Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
senin tepkilerin genellikle namaz oruç yada hadisler konusunda olurdu.şimdi konsept değişti haliylen sende saldırı yönünü değiştirdin.senin kitaba uymaktan tek farkın namaz ve oruçtur..belki haccada gitmişsindir..bunlarıda zaten forumdakilerin çoğu senin anladığın gibi kabul etmiyor..şimdi lütfen saldırı modundan çıkta elini vicdanına koy ve yanıtla:
EYLEM OLARAK SENİNLE BENİM ARAMDA NAMAZ VE ORUÇ'UN DIŞINDA NE FARK VAR?
belki senden daha çok hayırseverim,belki senden daha çok kibarım,belki senden daha özü sözü biriyim,belki senden daha vicdanlıyım vs.vs.seni benim üstüme çıkaran namaz ve orucun ise varsın bunlar senin olsun..bana aklım ve vicdanım yeter..selamlar..
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sayın dermanbeg,
araya girerek şöyle bir sual soaracağım, arapça eğitimi almak için belli bir süre yurtdışında kaldın, ve arapçanında bayığı ilerlettin, senin gibi aynı şartlarda olmayan ben gibi arapçayı bilmeyenlerin bu kuranı anlamak için ne yapmaları gerekli?
şu aşamada sen ve senin gibi düşünenlerin insanalara anlatıkları tebliğ ile bir imamın yapmış olduğu tepliğden ne farkı var.
sen diyeceksin ki ben bu tebliğimin karşılığında senden bir bedel istemiyorum ama diğer taraf istiyor, ama diğer tarafın davet ettiği kitap bu emri veriyorsa bu karşı tarafınmı suçu oluyor.
Şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kesin olarak va'detmiştir. Kimdir sözünü Allah'tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.
TEVBE 103.Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip aklayasın. Onlar için dua et, çünkü senin duan onlar için bir sükunettir. Allah Semi’dir, Alim’dir
selamlar. veysi.
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
“İnkâr edenlere gelince, yıkım onlara! Allah, onların işlerini boşa çıkarmıştır. Bu, Allah’ın indirdiğini beğenmemeleri ve Allah’ın onların amellerini boşa çıkarması sebebiyledir.” (Muhammed, 8-9)
" Ey iman edenler! Allah'a itaat edin; resule de itaat edin! Amellerinizi işe yaramaz hale getirmeyin."muhmmed,33)
“Ey iman edenler! Yahûdileri ve hıristiyanları velî/taraftar, dost edinmeyin, onlar birbirlerinin velîleridir/taraftarıdır. Sizden kim onları veli edinirse o da onlardandır….” (5/Maide, 51)
ALLAH sana onları dost edinme diyorsa orda dur.o zamanı yaradan ALLAH bu zamanıda yaraddı.o zamanın RAB ı ayrı bu zamanın RAB ı ayrı değil.yetersizlik senin anlayışında.zekanda.
gönlünde yatırdığın o amlellerin dikkat etde boşa çıkmasın.
forumdakilerin namaz,oruç,haç,örtünme gibi konularda ne düşündükleri zerre kadar umrumda değil.yeryüzünde 7 milyar insan var.her insan birşey söylese bende aldırış etsem hapı yuttum demekdir.o yüzden bu forumdaki söylenen şeylerede aldırmıyorum.aramızdaki ihtilafları çözecek olan ALLAH dır.
bazı şeyleri çıkarırsak nerdeyse dünyadaki birçok insanla aramızdaki farklar kalkar.işte bizleri farklı kılanda budur?dolayısıyla sen ve senin gibilerle her ortamda ve zamanda farklıyım.
şimdi sen ALLAH ın ayetini yetersiz buluyorsun.dar buluyorsun.bu lafı dedikden sonra ise kendine müslüman,hanif veya iman etmiş diyorsun?hadi canım sende..
ALLAH ın ayetini dar buluyorsun?zamana hitap edmiyor diyorsun.sen küfrünü zaten ikrar emişsin.umulurki pişman olur ve yanlışından dönersin....
kur'an her zamana ışık tutar....her zamanı idare etmeye,yönlendirmeye yeter artar bile.sen zekanı sorgula...zekandaki darlığı sorgula....
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
selamlar, varol el_turki kardeş,tıklayan ellerine sağlık.tekrar ediyorum veli kelimesi yönetici,idareci anlamınada gelir.isterseniz arapça sözlüklere de bakabilirsiniz.yüce Rabbim kafirleri dost edinmeyin demiyor,kafirleri idareci edinmeyin diyor.kim küfrün emri altına girerse zaten hidayetini de kaybeder.''etıyullahe ve etıyur rasüle ve ülül emri minküm''Allah'a itaat edin,Rasülüne itaat edin ve sizden olan(yani mümin olan)lidere de itaat edin''ayeti bunun tefsiri(açıklaması)mahiyetindedir. okuldaki çocuğunuzun müdürü''evladım,yarın veliler toplantısı var,velinize söyleyin,okula gelsin''dediği zaman kimse dostunu veya arkadaşını çağırmaz,anne veya babasını çağırır.yani kısacası anlayacağınız veli çocuğun yöneticisi oluyor,demekki bu kelime türkçemizde de doğru anlaşılıyor,bazıları bu kelimeyi niye çarpıtıyorlar anlamıyorum. selamlar,sevgiler.
1-araya girerek şöyle bir sual soaracağım, arapça eğitimi almak için belli bir süre yurtdışında kaldın, ve arapçanında bayığı ilerlettin, senin gibi aynı şartlarda olmayan ben gibi arapçayı bilmeyenlerin bu kuranı anlamak için ne yapmaları gerekli?
2- şu aşamada sen ve senin gibi düşünenlerin insanalara anlatıkları tebliğ ile bir imamın yapmış olduğu tepliğden ne farkı var.
3- sen diyeceksin ki ben bu tebliğimin karşılığında senden bir bedel istemiyorum ama diğer taraf istiyor, ama diğer tarafın davet ettiği kitap bu emri veriyorsa bu karşı tarafınmı suçu oluyor.
4- Şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kesin olarak va'detmiştir. Kimdir sözünü Allah'tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.
5- TEVBE 103.Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip aklayasın. Onlar için dua et, çünkü senin duan onlar için bir sükunettir. Allah Semi’dir, Alim’dir
selamlar. veysi.
Dermanbeg'ten iziin rıca ederek Veysi'nin bu sorularına ben cevap vereyim.
Veysi! Cevaplarım biraz sert ve dokunaklı olabilir, umarım kırılmazsın. Aynı dozda sen/siz de bana cevap verirsiniz. Kırılmayacağımı peşinen söylemiş olayım.
Yazınızı maddelere ayırdım ve madde madede cevapladım.
1-Hala anlayamadıysan, bundan sonra bir şey yapmana gerek yok. Çünkü hiç bir zaman anlayamayacaksın. Nitekim senin imamın da anlamamış. Okudukları kendi kuranı, yada Y. N. Ö.ün anladıkları Okudukları veya anlamadıkları.
2- Ben tebliğ yapmıyorum. İmamına gelince, kendisine çağırıyor, tebliğ falan yaptığı yok. Kime hangi makama tebliğ yapmış? Kim, hangi otorite imamınıza ne tepki verdi, bir şey dedi, siz ashabına ne tür bir şiddet uyguladılar? Siz ne gibi yaptırımlara, ambargolara, göçe zorlandınız? Mesleğiniz, ticaretiniz, malınız mülkünüzü ellerinizden alındı mı? Sizin Mekkeniz, Medineniz oldu mu? Müşrikleriniz/puta tapıcılarınız, Yahudileriniz, nasaranız, Mecusileriniz, münafıklarınız/ bedevileriniz, dahası mühacirleriniz, ensarınız kimler? Savaşlarınız; Bediriniz, Uhudunuz ne zaman? Bunlar için hazırlığınız ne? İnfakınız, sadakanız kimler; hangi mühacirler için?
3- İmamınıza bir kitap verildi de ona davet mi ediyor? Hani nerede onun kitabı? Muhammed'in kitabının aynısı Y:N.Ö.ün kalemiyle yeniden ona mı indi? Kitabın neresinden başladı tebliğe/okumaya? Şimdi neresindedir çağırdığı kitabın?
4- Hangi müminlerden, ne zaman ve nerede canlarını ve mallarını istedi Allah? << "Kendilerine, ellerinizi çekin, namazı kılın, zeketı verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, içlerinden bir grup, insanlardan Allah'tan korkmuş gibi hatta daha şiddetli bir korku ile korkar oldu...>> (Y.N.Ö. Mealinden). Can da mal da, zamanı gelince istenmişti onlardan. Sizin kitabınız ne zaman size savaşmayı ve onun için sizden canınızı, malınızı istedi? Yoksa siz, geçmişte Mekke- Medine ve civarlarında o gün o toplum tarafından o zamanın koşullarında bir ömür boyu aşama aşama yaşanmış bir hayatın özeti olan bütün bir kitabı siz imamınızla bir solukta mı yaşıyorsunuz? Bu mümkün müdür?
5- "Bunların mallarından bir sadaka al ki..."
İyi de, "bunlar" dediği kimlerdi? Doğru ile yanlışın ayırdına varamamış da savaştan geride kalmış bir kaç zavallıydı onlar. Sonra pişman olmuşlar, dünya bütün genişliğiyle kendilerine dar gelmişti de Allah onların tevbesini kabul buyurmuştu... Öte yandan öbürlerinden de verdikleri, verecekleri bağışları kabul etmedi (9/54). Sizin resulünüz de almamazlık ettiği, bağışlarını geri çevirdiği oluyor mu? O kitabın resulü, dinine girdiği için müşrik kocalarından ayrılıp gelenlerin müşrik kocalarına karılarına harcadıklarını/mehirlerini dahi iade ediyordu. Ya sizin resulünüz/imamınız aldıklarını geri veriyor mu cemaatından ayrılanların verdiklerini?!! Bak o kitabın rabbi ve resulü münafıkın bağışlarını kabul etmiyordu. Ya sizin resulünüz?
Umarım o muhterem resulünüz/imamınız bana cevap verme lutfunda bulunur!
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
haktansapmaz yazdı,
Cevaplarım biraz sert ve dokunaklı olabilir, umarım kırılmazsın. Aynı dozda sen/siz de bana cevap verirsiniz. Kırılmayacağımı peşinen söylemiş olayım.
Kitabın neresinden başladı tebliğe/okumaya.
Merhaba,
Yaşadığımız toplumun sapkınlıklarına,hastalıklarına tedavi olarak kuranın başlangıç noktası alak suresi olarak tespit edilmiştir.
Başlangıç noktasının anlaşılmaması ve uygulanmaması diğer tüm soruların, sorulma hakkını alır götürür.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM:ESİRGEMESİ VE BAĞIŞLAMASI BOL OLAN ALLAH'IN TANIMLAMASIYLA,
AÇIKLAMA: 113 sürenin başında yer alan besmelenin 'Bismi' kısmını "tanımlaması ile" olarak çevirdik.Yüce Allah,yarattığı insana öncelikle isimleri öğrettiğinden bahseder.12/40 ayeti ataların isimlendirmesinin boş olduğunu ve Allah'ın onlar hakkında bir sultan indirmediğini bildirir.
Türkçede de kullanılan isim de üç öge vardır:Tanınan-Tanıyan ve Tanıtan.Her varlık için geçerli olan bu üç unsura göre bütün varlıklar tanınan,insan tanıyan ve Allah 'ta tanıtandır.Bundan dolayı biz her üçünü de kapsayacak olan Tanımıyla veya Tanımlamasıyla ifadesini ismin kök anlamı olarak belirledik.
AÇIKLAMA:buradaki oku emrinde neyin okunması gerektiği yani nesne belirtilmemektedir.Ancak yaratan,Rabb ve tanımlamasıyla ifadeleri kendi içinde şöyle bir anlam bütünlüğüne kavuşturulunca okunması gereken netleşmektedir:
Yaratan'ın yarattığı nedir?Bütün varlıklar.Hangi sıfatıyla birlikte yaratmaktadır?Rabb,yani varlıkları aşama aşama,yavaş yavaş,öğrete öğrete en iyiye ulaştıran terbiye edici sıfatıyla.İşte biz, bütün varlıkları en güzel şekilde terbiye eden Rabbimizin tanımladığı şekilde okuyacağız ve tanımlayacağız.
Yani biz bütün varlık kategorilerini,bizim için bilinip tanınması gereken herbirşeyi ;
Yani insanı,tabiatı,Kur'anı,salatı,zekatı,cenneti,cehenne mi ,melekleri..elhasılı bütün varlıkları Rabbimiz Allah nasıl bize tanımlayıp öğretmişse o şekilde tanımlamaya çalışacağız.Niçin?Çünkü biz yalnızca O'nun kuluyuz.Çünkü Onun tanım ve tanımlamalarında bir ağırlık,bir sultan vardır da ondan.
Bu durumda evet biz varlıkları okuyacağız.Ama yalnızca rabbimiz Allah'ın bize öğrettiği ya da öğreteceği biçim ve şekilde olmak şartıyla okuyacağız.Okumak nedir?
Kur'anda okuma ile ilgili ayetler genelde bir eyleme bir davranışa dönüştürme şeklinde kullanılır.Örneğin ''Kur'andan kolayınıza geleni okuyun..''ayetini ele alalım.Kur'anda okunması zor olan bir ayet ya da süre yoktur.Fakat yaşanması zaman gerektiren yada güç ve ağır olan ayetler vardır.(örnek bedir uhud)
Bundan dolayı bizlere Kur'anda olup ta yaşanması daha kolay olan hükümler de bildirilmiştir.Biz bunlardan kolay olanı seçme serbestliğine de sahibiz.Dolayısıyla okuma emrinin doğrudan hayatta uygulamayla(pratik yapmakla) bağlantısı vardır.
Bunun için bizim bütün Kur'ani okumalarımızın ve Rabbimizin bize öğrettiklerinin hayatımızda ve düşüncelerimizin değişmesinde etkili olması zorunludur.
Salt anlamadan kuru kuruya okumanın da bu açıdan ne sevabı ne de bize bir kazandırdığı vardır.
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
alıntı dermanbeg,
alak suresi
2.AYET:Halake'l insâne min alak.=(Allah)insanı bağımlı ve muhtaç olarak yarattı.
AÇIKLAMA:1. ayette Yüce Allah,varlıkları kendi ismiyle,yani tanımladığı şekilde okumamızı bizden istemişti.Şimdi bu ayette ise bize okumamızın bizim açımızdan sebebi açıklanmaktadır.Ayette geçen alak kelimesi'nin öz anlamı''Bir yere asılı kalan,kendi başına varolamayan''demek olup buradaki anlam iki ayet arasındaki bütünlüğü sağlayacak bir anlam olmalıdır.Eğer şu andaki meal ve tefsirlerin anlamını verecek olursak ayetler arasındaki bütünlük ve insicam sağlanamayacak,üstelik ilk ayetlerde embriyonun ne işi var denilecektir.
Evet,alak ifadesi diğer ayetlerde hep embriyo anlamında kullanılmıştır.Fakat orada hemen ayetlerin devamında insan yaratılışının diğer aşamaları da zikredilirken burada salt alak kelimesi vardır.Bundan dolayı bu kelimenin kök anlamının yani birşeye dayanıp yaslanmadan ayakta duramamanın buraya uygun bir adı vardır ve o da ''bağımlı ve muhtaç olmak,yaratanın devamlı desteğine ve yardımına ihtiyaç duymaktır.''
Bir insanın yeni bir makine icat ettiğini düşünelim.Bu makineyi icat eden kişi,icat ettiği makinenin nelere ihtiyacının olduğunu,iyi çalışması için ne gibi bakımlarının gerektiğini,hangi yakıt ya da enerjinin kullanılacağını... bir broşür hazırlayıp alıcıkişilere bildirir.İşte Allah'ın yarattığı olan bizler her açıdan O'na ve O'nun bizim için yarattıklarına muhtacız.Bundan dolayı O'nun bizden istediklerine harfiyen uymak,neyi ne şekilde ve nasıl yapmamızı istiyorsa aynen itaat edip yapmak zorundayız.
''Yaratan yarattığını bilmezmi?''ayeti gereği bizler yaratıcımız ve terbiye edicimiz olan Allah'ın bizim bütün ihtiyaç ve isteklerimizi bildiğini,buna göre de bizim için bir rehber,bir kılavuz olan Kur'an vasıtasıyla herşeyi bir ölçü ve bir kadere göre varedip biz kullarına bu talimatlara ,ilahi uyarılara aynen uymaktan''işitip itaat ettik '' demekten başka seçeneğimizin olmadığını sanırım aklı ve vicdanıolan herkes kolayca anlayacaktır.
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Allahın dersanesi bu yöntemle bize oku der ve varlığa iki boyutla bakmamızı ister.Birincisi varlığın alak(bağımlılık-fayda)boyutu diğeri varlığın Kalem(öğreti boyutu)
hz.Musanın örneğinde olduğu gibi bir ateş gördü dedi ki size oradan bir haber getiririm ya da bir kor parçası getirrimde ısınırsınız..
varlığa bakış açısına bir bakın!!!.iki boyuttan da bakıyor.
Allaha kafa tutmak onun tanımlarını dikkate almamaktır ki Alak suresinde kendini müstağni görürsen kesinlikle tuğyan edersin azarsın diyor.Müstağnilik Allahın tanımlarına karşıdır.Sonucu da tuğyan dır.
umarım uslup kırıcı olmamıştır.
selam üzerinize olsun
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Medeni dedi
Kıymetli Saffet Metin kardeşim,fevzi çakmakla
M_Kemal'in uyum içinde çalışmış olmaları onların dindar insanlar olduklarına
delil teşkil etmez.o zamanki üst tabakanın,okumuş yazmış kesimin hep pozitivist
yani dini inkar felsefesiyle yetiştiklerini söyleyende sensin.
fevzi paşanın namaz kılması da her hareketinin doğru yaptığına delilde
teşkil etmez.binlerce müslümanın kel alilere rüşvet vermediği için darağacında
sallandırıldığı dönemde yine fevzi paşanın general olduğu dönemlerdir.ha şunu
dersen anlarım,evet fevzi paşa konjöktür gereği güçlülerin yanında yer almış bu
yüzden böyle davranmış dersen anlarım,ancak bir namaz kılmasını binlerce
müslümanın darağacında sallandırılmasına kamuflaj olarak kullanılmasını da en
azından tarihe karşı saygısızlık sayarım.nice devletlerin en gizli sırları bile
devlet arşivleri halka açılmışken hala bizim arşivlerimizin halka tam açılmamış
olması(özellikle genelkurmay arşivlerinin)hala halka açılmamış olması da
manidardır.namaz kılmak ayrı bir şey Kur'an siyasetini bilmek ve yapmak ayrı
bir şeydir.arada bir uyumsuzluk varsa ''feveylül lil musalliyn''ayetinin
mealini bulup bunun manası üzerinde kafa yormanı tavsiye ederim.
Sayın medeni,
İnsanlar namaz kıldığı için asılmadı. İnsanlar Osmanlı döneminde Ahrarcı,
itilafçı ve Müfrit ittihatçı (Enverci kanat) oldukları ve Osmanlı zamanındaki
mücadelelerine Cumhuriyetten sonra da devam ettikleri için , M.Kemal e karşı
tertiplerin içinde oldukları için asıldılar. Ayrıca bir kısmı tümüyle feodal
sebeblerden isyan etti. İsyancılar yağmaya, talana katıldılar. Ama isyanı güya
Din adına yapmış gibi gösterdiler. Örneğin Şeyh Said. Adam Diyarbakırın Piran
ilçesinde (Bugün Dicle ilçesi) kendi halinde bir şıh iken, jandarmadan kaçan
birkaç kaçak kendisine sığınır. Jandarmada Şıh saidin kapısına dayanır. O sıra
bir düğün vardır. Bütün aşiret, akraba i taallukat oradadır. Jandarma çavuşu
baskı yapar kaçakları ver diye. O da der ki, oğlum ben onları vereceğim ama dur
şu düğün tantanası geçsin. Herhalde o kalabalık içinde kendisine sığınan
kaçakları Jandarmaya vermiş gözükmeyi, kendi feodal otoritesine
yedirememektedir, bir jandarma çavuşundan emir almış konumuna düşmek, o anlı
şanlı feodal için çok gurur kırıcıdır ama o düğün bitince onları verecektir.
Çünkü vermemesihükümetle arasının
açılması demektir. Jandarma çavuşu baskı yapınca , o düğünde bulunan aşiret
mensupları askerleri öldürür ve isyan başlar.
Güya hilafet kalktığından isyan etmişlerdir. Güya dini esaslı Kürt devleti
kurmak amaçlı isyan etmiştir. Güya Türkiye Musula yürümesin diye İngilizler
isyan ettirmiştir. Bunlardan hilafet ve Kürt devleti hedefi isyancılar
tarafından da ifade edilmiştir ama asıl sebeb düğünde kırılan feodal gururdur.
Bu kadar basit. Bana da bu bilgiyi Elazığda tanıştığım Zaza kökenli arkadaşlar
anlattı.
Bunların % 90 ı masum değildir. En masum olanını söyleyeyim sanaMaliyeci Cavit Bey. Kimdir biliyormusun.
Gazeteci Soner Yalçın’ın dedesi. Dedesi asıldığı zaman babası Şiar Yalçın5 yaşlarında bir çocuktu. Sadece ve sadece
İttihad ve terakkinin Enverci grubundan olması nedeniyle asıldı. 1926 İzmir
suikasti ile ilişkilendirildi. Suikasti yapacaklar güya ona haber vermiş.
Adam onlara yardım etmemiş,ama Hükümete
de bu planı ihbar etmemiş. Sen bunu bildiğin halde nasıl haber vermezsin diye
asıldı adam. Sadece Enverci olduğundan. Zamanının iyi bir ekonomisti idi.
Türkiyenin öyle bir adama 1930 lu yılların Büyük ekonomik kriz döneminde çok
ihtiyacı vardı.
Ben başka forumlarada giriyorum. Orada M.Kemali aynen Hitler ,
Stalinvarimetodlarla insanlara
özellikle dindarlara baskı yapmış gibi anlatıyorlar. Türkiyede Stalin tipi
baskı olmadı.Ben bunu anlatmak
istiyorum. Fevzi paşanın konumu 1970, 1980,1990 lardaki genel kurmay
başkanlarının forsunun üzerinde idi.İstese rahatlıklaM.Kemali
devirebilirdi. Onun için ben o örneği verdim. Asılanların kim olduğunu
biliyordu.Onun için M.Kemale siyasi
sebeblerle iftira atan o dinciler çok büyük kul hakkına giriyorlar. Fevzi
Paşanın (Feveylün lil musalline ) ye(Vay o namaz kılanların haline)giren
bir durumu yoktur. Ama bile bile iftira atan o cahil yobaz grubunona girme durumu vardır.
Yapılan baskı hani çocuklarınKuran
okumayı öğrendikleri Kur’an elifbası tipi kitapların okunması idi. O Kur’an
okuma değil ki. Öğrense ne olacak. Öğrenmese ne olacak. Kiril alfabesini
öğrenerek Rusça okumak, grek alfabesini öğrenerek yunanca okumak gibi. Bir tek
kelimesini anlamadan o dili okumak. Bu Kur’an okumakmıdır. Kur’an meali okuyana
baskı var mı?. Arapça öğrenene baskı var mı?Ben de çocuğuma özellikle öğretmedim. Nuzül sıralı Kur’an meali okuttum.
Öğrenmek isterse Arapça dil kaynaklarını gösterdim. Ama asla Arap harflerini
nasıl deşifre edeceğini göstermedim. Böyle bir şeyi anlamsız buluyorum.
Bizim maaleseftarihimizde İkinci Meşrutiyet es geçilir. İkinci Meşrutiyet dönemi (1908-1918) Cumhuriyet döneminin
laboratuvarıdır. Bir milli marşımız bile vardır. (Vicdan-ı Muazzam marşı. Bu
dönemin simgesidir. Youtube dan dinleyebilirsiniz. )Seçimlerin yapıldığı Çok
partili bir dönemdir. Ahrar fırkası vardır.(31 Martıyapan parti) Hürriyet ve İtilaf fırkası (Halaskar Zabitanı
kuran, Mahmut Şevket Paşayı öldüren parti)vardır. İttihat ve terakki fırkası vardır. Bu partiler birbirleri ile
seçimlere girmişler Osmanlı Meclisi mebusanında gruplar oluşturmuşlardır. Bir
birlerini bastırmak için seçim zamanı parti taraftarları birbirini sopalarla
dövmüştür. 1912 seçimleri sopalı seçim diye anılır. Hürriyet ve İtilafordu içinde kendi taraftarı subaylarıHalaskar Zabitan Grubu diye örgütlemiş ve
neticede içine politika karışan ordu Balkan savaşında yenişmiştir.Bunlar bilinmeden M.Kemal döneminde kimler ,
niçin asıldı hakkında doğru bir fikriniz olamaz. Bunlar bilinmeden Türkiyenin
Cumhuriyetten evvel Çok partili bir dönem geçirdiği bilinmez. Bunun içindir ki,
M.KemalCumhuriyetten sonra iki kere
demokrasi denemesi yapıyor. Örneğini ikinci meşrutiyette fiilen yaşamış.
Maalesef İkinci Meşrutiyetteki İttihat
ve Terakki dönemi üzeri karartılır. Dinciler Abdülhamit i öne çıkarır, Halbuki
Abdülhamithem Türkiyede hem de Dünyada
1940 lara kadar kötü gösterilen, kimsenin sevmediği bir padişahtı. İstanbulda
üç kişiden biri saray Jurnalcisi idi. Abdülhamititekrar sevimli yapan , ö plana çıkaran Necip
Fazıldır. 1940 larda artık Abdülhamit zulmünü yaşamış adamlar azalmıştır. Onun
içinİttihatçıların devamı saydığıHalk partililere karşı Bu Abdülhamitçi tarih
anlayışını koymuştur.Ulu Hakan
Abdülhamit han isimli eseriyle. İttihatçıları imparatorluğu batıran adamlar
olarak gösterir. Her yaptıkları kötüdür.
Cumhuriyetçiler ise Herşeyin ilk olarak Cumhuriyet devrinde ve Özellikle
M.Kemal tarafından düşünülüp yapıldığını anlatmak isterler. Halbuki M.Kemalin
yaptığı bir çok şey İkinci Meşrutiyette İttihat ve Terakki tarafından
düşünülmüş, tartışılmıştır. Kendisi de Cemal Paşanın yakın grubundan bir
ittihatçıdır. Konulardan haberdar bir aydın kadro vardır.Bu tartışılanların gerçekleşmesi M.Kemalin
devlet başkanlığızamanında
olacaktır.Tabi tarihi arka plan örtülüp
her şeyi ilk o düşünmüş, her şeyi ilk o yapmış veya yaptırmış gösterilip,
M.Kemal olağanüstü bir insan konumuna
getirilip gösterilir.Tabii bunlar hep
daha sonraki Kadro dergisi grubunun (Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şevket Süreyya
Aydemir ve Vedat Nedim Tör )yaptığı
makyajlardır. Hatta Kemalizm denilen ideoloji de bu grubun çalışmaları ile
yazılmıştır. Yoksa M.Kemalbenim
ideolojim budur gibi bir şey ne demiş ne de yazmıştır. Kraldan çok kralcıların
işleridir. Bu da bazı insanlarda lüzumsuz
bir tepki doğurmaktadır.
Arşivlerin açılması içindaha
ilerlemiş bir ekonomi, oturmuş bir şehir sosyolojisi, liberal ileri bir
demokrasiye ihtiyaç var. Bunlar zaten M.Kemalin işaret ettiği çağdaş uygarlık
düzeyi. Buna varmış bir ülkenin özgüven dolu evlatları o arşivler açıldığında
Atasını daha iyi anlayacaktır. Çok uzun bir süreye ihtiyaç yok. Belki on sene.
Örneğin Cumhuriyetin yüzüncü yılı iyi bir tarihtir.
Din = Kur’andır. Laik kesim de, Dinci kesim de Kur’an cahilidir.Bu nedenle ne laikler dinin dışında, ne
dinciler dinin içindedir. Dinde Kur’ana dönüş her iki taraf arasındaki lüzumsuz
gerginliği hafifletecektir. Tarihi
arkaplanı olan ,anlamsız ve aptalca bir mücadeleye şahit olmaktayız. Dilerim
her iki tarafında ortak bir paydaya yaklaştığı günleri Allah bize gösterir.
İşte o zamanki Türkiye bambaşka bir Türkiye olacaktır.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Dermanbeg Yazdı:
sevgili saffet metin,din karşıtı olmak bir olan allah a iman etmemek değildir..burada reddedilen ilahi mesajın kurumsal hale getirilip,insanların onunla sınırlandırılmasıdır..o dönemde kurumsal din tamamen zehirli hale dönüşmüştür..dolayısıyla m.kemal in toptan reddi gayet akıllıca bir davranıştır..ancak cümle aralarından anlıyoruz ki allah a olan inancını silip atmamış atamamıştır..siz zaten olayın farkındasınız tereciye tere satmayayım ama gerçekten yaptığı harikulade bir reformdur..
değerli abim,yaşadığımız olayları değerlendirirken karşı tarafın söylemlerinide dikkatimizden kaçırmamalıyız diye düşünüyorum.örneğin ben,prof.yalçın küçük ü uzun süredir okur ve dinlerim.bizler sağcısıyla solcusuyla,dincisiyle,dinsiziyle doğu-batı arasında sıkışmış vaziyetteyiz.bir türlü hepbirlikte doğru bir çıkış yolu bulamıyoruz.yalçın küçük hoca birgün iki fotoğraf gösterdi ekranda belki izlemişsinizdir.birisi sn.bülent arınç ın eşinin diğeri sn cumhurbaşkanımızın eşinin resimleri.bu resimler lise son sınıf resimleriydi ve başları açıktı.adam resmen çıldırdı.şöyle dedi "bakın arkadaşlar cumhuriyrtin aydınlık hale getirdiği kızlarımızı bunlar alıp ne hale getiriyorlar" inanın ben o zamanda adama hak verdim.ancak yaptıkları bir yöntem hatası var.o da bunu baskı ve zorbalıkla dayatmaları.hele birde askerleri arkalarına aldılarmı işi iyice azıtıyorlar..
oysa kendi ülkesinin evlatları diye sahip çıkarak eleştirseler,inanın değişim hem kendiliğinden olacak hem de iş çığırından çıkmayacak..insanlarımız arasındaki güven sorununu aşamaz isek daha çook birbirimizi hırpalarız..ahmet türk te iyi adam yalçın küçük te tayyip erdoğanda ahmet altan en iyileri..haktansapmaz,sen ve diğer dostlar en en ve en iyileri..selamlar..
Sayındermanbeg,
Dediklerinin hepsine katılıyorum. İlahi mesajın kurumsal hale getirilip
insanların bununla sınırlanmasını söylemşsin. Keşke böyle yapsalardı. Bak
sünni, ve şii mezheplere. Din denilince mezhep anlaşılıyor. O mezheplerde de
Kur’anbastırılmış.Mesela bir örnek vereyim.
İslam’da üretimin ihtiyaç duyulan sahalardan başka yöne kaydırılması, lüks
tüketim maddelerinin üretimine yatırım yapılması, kaynak israfı olarak değerlendirilmiş,
uygun görülmemiştir. İktisatçı Abdurrrahman el-Maliki’ye göre; İslam, tespit
etmiş olduğu Hukuki düzenlemelere uymayan anonim şirketlerin kuruluşunu kabul
etmemektedir. Tröst ve kartel amaçlı birçok anonim şirketin tek çatı altında
bir araya getirilmesini de yasaklamıştır. Çünkü İslam’a göre şirketler, vakıf
ve vasiyet gibi münferit bir irade türünden bir işlem değil, alışveriş ve icare
gibi akitler gurubundandır. Bunun için şirkette, şirket ortaklarının doğrudan
doğruya, bizzat şirketin işleyişinde yer almaları (Muşareke akdi) veya doğrudan
doğruya bedenen şirkete ortak olan kimse ile mallarını ortak kılmaları
(Mudarebe akdi) gerekir. Bu tür bir ortaklık ise tabiatı icabı büyük miktarda
sermaye birikimine imkan tanımaz. Bu nedenle İslam’daki şirket hükümlerine göre
kurulan bir şirket, büyük fabrikalar kurabilecek devasa sermaye birikimine
imkan tanımadığı için bu güç ancak devlette bulunacaktır. Abdurrahman
El-Maliki, İdeal Ekonomi Politikası, Türkçesi: Muhammet Hanifi Yağmur, Ta-Ha
Yayınları, Ankara 1997, s. 111-112.
Linkinden aldım. O linkte AKP nin protestanlaştığını anlatıyor. Bunun İslama
uygun olmadığını anlatıyordu. Yazılarındaki İslami dediği görüşün Kur’ana ters
olduğunu anlatan uzun bir yorum gönderdim, ama yayınlamadılar.
Şimdi söylermisin buradaki görüşler İslama göre doğrumudur. Lüks tüketim
örneğin Otomobil üretimikaynak
ısrafımıdır. Otomobil sahibi olmak 1940,1950,hatta 1960 Türkiyesinde Lüks iken
bugün öylemidir. Lüks kavramı neye göredir. Lüks olayı satınalma gücüne
göredir. Bir malın fiyatı halkın satınalma gücünü aşıyorsa lüks, aşmıyorsa lüks
değildir. Zamanında lüks olan beyaz eşya, mobilya, televizyon, bilgisayar,
otomobil, kameralı cep telefonubugün
lüks değil sıradan ihtiyaçlardır. Bunların üretilmesi kaynak israfımıdır.
Kur’anda şirketler böyle olacak, yok
vakıf olacak, yok mudarebe olacak diye bir şey var mı ?Allah dilediğine sınırsız rızık veriyorsa ki
veriyor, Anonim şirketi neden yasaklasın. Nerede bu yasak. Bir müslüman toplumunda bir Bill Gates
çıkmasıKur’ana aykırımıdır. Değildir.
İslama aykırı olan, Bu Bill Gates in bu servet bana bende olan bir ilimden
dolayı verildi diyerek Karunlaşmasıdır. Yoksa bu Bill Gates , Allah bana bu
serveti nasip etti, ben de onun emirlerini yapar bu servetimle Fakirler için de
gereken yardımları yapar. Karunlaşmam. Onun örneğin Hümeze suresindeki, maun suresindeki
tehditlerinden kurtulurum diyor ve gereğini yapıyorsa buna İslam niye cevaz
vermesin. Benim Kur’andan anladığım bu. İslam toplumlarında bir Bill Gates, bir
Paul Getty, Nelson Rockfeller, Andrew Carnagie olabilir. Çok ta olmalıdır. Bunların çoğalması için
uygulanan politikalar doğrudur. Bir
Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, Kadir Has, Karamehmet doğrudur. Arap ülkelerinde
olmayan bunlardır.
1990 lı yıllarda Ermeni, Azeri savaşında Azeriler yenilmişti. Bize dediler
ki, bizim ordumuz var ama paşalarımız yoktur. Sizin Kurtuluş savaşındasavaşı idare eden Osmanlının paşaları vardı.
Siz savaşı onlar sayesinde kazandınız.
Türkiyede bir milyar doların üstü serveti idare eden patron sayısıyüzden fazladır.100 milyon dolar ın üstü on bine yaklaşır.
Allah için Mısırda, Irakta, Libyada , İrandaböyle kaç tane patron vardır.Ekonomik
savaşın paşaları bunlardır.
Beş milyar dolarlık servetyaptığın yatırımların teknolojisine göre kırk
bin kişi çalıştırır. Bu eğer emek yoğun teknolojilere yatırım yaptı isen yüz
bine kadar çıkar.Şimdi düşünün PKK ile
mücadeleye harcanan kaynak en az 150 milyar doları buldu.O para silaha değildesanayileşmeye harcanabilseydi, Doğunun da kalkınması biterdi. Batının da.
Türkiyenin yurtdışında en az 60 milyar dolar sermayesi var.20 milyar doları Mısırda, 20 milyar doları
libyada. Diğer 20 milyar ise Afrika, Avrupa (moldova, romanya, sırbistan,
bulgaristan, Ukrayna, Rusya vb.), bangladeş vb.Dağılmış.
Şimdi sen dinin görüşü diye Abdurrahman El Maliki nin görüşünü uygularsan, yandın.
Hayatta o ekonomi kalkınmaz. O zaman
derler ki Din Terakkiye Manidir. ( Bunu diyen Ernest Renan, dediği de din değil
İslam Terakkiye manidir demiş. Yukarıdaki örneği yorumlayın. Doğrumu demiş,
yanlışmı)Dinle olmaz. Laiklik
lazımdır. Demişler. Ve M.Kemal düzeni böyle kurmuş. Çok doğru yapmış.Türkiyede bugüne kadar yapılan hep
sağcısınında , solcusunun da yaptığıkapitalizmetakoz olmaktır. Özal
la birliktetakozlar azaldı. Tayyip
Erdoğan bu takozları hepten kaldırdı.
Demekkikurumsal hale getirdiğimiz
şey Kur’an olsa idi sıkıntı böyle olmayacaktı. Sana iskender kebab diye sunulan
şeyde et yok denecek kadar az, bol ekmek, yoğurt, salçalı sos. E ne bu İskender
kebab. Döneri nerede bunun ,bir iki yaprak. Gerisi katkı maddesi. İşte mezheplerin
dininde Kur’anın durumu. Öyle oluncada islam adına ortaya çıkan yanlış
görüşler. İnsanların ilerleyen batı karşısında komplekse girip dine
saldırmaları, laikleşmeleri,geri kalmadan dini, dolayısı ile Allahı sorumlu
tutmaları,öbür taraftan dindarların
muhafazakarlaşıp haklı olarak inançlarını korumaları, laik tarafı, Allahsız,
kitapsız, din düşmanı ilan etmeleri.
Resim ortada. Kim haklı.
M.Kemal elbetteki Allaha olan inancını silip atmadı. Bu ortada. Komünist
ülkelerdeki dine yapılan yasaklamalarda
bu ülkede yapılmadı. Dini hukuku medeni hukuk dışında ortadan kaldıran
Osmanlının kendisi. Bu dinciler öyle hava yayıyorlar ki, sanki 1923 ten evvel
Osmanlı Kur’an ile yönetiliyordu. M.Kemal geldi bunu kaldırdı gibi.
Ben her kesimi dinliyor ve okuyorum. Açık oturumlardan, İnternet
sitelerinden. Mesela Turgut özalın dört eğilimi birleştirme gücü vardı. Adam
laiklere de , islamcılara da bi güven veriyordu. Yaşantı tarzı modern,
konuşmaları muhafazakar, politikaları akılcı.Tayyip Erdoğanın böyle bir özelliği yok.Yaşantı muhafazakar, konuşma muhafazakar, tarikatler ön planda, bir tek
ekonomi politikası akılcı. Tabii bu modern kesimi sıkıyor.Tabii her ikisine de yaptıkları güzel hizmetler için örneğin duble yolllar, Marmaray, Boğaz
köprüleri, Otoban , hızlı tren, telekomgibi. Allah razı olsun diyorum.
Diyorum ya Turgut Özal çevresinde toplanılıyordu. Ama 28 şubat sonrası
Tayyip Erdoğanın çevresinde toplanılmıyor. Çünkü1995-1997 arasıMilli görüş politikaları bir korku yarattı.
Bunlar olmaya idi Tayyip beye yaklaşım daha farklı olabilirdi. Ama Özal gibi
olmazdı. Bu kesin.
İnsanlar birbirini anlamak yerine bel altı vurmayı tercih ediyor. Bunu her
iki kesim de yapıyor. Orduyu veya tarikatleri hedef gösteriyor.Anlamaya
çalışmıyor. Gözden düşürmeye çalışıyor.Veya dediğin gibi arkasına orduyu alıp konuşuyor. Bu da halkta ters
tepki doğuruyor.Kamplaşma oluyor.
Aslında her iki tarafın da birbirini anlaması için toplantılar, çalıştaylar
yapılmalı.
Öncelikle en büyük sorun. İnsanlar dini doğru bilmiyor. Dindarlar da
bilmiyor. Laikler de. Dindarların durumuKur’ansız sünnilik.Sadece
sünniler. Sünneti biliyorlar. Çoğu üç kulhu bir elham müslümanı. Kur’anı
anlamayacaklarına koşullandırılmışlar. Aslında herkes iniş sıralı Kur’an
mealini bir kez okumuş olsa Türkiyede büyük aydınlanma olur. Avrupa da herkes
kendi dilinde bir kez incili okumuştur. Ne dediğini, ne içerdiğini bilir. Adam
belkiateisttir, sosyalisttir, din
karşıtıdır ama bu benim kültürümdür diye incili bilir.Bizdeki dindar da olsa, din karşıtı da
olsaKur’anı bilmez. Cehalet dizboyu. En
azından kültürel olarak bu ortak paydaya gelinse bir şeyler olacak. Örneğin
Kur’anı okumuş yazılarında Kur’an ayetlerinden örnekler veren liberaller var.(www.mustafaakyol.org) Bunun her kesimde yaygınlaşması lazım.
1908 yılındaki taraflar ve sorunlar, aradan geçen 100 yıla ve onca maddi
ilerlemeye karşın aynen duruyor. Senin Ahmet Türk (ayrılıkçı müslüman 1908 de
Arnavut versiyonu vardı, sonra Arap bugün Kürt versiyonu var.) , Tayyip Erdoğan
(Ahrar fırkası) , Yalçın küçük (ittihat ve Terakki)yi temsil ediyor. Tabii aktörler aynı idi ama 1908 de sahne
tarım toplumu, 2011 de sahne sanayii toplumu.Bu da çok önemli bir fark. Aslında
dediğin gibi insanların arasında güven sorunu aşılmalı. Çok zor, ayrılıklar pek
derin ama bir yerden başlamalı. Fakat
biraz gerçekçi olmak gerekirse her iki taraftada bu kadar cahillik ve bu kadar
güvensizlik varken çok zor çook.
Hani sen dedin ya Kur’andaki bazı ayetlerin motamot , tarihi bağlamından
koparılarak uygulanma ihtimali beni korkutuyor diye. Aynı korku ben de de var.İslamcı kesimin hiç liberal , demokratik
deneyimi yok. Olan da şurada AKP deneyimi. O da Kur’ani değil sünni deneyim.
Yani dini nitelikteki yönetimlere tam güvenmeye henüz hazır değiliz. Geçmişteki
kötü örneklerden dolayı daima bir çekince var.
Biraz daha zamana ihtiyacımız var , sanırım önümüzde ki on sene , en geç
cumhuriyetin yüzüncü senesine kadarher
şeyin çözüleceğiniümit ediyorum.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma