Yazanlarda |
|
sailamasr Uzman Uye
Katılma Tarihi: 23 nisan 2005 Gönderilenler: 543
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam selam
paltalk'ta bu konu açılmıştı merak ettim doğrusu
bu konuda kuranda açık bir ayet bulamadım,genelde "kitabı ve furkanı verdik" diyor. bu konuda dikkat ettiğim diğer şey "tevrat" diye bahis geçen ayetlerde konu "toplumun TEVRAT ve İNCİL'i bırakması" üzerine geçiyor.
bu konuda fikirlerinizi alabilir miyim?
selam selam
|
Yukarı dön |
|
|
nuri72 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 21 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 311
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Konuya yardimci olsun diey Tevrat hakkinda genel bilgi Veren bir makale ile basliyalim.
TEVRAT
Allah'tan gelen dört büyük kitaptan ilki. İbranice Tura kelimesinin Arapçalaşmış biçimi olan Tevrat kanun, ittifak, birlik, anlaşma, sözleşme, adlaşma gibi anlamları dile getirir. İslâm geleneğinde Hz. Musa'ya nazil olan kitabı belirtir. Yahudi geleneğinde ise, bugün Ahd-i Atik (Eski Ahit) denilen kitaplar toplamının adıdır.
Dinler tarihçileri 39 kitaptan meydana gelen Tevrat'ı genellikle üç bölüme ayırırlar: 1- Tevrat (Kanun Kitabı), 2- Nebiim (Nebiler Kitabı), 3-Ketubim (Yazılar Kitabı). 1. Bölüm, Hz. Musa'nın ilk beş kitabını ihtiva eder. İslâm âlimlerine göre de Cenab-ı Hak tarafından Hz. Musa'ya verilen asıl Tevrat budur. Bu ilk beş kitap (Fr. Pentateuque) Tekvin, Çıkış, Levlililer, Sayılar ve Tesniye'den meydana gelmektedir. 2. Bölüm, Nebiim 6. Kitap (Yeşu)'dan başlar, 22. Kitap (Neşidelerin Neşidesi)'ne kadar devam eder. 3. Bölüm, Ketubim 23. Kitap İşaya'dan başlar, 39. Kitap olan Malaki ile sona eder.
Yahudiliğe göre Tevrat'ın ilk beş kitabı kelimesi kelimesine Yahveğ (Yehova) tarafından Hz. Musa (Moşe)'ya bildirilmiş Tanrı kelâmıdır. Beşinci kitaptan sonra gelen Yeşu da aynı kitaptan sayılmış ve böylece altı kitaplık bir deste meydana getirilmiştir. XVIII. yy. Fransız bilginlerinden Jean Astruc'a göre ilk beş kitaptan meydana gelen Tevrat'ın 1. Bölümü, birbirine karıştırılmayan iki ayrı anlatım tarzı ihtiva etmektedir. Bu iki ayrı anlatımdan birinde Tanrı'nın adı Elohim (Ruhlar), diğerinde ise Yehova (Varolan) diye geçmektedir. Diğer bir ifade ile bu iki metne Elohist ve Yahvist metin denilmektedir. Bu iki ayrı metinde birçok çelişkiler tesbit edilmiştir.
Tevrat'ın bütünü Tevkin'le başlar ve Malaki ile son bulur. Tekvin, "Baslangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı" cümlesi ile başlamakta, Malaki de, "O da babaların yüreğini oğullara ve oğulların yüreğini babalarına döndürecektir, ta ki, gelip dünyayı lânetle vurmayayım" cümlesiyle sona ermektedir (Kitab-ı Mukaddes, Eski ve Yeni Ahit, İst., 1965). Halen de mevcut Kitab-ı Mukaddes külliyatının baş kısmında yer alan Tevrat'ın 39 kitabı şu sırayı takibetmektedir: 1- Tekvin, 2-Çıkış, 3- Levililer, 4- Sayılar, 5- Tesniye, 6- Yeşu, 7- Hâkimler, 8- Put, 9, Samuel, 10- II. Samuel, 11- I. Krallar, 12- II. Krallar, 13- I. Tarihler, 14- II. Tarihler, 15- Ezra, 16- Nehemya, 17- Ester, 18- Eyub, 19- Mezmurlar, 20- Süleyman'ın Meselleri, 21-Vaiz, 22- Neşidelerin Neşidesi, 23- İşaya, 24- Yeremya, 25- Yeremyanın Mersiyeleri, 26- Hezekiel, 27- Daniel, 28- Hoşea, 29- Yoel, 30- Amos, 31-Obadya, 32- Yunus, 33- Mika, 34-Nahum, 35- Habakkuk, 36- Tsefenya, 37- Hağgay, 38- Zekarya, 39-Malaki.
Klasik İslâm literatüründe genellikle İbranice, Yunanca ve Samirice olan üç meşhur nüshası bulunduğu kabul edilir. Yahudiler ve Protestanlar İbranice, Roma ve Doğu kiliseleri Yunanca, Samiriler de Samirice nüshayı diğerlerine tercih ederler.
Kur'an-ı Kerîm'in yedi ayrı suresinin 16 ayetinde (Âl-i İmrân, 3/48, 50, 65, 93; el-Maide, 5/43, 44, 46, 66, 68, 110: el-Âraf, 7/157; et-Tevbe, 9/111; el-Feth, 48/29; es-Saf, 61/6; el-Cum'a, 62/5) Tevrat kelimesi geçmektedir (M. Fuad Abdulbâki, el-Mu'cem, Kahire, 1964). Cenab-ı Hak, Tevrat ve İncil'in Kur'an-ı Kerim'den önce indirildiğini (Âl-i İmrân, 3/3), Hz. İsa'ya yazı, hikmet, Tevrat ve İncil'in öğretileceğini (Âl-i İmrân, 3/48), O'nu, Tevrat'ı tasdik edici olarak gönderdiğini (Âl-i İmran, 3/50; el-Mâide, 5/110; es-Saf, 61/6), Tevrat ve İncil'in Hz. İbrahim'den sonra indirildiğini (Âl-i İmran, 3/65), Tevrat'ta bir hidayet ve nur bulunduğunu (el-Maide, 5/44), Tevrat'ın bir tasdikçisi olarak İncil'in indirildiğini (el-Maide, 5/46), Tevrat, İncil, ve Kur'an'ın dosdoğru tutulması gerektiğini (el-Maide, 5/66, 68) beyan buyurmuştur (H. Basri Çantay, Kur'an-ı Hakîm, Meâl-i Kerim, İst. 1962, I-III)
Yukarıda anılan Tevrat'la ilgili ayetlerin açıklanmasında müfessirler, Ehl-i Kitabın, Tevrat sözü ile Hz. Musa'nın yazdığı söylenen Tevrat'ın ilk beş kitabını kastettiklerini, Hristiyanların ise Tevrat kelimesini Ahd-i Atik adı verilen kitapların hepsi için kullandıklarını, Hz. Musa kavminin Tevrat'ı muhafaza edemediklerini özellikle vurgulamışlardır (İbn Kesir, Tefsir, Beyrut, 1966, II, 3 vd.).
Tevrat, Türkiye'de bu orijinal adıyla bilindiği gibi, Ahd-i Atik adıyla da tanınır. Bütün dünyada yaygın olan Kitab-ı Mukaddes Şirketi'nce, Kitab-ı Mukaddes başlığı ile yayınlanan külliyat, Yahudilik ve Hristiyanlığın bütün kitaplarını bir arada sunmaktadır. Yahudiler Hz. Musa'ya Allah tarafından vahyedildiğini, ancak zamanla tahrife uğradığını açıklamıştır. Halen elde mevcut olan Tevrat'ta birçok tenakuzun tesbit edilmiş olması da bunun delilidir. Bu husus dinler tarihi açısından ayrıca önem arzetmektedir.
Her ne kadar Yahudilik tâlimlerinin bütününe Tevrat deniliyor ve bu terim Hz. Musa'ya atfedilen ilk beş kitabı ifade ediyorsa da; Tora, Yahudiliğin diğer kitap ve öğretilerini de içine almaktadır. Yahudiliğe göre Tevrat, 1. Yazılı, 2. Sözlü olmak üzere iki kısımda incelenebilir. 1- Yazılı olan kısım Tûr-i Sina'da (Har Sinay) Tanrı Yahve tarafından Hz. Musa (Moşe)'ya indirilen beş kitap ve eklerini ihtiva eder. 2- Sözlü olan kısım ise, yine Hz. Musa'yı atfedilen ve O'ndan nakledilenlerle, Tevrat'ı tamamlayan açıklamaları ihtiva eder. Günümüz Yahudileri Tevrat karşılığında Tanah terimini kullanmayı tercih etmektedirler. Takriben M. Ö. 1200- 1100 yılları arasında da tamamlanan ve İbranice yazılmış olan Tanah'ın içerisinde birkaç Aramca parça da bulunmaktadır.
Tevrat'ın eski İbranca yazması M.S. VIl, ve X. yy'da kaleme alınmış bir kaynaktır. Bu kaynağın M.Ö. I. yy'daki İbranca metinlere dayandığı dinler tarihçilerince ileri sürülmektedir. 1947'de Kumran Vadi'sinde, Lut Gölü'nün kuzey-batısında ve Yehu'nun 12 km. güneyinde bedevinin birinin mağarada bulduğu eski İbranca yazmalar, gerek umumi tarih, gerekdinler tarihi açısından oldukça önem taşımaktadır. Aynı çalışmaların devamı olan 1951-1958 yılları kazıları da yeni keşiflere ufuk açmıştır.
Yahudiler nazarında Tevrat Allah kelamıdır ve ibadetlerde önemli bir yer tutar. Yahudilerin havra ve sinagoglarında, mihrap denilen bir yerde, dolap içinde, sırmalı ve ipekli örtülere sarılmış yazma nüshalar muhafaza edilir. Tahrife uğramadan önce Süleyman Mâbedi (Beyt Ha-Mikdaş)'ndeki Mukaddes Sandık (Arona Kodeş)'da, Hz. Musa'nın getirdiği Tevrat levhalarının muhafaza edildiğine inanılmakta idi. İbadet için havra veya sinağoğa giden her yahudi, öncelikle Tevrat tomarının korunduğu sandık veya dolabı temmaşa eder, mümkünse ona elini sürer ve öper. Bu hareketler sembolik bir anlam taşır ve belli belirsiz bir şekilde yapılır. Havra veya sinağoğta Tevrat yere düşerse haham (rav) hemen onu alır. Bundan dolayı haham ve oradaki cemaat 30 gün oruç tutmak zorundadır; buna cumhur (cemaat) orucu denir.
Yahudi inancına göre nerede olursa olsun Tevrat okunurken başın mutlaka örtülmesi şarttır. Açık başla mabede girilmez, Tevrat da okunmaz. Ayrıca usulüne göre abdest almak ve temiz bulunmak lâzımdır. Tevrat askeri geçitlerde (Ha Tsaada) askerlerin koruması altında geçirilir. Tevrat'ın tamamı okunduktan sonra, tomar halindeki Tevrat bir tahta konularak sokağa çıkarılır, törenle dolaştırılır. Buna Tevrat Bayramı denir. Bu merasim bütün dünyada aynı şekilde yapılır. Omuzlarda ve kucakta Tevrat taşımak sevap sayılır. Gerek sivil, gerek askerlikte yemin Tevrat üzerine yapılır. Din bilgisi, tarih ve okuma kitaplarına Tevrat'tan seçilmiş metinler konulur. Tevrat hakkında tartışma ve eleştiriye kesinlikle izin verilmez. Okul çağındaki her öğrencinin bir Tevrat'ı vardır ve sınıflarda da ancak baş örtülü olmak şartıyla Tevrat okunabilir.
Osman CİLACI
http://www.sevde.de/Dinler/Tervat.htm
|
Yukarı dön |
|
|
AlperTunga Newbie
Katılma Tarihi: 25 agustos 2005 Gönderilenler: 10
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Mukaddes Vatanı Ve dini Düşman Eline Atan O adamın Resmi İle Hakikat düşmanlığın yapanların Resmi İle Hakikati Anlatmak
__________________ Vatan Millet Ve Din;
Ona Ömrünce Verdi Güç
Ay Gökyüzünde Birdi ;
Onun Bayrağında Üç..
|
Yukarı dön |
|
|
sailamasr Uzman Uye
Katılma Tarihi: 23 nisan 2005 Gönderilenler: 543
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam selam
alpertunga okuman yazman varsa başlığı oku.....konuya göre cevap yaz pls..
19. Suhufi ibrahiyme ve musa.
A'LÂ [İ:8.19, R:87.19] İbrahim'in ve Mûsa'nın sayfalarında.
36. Em lem yunebbe' bima fi suhufi musa
NECM [İ:23.36, R:53.36] Yoksa haber verilmedi mi ona, Mûsa'nın sayfalarındakiler?
144. Kale ya musa innistafeytüke alen nasi bi risalatı ve bi kelamı fe huz ma ateytüke ve küm mineş şakirın
A'RAF [İ:39.144, R:7.144] Allah buyurdu: "Ey Mûsa! Ben, gönderdiğim vahiylerle, konuşmamla seni seçip yücelttim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol!"
145. Ve ketebna lehufil elvahı min külli şey'im mev'ızatev ve tefsıylel li külli şey'* fe huzha bi kuvvetiv ve'mür kavmeke ye'huzha bi ahseniha* seürıküm daral fasikıyn
A'RAF [İ:39.145, R:7.145] Biz Mûsa için levhalarda her şeyi yazdık: Öğüt olarak, her şeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Sapıklar yurdunu göstereceğim size."
154. Ve lemma sekete am musel ğadabü ehazel elvah* ve fı nüshatiha hüdev ve rahmetül lillezıne hüm li rabbihim yerhebun
A'RAF [İ:39.154, R:7.154] Öfke, Mûsa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda, yalnız Rableri karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı.
43. Ve le kad ateyna musel kitabe mim ba'di ma ehleknel kurunel ula besaira lin nasi ve hüdev ve rahmetel leallehüm yetezekkerun
KASAS [İ:49.43, R:28.43] Yemin olsun biz, ilk nesilleri helak ettikten sonra Mûsa'ya Kitap'ı; insanlar için basîretler, kılavuz ve rahmet olarak verdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
ynö meali kullanılmıştır. musa kelimesini arattırdım
bu ayetlere bakınca kitabın tevrat olduğu sonucu çıkmıyor. artı olarak kitab dışında LEVHALAR dan bahsediliyor
kitap ne zaman indi?
furkan=levhalar mı?
bunu aramaktayım
selam selam
|
Yukarı dön |
|
|
HanifUlus Ozel Grup
Katılma Tarihi: 29 nisan 2005 Yer: Antarctica Gönderilenler: 357
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Slm SailaMasr Dost
İlk bakışta ben de demiştim, ne alaka? diye.. Sonra, RTE'nin resmini kast ettiğini sezdim, umarım doğru bir sezgidir
Bir de Hz Musa ve Hz Harun ile ilgili, kaba bilgi olarak şunları söylemek isterim; bütün elçilere salat ve selam olsun inş..
Hz Musa'nın duası ile Hz Harun'un, Allah C.C tarafından elçi&vezir=yardımcı olarak tayin edilmesi var. Her iki elçinin de Allah C.C tarafından övülmesi sözkonusudur. Kitab verildiği veya suhuflarından da bahs edilmektedir. Ayrıca, levha-lar tabiri de bulunmaktadır. Benim anladığım kadarı ile o devir yazım malzemelerine işaret olarak da bu vurgular yapılmış olabilir! veya levha-lar tabirinden; bu mesajların toplu ve levhalara yazılı şekilde verildiği gibi bir sonucu da düşleyebiliriz. Ağırlık veya taşınma durumlarının zorluğu bab'ından sayfalar haline çoğaltılması ve toplamda da bir kitaba tekabül etmesi de anlaşılabilir şeklinde düşünmekteyim. Bir de kitabın israiloğullarına miras kılınması olayından bahs geçmektedir, bu sözkonusu olan kitab da, hz Musa'ya verilen kitabdır! günümüzde de görüyoruz ki, bunların elinde olan kitabı islami terminolojiden olarak "Tevrat" ismi ile biliyoruz(40/53).
Selam ve Sevgilerimle
RZi,,, Amin
__________________ EûzûBillahimineşşeytanirracim&BismillahirRahmanirRahiym..
|
Yukarı dön |
|
|
Sinan_B Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam.
Benimde bir sorum olacakti, bilgi sahibi arkadaslar yardimci olurlarsa sevinirim.
Hz. Zekeriyya tam olarak Hz. Meryem'in nesi oluyor?
Kur'an da ipucu varmi, ben henüz bulamadim. Netteki Enfal sitesin'in görüsüne göre Hz. Meryem'in teyzesinin kocasi, yani Enistesi oluyor.
Ayrica Hz. Zekeriyya'nin oglu Hz. Yahya, Babasi yasli halinde ogluna kavusuyor!, Hz. Isa ile birliktemi Peygamberlik yapti? Nitekim ayetlere bakilirsa aralarinda pek bir zaman asimi olmadigi sonucuna variyorum.
Rasul-Nebi konusunu arastirirken Hz. Musa'nin bir zaman Medyen halkinda, Hz. Suayb'in kavminde yasamis oldugunu ögrendim.
Suallerimin sebebi ise:
Peygamberler arasi bag, veya hangi Peygamberin hayatta iken hangi Peygamber'e kavustugunu bilmek, sanirim bazi konularin daha iyi anlasilmasi adina olumludur.
Allah razi olsun.
|
Yukarı dön |
|
|
birkan2000 Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 13 nisan 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 49
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamlar.
Tevrat'ın Musa Peygambere verildiğini şu iki ayete bakarak anlayabiliriz.
İSRA 2.AYET
''Biz Musa'ya Kitab'ı verdik ve İsrailoğullarına ''Benden başkasını dayanılıp güvenilen bir rab edinmeyin'' diyerek bu Kitab'ı bir hidayet rehberi kıldık.
AL-İ İMRAN 93.AYET
Tevrat'ın indirilmesinden önce İsrail'in kendisine haram kıldıkları dışında,yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helal idi.De Ki:Eğer doğru sözlü iseniz,o zaman Tevrat'ı getirip onu okuyun.
Bu 2 eyetten anlaşılacağı gibi Musa Peygambere verilen Kitap İsrailoğullarına rehber olmak üzere gönderilmiş,bu Kitabın adı da Tevrat olarak anılmış
SAYGILAR
|
Yukarı dön |
|
|
aciziz Groupie
Katılma Tarihi: 15 mayis 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 67
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
HZ MUSA VE ON EMİR
Yoksa haber verilmedi mi ona, Mûsa'nın sayfalarındakiler?( Necm 36)
Ulaştı mı sana Mûsa'nın haberi? (Taha 9)
Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ’nın sayfalarında da vardır.( A’la 18-19)
İyiye ve güzele yol bulursunuz ümidiyle Mûsa'ya Kitap'ı ve furkanı/hakla batılı ayıran mesajı vermiştik.(Bakara 53) (Enbiya 48 Müminün 49 Bakara 92 Nisa 164 En’am 154 Araf 144)
1. Benden Başka ilahın olmayacak, put yapmayacaksın.
De ki: "Ey Kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin: "Yalnız Allah'a tapalım. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birbirimizi Allah'tan başka tanrılar edinmeyelim." Eğer yüz çevirirlerse; "Şâhid olun, biz Müslümanlarız!" deyin. (ALİ İmran 64)
Allâh, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan da gerçekten büyük bir günâh işlemiştir. (Nisa 48)
Allâh, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başka her şeyi dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan da uzak bir sapıklığa düşmüştür.(Nisa 116)
"Allâh, üçün üçüncüsüdür" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa yalnız bir tek tanrı vardır, başka tanrı yoktur. Bu dediklerinden vazgeçmezlerse elbette onlardan inkâr edenlere acı bir azâb dokunacaktır. (Maide 73)
De ki: "Düşündünüz mü kendinizi hiç? Size Allâh'ın azâbı gelse, ya da o (Duruşma) sâ'at(i) gelse, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru (sözlü) iseniz (söyleyin). (En’ am 40)
2. Allah'ın Rabb'in ismini boş yere ağza almayacaksın.
Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar. (Mü’minun 3)
Boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selâm olsun (haydi hoşça kalın), biz câhiller(le sohbet etmey)i istemeyiz" derler. (Kasas 55)
İnsanlardan kimi var ki; bilgisizce (insanları) Allâh'ın yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için boş hadisi (eğlence sözünü) satın alır. İşte onlara küçük düşürücü bir azâb vardır.(Lokman 6)
Öyleyse büyük Rabbinin adını yücelt. (Vakıa 74)
Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et (Hakka 52)
Münâfıklar ve kalblerinde hastalık bulunan kimseler: "Allâh ve Resulü bize sadece boş vaadlerde bulundu." Diyordu (Ahzab 12)
Onlar yalan ve boş sözün yanında bulunmazlar, boş söze rastladıklarında vekar ile (oradan) geçip giderler (Furkan 72)
Rabbinin adını an ve bütün gönlünle O'na yönel. (Müzzemmil 8)
Kandil, Allah'ın yükseltilmesine ve içinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir. Orada sabah-akşam O'nu tespih eder. (Nur 36)
Orada ne boş söz ne de yalan işitirler (Nebe 35)
Orada ne boş bir söz ve ne de günâha sokan bir laf işitirler.(Vakıa 25)
3. Sebt gününü takdis etmek için onu hatırında tutacaksın.
Sebt gününü :Yahudilerin, Cuma akşamı Güneş’in batışından Cumartesi akşamı Güneş’in batışına kadar süren, dinî istirahat ve dua günü.
Sebt gününü kutsamak için onu hatırında tut. Altı gün çalışacak, bütün işini göreceksin, ama yedinci gün Allah Rabb’e Sebt’tir; hiç bir iş yapmayacaksın, ne de oğlun, kızın, kölen, cariyen, hayvanların ve kentinde yaşayan garibin. Çünkü Rab gökleri, yeri, denizi ve onlarda olan her şeyi altı günde yarattı, yedinci günde dinlendi. Bunun için Rab, Sebt gününü mübarek kıldı” (Çıkış, 20:8-11 ).
Yemin olsun ki, biz Mûsa'yı, "Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlatıp bellet!" diye ayetlerimizle gönderdik. Şu bir gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için sayısız ayetlerler vardır. (İbrahim 5)
Kesin söz vermeleri için Tûr'u üzerlerine kaldırdık ve onlara: "Kapıdan secde ederek girin." dedik. Onlara şunu da söyledik: "Cumartesi gününde azgınlık yapmayın." Onlardan sapasağlam bir söz almıştık. (Nisa 154)
Onların zulme sapanları, sözü, kendilerine söylenenin dışında bir sözle değiştirdiler. Bunun üzerine biz de üzerlerine gökten bir pislik azabı saldık; çünkü zulmediyorlardı. (Araf 162)
Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelirdi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk. (Araf 163)
Başlarına gelenler; ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "kalplerimiz kılıflıdır" demeleri yüzündendir. Doğrusu, Allah küfürleri yüzünden kalpleri üzerine mühür basmıştır da pek azı müstesna, iman etmezler. (Nisa 155)
İçlerinden bir topluluk şöyle dedi: "Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? Dediler ki: "Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle." (Araf 164)
Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla yakalayıverdik. (Araf 165)
Ne zaman ki, yasaklandıkları şeylerden ötürü öfkelenip başka aşırılıklar yapmaya başladılar, onlara şöyle dedik: "Aşağılık, maskara maymunlar olun!" (Araf 166)
Rabbin, kıyamet gününe kadar, kendilerine azabın en kötüsünü yapacak kimseleri üzerlerine göndereceğini bildirmişti. Senin Rabbin cezayı vermede çok süratli davranır; ama çok affedici, çok merhametlidir de. (Araf 167)
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük. İçlerinde barışsever iyiler vardı ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı. Belki dönerler ümidiyle onları güzelliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik. (Araf 168)
Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, Kitap'a varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylememelerine ilişkin Kitap misakı alınmamış mıydı? O Kitap'ın içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz? (Araf 169)
Yemin olsun, içinizden Cumartesi gününde azgınlık yapanları siz bilirsiniz. Onlara şöyle dedik: "Aşağılık maymunlar oluverin."(Bakara 65)
Bu durumu, o zamankilere ve onların ardından geleceklere ibret dolu bir ceza, takva sahiplerine de bir öğüt yaptık (Bakara 66)
De ki: "Allah katında ceza olarak bundan daha kötüsünü size bildireyim mi? Allah'ın lanetlediği, üzerine gazap indirdiğidir o. Allah böylelerinden maymunlar, domuzlar ve tağut uşakları yapmıştır. İşte bunlardır yer bakımından daha kötü, yolun denge noktasını kaybetme bakımından daha şaşkın olanlar." (Maide 60)
4. Babana ve anana hürmet edeceksin.
Biz İsrâil oğullarından şöyle söz almıştık: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, anaya-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin!" Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz; hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz. (Bakara 83)
Rabbin, yalnız kendisine tapmanızı ve anaya babaya, iyilik etmenizi emretti. İkisinden birisi, yahut her ikisi, senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşır(ihtiyarlık zamanlarında senin yanında kalırlar)sa sakın onlara "Öf!" deme, onları azarlama! Onlara güzel söz söyle.(İsra 23)
Onlara acımadan dolayı, küçülme kanadını indir, (onlara karşı alçak gönüllü ol) ve: "Ey (her varlığı terbiye edip yetiştiren) Rabbim! Bunlar, beni küçükken nasıl (acıyıp) yetiştirdilerse sen de bunlara (öyle) acı!" de.(İsra 24)
Ana babasına iyilik ediciydi, baş kaldıran bir zorba değildi. (Meryem 14)
Sana (Allâh yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "Verdiğiniz hayır (mal), ana-baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmış(lar) içindir. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allâh bilir. (Bakara 215)
Allah'a kulluk edin, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya, akrabâya, öksüzlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yan(ınız)daki arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyilik edin. Allâh, kurumlu, böbürlenen insanları sevmez.(Nisa 36)
De ki: "Gelin, Rabbinizin size harâm kıldığı şeyleri okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin; sizi de onları da biz besliyoruz. Fuhuşların açığına da, kapalısına da yaklaşmayın ve haksız yere Allâh'ın yasakladığı cana kıymayın! Düşünesiniz diye Allâh size bunları tavsiye etti.(En’ am 151)
"Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itâ'at etme. Onlarla dünyâ(işlerin)de iyi geçin ve bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonra dönüşünüz banadır; (o zaman ben) size yaptıklarınızı haber vereceğim" (diye öğüt verdik). (Lokman 15)
__________________ Anlatan da aciz dinleyen de aciz, Hamd O Allahüssamed'e ki İlahi Kelam ile seslendi
|
Yukarı dön |
|
|
aciziz Groupie
Katılma Tarihi: 15 mayis 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 67
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
5. Öldürmeyeceksin
Allâh'ın harâm kıldığı canı haksız yere öldürmeyin. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisi(olan mirâsçısı)na yetki vermişizdir (öldürülenin hakkını arar. Fakat o da) öldürmede aşırı gitmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiş(yetki verilmiş)tir. (İsra 33)
Ve onlar Allâh ile beraber başka tanrıya yalvarmazlar. Allâh'ın harâm ettiği canı haksız yere öldürmezler ve zinâ etmezler. Kim bunları yaparsa cezâsını bulur.(Furkan 68)
Her kim bir mümini kasten öldürürse -onun cezâsı-, içinde sürekli kalacağı cehennemdir. Allâh ona gazap etmiş, la'net etmiş ve onun için büyük bir azâb hazırlamıştır (Nisa 93)
"Andolsun, eğer sen beni öldürmek için bana elini uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbinden korkarım! (Maide 28)
6. Zina etmeyeceksin.
Zinâya yaklaşmayın, çünkü o, açık bir kötülüktür, çok kötü bir yoldur! (İsra 32)
Zinâ eden kadın ve Zinâ eden erkeğin her birine yüz değnek vurun; Allah'a ve âhiret gününe inananlar iseniz Allâh'ın cezâsını uygulamada sizi, onlara karşı acıma duygusu tut(up engelle)mesin. Mü'minlerden bir grup da onlara yapılan azâba şâhid olsun (Nur 2)
Zinâ eden erkek, Zinâ eden veya ortak koşan kadından başkasıyla evlenmez; Zinâ eden kadın da Zinâ eden veya ortak koşan erkekten başkasıyla evlenmez. Böyleleriyle evlenmek mü'minlere harâm kılınmıştır. (Nur 3)
Ve onlar Allâh ile beraber başka tanrıya yalvarmazlar. Allâh'ın harâm ettiği canı haksız yere öldürmezler ve zinâ etmezler. Kim bunları yaparsa cezâsını bulur. (Furkan 68)
7. Çalmayacaksın.
Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir cezâ olarak ellerini kesin! Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir (Maide 38)
Ey peygamber, inanmış kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zinâ etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftirâ uydurup getirmemeleri, iyi bir işte sana karşı gelmemeleri hususunda sana bi'at ederlerse onların bi'atlerini ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allâh, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.(Mümtehine 12)
8. Komşuna karşı yalan şahitlik yapmayacaksın.
Kim bir hatâ, ya da günâh işler de sonra onu bir suçsuzun üstüne atarsa, muhakkak ki büyük bir iftirâ ve açık bir günâh yüklenmiş olur. (Nisa 112)
Mü'min erkekleri ve mü'min kadınları yapmadıkları bir şeyle (suçlayıp) incitenler bir iftirâ ve açık bir günâh yüklenmişlerdir (Ahzab 58)
Ey inananlar, Allâh için adâletle şâhidlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adâletten saptırmasın. Âdil davranın, takvâya yakışan budur. Allah'tan korkun, kuşkusuz Allâh yaptıklarınızı haber almaktadır. (Maide 8)
Onların kablerinde hastalık vardır. Allâh da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemelerinden ötürü onlara acı bir azâb vardır.(Bakara 10)
Mûsâ onlara: "Yazık size, dedi, Allah'a yalan uydurmayın, sonra (O), bir azâb ile kökünüzü keser, doğrusu iftirâ eden perişan olmuştur!" (Taha 61)
Onu işittiğiniz zaman, "Bunu konuşmamız bize yakışmaz, hâşâ, bu, büyük bir iftirâdır." demeniz gerekmez miydi? (Nur 16)
9. Başkasının karısına tamah etmeyeceksin
Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar.(Mü’ minün 5)
İnanan erkeklere söyle: "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Şüphesiz Allâh, onların her yaptıklarını haber almaktadır. (Nur 30)
İnanan kadınlara da söyle: "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç. Baş örtülerini (göğüs) yırtmaçlarının üstüne koysunlar. Süslerini kimseye göstermesinler. Yalnız kocalarına, yahut babalarına, yahut kocalarının babalarına, yahut oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut kardeşlerine, yahut kardeşlerinin oğullarına, yahut kız kardeşlerinin oğullarına, yahut kadınlarına, yahut ellerinin altında bulunan(köle)lerine, yahut kadına ihtiyacı bulunmayan erkek tâbi'lerine, yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklara gösterebilir. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını vurmasınlar. Ey mü'minler, topluca Allah'a tevbe edin ki felâha eresiniz. (Nur 31)
10. Başkasının malına tamah etmeyeceksin
Mallarınızı, aranızda bâtıl (sebepler) ile yemeyin; bile bile insanların mallarından bir kısmını günâh bir biçimde yemeniz için onları hakimler(in önün)e atmayın (hakimlere götürmeyin veya onlara rüşvet vermeyin) (Bakara 188)
"Ey kavmim, ölçüyü ve tartıyı tam dengeli yapın, insanların eşyasını eksik vermeyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak kötülük etmeyin!"( Hud 85)
Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle emânet bıraksan, onu sana öder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar versen, devamlı olarak başına dikilmeden onu sana ödemez. Onlar "Ümmilere karşı bize bir sorumluluk yoktur." dedikleri için böyle yapıyorlar ve Allah'a karşı bile bile yalan söylüyorlar.(ALİ İmran 75)
Onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler. .(Mearic 32)
Bunlar, tanıklıklarını tam yaparlar.(Mearic 33)
Sizin için, dinden, Nûh'a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: "Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisi için seçer ve hakka yönelenleri kendisine iletir. (Şura 13)
SONUÇ:
1 :Yukarıda geçen 10 emrin Kur’ an a aykırı olmadığı ,Kur’ an tarafından tasidklendiği! Ve gene emirlerin ayrıntı değil de temel emirler olduğunu görüyorum. Hz Musa’ ya verilen Kitap sadece 10 Emir den ibaret değil. 10 Emir öğüt değildir. Adı üstünde emirdir. Öğüt ise İnananların ya da inancını kuvvetlendirmek isteyenlerin dinleyeceği ve yorumlayarak hayatına geçireceği düşünce/öğretiler değil midir? Diğer arkadaşlarında dikkat çektiği gibi Musa' ya verilen Kitab'ınTevrat la bütünleştiğini düşünmemek olanaksız geliyor.
Biz Musa için levhalarla herşeyi yazdık: Öğüt olarak, herşeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim size. (Araf 145)
2 : Furkan, verilen açık ve net emirler ile tartışılmaz doğru hükümlerdir. Hakla batılın kesin bir şekilde ayrılması için yoruma açık olmayan hükümler gerekir! Ki bu da inanan bir insan için Allah’ ın Rahmetidir (Çaba harcamadan, düşünmeden kesin hükme ulaşmak)
Öyle ya Fasıklar yurdunu göstermek/görebilmek ise ancak haramın ve günahın şüphesiz bilinmesi/öğrenilmesi ile mümkündür. (Allah elbetteki sözünü tutar, onların bir kısmı fasık olarak bir kısmı ise fasıkların başlarına geleni görerek Fasıklar yurdunu bildi.)
3 : Kitap' ın büyük bir kısmı öğüttür, isteyenler öğütleri dinler, uyarlar ve onurlu bir yaşam sürerler. Şüphesiz ki öğüt dinleyenlerin ahreti dünyasından daha iyi olacaktır.
Bu durumda kesin hükümlere uyanlar (FURKAN) Allah' ın koruması altına girenlerdir. Öğütleri dinleyenler ise hem Allah' ın korumasına girenler hem de ahlak ve derece olarak daha üstün (Takva) olanlardır.
__________________ Anlatan da aciz dinleyen de aciz, Hamd O Allahüssamed'e ki İlahi Kelam ile seslendi
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
En'am Suresindeki 10 Emir: http://www.hanifdostlar.com/forum_posts.asp?TID=2576
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
|
|