Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam hanif dost
pekçok şeyde haklı olduğunu görüyorum.Ancak konu konuyu açıyor.kafa pek çok soru takılıyor.(yanlış anlaşılmasın israiloğulları gibi kurban edilecek ineğin tüylerin uzunluğunu rengini falan soracak tipten değil)bize TARİH bilgisi hakkında kurani esaslar çerçevesinde bilgi veririmisin .
Selam ebuzer kardeş. Eğer söz konusu din ise, bu konuda yeteri kadar olan bilgiyi Yüce Aallaha kuranda bildirmiş, harice gerek yok.Çünkü din ciddi bir mesele insanların ebedi hayatı söz konusu ya cennet yada cehennem
Dinle ilgili olmayan konularda tarihi verilerden istifade edilebilir kananatindeyim. Dikkat kanaat
yani biz TARİH e nereden bakacağız nasıl yorumlayacağız.tek kalemde silip atacakmıyız(ki bazı yazılarında tarihten örnekler vermiştin)
Evet haklısın bir zamanlar kurana uygun olduğunu zannetiğim tarihi bilgileri almanın mahzuru olmadığını düşünüyordum.Fakat zamanla (tabi kendi adıma söylüyorum) böyle bir davranışın dolaylı bir şeklide kuranı yetersiz görme olduğunu anladığım için vazgeçtim
Müslümanın tarihi olmamışmı,Peygamberin yaşantısına birazda ihtiyacımız yok mu?
Müslümanların elbette tarihi oldu ben böyle bir şey iddia etmedimki.Peygamberin yaşantısını kuran yeteri kadar vermiş.Dolayısıyla içine binlerce yalan ve hurefe bulaşmış bir kaynaktan din adına bilgi edinmeyi, yine kuranı yetersiz görme olduğuna inanıyorum
Mekke fethedilmedi mi?Allah Resulu Kabeye ne yaptı? ençok kafama takılan soru bu.(Belki bu konu için yeni başlık altında tartışabiliriz)
Mekkenin feth edilip edilmediği beni hiçmi hiç ilgilendirmiyor.Allah resulünün kabeye ne yaptığına gelince bu soruyu daha önce sormuştunuz.Bende size kurandan ayetlerle peygamberin dikili taşları kırma gibi bir görevi olmadığını yazmıştım.Bu cevabım hala geçerlidir
Sadece hz Muhammede değil hiç bir peygambere böyle bir görev verilmemiş. Onların görevi sadece uyarmak ve müjdelemek
Bakara 213)İnsanlar tek bir ümmetti. Allah,müjdeleyiciler ve uyarıcılar olmak üzere peygamberler seçti. Onlarla beraber insanların ihtilaf ettikleri konular arasında hakikati gösteren kitaplarıda indirdi.O kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular, aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle, iman edenleri, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka, ulaştırdı. Allah, dilediğini doğru yola iletir.
Bende size kurandan ayetlerle peygamberin dikili taşları kırma gibi bir görevi olmadığını yazmıştım.Bu cevabım hala geçerlidir (hanif)
Pekala Peygamberin insanları KABE konusunda uyarması gerekmez miydi? Ya Allah'ın? Kur'anın hangi ayetinde Kabe konusunda -ki o putperetsliğin timsali ise- uyarıldık?
Dikili taşlardan bahseden Allah o dikili taşların şahı hakkında olumsuz tek laf bile etmeyecek, enteresan. Hem de onu yıkmaya çalışanları ne hale getirdiğini bir sure indirip anlatacak, neden?
Kabe orada putperestiğe malzeme edilip duracak, dimdik ayakta kalacak ama Allah o yörede hayat süren peygamberine onu isim vererek kötülemeyecek. İlginç.
Ne Allah ne de peygamberi "aman Kabe'ye yaklaşmayın" bile dememiş. Neden acaba?
Hanif kardeşim, yüz değil bin ayet de yazsan durduğun yerden dolayı boşa kürek çekeceksin.
Kabe'yi bir ziyaretgah, bir kıblegah değil de bir dikili taş sayanlar. İşte bu iki grup bir değil.
Bırak bizleri de müşrik, putperest ilan edip durmayı lütfen.
Not: Dikili taşları=putları kırmak Hz. İbrahim'in sünnetidir. Bu Kur'anla sabittir. Bu bir gençlik heyacanı değil, övgüye layık soylu ve cesur bir eylemdir. Hanif İbrahim'in milletine dahil olanlar babalarının yoluna uysunlar ve putperestliğin en büyük nişanesini yıksınlar.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Amacım Hanif kardeşimi kırmak değil ama açık yazmak istiyorum.
Ben bu tip yorumları (hanif’in biryerlerden taşıdığı fikirleri) saçma ve türedi buluyorum. Üstelik gereksiz görüyorum. Tarihi verilerden koparılarak yapılan Kur’an yorumlarına neden itibar edelim?
Elbettteki itibar etmek zorunda değilsiniz alperen kardeşç Böyle bir şeyide beklemiyorum zaten
Neden marjinal bir azınlık hariç şii-sünni-vahhabi yada mezhepsiz tüm Müslümanların hem de o kadar tarihi veri eşliğinde BÜYÜK bir yanlışlığı cümbür cemaat işlediğini kabul edelim?
Kuran tek kaynak diyen insanlardan kendi yanlışları söz konusu yerin dibine batırdıkları insanlar gibi tavır takınmalara ne kadar üzüntü verici!
Hani kelle sayısına itibar edilmezdi
Gerçi diğer arkadaşlarımız değinmiş. Hz. Muhammed diye birisi var. Yaşadığı bir coğrafya var. Bu coğrafyada secdegah edinilen bir bina var. Bu bina=secdegah mekanını ve yöresini ziyaret etmek ve oradaki tarihi hatırlayıp belki aynı havayı teneffüs etmek ile putperestliğin ne alakası var?
Dikili taşlar sen onu “dikili taş” edinirsen putperestliğe malzemedir. Kabe dikili taş değil, tarihi arkaplanı olan bir ziyaret mekanıdır. Oraları ziyaret edersin, gezersin ama orasının Rabbine Kulluk edersin.
Diyor Alperen kardeşimiz.Başka bir iletisinde ise çu cümleleleri yazmış
Hz. İbrahim zamanındaki o dikili olan putlar acaba neleri simgeliyordu? O putların arkasında acaba ne gibi yüklemeler vardı? Hz. İbrahim o putları kırarken acaba o taş parçalarının arkasındaki hangi kokuşmuş inançları ve değerleri parçalıyordu? Hiçbir insan kendi eliyle yapmış olduklarına tapacak kadar gerizekalı değildir.Mutlaka o puta yüklemiş olduğu bir değer vardır. Putların simgelediği şeylerdir aslolan. Hz. İbrahim’in kavmi müşrikti yani Allah’a iman etmenin yanı sıra putlara da daha doğrusu onların simgelediklerine de tapınıyorlardı. Belki de Allah’a yakınlaştırsınlar diye, iyiniyetle yapıyorlardı bunu. (alperen)
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Alperen kardeş
Kurandan önceki kitapların başına ne geldiyse,kuranda bundan nasibini aldı.Yanlış anlaşılmasın diye altını çizerek vurgulamak istiyorum
Kuran orıjınal olarak Allahtan geldiği gibi duruyor. bunu kast etmiyorum.Kuranın tahrif edilmesi ona yüklenen anlamlar sayesinde oldu
Dolayısıyla da bu anlamlar sayesinde.Kuran putperestliği öneren bir kitap haline getirildi
Onun için ben bu konuyu gereksiz yere uzatmak istemiyorum.Ben ne kadar kuranın kendi metodolojisine göre bazı ayetleri delil olarak ortaya koysam (size göre çarptma) siz yinede kendi anlayışınıza delil zannetiğiniz ayetleri ortaya atarak kuranda çelişki olduğu izlenimi ortaya çıkacak.Zira delil olarak ortaya süreceğimiz ayetleri algılayışımız yüzde yüz farklı. Buda bizi gereksiz yere incitmekten başka hiç bir işe yaramayacak ve hiç bir sonuça ulaştırmayacak.
Ya ben size göre ayetleri kendi arzularıma göre çarpıtıyorum
Yada sizler asırlardan beri çarpıtılmış anlamlara sorgulamdan sahip çıkmada diretiyorsunuz
başkalarından aparma fikirler meselesine gelince
Mesela sen hadislerin dinde delil olamayacağını kurandan değilde ilk defa müsteşriklerden öğrenmiş olsaydın ömür billah hadislerin yalan olduğunu meselesinin müsteşriklerin işi olduğunu mu savunacaktın.Onlar bu fikirleri ortaya attılar diye hadislere körü körüne sahip mi çıkacaktın?
Kaldı ki onların böyle bir çalışma yaptıkları da doğrudur. Peki bizler hadislere olumnsuz bakmakla şimdi bu müsreşrikklerin ekmeğine yağmı sürüyoruz?Allah kuranda hadiseri olumsuzlamıyormu. Ne yapalım şimdi bu fikirleri ilk defa müsteşrikler ( batılı gayrimüslim islam araştırmacıları)ortaya attı diye Allahın buyruklarına sırtımızı mı dönelim
Eğer ben art niyetler taşıyorsam elbbtteki bir takım doğruları söylemek zorundayım.Ama bu hiç bir zaman bu doğruların benim tapulu malım olduğu anlamına gelmez değilmi
Aklı başında olan her akılı düşman bu şekilde davranır değilmi?
Dolayısıyla freemindorg takilerin yahudi misyonerleri olduğunu müslümanları kuduse yöneltmek istediklerini farketmediğimi mi sanıyorsun ?Ama bununla beraber bir takım doğrluarı ortaya attılar diye, o doğruları onlara mal etme ve ebediyyen mahkum etme hakkımda yok.
Ben kimin söylediğine değil Ne söylendiğine bakarım.
zümer 18 O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler,sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.
Burdaki en güzel sözü kuran diye alamayız.Zira kuranda tek bir (haşa) çirkin söz yokki en güzelini seçme imkanımız olsun
Yüce Allah kendi dışındakilerinizi damgalayıp, onların dediklerine kulaklarınızı tıkayın demiyor ki. Sözün en güzelini alın diyor
''Bakara 213) :''İnsanlar tek bir ümmetti. Allah,müjdeleyiciler ve uyarıcılar olmak üzere peygamberler seçti. Onlarla beraber insanların ihtilaf ettikleri konular arasında hakikati gösteren kitapları da indirdi.O kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular, aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle, iman edenleri, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka, ulaştırdı. Allah, dilediğini doğru yola iletir.''
Hanif yazdı:
''Kuran orıjınal olarak Allahtan geldiği gibi duruyor. bunu kast etmiyorum.Kuranın tahrif edilmesi ona yüklenen anlamlar sayesinde oldu.''
Selam arkadaşlar,
Gerçekten işlenen konu Kur'anla ilgili olmasına rağmen aynı konuda iki farklı durum ortaya çıktı.hanif'in yukarıdaki sözüne katılıyorum.1400 yıllık gelenek anlamlarda büyük tahrifatlar yapmış.Bu nedenle tartışmada orta yolu bulmak neredeyse imkansız.
Ancak ben burada farklı bir noktaya değinmek istiyorum.Yukarıdaki ayeti de bu yüzden aldım.Ayette ilginç mesajlar ve adeta bize kitabı benimseme noktasında uyarılar var.Şöyleki;
Dikkat edilirse müjdeleyici olarak gelen peygamberlerle birlikte indirilen kitaplar,insanlara ayrıldıkları noktalarda hakikatlerin delillerini indirdiği halde,insanlar aralarındaki kıskançlık ve hırs yüzünden kitapta ihtilafa düşüyorlar.
Yani kitap burada hırs ve hasedin etkisiyle insanları birleştiren değil,aralarını ayıran konumuna geliyor.Ve ilginçtir tam da bu tartışmanın ortasına düşüyor.Sonra Allahın kendi izni ve dilemesiyle insanların bir kısmını hakka ulaştırdığını belirtiyor.
Sonuç olarak ben şunu diyorum:Bu ayete göre bizi ihtilafa düşüren şey,aynı ayetleri farklı kavramlarlarla ifade edip tezat oluşturmakmı yoksa hırs ve haset edip birbirimize düşmekmi? Ne dersiniz dostlar?
__________________ ''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam dostlar
Bakınız çok önemli bir meselenein farkına daha vardırm
ilkönce geleneksel meal
elmalı
enfal 34- Şimdi ise Allah'ın kendilerine azab etmemesi için neleri var ki? Oysa Mescid-i Haram'dan menediyorlar. Üstelik onun hizmetine ehilkişiler de değiller. Çünkü onun hizmetine ehil olanlar ancak müttakilerdir. Lâkin çoğu bunu bilmezler.
Şimdide ayetin arapçasını yazalım
Ve ma lehum ella yuazzibehumullau vehum yesuddune anil mescidil harami
Allah onlara niye aab etmesinki. (Çünkü) onlar mescidi haramdan men ediyorlar
ve makanu evliyae hu.İn evliyeu hu illel muttakun
Oysaki O nun dostu değiller. O nun dostu ise ancak Allahtan korkanlardır
Velakinne ekserehum la ya,lemun
Ancak ne varki onların çoğunluğu bilmez.
Yüce Allah müminleri mescidi haramın dostları olarak tanımlıyor
Eğer burdaki mescidil haram bir bina ise,bir binayı dost edinmemizmi gerekiyor ?
Peki ne olacak bu durumda. Kendisinden başka dost edinmeyin buyuran Yüce Allah haşa çelişkiyemi düşüyor
Enam 70 Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete duçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O kişi için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. İnkar ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.
Enam 51 Rab’lerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları (vahy) uyar ki onlarınAllah’tan başka ne dostlarınede şefaatçıları vardır. Umulur ki korunurlar. Secde 4 Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?
Hani Allahtan başka dost edinmek müşriklerin ameli idi !!
zümer 3- DİKKAT, katıksız din ancak Allah'ındır. O'ndan başka birtakım dostlar edinenler : "Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.derler" Şüphe yok ki Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyde hükmünü verecektir. Muhakkaki yalancı kafirleri Allah doğru yola çıkarmaz.
Nasılki Allahın boyası ifadesinden, nalburlara gidip boya aramıyorsak
Nasılki Allahın ipi ifadesinen,bir yamaçtan sarkıtılmış halat anlamıyorsak
Nasıl ki Allahın nuru ifadesinden,dev projektöerler anlamıyorsak
Nasıl ki kopmaz kulp ifadesinden, maddi kulplar aramıyorsak
Nasıl ki Allahın zikri ifadesinden papağan tekrarı anlamıyorsak
Nasıl ki sıratı mustakimden maddi anlamda cadde otoban anlamıyorsak
tüm bunlar nasıl aynı şeyin değişik ifadelerle,misallerle anlatımı ise mescidi haramda aynı şeyin başka bir şekilde ifade edilmiş şekli
bakara
143 İşte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne
şahitler olasınız, Görevli de sizin üstünüze şahit olsun diye, orta yolu izleyen bir ümmet yaptık. Biz, eskiden üzerinde olduğunu kıble haline getirdik ki resule uyanı, ökçesi üstüne gerisin geri dönenden ayıralım. Bu, Allah'ın kılavuzluk ettikleri dışındakilere gerçekten zor gelecektir. Ama Allah imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şu da bir gerçek ki, Allah öncelikle insanlara karşı çok acıyıcı, çok merhametlidir
144) Biz senin, yüzünün habire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz. Hoşlanacağın bir kıbleye seni elbette döndüreceğiz. Artık yüzünü
saygın vahye çevir. Nerede olsanız yüzünüzü yasaklara itaat yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler, onun, Rablerinden bir hakikat olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir.*
145) andolsunki, sen o kitap verilmiş olanlara, bütün delilleri de getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar, sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tabi değiller. Celâlim hakkı için, sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz, sen de zâlimlerden olursun.
Ehli kitabın kıblesi için bakınız tevbe 30
146) Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Bununla birlikte, içlerinden bir zümre, bilip durdukları halde gerçeği gizliyorlar.
147) O hak, Rabbindendir. Artık şüphe edenlerden sakın olma.
149 Nereden çıkarsan çık, yüzünü
saygın vahye döndür. Bu, elbette Rabbinden gelen gerçektir. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
150 Nereden çıkarsan çık, yüzünü
saygın vahye çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü ona doğru çevirin ki, insanların elinde sizin aleyhinize bir delil bulunmasın. Onların zulme sapanları müstesna. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Yüzünüzü saygın vahye dönün ki, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Hem gerek ki doğru yolu bulasınız.
N
imetin tamamlanması için bakınız maide 3 (Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim.)
Burada; geleneğin zannettiği gibi kıble/yön değişimi filan yoktur.Ehli kitaptan olan yahudi ve hıristiyanların peygambere ve müminlere yoğun baskısı(bakara 135) karşısında peygamberin bir an için teredütü söz konusudur(İsra 73/74).Yüce Allahta onun teredtünü gidermek için bu ayetleri indirmiştir.Hz Muhammed hernekadar peygamberde olsa sonuçta bir insandır. Bir önceki ayette (bakara 143) Peygambere üzerinde olması emredilen yine bakara 135 te buyurulduğu gibi,İbrahimin milletini takip etmesidir.İşte kıble yön bu anlamdadır.Zira Allahtan olan/gelen hakikat kurandır bir bina değil.
haram kelimesi çift anlamlı bir kelimedir.Biri yasak diğeri ise saygı gösterme anlamındadır . Zaten türkçede kullandığımız hürmet kelimeside burdan gelmektedir
Müminler kimi dost edinebilir? Elbetteki sadece Allahı. Allahı dost edinmek ise kuru kuruya olmaz. Ancak onun emrilerini yerine getirmekle olur
İşte dost olmamız ve yönelmemiz gereken saygın mescid (mescidi haram)budur.Nerde olursak olalım Allahın emirlerine itaat
Katılma Tarihi: 25 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
hanif Yazdı:
Ve ma lehum ella yuazzibehumullau vehum yesuddune anil mescidil harami
Allah onlara niye aab etmesinki. (Çünkü) onlar mescidi haramdan men ediyorlar
ve makanu evliyae hu.İn evliyeu hu illel muttakun
Oysaki O nun dostu değiller. O nun dostu ise ancak Allahtan korkanlardır
Slm Hanif kardeş
Yukarıdaki ayete bakarsan orada "veli" kelimesinin çoğulu olan evliya var. Veli kelimesinin dost olarak da çevrildiği yerler olmasına rağmen asıl anlamı bizlerin diline (türkçeye) de geçmiştir.Yani:
Veli = Veli (sahip) şimdi yeniden aslına uygun meallendirelim.
We mâ kanu ewliyae hu.in ewliyau hu illel muttequn
Halbuki onun velileri/sahipleri değiller, onun velileri/sahipleri ise yalnız, Allah'tan ittiqa edenlerdir.
__________________ Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
slm,kardeslerim,,bastan sonuna kadar okudum müzakerenizi,Rabbim ilminizi artirsin Insallah,amacimiz dogrusunu bulmaya gayret etmek,
ayetlerin devamina bakarsak,aciklik gitirmis Rabbimiz(ben öyle anliyorum.)
Bakara 151
151 Nitekim size aran
ızdan bir resul göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, size Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor, size, daha önce bilmediklerinizi belletiyor.
153 Ey iman sahipleri! Sabra ve SALATa sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
Bakara 154
154 Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin. Tam aksine, onlar dirilerdir ama siz farkında olmazsınız.
Bakara 155
155 Yemin olsun ki, sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.
Bakara 156
156 Onlara bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler: "Biz Allah içiniz ve sonunda O'na dönüp gideceğiz."
Bakara 157
157 İşte böyleleri üzerine Rablerinden selamlar, bereketler var, bir rahmet var. İşte bunlardır iyiye ve güzele ermiş olanlar.
Bakara 158
158 Safa ile Merve Allah'ın belliklerindendir. O evi hac veya umre ile ziyaret edenin onları tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim içinden gelerek bir hayır işlerse Allah Şâkir''dir, teşekkür eder, Alîm'dir, en iyi biçimde bilir.
Bakara 159
159 İndirdiğimiz açık-seçik delillerle, kılavuz mesajı; biz onu Kitap'ta insanlara ayan-beyan gösterdikten sonra gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar lanet eder.
Bakara 160
160 Tövbe edip hallerini düzeltenlerle gerçeği açıklayanlar müstesna. İşte böylelerinin tövbesini kabul ederim. Doğrusu ben tövbeleri çok çok kabul edenim, rahmeti sınırsız olanım.
Bakara 161
161 Ayetlerimizi inkâr etmiş ve küfre batmış halde ölenlere gelince; Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların ilenci onlar üstünedir.
Bakara 162
162 Sürekli o lanetin içindedirler. Ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.
Bakara 163
163 Sizin İlah'ınız Vâhid'dir, bir tek İlah'tır. İlah yoktur O'ndan başka. Rahman'dır O, Rahîm'dir.
Bakara 164
164 Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgârların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır.
Bakara 165
165 İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışında bazılarını Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındır. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler!
Bakara 166
166 O zaman, izlenenler, kendilerini izleyenlerden uzaklaşıp gitmişlerdir. Azabı gördüler artık, aralarındaki bağlar parçalanıp koptu.
Bakara 167
167 İzleyenler şöyle demiştir: "Ne olurdu bir kez daha imkân verilse de şunların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak." Böylece Allah onlara, yapıp ettiklerini, kendilerine yönelmiş özleyişler olarak gösterir. Ama artık ateşten çıkamazlar.
Bakara 168
168 Ey insanlar! Yeryüzündeki nimetlerden temiz ve helal olmak şartıyla yiyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size açık bir düşmandır.
Bakara 169
169 Hiç kuşkusuz o, size kötülük, çirkinlik/düzensizlik ve pislik emreder. Ve size, Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi buyurur durur.
Bakara 170
170 Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!...
Bakara 171
171 O küfre sapanların durumu, bağırıp çağırma dışında bir şeyi işitmeyen varlıklara haykıranın durumuna benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu yüzden akıllarını işletemezler onlar.
Bakara 172
172 Ey iman sahipleri! Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyin ve -eğer yalnız O'na kulluk/ibadet ediyorsanız- Allah'a şükredin.
Bakara 173
173 Allah size leşi, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Ama zorda kalanın, sınırı aşmadan, şuna-buna haksızlık ve tecavüze gitmeden yemesinde kendisi için günah yoktur. Allah çok affedici, çok merhametlidir.
Bakara 174
174 Allah'ın kitaptan indirdiği şeyi gizleyip onu basit bir ücret karşılığı satanlar, karınlarında ateşten başka bir şey yemiş olmazlar. Kıyamet günü, Allah onlarla konuşmayacaktır, onları arındırmayacaktır. Onlar için korkunç bir azap vardır.
Bakara 175
175 İşte bunlar hidayeti satıp şaşkınlığı, affedilmeyi satıp azabı almışlardır. Ne kadar da dayanıklıdırlar ateşe!...
Bakara 176
176 Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap'ı hak olarak indirmiştir. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler.
Bakara 177 Dikkat cekmek istedigim bu ayet!
177 Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz hayırda erginlik/dürüstlük değildir. Hayırda erginlik/dürüstlük o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, SALATI IKAMEyi yerine getirir,zekâtı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İşte bunlardır takva sahipleri.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma