Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 15 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 106
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Dış görünüşü bakımından sahihlik şartlarının tamamını taşıyan, ancak buna rağmen sıhhatini zedeleyen gizli bir kusuru bulunan hadis. Muallel arapça hastalık, sakatlık, sebep, maksat, gaye, niyet gibi anlamlara gelen "illet" kelimesinden türetilmiş olup, değişik ilim dallarında farklı istilâhî kullanımlara sahiptir (bk. İllet Mad.).
Hadis ıstılâhında, sened ve metin yönünden hiç bir kusuru yokmuş gibi görünen bir takım hadislerin ancak hadis ilminde ihtisas ve görüş sahibi kimselerin keşfedebildikleri bir illete (hastalık, noksanlık) sahip olmaları durumunu belirtmek için kullanılmaktadır.
Bazı hadisçiler bu terimi "Ma'lûl" şeklinde kullanırlar. Ancak doğru olanı "âle" fiilinin mef'ulu olan (mu'alle) şeklinde olanıdır. Muallel, "oyaladı, meşgul etti" anlamındaki "âle" fiilinin mef'ulüdür. Yanlış bir kullanım olmakla birlikte, yerleşik olan tabir mualleldir. Buhârî, Tirmizi, Hâkim ve diğer mu'teber muhaddisler, "ma'lûl" şeklini benimsemişlerdir.
Muallel hadisleri tesbit etmek, onlardaki sakatlığı ortaya çıkarmak çok zor bir iştir. Hadis ilimleri içerisinde en kapalı ve en hassas olanı illet ilmidir. Hadis, gözden geçirildiği zaman kusursuz gibi görünür. Ancak, onun sıhhatine halel getiren ve anlaşılması fevkalade bir ilmî feraset, geniş bir hadis kültürü, ravileri hakkında eksiksiz bir bilgi ve senedlerle metinleri bir bütün olarak kavrayabilecek ve onların iç durumlarına nüfuz edebilecek kuvvetli bir melekeye ihtiyaç duyan bir illet bulunur (İbn Hacer el-Askalânî, Nuhbetu'l-Fiker, İstanbul 1306, 45).
Hadislerdeki illeti anlamanın zorluğu ifade edilirken, onun hadis konusundaki teknik bilgilerle anlaşılmasının imkânsız gibi olduğu ve bunun ancak, kendilerini hadis ilimlerine hasretmiş bir takım seçkin hadis alimlerinin kalplerine Allah Teâlâ'nın bir ilhamı ile mümkün olabileceği söylenmiştir (Askalanî, a.g.e., 45; Suphi es-Salih, Hadis İlimleri ve Istılahları, Tec. Yaşar Kandemir, Ankara 1981,150). Bu öyle bir durumdur ki, çoğu zaman hadisin muallel olduğunu söyleyen alim, bunun hangi sebeplerden dolayı muallel olduğunu açıklamakta zorluk çeker (İbn Hacer, a.g.e., 45).
Hadislerdeki illetlerle uğraşan alimler bir nevi sarraflara benzetilirler. Nasıl ki sarraflar uzun uğraşılar neticesinde dirhemlerin sağlam ve kalbini bir bakışta anlama melekesini kazanırlar, bazı alimler de uzun eğitim, tartışma ve ihtisasın neticesinde, hadislerin bozuğunu, illetlisini sağlamından öylece ayırma melekesini elde ederler (a.g.e., 151).
Bu ilmin hadis ilimleri içerisinde hem zorluk hem de ehemmiyeti bakımından ayrı bir yeri olduğundan bu konuda söz söyleyebilmiş olan alimlerin sayısı oldukça azdır. Bunların başında, İmam Buharî'nin şeyhi Ali b. el-Medenî, Buharî, Ahmet b. Hanbel, Yakub b. Şeybe, Ebi Hatem er-Razi, Ebi Zur'a ve Darekutnî gelmektedir (Askalanî, a.g.e, 45; Suphi es-Salih, a.g.e., 151).
İllet, çoğu zaman dış görünüşü itibarıyla sahih görünen isnadlarda bulunur. Münekkid, isnad tarikleri hakkındaki derin malumatı sayesinde ravinin, teferrudu, mevsul hadisi mürsel, merfu'u, mevkuf olarak göstermesi, başka sika ravilerin muhalefeti veya bir hadisin başka bir hadisle karışması gibi durumları sezerek, ya hadisin sıhhatini zedeleyen bir illetinin bulunduğuna zann-ı galible karar verir veya bunda tereddüt göstererek hadis hakkında kararsızlığını belirtir (Askalanî, aynı yer).
Bir hadisin illetinin anlaşılabilmesi, o hadisin bütün rivayet tariklerinin bilinmesi ile mümkün olabilir. İbn Medenî, "bütün tarikler cemi edilmedikçe hata ortaya çıkmaz" demektedir (a.g.e., 45; derkenar).
Hakim en-Neyseburî, muallel hadisi on kısma ayırmakta ve her birini örneklerle açıklamaktadır. Ancak hadislerin sıhhatlerini zedeleyen gizli sebepler çok daha fazladır (S. es-Salih, a.g.e., 153).
gördüğünüz gibi dostlar bir hadisi anlamak zor bir işdir çünkü o hadisde illet varsa( ki onu kimler anlar yukarıda işledik )onu anlamak sıradan bir hadis okuyucusunun işi değildir
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma