Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İslamofobi ve Müslümanlara Düşen Görevler
Bilindiği üzere 1990’lı yıllarda NATO’nun İslam dünyasını tehdit olarak tanımlaması; 2001 yılından sonra Amerika’nın İslam’ı ve Müslümanları terörizmle ilişkili göstermesi ve bu gerekçeyle Müslümanların yaşadıkları bazı ülkeleri işgal etmesi; Yahudi ve İsrail lobisinin sahip oldukları büyük medya gücü ile İslam karşıtı söylemlerini dünyada artırarak devam ettirmesi; Avrupa’nın genişleme politikaları ve artan göç sonucu meydana gelen işsizlik gibi unsurlar Batı ülkelerinin büyük kısmında yabancı düşmanlığı ve özellikle İslamofobiyı tetiklemiştir.
Bütün bunlara ilave olarak özellikle US ve EU’da bazı politikacıların ve medyanın kendi kişisel çıkarları uğruna kültürel ırkçılığın bir çeşidi olan İslamofobiye yönelmeleri ve toplumda korku ve endişe meydana getirerek rant elde etme çabaları da son derece yanlış olmuştur. Zira oluşturulan bu korkular nefret söylemini artırmış, bu durum ayrımcılığa yol açmış, Müslümanların mesken edinme, iş bulma, eğitim gibi konularda güçlüklerle karşılaşmalarına neden olmuş, hem ibadet mekânı olan camiler hem de Müslümanlar artan şiddet eylemleri karşısında bir takım sıkıntılar yaşamak zorunda bırakılmışlardır.
Bütün bu sıkıntılar yaşanırken özellikle Avrupa ve Amerika’da İslamofobi’nin hızla yayıldığı görülmektedir. İşte bu gibi ülkelerde yaşayan Müslümanlara çok büyük görevler düşmektedir. Bunları maddeler halinde özetlememiz konunun daha açık ve net anlaşılmasına katkı sağlayacak ve bu ülkelerde yaşayan Müslümanların neler yapmaları gerektiği daha iyi anlaşılabilecektir.
1. Öncelikle yurtdışında yaşayan aileler, çocuklarına çok iyi bir eğitim imkânı hazırlamalı ve çocuklarına bu yönde rehberlik etmelidirler. Çocuklarına yaşadıkları bu toplumda en iyi yerlere gelme ve değerlerini yaşayarak temsil etme ufkunu kazandırmalıdırlar. Çocuklarına küçük hedefler değil, büyük hedefler göstermeli ve kendileri de buna uygun hareket etmelidirler.
2. Entelektüel kapasitesi çok fazla olan bu iyi yetişmiş genç nesiller, içinde yaşadıkları topluma uyum sağlamalı, onlarla bir araya gelmeli, zaman zaman ortak hareket etmeli, kendilerinden korkan, çekinen ve yanlış gözle bakan bu insanlara din ve kültürlerini doğru bir şekilde tanıtmalıdırlar.
3. Müslümanlar İslam’ın asla terör eylemlerini onaylamadığını, her türlü terör eylemini kınadıklarını, İslam ile terörün yan yana getirilmesinin çok yanlış olduğunu her fırsatta vurgulamalı ve devamlı olarak bu korkutulmuş insanlara doğru mesajları vermelidirler. Kısaca Müslümanlar şiddeti ve terör eylemlerini lanetlemeli ve bunlardan uzak durduklarını etraflarına göstermelidirler.
4. Müslümanlar sivil hayatın içinde yer almalı, dilini, dinini ve kültürünü tanıtmaktan korkmamalı, gettolarına hapsolmamalı ve kendi içlerine kapanmamalıdırlar.
5. Müslümanlar kendilerine karşı işlenen nefret suçlarını kayıtlara geçirtmeli, haklarını aramaktan korkmamalı ve çekinmemelidirler. Bu konuda sonuna kadar elbirliği içinde hareket etmeli ve mücadeleyi asla bırakmamalıdırlar.
6. Müslümanlar bilinçlenmeli, baskı grupları oluşturmalı, toplumun farklı kesimleri ile işbirliği içinde hareket etmeli, ittifaklar yapmalı ve haklarını sonuna kadar aramalı ve savunmalıdırlar.
7. Yaşadıkları ülkelerdeki emniyet ve yargı mensupları ile de iyi ilişkiler içinde olmalı, hukuka ve ülkenin kurallarına mutlaka uymalı, saygı içinde hak arama mücadelesine devam etmelidirler.
8. Özellikle camilere kameralar konulmalı ve güvenlik tedbirleri artırılmalı, polise sağlam karineler sunmak için çalışmalar yapılmalı ve cami adına kamuoyuna yapılan basın açıklamalarında mesaj net, açık ve anlaşılır bir şekilde verilmelidir.
9. O ülkede yaşayan tüm Müslümanlar farklı ırk, dil, mezhep ve görüşlere mensup olsalar bile bu tür ortak konularda birlikte hareket etmeli ve güç birliği oluşturmalıdırlar.
10. İslam’ın bulundukları ülkede resmi din olarak kabul edilmesi için her türlü demokratik haklarını kullanmalı ve çocuklarının eğitim programında İslam medeniyeti dersinin bulunması ve öğretilmesi için çalışmalıdırlar.
11. Müslümanlar kendi görev ve sorumluluklarını çok iyi öğrenmeli, birlik içinde hareket etmelidirler. Eğer onlar kendi kendilerine yardım etmez, birlik ve beraberlik içinde olmazlarsa hiç kimsenin onlara yardım etmeyeceğini de bilmelidirler.
12. Müslümanlar zaman zaman İslamofobi gibi ortak sorunlar için bir araya gelmeli, müzakere zeminleri oluşturmalı, belirli aralıklarla toplanıp ortak kararlar almalı ve bu kararların hayat geçirilmesini mutlaka yakından takip etmelidirler.
13. Müslümanlar içinde yaşadıkları toplumda herkese iyi örnek olmalı, kimseye kötü davranmamalı, insanların kendilerine sempati duymalarını sağlayacak şekilde örnek bir hayat sürmelidirler. İtici ve kırıcı davranışlardan kaçınmalı, suça bulaşmamalı, içlerinden suça bulaşmış ve yanlış yapmış olanları da adaletsiz ve haksız bir şekilde körü körüne savunmamalıdırlar.
14. Müslümanlar her zaman açık ve şeffaf olmalı, camilerini diğer insanlara açmalı, konuşmaktan ve diyalogdan korkmamalıdırlar.
15. Müslümanlar içlerinde yaşadıkları toplumun dilini en güzel şekilde öğrenmeye gayret etmelidirler. Zira dil öğrenmenin onlara pek çok kapıyı açacağını unutmamalıdırlar.
16. Müslümanlar etraflarındaki komşularıyla ve iş arkadaşlarıyla iyi ilişkiler içinde olmalı, ülkenin kanun ve kurallarına harfiyen uymalıdırlar. Bu sayede sevgilerini kazandıkları bu insanların kendilerinin birer büyükelçileri olmalarını sağlamalı ve Müslümanları daha doğru tanıtmalarına vesile olmalıdırlar.
17. Müslümanlar geçmişlerinden ve tarihlerinden ders almalı, hiç bir komplekse kapılmadan her türlü diyaloga girmeli ve hak arama metotlarında da uzmanlaşmalıdırlar.
18. Müslümanlar yaşadıkları toplumda sivil toplum örgütleri kurmalı, medyayı asla ihmal etmemeli, bu alanda da yerlerini almalı, siyasete katılmalı, seçimleri asla ihmal etmemeli ve oy kullanmalıdırlar. Çünkü Müslümanların sesini duyurmak için demokratik yöntemleri kullanmayanların iş içten geçtikten sonra ağlamaya ve sızlanmaya hiç bir haklarının olamayacakları açıktır.
19. Demokrasinin helal mi yoksa haram mı olduğu gibi basit ve seviyesiz tartışmaları bir kenara bırakmalı, günümüz toplumunda demokrasinin onlara sağladığı her türlü hakkı kullanarak bu kanallardan en güzel şekilde istifade etmenin yollarını aramalıdırlar.
20. Dinler ve medeniyetlerarası diyalog müzakerelerinden korkmamalı, karşı tarafa kendi değerlerini en güzel şekilde tanıtmalı, diğer tarafı da dinlemesini bilmeli ve kimseyi dışlamadan herkese kucak açmasını öğrenmelidirler.
21. Bugün dünyanın ulaştığı bir takım değerler ile İslam medeniyetinin değerlerinin örtüştüğü noktalar olduğunu unutmamalıdırlar. Evrensel ahlak ilkelerinin bütün dünyada egemen olması için herkesle işbirliği yapmaktan korkmamalı ve kaçınmamalıdırlar.
22. Temel insan hak ve özgürlüklerinin bütün dünyada sağlanması ve uygulanması için çaba sarf etmelidirler. Bütün dünyada evrensel hukuk kurallarını hâkim olması için çalışmalıdırlar.
Özetle ifade edecek olursak, Müslümanlar içlerinde yaşadıkları ülkelerde, ifade özgürlüğü altında kışkırtıcı söylemlerde bulunan medyanın ve politikacıların İslamofobiyi körükleyen bu saldırıları karşısında sessiz ve tepkisiz kalmamalıdırlar. Çünkü Müslümanlar kaderlerinin mahkûmu değil aktörü olmak zorundadırlar.
Bu ülkelere işçi olarak gelen ilk göçmenler buralarda tutunmuşlar, camiler, dernekler, vakıflar kurmuşlar ve alt yapı çalışmalarını büyük oranda tamamlamışlardır. Artık burada yaşamaya karar veren daha sonraki nesillere çok büyük işler düşmektedir. Onlar da babalarının kendilerine sağladığı bu imkânları en güzel şekilde kullanmasını ve değerlendirmesini bilmelidirler.
Onlar da sanat, kültür, edebiyat, felsefe, şiir, siyaset, ekonomi ve medya dünyasında yerlerini almalı ve kültürel değerlerini bu insanlara en güzel şekilde tanıtmalıdırlar. Kanaatimizce bu yeni nesil, bunu yapmaya mecbur değil adeta mahkûmdurlar. Zira böyle yaptıklarında hem kendi haklarını savunmuş olacaklar, hem bu ülkelerde daha iyi bir yaşam sürecekler, hem de dinleri İslam’ı en güzel yaşayarak diğer insanlara tebliğ ve temsil etme fırsatını yakalayacaklardır. İlave olarak bu çabalarının karşılığını da ahirette fazlasıyla alabileceklerdir.
Sonuç olarak, dünyanın daha yaşanılabilir bir yer olması konusunda herkese büyük görevler düşmektedir. Bu nedenle İslamofobiyi ortadan kaldırmak ve bu soruna çözüm yolu bulmak için hep birlikte hareket etmeye ihtiyaç vardır. Bunu başarabilmek için ise öncelikli olarak insanların kafalarının içindeki paradigmaları ve yanlış algıları düzeltmek ve tüm insanlığa iyi bir örnek sunmak gerekmektedir. (04.02.2011)
Dr. Ahmet Emin SEYHAN
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/
selam ve dua ile...
|