerang ile kertenkeleleri avlayıp yiyorlar.
Tabi Kur'ana göre kan-domuz-putlara adanmış ve murdar olmuş hayvanları dışındaki tüm hayavanların eti helal. Buna rağmen ehli sünnetçi birçok arkadaşım bana dedi ki: "iyi o halde kedi eti yiyelim" :) dar görüşü ona bu cümleyi kullandırdı. Lakin unuttuğu 2 husus vardı.
1- Bu kuralı koyan ben değil, Alemlerin Rabb'idir. Kime muhalefet ediliyor?
2- Kendi çoğrafyasına göre konuşuyor. Sanki heryer türkiye ve hernevi sebze ve meyve var. Ya da heryer arabistan sebze meyve olmasa dahi petrol ve onungetirdiği zenginlikle ithal etmeyecekleri taam yok. Bu kitap tüm çoğrafyaya, nasıl hitap eder, kimler hangi şartlarda yaşar, ananeleri, yeme içme olanakları nelerdir? Bunu kim düşünür?
Tabi bu kertenkele ile beslenen dindaşlarımıza bir mezhep seçmelisiniz mezhepsiz olmaz demişler. Ve tüm mezhepleri anlatmışlar. Onlar da yiyecek konusunda Malikkiyi daha özgür gördüklerinden maliki olmuşlar.
Daha tonlarla A ve B şıklı haramlar var. A yı tercih eden azınlık B yi tercih edenler tarafından akılcılık ve mezhepsizlikle suçlanırken. Unuttukları çok çok vehim hususlar var ki.....Rabb'im şiar ede. Yahudilerin de sünnet ve hadis dedikleri Mişna ve Gemeraları var. Onlar da diyorlar ki: Bu hadis ve sünnetlerimiz (mişna&Gemera) Tewratı açıklıyor. ilk okul dönemlerimde hep aklıma takılırdı. Allah neden 1 değil de binlerce kez peygamber göndermiş. Veya insanlar neden bu kitabı hep bozmuşlar. Bozanların hep kafirler olarak bilirdim. Sonra büyüdükçe okudukça işin vehametini anladık.
Emin ol dostum. Yüzyüze olsak senin aklının ASLA inkar edemeyeceği tonlarla delil sayabilirim. Bazı dostlarımızın üslubu sert kaçabilir ama inanın bunun sebebi ne kibir ne de herhangi ehli sünnetçi arkdaşları küçümsemedir. Sebebi şudur desem dahi idrak edileceğini sanmıyorum. Ne zaman ki kısmet olur da, TUM kurallardan sıyrılıp, tüm gözlükler kırılır. ve öze fıtrata katıksız iman olan Hanifliğe dönülürse o zaman anlaşılır.
Dediğim gibi işin iman kısmı Allah ile Kul arasındadır. Beni ilgilendiren kısmı kişiler arası diyalogdaki saygı ve kendini bilme çizgisidir. Mesela, aklen hanifliği benimseyen ama karakteri evvelinde baki kalmış 100 adet hanif dostum olacağına, mezhep mukallidi ama saygı ve samimiyet bilen 1 tek dostum olmasını yeğlerim.
__________________ Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
|