Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!
Saptıran da, hidayete erdiren de sadece Allah`tır:
“Meşiet” kavramını tüm boyutları ile incelememiş olanlar, saptırma ve hidayet konusunda yanılmakta ve “dalâlet ve hidayetin herhangi bir esasa ve kurala bağlı olmadığını, Allah`ın rastgele birilerini saptırdığını kimilerini de hidayete erdirdiğini” ileri sürebilmektedirler.
Allah`ın durup dururken bir kimseyi saptıracağını iddia etmek, “zulüm”ü Allah`a yakıştırmak olur ki, böyle bir şey Allah hakkında düşünülemez bile.
Zaten konu detaylı araştırıldığında işin öyle olmadığı anlaşılacaktır. Önce iki örnek verelim:
Fatır; 8: “… feinnAllahe yudıllu men yeşau ve yehdiy men yeşa’…”
… Ama Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. …
En`âm; 39:”Velleziyne kezzebu biayatina summün ve bükmün fiyz zulümat* men yeşeillahu yudlilhu, ve men yeşe'yec'alhu alâ sıratın müstekıym;” Ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağırlar ve dilsizlerdirler. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de sırat-ı müstakıym üzere kor.
İbrahim; 4: “Ve ma erselna min Rasûlin illâ bi lisani kavmihi li yübeyyine lehüm* feyudıllullahu men yeşau ve yehdiy men yeşa'* ve huvel Aziyzül Hakiym;” Biz her Rasûlü ancak kendi kavminin lisanı ile irsal ettik ki, onlara apaçık beyan etsin.Allah dilediğini saptırır ve dilediğini de hidayet eder. O, Aziyz’dir, Hakiym’dir.
Nahl; 93:” Ve lev şaAllahu lecealeküm ümmeten vahıdeten ve lâkin yudıllu men yeşau ve yehdiy men yeşa'* ve letüs'elünne amma küntüm ta'melun; Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet kılardı... Fakat dilediğini saptırır ve dilediğini de hidayete erdirir.Yaptıklarınızdan elbette mes’ul tutulacaksınız.
Müddessir; 31” Ve ma ce'alna ashabennari illâ Melaiketen, ve ma ce'alna 'ıddetehüm illâ fitneten lilleziyne keferu liyestekınelleziyne utülKitabe ve yezdadelleziyne amenu iymanen ve la yertabelleziyne utülKitabe velmu’minune ve liyekulelleziyne fiy kulubihim meredun velkafirune mazâ eradAllahu bihazâ mesela* kezâlike yudillullahu men yeşa'u ve yehdiy men yeşa’* ve ma ya'lemu cunude Rabbike illâ hu* ve ma hiye illâ zikra lilbeşer; Nar Ashabı’nı ancak melaike kıldık. Onların sayısını da kafir olanlar için ancak bir fitne kıldık. Kendilerine kitab verilenler yakinen bilsin ve iman edenler de iman bakımından artsın; kendilerine kitab verilmiş olanlar ve mü’minler de kuşkuya düşmesinler diye. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: “Mesel itibarıyla Allah bununla neyi murad” desinler diye. İşte böylece Allah, dilediğini saptırır ve dilediğini hidayet eder. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu beşer için ancak bir zikradır /öğüt, uyarı, hatırlatmadır.
Nur; 46:” Lekad enzelna ayatin mübeyyinat* vAllahu yehdiy men yeşau ila sıratın müstekıym; Hiç kuşkusuz biz açık açık ayetler indirdik. Allah, gerçekten de dilediğini doğru yola iletir.
Bakara;142 “…yehdiy men yeşau ila sıratın müstekıym”
…Kimi dilerse, onu sırat-ı müstakıme hidayet eder”.
Bakara;213:”… , vAllahu yehdiy men yeşau ila sıratın müstekıym;” Allah dilediğini sırat-ı mustakıym’e hidayet eder.
Bakara;272”… ve lakinnAllahe yehdiy men yeşa'…”
…Fakat Allah dilediğine hidayet eder…
En`âm; 88:” Zâlike hüdAllahi yehdiy Bihi men yeşaü min ıbadihi…”
Bu Allah hidayetidir. Kullarından kimi dilerse, onunla hidayet eder…
Yunus; 25:” VAllahu yed'u ila DarisSelâm* ve yehdiy men yeşau ila sıratın müstekıym;” Allah, Dar’üs Selam’a çağırır ve dilediğini sırat-ı müstakıym’e hidayet eder.
Hacc; 16: Ve kezâlike enzelnahu ayatin beyyinatin ve ennAllahe yehdiy men yüriyd; İşte böylece O’nu ayat-u beyyinat olarak inzal ettik. Ve muhakkak ki Allah dilediğine hidayet eder.
Nur; 35:”… yehdillahu linurihi men yeşa' …”
Allah dilediği kimseyi kendi nuru’na hidayet eder...
Kasas; 56:”… ve lakinnAllahe yehdiy men yeşa'…”
... Fakat Allah dilediğini hidayet eder....
Fatır; 22:”… innAllahe yüsmiu men yeşa'…”
... Muhakkak ki Allah dilediğine işittirir...
Zümer; 23:”… zâlike hüdAllahi yehdiy bihi men yeşa'* ve men yudlilillahu fema lehu min Had;” …İşte bu Allah’ın hidayetidir. Onunla dilediğine hidayet eder. Allah kimi saptırırsa onun için hidayet edici yoktur.
Şûra; 13:”… Allahu yectebiy ileyhi men yeşau ve yehdiy ileyhi men yüniyb;” …Allah dilediğini kendine ictiba eder /seçer) ve kendine yönelenleri de maksada hidayet eder
Görüldüğü gibi bu ayetlerde Allah`ın kudret sıfatı öne çıkarılarak her şeye güç yetiren Allah`ın, dilediğini saptırdığı, dilediğini de doğru yola ilettiği ifade edilmiştir.
Ancak dikkat edilirse bu ayetler bir “rastgelelik” değil bir seçim, yani “Meşiet/ İrade” ifade ederler.
Bakmasını bilirsek, Kur`an bize, Yüce Allah`ın saptırma ve hidayete erdirmeyi rastgele dilemediğini açıkça göstermektedir:
ALLAH’IN HİDAYET EDECEĞİ KİMSELER
- Kendilerini değiştirmek isteyenler
Ra`d; 11: “-) Lehu muakkıbatün min beyni yedeyhi ve min halfihı yahfezunehu min emrillah* innAllahe la yuğayyiru ma bi kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfüsihim* ve iza eradAllahu bi kavmin suen fela meradde leh* ve ma lehüm min dunihi min val; Onun önünden de, arkasından da kendisini Allah Emri’nden muhafaza eden muakkıbat / izleyenle vardır. Muhakkak ki Allah, bir kavmin halini , onlar kendi nefslerini değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme kötülük irade etti mi, artık onun geri çevrilmesi yoktur. Onlar için O’ndan başka yardım edici dost yoktur.
Enfal; 3: “Elleziyne yukıymunes Salate ve mimma razaknahüm yünfikun;” O nlar ki, namazı ikame ederler ve onları rızıklandırdıklarımızdan infak ederler.
- Müminler
Muhammed; 36:” İnnemel hayatüd dünya leibun ve lehv* ve in tu'minu ve tetteku yü'tiküm ücureküm ve la yes'elküm emvaleküm; Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve korunursanız hem ecirlerinizi size verir ve hem de sizden mallarınızı istemez
Meryem; 76:” Ve yeziydullahulleziynehtedev hüda* vel bakıyatus salihatu hayrun ınde Rabbike sevaben ve hayrun meradda; Allah doğru yolda olanları hidayetce artırır.Salih bakıyyeler ise Rabbinin indinde hem sevapça daha hayırlıdır ve hem de akıbet/dönüş yeri itibarıyla daha hayırlıdır.
Hacc; 54:” Ve liya'lemelleziyne utül ılme ennehül hakku min Rabbike feyu'minu bihi fetuhbite lehu kulubühüm* ve innAllahe lehadilleziyne amenu ila sıratın müstekım;” Ve bir de kendilerine ilim verilenler, onun Rabbinden hakk olduğunu bilsinler de Ona iman etsinler ve Ona kalbleri ıhbat etsin Muhakkak ki Allah iman etmiş kimseleri sırat-ı müstekıym’e hidayet edendir.
Tevbe; 124:” Ve iza ma ünzilet sûretün fe minhüm men yekulü eyyüküm zadethü hazihi iymana* feemmelleziyne amenu fe zadethüm iymanen ve hüm yestebşirun; Bir sûre inzal edildiğinde, onlardan kimi: “Bu hanginizin imanını artırdı?” der. İman etmiş olanlara gelince, onların imanını artırmıştır, onlar müjdeleşip seviniyorlar.
İbrahim; 27:” Yüsebbitullahulleziyne amenu bil kavlis sabiti fiyl hayatid dünya ve fiyl ahireti, ve yudılullahuz zalimiyne ve yef'alullahu ma yeşa'; Allah iman edenlere dünya hayatında da, ahirette de kavl-i sabit ile sabitler. Allah zalimleri saptırır. Allah dilediğini yapar.
Müddessir; 31:” Ve ma ce'alna ashabennari illâ Melaiketen, ve ma ce'alna 'ıddetehüm illâ fitneten lilleziyne keferu liyestekınelleziyne utülKitabe ve yezdadelleziyne amenu iymanen ve la yertabelleziyne utülKitabe velmu’minune ve liyekulelleziyne fiy kulubihim meredun velkafirune mazâ eradAllahu bihazâ mesela* kezâlike yudillullahu men yeşa'u ve yehdiy men yeşa’* ve ma ya'lemu cunude Rabbike illâ hu* ve ma hiye illâ zikra lilbeşer; Nar Ashabı’nı ancak melaike kıldık. Onların sayısını da kafir olanlar için ancak bir fitne kıldık. Kendilerine kitab verilenler yakinen bilsin ve iman edenler de iman bakımından artsın; kendilerine kitab verilmiş olanlar ve mü’minler de kuşkuya düşmesinler diye. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: “Mesel itibarıyla Allah bununla neyi murad etti ?” desinler diye. İşte böylece Allah, dilediğini saptırır ve dilediğini hidayet eder. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu beşer için ancak bir zikradır /öğüt, uyarı, hatırlatma
Hucurat; 7:” Va'lemu enne fiyküm RasûlAllah* lev yutıy'uküm fiy kesiyrin minel emri le anittüm ve lakinnAllahe habbebe ileykümül iymane ve zeyyenehu fiy kulubiküm ve kerrehe ileykümül küfre vel füsuka vel ısyan* ülaike hümür raşidun; Bilin ki Rasûlullah içinizdedir . Eğer çoğu işte size itaat etse, elbette zorluğa/sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size iman’ı sevdirdi, onu kalblerinizde süsledi ve fusuk’u ve ısyanı size kerih /çirkin, sevimsiz gösterdi. İşte bunlar rüşde erenlerin ta kendileridir.
Hucurat; 8: “Fadlen minAllahi ve nı'meten, vAllahu Aliymun Hakiym; Allah’dan bir fazl /lutuf) ve bir ni’met olarak. Allah, Aliym’dir, Hakiym’dir.
Bakara; 26:” İnnAllahe la yestahyıy en yadrıbe meselen ma beudaten fema fevkaha, feemmelleziyne amenu feya'lemune ennehülHakku min Rabbihim, ve emmelleziyne keferu feyekulune maza eradAllahu bihaza meselen, yudıllu bihi kesiyran ve yehdiy bihi kesiyra* ve ma yudıllu bihi illel fasikıyn; Muhakkak ki Allah bir sivrisineği ve onun da fevkındeki bir şeyi misal vermekten haya etmez. Bilfiil iman edenler bunun Rabblerinden bir Hak/gerçek olduğunu bilirler. Kendi hakıkatlerini örtücü olanlara/kafirlere gelince, onlar da derler ki bunu misal vermekle aceba ne murad etti? bu misal yollu anlatımla bir çoklarını saptırır, bir çoğunu ise gerçeğe hidayet eder. bu misal yollu anlatımla fasıklardan başkasını saptırmaz.
Enfal; 2:” İnnemel mu'minunelleziyne iza zükirAllahu vecilet kulubühüm ve iza tüliyet aleyhim ayatuhu zadethüm iymanen ve alâ Rabbihim yetevekkelun; mü’minler ancak ol kimselerdir ki, “Allah” zikredildiğinde onların kableri korkar ve onlara O’nun ayetleri tilavet edildiğinde, onların imanlarını artırır. Ve onlar Rablerine tevekkül ederler.
Nahl; 102: “Kul nezzelehu ruhulkudüsi min Rabbike bil Hakkı li yüsebbitelleziyne amenu ve hüden ve büşra lilmüslimiyn; De ki: “O’nu, Ruh’ul Kudüs, senin Rabbinden Bil-Hakk indirmiştir. İman edenlere sebat vermek ve müslimler için de huda ve müjde diye”.
Nur; 55:” VeadAllahulleziyne amenu minküm ve amilus salihati leyestahlifennehüm fiyl Ardı kemestahlefelleziyne min kablihim* ve leyümekkinenne lehüm diynehümüllezirteda lehüm ve leyübeddilennehüm min ba'di havfihim emna* ya'buduneniy la yüşrikûne biy şey'a* ve men kefere ba'de zâlike feülaike hümül fasikun;” Allah, sizden iman eden ve salihattan amel işleyenlere va’detti ki: Onlardan öncekileri halife yaptığı gibi Arz’da onları da mutlaka halife yapacak. Kendileri için seçip-razı olduğu diynlerini gene onlar için mutlaka temkiyn edecek /sağlamlaştıracak, yerleştirecek ve korkularından sonra onlara mutlaka emn /emniyet tebdil edecek. bana kulluk ederler, bana bir hiçbir şeyi ortak koşmazlar . Bundan sonra kim kafir olur ise, işte onlar fasıkların /Diyn’den çıkanların; ta kendileridir.
Zümer; 23:” Allahu nezzele ahsenel hadiysi Kitaben müteşabihen mesaniy* takşaırru minhü cüludülleziyne yahşevne Rabbehüm* sümme teliynü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah* zâlike hüdAllahi yehdiy bihi men yeşa'* ve men yudlilillahu fema lehu min Had; Allah, sözün en güzelini, müteşabih /birbirine benzeyen, mesaniy /ikili; bir kitab’ı indirdi. Rablerinden haşyet eden kimselerin cildleri O’ndan ürperir. Sonra cildleri ve kalbleri Allah’ın zikrine yumuşar . İşte bu Allah’ın hidayetidir. Onunla dilediğine hidayet eder. Allah kimi saptırırsa onun için hidayet edici yoktur.
Fetih; 4:” Huvelleziy enzeles sekiynete fiy kulubil mu'miniyne liyezdadu iymanen mea imanihim* ve lillâhi cünudüs Semavati vel'Ard* ve kânAllahu Aliymen Hakiyma;” İmanlarının kat kat artması için, mü’minlerin kalblerine sekine /sükun, güven duygusu inzal eden O’dur. Semavat ve Arz’ın orduları Allah’ındır. Allah Aliym’dir, Hakiym’dir.
Zariyat; 55:” Ve zekkir feinnez zikra tenfeul mu’miniyn; Öğüt ver/hatırlat!. Muhakkak ki öğüt mü’minlere fayda verir.
- Tağuttan kaçınanlar
Zümer; 17 : Velleziynectenebüt tağute en ya'buduha ve enabu ilellahi lehümül büşra* febeşşir ıbad iy; Tağut’tan, ona kulluk yapmaktan ictinab edip/kaçınıp Allah’a yönelenler var ya, onlar için büşra /müjde; vardır.Kullarımı müjdele!.
Zümer; 18:” Elleziyne yestemiünel kavle feyettebiune ahseneh* ülaikelleziyne hedahümullahu ve ülaike hüm ulül elbab; Onlar ki, kavl’i işitirler de onun en güzeline tabi olurlar. İşte onlar kendilerini Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir ve işte onlar saf akıl sahiplerinin ta kendileridirler.
- Allah`a yönelip O`na sarılanlar
Şûra; 13:” Şeraa leküm mined diyni ma vassa bihi Nuhan velleziy evhayna ileyke ve ma vassayna bih İbrahiyme ve Musa ve Iysa en ekıymüddiyne ve la teteferreku fiyh* kebüre alel müşrikiyne ma ted'uhüm ileyh* Allahu yectebiy ileyhi men yeşau ve yehdiy ileyHİ men yüniyb;” “Diyn’i ikame edin ve onda tefrikaya düşmeyin” diye, O TEK Diyn’den Nuh’a vasiyet ettiğini, Sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyyet ettiğimizi, sizin için şeriatlaştırdı. Kendilerini çağırdığın bu şey, müşriklere büyük geldi. Allah dilediğini kendine ictiba eder /seçer ve kendine yönelenleri de maksada hidayet eder.
Zümer; 17:” Velleziynectenebüt tağute en ya'buduha ve enabu ilellahi lehümül büşra* febeşşir ıbad iy; Tağut ’tan, ona kulluk yapmaktan ictinab edip/kaçınıp Allah’a yönelenler var ya, onlar için büşra /müjde; vardır.Kullarımı müjdele!.
Ra`d; 27: “Ve yekulülleziyne keferu levla ünzile aleyhi ayetün min Rabbih* kul innAllahe yudıllu men yeşau ve yehdiy ileyhi men enab;” O kafir olanlar : “O’na Rabbinden bir ayet inzal edilmeli değil mi idi?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah dilediğini saptırır, Kendisi’ne dönüp yöneleni de hidayet eder”.
Âl-i Imran; 101:” Ve keyfe tekfürune ve entüm tütla aleyküm ayatullahi ve fiyküm Rasûluhu, ve men ya'tesım billahi fekad hüdiye ila sıratın müstekıym;” Allah ayetleri üzerinize/size tilavet olunurken ve içinizde de O’nun Rasûlü varken nasıl kafir olursunuz?. Kim “ALLAH”a ı’tısam ederse /ğayrından kesilip sımsıkı bağlanırsa gerçekten sırat-ı müstakım’e hidayet olunmuştur o.
- Salih amelde bulunanlar
Şûra; 23:” Zâlikelleziy yübbeşşirullahu ıbadeHUlleziyne amenu ve amilus salihat* kul la es'elüküm aleyhi ecren illel meveddete fiyl kurba* ve men yakterif haseneten nezid lehu fiyha hüsna* innAllahe Ğafurun Şekûr; İşte bu, Allah’ın, iman edip salih amel işleyen kullarına müjdelediğidir. De ki: “Kurba’da sevgi haricinde onun üzerine sizden bir ecir istemiyorum”. Kim bir hasene kazanırsa, onda onun için bir hasene ziyade ederiz. Muhakkak ki Allah Ğafur’dur, Şekur’dur.
- Fakirlere yardım edenler
Leyl; 5:” Feemma men a'ta vetteka; Kim verir ve korunursa,
Leyl; 6:” Ve saddeka bilhüsna; Ve el-Hüsna’yı tasdik ederse,
Leyl; 7 :” Fesenüyessiruhu lilyüsra; Ona el-Yüsra’yı /en kolayı, en kolay yolu; müyesser ederiz/ kolaylaştırırız.
- Cihat edenler
Ankebut; 69:” Velleziyne cahedu fiyna lenehdiyennehüm sübülena* ve innAllahe lemeal muhsiniyn; Biz’de mucahade edenlere gelince, elbette onları yollarımıza hidayet edeceğiz. Muhakkak ki Allah muhsiynlerle beraberdir.
- Sözü dinleyip en güzeline uyanlar
Zümer; 18:” Elleziyne yestemiünel kavle feyettebiune ahseneh* ülaikelleziyne hedahümullahu ve ülaike hüm ulül elbab; Onlar ki, kavl’i işitirler de onun en güzeline tabi olurlar. İşte onlar kendilerini Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir ve işte onlar saf akıl sahiplerinin ta kendileridirler.
Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.
En doğrusunu bilen Allah’tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah’a emanet olunuz.
|