Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KUR’AN’DA 5 VAKİT NAMAZ
Bülent Şahin Erdeğer
Tesbih:
Kur’an’da Tesbih Allah’ın yarattığı ayetlerinden hareketle mutlak gerçekliğini ifade etmektir. İşte bu ifade eylemi farklı sembollerle ifade edilir. Bu bağlamda tesbih insanın ibadetidir. Bu ibadetin nasıl yapılacağı da Kur’an’da ifade edilmektedir. Tesbih için Secde yapılır diğer bir ifadeyle secdede tesbih yapılır:
إِنَّمَا يُؤْمِنُ بِآيَاتِ 06;َا الَّذِين 14; إِذَا ذُكِّرُو 75; بِهَا خَرُّوا سُجَّدًا وَسَبَّح 15;وا بِحَمْدِ رَبِّهِم 18; وَهُمْ لَا يَسْتَكْ 76;ِرُونَ
32/15 Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar yani Rablerini hamd ile tesbih ederler.
Tesbih bir ibadettir ve Tesbih-Secde İlişkisi:
وَلَهُ مَن فِي السَّمَا 08;َاتِ وَالْأَر 18;ضِ وَمَنْ عِندَهُ لَا يَسْتَكْ 76;ِرُونَ عَنْ عِبَادَت 16;هِ وَلَا يَسْتَحْ 87;ِرُونَ
Göklerde ve yerde kimler varsa O'na aittir. O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar.21/19
يُسَبِّح 15;ونَ اللَّيْل 14; وَالنَّه 14;ارَ لَا يَفْتُرُ 08;نَ
Gece gündüz O'nu tesbih ederler, usanmazlar. 21/20
وَمِنْ آيَاتِهِ اللَّيْل 15; وَالنَّه 14;ارُ وَالشَّم 18;سُ وَالْقَم 14;رُ لَا تَسْجُدُ 08;ا لِلشَّمْ 87;ِ وَلَا لِلْقَمَ 85;ِ وَاسْجُد 15;وا لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَهُ 06;َّ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُ 08;نَ
Gece ve gündüz, güneş ve ay O'nun âyetlerindendir. Eğer Allah'a ibadet etmek istiyorsanız, güneşe de aya da secde etmeyin. Onları yaratan Allah'a secde edin! 41/37
فَإِنِ اسْتَكْب 14;رُوا فَ الَّذِين 14; عِندَ رَبِّكَ يُسَبِّح 15;ونَ لَهُ بِاللَّي 18;لِ وَالنَّه 14;ارِ وَهُمْ لَا يَسْأَمُ 08;نَ
Eğer büyüklük taslarlarsa; bilsinler ki, Rabbinın nezdinde bulunanlar gece gündüz O'nu tesbih eder dururlar ve onlar hiç usanmazlar. 41/38
TESBİH-ZİKİR-SALÂT Birlikteliği:
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّيَ آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّم 14; النَّاسَ ثَلاَثَة 14; أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّح 18; بِالْعَش 16;يِّ وَالإِبْ 03;َارِ
«Ya Rabbi! Bana bir alamet ver» dedi, «Alametin, üç gün, işaretle anlaşma dışında insanlarla konuşmamandır; Rabbini çok zikr et, sabah akşam tesbih» dedi. 3/41
فِي بُيُوتٍ أَذِنَ اللَّهُ أَن تُرْفَعَ وَيُذْكَ 85;َ فِيهَا اسْمُهُ يُسَبِّح 15; لَهُ فِيهَا بِالْغُد 15;وِّ وَالْآصَ 75;لِ
(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu (öyle kimseler) tesbih eder ki;
رِجَالٌ لَّا تُلْهِيه 16;مْ تِجَارَة 12; وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَام 16; الصَّلَا 77;ِ وَإِيتَا 69; الزَّكَا 77;ِ يَخَافُو 06;َ يَوْمًا تَتَقَلّ 14;بُ فِيهِ الْقُلُو 76;ُ وَالْأَب 18;صَارُ
Bir ticaret de bir alış-veriş de onları Allah'ın zikrinden/Kur'an'ından, salat’ı ikame etmekten, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar. 24/36-37
Yukarıdaki ayetlerde de belirtildiği üzere sabah-akşam Allah’ın isminin yüceltilmesi ve tesbih edilmesinin gereği olarak öyle tesbih ederler ki onlar Zikir ve Salat’ı ikame ederler. Bu ayette Tesbih’in açılımı olarak Zikir yani Vahyin ışığında akletmek ve Allah’a dua etmek, çağrıları Rabbe sunmak Tesbihin ayrılmaz bir parçası kılınmıştır. Dolayısıyla Allah’ı tesbih etmek demek aynı zamanda zikir ve salat’ı da içinde barındırır. Çünkü Allah’ı hakkıyla tesbih edebilmek için Allah’ın vahyi üzerinde düşünmek-ziqr- ve Allah’a yönelmek-dualarımızla onunla iletişime geçmek-salat- etmemiz gerekir. Şimdi “Tesbih” etmemiz için Rabbimizin verdiği emirleri inceleyelim:
فَاصْبِر 18; عَلَى مَا يَقُولُو 06;َ وَسَبِّح 18; بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْس 16; وَقَبْلَ غُرُوبِه 14;ا وَمِنْ آنَاء اللَّيْل 16; فَسَبِّح 18; وَأَطْرَ 75;فَ النَّهَا 85;ِ لَعَلَّك 14; تَرْضَى
Onların dediklerine sabret; güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et; gece saatlerinde ve gündüzleri de tesbih et ki Rabbinin rızasına eresin. 20/130
Kur’an bütünlüğünde okuduğumuzda Tesbih’in Secdelerde yapıldığını öğrenmiştik. İşte Secde ile ifa edilen Tesbihlerimizin Güneş’in doğmasından ve batmasından önce, gece ve gündüz Hamd içerikli biçimde yapılması gerektiği emredilmektedir:
هُدًى وَذِكْرَ 09; لِأُولِي الْأَلْب 14;ابِ فَاصْبِر 18; إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَاسْتَغ 18;فِرْ لِذَنبِك 14; وَسَبِّح 18; بِحَمْدِ رَبِّكَ بِالْعَش 16;يِّ وَالْإِب 18;كَارِ
O (Tevrat), akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberidir. (Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbîh et. 40/54-55
لِتُؤْمِ 06;ُوا بِاللَّه 16; وَرَسُول 16;هِ وَتُعَزّ 16;رُوهُ وَتُوَقّ 16;رُوهُ وَتُسَبّ 16;حُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيل 11;ا
Ta ki (ey müminler!) Allah'a ve Resûlüne iman edesiniz, Resûlüne yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah'ı tesbih edesiniz. 48/9
وَتَوَكّ 14;لْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّح 18; بِحَمْدِ 07;ِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوب 16; عِبَادِه 16; خَبِيرًا
Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter. 25/58
فَسُبْحَ 75;نَ اللَّهِ حِينَ تُمْسُون 14; وَحِينَ تُصْبِحُ 08;نَ
Öyle ise akşama girdiğiniz zaman ve sabaha erdiğiniz zaman Allah'ı tesbih edin. 30/17
وَلَهُ الْحَمْد 15; فِي السَّمَا 08;َاتِ وَالْأَر 18;ضِ وَعَشِيّ 11;ا وَحِينَ تُظْهِرُ 08;نَ
Hamd O'nundur; göklerde de, yerde de, günün sonunda da ve öğleye erdiğiniz vakit de. 30/18
Evet tesbihatımızı yani ibadet olan ve secdelerle ifade ettiğimiz zikir ve salat ettiğimiz hamd ettiğimiz yönelişimizi Akşam-Sabah-Günün sonu(ikindi) ve Öğle yerine getirmemiz gerekiyor.
يَا أَيُّهَا الَّذِين 14; آمَنُوا اذْكُرُو 75; اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا
وَسَبِّح 15;وهُ بُكْرَةً وَأَصِيل 11;ا
Ey iman edenler; Allah'ı çokça zikredin.
Ve O'nu sabah ve akşam tesbih edin. 33/41-42
Yukarıdaki ayetlerde de görmekteyiz ki Zikr ve Tesbih birlikte anılmakta yalnız zikr yani düşünme eylemi günün genelinde yapılacağından tesbih için zaman tayin edilmektedir. Eğer sabah-akşam ifadesini süreklilik olarak mecaz’a hamledersek o zaman da anlam şöyle olur: Sabahın daha önce açıklanan bölümlerinde yani sabah-öğle-ikindi ve akşamın daha önce açıklanan bölümlerinde akşam-yatsı sürekli tesbih edin aksatmayın. İşte bu süreklilik zikirdir yani Kur’an okumak ve üzerinde düşünmektir ki bu da kıyam-ruku ve secdelerde yapılır.
فَاصْبِر 18; عَلَى مَا يَقُولُو 06;َ وَسَبِّح 18; بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْس 16; وَقَبْلَ الْغُرُو 76;ِ وَمِنَ اللَّيْل 16; فَسَبِّح 18;هُ وَأَدْبَ 75;رَ السُّجُو 83;ِ
Onların dediklerine karşı sabret. Güneş doğmadan önce ve batmadan önce Rabb’ini hamd ederek tesbih et!
Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da O'nu tesbih et. 50/39-40
Bu ayet grubunda da görüyoruz ki tesbih geniş bir kavram olup hem secdelerde (32/15) hem de secdelerin ardından yapılması gereken bir eylemdir. Dolayısıyla tesbih yapabilmemiz için secde etmemiz zorunludur ki secde arkasından tesbih yapabilelim. O halde 50/39-40.ayetler de bizlere Sabah ve İkindi vakitlerinde secde etmemizi emretmektedir ve dolayısıyla secdelerin ardından tesbih etmemizi.
وَاصْبِر 18; لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّك 14; بِأَعْيُ 06;ِنَا وَسَبِّح 18; بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ وَمِنَ اللَّيْل 16; فَسَبِّح 18;هُ وَإِدْبَ 75;رَ النُّجُو 05;ِ
Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen bizim gözetimimiz altındasın, kalktığında Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da O'nu tesbih et. 52/48-49
Maide 5/6’dan hatırlarsak Dua/Salat için kalkmaktan bahsediliyordu. Yukarıdaki ayette de bu kalkış kastedilmiş olabilir. O zaman Salat-Tesbih birliğini anlamış oluruz. Ancak bu kalkışı her işe başlangıç ta hamd ile tesbih emredilmekte bununla beraber yatsı ve sabah (fecr) vakitlerinde de özel olarak tesbihe zaman ayrılması istenmektedir.
Tesbih’in içeriği de tenzih olmalıdır. Tenzih içerikli bir tesbih aynı zamanda zikri beraberinde getirir, çünkü tenzih etmek için zikir eylemini yerine getirmek şarttır:
فَسَبِّح 18; بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِي 05;ِ
Öyleyse ulu Rabbinin adını tenzih ile tesbih et. 56/96
وَاذْكُر 16; اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيل 11;ا وَمِنَ اللَّيْل 16; فَاسْجُد 18; لَهُ وَسَبِّح 18;هُ لَيْلًا طَوِيلًا
Sabah, akşam Rabbinin adını zikret. Gecenin bir kısmında O'na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O'nu tesbih et. 76/25-26ِ
Yukarıdaki ayette de görüldüğü üzere Rabbimizin adını sabah-akşam zikretmekle gecenin bir kısmında Ona secde etmek ve gecenin uzun bölümünde de onu tesbih etmek ardı ardına ve birbirlerinin parçası olarak kullanılmışlardır. Zikirsiz secde, secdesiz zikir tesbihsiz zikir zikirsiz tesbih düşünülemez. İşte bugün bizlerin Namaz olarak adlandırdığımız ve şekilsel olarak Qıyam-Rükû-Secde ve Oturuştan içerik olarak ta Tesbih-Salat ve Ziqr’den oluşan eylem Kur’an’da farklı zamanlarda farklı yönleri ve zamanlarına işaret edilerek söz konusu edilmiştir. Kur’an’dan okuduğumuza göre başta Resulullah olmak üzere ilk muhataplar Rablerini gün içerisinde Sabah güneş doğmadan önce, öğleyin, güneş batmadan önce günün son saatlerinde (ikindi), Güneş battıktan sonra (akşam) ve Gecenin ilerleyen saatlerinde (yatsı/leyl) Tenzih ederek, hamd ederek secdelerle ve secdelerin ardından tesbih-zikir ve salat etmişlerdir. Bu bütünsel eylem daha sonra da “namaz” olarak adlandırılmıştır.
وَأَقِمِ الصَّلاَ 77;َ طَرَفَيِ النَّهَا 85;ِ وَزُلَفً 75; مِّنَ اللَّيْل 16; إِنَّ الْحَسَن 14;اتِ يُذْهِبْ 06;َ السَّـيّ 16;ئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاك 16;رِينَ
(Ey Muhammed!) Gündüzün başında ve sonunda, bir de gecenin ilk saatlerinde salat et! Zira güzel fiiller günahları siler. İşte bu, anlayanlar için (çok güzel) bir öğüttür.11/114
11/114 ayetinde ise sadece salat’tan ve zikirden bahsedilmekte. Dikkat edilirse konuyla ilgili Kur’an’daki hiçbir yerde bütünlüklü biçimde verilmemiştir. Sosyal hayatta karşılaşılan çeşitli gerilim ve zorluklara binaen o anki fonksiyonelliği gözetilerek belirli vakitlerden bahsedilmiştir. Bu Kur’an’ın niteliğinden ve üslubundan kaynaklanmaktadır. Çünkü Kur’an aktif/aktüel ve fonksiyonel bir hitap-sözel yönlendirme hatırlatma mesajıdır. Bu sebeple Rabbimizle olan iletişimimiz için Salat-Zikir-Tesbih(Tenzih) gibi kavramlar aynı eml hakkında kullanılmıştır. Dolayısıyla konuyla ilgi belirli ayetleri seçip bu ayetler üzerinden bir vakit tayini yapamayız. Böyle bir girişim her ayette farklı vakitler çıkartmaya bizi götürür ki bu konudaki tavrımızda da Kur’an bize yol göstermektedir:
Kur’an’ı Okumak ve Anlamak için Acele etmemek:
وَكَذَلِ 03;َ أَنزَلْن 14;اهُ قُرْآنًا عَرَبِيّ 11;ا وَصَرَّف 18;نَا فِيهِ مِنَ الْوَعِي 83;ِ لَعَلَّه 15;مْ يَتَّقُو 06;َ أَوْ يُحْدِثُ لَهُمْ ذِكْرًا
فَتَعَال 14;ى اللَّهُ الْمَلِك 15; الْحَقُّ وَلَا تَعْجَلْ بِالْقُر 18;آنِ مِن قَبْلِ أَن يُقْضَى إِلَيْكَ وَحْيُهُ وَقُل رَّبِّ زِدْنِي عِلْمًا
(Resûlüm!) Biz onu böylece Arabî bir Kur'an olarak ortaya çıkarttık ve onda ikazları tekrar tekrar açıkladık. Umulur ki onlar sorumluluklarının bilincide olurlar; yahut da o (Kur'an) kendileri için bir ibret ortaya koyar.
Gerçek Yönetici olan Allah çok yücedir. Sana vahyi tamamlanmadan önce Kuran'ı (okumak/anlamak için) acele etme ve, "Rabbim, bilgimi arttır," de. 20/113-114
Resululullah (sav) ve ilk muhatapların çoğunluğu Arab olduğundan ve Ehl-i Kitab olarak tanımlanan Yahudi ve Hristiyanlar da o bölgede yaşamaları dolayısyla Arabî kültüre dahil olduklarından Kur’an sadece dil olarak değil içerik olarak ta ilk dönem Arabî kültürünün rengini alarak, o kültürün anlam dünyasına yönelik mecaz, örnekleme ve gündemleri önceleyerek ortaya çıkmıştır/inzal olmuştur. Arabî kültür dünyasının soruları ve sorunlarına yönelik cevapları, o kültürün tarihsel hafızasında yer alan kıssaları muhataplarına anlatmıştır. Bu da Kur’an’ın apaçıklığının bir gereğidir. Bu Arabî zemin ve arka fon içerisinde ise evrensel ahlak hükümlerini tüm insanlığa vaaz etmiştir. İşte böylesi bir süreçte aşama aşama indirilen/ortaya çıkarılan Kur’ân’ı aşamalı ve yaşayarak anlamak esastı. Bu sebeple Hz. Peygamber’in Kur’an’ın mesajını okumak ve anlamak yolundaki aceleciliğinin önüne geçilmesi için yukarıdaki ayetlerle uyarıldı. Onun şahsında tüm müminler de bu uyarıya muhatap kılındı. Yani bugün Kur’an’ı okuyup anlamaya çalışan bizler acele ederek ayetleri teorik ve parçacı bir zeminde değerlendirmemeli, her ayetin bir safhaya binaen ortaya çıktığı dolsyısıyla o safhaya gelmeden tek başına bir ayetin anlamanın yanlış anlamalara sebep olabileceği bu sebeple ilgili konuyla ilgili diğer tüm ayetleri Kur’an bütünlüğü içinde değerlendirmek gerektiği uyarısında bulunulmaktadır. Bunun için vahiy tamamlanmadan önce yani Vahyi bütünlük sağlanmadan önce Allah’tan İlmi (vahyi bilgiyi ve hikmetli bakışımızı) arttırması için duada bulunmak gerekir. Resulullah’ın şahsında ortaya konan bu uyarı ve örneklik (sünnet) tüm müminlere bir ihtardır. ( “Kur’an’ın Hz. Muhammed’i”, Bülent Şahin Erdeğer)
Vakitler konusuna dönersek Rabbimize hangi vakitlerde yöneleceğimiz konusunda Kur’an’ı parçacı okumamalıyız. Böylesi okumalar kimini 2 kimini 3 kimini 6 vakite götürebilmektedir. Oysa bütünlüklü okumak ve hiçbir ayet grubunu tek başına değerlendirmemek esas olmalıdır.
وَأَقِمِ الصَّلاَ 77;َ طَرَفَيِ النَّهَا 85;ِ وَزُلَفً 75; مِّنَ اللَّيْل 16; إِنَّ الْحَسَن 14;اتِ يُذْهِبْ 06;َ السَّـيّ 16;ئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاك 16;رِينَ
(Ey Muhammed!) Gündüzün başında ve sonunda, bir de gecenin yakın züleflerinde salat et! Zira güzel fiiller günahları siler. İşte bu, anlayanlar için (çok güzel) bir öğüttür.11/114
Ve ekimis salate tarafeyin nehari ve zülefem minel leylv innel hasenati yüzhibnes seyyiat zalike zikra liz zakirin
11/114 ayetini tekrar okuduğumuzda göreceğiz ki Gündüzün iki tarafı
1.Taraf: Tanyerinin ağırmasıyla yani alacakaranlığın aydınlanmaya doğru başlamasıyla Güneşin ışıklarıyla ve kendisiyle beraber doğduğu an.
2. Taraf: 1.taraftaki sürecin tersine işlemesi yani Alacakaranlığın kararmaya doğru başlamasıyla Güneş’in tamamen ışıklarıyla ve kendisiyle beraber battığı an.
Yani 1.taraf Sabah 2.taraf ta Akşam namazını ifade etmektedir. Gecenin Gündüze yakın zülefleri nedir? Bu zamanlama tabiri de kanaatimizce Yatsı namazını ifade etmektedir.
Elmalılı daha farklı bir bakış açısı getirerek Zülef’in Arapça gramer yapısı dolayısıyla çoğul olarak en az üç vakte işaret ettiğini belirtmekte ve Fecr namazının da gece namazlarından olduğunu dolayısıyla ayette geçen iki tarafın Öğle ve İkindi züleflerin de Akşam-Yatsı ve Fecr namazları olduğunu düşünmektedir. Bu yaklaşımla baklıldığında sadece bu ayetten dahi 5 vakit salat emri çıkmaktadır. En Doğrusunu Allah bilir.
أَقِمِ الصَّلاَ 77;َ لِدُلُوك 16; الشَّمْس 16; إِلَى غَسَقِ اللَّيْل 16; وَقُرْآن 14; الْفَجْر 16; إِنَّ قُرْآنَ الْفَجْر 16; كَانَ مَشْهُود 11;ا
Ekimes salate li düluküş şemsi ila ğasekil leyli ve kur'anel fecr inne kur'anel fecri kane meşhuda
Güneşin batıya yönelmesinden, gece karanlığı bastırıncaya kadar salatı ve fecr okumasını da yerine getir. Çünkü fecir Kur’an’ının şahitleri vardır. 17/78
Güneşin batıya yönelmesi (sarkması)è İkindi
Karanlığın bastırması yani Leyl’(Gece)ye giriş èAkşam
وَمِنَ اللَّيْل 16; فَتَهَجّ 14;دْ بِهِ نَافِلَة 11; لَّكَ عَسَى أَن يَبْعَثَ 03;َ رَبُّكَ مَقَامًا مَّحْمُو 83;ًا
Sana(Resullüğüne) mahsus olmak üzere gecenin bir kısmında Teheccüde kalkıp Kur’ân oku.. Böylece Rabbinin seni makam-ı mahmûda eriştireceğini umabilirsin. 17/79
Ayet bağlamında okunursa diğer şeriatlardan ayrı olarak Resul’e has olarak yani Resul’ün temsil ettiği Kur’an ümmetine has olarak gece (yatsı) namazı emredilmiştir.
حَافِظُو 75;ْ عَلَى الصَّلَو 14;اتِ والصَّلا 14;ةِ الْوُسْط 14;ى وَقُومُو 75;ْ لِلّهِ قَانِتِي 06;َ
Namazlara ve orta namaza devam edin. Gönülden bağlılık ve saygı ile Allah’ın huzuruna durun. 2/238
2/238 ayetindeki “Salat’ul Vusta” tabiri lafzen anlaşılırsa yani ayrı bir namaz vakti olarak o halde bu ayetten en az 4 vakit namazın varolduğunu anlarız. Çünkü Namazlar olarak Türkçeye çevrilen ifade “Salavât”tır ve bu çoğul ifade en az 3 Salat için kullanılır. Böylece anlam şöyle olur: “3 Namaza ve Orta Namaza devam edin” oysa Vusta-vasat terimini mecazen de anlamak mümkündür Vusta’nın mecaz anlamı dengeli-kararlı olmaktır. “Vasat Ümmet” kullanımında olduğu gibi. O halde anlam şöyle olur: “Namazlara ve Namazlarda dengeli-sürekli-kararlı olmaya dikkat edin” bu anlamı dikkate alırsak ta Kur’an’dan her halde 2 vakit namazı anlamak imkansızlaşır.
Daha önce belirttiğimiz gibi Kur’an’da namaz vakitlerini bütüncül bir formülle bulmak imkansızdır. Vakitler fonksiyonel olarak yaşanan uygulamaya yönelik inmişlerdir. Yani Resul’ün uygulamaları Kur’an tarafından tasdiklenmiştir. Yani Resul kılınmakta olan namazı yani tesbih(tenzih)-salat-zikir-secde-qıyam-rüku bütünlüğünü devam ettiriyor bu sırada da zorluklarla karşılaşıyor bu zorluklara karşı Rabbine sığınarak güç buluyor bu güç bulması Kur’an’ın filanca vakitlerinde kıl -kılmaya devam et- sürekli ol gibi teşvikleriyle de tasdikleniyordu. Allah’ı tesbih/tenzih etmeden Allah’a salat edilemeyeceğinden, Salat Allah’a tesbih etmek anlamına geldiğini Kur’an’ın bütünlüğünden anlıyoruz. Eğer parça parça ayetleri bir formül gibi algılamaya çalışırsak Kur’an’ın hangi zemine ve neden indiğine dikkat etmezsek bütünsel, şekli bir namazın da varolduğunu söyleyemeyiz. Çünkü Salat tek başına dua etmek anlamına gelir, ayrıca secde, ruku ve kıyam da ayrı ayrı zikredilmiştir dolayısyla pekala birisi çıkıp sadece secde edip salat ettiğini ileri sürebilir! Oysa bu bütünlük yani bizim namaz olarak algıladığımız Vahyin sosyalleşmesinin-Allah ile olan iletişimimizin günün belirli vakitlerinde ifadesi-dışavurumu-simgesi olan bir ritüel yani NAMAZ’ın uygulamayla bize ulaştığı Allah’ın da bu uygulama devam ederken uygulamayı yapan Resul’ü desteklemek ve onaylamak için fonksiyonel olarak namaz hakkında konuştuğunu gözardı etmemeliyiz.
Toparlayacak olursak Resulullah İslami mücadele sürecinde Yaşamlaştırmakta bu süreç içerisinde İlahi destek-tasdiklemelerle tesbih/tenzih/sücûd/salat/ruku/qıyam/ziqr’ler yönlendirilmektedir. Bu yönlendirme ile
(1)Sabahları (Fecr),
(2)Öğle Vakitleri,
(3) Öğleden güneşin sarkmaya başladığı ikindi vakitleri,
(4)güneşin batıp hava kararmaya başladığı akşam vakitleri ve
(5)yıldızların çıkıp gecenin karanlığını bastırdığı gece (yatsı) vakitlerinde tesbih/tenzih/sücûd/salat/ruku/qıyam/ziqrlerle geçirilmesi gerektiği Kur’an tarafından tasdiklenmiştir.
5 Vakitte Kıyamla başlayıp Ruku ile süren Secdelerle meyve veren ve oturuşla son bulan Rabbimizi tesbih/tenzih/ayetlerini Zikir/Kendisiyle Salat içinde olmak ümidiyle!
__________________ 6-Şüphesiz, inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar.Bakara suresi
|