HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: ATATÜRK İSLAM DÜŞMANI MIYDI ? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

el-türki!

senin tepkilerin genellikle namaz oruç yada hadisler konusunda olurdu.şimdi konsept değişti haliylen sende saldırı yönünü değiştirdin.senin kitaba uymaktan tek farkın namaz ve oruçtur..belki haccada gitmişsindir..bunlarıda zaten forumdakilerin çoğu senin anladığın gibi kabul etmiyor..şimdi lütfen saldırı modundan çıkta elini vicdanına koy ve yanıtla:

EYLEM OLARAK SENİNLE BENİM ARAMDA NAMAZ VE ORUÇ'UN DIŞINDA NE FARK VAR?

belki senden daha çok hayırseverim,belki senden daha çok kibarım,belki senden daha özü sözü biriyim,belki senden daha vicdanlıyım vs.vs.seni benim üstüme çıkaran namaz ve orucun ise varsın bunlar senin olsun..bana aklım ve vicdanım yeter..selamlar..

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
HAKgelenek
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 05 ocak 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı HAKgelenek

sayın dermanbeg,

araya girerek şöyle bir sual soaracağım, arapça eğitimi almak için belli bir süre yurtdışında kaldın, ve arapçanında bayığı ilerlettin, senin gibi aynı şartlarda olmayan ben gibi arapçayı bilmeyenlerin bu kuranı anlamak için ne yapmaları gerekli?

şu aşamada sen ve senin gibi düşünenlerin insanalara anlatıkları tebliğ ile bir imamın yapmış olduğu tepliğden ne farkı var.

sen diyeceksin ki ben bu tebliğimin karşılığında senden bir bedel istemiyorum ama diğer taraf istiyor, ama diğer tarafın davet ettiği kitap bu emri veriyorsa bu karşı tarafınmı suçu oluyor.

Şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kesin olarak va'detmiştir. Kimdir sözünü Allah'tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.

TEVBE 103.Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip aklayasın. Onlar için dua et, çünkü senin duan onlar için bir sükunettir. Allah Semi’dir, Alim’dir

selamlar. veysi.                                                                                                   



__________________
Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Yukarı dön Göster HAKgelenek's Profil Diğer Mesajlarını Ara: HAKgelenek
 
el_turki
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 15 mayis 2008
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı el_turki

“İnkâr edenlere gelince, yıkım onlara! Allah, onların işlerini boşa çıkarmıştır. Bu, Allah’ın indirdiğini beğenmemeleri ve Allah’ın onların amellerini boşa çıkarması sebebiyledir.” (Muhammed, 8-9)

" Ey iman edenler! Allah'a itaat edin; resule de itaat edin! Amellerinizi işe yaramaz hale getirmeyin."muhmmed,33)


“Ey iman edenler! Yahûdileri ve hıristiyanları velî/taraftar, dost edinmeyin, onlar birbirlerinin velîleridir/taraftarıdır. Sizden kim onları veli edinirse o da onlardandır….” (5/Maide, 51)

ALLAH sana onları dost edinme diyorsa orda dur.o zamanı yaradan ALLAH bu zamanıda yaraddı.o zamanın RAB ı ayrı bu zamanın RAB ı ayrı değil.yetersizlik senin anlayışında.zekanda.

gönlünde yatırdığın o amlellerin dikkat etde boşa çıkmasın.

forumdakilerin namaz,oruç,haç,örtünme gibi konularda ne düşündükleri zerre kadar umrumda değil.yeryüzünde 7 milyar insan var.her insan birşey söylese bende aldırış etsem hapı yuttum demekdir.o yüzden bu forumdaki söylenen şeylerede aldırmıyorum.aramızdaki ihtilafları çözecek olan ALLAH dır.

bazı şeyleri çıkarırsak nerdeyse dünyadaki birçok insanla aramızdaki farklar kalkar.işte bizleri farklı kılanda budur?dolayısıyla sen ve senin gibilerle her ortamda ve zamanda farklıyım.

şimdi sen ALLAH ın ayetini yetersiz buluyorsun.dar buluyorsun.bu lafı dedikden sonra ise kendine müslüman,hanif veya iman etmiş diyorsun?hadi canım sende..

ALLAH ın ayetini dar buluyorsun?zamana hitap edmiyor diyorsun.sen küfrünü zaten ikrar emişsin.umulurki pişman olur ve yanlışından dönersin....
kur'an her zamana ışık tutar....her zamanı idare etmeye,yönlendirmeye yeter artar bile.sen zekanı sorgula...zekandaki darlığı sorgula....


__________________
De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Yukarı dön Göster el_turki's Profil Diğer Mesajlarını Ara: el_turki
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

           selamlar,
           varol el_turki kardeş,tıklayan ellerine sağlık.tekrar ediyorum veli kelimesi yönetici,idareci anlamınada gelir.isterseniz arapça sözlüklere de bakabilirsiniz.yüce Rabbim kafirleri dost edinmeyin demiyor,kafirleri idareci edinmeyin diyor.kim küfrün emri altına girerse zaten hidayetini de kaybeder.''etıyullahe ve etıyur rasüle ve ülül emri minküm''Allah'a itaat edin,Rasülüne itaat edin ve sizden olan(yani mümin olan)lidere de itaat edin''ayeti bunun tefsiri(açıklaması)mahiyetindedir.
           okuldaki çocuğunuzun müdürü''evladım,yarın veliler toplantısı var,velinize söyleyin,okula gelsin''dediği zaman kimse dostunu veya arkadaşını çağırmaz,anne veya babasını çağırır.yani kısacası anlayacağınız veli çocuğun yöneticisi oluyor,demekki bu kelime türkçemizde de doğru anlaşılıyor,bazıları bu kelimeyi niye çarpıtıyorlar anlamıyorum.
              selamlar,sevgiler.


__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

HAKgelenek Yazdı:
sayın dermanbeg,

1-araya girerek şöyle bir sual soaracağım, arapça eğitimi almak için belli bir süre yurtdışında kaldın, ve arapçanında bayığı ilerlettin, senin gibi aynı şartlarda olmayan ben gibi arapçayı bilmeyenlerin bu kuranı anlamak için ne yapmaları gerekli?

2- şu aşamada sen ve senin gibi düşünenlerin insanalara anlatıkları tebliğ ile bir imamın yapmış olduğu tepliğden ne farkı var.

3- sen diyeceksin ki ben bu tebliğimin karşılığında senden bir bedel istemiyorum ama diğer taraf istiyor, ama diğer tarafın davet ettiği kitap bu emri veriyorsa bu karşı tarafınmı suçu oluyor.

4- Şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kesin olarak va'detmiştir. Kimdir sözünü Allah'tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.

5- TEVBE 103.Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip aklayasın. Onlar için dua et, çünkü senin duan onlar için bir sükunettir. Allah Semi’dir, Alim’dir

selamlar. veysi. 

Dermanbeg'ten iziin rıca ederek Veysi'nin bu sorularına ben cevap vereyim.

Veysi! Cevaplarım biraz sert ve dokunaklı olabilir, umarım kırılmazsın. Aynı dozda sen/siz de bana cevap verirsiniz. Kırılmayacağımı peşinen söylemiş olayım.

Yazınızı maddelere ayırdım ve madde madede cevapladım.

1-Hala anlayamadıysan, bundan sonra bir şey yapmana gerek yok. Çünkü hiç bir zaman anlayamayacaksın. Nitekim senin imamın da anlamamış. Okudukları kendi kuranı, yada Y. N. Ö.ün anladıkları Okudukları veya anlamadıkları.

2- Ben tebliğ yapmıyorum. İmamına gelince, kendisine çağırıyor, tebliğ falan yaptığı yok. Kime hangi makama tebliğ yapmış? Kim, hangi otorite imamınıza ne tepki verdi, bir şey dedi, siz ashabına ne tür bir şiddet uyguladılar? Siz ne gibi yaptırımlara, ambargolara, göçe zorlandınız? Mesleğiniz, ticaretiniz, malınız mülkünüzü ellerinizden alındı mı?  Sizin Mekkeniz, Medineniz oldu mu? Müşrikleriniz/puta tapıcılarınız, Yahudileriniz, nasaranız, Mecusileriniz, münafıklarınız/ bedevileriniz, dahası mühacirleriniz, ensarınız kimler? Savaşlarınız; Bediriniz, Uhudunuz ne zaman? Bunlar için hazırlığınız ne? İnfakınız, sadakanız kimler; hangi mühacirler için? 

3- İmamınıza bir kitap verildi de ona davet mi ediyor? Hani nerede onun kitabı? Muhammed'in kitabının aynısı Y:N.Ö.ün kalemiyle yeniden ona mı indi? Kitabın neresinden başladı tebliğe/okumaya? Şimdi neresindedir çağırdığı kitabın?

4- Hangi müminlerden, ne zaman ve nerede canlarını ve mallarını istedi Allah? << "Kendilerine, ellerinizi çekin, namazı kılın, zeketı verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, içlerinden bir grup, insanlardan Allah'tan korkmuş gibi hatta daha şiddetli bir korku ile korkar oldu...>> (Y.N.Ö. Mealinden). Can da mal da, zamanı gelince istenmişti onlardan. Sizin kitabınız ne zaman size savaşmayı  ve onun için sizden canınızı, malınızı istedi? Yoksa siz, geçmişte Mekke- Medine ve civarlarında o gün o toplum tarafından o zamanın koşullarında bir ömür boyu aşama aşama yaşanmış bir hayatın özeti olan bütün bir kitabı siz imamınızla bir solukta mı yaşıyorsunuz? Bu mümkün müdür?

5- "Bunların mallarından bir sadaka al ki..."

İyi de, "bunlar" dediği kimlerdi? Doğru ile yanlışın ayırdına varamamış da savaştan geride kalmış bir kaç zavallıydı onlar. Sonra pişman olmuşlar, dünya bütün genişliğiyle kendilerine dar gelmişti de Allah onların tevbesini kabul buyurmuştu... Öte yandan öbürlerinden de verdikleri, verecekleri bağışları kabul etmedi (9/54). Sizin resulünüz de almamazlık ettiği, bağışlarını geri çevirdiği oluyor mu? O kitabın resulü, dinine girdiği için müşrik kocalarından ayrılıp gelenlerin müşrik kocalarına karılarına harcadıklarını/mehirlerini dahi iade ediyordu. Ya sizin resulünüz/imamınız aldıklarını geri veriyor mu cemaatından ayrılanların verdiklerini?!! Bak o kitabın rabbi ve resulü münafıkın bağışlarını kabul etmiyordu. Ya sizin resulünüz?

Umarım o muhterem resulünüz/imamınız bana cevap verme lutfunda bulunur!

Muhabbetle sevgili Veysi 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
HAKgelenek
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 05 ocak 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı HAKgelenek

haktansapmaz yazdı,

Cevaplarım biraz sert ve dokunaklı olabilir, umarım kırılmazsın. Aynı dozda sen/siz de bana cevap verirsiniz. Kırılmayacağımı peşinen söylemiş olayım.

Kitabın neresinden başladı tebliğe/okumaya.

Merhaba,

Yaşadığımız toplumun sapkınlıklarına,hastalıklarına tedavi olarak kuranın başlangıç noktası alak suresi olarak tespit edilmiştir.

Başlangıç noktasının anlaşılmaması ve uygulanmaması diğer tüm soruların, sorulma hakkını alır götürür.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM:ESİRGEMESİ VE BAĞIŞLAMASI BOL OLAN ALLAH'IN TANIMLAMASIYLA,

   AÇIKLAMA:   113 sürenin başında yer alan besmelenin 'Bismi' kısmını "tanımlaması ile" olarak çevirdik.Yüce Allah,yarattığı insana öncelikle isimleri öğrettiğinden bahseder.12/40 ayeti ataların isimlendirmesinin boş olduğunu ve Allah'ın onlar hakkında bir sultan indirmediğini bildirir.

    Türkçede de kullanılan isim de üç öge vardır:Tanınan-Tanıyan ve Tanıtan.Her varlık için geçerli olan bu üç unsura göre bütün varlıklar tanınan,insan tanıyan ve Allah 'ta tanıtandır.Bundan dolayı biz her üçünü de kapsayacak olan Tanımıyla veya Tanımlamasıyla ifadesini ismin kök anlamı olarak belirledik.

    1.AYET:İkra' bismi Rabbikellezî halak:Yaratan Rabbinin tanımlamasıyla oku.

      AÇIKLAMA:buradaki oku emrinde neyin okunması gerektiği yani nesne belirtilmemektedir.Ancak yaratan,Rabb ve tanımlamasıyla ifadeleri kendi içinde şöyle bir anlam bütünlüğüne kavuşturulunca okunması gereken netleşmektedir:

        Yaratan'ın yarattığı nedir?Bütün varlıklar.Hangi sıfatıyla birlikte yaratmaktadır?Rabb,yani varlıkları aşama aşama,yavaş yavaş,öğrete öğrete en iyiye ulaştıran terbiye edici sıfatıyla.İşte biz, bütün varlıkları en güzel şekilde terbiye eden Rabbimizin tanımladığı şekilde okuyacağız ve tanımlayacağız.

Yani biz bütün varlık kategorilerini,bizim için bilinip tanınması gereken herbirşeyi ;

                                                                                                                         Yani insanı,tabiatı,Kur'anı,salatı,zekatı,cenneti,cehenne mi ,melekleri..elhasılı bütün varlıkları Rabbimiz Allah nasıl bize tanımlayıp öğretmişse o şekilde tanımlamaya çalışacağız.Niçin?Çünkü biz yalnızca O'nun kuluyuz.Çünkü Onun tanım ve tanımlamalarında bir ağırlık,bir sultan vardır da ondan.

     Bu durumda evet biz varlıkları okuyacağız.Ama yalnızca rabbimiz Allah'ın bize öğrettiği ya da öğreteceği biçim ve şekilde olmak şartıyla okuyacağız.Okumak nedir?

     Kur'anda  okuma ile ilgili ayetler genelde bir eyleme bir davranışa dönüştürme şeklinde kullanılır.Örneğin ''Kur'andan kolayınıza geleni okuyun..''ayetini ele alalım.Kur'anda okunması zor olan bir ayet ya da süre yoktur.Fakat yaşanması zaman gerektiren yada güç ve ağır olan ayetler vardır.(örnek bedir uhud)

    Bundan dolayı bizlere Kur'anda olup ta yaşanması daha kolay olan hükümler de bildirilmiştir.Biz bunlardan kolay olanı seçme serbestliğine de sahibiz.Dolayısıyla okuma emrinin doğrudan hayatta uygulamayla(pratik yapmakla) bağlantısı vardır.

      Bunun için bizim bütün  Kur'ani okumalarımızın ve  Rabbimizin bize öğrettiklerinin hayatımızda ve düşüncelerimizin değişmesinde etkili olması zorunludur.

     Salt anlamadan kuru kuruya okumanın da bu açıdan ne sevabı ne de bize bir kazandırdığı vardır.



__________________
Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Yukarı dön Göster HAKgelenek's Profil Diğer Mesajlarını Ara: HAKgelenek
 
HAKgelenek
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 05 ocak 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı HAKgelenek

alıntı dermanbeg,

alak suresi

2.AYET:Halake'l insâne min alak.=(Allah)insanı bağımlı ve muhtaç olarak yarattı.

   AÇIKLAMA:1. ayette Yüce Allah,varlıkları kendi ismiyle,yani tanımladığı şekilde okumamızı bizden istemişti.Şimdi bu ayette ise bize okumamızın bizim açımızdan sebebi açıklanmaktadır.Ayette geçen alak kelimesi'nin öz anlamı''Bir yere asılı kalan,kendi başına varolamayan''demek olup buradaki anlam iki ayet arasındaki bütünlüğü sağlayacak bir anlam olmalıdır.Eğer şu andaki meal ve tefsirlerin anlamını verecek olursak ayetler arasındaki bütünlük ve insicam sağlanamayacak,üstelik ilk ayetlerde embriyonun ne işi var denilecektir.

      Evet,alak ifadesi diğer ayetlerde hep embriyo anlamında kullanılmıştır.Fakat orada hemen ayetlerin devamında insan yaratılışının diğer aşamaları da zikredilirken burada salt alak kelimesi vardır.Bundan dolayı bu kelimenin kök anlamının yani birşeye dayanıp yaslanmadan ayakta duramamanın buraya uygun bir adı vardır ve o da ''bağımlı ve muhtaç olmak,yaratanın devamlı desteğine ve yardımına ihtiyaç duymaktır.''

     Bir insanın yeni bir makine icat ettiğini düşünelim.Bu makineyi icat eden kişi,icat  ettiği makinenin nelere ihtiyacının olduğunu,iyi çalışması için ne gibi bakımlarının gerektiğini,hangi yakıt ya da enerjinin kullanılacağını... bir broşür hazırlayıp alıcıkişilere bildirir.İşte Allah'ın yarattığı olan bizler her açıdan O'na ve O'nun bizim için yarattıklarına muhtacız.Bundan dolayı O'nun bizden istediklerine harfiyen uymak,neyi ne şekilde ve nasıl yapmamızı istiyorsa aynen itaat edip yapmak zorundayız.

      ''Yaratan yarattığını bilmezmi?''ayeti gereği bizler yaratıcımız ve terbiye edicimiz olan Allah'ın bizim bütün ihtiyaç ve isteklerimizi bildiğini,buna göre de bizim için bir rehber,bir kılavuz olan Kur'an vasıtasıyla herşeyi bir ölçü ve bir kadere göre varedip biz kullarına bu talimatlara ,ilahi uyarılara aynen uymaktan ''işitip itaat ettik '' demekten başka seçeneğimizin olmadığını sanırım aklı ve vicdanı olan herkes kolayca anlayacaktır.



__________________
Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Yukarı dön Göster HAKgelenek's Profil Diğer Mesajlarını Ara: HAKgelenek
 
HAKgelenek
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 05 ocak 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı HAKgelenek

Allahın dersanesi bu yöntemle bize oku der ve varlığa iki boyutla bakmamızı ister.Birincisi varlığın alak(bağımlılık-fayda)boyutu diğeri varlığın Kalem(öğreti boyutu)

hz.Musanın örneğinde olduğu gibi bir ateş gördü dedi ki size oradan bir haber getiririm ya da bir kor parçası getirrimde ısınırsınız..

varlığa bakış açısına bir bakın!!!.iki boyuttan da bakıyor.


Allaha kafa tutmak onun tanımlarını dikkate almamaktır ki Alak suresinde  kendini müstağni görürsen kesinlikle tuğyan edersin azarsın diyor.Müstağnilik Allahın tanımlarına karşıdır.Sonucu da tuğyan dır.

umarım uslup kırıcı olmamıştır.


selam üzerinize olsun



__________________
Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Yukarı dön Göster HAKgelenek's Profil Diğer Mesajlarını Ara: HAKgelenek
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin

Medeni dedi 

Kıymetli Saffet Metin kardeşim,fevzi çakmakla M_Kemal'in uyum içinde çalışmış olmaları onların dindar insanlar olduklarına delil teşkil etmez.o zamanki üst tabakanın,okumuş yazmış kesimin hep pozitivist yani dini inkar felsefesiyle yetiştiklerini söyleyende sensin.      fevzi paşanın namaz kılması da her hareketinin doğru yaptığına delilde teşkil etmez.binlerce müslümanın kel alilere rüşvet vermediği için darağacında sallandırıldığı dönemde yine fevzi paşanın general olduğu dönemlerdir.ha şunu dersen anlarım,evet fevzi paşa konjöktür gereği güçlülerin yanında yer almış bu yüzden böyle davranmış dersen anlarım,ancak bir namaz kılmasını binlerce müslümanın darağacında sallandırılmasına kamuflaj olarak kullanılmasını da en azından tarihe karşı saygısızlık sayarım.nice devletlerin en gizli sırları bile devlet arşivleri halka açılmışken hala bizim arşivlerimizin halka tam açılmamış olması(özellikle genelkurmay arşivlerinin)hala halka açılmamış olması da manidardır.namaz kılmak ayrı bir şey Kur'an siyasetini bilmek ve yapmak ayrı bir şeydir.arada bir uyumsuzluk varsa ''feveylül lil musalliyn''ayetinin mealini bulup bunun manası üzerinde kafa yormanı tavsiye ederim.      

 

Sayın medeni,  

İnsanlar namaz kıldığı için asılmadı. İnsanlar Osmanlı döneminde Ahrarcı, itilafçı ve Müfrit ittihatçı (Enverci kanat) oldukları ve Osmanlı zamanındaki mücadelelerine Cumhuriyetten sonra da devam ettikleri için , M.Kemal e karşı tertiplerin içinde oldukları için asıldılar. Ayrıca bir kısmı tümüyle feodal sebeblerden isyan etti. İsyancılar yağmaya, talana katıldılar. Ama isyanı güya Din adına yapmış gibi gösterdiler. Örneğin Şeyh Said. Adam Diyarbakırın Piran ilçesinde (Bugün Dicle ilçesi) kendi halinde bir şıh iken, jandarmadan kaçan birkaç kaçak kendisine sığınır. Jandarmada Şıh saidin kapısına dayanır. O sıra bir düğün vardır. Bütün aşiret, akraba i taallukat oradadır. Jandarma çavuşu baskı yapar kaçakları ver diye. O da der ki, oğlum ben onları vereceğim ama dur şu düğün tantanası geçsin. Herhalde o kalabalık içinde kendisine sığınan kaçakları Jandarmaya vermiş gözükmeyi, kendi feodal otoritesine yedirememektedir, bir jandarma çavuşundan emir almış konumuna düşmek, o anlı şanlı feodal için çok gurur kırıcıdır ama o düğün bitince onları verecektir. Çünkü vermemesi  hükümetle arasının açılması demektir. Jandarma çavuşu baskı yapınca , o düğünde bulunan aşiret mensupları askerleri öldürür ve isyan başlar.

Güya hilafet kalktığından isyan etmişlerdir. Güya dini esaslı Kürt devleti kurmak amaçlı isyan etmiştir. Güya Türkiye Musula yürümesin diye İngilizler isyan ettirmiştir. Bunlardan hilafet ve Kürt devleti hedefi isyancılar tarafından da ifade edilmiştir ama asıl sebeb düğünde kırılan feodal gururdur. Bu kadar basit. Bana da bu bilgiyi Elazığda tanıştığım Zaza kökenli arkadaşlar anlattı. 

Bunların % 90 ı masum değildir. En masum olanını söyleyeyim sana  Maliyeci Cavit Bey. Kimdir biliyormusun. Gazeteci Soner Yalçın’ın dedesi. Dedesi asıldığı zaman babası Şiar Yalçın  5 yaşlarında bir çocuktu. Sadece ve sadece İttihad ve terakkinin Enverci grubundan olması nedeniyle asıldı. 1926 İzmir suikasti ile ilişkilendirildi.  Suikasti yapacaklar güya ona haber vermiş. Adam onlara yardım etmemiş,  ama Hükümete de bu planı ihbar etmemiş. Sen bunu bildiğin halde nasıl haber vermezsin diye asıldı adam. Sadece Enverci olduğundan. Zamanının iyi bir ekonomisti idi. Türkiyenin öyle bir adama 1930 lu yılların Büyük ekonomik kriz döneminde çok ihtiyacı vardı.   

Ben başka forumlarada giriyorum. Orada M.Kemali aynen Hitler , Stalinvari  metodlarla insanlara özellikle dindarlara baskı yapmış gibi anlatıyorlar. Türkiyede Stalin tipi baskı olmadı.  Ben bunu anlatmak istiyorum. Fevzi paşanın konumu 1970, 1980,1990 lardaki genel kurmay başkanlarının forsunun üzerinde idi.  İstese rahatlıkla  M.Kemali devirebilirdi. Onun için ben o örneği verdim. Asılanların kim olduğunu biliyordu.  Onun için M.Kemale siyasi sebeblerle iftira atan o dinciler çok büyük kul hakkına giriyorlar. Fevzi Paşanın (Feveylün lil musalline ) ye  (Vay o namaz kılanların haline)  giren bir durumu yoktur. Ama bile bile iftira atan o cahil yobaz grubun  ona girme durumu vardır. 

Yapılan baskı hani çocukların  Kuran okumayı öğrendikleri Kur’an elifbası tipi kitapların okunması idi. O Kur’an okuma değil ki. Öğrense ne olacak. Öğrenmese ne olacak. Kiril alfabesini öğrenerek Rusça okumak, grek alfabesini öğrenerek yunanca okumak gibi. Bir tek kelimesini anlamadan o dili okumak. Bu Kur’an okumakmıdır. Kur’an meali okuyana baskı var mı?. Arapça öğrenene baskı var mı?  Ben de çocuğuma özellikle öğretmedim. Nuzül sıralı Kur’an meali okuttum. Öğrenmek isterse Arapça dil kaynaklarını gösterdim. Ama asla Arap harflerini nasıl deşifre edeceğini göstermedim. Böyle bir şeyi anlamsız buluyorum. 

Bizim maalesef  tarihimizde  İkinci Meşrutiyet  es geçilir. İkinci Meşrutiyet  dönemi (1908-1918) Cumhuriyet döneminin laboratuvarıdır. Bir milli marşımız bile vardır. (Vicdan-ı Muazzam marşı. Bu dönemin simgesidir. Youtube dan dinleyebilirsiniz. )Seçimlerin yapıldığı Çok partili bir dönemdir. Ahrar fırkası vardır.(31 Martı  yapan parti)  Hürriyet ve İtilaf fırkası (Halaskar Zabitanı kuran, Mahmut Şevket Paşayı öldüren parti)  vardır. İttihat ve terakki fırkası vardır. Bu partiler birbirleri ile seçimlere girmişler Osmanlı Meclisi mebusanında gruplar oluşturmuşlardır. Bir birlerini bastırmak için seçim zamanı parti taraftarları birbirini sopalarla dövmüştür. 1912 seçimleri sopalı seçim diye anılır. Hürriyet ve İtilaf  ordu içinde kendi taraftarı subayları  Halaskar Zabitan Grubu diye örgütlemiş ve neticede içine politika karışan ordu Balkan savaşında yenişmiştir.  Bunlar bilinmeden M.Kemal döneminde kimler , niçin asıldı hakkında doğru bir fikriniz olamaz. Bunlar bilinmeden Türkiyenin Cumhuriyetten evvel Çok partili bir dönem geçirdiği bilinmez. Bunun içindir ki, M.Kemal  Cumhuriyetten sonra iki kere demokrasi denemesi yapıyor. Örneğini ikinci meşrutiyette fiilen yaşamış.

 Maalesef İkinci Meşrutiyetteki İttihat ve Terakki dönemi üzeri karartılır. Dinciler Abdülhamit i öne çıkarır, Halbuki Abdülhamit  hem Türkiyede hem de Dünyada 1940 lara kadar kötü gösterilen, kimsenin sevmediği bir padişahtı. İstanbulda üç kişiden biri saray Jurnalcisi idi. Abdülhamiti  tekrar sevimli yapan , ö plana çıkaran Necip Fazıldır. 1940 larda artık Abdülhamit zulmünü yaşamış adamlar azalmıştır. Onun için  İttihatçıların devamı saydığı  Halk partililere karşı Bu Abdülhamitçi tarih anlayışını koymuştur.  Ulu Hakan Abdülhamit han isimli eseriyle. İttihatçıları imparatorluğu batıran adamlar olarak gösterir. Her yaptıkları kötüdür.

Cumhuriyetçiler ise Herşeyin ilk olarak Cumhuriyet devrinde ve Özellikle M.Kemal tarafından düşünülüp yapıldığını anlatmak isterler. Halbuki M.Kemalin yaptığı bir çok şey İkinci Meşrutiyette İttihat ve Terakki tarafından düşünülmüş, tartışılmıştır. Kendisi de Cemal Paşanın yakın grubundan bir ittihatçıdır. Konulardan haberdar bir aydın kadro vardır.  Bu tartışılanların gerçekleşmesi M.Kemalin devlet başkanlığı  zamanında olacaktır.  Tabi tarihi arka plan örtülüp her şeyi ilk o düşünmüş, her şeyi ilk o yapmış veya yaptırmış gösterilip, M.Kemal olağanüstü bir insan  konumuna getirilip gösterilir.  Tabii bunlar hep daha sonraki Kadro dergisi grubunun (Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şevket Süreyya Aydemir ve Vedat Nedim Tör )  yaptığı makyajlardır. Hatta Kemalizm denilen ideoloji de bu grubun çalışmaları ile yazılmıştır. Yoksa M.Kemal  benim ideolojim budur gibi bir şey ne demiş ne de yazmıştır. Kraldan çok kralcıların işleridir.  Bu da bazı insanlarda lüzumsuz bir tepki doğurmaktadır. 

Arşivlerin açılması için  daha ilerlemiş bir ekonomi, oturmuş bir şehir sosyolojisi, liberal ileri bir demokrasiye ihtiyaç var. Bunlar zaten M.Kemalin işaret ettiği çağdaş uygarlık düzeyi. Buna varmış bir ülkenin özgüven dolu evlatları o arşivler açıldığında Atasını daha iyi anlayacaktır. Çok uzun bir süreye ihtiyaç yok. Belki on sene. Örneğin Cumhuriyetin yüzüncü yılı iyi bir tarihtir. 

Din = Kur’andır. Laik kesim de, Dinci kesim de Kur’an cahilidir.  Bu nedenle ne laikler dinin dışında, ne dinciler dinin içindedir. Dinde Kur’ana dönüş her iki taraf arasındaki lüzumsuz gerginliği hafifletecektir.  Tarihi arkaplanı olan ,anlamsız ve aptalca bir mücadeleye şahit olmaktayız. Dilerim her iki tarafında ortak bir paydaya yaklaştığı günleri Allah bize gösterir. İşte o zamanki Türkiye bambaşka bir Türkiye olacaktır.





__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin

Dermanbeg Yazdı:

sevgili saffet metin,din karşıtı olmak bir olan allah a iman etmemek değildir..burada reddedilen ilahi mesajın kurumsal hale getirilip,insanların onunla sınırlandırılmasıdır..o dönemde kurumsal din tamamen zehirli hale dönüşmüştür..dolayısıyla m.kemal in toptan reddi gayet akıllıca bir davranıştır..ancak cümle aralarından anlıyoruz ki allah a olan inancını silip atmamış atamamıştır..siz zaten olayın farkındasınız tereciye tere satmayayım ama gerçekten yaptığı harikulade bir reformdur..

değerli abim,yaşadığımız olayları değerlendirirken karşı tarafın söylemlerinide dikkatimizden kaçırmamalıyız diye düşünüyorum.örneğin ben,prof.yalçın küçük ü uzun süredir okur ve dinlerim.bizler sağcısıyla solcusuyla,dincisiyle,dinsiziyle doğu-batı arasında sıkışmış vaziyetteyiz.bir türlü hepbirlikte doğru bir çıkış yolu bulamıyoruz.yalçın küçük hoca birgün iki fotoğraf gösterdi ekranda belki izlemişsinizdir.birisi sn.bülent arınç ın eşinin diğeri sn cumhurbaşkanımızın eşinin resimleri.bu resimler lise son sınıf resimleriydi ve başları açıktı.adam resmen çıldırdı.şöyle dedi "bakın arkadaşlar cumhuriyrtin aydınlık hale getirdiği kızlarımızı bunlar alıp ne hale getiriyorlar" inanın ben o zamanda adama hak verdim.ancak yaptıkları bir yöntem hatası var.o da bunu baskı ve zorbalıkla dayatmaları.hele birde askerleri arkalarına aldılarmı işi iyice azıtıyorlar..

oysa kendi ülkesinin evlatları diye sahip çıkarak eleştirseler,inanın değişim hem kendiliğinden olacak hem de iş çığırından çıkmayacak..insanlarımız arasındaki güven sorununu aşamaz isek daha çook birbirimizi hırpalarız..ahmet türk te iyi adam yalçın küçük te tayyip erdoğanda ahmet altan en iyileri..haktansapmaz,sen ve diğer dostlar en en ve en iyileri..selamlar..




Sayın  dermanbeg, 

Dediklerinin hepsine katılıyorum. İlahi mesajın kurumsal hale getirilip insanların bununla sınırlanmasını söylemşsin. Keşke böyle yapsalardı. Bak sünni, ve şii mezheplere. Din denilince mezhep anlaşılıyor. O mezheplerde de Kur’an  bastırılmış.  Mesela bir örnek vereyim.  

İslam’da üretimin ihtiyaç duyulan sahalardan başka yöne kaydırılması, lüks tüketim maddelerinin üretimine yatırım yapılması, kaynak israfı olarak değerlendirilmiş, uygun görülmemiştir. İktisatçı Abdurrrahman el-Maliki’ye göre; İslam, tespit etmiş olduğu Hukuki düzenlemelere uymayan anonim şirketlerin kuruluşunu kabul etmemektedir. Tröst ve kartel amaçlı birçok anonim şirketin tek çatı altında bir araya getirilmesini de yasaklamıştır. Çünkü İslam’a göre şirketler, vakıf ve vasiyet gibi münferit bir irade türünden bir işlem değil, alışveriş ve icare gibi akitler gurubundandır. Bunun için şirkette, şirket ortaklarının doğrudan doğruya, bizzat şirketin işleyişinde yer almaları (Muşareke akdi) veya doğrudan doğruya bedenen şirkete ortak olan kimse ile mallarını ortak kılmaları (Mudarebe akdi) gerekir. Bu tür bir ortaklık ise tabiatı icabı büyük miktarda sermaye birikimine imkan tanımaz. Bu nedenle İslam’daki şirket hükümlerine göre kurulan bir şirket, büyük fabrikalar kurabilecek devasa sermaye birikimine imkan tanımadığı için bu güç ancak devlette bulunacaktır. Abdurrahman El-Maliki, İdeal Ekonomi Politikası, Türkçesi: Muhammet Hanifi Yağmur, Ta-Ha Yayınları, Ankara 1997, s. 111-112.

Bu paragrafı    http://www.odatv.com/n.php?n=protestanlik-kapitalizm-ve-akp- -2802111200

Linkinden aldım. O linkte AKP nin protestanlaştığını anlatıyor. Bunun İslama uygun olmadığını anlatıyordu. Yazılarındaki İslami dediği görüşün Kur’ana ters olduğunu anlatan uzun bir yorum gönderdim, ama yayınlamadılar.

Şimdi söylermisin buradaki görüşler İslama göre doğrumudur. Lüks tüketim örneğin Otomobil üretimi  kaynak ısrafımıdır. Otomobil sahibi olmak 1940,1950,hatta 1960 Türkiyesinde Lüks iken bugün öylemidir. Lüks kavramı neye göredir. Lüks olayı satınalma gücüne göredir. Bir malın fiyatı halkın satınalma gücünü aşıyorsa lüks, aşmıyorsa lüks değildir. Zamanında lüks olan beyaz eşya, mobilya, televizyon, bilgisayar, otomobil, kameralı cep telefonu  bugün lüks değil sıradan ihtiyaçlardır. Bunların üretilmesi kaynak israfımıdır.

 Kur’anda şirketler böyle olacak, yok vakıf olacak, yok mudarebe olacak diye bir şey var mı ?  Allah dilediğine sınırsız rızık veriyorsa ki veriyor, Anonim şirketi neden yasaklasın. Nerede bu yasak.  Bir müslüman toplumunda bir Bill Gates çıkması  Kur’ana aykırımıdır. Değildir. İslama aykırı olan, Bu Bill Gates in bu servet bana bende olan bir ilimden dolayı verildi diyerek Karunlaşmasıdır. Yoksa bu Bill Gates , Allah bana bu serveti nasip etti, ben de onun emirlerini yapar bu servetimle Fakirler için de gereken yardımları yapar. Karunlaşmam. Onun örneğin Hümeze suresindeki, maun suresindeki tehditlerinden kurtulurum diyor ve gereğini yapıyorsa buna İslam niye cevaz vermesin. Benim Kur’andan anladığım bu. İslam toplumlarında bir Bill Gates, bir Paul Getty, Nelson Rockfeller, Andrew Carnagie olabilir.  Çok ta olmalıdır. Bunların çoğalması için uygulanan politikalar doğrudur.  Bir Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, Kadir Has, Karamehmet doğrudur. Arap ülkelerinde olmayan bunlardır.

1990 lı yıllarda Ermeni, Azeri savaşında Azeriler yenilmişti. Bize dediler ki, bizim ordumuz var ama paşalarımız yoktur. Sizin Kurtuluş savaşında  savaşı idare eden Osmanlının paşaları vardı. Siz savaşı onlar sayesinde kazandınız. 

Türkiyede bir milyar doların üstü serveti idare eden patron sayısı  yüzden fazladır.  100 milyon dolar ın üstü on bine yaklaşır. Allah için Mısırda, Irakta, Libyada , İranda  böyle kaç tane patron vardır.  Ekonomik savaşın paşaları bunlardır. 

 

 

 Beş milyar dolarlık servet  yaptığın yatırımların teknolojisine göre kırk bin kişi çalıştırır. Bu eğer emek yoğun teknolojilere yatırım yaptı isen yüz bine kadar çıkar.  Şimdi düşünün PKK ile mücadeleye harcanan kaynak en az 150 milyar doları buldu.  O para silaha değilde  sanayileşmeye harcanabilseydi, Doğunun  da kalkınması biterdi. Batının da. 

Türkiyenin yurtdışında en az 60 milyar dolar sermayesi var.  20 milyar doları Mısırda, 20 milyar doları libyada. Diğer 20 milyar ise Afrika, Avrupa (moldova, romanya, sırbistan, bulgaristan, Ukrayna, Rusya vb.), bangladeş vb.  Dağılmış.  

Şimdi sen dinin görüşü diye Abdurrahman El Maliki nin görüşünü uygularsan, yandın.  Hayatta o ekonomi kalkınmaz. O zaman derler ki Din Terakkiye Manidir. ( Bunu diyen Ernest Renan, dediği de din değil İslam Terakkiye manidir demiş. Yukarıdaki örneği yorumlayın. Doğrumu demiş, yanlışmı)   Dinle olmaz. Laiklik lazımdır. Demişler. Ve M.Kemal düzeni böyle kurmuş. Çok doğru yapmış.  Türkiyede bugüne kadar yapılan hep sağcısınında , solcusunun da yaptığı  kapitalizme  takoz olmaktır. Özal la birlikte  takozlar azaldı. Tayyip Erdoğan bu takozları hepten kaldırdı.

Demekki  kurumsal hale getirdiğimiz şey Kur’an olsa idi sıkıntı böyle olmayacaktı. Sana iskender kebab diye sunulan şeyde et yok denecek kadar az, bol ekmek, yoğurt, salçalı sos. E ne bu İskender kebab. Döneri nerede bunun ,bir iki yaprak. Gerisi katkı maddesi. İşte mezheplerin dininde Kur’anın durumu. Öyle oluncada islam adına ortaya çıkan yanlış görüşler. İnsanların ilerleyen batı karşısında komplekse girip dine saldırmaları, laikleşmeleri,geri kalmadan dini, dolayısı ile Allahı sorumlu tutmaları,  öbür taraftan dindarların muhafazakarlaşıp haklı olarak inançlarını korumaları, laik tarafı, Allahsız, kitapsız, din düşmanı ilan etmeleri. 

Resim ortada. Kim haklı. 

M.Kemal elbetteki Allaha olan inancını silip atmadı. Bu ortada. Komünist ülkelerdeki dine yapılan yasaklamalar  da bu ülkede yapılmadı. Dini hukuku medeni hukuk dışında ortadan kaldıran Osmanlının kendisi. Bu dinciler öyle hava yayıyorlar ki, sanki 1923 ten evvel Osmanlı Kur’an ile yönetiliyordu. M.Kemal geldi bunu kaldırdı gibi.   

Ben her kesimi dinliyor ve okuyorum. Açık oturumlardan, İnternet sitelerinden. Mesela Turgut özalın dört eğilimi birleştirme gücü vardı. Adam laiklere de , islamcılara da bi güven veriyordu. Yaşantı tarzı modern, konuşmaları muhafazakar, politikaları akılcı.  Tayyip Erdoğanın böyle bir özelliği yok.  Yaşantı muhafazakar, konuşma muhafazakar, tarikatler ön planda, bir tek ekonomi politikası akılcı. Tabii bu modern kesimi sıkıyor.  Tabii her ikisine de  yaptıkları  güzel hizmetler için  örneğin duble yolllar, Marmaray, Boğaz köprüleri, Otoban , hızlı tren, telekom  gibi. Allah razı olsun diyorum. 

Diyorum ya Turgut Özal çevresinde toplanılıyordu. Ama 28 şubat sonrası Tayyip Erdoğanın çevresinde toplanılmıyor. Çünkü  1995-1997 arası  Milli görüş politikaları bir korku yarattı. Bunlar olmaya idi Tayyip beye yaklaşım daha farklı olabilirdi. Ama Özal gibi olmazdı. Bu kesin. 

İnsanlar birbirini anlamak yerine bel altı vurmayı tercih ediyor. Bunu her iki kesim de yapıyor. Orduyu veya tarikatleri hedef gösteriyor.Anlamaya çalışmıyor. Gözden düşürmeye çalışıyor.  Veya dediğin gibi arkasına orduyu alıp konuşuyor. Bu da halkta ters tepki doğuruyor.  Kamplaşma oluyor. Aslında her iki tarafın da birbirini anlaması için toplantılar, çalıştaylar yapılmalı.

Öncelikle en büyük sorun. İnsanlar dini doğru bilmiyor. Dindarlar da bilmiyor. Laikler de. Dindarların durumu  Kur’ansız sünnilik.  Sadece sünniler. Sünneti biliyorlar. Çoğu üç kulhu bir elham müslümanı. Kur’anı anlamayacaklarına koşullandırılmışlar. Aslında herkes iniş sıralı Kur’an mealini bir kez okumuş olsa Türkiyede büyük aydınlanma olur. Avrupa da herkes kendi dilinde bir kez incili okumuştur. Ne dediğini, ne içerdiğini bilir. Adam belki  ateisttir, sosyalisttir, din karşıtıdır ama bu benim kültürümdür diye incili bilir.  Bizdeki dindar da olsa, din karşıtı da olsa  Kur’anı bilmez. Cehalet dizboyu. En azından kültürel olarak bu ortak paydaya gelinse bir şeyler olacak. Örneğin Kur’anı okumuş yazılarında Kur’an ayetlerinden örnekler veren liberaller var.(www.mustafaakyol.org)  Bunun her kesimde yaygınlaşması lazım.   

1908 yılındaki taraflar ve sorunlar, aradan geçen 100 yıla ve onca maddi ilerlemeye karşın aynen duruyor. Senin Ahmet Türk (ayrılıkçı müslüman 1908 de Arnavut versiyonu vardı, sonra Arap bugün Kürt versiyonu var.) , Tayyip Erdoğan (Ahrar fırkası) , Yalçın küçük (ittihat ve Terakki)   yi temsil ediyor.  Tabii aktörler aynı idi ama 1908 de sahne tarım toplumu, 2011 de sahne sanayii toplumu.  Bu da çok önemli bir fark.   Aslında dediğin gibi insanların arasında güven sorunu aşılmalı. Çok zor, ayrılıklar pek derin  ama bir yerden başlamalı. Fakat biraz gerçekçi olmak gerekirse her iki taraftada bu kadar cahillik ve bu kadar güvensizlik varken çok zor çook. 

Hani sen dedin ya Kur’andaki bazı ayetlerin motamot , tarihi bağlamından koparılarak uygulanma ihtimali beni korkutuyor  diye. Aynı korku ben de de var.  İslamcı kesimin hiç liberal , demokratik deneyimi yok. Olan da şurada AKP deneyimi. O da Kur’ani değil sünni deneyim. Yani dini nitelikteki yönetimlere tam güvenmeye henüz hazır değiliz. Geçmişteki kötü örneklerden dolayı daima bir çekince var. 

Biraz daha zamana ihtiyacımız var , sanırım önümüzde ki on sene , en geç cumhuriyetin yüzüncü senesine kadar  her şeyin çözüleceğini  ümit ediyorum.   




__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats