خُلْق
H_l_k
Halka kelimesi mehluke anlamında da kullanır. Halka ile hulka aynı köktendir.
4. Ve inneke le'ala hulukın 'azıymin.
68 Kalem 4 Ve sen yüce bir ahlaka sahipsin.
Halaka da insanın ahlakıyla kazandığı erdemlere denir. Kaynak: mürfredat rağıp el_ısfahani
Halık : ( خَلَقَ; ) yaratmak; ( خَلْق ) şekil vermek;
“yaratan” her türlü mahkûku yaratan yüce Allah’ın sıfatıdır.
Halka:
“mahlûk” canlı ve cansız yaratılmış bütün mevcudat.
Hulk: خُلْق; [Cogul] اَخْلاَق huy; yapı; mizaç; خَلُقَ; u (خَلاَقَة) uymak; uygun olmak;
تَخَلَّق 14;; (…e göre) ب şekil almak; sinirlenmek;
“Ahlâk” insanın davranışlarının, fiillerinin tamamını ifade eder.
(Ahlâk, Arapçada seciye, tabiat, huy gibi manalara gelen hulk, veya huluk kelimelerinin çoğuludur.
Arapçada insanın fiziki yapısı için halk, manevi yapısı ve davranışları için hulk kelimeleri kullanır.
Başta hadisler olmak üzere hulk ve ahlâk kelimeleri İslami kaynaklarda iyi ve kötü huyları ifade için kullanılır.
İyi huylar ve erdemli davranışlar için “husnul_ hulk” “mehâsunu’l ahlâk,” “mekarimu’l_ahlak”, el ahlâku’l_hasane”, “el ahlâku’l hamide” gibi, ifadeler, kötü huylar içinse sûü’l_ahlâk”,el ahlâku’z_zemime”, el ahlâku’s_seyyie”, gibi ifadeler kullanılmıştır.
Ahlak kelimesinin yabancı dildeki karşılığı “morals”veya “ethics” kavramlarıdır. Moral veya ethical, doğru davranışa uygun anlamına gelir. Ahlak, insan ilişkilerinde “iyi” veya “doğru” veyahut “kötü” veya “yanlış” olarak adlandırdığımız değer ve yargılarını ifade eder.pr.dr.talip özdeş.)
Ahlakın tanımı da değişir her kes için uygun görülen bir ahlak tanımı olmamakla birlikte, çeşitli görüşlerin üzerinde durdukları noktaları birleştirerek şöyle bir tanım yapıla bilir: Ahlak, kişinin doğuştan getirdiği gizli güçler (Potansiyel) ile toplumda var olan iyi-kötü ya da doğru-yanlış gibi kavramların, kişinin kendisi tarafından oluşturulan
”huy “,”inanç “,”tutum “ve “ adet “ gibi, özellikle manevi varlığını belirleyen davranışların tümüdür. Ahlak değerleri, nesnel değil; göreseldir. Bunlar, bizim nesnel dediğimiz değerlerden ayrıdır.
Ahlâk; huy, tabiat, seciye, insanın manevî nitelikleri, tutum ve davranışları gibi manalara gelir.”
İslam ahlakı ile ahlaklanmaya gelince, insan fıtratında var olan bütün güzel değerlerin, Salih amellerin insan bünyesinde toplanmasının adıdır.
Peygamberlerin geçmişine baktığınızda hepsinin temiz bir hayatının olduğunu görürsünüz. Peygamberimiz peygamber olmadan önce de emin kişiliği ile tanınırdı. Müşrikler ona bu kimliğinden dolayı güvenirlerdi.
İmana giden yol, temiz bir ahlaka sahip olmaktan geçiyor. Temiz ahlaka sahip olanlarda imana doğru yol alıyor. Biri diğerini tamamlayan ikili.
68/3 Senin için kesintisiz bir ödül var.
68/4 Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.
68/5 Yakında göreceksin, onlar da görecekler,
68:6 hanginiz(in) akıldan yoksun olduğunu.
68/7 Senin Rabbin, evet O'dur kendi yolundan kimin saptığını en iyi bilen. Ve O'dur kimin doğruya ve güzele kılavuzlandığını en iyi bilen.
68/8 O halde, yalanlayanlara itaat etme.
68/10-14 Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.
“kesintisiz bir ödül var”.
Ayetlere baktığımızda da görüyoruz ki, Allah cc ahlaka vurgu yaptıktan sonra. Yüce Ahlaktan mahrum olanların, kesintisiz ödülden yoksun olduğunu belirtiyor. “Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen” kişilere yani, ahlaktan yoksun insanlara uyma diyor.
“aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya” aşırı giden aşırılık evet, aşırılık ne yazık ki toplumu bozan fiillerden en önemlisi beklide. Günlük hayatta o kadar aşırılıklar var ki
Giyimde aşırılık, yemekte aşırılık, günlük ihtiyaçlarda aşırılık,vs işte bu aşırılıklar insanları zamanla İslam ahlakından uzaklaştırıyor.
Tok açın halinden anlamaz hale geliyor. Aradaki mesafe o kadar çok açılıyor ki dengeler bozulmaya zengin iyice zengin fakir de iyice fakir oluyor. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Sözü artık hiçbir şeyi ifade etmez hale geliyor. Bu gün komşusunun açlığından rahatsız olmayan, yarın düşene bir tekmede ben vurayım mantığına ulaşıyor. Oysa insanın bu gün yaptığı her güzel amel yarın daha güzele ulaşmasını sağlar. Yaptığı her çirkin, bencil hareketlerde yarın daha çirkine ulaşmasını sağlar.
bencillik demişken,Dinlediğimde çok duygulandığım bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tarımcılıkla uğraşan iki kardeş varmış. Biri evli diğeri bekâr ve bunlar toplanan mahsulde ve karda ortaklarmış. Bekâr olan bir gece yatağına yatarken ben bekârım mesul olduğum çocuklarım da yok aslında ağabeyimin benden çok paraya ihtiyacı var diyip ertesi gün topladığı mahsulden bir çuval abisinin ambarına taşımış ve bu her gün böyle devam etmiş. Ağabeyside aynı şekilde ben evliyim çocuklarımda var bir gün başıma bir hal gelirse bana bakacak çocuklarım ve eşim var kardeşimin benden çok paraya ihtiyacı var demiş ve o da kardeşi gibi her gece ambarından bir çuval mahsulü kardeşinin ambarına taşıyormuş. İki kardeşte her gece kardeşine mahsul vermesine rağmen hiç eksilmediğini fark etmişler ve çok şaşırmışlar.
bir gece iki kardeş çuvalları taşırken çarpışmışlar ve birbirlerine sarılarak ağlamışlar ne mutlu bana ki sen benim ağabeyimsin diğeri de aynı sözleri tekrar etmiş.
Buradan insanların birbirine güven duyarak yaşamasının ne kadar güzel olduğu, bencil, aşırı hırslı yalnızca kendi egolarını düşünen insanların da her zaman mutsuz olduğu dersini çıkara biliriz.
Hikayeyi tersine çevirecek olursak, kardeşlerin yaşadığı bu mutlu anı ve birbirlerine duydukları güveni asla tadamayacaklarını görürdük. Ne kadar güzel ahlak örneği değil mi. Güzel ahlak mutluluğu beraberinde getiren bir fiildir.
Giyim ve kuşamda aşırılık derken de, soyunmayı o kadar abarttık ki karşı tarafın suç işlemesine katkıda bulunmuş olduk. Yaptığımız her doğru davranış, bir sonraki güzele götürür demiştik. İnsanlar yavaş yavaş soyunmaya başladı azıcık tan bir şey olmaz, biraz daha biraz daha derken deyim yerinde ise çıplak olarak sokağa çıkmaya başladılar. Göz görünce beyinde alışıyor. Eskiden sanatçı sanatı ile pirim yapar ve gündemde kalırdı şimdi ise kim daha fazla soyunuyorsa pirimi o yapıyor.
Reklam için özel hayatını gözler önüne seren, insanların özel hayatı ile yakından ilgilenen, falancanın filancanın özel hayatına girerek röntgenleyen ve bunun adını da meslek koyan insanların ahlakı ne kadar sağlam dersiniz.
Tv kanallarını hınca hınç dolduran hanımları da unutmamak lazım. Kim kimle yaşıyor kim kimi aldatmış, hangi ünlü evlenmiş vs.. Dedim ya ahlak kuralları o kadar dejenere oldu ki artık insanların vakitlerini anlamsız ve boş şeyler le doldurduğu anaların, yarının gençleri olan çocuklarımızı yüce ahlak üzere yetiştirmek kaygısı, yerini insanların özel hayatlarını araştırmak alırsa, gençlerimizde kendini elbette uyuşturucu batağında bulacak, cinselliği de daha ortaokul çağlarında yaşamaya başlamış olacak.
Önce fert olarak, sonra toplum olarak kendi elimizle yaptığımız yanlış hareketlerden dolayı yarınımızın bozulmasını sağlıyoruz.
Aile toplumun en dinamik yapı taşıdır. Bir ailede ahlak kuralları yerli yerinde işliyorsa, sevgi ve saygı kaybolmamışsa, anne ve babalar çocuklarını kuran çizgisinde yetiştiriyorsa, nasihat ve öğütleri peygamberlerin yaşam tarzından örnekler ise o ailede yetişen çocuklar, yarının sağlıklı bir ferdi olacak ve her bir fert başka bir sağlıklı ferdin yetişmesini sağlamış olacak. Böylece sağlıklı nesiller yetişmiş olacak. Çanakkale’ye evladını kurbanlık kuzu gibi saçlarına kına yakarak gönderen anneye dikkatlerinizi çekerim. Çanakkale’yi geçilmez kılan bu ahlaktı
Ama böyle yapmaz da birinci dereceden sorumlu olduğumuz çocuklarımızı İslam ahlakı üzere yetiştirmek yerine, bozulan toplumun bir ferdi de biz olursak yarın sağlıklı nesiller nasıl bekleriz.
Sağlam binalar sağlam temellerden oluşur. Depremde yıkılmayan binaların kolonları ve temelleri sağlamdı.
Bir toplumda hırsızlık, yolsuzluk, haksızlık, ahlaksızlık artmışsa birey olarak hepimizin suçu var demektir
31/17 "Ey oğulcuğum! Namazı kıl, uygun olanı buyurup fenalığı önle, başına gelene sabret; doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir."
31/18 "İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez."
31/19 "Yürüyüşünde tabi ol; sesini kıs. Seslerin en çirkini şüphesiz merkeplerin sesidir."
Evet, lokman as. oğluna verdiği nasihatte namaz emrini görüyoruz. Namaz, insanı çirkinliklerden, fenalıklardan aşırılıktan alıkoyar.
29/45 Kitap'tan sana vahyedileni oku. Namaz da kıl. Çünkü namaz , çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın Zikri/Kuran’ı daha büyüktür. Allah, neler yaptığınızı biliyor.
Yaptığımız her çirkinlik, bencillik, kötülük, biraz daha ayaklarımızın kaymasına yarın daha büyük kötülükler yapmamıza sebep olacaktır. Çünkü hiçbir insan bir den bire kaymaz bu gün yaptığı kötü işler, fiiller onun, yarın doğru yoldan sapmasına neden olur.
Bu gün çok küçük diye ifade edilen günahlar, yarın büyük günaha dönüşür. Önemsemediğimiz basit şeyler hayatımızın akışını değiştirebilir. Yalanı ele alalım, bir yalan her zaman başka bir yalanı doğurmuyor mu? Yalanın beyazı pembesi mi olur. Yalan her zaman yalandır. İnsanlar yalan söylerken bile kılıfını uyduruyor. Beyaz yalan diyerek bir çok hataların oluşmasını sağlıyor.
İnsan, bünyesinde çirkinlikler, kötülükler barındırıyorsa, güzele ve iyiliğe ulaşamaz. Fakat niyeti ve yaşantısı temiz ise güzele ve iyiliğe mutlaka ulaşır. Ormanda piknik yapıp, çöpleri toplayıp çöpe atmak, yolda yürürken yol ortasındaki taşı alıp kenara koymak, umuma açık alanlarda açık kalan bir çeşmeyi kapamak, parklarda çekirdeğin kabuklarını yere atmamak, yağmurlu havalarda su birikintisi olan yerden geçerken, yayaların ıslanacağını hesap edip yavaşlamak. bunların hepsi birer güzel ahlak örneği değimlidir?ve bu güzellikler de insanı her zaman daha güzele ulaştırır.
Aslında kuran’ı hayatımızın her alanına sokarsak zaten güzele ve doğruya ulaşmış oluruz. Çünkü Rabbim o kadar güzel anlatmış ki doğruya ve güzele giden yolu. Sadece kurana göre yaşamak, insanı her zaman doğruya götürüyor.
95:4 Gerçek şu ki biz insanı en güzel şekilde yaratırız,
95:5 ve sonra onu aşağıların en aşağısına indiririz,
95:6 iman edip doğru ve yararlı işler yapanlar hariç: onlar için kesintisiz bir ödül vardır!
95:7 Öyleyse, (ey insan,) nedir bu ahlakî değerler sistemini yalanlamana yol açan?
95:8 Allah hükmedenlerin en adili değil mi?
Bizi insan kılan, değer yargılarımız, ibadet ve amellerimizdir. Düşünme, bilgi edinme, üretme bunlardan soyutlanınca, insan olma sıfatından sıyrılmış ve aşağıların aşağısı konumuna inmiştir.
7/179 Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar.
Kur’an ayetlerine baktığımızda, akletmeye yönelik ayetlerle birlikte kalbe de atıf yapılmıştır. Çünkü düşünme eylemi kalp ile bağlantılıdır. Olumlu manada akleden hidayeti bulan insan, olumsuz manada akleden ise asla hidayeti bulamayan insandır.
22/46 Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar, kulakları olsun da onlarla duysunlar. Şu bir gerçek ki, kafadaki gözler kör olmaz ama göğüslerin içindeki gönüller körleşir.
26/89 "Yalnız temiz bir kalple Allah'a varan kurtulur."
Kalbi temiz olanların kurtuluşundan bahsederken, içi kötülük dolu, münafık, haset dolu, kalbi kararmış insanlardan da bahseder.
18/28 Benliğini, sabah-akşam yüzünü isteyerek rablerine yalvaranlarla beraber tut. İğreti dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırıp uzaklaştırma. Ve sakın, kalbini bizim Zikri'mizden/Kur'anımızdan gafil koyduğumuz, boş arzularına uymuş kişiye boyun eğme. Böylesinin işi hep aşırılıktır.
Rabbim güzel ahlak üzere olan kullarından eylesin inşallah.
Allah’a emanet olun.