Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Nisa-34. ayetin anlaşılmasını zorlaştıran çeviri hataları ve bu anlayışın olumsuz sonuçları:
1-Ayette geçen Er-ricâl'in (erkeklerin) kadınların kocaları, kadınların da erkeklerin karıları olarak anlamak. Böylece ayetin kapsamını daraltmak.
Bu anlayışın, kocasız kadın ve kızları ayetin kapsam alanının dışında tutması, onların işleyecekleri endişe edilecek nuşuzunu, kim, nasıl, söz konusu cezalarla cezalandıracak? Diğer yandan zalim kocanın, saliha karısına kasıtlı veya kıskançlığından suç isnat edip ceza uygulamasnın / zulum etmesinin önüne kim nasıl geçecek? Bu ayetin, bu şekilde anlşılmış ve yürürlüğe girmiş olmasının, kadınlara yapılan zulumdaki payı korkunç büyük olmuştur. Asırlardır bu anlamıyla bu ayet sayesinde Allah adına kadınlara zulum yapılmaktadır. Bu da her asırda İslam'ın yüz karası ola gelmiştir.
Ayette, iki grup kadından bahis var; Birincisi, Allah'ın koruduğuna, içtenlikle, dürüst, inançlı/itaakar/bağlılık gösteren muhafazakar kadınlar, diğeri de fuhşa meyilli piyasa kadınları. Fuhşu önlemek için bu kadınların göz altına alınması gerekiyordu.
Ayette söz konusu adamlar, bu kadınların kocaları olmadıkları gibi, bu kadınlar da onların karıları değiller. Adamlar, görevli (kolluk kuvvetleri), kadınlar da suça meyilli kadınlardır.
2- "FE'İZÛ hunne VEH'CCRÛ hunne fil'medâci'i VEDRiBÛ hunne..." fiileriyle önerilen söz konusu suçu önleleyici tedbirlerin yanlış anlaşılmış olması.
Bu filler şöyle anlaşılmalıdır: Onları UYARIN (tehdit ve korkutma anlamında uyarı) ve onları yattıkları yerlerde GÖZ ATINDA TUTUN ve/yani onları KAPATIN/HAPSEDİN! (Devamı) Şayet yola gelir, itaat ederler ise, onları serbest bırakın, onlara başka bir yaptırım uygulamayın!.. (Peki ya yola gelmez kötü fiillerine devam ederlerse, o zaman da başka daha etkin yaptırımlar uygulayın! Rusya'nın dağılmasıyla Türkiye'nin sahil şehirlerini bir anda fuhuş mekanları haline getiren nataşaları hatırlayın).
Bu yanlış anlamın daha çok arızalarını tesbit etmek mümkündür. Ben sözü daha fazla uzatmadan arkadaşların düşünce ve değerlendirmelerine sunuyorum.
Nisa-34. ayetin anlaşılmasını zorlaştıran çeviri hataları ve bu anlayışın olumsuz sonuçları:
1-Ayette geçen Er-ricâl'in (erkeklerin) kadınların kocaları, kadınların da erkeklerin karıları olarak anlamak. Böylece ayetin kapsamını daraltmak.
Bu anlayışın, kocasız kadın ve kızları ayetin kapsam alanının
dışında tutması, onların işleyecekleri endişe edilecek nuşuzunu kim
nasıl, söz konusu cezaları verecek? Diğer yandan zalim kocanın, saliha
karısına kasıtlı veya kıskançlığından suç isnat edip ceza uygulamasnın
/ zulum etmesinin önüne kim nasıl geçecek? Bu ayetin, bu şekilde
anlşılmış ve yürürlüğe girmiş olmasının, kadınlara yapılan zulumdaki
payı korkunç büyük olmuştur. Asırlardır bu anlamıyla bu ayet sayesinde
Allah adına kadınlara zulum yapılmaktadır. Bu da her asırda İslam'ın
yüz karası ola gelmiştir.
Ayette, iki grup kadından bahis var; Birincisi, Allah'ın koruduğuna,
içtenlikle, dürüst, inançlı/itaakar/bağlılık gösteren muhafazakar
kadınlar, diğeri de fuhşa meyilli piyasa kadınları. Fuhşu önlemek için
bu kadınların göz altına alınması gerekiyordu.
Ayette söz konusu adamlar, bu kadınların kocaları olmadıkları gibi,
bu kadınlar da onların karıları değiller. Adamlar, görevli (kollu
kuvvetleri), kadınlar da suça meyilli kadınlardır.
2- "FE'İZÛ hunne VEH'CCRÛ hunne fil'medâci'i
VEDRiBÛ hunne..." fiileriyle önerilen söz konusu suçu önleleyici
tedbirlerin yanlış anlaşılmış olması.
Bu filler şöyle anlaşılmalıdır: Onları UYARIN ve onları yattıkları
yerlerde GÖZ ATINDA TUTUN ve/yani onları KAPATIN/HAPSEDİN! (Devamı)
Şayet yola gelir, itaat ederler ise, onları serbest bırakın, onlara
başka bir yaptırım uygulamayın!.. (Peki ya yola gelmez kötü fiillerine
devam ederlerse, o zaman da başka daha etkin yaptırımlar uygulayın!
Rusya'nın dağılmasıyla Türkiye'nin sahil şehirlerini bir anda fuhuş
mekanları haline getiren nataşaları hatırlayın).
Bu yanlış anlamın daha çok arızalarını tesbit etmek mümkündür. Ben
sözü daha fazla uzatmadan arkadaşların düşünce ve değerlendirmelerine
sunuyorum.
Muhabbetle. Abdurrahman
selam abdurrahman bey... sizin bu yaklaşımınız da gayet güzel... benim itirazım sadece şu yönde olabilir... sizin bence de yerinde olan bu yaklaşımınızı tek doğru olarak görüp diğerlerini zulme sebeb olarak belirtmeniz... yada ayet böyle anlaşılmalıdır yerine ben böyle anladım deseniz... yada bakın ayetin kaçırılan bir noktası da şurası deseniz... ben bu ayeti böyle anlayanlarda var derim... ve bence de er ricali sadece kocalar olarak anlamak yerine tüm erkekler olarak anlamak daha yerinde... sabah saatlerinin bereketinden istifade etmişsiniz... allah ilminizi ve anlayışınızı artırsın...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba
Sayin Abdurrahman bey sizin anlayisiniza uygun olan tercumeyi yazarmisiniz. Soylediklerinizin ayetin tercumesine nasil yansidigini bu sekilde daha iyi bir sekilde gorebiliriz.
Katılma Tarihi: 16 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam melekisrafil,
Ben ne senin ne de başkasının müslümanlığını sorgulayacak veya bu konuda yargılayacak değilim. Sonunda ayeti yazmışsınız. Allah razı olsun. İşte bu şekilde tartışmak güzeldir. Burada bulunma amacımız birşeyler öğrenmek ve bildiklerimizi paylaşmak ise üslup bu şekilde olmalıdır. Ama kimseyi dinsizlikle itham etmeden.
Ayet şöyle (Diyanet Meali):
Nisa 34: Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.12 Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı13 korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.14 Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.
Ayette; Allah’ın insanları bazı özellikleri ile birbirinden üstün kıldığı belirtiliyor. Erkeklerin bu nedenle ve kendi mallarından harcamalarından dolayı, kadınların koruyucusu olduğu vurgulanıyor.
“İyi kadınlar itaatkardırlar” diyerek eşler arasındaki uyumdan bahsediliyor. Erkek evin geçimini sağlayacak, kadında kocasıyla uyumlu yaşayacak. Kocasının namusunu koruyacak ve Kocasının istemediği kişileri eve almayacak. Geçimsizlik çıkaran kadınlar için ise neler yapılması gerektiği anlatılıyor.
Bu ayet üzerinde tüm İslam aleminde çeşitli tartışmalar olmuş özellikle, dövün ifadesi üzerinde durulmuştur. Ayetin evlilik hukuku ile ilgili olduğu görülmektedir.
Sizin, Kadın sadece üç şeyde mutlaka kocasına itaat edecektir, dediğiniz üç maddeden (Yatağına çağırıldığı zaman gelmiyorum diyemez. Kocasının izni olmadan eve kimseyi alamaz. Kocasının izni olmadan bir başkasına gidemez.) bu ayette açıkça bahsedilmemektedir. Ama Peygamberimizin veda hutbesinde bu konuda şöyle bahsedilir;
“O halde ey insanlar! Hanımlarınızın sizin üzerinizde bir hakkı bulunduğu gibi sizin de onlar üzerinde bir hakkınız vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız, sizden başka bir erkeğe yaygınızı (döşeğinizi) çiğnetmemeleri ve sizin hoşlanmadığınız herhangi bir kimseyi izniniz olmadan evlerinize sokmamaları ve çirkin fiil ve hareketlerde bulunmamalarıdır…. Kadınlara iyi davranınız, çünkü onlar size sığınmış, himaye ve muhafazanıza girmiş kimselerdir.... Onları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Kadınlar konusunda Allah’tan korkunuz ve onlara iyi davranınız....”
Bu konuşma, veda haccında yapıldığına göre, Nisa 34. ayetin nüzulünden sonra olduğu da açıktır. Buna göre Hz. Peygamber’in, yukarıda kaydettiğimiz ayette geçen kadının geçimsizlik çıkarmasını (nüşûzu),
1-Kocasının yaygısını (yatağını) ondan başkasına çiğnetmesi,
2-Erkeğin hoşlanmadığı herhangi bir kimseyi onun izni olmadan evine alması ve
3-Çirkin fiil ve hareketlerde bulunması olarak açıklamıştır diyebiliriz.
Bu üç madde, kadının, kocasının hoşlanmadığı bir erkeği evine alması olarak özetlenebilir.
“Yatağına çağırıldığı zaman gelmiyorum diyemez” ifadesi sadece hadiste yer alır. Bu hadisleri daha önce yazmıştım. Tekrar etmiyorum. Veda hutbesi de bir hadistir diyebilirsiniz. Doğru ama veda hutbesini binlerce Müslüman dinlemiştir ve Ehli Beyt konusu dışında rivayetlerin hiçbirinde bir fark yoktur.
Elbette, eşlerin birbirinin cinsel yönlerinden yararlanma hakları vardır. Eşlerin birbirinden cinsel birleşme isteme hakları vardır.
Hanefi ve Şâfiilere göre kocanın evlilik süresinde karısı ile bir defa cinsel birleşmede bulunmuş olması, hukuken yeterli sayılır. Evlilik kocanın iktidarsızlığı nedeniyle amacına ulaşamamışsa kadının evliliği feshettirme hakkı vardır. Birden çok cinsel birleşme ise evliliğin devamını sağlaması bakımından gerekli görülmüştür.
Şâfiîlere göre, bir defa cinsel birleşme vacib olur. Çünkü bu kocanın hakkıdır. Bundan sonrası, kiralanan evi oturmadan kendi haline bırakmak gibi, kadını da bırakmak caiz olur. Çünkü cinsel birleşmeye davet eden şehvet ve muhabbettir. Bunu ise vacib kılmak mümkün olmaz.
Hanbelilere göre, kocanın karısı ile özür bulunmadıkça en az dört ayda bir defa cinsel temasta bulunması gerekir. Çünkü "ilâ" yemini için belirlenen süre bu kadardır (bk. el-Bakara, 2/226-227).
Ama burada gözden kaçan bir husus kadının cinsel isteğidir. Sadece erkek üzerinden düşünmek yanlıştır. Çünkü eşlerin birbirinin cinsel yönlerinden yararlanması karşılıklı haktır. Kadın istediği zaman koca yatağa gelmezse ne olacak. Bugün bilimin ışığında biliyoruz ki kadınların şehvet duyguları özellikle aybaşı halinin sona ermesinden sonra artmaktadır.
Erkeğin böyle bir itaatı yok mudur? Kadın bu durumda başka bir erkeğe meylederse ne olacak? Bu durumda, zina ettiği zaman kadını zinaya teşvik eden / mecbur kılan kimdir sizce?
Görüldüğü gibi bu ayette karı-kocanın uyumlu bir evlilik yapabilmesi için, erkeğin evi geçindirmesi, kadının da kocasına karşı saygılı olması anlatılıyor. “Yatağına çağırıldığı zaman gelmiyorum diyemez” ifadesini bu ayete dayandırmak hatalıdır.
Katılma Tarihi: 25 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 55
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
melekisrafil Yazdı:
yakamoz Yazdı:
Selam,
Allah adına yalan söz isnad eden, O'nun demediğini Allah emretti diyenden daha zalim kimdir? Benim inandığım Allah bu tip kişilere karşı yumuşak davranmayı emretmiyor. Bu şahıs arınma, öğrenme niyetinde olsaydı dediklerinize katılabilirdim ancak malesef durum hiçte öyle içaçıcı değil ve bu zihniyetle bu arkadaş gelecekte vaad etmiyor.
Açtığı başlıkla hakkında bilgi sahibi olmadığı birine iftira attı, şimdide Allah'a iftira atıyor. Ben bunu kendi adıma kabullenemem. Siz herşey normalmiş gibi alttan alıp hakaretlere eyvallah demeyi kabulediyorsanız bu elbette sizin kendi tecihinizdir.
___________
Yalan ve iftira etmeye doymadınmı?.En az on tana email yazdın,Bana hakaret ettin,Buna hakın varmıydı?.Bana yazma,yazacaksan ya başkasına veya ortaya yaz dedim.Binbir kaçamakla,yumurtlamaya çalıştın.Ayıp değilmi?.Nasıl müslümansın?,Nasıl hanifsin?,Anlıyamadım.
Kadının itaati hususunda ayet istedin,kendin bul dedim kurtulamadım.Şimdi bir tane gönderiyorum.Biliyorum sen başkalarının yorumlarınıda kabul etmezsin.Çünkü sen çoook zekisin.Buyur.
(NİSA suresi 34. ayet)
Diyanet AçıklamalıAllah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.
_________
Bu ayete göre Kadınlar erkeklere itaat edecekmi etmeyecekmi?.Erkekler o evin reisimi?,değilmi?,yoksa kokla reismidir?,erkek itaat beklemezmi?.
Ancak Allaha itaat yoksa,o zaman kocaya itaat edilmez.
1-koca falan kişilere gitme diyorsa gitmeyecektir.Kadını erkek koruyacak,kolluyacaktır.
2-Eve başkalarını alma demişse,kadın almayacaktır.sorumluluk vardır
3-Yatağına çağırıyorsa,gidecektir.
İslam budur.yanlışmıyım.itirazın varsa azarlama sırası bendedir unutma.Müslüman olmuyorsanda insan ol.senin yorumlarını kabul etmiyorum.Hatta koca gerekirse karısını dövebilir bile.
itaat hususunda çok ayet var.yoksa sen Allaha itaat etmiyormusun?.
itimatın yoksa,Arapçasınıda göndereyimmi?.
Diyeceksin burada yatak geçmiyor.
Ben üç madde yazmıştım.değilmi?.Bu üç maddeyi erkek istemişse kadın itaat edecektir,istememişse bir şey yok.
Mesela babana gidebilirsin,veya komşulara gidebilirsin kocası izin vermişse,veya umumi olarak,istediğin yere gitmekte serbestsin demişse,tabiiki kadın gidebilir.ifade edebildimmi?.
Selam Selamsız,
Yahu ayetin neresinde erkek istediği zaman kadın onunla cinsel birleşme yapmak zorundadır ifadesi geçiyor veya anlamı çıkıyor. Ayrıca erkek gerekirse kadını dövemez. Formu biraz karıştırırsan konuyla ilgili güzel bir çalışma var belki faydalabilirsin.
Neyse, sen gerçekten kendine zulmetmiş bir adamsın. Kendin belki farkında değilsin ama durmadan hakaret ediyor sonrada başkalarını hakaret etmekle suçluyorsun.
Kişilik problemlerinin varlığı oldukça açık. Allah seni ıslah etsin.
Son olarak başkalarının müslümanlıklarını sorgulama gafletine düşme. Bırakta buna Rab'bim karar versin. Şüphesiz O'nun ne avukata nede savcıya ihtiyacı yok.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma