Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
selamlar,kıymetli arkadaşlar. cumhuriyet Kur'anla uyumlu bir kavramdır,çünkü şura suresinde müminlerin ortak(umumi)işlerini birbirleriyle danışarak yaptıklarına işaret edilirki,bu halk yönetimi anlamındaki cumhuriyetle uyuşmaktadır.yani halk,seçimle ülül emrlerini seçer,ülül emr de Kur'anın ilkeleri doğrultusunda halkı yönetir ve idare eder. laiklik ise genel tanımıyla ''din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve bunların birbirlerine müdahale etmemesi'' şeklinde bilinmektedir.bu ise Kur'anın ilkelerine ters düşmektedir. çünkü laikliğin kafa yapısına göre din sadece ibadetle ilgili olan şeydir ve buna karışmamasını da insanlara bir lütufmuş gibi sunmaktadır oysaki bu müslüman inançlı halka bir lütuf değil,bir alaydır ve zulümdür. çünkü Kur'ana göre Kur'an sistemi,siyaset,iktisat,ibadet,ahlak,iman,ukubat ve muamelattan oluşmaktadırki laiklik,bunlardan sadece ibadete karışmıyor ve halka serbest bırakıyor,diğerlerini ise hem yok sayıyor,hemde uygulanmasını yasaklayarak halkın inancına müdahele etmiş oluyor.o yüzden bu işin bilincinde olan kesimler doğal olarak laiklikle bir türlü barışamamıştır. Kur'anın yönetim biçimi şura (danışma ve seçim)sistemine dayanır demiştik.o halde bu nasıl olacak?isterseniz bu durumda Kur'anın bize nasıl bir yol çizdiğini inceleyelim. Nisa59:<< Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resul'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.>>(diyanet vakfı meali. Bu ayette göze çarpan direktifler şunlardır. 1-Temel yasalar(buna anayasada diyebiliriz)Kur'andan olacaktır.(ayette Rasüle itaatten de bahsedilmiştir fakat peygamberimiz vefat ettiğine göre onun da bağlı olduğu Kur'andaki hükümleri esas almaktan başka bir seçenek olmadığı açıktır) 2-bu ayette itaatten de bahsedilmiştirki bu tüm müminler için geçerlidir.yani Kur'andaki temel prensiplere uymaktan bütün müminler sorumludur.idare edilenlerde edenlerde Kur'ana uymakla mükellef tutulmuştur. 3-ayette geçen <<minküm>>ifadesi çok mühimdir.sizden olan demektirki bundan mümin liderlere veya yöneticilere anlamı da çıktığı açıktır.o halde müminlerin idarecileri de mümin olmalıdır.Müminler ve mümineler gayrimüslimleri lider olarak benimseyemezler. 4-ayetteki minküm ifadesi coğrafi yakınlığı da ifade ederki,seçim sistemi bu ifade doğrultusunda şu şekilde olabilir. mahalle müminleri mahalle ülül emrlerini(liderlerini) seçer.mahalle ülül emrleri kaza ülül emrlerini seçer,kaza ülül emrleri vilayet ülülemrlerini seçer.vilayet ülülemrleri de (buna ehlül hal vel akd'de deniliyor ki,siyaset ve ilim bilgeleri anlamına geliyor)bir tane ülke ülülemrini (buna Halife de deniliyor)seçerler. 5-Vilayet ülülemrleri(ehlül hal vel akd)ler milletvekili gibi ülkenin ihtiyaç duyduğu kanunları ve yönetmelikleri Kur'anın temel ilkeleri esas alınarak hazırlarlar.normal bir memurun aldığı maaştanda çok fazla maaş almazlar.belki en fazla 300 lira fazla alabilirler.yasaları hazırlama ve teklif etmede Kur'anın eşitlik ilkelerini daima gözönünde bulundururlar. 6-ülülemr adaylarında bulunması gereken özellikler,akıl ve baliğ olması,Kur'anı bilmesi ve onunla amel etmesi,sağlıklı olmasıdır. 7-ayette herhangi bir fırkalaşma veya partileşmeden bahsedilmemiştir.zaten böyle bir yapı,partiye ihtiyaç duyurmayacak kadar gelişmiş siyasi bir seçim sistemidir.fikir ve inanç özgürlüğünü kendi içinde barındırır.partileşmenin ülke bütünlüğüne halkın birlik ve beraberliğine,ülkenin gelişmesine ve ilerlemesine faydasından çok zararlarının olduğu bir hakikattir.bu yapıda partisel bölücülükler,parti başkanları sultası,lider sultası,tek adamlık,diktatörlük,dediğim dedik çaldığım düdük felsefesi yoktur.bizzat halkın devleti kontrol ve dizayn etmesi,halkın,lideri Kur'ana birinci elden yönlendirme durumu vardır.alt katmanlardaki cehaletin üst katmanlardaki cehalet oluşumuna da önemli süzgeç ve filtreleme tekniği de vardır. örneğin çağımızdaki parti sistemlerinde olan tam zıt görüşlerdeki faydalı görüşlerle faydasız görüşlerin yer aldığı partileri tam destek vererek tam faydasız partilerin güçlendirilerek ülkeyi felakete götürecek zihniyetlere sahip partilerin büyük bir halk desteği alarak ülkeyi felakete götürecek güç ve kuvvete erişmelerine de önemli bir darbe vurulmakta dır(örneğin Hitler de büyük halk desteğiyle iktidara gelmişti ama sonuçta tarihte,halkını felakete götüren lider olarak görüldü)burada halkın aydın kesimlerinin yönetimi aydın bir yöne çekerek ülkenin karanlığa gitmesine önemli bir fren sistemi getirilmiştir.çağımız devletleri hala böyle mükemmel bir seçim sistemini keşfedememiştir,ülkeyi kaosa götüren partilerin desteklendiği ve iktidara getirildiği böyle yanlış örneklere doludur tarih.işte Kur'andaki bu seçim metoduyla bu risk en aza indirilmiş oluyor.yani yönetimi hem halk denetliyor hem de önlerindeki temel Hukuk olan Kur'an yönetiyor ve yönlendiriyor.böylece tarihte onlarca örneği bulunan astığım astık kestiğim kestik diktasına ve partisel hizipsel bölünmeye önemli bir darbe vurulmuş oluyor.Böylece hem halkın hem de Kur'anın egemenliği ortaya çıkmış oluyor. selamlar,sevgiler.
faiz sisteminin yani mevduta bankacılığı sisteminin senin ülkene attığı kazığın boyutlarını biliyor musun?yaklaşık 380 katrilyon(eski parayla).1998 de rusyada başlayıp 1999 da asyayla devam eden ve 2001 de türkiyeye has olan üç senelik peryotta 25 banka battı.bu batışların türkiyeye maliyeti 380 katrilyon.şuan kamunun toplam borcu nekadar biliyormusun?söylim 490 katrilyon.durumun vehametini gör.hangi millet yediği bu denli acı kazığa rağmen faiz düzenini savunur?
1994 krizi o daha vahim.
1982 banker krizine ne diyeceksin.o dönemin en büyük bankeri kastelli,65 milyar dolar olan türkiyenin milli gelirine karşın piyasadan 2.2 milyar dolar toplamışdır.şuan türkiyenin milli geliri 720 milyar dolar civarı.bugün ki parayla yaklaşık 24 milyar dolar eder.bunun "faiz"leriyle ve diğer unsurlarıyla beraber maliyeti heralde dudak uçuklatır.bu sadecene batan bir bankerin maliyeti.diğerlerini ayrıcana hesapla.
1930-1965 arasında batan 15 bankanın bu güne uyarlanmış maliyetlerini bul.
ya arkadaş faiz sistemi sana sürekli ve büyük kazıklar atacak ve sende hala faiz sisteminin bir savunucusu olacaksın.cahilliğin bukadarınada pes.
amerikada başlayan 2008 krizinin sadecene abd ye maliyeti 5 trilyon dolardan fazla.şuan doğan her amerikalı 16-18 bin dolar civarı borçla doğoyur.amerikan halkına büyük bir kazık attılar.kim?mevduat bankaları.mali sitemin bu kazıklarından hala bıkmadınız mı?
bütün krizlere bankın mali sistemden çıkar.
ama hala faiz sistemini savunurlar.ekonominin gelişmesi için faiz sistemini şart koşarlar.yapmayın.cehaletle ruhunuza zulmetmeyin.bu kadar ibretlik krizler varkenihala ders mi almayacaksınız.okadar mı kör ve sahırsınız...
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma