Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili muta,
Benin yaptığım hac görevi 2005'in sonunda başladı; 2006'nın başında bitti. Yaşar Üstün'ün yazısındaki tarihleri buna göre okuyun.
Yaşar Üstün hoca ne yazdıysa ben onu aktardım. Yazısı hâlâ bende duruyor. Telefon numarası da var bende. Verdiği bilgileri kendisine onaylatmak isterseniz ve o da sizinle konuşmayı kabul ederse telefon numarasını size verebilirim. Sorayım mı kendisine sizinle konuşmaya razı mı değil mi?
Sevgili siber,
Haccı benden farklı algılıyorsunuz; farklı eda etmişsiniz. Bunu saygıyla karşılarım. Allah haccını mebrur etsin.
Ama dobra dobra konuşan biriyim. Benim doğru bildiklerim sizin doğru bildiklerinizden farklıysa dobra dobra söylerim.
Örneğin Sevr mağarası hakkında diyorsunuz ki:
sevr mağarasına biz de gittik.mekkedeydi adım gibi eminim. 14 asırlık doğal süreçten dolayı sizin beklediğiniz mağara görüntüsü kalmamış olabilir elbette. tam olarak tırmanıp içeri girenler orada hala çok güzel ilahi bir kokunun olduğunu anlattılar.
Kusura bakma kardeşim, olmaz öyle şey!
Mağara denen şey bir kayanın içinde tek ağızlı oyuktur. Sevr Dağı'ndaki o yapı ise iki buçuk üç metrelik bir tünel. İki ağızlı. Mağara değil o.
Mekke'deki o şeyin 14 asırda sizin görüntü dediğiniz mağara özelliğini kaybetmesi ise bir tür sünnetullah olan doğal yasalara aykırıdır. Çünkü gerçek bir mağara, değil 14 yüz yıl 14 bin yıl ilk günkü gibi kalır.
Örneğin Nur Dağı'ndaki Hira mağarası gerçek bir mağaradır. Ve 14 asır önce nasıl idiyse şimdi öyledir. Oraya üç kez heyecanla gittim. Bir gün Allah isterse burda anlatırım.
Sevgi ile, Hasan Akçay
|