HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: her iş için iner de iner! ??? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
bilgi.ve.hikmet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 19 ocak 2007
Gönderilenler: 143
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bilgi.ve.hikmet

Kadir Suresi

4 Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner!

 

Kur'an Eksenli Düşüncelerinizi yazmanızı bekliyorum. Özellikle Arapça bilgisi yüksek olan arkadaşlar "Gece", "İş" "İnmek" kelimelerini araştırabilirlerse minnettar kalacağım.

Selametle

 



__________________
"Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik." A'raf-7
Yukarı dön Göster bilgi.ve.hikmet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bilgi.ve.hikmet
 
bilgi.ve.hikmet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 19 ocak 2007
Gönderilenler: 143
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bilgi.ve.hikmet

Bu Konuyla nispeten bağlantılı olan bir yazımı müsadenizle bu bölüme de ekliyorum.

 

Selam

İnsan, Yaşam ve Ölüm Sonrası açısından ilerleyerek gitmek de fayda olduğunu düşünüyorum. Öncelikle İnsan:

De ki: “Ey insanlar! Rabbinizden, elbette, size gerçek gelmiştir. Artık doğru yola giren, ancak kendisi için girmiş ve gerçekten, sapan da, kendi zararına sapmıştır. Ve ben, sizin üzerinize vekil (sizden sorumlu) değilim.”

Sonrasında Yaşam :

GELEN GERÇEK

Ve aslında belki konunun özü Ölüm Sonrası :

Her kim ahiret kazancını isterse, biz onun kazancını artırırız,

Her kim şimdiki hayatı ve süsünü isterse, yaptıklarının karşılığını, hiç eksiltmeden, orada tastamam veririz.

Tüm Şartların tamamen eşit olduğu bir Yaşam alanında İnanıp İnanmama ve Allah'ın Sınırlarını koruyup korumama yönünden tam bir serbestiyet olduğunu düşünüyorum. Toplum suçları ve başkalarının haklarına tecavüz (-ki Kur'an tümünü aktarmıştır) haricinde insanın inanıp inanmama özgürlüğünün, hata yapma, günaha batma özgürlüğünün tanındığını düşünüyorum. Tüm Yaşamın ve Sonuçlarının kişi açısından Sadece Ölüm Sonrası için var edildiğini düşünüyorum.

"Allah'ın Hidayet vermesi" "Allah'ın dilediğini saptırması" konularının ise, Vahye (GELEN GERÇEK) yaklaştırmak ve uzaklaştırmak anlamında olduğunu düşünüyorum. Bazılarının yaşamlarındaki ileri boyutlu sapkınlıklarla Vahy'den (GELEN GERÇEK) tabii ki Hidayetten uzaklaşma cezası olduğunu ve bazılarının da yapmış oldukları Salih amellerden, ürettikleri Güzel değerlerden dolayı hatalarının güzelliğe çevrildiğini ve GELEN GERÇEĞE-VAHYE muhatap edildiklerini düşünüyorum. Konunun bu boyutuyla Din Gününün insan yaşamındaki her saniyede geçerli olduğunu, Bazı özel anlarda da (Örneğin insanın Kadir Gecesini Bulması-Vahy ile  (GELEN GERÇEK) Muhatap olma anlama şansı yakaladığı saniye) İnsana büyük fırsatlar verildiğini düşünüyorum. Ama Hesap Gününde tüm defterlerin dürülmesiyle konunun nihayete kavuşacağını ve geriye dönüş olamayacağını düşünüyorum.

En doğrusunu Alemlerin Rabbi Bilir.

Selam



__________________
"Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik." A'raf-7
Yukarı dön Göster bilgi.ve.hikmet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bilgi.ve.hikmet
 
bilgi.ve.hikmet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 19 ocak 2007
Gönderilenler: 143
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bilgi.ve.hikmet

Konuyu geliştirebilirsek

"KADİR VE KADER"

"İŞLER VE MELEKLER"

"RUH VE KADER" ve 

"SÜNNETULLAH VE KADER"

 ile ilgili bazı yazılarımı aktarmak istiyorum. Ama öncelikle Arapça bilgisi iyi olan arkadaşlar eğilebilirse sevinirim.

Selametle



__________________
"Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik." A'raf-7
Yukarı dön Göster bilgi.ve.hikmet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bilgi.ve.hikmet
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Kur’an’da geçen kavramların, Kur’an’daki anlamlarıyla anlayabilmemiz için yapılan bir çalışmayı bilgilerinize sunmak istiyorum.

Ruh Nedir?

Ruh kavramı bugüne kadar dinli-dinsiz, müslim-gayrimüslim bir çok kesimden, bilgin ya da cahil bir çok kimsenin ilgi alanına girmiş ve bu konuda küçük büyük yüzlerce eser meydana getirilmiştir.

Bu eserlerde genellikle şu konular işlenmiştir:

Ruh nedir?

Ruh kaç tanedir?

Ruhlar nerede bulunurlar?

Ruh ve nefis aynı şey midir?

Ruh cisim midir, mahlûk mudur, enerji midir, kozmik bilinç midir, melek midir, varlıkların aslı mıdır?

Ruh şeffaf, billûr, cins-i lâtif midir?

Ruh mu yoksa ceset mi önce yaratılmıştır?

Ruh ölür mü?

Ruh kabirde cesede geri döner mi?

Dirilerin ruhları ölülerin ruhlarıyla buluşur mu?

Her şey ruhtan mı meydana gelmiştir?

Hayatı, hareketi, idraki sağlayan güç ruh mudur?

Ruhun insanî, hayvanî, nebatî olmak üzere çeşitleri var mıdır?

Olgun ruh ile geleceği görebilmek, gelecekten haber verebilmek, zaman ve mekân dışına çıkmak mümkün müdür?

Bütün bunlardan başka, ruh ile ilgili eserlerde ayrıca, ruh çağırma, telepati, medyumluk, yoga, doğru rüya, büyü, sihir, reenkarnasyon gibi konuların açıklanmasına da çalışılmıştır.

İnsanlar, tümü psikoloji bilimi kapsamında olan ve İslâmî olmayan bu konuların arkasına, eski çağlardan başlamak üzere, yani psikoloji biliminin gelişmediği, kuramlaşmadığı dönemlerden itibaren düşmüşlerdir.

“Bilgin” etiketli bazı Müslümanlar da, Eski Yunan-Lâtin kabullerini kitaplarında İslâmî bilgi gibi lânse etmişler ve ruhun mahiyeti, çeşitleri vs. ile ilgili, olur olmaz düşüncelerle dolu ciltlerle kitap, risale yazmışlardır.

Bu konuyla ilgili en ciddî eseri İbn Kayyim el-Cevziyye (1299-1351, hicrî 691-751) “Kitab-ür-Ruh” adıyla yazmıştır.

İmam-ı Gazâlî de Eski Yunan felsefesinden derlediği bilgileri muhtelif eserlerinde dile getirmiştir.

Ancak bunların hepsi de, Kur`an`ın ifade ettiği “ruh” kavramından çok uzaktır.

Sonuç olarak bugüne kadar bu konuda Kur`an kaynaklı ciddî bir çalışma yapılmamış, tabir yerinde ise asırlardan beri havanda su dövülmüştür.

Ama bu eserleri yazanların isimlerinin önünde “imam” veya “hazret” gibi unvanlar bulunduğu için, bu kitaplarda yazılanlar da maalesef hem İslâmî bilgi sayılmış hem de doğru kabul edilmiştir.

Fakat bu gibi kitaplardan önce esef duyulması gereken asıl konu; bin dört yüz seneden beri yazılmış olan “tefsir” adlı kitapların hiç birinin Kur`an`a dayandırılmamış olması ve bu kitaplarda hep “Rivayet Tefsiri”nin ön plâna çıkarılmış olmasıdır.

Bunun sonucu olarak ise, açık ve mufassal olan Kur`an, onun bunun rivayetine (söylentisine) özellikle İsrailiyat kaynaklılarına kurban edilmiş, dolayısıyla temel kavramlarımız, inanç ve amellerimiz rivayetler doğrultusunda şekil almıştır.

Rivayetlerin çokluğu ve farklılığı ise yanlış yönlendirilmiş kafaları iyice karıştırmıştır.

Yukarıda saydığımız konulardaki “ruh” kavramının tetkiki, dinin değil psikolojinin konusudur.

Psikoloji ilmi geliştikçe, Kur’an`daki müteşabih sözcüklerin de aynı doğrultuda muhkemleşeceği kesindir.

Ama İslâmî ve bilimsel olmaktan uzak olmasına rağmen ravilerinin adlarının başında “imam” veya “hazret” gibi unvanlar olduğu için bilgi kisvesi giydirilmiş ilkel görüşlerin, İslâm`daki müteşabih konuların teviline (öncelik sırasına konmasına) katkı getirmesi bir yana, meselelerin kördüğüm olmasına yol açacağı da kesindir.

Bu sebeple biz burada, o görüş ve kabullerin nakli ve tahlili yerine, Kur`an`daki “ruh” kavramını Kur`an ile açıklamaya gayret edeceğiz.

Ruh sözcüğünün esas anlamı “can” demektir. Bu sözcük “vücuh” ifade eden yani eş anlamlı bir sözcük olup, hakikat ve mecaz olarak bir çok anlamda kullanılır.

Sözcük, ansiklopedik anlamda ise; “Genel olarak varlığın maddî olmayan boyutu ya da özü” olarak tarif edilmiştir (Ana Britannica, cilt:26, s:383).

Bu anlam ile, uyku anında geçici olarak, ölüm anında ise sürekli olarak bedenden ayrılan “nefis”, yani beyindeki ana fonksiyon olan bilinç kastedilmiştir.

“Ruh” sözcüğü, yukarıda verdiğimiz hem sözlük hem de ansiklopedik anlamlara uygun olarak, “manevî benlik” ve “can” kavramları ile eş anlamlı kabul edilmiştir.

Geniş anlamda; “canlılık, duygu” demek olan ve ayrıca “karakter” anlamına da gelen “ruh” sözcüğü, mecazen bir şeyin en önemli, en can alıcı noktası, özü için kullanılır.

Meselâ pasif kimseler hakkında kullanılan “ruhsuz” sıfatı sözcüğün geniş anlamına, “meselenin, bütün ruhu buradadır” şeklindeki deyimleşmiş cümle de mecaz anlamına birer örnek teşkil eder.

Sonuç olarak, “ruh” sözcüğü ile yukarıdaki anlamlar merkezli yüzlerce deyim meydana getirilmiştir.

“Ruh” sözcüğü dinî terim anlamında çok genel şekilde; “İnsan bedeni yaratıldıktan sonra, tanrı tarafından üflenmek suretiyle varlığa kazandırılan canlılık” (!) olarak tanımlanmaktadır.

Ruh sözcüğünün Kur`an`daki kullanımı:

             
“Ruh” sözcüğü Kur`an`da; “İlâhî esinti, vahy/ bilgi” anlamında kullanılmıştır.

Vahyin, bilgisizlikten ölü sayılan kalbe hayat verdiği, canın bedendeki işlevi ne ise vahyin de kişiler ve toplum için işlevinin aynı olduğu, yani kişileri ve toplumu kokuşmaktan koruduğu düşünülürse, “ruh” sözcüğünün sözlük, ansiklopedik ve dinî terim anlamlarıyla Kur`an`daki anlamı arasında bir paralellik var gibi gözükebilir.

Ama sözcüğün kullanıldığı ayetler incelendiğinde, bu paralelliğin “ruh”un ne olduğunda değil de, sadece insan üzerindeki etkileri konusunda olduğu anlaşılmaktadır.

             
Kur`an`da bahsedilen “ruh”, yani “ilâhî esinti, vahy (bilgi)”, sadece isteyerek bu “ruh”a sahip olan ve bu “ruh”u hayatına geçiren kişilere ve toplumlara anlamlı bir canlılık veren, onları kokuşmaktan koruyan bir şeydir.

Fakat asla, ölümün dışındaki canlılığı temsil eden ve her türlü rezilliği de kapsayan sihirli bir nefes değildir:


İsra; 85:                       

Ve sana ruhtan sorarlar. Deki: “Ruh Rabbimin emrindendir(işindendir). Size ise az bilgiden başka, bir şey verilmemiştir.”

Mümin; 15:                    
O Refi`dir, dereceleri yükseltendir, Arş`ın sahibidir. Buluşma günü hakkında uyarmak için kendi emrinden/ kendi işinden olan ruhu kullarından dilediğine ilka eder (bırakır).

             
Not: Bu ayette ruhun hululü (inişi) “İlka (bırakmak, koymak)” sözcüğüyle ifade edilmiştir.

Nitekim Âdem`e yapılan vahyler “ ve Kur`an`ın inişi için “vahy” veya “inzal” yerine “ilka” fiili kullanılmıştır.


Bakara 37: “ Fetelakka Ademü min Rabbihı kelimatin fetabe aleyhi, innehu huvetTevvaburRahîym;
” Derken Adem Rabbinden bir takım kelimeler telakkı etti de bunun üzerine O da tevbesini kabul etti... Gerçek ki O Tevvab, Rahıym’dir.”

Neml;6 “Ve inneke letülakkal Kur’âne min ledün Hakiymin Aliym;”
Muhakkak ki sen Kurân’a, Hakiym ve Aliym’in ledünnünden telakkı ediliyorsun.

             
İsra suresinin yukarıda verdiğimiz 85. ayetinden 93. ayetine kadar olan pasaj bozulmadan, bir bütünlük içerisinde değerlendirilirse burada konu edilen ruhun, rivayet tefsirlerinde anlatıldığı gibi insan ya da herhangi bir canlının ruhu olmayıp “vahy” olduğu açıkça görülür.

İsra 85 “ Ve yes'eluneke anirRuh* kul irRuhu min emri Rabbiy ve ma utıytüm minel ılmi illâ kaliyla;”
Sana Ruh’dan sual ediyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin Emrindendir. İlim’den size ancak pek az verilmiştir”.

İsra 86 ” Ve lein şi'na le nezhebenne billeziy evhayna ileyke sümme la tecidü leke bihi aleyna vekiyla;
Andolsun ki eğer dilersek sana vahyettiğimizi elbette gideririz. Sonra kendine, ona mukabil, bizim aleyhimize bir vekiyl bulamazsınız.

İsra 87” İlla rahmeten min Rabbik* inne fadlehu kâne aleyke kebiyra;”
Rabbinden olan bir Rahmet müstesna. Muhakkak ki O’nun senin üzerine olan fazlı kebiyr’dir.

İsra 88 “ Kul leinictemeatil’insü vel cinnü alâ en ye'tu bi misli hazel Kur’âni la ye'tune bi mislihi ve lev kâne ba'duhüm li ba'din zahiyra;”
De ki: “Andolsun eğer İNS ve CİNN şu Kur’an’ın mislini getirmek üzere bir araya toplansalar, birbirlerine de destek olsalar, gene de onun ) mislini getiremezler ”.

İsra 89 “ Ve lekad sarrafna linnasi fiy hazel Kur’âni min külli mesel* feeba ekserun Nasi illâ küfura;”
Andolsun insanlar için şu Kur’an’da her mesel’den açıkladık da açıkladık. İnsanların ekseriyeti ancak küfür olarak yaklaştılar/kabul ettiler.

İsra 90 “ Ve kalu len nu'mine leke hatta tefcüre lena minel Ardı yenbua;”
Dediler ki: “Bizim için Arz’dan bir yenbu’/pınar, kaynak su fışkırtmadıkça sana asla iman etmeyeceğiz”.

91” Ev tekûne leke cennetün min nehıylin ve ınebin fetüfeccirel’enhare hılaleha tefciyra;”
“Veyahut senin hurma ağaçlarından ve üzüm’den bir cennetin/ bahçen olmalı, onların arasından gümbür gümbür nehirler fışkırtmalısın”.

92” Ev tüskıtasSemae kema zeamte aleyna kisefen ev te'tiye billahi vel Melaiketi kabiyla;”
“Yahut zannettiğin gibi Sema’yı parça parça üzerimize düşürmelisin veya Allah’ı ve melaike’yi kabiyl/kefil, şahid olarak getirmelisin”.


Ancak, İsra suresinin 85. ayetinde belirtildiği gibi, ruh konusu ile ilgili bize verilen bilgiler; vahyin mahiyeti, şekli, miktarı gerçekten azdır.

Dolayısıyla bu konuda verilen bilgi ile yetinmek, kendi kafamızdan bilgi üretmeye kalkmamak gerekmektedir.
             
Bu ayetlerde ve ruhun indirildiği/ hulûl ettirildiği bildirilen bir çok ayette, ruhun Rabbimizin emrinden olduğu da belirtilmektedir.

Bizim genellikle “buyruk” anlamında kullandığımız “emr” sözcüğü, “iş /oluş” anlamında da kullanılmaktadır.

Nitekim Kur`an`da 153 kez yer alan “emr” sözcüğünün “iş /oluş” anlamındaki çoğulu olan “ümûr” sözcüğü,
Hud suresinin 97. ve Âl-i Imran suresinin 128. ayetlerinin de aralarında bulunduğu 13 ayette geçmektedir.

Hud 97” İla fir'avne ve meleihi fettebeu emre fir'avn* ve ma emru fir'avne bi reşiyd;
Fravun ve Mele’sine/ ileri gelen adamlarına Onlar fravun’un emrine tabi oldular. fravun’un emri reşiyd değildir.

Al-i İmran 128: “Leyse leke minel emri şey'ün ev yetube aleyhim ev yüazzibehüm feinnehüm zalimun;”
EMR’den bir şey senin değil; ya onların tevbesini kabul eder ya da zalimler oldukları için onlara azab eder.



Bu bilgiler ışığında “emrimizden bir ruh vahyettik” ifadesi; “Allah`ın işlerinden olan ruh vahyetme işi, Allah tarafından yapılmıştır” anlamına gelmektedir.

Yani “ruh”, sadece Allah`ın işlerinden biridir ve ruh indirilmesi/ hulûl ettirilmesi de sadece Allah`a aittir.

Ruh/ vahy niçin indirilir ve kime indirilir?



Şûra; 52:    Ve kezâlike evhayna ileyke ruhan min emrina* ma künte tedriy melKitabu ve lel iymanü ve lâkin cealnahu nuren nehdiy bihi men neşau min ıbadina* ve inneke le tehdiy ila sıratın müstekıym;
                  


İşte böylece sana da kendi emrimizden (kendi işimizden) olan ruhu vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur (ışık) yaptık. Hiç kuşkusuz sen de dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin.

Mücadele; 22:” La tecidu kavmen yu'minune billahi velyevmil'ahıri yüvaddune men haddAllahe ve Rasûlehu ve lev kânu abaehüm ev ebnaehüm ev ıhvanehüm ev 'aşiyretehüm* ülaike ketebe fiy kulubihimül'iymane ve eyyedehüm biruhın minhu, ve yudhıluhüm cennatin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha* radıyAllahu 'anhüm ve radu 'anhu, ülaike hızbullah* ela inne hızballahi hümülmüflihun;

             
Allah`a ve ahiret gününe inanan bir topluluğu, Allah`a ve elçisine karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurmuş olarak bulamazsın. Bunlar onların ister babaları olsun, ister
çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden olan ruh /güvenli bilgi ile desteklemiştir. Onları, sürekli kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah`tan hoşnut olmuşlardır. İşte bunlar Allah`ın hizbidir (yandaşlarıdır). Dikkat edin, Allah`ın hizbi /yandaşları başarıya ulaşanların ta kendileridir.

Şuara;192 “Ve innehu letenziylü Rabbil alemiyn;”
Şuara;193 “Nezele BihirRuhul emiyn”
Şuara;194: “ Alâ kalbike li tekûne minel münziriyn;”     

Kesin olan şu ki o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir /hulûl ettirmesidir. Onunla “güvenilir ruh” indi (hulûl etti). Senin kalbine ki uyarıcılardan olasın.

             
Bu ayetler üzerinde yeterince tefekkür edildiği takdirde, buradaki “ruh” kavramının “orijinal (güvenilir) bilgi” demek olduğu kolaylıkla anlaşılmaktadır.

Çünkü Mücadele suresinin 22. ayetinde bu ruh ile, yani Allah`tan gelen güvenilir, sağlam bilgi ile tüm inananların güçlendirildiği, desteklendiği açıkça ifade edilmekte ve Şuara suresinin 193. ayetinde de bu ruhun, “er-ruh-ul-emin” tamlaması ile ifade edilmek suretiyle “en güvenli, en yararlı bilgi” olduğu vurgulanmaktadır.

Şuara suresinin 193. ayetinde geçen “er-ruh-el-emin” ifadesini kişileştirerek Cebrail olarak yorumlamak ve bir çok tefsir ve mealde olduğu gibi bu ayeti; “onu ruhul emin (Cebrail) indirdi” diye çevirmek yanlıştır.

Zira ayetteki “ nezele” geçişsiz fiilini, geçişli imiş gibi anlamlandırmak, işin erbabının bileceği gibi, ilk başta ayetin lâfzî manasına aykırılık demektir. Ayrıca böyle bir çeviri, onu (Kur`an`ı) âlemlerin Rabbi Allah`ın indirdiğini bildiren 192. ayet ile de çelişmekte

Ruhun üfürülmesi:

Sad; 72:”   Feiza sevveytühu ve nefahtü fiyhi min ruhıy fekau lehu sacidiyn;”
Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp ruhumdan içine üflediğim zaman, hemen ona secdeye kapanın.

Hicr; 29: “ Feiza sevveytühu ve nefahtü fiyhi min Ruhiy fekau lehu sacidiyn”                     
Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp ruhumdan içine üflediğim zaman, hemen ona secdeye kapanın.

Secde; 9:”   Sümme sevvahu ve nefeha fiyhi min ruhıhi ve ceale lekümüssem'a vel ebsare vel ef’idete, kaliylen ma teşkürun;”
Sonra da ona bir biçim verdi ve ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme gücü, gözler ve gönüller (bilgiye ulaşma yolları) var etti. Ne kadar az şükrediyorsunuz!

             
Allah`ın gerçek anlamda üfürmeyeceği bilindiğine göre, “üfürmek” ifadesinin mecaz olduğu hemen anlaşılmaktadır.

Mecazen “üfürmek” ise, bir başkasına verilen şeyin en az miktarını ifade eder.

Türkçe`de bu eylem “koklatmak” olarak yer almıştır.

Bu durumda “ruhun üfürülmesi”; “çok az miktarda bilgi verilmesi, bilginin koklatılması” anlamına gelmektedir.

Nitekim İsra suresinin 85. ayetinde de; “De ki: Ruh Rabbimin işindendir. Ve size bilgiden ancak çok az verilmiştir.” denilerek, bu husus açıkça belirtilmiştir.

             
Ruhun Âdem`e üfürülmesinden ne kastedildiği de yine Kur`an`da açıklanmıştır:

Bakara;30 “ Ve iz kale Rabbüke lilMelaiketi inniy ca’ılün fiyl’ Ardı halifeten, kalu etec'alü fiyha men yüfsidü fiyha ve yesfiküddima’e, ve nahnü nüsebbihu bihamdike ve nükaddisü leke, kale inniy a'lemü ma la ta'lemun;
      
Bakara;31” Ve alleme AdemelEsmae külleha sümme aradahüm alelMelaiketi fekale enbiuniy biEsmai haülai in küntüm sadikıyn;

Bakara;32 “Kalu sübhaneke la ılme lena illâ ma ‘allemtena, inneke entelAliymülHakiym;

Bakara;33” Kale ya Ademü enbi'hüm biEsmaihim, felemma enbeehüm biEsmaihim, kale elem ekul leküm inniy a'lemu ğaybesSemavati vel’Ardı ve a'lemu ma tübdüne ve ma küntüm tektümun;”

Bakara;34” Ve iz kulna lilMelaiketiscudu liAdeme fesecedu illâ iblis* eba vestekbera ve kane minelkafiriyn;”


“Ve bir zamanlar Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde Bir halife kılacağım” demişti de onlar; “Orada bozgunculuk yapan ve kan döken birini mi kılacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tesbih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz.” demişlerdi. O; “Şu bir gerçek ki ben sizin bilmediklerinizi    bilmekteyim.” dedi.”


“Ve Âdem`e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere sundu ve “Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz.” dedi.”

                                       
“Dediler ki: “Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alim`sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakim`sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin.”

                                       
“Dedi: “Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını.” O onlara onların adlarını haber verince, “Dememiş miydim Ben size! Ki Ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve Ben, sizin
açığa vurduklarınızı da sakladıklarınızı da en iyi biçimde bilmekteyim.” dedi.”
                                       

“Ve o vakit Biz meleklere, “Âdem`e secde edin” demiştik de İblis dışında melekler hemen secde etmişti. İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu.”

             
Dikkat edilecek olursa Sad suresinin 72. ve Hicr suresinin 29. ayetlerine göre meleklerin secde etmesi, Âdem`in belirli aşamalardan geçirilerek (amaçlanan düzgünlüğe ulaştırılarak) nihaî şekle getirilip, kendisine ruh üfürülmesinden sonradır.

Bakara suresinin 30-34. ayetlerinde ise meleklerin secde etmesinden önce Âdem`in geçirdiği değişim ya da aşama; “Âdem`in bilgilendirilmesi ve bilgisinin meleklerle karşılaştırılması” olarak açıklanmıştır. Yani, Sad ve Hicr surelerinde kullanılan “ruh üfürme” tabiri, Bakara suresinde yerini “bilgi ile bilgilendirmek” tarifine bırakmış, böylece “ruh üfürme” tabirinin, “bilgi ile bilgilendirmek” anlamına geldiği açıklanmıştır.

             
“Ruh üfürülmesi” tabiri ile, Âdem`e verilen bilginin “koklatma” mertebesinde (ölçüsünde) olduğunun kanıtı ise İsra suresinin 85. ayetidir. Burada hemen belirtmek gerekir ki, Âdem`e verilen bilginin azlığı, sadece Rabbimizin sonsuz bilgisine nispetledir.
             
Şöyle ki:

Kehf;109:”   Kul lev kânel bahru midâden likelimati Rabbiy lenefidel bahru kable en tenfede kelimatu Rabbiy velev ci'na bi mislihi mededa;
”De ki: Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenirdi hatta bir o kadarını daha getirsek bile.”

Lokman; 27: “   Velev enne ma fiyl Ardı min şeceretin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihi seb'atü ebhurin ma nefidet kelimatullah* innAllahe Aziyzün Hakiym;”              
“Şayet yeryüzünde ağaçtan ne varsa kalem olsa, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah`ın sözleri tükenmezdi. Şüphe yok ki Allah Aziz`dir, Hakim`dir.”

             
Durum böyle olunca Rabbimizin ilk peygamberden son peygambere kadar hepsine yapmış olduğu vahy (kitaplar ile bildirdiklerinin toplamı) koklatmadan (üfürmeden) başka bir şey değildir.

             
Sonuç olarak, melekler/ yönetim güçleri, sıradan insana değil, kendisine ruh üfürülmüş (Rabbimizin sonsuz bilgisine nispetle az bir bilgi ile bilgilendirilmiş), yani ADAM/ ÂDEM olmuş insana secde etmişlerdir (boyun eğmişlerdir).

             
Kur`an`da Meryem’e de ruh üflendiği bildirilmiştir:

Enbiya; 91: “      Velletiy ahsanet ferceha fenefahna fiyha min ruhına ve cealnaha vebneha ayeten lil alemiyn”        &nbs p;  
“Ve o, ırzını titizlikle koruyan kadın. Ona ruhumuzdan üfledik de onu ve oğlunu âlemler için bir mucize yaptık.”

Tahrim; 12:” Ve Meryemebnete 'ımranelletiy ahsanet ferceha fenefahna fiyhi min ruhına ve saddekat bikelimati Rabbiha ve kütübihi ve kânet minelkanitiyn;”
“Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan Imran kızı Meryem`i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi ve içten bağlananlardan oldu”.

Nisa; 171:” Ya ehlel Kitabi la tağlu fiy diyniküm ve la tekulu alellahi illel Hakk* innemel Mesiyhu Iysebnü Meryeme Rasûlullahi ve Kelimetuhu, elkaha ila Meryeme ve ruhun minhu, fe aminu billahi ve Rusulihi, ve la tekulu selasetün, intehu hayren leküm* innemAllahu ilahun vahıd* subhanehu en yekûne lehu veled* lehu ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard* ve kefa billahi vekiyla;”
“Ey ehlikitap! Dininizde aşırılığa gitmeyin. Ve Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, Allah`ın elçisi ve kelimesidir. Ki Meryem`e ilka ettiği (ulaştırdığı) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Artık Allah`a ve elçilerine inanın. “Üçtür” demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah Vahid`dir, tek ve biricik ilâhtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır O. Yalnız O`nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter.”

             
Bu ayetlerden, Meryem valideye bazı özel bilgilerin lütfedildiği anlaşılmaktadır.

Ancak bu konunun teferruatı, Âl-i Imran, Meryem ve Enbiya surelerindeki ilgili pasajlardan alınmalı ve bu olay Kur`an`daki pasaj bütünlüğü içinde, Zekeriyya`nın durumunu açıklayan ayetler ile birlikte ele alınmalıdır.

Çünkü yaşlı bir adam olan Zekeriyya ve kısır eşinin çocuk sahibi olması ile Meryem`in erkeksiz çocuk doğurması, birbirini takip eden dönemlerde meydana gelmiştir.

Daha evvelki ayetlerdeki “ruh üfürme” tabiri, Nisa 171`de “ilka (bırakma, ulaştırma)” tabiri ile açıklanmaktadır.
             

“Ruh üfürme” tabirinin, “az bir bilgi ile bilgilendirmek” anlamına geldiği artık bilindiğine göre, yukarıdaki ayetlerde Meryem`e üflendiği bildirilen ruhun da; onun hamile kalması için rahmine (dölyatağına) yapılan fizikî bir üfürük olmadığı, Zekeriyya`nın himayesinde bulunduğu mabette kendisine lütfedilen bilgi olduğu bellidir.

Kur`an`a göre bu bilgi önce Zekeriyya`ya verilmiş ve Zekeriyya`nın hem yaşlı hem de kısır olan karısı bu bilgi ile Yahya`yı doğurmuştur.

Daha sonra bu kutsal bilgiyi/ mesajı Meryem`e iletmekle Allah tarafından görevlendirilen Zekeriyya, Allah`ın elçisi olarak görevini yapmış ve kutsal bilginin/ mesajın doğruluğuna kanıt olarak da, bu bilgi sayesinde “sapasağlam” bir insan olarak doğan Yahya`yı göstermiştir.



             
Kim ki Allah`a teslim olur, O`nu kendisine Rabb edinir (terbiyesini ve hayat akışını Allah`ın kurallarına göre ayarlar), kendisine bir Kadir gecesi tayin edip o andan itibaren hayatını Kur`an`a göre tanzim etmeye başlarsa, Allah`tan gelen ve içlerinde kutsal bilgiler (ruh) olan ayetler o insana iner, yani insanın içine (aklına, benliğine) hulûl eder, girer, iyice yerleşir. Böylece o insan, kendisine rehber, destek, müjdeci … olan ayetler sayesinde Allah`tan başka ilâh edinilmemesinin, sadece O`na kulluk edilip O`ndan sakınılmasının bilincine varır, mutlu olur ve gerçek başarıya ulaşır.
             
İşte, meleklerin ruh ile inişi (hulûlü), girişi budur.

Daha detaylı bilgi edinmek isteyen Kardeşlerimiz bu sitede link verilen İşte Kur’an (Hakkı Yılmaz) sitesinden yararlanabilirler.


Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.

En doğrusunu bilen Allah’tır.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah’a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
bilgi.ve.hikmet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 19 ocak 2007
Gönderilenler: 143
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bilgi.ve.hikmet

Selam

“Ruh” sözcüğü Kur`an`da; “İlâhî esinti, vahy/ bilgi” anlamında kullanılmıştır.

Aktarmış olduğunuz bilgiler için Teşekkür ederim. Hakkı Yılmaz gerçekten çok Birikimli biri. Allah razı olsun.

Bu Noktadan Hareketle Kadir Suresindeki "Her iş için iner de iner" kısmının İnsan Yaşamındaki Vahye-İlahi Esintiye yaklaşması olarak anlıyorum. ve yine bu noktadan hareketle "Din-Yaşam Günü" Kavramının da sadece ölüm sonrasına değil, İnsan yaşamının belirli anlarına yönelik bir kavram olduğunu düşünüyorum. (Hesap Gününden farklı olarak) Elbette bunlar sadece kafamdaki düşünceler.

"Her iş İçin İnme" nin, İnsanın Allah'ın sınırlarını koruması, İbadetlerinde samimi olması, Allah'a Şirk koşmaması serüveninde karşılacağı İlahi Esintiler olarak anlıyorum. Bir anlamda O Samimi insanı şeytanın hilelerinden, nefsinin saptırmalarından, yaşamın kendisine getireceği diğer sapmalardan ayıklanma ve Ölüm sonrasına daha açık alınla gitmesine katkı sağladığını düşünüyorum. Kadir Gecesinin de Kaderle aynı serüven de her an sözkonusu olabileceğini düşünüyorum. Çünkü Kur'an'da o gecenin Armağanı.

Şimdilik bu kadarı yeterli. Ama dediğim gibi konu Kur'an Ekseninde gelişirse bu konuya daha da yazmak isterim. Aynı zamanda daha bilgili arkadaşların eleştirileri ve yönlendirmeleri de bana patika olacaktır.

En doğrusunu Alemlerin Rabbi bilir.

Not :İçimdeki bu konuyu aktarmama açmış olduğu konuyla vesile olan Dost1 Kardeşime Teşekkür ederim.

Selametle.



__________________
"Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik." A'raf-7
Yukarı dön Göster bilgi.ve.hikmet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bilgi.ve.hikmet
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

selam dost abi, inşallah iysindir, meryem valideye üfürülen ruh'un bilgi olduğunu kabul ediyoruz, fakat, bazı yelerde, can, bilinçlikik hali, vahy, destek, gibi anlamlara ilaveten, vahy melekesine de işaret yok, mesela, aşşğı da ki ayette,

 

  • Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril'i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü. (MERYEM SURESİ / 17)

    bu ayette, ruhu bigi olarak anladık, beşer kılığın da görünen ne,veya bu ayette bahsedilen, daha farklı bir şeyler mi var,

  • selam ile

    Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
     

    Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
    Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

      Yanıt YazYeni Konu Gönder
    Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

    Forum Atla
    Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
    Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
    Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
    Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
    Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
    Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

    Powered by Web Wiz Forums version 7.92
    Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
    hanif islam

    Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

         Sayfam.de  

    blog stats