Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
ey benim bağrı yanık hasan hocam... sendeki kalp bende olsa..
diyelimki bugünkü hükümet, yanlış/ doğru ; haklı veya haksız bir halt'ler etti, yanlışlıklar yaptı, provakasyonlara geldi, iyi-kötü niyetle entrikaları göremedi, işi karıştırdı veya her neyse...sonucunda 7 düvel çok çok medeni Avrupa'sı ağızlarından salyalar aka aka ülkemize askerlerini gönderip bize topyekün taarruza geçtiler...şimdi biz bu saldırıya karşı çıkıp, kendimizi korurken ölürsek, pisi pisine mi ölmüş olacağız?...yapmayın Allahaşkına...kendimizi savunmayacak mıyız?...direniş göstermeyecek miyiz?...
evet hocam direniş. ayrı bir şey. şehitlik allah adına oluyor. almanya adına olmuyor. devletin başındaki osman beylerin kat l ettiği insanlardan bahsediyoruz. ha hocam büyük taaruzu dersen hem fikirim. o yedi düveli başımıza musallat edip kaçan osman beylerinin. sen gitsende biz gitmeyiz. diyen allah erlerini. dilini uzatanın dili kopsun. gel bana kurtuluş savaşını anlat. ordaki leri anlat. o allah erlerini anlat.
onlar bu toprağın gerçek sahibi. onlar gerçek şehitler. onlar alman şehitleri. değil. ki öyle olsaydı. 4 yıl sonra uğruna şehit düştükleri yerleri tekrar talan ettiler.. onlar bir kez şehit düştü. uğruna canını verdikleri. hayla onların. allah vermiyor. çünkü allah adına. savaştılar.....
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Dermanbeg Yazdı:
selamlar..
elin zulmünü ballandıra ballandıra anlatırken,biraz da kendi kavmine yöneltmeliydi eleştiri oklarını rahmetli akif..!
örneğin;kendi kavmine dönüp,"ne işiniz vardı viyana kapılarında,mısır çöllerinde..çok mu önemliydi peygamberin takunyalarını alıp getirmek oralardan.." diyebilmeliydi..
aslında yapacağı fazla bir şey yoktu 'kurancı olmasına rağmen' kutsal hırkanın ruhu emrediyordu küffarı rahat bırakmama adına yapılan fetihleri..!
zor zamanda konuşmak her babayiğidin harcı değildir...
Sayın dermanbeg,
Tarihi bugünün çerçevesinden değil, zamanının şartlarına incelemek doğru olur.
Orta çağlarda toplum tarım toplumu idi. Tarım toplumlarının ideolojisi dindi. Bugünkü gibi milliyetçilik, sosyalizm, kapitalizm, yok şu izm yok bu izm yoktu. Milli devletler de yoktu. Krallar padişahlar vardı. Bu idareciler de temsil ettikleri dine göre imparatorluk haline geliyor. Zayıf devletler de kendi inancına yakın bir imparatorun idaresine giriyordu.
Örneğin Osmanlı Sünni bir imparatorluktu. Katolik Habsburglulara kadar ilerledi. Yani Viyanaya kadar geldi. Ama ondan sonra Katolik bir memleket ele geçiremedi. Geçirdiğini elinde tutamadı.
Şii İran topraklarını aldı. Azerbaycanı ele geçirdi. En fazla yirmi sene tutabildi. Şii halk ve idareciler tekrar Şii İran şahının hakimiyetine girdi.
Balkanlardaki Ortodoks Bulgar, Sırp, Yunanlılar Katoliklerle anlaşamadığından Osmanlıya zorluk çıkarmadı. Ta ki 1774 te Rusyaya yenilinceye kadar. Ortodokslar ondan sonra Osmanlı yönetiminden kurtulmak istediler. Artık hem 1789 milliyetçilik ideolojisi doğmuş, herkes milli devletini kurma sevdasına düşmüş hem de en büyük Ortodoks hristiyan devleti Rusya , Osmanlıyı yenmiş, dünyanın en güçlü devletlerinden biri olmuştu.
1770 lerden önceki dünya buydu. Biri Katolikleri, Öteki Sünnileri, beriki şiileri falan toplayacaktı. Katolikleri toplamak Habsburg hanedanına, Sünnileri toplamak Osmanlı hanedanına nasip oldu. Rus Romanov hanedanı kuvvetlenince, Ortodoks hristiyanlar için Osmanlı hanedanı ile mücadele etti.
Osmanlı , Türk milli devletinin imparatorluk hali değildir. İmparatorluklar çok farklı organizasyonlardır. Hanedan Türklerden çıktı. İdeoloji Sünni İslam + Bektaşi İslam idi 1826 ya kadar. Yeniçeriler hristiyanlıktan devşirme bektaşi inançlı profesyonel askerlerdi. Bektaşilik onlara içki içebilme imkanı veren light bir islam yorumuydu. Hristiyan kökenli asker ve idarecileri rahatlıkla imparatorluk islam düzenine adapte edebiliyordu.
Osmanlı yanlış bir şey yapmadı. Devrinin icabını yaptı. Bugünün şartlarında bakarsan ne işin var Viyanada, Mekkede. O günün şartlarında en güçlü benim, senin güvenliğini o küçük krallar sağlayamaz, benim güçlü imparatorluğum sağlar hem de en ucuz maliyetle ( imparatorluğa kralına verdiğinden daha az vergi verirsin) , ayrıca bu imparatorluk senin dinindendir veya senin dinine özgürlük sağlar anlayışı vardı.
Olay bundan ibarettir. Bütün halklar da Fastan Arabistana , İstanbuldan Viyanaya kadar , 1789 da milliyetçilik ideolojisi çıkıncaya kadar Osmanlıya sadık kalmışlardır. Problemlerin başladığı çağ 19. yüzyıl başlarıdır. Sebeb te ortaya yeni çıkan güçlü devletlerin (İngiltere, Fransa, Rusya) , Osmanlıya bağlı halklardaki yeni yeni uyanan milliyetçilik hareketlerini kışkırtmalarıdır.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
osmanlı hangi niyetlerle yaptı orasını ben net olarak bilemem..ancak bizim taraf iyiydi karşı taraf kötüydü mantığınadır benim tepkim..tarafların saldırı,işgal mantığı çok farklı değil..
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın dermanbeg,
1770 öncesi dünya çok farklı.
O zamanlar milliyetçilik yok. Biz, siz, onlar olayı da yok. Bir sırp, bir yunan, bir arnavut, Hırvat, İtalyan, Gürcü, Abaza, Çerkes devletin en üst makamlarına çıkmış.
Askerlik çok profesyonel bir iş. Askerin yetişmesi uzun zaman alıyor.
ABD ye çok benzer bir yapı var. Hakim kültür İngiliz ve Protestan olmakla birlikte Hristiyan olan her millet o yapıda kendine yer bulmuş.
Milliyetçilik Fransız İhtilalinin ortaya çıkardığı bir fikir akımıdır. Ayrıca o zamanki tüfek teknolojisinin gelişmesi ile bir askerin yetişme zamanının bir iki seneden bir haftaya düşmesi neticesinde eskinin sayısı en fazla yüz bin olan orduları kalkmış, yerine beşyüz, altı yüz bin hatta milyonluk ordular oluşturulmuştur. Böyle olunca memlekette yaşı yirmilik genç insanlar orduya alınmış, çok kalabalık ordular oluşmuş, mecburi askerlik zorunlulluğu gelmiştir. Böyle bir ortamın zehridir milliyetçilik.
İnsanların batıl yollarla birbirini öldürmesidir milliyetçilik. Ulus küçüldükçe şiddeti artar. Ben yunan, arnavut, sırp , bulgar milliyetçilerini bilirim. Aman aman aman. Onları dinlediğim zaman biz Türklerin milliyetçilik anlayışının onlardan çok ama çok farklı olduğunu görüyorum. Onlarda milliyetçilik etnik esaslı. Biz de vatan esaslı.
Hatta Anadoluda Türkün dışındaki kavimlerde aşiretçilik düzeyinde kavmiyetçilikler var.
Neyse bunlar batıl düşünce.
Osmanlının İşgali ile 1770 sonrası işgaller farklı. Osmanlıya Balkanlardaki veya Mısırdaki, İrandaki hükümetler bulaşmıştır. Posta koymuştur. Dayağı yiyince ülkeleri Osmanlıya geçmiştir. Osmanlı sistemi çağının en uygar sistemidir. Bundan dolayı da 19. yüzyıla kadar kimsenin aklına isyan etme gelmemiştir. Zaten o devrin dini tarım imparatorlukları çağı olduğu unutulmamalıdır.
Ama sivil halka zulmetme olayı 1770 lerden sonra başladı. Osmanlı tarihinde bunun ilk olayı Yunan isyanında Moradaki 15000 Türkün katlidir. O zamana kadar böyle bir olay yaşanmamıştı. Milli devletler azınlık istememektedir. Balkanlarda Kurulan milli devletler Müslüman azınlık istememişler ve yüzden Anadoluya çok göç olmuştur. Bunların tafsilatını Justin McCarthy Ölüm ve Sürgün isimli eserinde çok güzel anlatır.
Ruslar da işgal ettikleri yerde müslüman azınlık istememişler ve Karadenizin Kuzeydoğusundaki tüm Çerkesleri oradan sürmüşlerdir. Türkiyede bu kadar çok çerkes olma sebebi budur.
Bunların tafsilatı uzundur. Hristiyan batı , Müslüman doğuya çok zulüm yapmıştır. Bunun sebebi milliyetçilik ideolojisidir.
Bu ideoloji dünyaya zararlı olmuştur. Ama ne yazıkki dünyanın bir gerçeğidir.
Bizim milliyetçiliğimiz eller aya biz yayadır. Yurtta sulh, Cihanda Sulh tür. Yoksa yunan kötüdür, Arap kötüdür , Diğer ırklar kötüdür gibi bir milliyetçilik değildir. Aklımızın ötesinden geçmez. Zırıl zırıl saçmadır.
Biz 1453-1774 arası dünyanın birinci devleti idik. Koyu mutaassıp Dincilik yüzünden teknolojiyi takip edemedik, endüstrileşemedik. Başımıza geleni doğru teşhis edemedik. Dünyadaki değişimi okuyamadık. Savaşlarda yenildik. İmparatorluğu kaybettik. Borca battık. Cumhuriyeti kurduk. Düzeni değiştirdik. Bir sürü sağcı, solcu takoza rağmen yine de ileri görüşlü bazı devlet adamlarımızın gayreti ile bugün ekonomide avrupada altıncı, dünyada onaltıncıyız.
Üstün olan ırklar falan değildir. Bunu anladık. Üstün olan sosyolojik düzenlerdir. Endüstri toplumu tarım toplumundan üstündür. Feodal olmayan bir toplum feodal olan bir toplumdan üstündür. Dünyanın en geri kıtası Afrikadır. Çünkü Afrikada feodal olmayan bir tane devlet yoktur.
Almanın benden ileri olmasının sebebi ırkı, genleri değildir. Almanın sanayii toplumunda yaşaması, tarım toplumu aşamasını 150 sene önce geçmesidir. Türklerin , diğer islam devletlerinden üstünlüğü bizim artık sanayii toplumu olmamız onların ise tarım toplumu olmasıdır. Budur yani. İslam dünyasında sanayi toplumu iki tane biri Türkiye öteki Malezya. Ama Türkiye kendi iç dinamiği ile bu seviyede, Malezya Japon sermayesi ile. Bunlar çalışmayla kazanılan şeyler. Doğuştan gelen şeyler değil. Zaten Yüce Allah da Kur'an da demiyormu. İnsanoğlu için çalıştığının karşılığı vardır diye. Çalıştığın zaman sosyolojik düzenin değişiyor.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
En salçalı hamasetin yoğrulduğu Çanakkale savaşları için resmi tarih şöyle yazar:
“Kahraman Türk askerinin 18 Mart 1915’de yazdığı destan, İstanbul’un
işgalini ve vatan topraklarının düşman çizmeleriyle ezilmesini önleyen
büyük bir zaferdi.”
Acaba bu anlatım doğru mu?
“Türkiye bu muazzam savaşta, yüksek tahsilli subay namzedi ve ihtiyat
subaylarından 10 binden fazlasını şehit verdiği gibi, 70 bin kadar da
meslek sahibi rüştiye mezunu bu topraklar için canlarını feda
etmişlerdir. Mektebi Sultani yani Galatasaray Lisesi’nin 1915 senesinde
mezun olmuş talebesi yoktur. Zira Çanakkale’de şehit vermekten lisede
mezun vermeye imkân kalmamıştır.
Bu savaştaki her on şehidimizden biri asteğmendir. Bizim kaybımız, doğu
ve batı kültürüne hâkim, Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizce bilen,
meslek sahibi, yedek subayların şahadetiyle çok büyüktür.
Türkiye’nin bugün bile yaşamakta olduğu yetişmiş insan sıkıntısının
temelinde Çanakkale savaşları vardır. İttihat Terakki’nin, cinayet
çapında şuursuzlukla, yetişmiş insanları imha etmesi vardır. Kurtuluş
Savaşı ve Cumhuriyetin ilanından sonra yıllarca sıkıntısı çekilen
yetişmiş insan gücü, idareci, eğitimci ve diğer branşlardaki eleman
noksanlığı ve bunun doğurduğu sonuçları, Çanakkale savaşlarında
verdiğimiz şehitlerin sayısında aramak gerekir.”
Üstelik hepsi de altı ay bile sürmeyen bir savaşta yitip gittiler...
Çünkü 1916, 1917 ve 1918 yıllarında Çanakkale’de bir tek mermi bile
atılmadı... Altı ay sonunda Çanakkale’yi geçemeyenler, daha sonra gelmek
üzere bizim geleceğimizi karartarak çekilip gitti...
***
Söylendiği gibi, bu bir daha toparlayamadığımız toplumsal kan kaybı,
resmi tarih palavrasının üfürdüğü gibi, İstanbul’un işgalini ve vatan
topraklarının düşman çizmeleriyle ezilmesini önleyemedi...
Osmanlı Devleti ve İtilaf devletleri arasında Mondros Ateşkes Antlaşması
ile I. Dünya Savaşı’nın bu ülkeler arasında sona erdiğinin ilan
edilmesinin ardından...
13 Kasım 1918’de Osmanlı’nın başkenti İstanbul işgal edildi. Düşman
işgali 6 Ekim 1923’e kadar da sürdü... Toplumun en gelişmiş gençlerini
de boş yere İttihatçıların Alman işbirliği ve belki de Alman
Genelkurmay’ının hesapları doğrultusunda yok ettik...
***
2011 yılında da geçmişimizdeki belki de daha sonraki geleceğimiz
açısından çok büyük bir faciayı aynen İttihatçı propagandasının gönüllü
devamı olarak, aşırı bir hamaset vurgusu etrafında anıyoruz...Tıpkı
binlerce askerimizi soğuğa teslim ederek, tek kurşun attırmadan öldüren
Enver Paşa’nın Sarıkamış faciasını anarken yaptığımız gibi...
***
Çanakkale’de Alman tuzağına düşmesek belki de bugün çok daha ileri düzeyde bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık...
Doksan altı yıldır süren resmi yalanlar sizce ne zaman gerçeklerle yer değiştirir acaba?
Biliyorsunuz yıllardır da hiç işgal görmeyen Mardin’de de “düşman işgalinden kurtuluşu” kutluyoruz...
Yalan sizi bunaltmıyor mu?
Mehmet ALTAN-STAR
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma