Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam selam
bir pasaj aktarayım
Kul hakkı, insanın can, mal ve namus gibi dokunulmazlıklarına yönelik tecavüz ve haksızlıkların ortaya çıkardığı hak. İnsana yönelik tecavüz ve haksızlıklar haram ya da mekruh eylemler içinde yeralır. Bu nedenle günah, dolayısıyla ceza konusudur. Kul hakkından doğan günahların ve cezaların Allah ya da devlet tarafından bağışlanması sözkonusu değildir. Kul hakkı, ancak hak sahibi kulun bağışlaması ile ortadan kalkabilir.
Müfessirler, "Ey kavmimiz dediler, Allah'ın davetçisine uyun ve O'na inanın ki (Allah) günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acı bir azabdan korusun" (el-Ahkaf, 46/31) âyetini yorumlarken bağışlanacak günahların Allah hakkını ilgilendirenler olduğu, kul hakkından doğan günahların ise Allah tarafından bağışlanmayacağı sonucuna ulaşırlar.
1) Yalnız kul hakkı olan ya da kul hakkı galip bulunan suçlarda kanuni takibat hak sahibinin isteğine bağlıdır. Hak sahibinin dava etmesi durumunda hakim davayı yürütmek zorundadır. Hakim yetkisine dayanarak davayı düşüremez. Bu konuda devlet başkanı dahil hiç kimsenin af ve şefâat yetkisi de yoktur. Allah hakkının gerektirdiği cezalarda ise af ve şefâat mümkündür.
2) Kul hakkının gerektirdiği cezalar, suçun tekrar edilmesi durumunda tekrar edilir. Allah hakkı gereği uygulanacak cezalarda ise tekrara gidilmeyebilir. Başka bir deyişle birkaç kez işlenen bir suç için tek ceza uygulanır.
3) Allah hakkını ilgilendiren bir suçu işleyenleri görenler, emr-i bi'l-maruf nehy ani l-münker (iyiyi emr, kötülüğü yasaklama) görevi gereği müdahale ile yükümlüdürler. Kul hakkını ilgilendiren suçlarda ise böyle bir yükümlülük yoktur. Burada hak sahibinin meşru müdafaa ve dava hakkı vardır.
4) Kul hakkına bağlı suçlarda mağdurun ölmesi durumunda dava hakkı varislerine geçer. Allah hakkında ölüm davayı düşürür.
Ahmet ÖZALP
bulabildiğim bu kadardır şimdilik
selam selam
|