Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamün Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!
Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah, insanlara inanç özgürlüğü tanımış mıdır? Kur’an’da bununla ilgili olan ayetleri teybin ediyorum.
Meşiet/ İrade sahibi olan Allah, bu sıfatından, kapasiteleri nispetinde insanlara da bahşetmiş ve insanlara inanç özgürlüğü, özgür irade ile seçim hakkı tanımıştır.
Herkes bilir ki, insanları baskıyla bir şeye inandırmak veya inandırmamak mümkün değildir.
İnanç bir gönül işidir, kalp işidir.
İnsanların kalplerine nüfuz etmek, beyinleri kontrol etmek mümkün değildir.
İnanç konusunda insanları zorlamak ise iki yüzlü kimselerin oluşmasından başka bir işe yaramaz.
Ayrıca cebr/ zorlama, baskı, imtihan esprisine de aykırıdır.
Yüce Rabbimiz bu konuda insanları özgür bırakmıştır.
Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ın Kur`an’daki ayetlerine bakalım:
Bakara; 256: “ La ikrahe fid diyni kad tebeyyenerrüşdü minel ğayy* femen yekfür bittağuti ve yu'min billahi fekadistemseke bil urvetil vüska, lenfisame leha* vAllahu Semi’un ‘Aliym;
Dinde zorlama yoktur; rüşd ğayden (iman küfürden, iyi kötüden, güzel çirkinden, doğruluk sapıklıktan) iyice ayrılmıştır. O halde kim tağutu tanımayıp Allah`a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Hud; 28:” … enülzimükümuha ve entüm leha karihun;” “…Hoşlanmadığınız halde, zorla sizi buna mecbur mu ediyoruz?”
Kâfirun; 6: “ Leküm diynüküm ve liye diyn;” “Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.”
Yunus; 99: “ Velev şae Rabbüke leamene men fiyl Ardı küllühüm cemiy’a* efeente tükrihün Nase hatta yekûnu mu’miniyn;” Oysa Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi topluca inanırdı. Artık, inananlar olmaları için, insanları sen mi zorlayacaksın?
Teğâbün; 2: “ Huvelleziy halekaküm feminküm kafirun ve minküm mu’min* vAllahu bima ta'melune Basıyr;” O sizi yaratandır.. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mümin. Allah yaptıklarınızı görmektedir de.
Kehf; 29: “ Ve kulil Hakku min Rabbiküm femen şae felyu'min ve men şae felyekfür* inna a'tedna lizzalimiyne naren, ehata bihim süradikuha* ve in yesteğıysu yüğasu bi main kelmühli yeşvil vucuh* bi'seşşerab* ve saet murtefeka;” Ve de ki: “O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırladık ki, duvarları, çepeçevre onları içine alan. Eğer feryat edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecektir ve dayanma yeri olarak ne kadar kötüdür!
Zümer; 7:” İn tekfüru feinnAllahe ğaniyyün anküm ve la yerda li ıbadihil küfr* ve in teşküru yerdahu leküm* ve la teziru vaziretun vizre uhra* sümme ila Rabbiküm merciuküm feyünebbiüküm bima küntüm ta'melun* innehu Aliymun bizatissudur; Eğer inkâr ederseniz, gerçekten Allah, sizden zengindir (size muhtaç değildir). Bununla birlikte, kulları için,küfürden/inkârdan hoşnut olmaz. Eğer şükrederseniz, sizden bunu hoşnutlukla karşılar. …
Zümer; 15:” Fa'budu ma şi'tüm min dunihi…”, “Buna rağmen siz , onun astlarından dilediğinize kulluk edin!”...
Fussılet; 40:”… ı'melu ma şi'tüm, inneHU Bima ta'melune Basıyr;” … Dilediğinizi yapın, gerçekten O, yaptıklarınızı görendir.
İnsan; 2, 3: “İnna halaknel'İnsane min nutfetin emşac* nebteliyhi fece'alnahu Semiy'an Basıyra;” ” İnna hedeynahussebiyle imma şakiren ve imma kefura; “ Doğrusu biz insanı karışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan edeceğiz bu nedenle onu işitici, görücü yaptık. Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.
Nahl; 9: “ Ve alellahi kasdus sebiyli ve minha cair* ve lev şae lehedaküm ecmeıyn;” Doğru yolu göstermek Allah`a borçtur. Çünkü yolun eğrisi de vardır. Oysa, Allah dileseydi, elbette, hepinizi doğru yola iletirdi.
Nahl; 36: “ Ve lekad beasna fiy külli ümmetin Rasûlen enı'budullahe vectenibüt tağut* feminhüm men hedAllahu ve minhüm men hakkat aleyhid dalaletü, fesiyru fiyl Ardı fenzuru keyfe kâne akıbetül mükezzibiyn;” Ant olsun ki biz her ümmete, “Allah`a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakının.” diyen bir peygamber gönderdik. Allah, bu ümmetlerden bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yer yüzünde bir gezip dolaşın da bakın yalanlayanların sonu nasıl olmuş?
Nahl; 93:” Ve lev şaAllahu lecealeküm ümmeten vahıdeten ve lâkin yudıllu men yeşau ve yehdiy men yeşa'* ve letüs'elünne amma küntüm ta'melun;” Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardı. Fakat Allah dilediğini saptırır ve dilediğine de hidayet verir (dileyeni saptırır dileyeni doğruya ulaştırır). Şüphesiz ki, bütün yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız.
Secde; 13: “ Velev şi'na leateyna külle nefsin hüdaha ve lâkin hakkal kavlü minniy leemleenne cehenneme minel cinneti venNasi ecmaıyn;” Biz dileseydik, hiç kuşkusuz, herkese doğru yolu getirirdik. Ama tarafımdan şu söz kesinlik kazanmıştır: “Hiç kuşkusuz, cehennemi, cin ve insten (her tür insandan) tamamen dolduracağım.”
Maide; 48:”… ve lev şaAllahu lecealeküm ümmeten vahideten…” … Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet yapardı. Ama bu, verdikleri konusunda sizi denemek içindir. …
Yunus; 108:” Kul ya eyyühenNasu kad caekümülHakku min Rabbiküm* femenihteda fe innema yehtediy linefsih* ve men dalle feinnema yedıllü aleyha* ve ma ene aleyküm biVekiyl; De ki: “Ey insanlar! Rabbinizden, elbette, size gerçek gelmiştir. Artık doğru yola giren, ancak kendisi için girmiş ve gerçekten, sapan da, kendi zararına sapmıştır. Ve ben, sizin üzerinize vekil (sizden sorumlu) değilim.”
İsra; 15:” Menihteda feinnema yehtediy li nefsih* ve men dalle feinnema yedıllu aleyha* ve la teziru vaziretun vizre uhra* ve ma künna muazzibiyne hatta neb'ase Rasûla;” Kim doğru yola gelirse sırf kendi iyiliği için gelir. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü çekmez. Biz bir peygamber göndermedikçe, azap edici değiliz.
Şûra; 20: “ Men kâne yüriydü harsel ahıreti nezid lehü fiy harsih* ve men kâne yüriydü harsed dünya nü'tihi minha ve ma lehu fiyl ahıreti min nasıyb;” Her kim ahiret kazancını isterse, biz onun kazancını artırırız, her kim de dünya kazancını isterse ona da ondan veririz, ama ona ahirette hiçbir nasip yoktur.
Hud; 15:” Men kâne yüriydül hayated dünya ve ziyneteha nüveffi ileyhim a'malehüm fiyha ve hüm fiyha la yübhasun;” Her kim şimdiki hayatı ve süsünü isterse, yaptıklarının karşılığını, hiç eksiltmeden, orada tastamam veririz. Onlar orada hiçbir zarara uğratılmazlar.
İsra; 18: “Men kâne yüriydül acilete accelna lehu fiyha ma neşau limen nüriydü…” Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. …
En`âm; 35:”... ve lev şaAllahu le cemeahüm alel hüda …” …Eğer Allah dileseydi elbette onları HUDA /hidayet üzere cem’ederdi...
Rad; 31:”… bel Lillahil’emru cemiy’a efelem yey'esilleziyne amenu en lev yeşaullahu lehedenNase cemiy’a… …Hayır, Emr bütünüyle Allah’ındır. İman edenler umut kesmediler/açıkça bilmediler mi ki, eğer Allah dileseydi elbette insanları toptan hidayet ederdi.
Şuara; 3:” Lealleke bahıun nefseke ella yekûnu mu’miniyn;” İman etmiyorlar diye belki de sen kendini helak edeceksin
Şuara ;4: “İn neşe' nünezzil aleyhim mines Semai ayeten fezallet a'nakuhüm leha hadııyn;” Eğer dilesek Sema’dan üzerlerine bir ayet indiririz de onların boyunları ona boyun eğer.
Değerli Kardeşlerim!
Yukarıdaki ayetlerden ,Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ın insanları özgür bıraktığını anlıyoruz. Eğer özgür bırakıldıysak ;
“İnsanları saptıran ve hidayete erdiren de sadece Allah’tır”
konusunun da incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Rabbim nasip ederse bunları da ayrı bir başlıkta değerlendireceğim.İnşaallah.
İnsan, Yaşam ve Ölüm Sonrası açısından ilerleyerek gitmek de fayda olduğunu düşünüyorum. Öncelikle İnsan:
De ki: “Ey insanlar! Rabbinizden, elbette, size gerçek gelmiştir. Artık doğru yola giren, ancak kendisi için girmiş ve gerçekten, sapan da, kendi zararına sapmıştır. Ve ben, sizin üzerinize vekil (sizden sorumlu) değilim.”
Sonrasında Yaşam :
GELEN GERÇEK
Ve aslında belki konunun özü Ölüm Sonrası :
Her kim ahiret kazancını isterse, biz onun kazancını artırırız,
Her kim şimdiki hayatı ve süsünü isterse, yaptıklarının karşılığını, hiç eksiltmeden, orada tastamam veririz.
Tüm Şartların tamamen eşit olduğu bir Yaşam alanında İnanıp İnanmama ve Allah'ın Sınırlarını koruyup korumama yönünden tam bir serbestiyet olduğunu düşünüyorum. Toplum suçları ve başkalarının haklarına tecavüz (-ki Kur'an tümünü aktarmıştır) haricinde insanın inanıp inanmama özgürlüğünün, hata yapma, günaha batma özgürlüğünün tanındığını düşünüyorum. Tüm Yaşamın ve Sonuçlarının kişi açısından Sadece Ölüm Sonrası için var edildiğini düşünüyorum.
"Allah'ın Hidayet vermesi" "Allah'ın dilediğini saptırması" konularının ise, Vahye (GELEN GERÇEK) yaklaştırmak ve uzaklaştırmak anlamında olduğunu düşünüyorum. Bazılarının yaşamlarındaki ileri boyutlu sapkınlıklarla Vahy'den (GELEN GERÇEK) tabii ki Hidayetten uzaklaşma cezası olduğunu ve bazılarının da yapmış oldukları Salih amellerden, ürettikleri Güzel değerlerden dolayı hatalarının güzelliğe çevrildiğini ve GELEN GERÇEĞE-VAHYE muhatap edildiklerini düşünüyorum. Konunun bu boyutuyla Din Gününün insan yaşamındaki her saniyede geçerli olduğunu, Bazı özel anlarda da (Örneğin insanın Kadir Gecesini Bulması-Vahy ile (GELEN GERÇEK) Muhatap olma anlama şansı yakaladığı saniye) İnsana büyük fırsatlar verildiğini düşünüyorum. Ama Hesap Gününde tüm defterlerin dürülmesiyle konunun nihayete kavuşacağını ve geriye dönüş olamayacağını düşünüyorum.
En doğrusunu Alemlerin Rabbi Bilir.
Selam
__________________ "Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik." A'raf-7
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma