Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Din de bir araçtır! (1)
Amaç, insanla Allah'ın vuslatıdır. Bunu, insanın Yaratıcı'nın amaçladığı noktaya getirilmesi olarak da ifade edebiliriz.
Dinin erdeme ve Allah'a götürücü fonksiyonunu layıkıyla icra etmesi dinin gaye olmaktan çıkarılıp anılan değerlerin aracı yapılmasıyla mümkündür. Gaye haline getirilmiş bir din, Allah'a götürmek yerine, Allah'a giden yolu tıkar. Çünkü bizzat kendisi tanrılaştırılmış, yolun sonu haline getirilmiştir.
Özünde, Yaratıcı'nın, insan daha mutlu olsun diye gönderdiği veya ilham ettiği din, ne yazık ki tarih boyunca, çoğunlukla insanı perişan etmenin aracı olarak kullanıldı.
Dinin, insana rağmen bir kuruma dönüşmesini önlemede hareket noktası, dinin gaye olmaktan çıkarılmasıdır. İslam bilginlerinin birçoğu bunu açık bir biçimde telaffuz etmiştir. Gaye, din içinde konuşursak, insanla Allah'ın vuslatı ve insanın Allah'ın iradesine uygun yaşamasıdır. Din, bu gayenin aracıdır. Bu araç yani din, amaç haline getirilince, erdirici bir kurum olmaktan çıkıp ezici ve kahredici bir kuruma dönüşmektedir.
Dinin insanı yücelten ve mutlu eden bir vasıta olmaktan çıkıp bizzat gaye haline getirilmesi, kanserojen tahriplerin seri halde devreye girmesine yol açmaktadır. Bu, mezheplerle tarikatların gaye haline getirilmesi, bir başka deyişle dinleşmesidir. Dini gaye haline getiren bir anlayışın bundan şikâyete hakkı olamaz. Çünkü, her mezhep veya tarikat mensubu için ‘‘en ideal din’’ veya ‘‘dinin en ideal şekli’’ onun kendi mezhebi veya tarikatıdır. O halde, gaye olan dinin esas gaye olan şekli de bu ikincisidir. Nitekim, tüm dinler tarihinde, o arada bugünkü İslam dünyasında durum tamamen budur. Mezhepler, birer metot, tavır, tarz, fikir ve düşünce ekolü olmaktan çıkıp birer bağımsız din haline gelmişlerdir. Bunun kahırlı sonuçlarını sadece uygulamada, günlük hayatta görmüyoruz; bilim ve düşünce kulvarlarımız da bu anlayışla tıkanmış bulunmaktadır.
Ne hazindir ki, bu anlayışın, İslam'ın zaman üstü-ilahi kaynağı Kuran'ı güdüme almaya kalkan girişimlere bile vücut verdiğini görebilmekteyiz. Bir örnek olarak, ünlü fakıh, Ebul Hasan Ubeydullah el-Kerhi (ölm. 340/951)'nin ünlü sözünü verebiliriz. Bu zat, er-Risale'sinde diyor ki: ‘‘Mezhep imamlarımızın görüşlerine zıtlık belirten tüm Kuran ayetleri ya tevil edilir, yahut da nesh edilmiş (hükümden düşürülmüş) sayılır. Hadisler konusunda da aynı şey yapılır.’’ (Bu sözün eleştirisi için bk. Elbâni; Silsiletü'l- Ahâdis es-Sahiha, 6/774-776).
Prof. Yaşar Nuri ÖZTÜRK
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/turk/99/01/10/yasam/03yas .htm
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|