Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır..." (Mümtehine Suresi, 4)
Hz. Lut, Kavmi ve Mücadelesi
Lut'a da bir hüküm ve ilim verdik ve onu çirkin işler yapmakta olan şehirden kurtardık. Şüphesiz onlar, bozulmaya uğrayan kötü bir kavimdi. Onu rahmetimize soktuk, çünkü o, salihlerdendi. (Enbiya Suresi, 74-75)
Hz. Lut'un Hayatı
Allah, Kuran'da bazı peygamberlerin aynı dönemde yaşadıklarını bizlere bildirmiştir. Örneğin Hz. Harun, Firavun'la olan mücadelesinde ve kavmine yaptığı tebliğde kardeşi Hz. Musa'ya destekçi olmuştur. Hz. Yakub ile oğlu Hz. Yusuf da Allah'ın aynı dönemde peygamberlik makamıyla şereflendirdiği mübarek insanlardır.
Kuran'da Hz. İbrahim ve Hz. Lut'un da aynı dönemde ve aynı coğrafyada yaşadıkları haber verilir. Hz. Lut ve Hz. İbrahim farklı kavimlerin içinde hayat sürmelerine karşın, birbirlerinin destekçisi olmuşlardır. Rabbimiz Kuran'da şu şekilde bildirir:
(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur." Bunun üzerine Lut ona iman etti ve dedi ki: "Gerçekten ben, Rabbime hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." (Ankebut Suresi, 25-26)
Allah'a hicret etmek; O'na gönülden teslim olmak, tek dost ve vekil olarak O'nu bilmek ve Allah'ın himayesine sığınmak anlamlarına gelmektedir. Hz. Lut da, sapkın kavminin inkar dolu yaşamlarından uzaklaşarak Rabbimize hicret etmiş, tüm peygamberler gibi samimiyeti ve Allah'a tevekkülü ile insanlığa örnek olmuş kutlu bir insandır. Hz. Lut ve Hz. İbrahim farklı kavimlere gönderilmişler, farklı insanlara tebliğde bulunmuşlardır. Kuran'da Hz. Lut'un tebliğ yaptığı toplumun, Allah'ın menettiği bir sapıklık olan eşcinselliği yaşayan bir toplum olduğu bildirilmektedir.
Lut Kavminin Sapkınlığı
Allah Kuran'da "Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır..." (Rum Suresi, 30) şeklinde buyurmakta ve insanları belli bir fıtrat üzerine yarattığını haber vermektedir. Şeytan ise insanlara "Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini" emreder. (Nisa Suresi, 119) İnsanı fıtratından uzaklaştırıp, türlü sapkınlıklara düşürmeye gayret eder. Şeytanın insanları sürüklediği sapkınlıkların en uç örneklerinden biri ise, eşcinselliktir.
Bu ahlaki sapkınlık, tarih içinde farklı insan toplulukları arasında görülmüştür. Bu topluluklardan biri de putperest Lut kavmidir. Hz. Lut, Rabbimize gönülden iman eden, güzel ahlaklı, tevekkül sahibi mübarek bir peygamberdir. Kavmini de Allah'tan korkup sakınmaya, Allah'ın menettiği bu sapıklıktan vazgeçmeye ve Allah'ın razı olacağı gibi bir yaşam sürmeye davet etmiştir. Ancak kavmi, Allah'ın kutlu elçisinin davetlerine düşmanlıkla cevap vermiştir. Hz. Lut'un kavmi, gösterdikleri çirkin cesaret ve bu ahlaksızlıkları nedeniyle Rabbimizin azabını hak etmişlerdir. Kuran'da Lut kavminin uğradığı son şöyle haber verilir:
Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? "Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz." Kavminin cevabı: "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı. Bunun üzerine Biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise geride kalanlardandı. Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak işte. (Araf Suresi, 80-84)
Açıkça uyarılmalarına rağmen yaptıkları sapkınlığa devam eden bu insanlar, Hz. Lut'u ve beraberindeki müminleri bulundukları şehirden sürmekle tehdit etmişlerdir. Ve "çokça temizlenen insanlarmış" (Araf Suresi, 82) diyerek kendilerince müminlerle alay ettiklerini sanmışlardır. Kavmin bu sapkınlığına ve azgınlığına karşın, Hz. Lut Allah'ın rızası için tebliğine devam etmiştir.
Hz. Lut'un Kavmini Uyarması
Lut (kavmi) de, gönderilenleri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Lut: "Sakınmaz mısınız?" demişti. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin." (Şuara Suresi, 160-163)
Hz. Lut, kavminden yaptıkları "çirkin-hayasızlığı" bırakmalarını ve kendisine tabi olmalarını istemiştir. O, yaptığı bu tebliğin hemen arkasından onlardan hiçbir karşılık beklemediğini, yalnızca Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için gayret gösterdiğini belirtmiştir:
"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir." (Şuara Suresi, 164)
Hz. Lut bu sözlerinin hemen arkasından kavminin yaşadığı hayatın ne kadar büyük bir ahlaksızlık olduğunu da şöyle tarif etmiştir:
Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz? Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz." Dediler ki: "Ey Lut, eğer bir son vermeyecek olursan, gerçekten (burdan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın." Dedi ki: "Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza öfke ile karşı olanlardanım. (Şuara Suresi, 165-168)
Lut Peygamberin tüm uyarılarına, tehdit ve saldırıyla cevap veren bu akılsız ve ahlaksız insanların, sayıca fazla olmalarından kaynaklanan bir güven hissi içinde oldukları da ayetlerde görülmektedir. Dinden uzak yaşayan insanların bir kısmı, böyle yanlış bir bakış açısına sahiptirler. Yani sayılarının çok olması, onlara bir eminlik hissi vermektedir. Ancak Rabbimiz bize, tarih boyunca iman edenlerin sayısının hep az olduğunu bildirmiştir. Hz. Lut'un kavminin içindeki iman edenlerin sayısı için de, Allah ayetinde "orada Müslümanlardan olan bir evden başkasını bulmadık" (Zariyat Suresi, 36) şeklinde buyurmaktadır.
Hz. Lut'a Gelen Elçiler
Hz. İbrahim'e gelen elçiler bu mübarek insanı salih bir evlatla müjdelemişlerdir. Elçilerin verdikleri bir diğer haber ise, Lut kavmi ile ilgilidir:
Bizim elçilerimiz İbrahim'e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki: "Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim oldular."... (Ankebut Suresi, 31)
Ayetlerde elçilerin Hz. Lut'a gelişleri ise, şu şekilde haber verilir:
Elçilerimiz Lut'a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve: "Bu, zorlu bir gün" dedi. (Hud Suresi, 77)
Kuran'da Hz. Lut'un içinde yaşadığı sapkın kavmin, Hz. Lut'a elçiler geldiğini haber alarak, onların yanlarına gittikleri haber verilir:
Andolsun onlar, onun konuklarından da murad almak için baskı yaptılar... (Kamer Suresi, 37)
Hz. Lut ise, kavmini şu şekilde uyarmaktadır:
Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler işlemekteydiler. "Ey kavmim" dedi. "İşte benim kızlarım, bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah'tan korkun ve beni misafirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan (reşid) bir adam yok mu?" Dediler ki: "Andolsun, senin kızlarında bizim haktan bir şeyimiz olmadığını sen de bilmişsindir. Bizim ne istediğimizi gerçekte sen biliyorsun." (Hud Suresi, 78-79)
Hz. Lut'un "işte benim kızlarım" ifadesiyle kastettiği, kendi kızları olabileceği gibi kavimdeki diğer genç kızlar da olabilir. O, bu ifadesiyle kavmine, Allah'ın meşru kıldığı şekilde, yani bir erkek ve bir kadın arasında ve nikah altında gerçekleşecek bir ilişkiye talip olmalarını önermekteydi. (En doğrusunu Allah bilir.) "İçinizde hiç aklı başında (reşid) olan bir adam yok mu" ifadesi ise, kavmin tamamının azgınlık ve sapkınlık içinde olduğunu göstermektedir. Hz. Lut, Allah'ın seçtiği şerefli ve güzel ahlaklı bir insan olarak, ahlak dışı yaşam süren bu topluluk arasından çıkmak istemişti:
Dedi ki: "Size yetecek gücüm olsaydı veya sağlam bir yere sığınabilseydim." (Hud Suresi, 80)
Ancak Rabbimiz Lut kavminin bu azgınlıklarına karşı şiddetli bir azap ile karşılık vereceğini elçileri aracılığıyla Hz. Lut'a bildirdi:
(Lut) Dedi ki: "Sizler gerçekten tanınmamış bir topluluksunuz." "Hayır" dediler. "Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik. Sana gerçeği getirdik, biz şüphesiz doğru söyleyenleriz. Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emrolunduğunuz yere gidin. "Ve onlara şu emri verdik: "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir." (Hicr Suresi, 62-66)
(Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü. Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?" (Hud Suresi, 81)
Ayette belirtilen önemli bir gerçek, Hz. Lut'un eşinin de helak edilecek kavme dahil olmasıdır. O, Hz. Lut gibi Allah'ın alemlere üstün kıldığı, peygamberlik makamıyla onurlandırdığı kıymetli bir kulunun hanımı olmuş, ancak bir nimet ve şeref olan bu sıfat ona -samimiyetsizliği ve inkarı yüzünden- bir şey kazandırmamıştır.
Hz. Lut'un hanımının bu şekilde helak edilmesi, Allah'ın "seçkin ve hayırlı" kimseler kıldığı peygamberlerin yakını olma veya onların soyundan gelme gibi bağların insanlara ahiret azabından yana bir ayrıcalık sağlamayacağını göstermektedir. Bir insanın kurtuluşa ulaşması, o kişinin Allah'a olan derin imanı, teslimiyeti, itaati ve Allah'tan şiddetle korkup-sakınmasıyla ilgilidir.
Helakın Gerçekleşmesi
Hz. Lut'un kavminin helak edileceğinin haberi elçiler tarafından ilk önce Hz. İbrahim'e bildirilir:
(İbrahim) dedi ki: "Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir ey elçiler? Doğrusu biz suçlu-günahkar bir kavme gönderildik" dediler. Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için. (Ki bu taşların her biri) Rabbinin katında ölçüyü taşıranlar için (herkese ayrı ayrı) işaretlenmiştir. Bu arada mü'minlerden orda kim varsa çıkardık. Ne var ki orda Müslümanlardan olan bir evden başkasını bulmadık. (Zariyat Suresi, 31-36)
Elçiler Hz. İbrahim'den sonra Hz. Lut'a gitmiş ve ona da bu helakı haber vermişlerdir. Müslüman topluluk ise bu helaktan korunacaktır. Allah Lut kavmini nasıl bir azap ile helak ettiğini şöyle bildirir:
Andolsun onlar, onun konuklarından da murad almak için baskı yaptılar. Biz de onların gözlerini silip kör ettik. İşte azabımı ve uyarmamı tadın." (Kamer Suresi, 37)
Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık; Rabbinin katında 'belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış' olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir. (Hud Suresi, 82-83)
Ayetin başında geçen "üstünü altına çevirmek" fiilinin şiddetli bir deprem ile bölgenin yerle bir olduğunu anlatıyor olması mümkündür. Ayetin devamında haber verilen "üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık" ifadesi ile volkanik bir patlama ve bunun sonucunda püsküren "pişirilmiş kıvamdaki" kaya ve taşlara işaret ediliyor olabilir. Şuara Suresi'nin 173. ayetinde aynı olay "... ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp-korkutulanların yağmuru ne kadar da kötü" şeklinde bildirilmiştir. Yani kavim bir taraftan korkunç bir depremle, bir taraftan da üzerlerine yağan volkanik lavlar ve kızgın taşlarla yok olmuş olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Tarihçiler, Lut kavmine isabet eden bu büyük felaketin yerinin, "Lut Gölü" veya "Ölü Deniz" olarak bilinen gölün kıyısı olduğu görüşündedirler. Günümüzde İsrail işgali altındaki Batı Şeria ile Ürdün arasında kalan Lut Gölü'nün yanında yer alan tarihi "Sodom" ve "Gomorra" şehirleri, Hz. Lut'un tebliğde bulunduğu sapık eşcinsel kavmin yaşadığı yerler olarak kabul edilmektedir. Bölgede yapılan arkeolojik araştırmalar, Lut Gölü'nün kıyısında yer alan bu şehirlerin, büyük bir deprem sonucunda aşağı çöktüğünü göstermektedir. Lut Gölü'nün geneline göre çok daha sığ olan bir bölümü, araştırmacılara göre, yerin derinliklerine giren Lut kavminin kalıntısıdır.
Not: Bu yazı aşağıdaki linkten özetlenerek derlenmiştir. http://www.harunyahya.org/imani/hz_ibrahim_hz_lut/ibrahimvel ut7.html
|