HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: NAMAZ, ORUÇ VE ZEKATIN BİZLERE GETİRDİKLE Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
halukgta
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı halukgta

Her anne ve baba evlatlarını doğruya ve güzele ulaştırmak için eğitir ve bu yolda çaba gösterir. Amaç iyi bir insan olmak ve huzurlu rahat bir hayat sürmektir. Çocuklarımızı yetiştirirken daha küçük yaşlarda onlara öğrettiğimiz ilk şey, anne babaya saygıdır. Yani dünyaya getirip büyüttüğümüz, hatta her şeyimizi feda edeceğimiz çocuklarımızdan önce saygı bekleriz. Daha sonrada topluma faydalı olması için onu toplumun kuralları doğrultusunda yetiştirme telâşe sine düşeriz.  Bu yolda evlatlarımızı eğitirken onlara bazı kurallar koyarız. Örneğin çocuklarımızın iyi bir eğitim almasını ister, onlara öğretmenler tutar, kurslara göndeririz. Bu yolda bazen cezalar verir, bazen de ödüllendiririz, amaç evlatlarımızın iyi bir insan olması içindir. İşte Yüce Rabbimde aynen böyle yapar. Yol gösterir önerilerde bulunur.

 

Şimdide Yaratan ı düşünelim, acaba bizleri doğruya iletmek adına nasıl bir yol izliyor? Yaratan da yarattığı kullarını aynı yöntemle doğruya iletme çabası içindedir. Çünkü düzeni kuran bizzat kendisidir. Kur’anı Allah bizlere rehber olarak gönderdiğini birçok kez söyler. Demek ki bu Dünyada güzel ve doğru bir hayat sürmek istiyorsak, tıpkı anne ve babasının yönlendirmesiyle doğruyu öğrenen çocuk gibi, biz yetişkin tüm insanlarda bizlerin güvenecek ve dayanacak TEK VELİMİZ OLAN ALLAHIN REHBERİNDEN YOLUMUZU BULMALIYIZ. Rehbere baktığımızda en çok üzerinde durulan üç konuyu görüyoruz.

 

1.Namaz kılmak.

 

2.Oruç tutmak.

 

3. Zekât vermek.

 

Demek ki huzur içinde yaşamanın üç ana yolu buradan geçiyor ki Allah, özellikle bunlar üzerinde çokça duruyor. Şimdide isterseniz kısa olarak bu üç başlığın üzerinde düşünelim. Acaba bu üç ana emri, ibadeti bizler yerine getirdiğimiz de, bu Dünyada çok fazla faydası olmayıp, bu yaptığımız ibadetlerin, Allahın huzurun damı karşılığı görülecektir, bu sorunun cevabı gerçekten önemli.

 

Yazımızın başında, bir ailede evladını yetiştiren anne babanın örneğini vermiştim. Anne ve babanın yaptıkları evlatlarına bir rehber oluşları idi. Büyüklerinin sözlerini dinleyen evlatlarımız başarıya ulaşmanın mutluluğu içinde olmuşlardır her zaman. Söylenenleri yapmayan çocukların sonu da, yine karşılığını buluyor. Yüce Rabbin gönderdiği kitaba, rehbere uyduğumuzda, saydığımız ibadetlerin öncelikle bu Dünyada faydası olması gerekmez mi bizler için? Gerçektende Rabbin çokça zikrettiği bu üç konuyu şimdi bu mantıktan yola çıkarak düşünelim.

 Allah namaz kılma emrini çok önemsemiş, önermiş fakat rekât sayısı konusunda bağlayıcı olmamıştır. Geçmişte kılamadığımız namazlarımızı kılmamız için bizlere bağlayıcı hiçbir ayet indirmediği halde, orucumuzu tutamadığımızda ise, geriye dönük borçlu olacağımızı hatırlatıp, tutamadığımız oruçları tutmamızı istemiştir bizlerden. İşte bu iki konun nedenlerini de bu bağlamda düşünmeye çalışalım. Namaz konusunu bizlere anlatırken adeta yaşadığımız o an, o gün için bizlerin yanlış ile doğru arasında, sanki bir sigorta olduğunu anlatmıştır bizlere.  Bakın Rabbim bu konuda ne diyor?

Ankebut 45: (Resulüm!) Sana vah yedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.

 

Sanırım namazın önemini anlatan bundan daha güzel söz olamaz. Demek ki namaz ile Allah ı anıyor onu zikrediyor, ondan yardım istiyoruz ki, her an onu hatırlamak bizleri kötüden, şerden koruyor, uzak kalmamızı sağlıyor. Demek ki namazı kılmakla karşılığını hemen bu Dünyada yaşadığımız o an alıyoruz. Bedenimizin ruhunu şerden koruyor ve onu kontrol etmesini öğreniyoruz. Allah oruç konusunda açıklama yaparken, tutamadığınız orucu daha sonra tutun dediği halde, acaba kılamadığınız namazı daha sonra kılın emrini kur’anda niçin vermemiş olabilir dersiniz? Çünkü namaz her gün bizlere belli vakitlerde farz kılınmıştır. Namazın faydası o gün, o an için bizlere fayda sağlayacaktır. Bizleri şerden uzak tutacak, bizleri şeytanın vesvesesinden koruyacaktır. Eğer bizler namazımızı belli bir zaman içinde kılmamış isek, zaten o günün sigortasını kullanmamışız demektir, bu kayıp bir gündür, kayıp günde yaptıklarımız artık kayda geçmiştir.

 

Namaz insanın şeytana karşı adeta sigortasıdır, namazı kılmamış isek o gün geçmiş ve kaybedilmiştir, o gün yaptıklarımızı artık geri getiremeyiz, değiştiremeyiz. Bundan dolayıdır ki namazda geriye dönüş yoktur. Oruç konusunu da aşağıda yeri geldiğinde bahsedelim, namaz ile arasındaki farkını daha iyi idrak edelim inşallah. İşte burada hatırlamamız gereken en önemli konu, acaba biz namazlarımızı bilinçli, ne söylediğimizi anlayarak kılıp, namazın getireceği faydalardan yararlanabiliyor muyuz, burası çok ama çok önemli. Yoksa amacına uygun olmayan, yüzlerce rekat namaz kılıp fayda sağlanacağını beklememiz, kendimizi kandırmaktan öte gitmeyecektir.

 

Maun 4: İşte (şu) namaz kılanların vay haline,5. Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar.6. Gösteriş yapmaktadırlar,7. Ve hayra da mâni olurlar.

Yukarıdaki ayetten de anlıyoruz ki, bir işi şekilsek yapmak la olmuyormuş. Hatta namazı gösteriş olarak kullananlar, ne yazık ki günümüzde çoğunlukta hayırlara da mani olduklarını söylüyor Allah. Lütfen hatırlayınız ve düşününüz, günümüzde bakın bu adamda namaza gidiyor desinler, çevresinde iyi Müslüman izlenimi bırakmak, hatta toplumları aldatmak için namaz kullanılmıyor mu? İşte bu namazın bu Dünyada hiçbir faydasını bu insan göremeyeceği gibi, rabbin katında da cezası olacağını söylüyor. Zaten bu tür insanlar Dünyada gerçek namazın faydasını asla göremeyecektir, toplumda bu gösteriş geçici fayda sağlasa bile, mutlaka gerçekler ortaya çıkınca toplum tarafından cezasını bulacaktır. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz, namaz kılmakla sık sık Rabbi anıp, hatırlamak ve ondan yardım dilemekle, şeytanın vesvesesinden uzak kaldığımız için, zaten namazın faydasını yaşadığımız süre içinde göreceğiz. Kıldığımız hiçbir namaz, Allahın ihtiyacından değil, beşer olarak bizlerin ihtiyacındandır. Onun için kıldığımız namazları anlayarak ve ne söylediğimizi bilerek kılalım ki, azami faydasını görebilelim. Namazın amacı bedenin ve ruhun disiplin ve kontrol altına alınmasıdır.

 

Oruç konusunda Allah hiçbir zaman benim için aç kalın, oruç tutun demez. Çünkü Allahın oruç tutmamıza ihtiyacı yoktur. Oruç ta bizler için gereklidir. Hem bedenimiz, hem de ruhumuz için. Zaten bakın Allah çok açık orucu neden emrettiğini söylüyor?

Bakara 183: Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.

 

Demek ki oruç ile bizler korunuyoruz. Bedenin sahibi Allah, bizler için neyin lazım ve gerekli olduğunu iyi bilir. Aldığımız bir cihazın kullanma kılavuzunu nasıl okuyor da kullanıyorsak, bizlerde bize emanet edilen bedenin kullanma kılavuzu olan Kur’anı okuyarak, ona bakmalı ve onu kullanmalıyız. Kullanmadığımızda üzülecek, eziyeti bizzat çekecek yine biz olduğumuzu unutmayalım. Kullanma kılavuzuna uymadan kullandığın bir cihaz nasıl zamanından önce bozuluyorsa, yine emanet bedenin kullanma kılavuzuna uymadan kullanacağımız bedeninde, zamanından önce arıza yapacağını, bizleri üzeceğini bilmeliyiz.

 

Birileri eğer bu kullanma kılavuzunda yazmayan bir öneriyi bizlere getiriyor da bunu da kullan, bak çok faydasını görürsün diyorsa, lütfen aldanmayalım onlara kanmayalım, çünkü malın ve mülkün sahibi en doğrusunu en iyisini bizlere iletmiştir. Buradan da çıkan sonuç oruç tutmakla, emanet bedeni doğru kullanmış oluyor, ruhu terbiye ediyor ve yine faydasını bu Dünyada bizler görüyoruz. Uymayan ise cezasını yine bu Dünyada, sağlıksız yaşayarak görüyor. Hatırlayınız daha önce namaz kılmayan, ya da eksik kılan kulları için daha sonra onları da kılın emrini vermeyen Rabbim, oruç için aynı şeyi yapmıyor ve diyor ki, tutamadığınız oruçlarınızı daha sonra tutun. Namaz her gün vakti belirlenmiş bir ibadetti, ama oruç yılda belli bir ay için emredilmişti. Demek ki Malın mülkün sahibi, yaratıcısı bu bedenin, ruhun yılda belli bir gün sayısı kadar oruç tutmasına ihtiyacı var ki, bu eksiğin ileride tamamlanması emrini veriyor bizlere. Nedeni eksik kalan beden ve ruh bakamının, terbiyesinin tamamlanmasıdır diyebiliriz. Bir fabrika yılda belli bir zaman bakıma alınır ve gerekli bakım yapıldığında o fabrikadan çok daha uzun yıllar istifade edilir. İşte oruçta bizlerin bedenimizin bakıma alınmasıdır. Bu bakımı yapabilen, bedeninden ve ruhundan çok daha sağlıklı faydalanacaklardır.

 

Yine kur’anın en çok söz ettiği emri, zekât konusuna gelince. Dikkat ederseniz yukarıda bahsettiğimiz namaz kılmak ve oruç tutmak aslında bizler tarafından Allah için yapılan ibadet gibi algılamamıza rağmen, hepsi bizzat şahsımızı ilgilendiren, bizlerin bu Dünyada menfaatine olan konulardır. Allah bu iki emriyle sağlıklı bir toplum yaratmanın temelini atmıştır. Ruhen güçlü, şeytandan uzak, sağlıklı bedene sahip bir toplumun bireyleri olmamızı ister, bu emirleri ve önerileriyle. Zekât konusu da çok önemlidir. Sağlıklı temellere oturmuş güçlü iradesi olan bireylerin, daha güçlü ve sağlıklı bir toplum, millet yaratmak adına da, zekât vermemizi, yani olanın olmayana yardımda bulunması emrini vermiştir. Böylece daha adaletli, dengeli, huzurlu bir toplum yaratmanın yolları gösterilmiştir bizlere. Dikkat ederseniz hepsi yaşadığımız hayatın içinde önem arz eden konulardır. Yapıldığında, uyulduğunda faydası olan, uyulmadığında yine bu Dünyada huzursuz, acımasız insanların yaratıldığı bir toplum oluşmasını sağlamıştır. Bizleri zekât vermeye o kadar özendirmiştir ki Allah, fakire verilecek bir yardımı, zekâtı kendisine verilmiş kabul ederek, bana bir borç verin sözleriyle, konunun önemini vurgulamıştır.

 

Zekât vermekle bizler belki içinde yaşadığımız toplumun düzenini adaletini sağlamış olmakla, karşılığını bu dünyada alıyoruz gibi görünse de, gerçek karşılığı Allah huzurunda alacağımızı söyler bizlere. Örneğin zekâtı bana bir borç verin sözüyle anlatmakla, huzuruna gittiğimiz de size karşılığını vereceğim demiştir. Peki, bu karşılığın ödülü konusunda bizlere neler söylemiştir ve hayrın yanında bizlerden başka çok önemli olan neyi istemiştir. Gelin şimdi de ona bakalım.

 

 

Taha 75: O'nun huzuruna, (iyi davranışlarda bulunmuş) hayra ve barışa yönelik iyilikler üretmiş bir mümin olarak varana gelince, işte böyleleri için çok yüksek dereceler öngörülmüştür.

 

Kehf 107: İman edip (iyi davranışlarda bulunmuş) hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onların konuk evleri Firdevs cennetleri olacaktır.

 

Secde 19: İnanıp (iyi davranışlarda bulunmuş) hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar için, yaptıklarına karşılık olarak barınacakları cennet konakları vardır.

 

Rum 15: İman edip (iyi davranışlarda bulunmuş) hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar bir bahçe içinde mutlu kılınırlar.

 

Ankebut 58: İman edip (iyi davranışlarda bulunmuş) hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetin görkemli odalarına yerleştireceğiz. Sürekli kalacaklardır orada. Ne güzeldir iş yapıp değer üretenlerin ödülü.

 

Yukarıdaki ayetlere dikkat ederseniz, Rabbim bu Dünyada iman ettikten sonra iyi amel işleyip, hayırda ve barışta yarışanlara çok özel ödülleri olacağından bahsediyor. Örneğin böyle insanlar için yüksek dereceler öngörüldüğünü, konuk evlerinin Firdevs cenneti olduğunu, onlara barınacakları cennet konakları olduğunu, özel bir bahçede mutlu olacaklarını, altlarında ırmaklar akan cennetin görkemli odalarına yerleştirileceğini müjdeliyor bizlere. Namazı kılarken ve orucu tuttuğumuzda karşılığının büyük bir kısmını bu Dünyada zaten alıyorduk, fakat bunları yaparken de doğru bir insan olarak, Rabbin ödülüne yaklaşıyorduk. Zaten namaz ve oruç bizleri gerçek iman eden bir kul olmamızı da sağladığından, iyi davranış ta bulunmanın, yani barışta ve hayırda yarışacak bir insan olmamızı da sağlıyordu. Demek ki Rabbin emrettiği ibadetlerin hepsi birbirine bağlantılı ve bizleri doğruya ve güzele ulaştırıp, ebedi hayatımızda da güzel bir mekâna sahip olmanın da, yolunu açmaktadır.

 

Rahman bizlere rehber olarak kur’anı göndermiş, daha mutlu ve güzel bir hayatın yolunu çizmiştir bizlere. Tüm bunlara uyan toplumlar, mutlu ve huzurlu yaşacaktır. Uymayanlara hem bu Dünya zehir olacak, üzücü bir yaşam sürecek, hem de Rabbin sözlerini kulak arkası yapanlardan, emanet verdiği bedeni doğru kullanmadıkları için, Allah onlardan hesap sorulacaktır. Birisine bir emanet verdiğinizde, tam olarak geri alırken nasıl ondan hesap soruyorsanız, elbette bizlere Rabbin verdiği bu bedeni ve ruhu, nasıl kullandığımızın hesabını soracaktır.

 

Gelin hep birlikte Rabbin rehberine kulak verelim, gelin hep birlikte onu dinleyelim, gelin hep birlikte onun rehberine sarılalım, gelin hep birlikte Rabbin ne söylediğini bizzat ona müracaat ederek anlamaya çalışalım. Allah sizlere rehber olsun diye gönderdim ve yemin ederek kolaylaştırdım diyorsa, bu kitap anlaşılması zor bir kitap olamaz. Allah bizleri bu kitaptan hesaba çekeceğini söylüyorsa, burada her nimet her güzellik vardır, burada güneşin aydınlığı, burada Rabbin şefkati vardır. Onu anlaşılması zor gösterenlere kanmadan, aklımızı devre dışı bırakmadan ona sarılalım. Gerçek mutluluğu, huzuru bakın o zaman bulduğumuzu nasıl daha iyi anlayacağız. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Yukarı dön Göster halukgta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: halukgta
 
zübeyr
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 30 mart 2008
Yer: Uganda
Gönderilenler: 126
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı zübeyr

haluk yazdı,
Rehbere baktığımızda en çok üzerinde durulan üç konuyu görüyoruz.

1.Namaz kılmak.

sn gümüştabak namaz denilen eylemlerle ilgili ayetleri birde buraya arapça yazarsanız bizde namaz için kullanılan arapça kavramı daha net öğreniriz.
namazın karşılığı olarak hangi arapça kelimeyi kullanıyorsunuz,bizde bunu bilip üzerinde güzel sohbetler edip almamız gerekeni alıp yolumuza devam edelim.zira her türlü doğru bildiğimiz konunun üzerindeki doğruyu kabullenmek boynumuzun borcudur...


__________________
koymuş postasını,GÖRMÜŞ RESTİNİ!!! he canım sen getir üstünü!!!
Behr bı deva kuçka heram nabe!!!
hılas!!!
Yukarı dön Göster zübeyr's Profil Diğer Mesajlarını Ara: zübeyr
 
prangasiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 mart 2010
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı prangasiz

Merhaba,

namazın illede arapça kılınması gerekmediğini ve o an
içten gelen dualarla kılınabileceğini belirtmişsiniz,bu
yaklaşım taktire şayan..ve

Onun için kıldığımız namazları anlayarak ve ne
söylediğimizi bilerek kılalım ki, azami faydasını
görebilelim. Namazın amacı bedenin ve ruhun disiplin ve
kontrol altına alınmasıdır.


demişsiniz..elbet güzel yaklaşımlar ancak salat kavramını
namazla karşılarsak,gerçekte salat kavramını etkisiz
duruma getirmiş oluruz,şöyle ki:bir adam namaz kılarak
sevap kazandığını günahının af olduğunu düşünür ve devam
ederse bu durumda yoksulu yetimi hakkı hukuku gözetmek
2.planda kalan amellerden olur,oysa namaz gerçekte
2.planda görülenlerin 1.plana çekilmesiyle ifa edilmiş
olur..yani namaz sevap kazandıracak bir iş
değildir,günahları da affettirmez..sevabı kazandıracak
fiillerdir günahı silecek olan ise sizin
örtücülüğünüzdür..kusuru ört,katili ört,yetimi yoksulu
ört,mazlumu ört vs ..

yoksa bir adamın namaz kılarak hayra ulaşması falan
sadece ümit etmektir o kadar..sözlü dualar ancak fiili
duaların ardından gelir,oysa zamanımızda sözlü dualara
önem verilmiş ve duanın affın özü olan fiili dualar
unutulmuştur..selam ile
Yukarı dön Göster prangasiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: prangasiz
 
halukgta
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı halukgta

 

Değerli Zübeyr arkadaşım, salât kelimesinin ne anlama geldiği bu sitede çok tartışıldı, onun için tekrar bahsetmenin bir anlamı yok. Herkes bu kelimenin ne anlama geldiğine inanıyorsa o şekilde iman etsin. Çünkü kimse kimseden sorumlu değildir.

 

Prangasız arkadaşımızın şu sözlerine katılırım. Namaz kılarak sevap kazanılmaz ancak onun kazandırdığı, güzel ahlak ve doğru bir insan olmamız neticesinde sevap kazanırız. Yazımda bahsettiğim gibi öyle namaz kılan insanlar vardır ki Allah onlara lanet etmiştir, işte bunun üzerinde çok düşünmeliyiz. Hatta verdiğim birçok ayet örneği vardı, burada dikkat edin cennetin en güzel katından faydalanmak istiyorsak HAYIRDA VE BARIŞTA YARIŞMAMIZ GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYORDU TÜM AYETLERDE. Burada anlatmak istediğimde önemlidir. Yazımın anlatmak istediğini, amacını iyi kavrarsak anlatmak istediğim anlaşılacaktır. Namazın, orucun ve zekâtın yerine getirilmesi Allah için değil bizler kendimizin istifadesi olduğundan yerine getirilmelidir. Allah bunların yapılması için teşvik ediyor ve ödül vaat ediyor. Gerçek faydası şahsın ve toplumun kendisinedir. Bunları yapan bir insan eğer içten yapmıyor da sırf gösteriş için yapıyorsa yaptığının asla kendisi faydasını göremeyecektir. Kendisi fayda görmüyorsa zaten Allah katında hiçbir faydası olmayacaktır. Sevap namaz kılarak değil, onun getirdiği güzelliklerden istifade edip hayırda yarıştığımızda sevap kazanılacaktır.

 

 Üniversite okuyan bir öğrenci okulu okurken para kazanmaz bir getirisi olmaz, ama anne ve baba sınıfını geçersen, sana şunu yada bunu alacağım diye ödül koyar ortaya. Esas getiri okul bitince mesleği alınca gelir, insan ozaman para kazanmaya bir değer üretmeye başlar. Bu konuyuda böyle görmeliyiz diye düşünüyorum.  SAYGILARIMLA  Haluk GÜMÜŞTABAK

Yukarı dön Göster halukgta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: halukgta
 
HÜSEYİN-1975
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 01 haziran 2010
Gönderilenler: 197
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı HÜSEYİN-1975

Allah a istediğimiz şekilde istediğimiz kadar ibadet edebiliriz.Kimse buna karşı değilki zaten.Adına ister namaz deyin ister hareketli dua.
Ama salat yalnızca bu değil. Sayın Prangasıza katılıyorum. Fiil ve eylemle (infak, zorda kalanı kurtarmak, fakiri ve yetimi korumak, ve istesede istemesede muhtaca vermek) başlayan ve dualarla devam eden bir yaşam biçimi olmalı salat. Ha birinciyi yapmadan ikinciyi yapanların durumu Allahı kandırmaktan ve gönlünü yatıştırmaktan başka birşey değildir.

Ya oruç bence oda dejenerasyondan nasibini almış. Zamanlaması, hangi günlerde toplam kaç gün tutulacağı, av yasağı ile, ramazanla ve haccla olan ilişkisi.
Ben arkadaşlarıma anlatamıyorum şehrü ramazanın kavuran dolunay olabileceğini.Çünkü yerleşik akıllar baştan kabullenmiş zaten atalardan kalanı. Değiştirmek zor.
Ayrıca Meryemin orucunun nasıl olduğunu biri bana anlatsın lütfen!
19-26 :Artık ye, iç. Gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen şöyle söyle: 'Ben Rahman için oruç adadım. Onun için bugün, insan cinsinden hiç kimseyle konuşmayacağım.
Oruçta yeme içme var mı? Meryem oruç tutuyor ama yiyip içerek gözü aydın olarak. Neden oruçla ilgili hiçbir ayette gündüz yeyip içmeyin demiyor yaradan.
Bakara 187 de yiyin için yerine serbestsiniz koyunca neden konu cuk diye oturuyor.Zaten önceki ayetlerde de hep cinsellikten bahsetmiyor mu? Şimdi nereden çıktı bu yeme içme diye sadece ben mi düşünüyorum?
2-187: Oruç gecesi kadınlarınıza cinsel yaklaşım size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir/eştir, siz de onlar için giysisiniz/eşsiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler.

2-187: Oruç gecesi kadınlarınıza cinsel yaklaşım size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir/eştir, siz de onlar için giysisiniz/eşsiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar serbestsiniz; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler.

Ve hacc. Forumda tümüyle ittifak etmediğimiz kavramlardan biri daha. Allah apaçık diyor Kurana ama hala hacc benim kafamda net değil. Kuranı farklı 10-15 çeviriden okumama rağmen hala net değilim. Şimdilik günümüzde sadece Mekkeye özgü olmayan (resul yaşamadığından dolayı- sana gelsinler ibaresinden yola çıkarak) bir tevhid konferansı ve burada sistemin tartışılması olarak yorumluyorum. Tabii ki bu bugünkü fikrim. Aklımla ve Kuranla yaptığım her keşifte fikrimi yeniliyorum.

Ve takva hani yaradanın ölçüsü benim katımda dediği şey
Eğer takvanın ölçüsü dünyada mevcut değilse ritüeller ve tapınma hareketleri out
Kalple iman ve iyi insan olmak in olmalıdır.

Ve şunu gördüm Kuranda. Birçok kelimenin anlamı kasıtlı olarak saptırılmış, kaydırılmış, aslında takvanın ölçüsü benim katımdadır diyen Allaha inat takvaya dünyalık ölçüler biçilmiştir.

En doğrusunu Allah bilir. Adım Hüseyin olsa da İbrahimi örnek aldığımdan gerek hanif dostlar beni ağır eleştirmezler umarım.









__________________
Ancak bir cehennem öğretebilir insana
Kırık ayaklarla cennete girilemeyeceğini...
Yukarı dön Göster HÜSEYİN-1975's Profil Diğer Mesajlarını Ara: HÜSEYİN-1975
 
zübeyr
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 30 mart 2008
Yer: Uganda
Gönderilenler: 126
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı zübeyr


haluk yazdı.
Değerli Zübeyr arkadaşım, salât kelimesinin ne anlama geldiği bu sitede çok tartışıldı, onun için tekrar bahsetmenin bir anlamı yok. Herkes bu kelimenin ne anlama geldiğine inanıyorsa o şekilde iman etsin. Çünkü kimse kimseden sorumlu değildir.

sn gümüştabak
sizin bu vermiş olduğunuz cevaba dayanarak diyorumki inanmış olduğunuz ayet çevrilerini kendinize saklayın bunu başkalarına tavsiye etmeyin,çünkü herkesin bu kelime üzerinde farklı farklı anlamlar yüklemesine ve o şekilde iman etmesine mani olmuş olursunuz...

salatın çevrisine namaz demeyen bir insana gel bu çevriye namaz olarak inan diye telkinde bulunuyorsunuz....

beni mazur görün ilk yazınızdan bu ortaya çıkıyor...

__________________
koymuş postasını,GÖRMÜŞ RESTİNİ!!! he canım sen getir üstünü!!!
Behr bı deva kuçka heram nabe!!!
hılas!!!
Yukarı dön Göster zübeyr's Profil Diğer Mesajlarını Ara: zübeyr
 
halukgta
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı halukgta

Sayın Zübeyr Bey, siz salat kelimesinden namazı anlamadığınızı söylediğinizde doğru oluyorda, ben salat kelimesinden anladığımı söylediğimde mi yanlış oluyor? Lütfen rica ediyorum, her insan düşüncelerini ve inandıklarını özgürce söylesin karışmayalım. Ben hiç kimseye benim yazdıklarıma inanın demedim hatta hiç israr da etmedim. Peki sizin bu israrınız ve tepkiniz niye?
Yukarı dön Göster halukgta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: halukgta
 
zübeyr
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 30 mart 2008
Yer: Uganda
Gönderilenler: 126
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı zübeyr

güzel kardeşim iki tane doğru olmaz doğru bir tanedir önemli olan elinizdeki doğrunun üstünde bir doğruyu kabul edecek erdemde olmak,kuran da namazın karşılığı olan hiç bir arapça kavram bulamassınız buna rağmen ben size kızıp hatalı demedim,ama nedense birden bire kızıyor sinirleniyorsunuz...
yazdığınız yazıları alıp konu ne olursa olsun kabul etmemizi istiyorsanız sorun yok ama eleştirilere açık olmanız gerekli diye düşünüyorum...

selamlar...

__________________
koymuş postasını,GÖRMÜŞ RESTİNİ!!! he canım sen getir üstünü!!!
Behr bı deva kuçka heram nabe!!!
hılas!!!
Yukarı dön Göster zübeyr's Profil Diğer Mesajlarını Ara: zübeyr
 
halukgta
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı halukgta

Sayın arkadaşım ben daha önce bu sitede salat konusunda karşılıklı düşüncelerimi söylediğimi anlattım size. Fakat aramızdaki salat kavramı konusunda farklı düşüncelerimiz olduğununu söylediğim halde tekrar siz israr ediyorsunuz ve diyorsunuz ki; tek doğru vardır. Evet tek doğru vardır ya sizin söylediğiniz doğrudur, yada benim söylediğim. Bırakın bunun kararını Yüce Rabbim versin. Ben kızmıyorum ve telaş etmiyorm, bunu konuyu uzatmak istemediğimden anlayabilirsiniz. Ben diyorum ki sizin düşündüğünüz gibi düşünmüyorsam neden israr ediyorsunuz.  Siz benim dediğim en doğru diyorsunuz ben ise aksini söylüyorum. Bu durumda Rabbim ne diyordu? Aranızdaki ihtilafların hükmünü bana bırakın. ben bunu yapmaya çalıştıkca siz, yenilen pehlivan misali illede güreşelim demenin ne alemi var. saygılarımla

NOT: Pehlivan örneğinde şahsınıza herhangi bir itham yoktur, teşbihte hata olmaz belirtirim.

Yukarı dön Göster halukgta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: halukgta
 
zübeyr
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 30 mart 2008
Yer: Uganda
Gönderilenler: 126
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı zübeyr

sayın gümüştabak çok gergin ve sinirlisiniz,doğru birdir derken bu doğrunun bende olduğunu söylemedim başka biride olabilir,bir yazı yazıyorsunuz ve bu yazınızın daha bir bölümüne adına eleştiri yada öğrenme yada çomak sokma ne derseniz deyin ben doğruyu bulma adına yazınıza eleştiri getirdim ve sordum yani benim sorduğum sorulara vermiş olduğunuz renkli renkli yazıları lütfen tekrar okuyunuz ve empati yapınız. benim size sadece ufak ama öğrenme amaçlı eleştirimi göreceksiniz içinde daha farklı bir anlam yok.

pehlivan konusuna gelince herkesin size yenilmesine çok alışmışsınız artık o dönem kapandı desem kızmasınız değilmi:)))

__________________
koymuş postasını,GÖRMÜŞ RESTİNİ!!! he canım sen getir üstünü!!!
Behr bı deva kuçka heram nabe!!!
hılas!!!
Yukarı dön Göster zübeyr's Profil Diğer Mesajlarını Ara: zübeyr
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats