Yazanlarda |
|
hanif Yasaklı
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KURANA GÖRE EVLİLİK HUKUKU
( 2/228) Bosanmis kadinlar kendi kendilerine üç 'hayiz ve temizlenme süresi' beklerler. Eger Allah'a ve ahiret gününe inaniyorlarsa Allah'in rahimlerinde yarattigini saklamalari onlara helal olmaz. Kocalari, bu süre içinde barismak isterlerse, onlari geri almada (herkesten) daha çok hak sahibidirler. Onlarin lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardir. Yalniz erkekler için onlar üzerinde bir derece (farki) var. Allah Aziz olandir. Hakim olandir.
(2/229) Bosanma iki defadir. (Sonra ise) Ya iyilikle tutmak ya da güzellikle birakmadir. Onlara (kadinlara) verdiginiz bir seyi geri almaniz sizin için helal olmaz: Ancak ikisinin Allah'in sinirlarini ayakta tutmayacaklaridan korkmus olmalari (durumu baska). Eger ikisinin Allah'in sinirlarini ayakta tutamiyacaklarindan korkarsaniz, bu durumda (kadinin) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. Iste bunlar, Allah'in sinirlaridir; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allah'in sinirlarina tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.
(
(2/231) Kadinlari bosandiginizda, bekleme sürelerini tamamlamislarsa, onlari ya güzellikle tutun ya da güzellikle birakin. Fakat haklarini ihlal edip zarar vermek için onlari (yaninizda) tutmayin. Kim böyle yaparsa artik o, kendi nefsine zulmetmis olur. Allah'in ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah'in size verdigi nimeti ve size ögüt olsun diye size indirdigi Kitab'i ve hikmeti anin. Allah'tan da korkup-sakinin ve bilin ki, Allah her seyi bilendir.
(2/232)Kadinlari bosadiginizda, bekleme sürelerini de tamamlamislarsa -birbirleriyle maruf (bilinen mesru biçimde) anlastiklari takdirde- onlara, kendilerini nikâhlamalarina engel çikarmayin. Iste, içinizde Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere bununla (böyle) ögüt verilir. Bu, sizin için daha hayirli ve daha temizdir. Allah, bilir de siz bilmezsiniz.
(2/ 234) Içinizden ölenlerin (geride) biraktigi esler, kendi kendilerine dört ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi doldugundan, artik onlarin kendi haklarinda maruf (mesru) bir sekilde yaptiklarindan dolayi size sorumluluk yoktur. Allah, islediklerinizden haberi olandir.
kocası ölen kadınlar boşanmadaki iddetten farklı olarak dört ay on gün iddet beklemeleri gerekir
2/235-Böyle kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde çıtlatmanızda veya gönlünüzde tutmanızda size bir vebal yoktur. Allah biliyor ki siz onları mutlaka anacaksınız. Fakat meşru bir söz söylemekten başka bir şekilde kendileriyle gizlice sözleşmeyin. Farz olan iddet sona erinceye kadar da nikâh akdine azmetmeyin (kesin karar vermeyin). Bilin ki Allah gönlünüzdekini bilir. Öyle ise O'nun azabından sakının. Yine bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok yumuşaktır.
Kocası ölmüş ve iddet bekleyen kadınlara meşru şekillerde evlenme teklifi yapmakcaizdir. Ancak bu süre dolmadan kesin bir karara varmak doğru değildir
NİŞAN BOZMA
(2/ 236 Kendilerine el sürmediginiz, mehirlerini de tesbit etmediginiz kadinlari bosamanizda sizin için bir sakinca yoktur. Onlari yararlandirin, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oraninda, maruf (mesru ve örfe uygun) bir sekilde yararlandirmali. (Bu,) Iyilik edenler üzerinde bir haktir.
(2/ 237 Eger onlara mehir tesbit eder de, el sürmeden bosarsaniz, bu durumda -kendileri ya da nikâh bagi elinde olanin bagislamasi hariç- tesbit ettiginiz (mehr)in yarisi onlarindir. sizin bagislamaniz takvaya daha yakindir. Aranizdaki üstünlügü (derece farkini) da unutmayin. Süphesiz Allah, yapmakta olduklarinizi görendir.
NAFAKA
(2/ 240) Içinizde ölüp de (geride) esler birakmakta olanlar, (evlerinden) çikarilmaksizin, senesine kadar yararlanmalari için eslerine vasiyet (biraksinlar). Ama onlar, (kendiliklerinden) çikarlarsa, artik onlarin maruf (mesru) olarak kendileri için yaptiklarindan dolayi size sorumluluk yoktur. Allah güçlü ve üstün olandir. Hüküm ve hikmet sahibidir.
(2/ 241) Bosanmis (kadin)larin maruf (mesru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)lari vardir. Bu korkup-sakinanlar üzerinde bir haktir.
(2/ 242) Iste Allah, size ayetlerini böyle açiklar; umulur ki akil erdirirsiniz.
EŞLERİN ALDATMA ENDİŞESİ
KADININ ALDATMASI
Nisa 34-Allah her birinize farkli bir üstünlük verdi. Iste erkekler de mallarından harcama yapip kadinlara DESTEK OLURLAR. Ve salih kadınlar uyumludurlar; Allahın saklanmasını emerettiği şeyi(iffeti) YALNIZKEN de saklarlar. O halde sizi ALDATMASINDAN endişe ettiğiniz kadınları(ilkönce) , uyarın,(kar etmezse sonra) yatakları ayırın,( en sonunda babalarının evine) UZAKLASTIRIN. Fakat tekrar uyum saglarsa onu artik incitmeyin. Allah Yücedir, Büyüktür.
ERKEĞİN ALDATMASI
Nisa 128- Eğer bir kadın kocasının aldatmasından, yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında, onlara bir günah yoktur. Sulh hep hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve geçimsizlikten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
ÇÖZÜM
Nisa 35 - Eğer karı-koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir hakem erkeğin tarafından, bir hakem de kadının ailesinden kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah karı-koca arasındaki dargınlık yerine geçim verir. Şüphesiz ki Allah hakkıyla bilendir, her şeyin aslından haberdardır
Buraya kadar evlilikle ilgili ayetleri tüm detayları ile gördük.Ancak evliliği sona erdirme kararını kim verecek. Erkekmi kadınmı?
Allahu Tela böyle çok önemli bir sorunun cevabını da veriyor.
(65/ 1) Ey peygamber, kadinlari bosadigin zaman, iddetli süresinde (temizlendiklerinde) bosayi ve iddeti sayin. Rabbiniz olan Allah'tan korkup-sakinin. Onlari evlerinden çikarmayin, onlar da çikmasinlar; ancak açik 'çirkin bir hayasizlik' göstermeleri durumu baska. Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'in sinirlarini çignerse, gerçekten o, kendi nefsine zulmetmis demektir. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasindan bir is (durum) olusturabilir.
(65/ 2) Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulastiklari zaman, artik onlari maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onları ayırın. Içinizden adalet sahibi iki kisiyi de sahid yapin. Sahidligi Allah için dosdogru yerine getirin. Iste bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere ögüt verilir. Kim Allah'tan korkup-sakinirsa, (Allah) ona bir çikis yolu gösterir;
Dikket edilirse ayetin başı ey Peygamber kadınları boşadığında diye başlamaktadır.Burda çok dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır.Yani peygamberin devlet otoritesinden bahsetmektedir şöyleki;Bu ayette bahsedilen kadınlar peygamberin eşleri değil, velayeti altında bulunan müslümanların eşleridir.Zira evli eş kelimesi kuranda zevc olarak ifade edilir. şu ayette olduğu gibi
Tahrim 1- Ey Peygamber! Eşlerinin (ezvacike) rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.
65/1 de görüldüğü gibi kuran evliliği sona erdirme yetkisini çok net ve açık olarak devlete tanımaktadır.Zira Resulullah peyga mber olmasını yanısıra aynı zamanda müminlerin devlet reisi idi. Burdan yola çıkarak evliliğe meşruiyet tanıma yetkisininde devlette olduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz
(65/ 1) EY YETKİLİ MERCİ, kadinlari bosadiginiz zaman, iddet süresinde (temizlendiklerinde) bosayin ve İDDET SÜRESİNİ RESMİ KAYIDA GEÇİN. Rabbiniz olan Allah'tan korkup-sakinin. ONLARIN EVDEN ÇIKARTILMASINAMÜSADE ETMEYİN, onlar da çikmasinlar; ancak açik 'çirkin bir hayasizlik' göstermeleri durumu baska. Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'in sinirlarini çignerse, gerçekten o, kendi nefsine zulmetmis demektir. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasindan bir is olusturabilir.
(65/ 2) Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulastiklari zaman, artik onlari güzel bir şekilde tutun, ya da güzel bir şekilde onları ayrın. Içinizden adalet sahibi iki kisiyi de sahid yapin. Sahidligi Allah için dosdogru yerine getirin. Iste bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere ögüt verilir. Kim Allah'tan korkup-sakinirsa, (Allah) ona bir çikis yolu gösterir;
SONUÇ
Fıkıh kitaplarının aksine,boşama yetkisi ne erkeğin ne kadının elindedir. Bir erkek kadına değil üç kere, yüz kerede ''BOŞ OL'' dese bu evlilik sona ermez.Evliliğin,sona ermesi için yetkili mercinin iki tarafında boşanma kararını onaylayıp, resmi kayıt altına alması gereklidir. Zaten 65/2 te iki şahit istenmesi de açıkça buna delalet etmektedir. Yetkili mercinin onayından geçmeyen ve resmi kayıt altına alınmayan evlilik ve boşanmaların meydana getireceği ihtilafları sadece eşlerin çözüme kavuşturması asla mümkün değildir. Eğer düşünülürse sadece erkeğin ağzından çıkacak ''BOŞ OL'' gibi basit bir cümle ile aile hayatının son bulmasını; Allahu Tealamurad etmiş olabilirmi?
Şimdi bu boş ol demekle evliliği sona erdirmenin ne kadar mantıksız olduğunu bir misalle anlatalım
Düşünelimki adamın biri sokakta veya herhangi bir ortamda hoşuna giden bir kadınının yanına gidip karım ol; karım ol ; karım ol demekle o kadın adamın karısı oluyormu.Bırakın olmayı; böyle davranıpta karım ol dediği bir kadını zorla karısı yapmak isteyeni tımarhaneye bile tıkarlar
Bir kişinin hoşlandığı bir kadının karısı olabilmesi için o kadınında bu teklife evet demesi şart.Yani ikiside bu beraberliği o naylayacak. Buda yeterli değil iki şahidin şehadetiyle devletin onayıda ve resmi işlemde şart. Peki öyleyse her akıllı olanın şu soruyu sorması gerekmezmi?
Bu evlilik müessesi kurulurken iki tarafta onay vermesi gerektiği halde,evliliği bitiriken niye bu yetki hangi gerekçe ile sadece erkeğin oluyor???
İslamda formalitenin ve dinsel törenin esamesi bile yoktur.İslamda dini nikah değil
resmi nikah ( devletin onayladığı) vardır. Dini nikah hıristiyanlıkta vardır. Papazlar kilisede nikah kıyarlar. Elbbettteki Resulullahın o dönemde mescidlerde kıydığı nikahları inkar edecek değiliz. Ancak şuda varki Resulullahın Peygamber olmasının yanısıra devlet başkanı sıfatı da vardır.Ve yine o dönemde her türlü resmi işlemler mescitlerde yürütülüyordu.Yani bunların işleme konulcağı ikinci bir mekan yoktu. Günümüzdeki imamlarınise ne kanunları yürütme sıfatı vardır, nede günümüzdeki mescitlerin resmi işlemleri yürütme fonksiyonu
.Nasılki evlenirken iki şahitin gerekli oluşu, sonradan meydana gelebilecek ihtilafların yetkili makamlar tarafından çözüme ulaştırılması açısından resmi kayıdaalınması zaruriyetine dayanıyorsa,boşanırkende bu şahitlerin gerekli oluşu, aynı hukuki işlemlerin yürürlüğe girmesi amacına dayanmaktadır.
Kısaca nikah dini bir tören değil, salt bir hukuki işlemdir
BACILAR....... KIYIDA KÖSEDE GİZLİ KAPAKLI DİNİ NİKAH USULUYLE EVLENME TALEBİNDE BULUNAN ERKEKLERE ALDANMAYIN. ONLAR SAHTEKARDIR. HEVESLERI GEÇİNCE HİÇ ACIMADAN SİZLERİ BİR MENDİL PARÇASI GİBİ ORTALIKTA BIRAKIRLAR. ZİRA GİZLİ KAPAKLI EVLENME TALEBİNDE BULUNANLARIN YİNE GİZLİ KAPAKLI EVLENMEYİ SONA ERDİRMEK İSTEDİKLERİ GÜN GİBİ ORTADADIR. HİÇ BİR MESULİYET TAŞIMAYI DÜSÜNMEZLER. YAPACAKLARI TEK SEY BOŞ OL DEMEKTIR
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hadisçilerin ve Mezhepçilerin uydurulmuş dinindeki bir büyük sapıklık :
Mut’a Nikahı
Alıntılar:
Cahiliyet devrinden kalan bir nikah şeklidir. İslam'ın ilk yıllarında, özellikle harp zamanlarında, uzun zaman kadınlardan uzak kalan askerler için mut'a nikahına izin verilmiş, Hayber savaşına kadar mübah olan bu nikah Peygamberimizin sünnetiyle yasaklanıp haram kılınmıştır.
Mut'a nikahı ücret karşılığında belli bir vakit için kadınla evlenmektir. Muta'nın en az müddeti bir cinsel ilişki geçecek zaman parçasıdır. En çok ise 99 senedir.
Erkek kadına hitaben "Beni beş aylık bir zaman için Mut'alandır. Ya da "Şu kadar para karşılığında seninle mut'alandım" deyip kadın da kabul ederse mut'a olur.
Büyük Kadın İlmihali, Rauf PEHLİVAN http://mitglied.lycos.de/islamdakadin/fikih/hurmetimuhasara/
Ebu Zer (radıyallahu anh) demiştir ki: "Haccda mut'a sadece Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'in ashabına hastır." Müslim Hacc 189, (1224); Ebu Dâvud, Menâsik 25, (1808); Nesâî, Hacc 77, (5, 179-180); İbnu Mâce, Hacc 42, (2984).
Ebü Cemre anlatıyor: "İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'a mut'à'dan sordum; bana onu yapmamı emretti. Buharî, Hacc 102; Müslim, Hacc 204, (1242)
Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ve Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh zamanında bir avuç hurma ve un mukabilinde birkaç gün boyu devam eden mut'a nikahı yapardık. Bu hal, Hz. Ömer radıyallahu anh'ın Amr İbnu Hureys hâdisesi vesilesiyle mut'ayı yasaklamasına kadar devam etti." Müslim, Nikah 16, (1405)
\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\
Bu çeşit nikâhın İslâm'ın ilk yıllarında meşrû kılındığında şüphe yoktur. Ancak daha sonra neshedilmiştir. İmam Şâfiî ve âlimlerden bir grup, mut'anın önce mübah kılındığını, sonra neshedildiğini, sonra yine mübah kılınıp, neshedildiğini, yani bunun iki defa tekrar edildiğini söylemiştir. Diğer bazı bilginler, ikiden fazla, bazıları ise bir defa mübah kılınıp arkasından neshedildiğini ve bundan sonra da artık mübah kılınmadığını belirtmişlerdir (İbn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm, İstanbul 1985, II, 225).
İbn Abbas ve Sahabeden bir grup, mut'anın zarûret sebebiyle mübah kılındığını söylemiştir.
Mut'anın tam olarak hangi tarihte yasaklandığı belirli değildir. Buhari'deki rivayette onun Hayber günü yasaklandığı (Buharî, Nikâh, 7/16); Müslim'deki rivayette Mekke'nin fethinde nehyedildiği (Müslim, Nikâh, 22); Müslim'in başka bir rivâyetinde Huneyn savaşının bir kolu olan Evtas savaşı sırasında yasaklandığı (Müslim, Nikâh, 3, H.18); İbn Mâce ve Ebû Dâvud'un Sünenlerindeki hadislerde ise Vedâ haccı sırasında nehyedildiği (İbn Mâce, Nikâh, 44; Ebû Dâvud, Nikâh, 14, H.No: 2072) bildirilmektedir.
Hz. Ali'den (r.a). şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Nebî (s.a.s), Hayber gününde mut'a nikâhını ve evcil eşeklerin etini yasaklamıştır" (Buhârî, Nikâh, 31; Müslim, Nikâh, 29-32; İbn Mâce, Nikâh, 44).
Semre b. Ma'bed el-Cühenî'den çeşitli yollarla nakledilen bir hadîs, mut'anın sonsuza kadar yasaklandığını belirtmektedir. Rasûlullah (s.a.s) ile birlikte Mekke fethine katılan Seleme, orada Allah elçisinin izin vermesi üzerine bir câriye ile mut'a yapmış, rivâyete göre bir veya üç gün câriye ile beraber olduktan sonra, sabahleyin Rasûlullah'ın (s.a.s) Hacer-i Esved ile Kâbe kapısı arasında durarak şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Ey insanlar, ben size kadınlarla mut'a yapmanız konusunda izin vermiştim. Şüphesiz Allah, onu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında (mut'a nikâhı ile tuttuğu) kadın varsa, onu serbest bıraksın. Onlara verdiklerinizden hiçbir şey geri almayınız" (Müslim, Nikâh, 19, 22, 24; İbn Mâce, Nikâh, 44; Dârimî, Nikâh, 16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 406). Bazı rivayetlerde bu yasaklamanın Vedâ haccı sırasında yapıldığı belirtilir (bk. İbn Mâce, Nikâh, 44, H. No: 1962).
Mut'anın ne zaman yasaklandığını bildiren hadisler arasındaki bu çelişkiler, hadisçiler tarafından giderilerek, mut'anın birkaç kez yasaklanıp serbest bırakıldığı belirlenmiştir. İmam Nevevî'ye göre, mut'a hakkındaki nehy ve serbest bırakma iki kez vuku bulmuştur. O şöyle der: "Hayber'den önce helaldi. Hayber'de yasaklandı. Mekke fethinde mübah kılındı. Evtas vak'ası da Mekke'nin fethini müteakip olmuştur. Bundan üç gün sonra da mut'a ebediyyen haram kılınmıştır" (en-Nevevî, Şerhu Sahihi'l-Müslim, IX,193,Alûsî, a.g.e., V, 5,6)
Mut'a Nikahı Hz. Ömer zamana kadar sürdü mü? Mut’ayı hz. Ömer mi haram etti?
Hz. Ömer'in halifeliği sırasında, mut'anın hükmü üzerinde bazı tereddütler olunca, Hz. Ömer, mut'anın haram olduğunu ilân etmiş ve hiç bir sahabî O'na karşı çıkmamıştır. O, halife seçildiği gün yaptığı konuşmada şöyle demiştir: "Rasûlullah (s.a.s) bize üç defa mut'a yapmaya izin verdi, sonra bunu haram kıldı. Allah'a yemin olsun ki, evli bir kimsenin mut'a yaptığını bilsem, Rasûlullah'ın, mut'ayı, haram kıldıktan sonra, yeniden helâl kıldığına dair bana dört şahit getirmezse onu taşla recmederim" (İbn Mâce, Nikâh, 44, H.No: 1963).
Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ve Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh zamanında bir avuç hurma ve un mukabilinde birkaç gün boyu devam eden mut'a nikahı yapardık. Bu hal, Hz. Ömer radıyallahu anh'ın Amr İbnu Hureys hâdisesi vesilesiyle mut'ayı yasaklamasına kadar devam etti." Müslim, Nikah 16, (1405)
Atâ', İbn Abbas (r.a)'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Allah, Hz. Ömer'e rahmet etsin. Mut'a, Allah'ın Muhammed Ümmetine bir rahmetinden başka bir şey değildir. Hz. Ömer bunu yasaklamasaydı, çok az kimse dışında zinaya düşen olmazdı" (el-Cassâs, a.g.e., III, 96).
Ne zaman haram edildi?
Hz. Ali'ye göre Mut'a Hz. Peygamber tarafından Hayber günü yasaklanmıştır (bk. Buhârî, Nikâh, 29-32). Saîd b. Cübeyr İbn Abbas'a; "Senin fetvan aldı yürüdü ve onun hakkında şairler şiir söyledi" diyerek bir beyit okuduğu zaman o buna hayret ederek şöyle demiştir: Sübhânellah, ben böyle bir fetvâ vermedim. Mut'a; "murdar ölmüş hayvan eti, kan ve domuz eti gibi bir şeydir. Bu yüzden ancak zarûret hâlinde helâl olur" (Alûsî, a.g.e., V, 6; el-Cassâs, a.g.e., III, 95).
İbnu Abbas radıyallahu anhümâ anlatıyor: "İslâm'ın evvelinde mut'a vardı. Kişi, hakkında bilgisi olmayan (tanımadığı) bir beldeye gelince, oradan yerli bir kadınla, orada kalacağını tahmin ettiği müddet miktarınca nikâh yapardı. Kadın, böylece onun eşyasını muhafaza eder, gerekli işlerini görürdü. Bu hal: "Onlar namuslarını korurlar. Ancak "hanımlarına" ve "câriyelerine" karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar" (Mü'minûn 6) meâlindeki ayet nazil oluncaya kadar devam etti. (Bu ayet gelince mut'a haram ilân edildi.) İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ der ki: "Bu ikisi dışındaki bütün fercler (cinsi tatmin yolları) haramdır." Tirmizi, Nikâh 28, (1122).
Seleme İbnu'l-Ekvâ radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Evtas gazvesi yılında mut'aya ruhsat verdi, sonra da onu yasakladı." Buhari, Nikâh 31 (tâ'lik olarak); Müslim, Nikah 18, (1405).
http://www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/M/muta.htm
\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\
Mut’anın ne zaman, kim tarafından haram edildiği bile belli değil. Bu ne saçmalık, bu ne rezillik. Resulullah zamanda mı Hz. Ebubekir zamanda mı yoksa Hz. Ömer zamanda mı haram edildi? Ayrıca Kim Haram etti? Allah’mı? Hz. Muhammed’mi? Hz. Ömer mi?
İşte şirk(et) dininin bir rezilliği daha.
Hadisçilerin ve Mezhepçilerin uyduruk dininde sapıklığın ve sapkınlığın sınırı yok. Ne mutlu Kur’andaki Dine uyup dosdoğru yol üzere olanlara.
|
Yukarı dön |
|
|
hanif Yasaklı
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam
Mut’anın ne zaman, kim tarafından haram edildiği bile belli değil. Bu ne saçmalık, bu ne rezillik. Resulullah zamanda mı Hz. Ebubekir zamanda mı yoksa Hz. Ömer zamanda mı haram edildi? Ayrıca Kim Haram etti? Allah’mı? Hz. Muhammed’mi? Hz. Ömer mi?
İşte şirk(et) dininin bir rezilliği daha.
Hadisçilerin ve Mezhepçilerin uyduruk dininde sapıklığın ve sapkınlığın sınırı yok. Ne mutlu Kur’andaki Dine uyup dosdoğru yol üzere olanlara.(alperen)
Alperen kardeş,kusura bakma ama bir türlü anlamadım şimdi sen burda neyi anlatmak istiyorsun?
Yani muta nikahı vardır ve bunu kimsenin haram kılma yetkisi yoktur mu demek istiyorsun ?
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Hanif
Evet haklısın dostum. Neye taraf olduğumu belirtmemişim. Mut’a nikahı gibi bir sapkınlığın Kur’andaki Dinde yeri yoktur malum.
2 saatliğine 2 günlüğüne, 2 haftalığına nikah kıymak sapıklıktır. Zinayı meşru saymakla eşdeğerdir bu anlayış.
Mut’a nikahı Kur’andaki Dinde yoktu, yoktur, olmamıştır. Bu varmış gibi gösterilerek ve sonra bu zaten olmayan şey birkaç kez helal/haram kılınarak büyük bir sapkınlık işlenmiştir. Hadislere iman eden mezhepçi arkadaşlar bu gerçeği, bu kepazeliği görmelidirler.
Birileri bunu dinlerine sokmuş. Önce helal saymış sonra haram ilan etmiş. Keyifler ilah edinilmiş. Nikah gibi ciddi bir mevzu sulandırılmış. Senin de yazdığın ayetlerde belirtilen hususlar gözardı edilmiş.
Kur’anda nikah konusuyla alakalı hükümler varken, Resulullah’a iftira edilerek Mut’a nikahına izin verdiği söylenmiş. Sonra yasakladığı iddiasıyla iftiralar sürdürülmüş. Peygamberiyle Allah karşı karşıya getirilmiş. Kimileri de Hz. Ömer’e iftira atma yoluna gitmiş.
Rezillik Hz. Muhammed’e ve Hz.Ömer’e fatura edilmiş. Cahiliyye uygulaması Allah’ın dininde varmış gibi gösterilmiş.
Sözün özü Allah’ın helal/haram kılma yetkisine Resulullah ve Hz. Ömer ortak edilmiş. Peygamberiyle ve Onun bir dostuyla Allah’a şirk koşulmuş.
Mezhepçi arkadaşlar Necm Suresi 3. ve 4. ayeti delil göstererek Hadislere iman etmeyi şart sayarlar. Buyursunlar bu hadislere de iman etsinler. Çelişki, tutarsızlık içeren, şirk kokan, rezillik ve edepsizliği meşrulaştıran bu hadislere iman etmeyi dinde gereklilik saymaya devam etsinler.
Yaşadığım şehirde bu hadislere iman eden bir cemaat lideri genç bir kızla mut’a nikahı kıymıştı. Cemaatinden gençlere de bu işlemi yapıyordu. Sonra bu rezilliği ortaya çıktı ve cemaat dağıldı. Bunu yapan şii falan değildi. X cemaatine mensup koyu Sünni adamlardı.
Kur’ana uymak yerine şirket dinine uyup nefislerini ilah edinenlere dünyada da rezillik var ahirette de.
Yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdiğim için kusura bakmayın dostlar.
Saygılarımla...
|
Yukarı dön |
|
|
nuri72 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 21 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 311
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Alperen Yazdı:
Selam Hanif
Evet haklısın dostum. Neye taraf olduğumu belirtmemişim. Mut’a nikahı gibi bir sapkınlığın Kur’andaki Dinde yeri yoktur malum.
2 saatliğine 2 günlüğüne, 2 haftalığına nikah kıymak sapıklıktır. Zinayı meşru saymakla eşdeğerdir bu anlayış.
Mut’a nikahı Kur’andaki Dinde yoktu, yoktur, olmamıştır. Bu varmış gibi gösterilerek ve sonra bu zaten olmayan şey birkaç kez helal/haram kılınarak büyük bir sapkınlık işlenmiştir. Hadislere iman eden mezhepçi arkadaşlar bu gerçeği, bu kepazeliği görmelidirler.
................................. |
|
|
Ah bir gorebilseler. Birak onlari baksana yeni aybergcilik turu mezheplerde doguyor. Hadi mezhepcileri anladik da ya bu aibergci arkadaslara ne dersin.
Hanscilar janayi uydurdugunu bile bile , hala aylik parasini hanscigimin banka hesabina yatiriyorlar. Insanoglunu ve kafa yapisini anlamak zor be dostlar.
nuri
PS: Hanif kardes o senin gercek resmin ise bizim memleketde ki bir arkadas benziyorsun
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Nuri sende Tayyip Erdoğan'a çok benziyorsun:)
|
Yukarı dön |
|
|
hanif Yasaklı
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam
Nuri kardeşe;ben olduğum gibi görünürüm kardeşim, bende hile hurda yok
Bakın size bu muta sapkınlıgı ile bir anımıda ben anlatayım
1991 de 8 arkadaş, minibüs ile kara yollarından hacca gidiyorduk.kerbelada mola verdik.Merak buya gelmişken şu hüseyinin türbesini görelim dedik. Zira türbe, mola verdiğimiz yerin tam karşısında idi.
Etrafı duvarlara kaplı koskocaman bir alanın ortasında türbe.Ancak dikkatimizi işte o alanda oturmuş bekleyen bir yığın çarşaflı kadınlar çekti.geri Mola yerine döndüğümüzde bunu konuşurken yanımızdaki bir türk tır şöförü aynen şunları anlattı.İlk önce elini kaldırarak bize büyük bir binayı gösterdi.Orası hotelmiş türbenin hemen yakınınıda.
O gördüğünüz kadınlar müşteri bekleyen fahişelerdir.müşteri beğendiğini alıp o hotele götürür,orda imam kılıklı bir kavat vardır.Bunlara muta nikahı kıyar dedi.
Şimdi o adamın anlattıkları ne kadar doğru bilemiyoruz. çünkü kendisi de oraya yani hotele müşteri olarak girmemişse bunları nerden biliyordu.Rencide etmemek için sende mi diye soramadık
|
Yukarı dön |
|
|
hanif Yasaklı
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam
Mezhepçi arkadaşlar Necm Suresi 3. ve 4. ayeti delil göstererek Hadislere iman etmeyi şart sayarlar. Buyursunlar bu hadislere de iman etsinler. Çelişki, tutarsızlık içeren, şirk kokan, rezillik ve edepsizliği meşrulaştıran bu hadislere iman etmeyi dinde gereklilik saymaya devam etsinler.(alperen)
Haklısın dostum.Ama bu sapıklar, bir türlü 2inci ayeti okumazlar. Eğer okusalar bütün foyaları meydaana çıkacak bundan korkuyorlar.Onlar asla kuranın bütünlüğüne inanmazlar.Kuranı sadece hadisleri meşru göstermek için malzeme olarak kullanırlar
Hz Muhammed her nekadar peygamber olsa dahi insandır.Duyguları vardır
duhan 14- Sonra onlar, o peygamberden yüz çevirdiler ve: "Bu öğretilmiş bir mecnundur." dediler.
Tur 29-(Ey Muhammed!) sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn.
30- Yoksa onlar (senin için): "Bir şâirdir, zamanın felaketlerine çarpılmasını gözetliyoruz." mu diyorlar
Hakka 40- Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdiği sözdür.
41- O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz.
42- Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz
Enbiya 3- Kalbleri hep eğlencede (gaflette), hem o zalimler aralarında şu gizli fısıltıyı yaptılar: "Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artık göz göre göre sihre mi gidip uyarsınız
Sihirbaz, kahin, mecnun, şair
müşriklerin bu kadar yoğun karalama ve iftira kampanyası karşısında ister istemez peygamberde olumsuz etkleniyor yıpranıyordu.İşte Allah teala hem müşrikleri azarlamak, hemde elçisine destek vermek için
Necm 2. Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı da.
Necm 3. O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.
4. O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir
Ayetlerini inzal etti.Yani kuran; peygamberın hevasından konuştuğu şeyler değildir buyurdu.
Hadisleri; necm 2,3 ü ileri sürerek vahiy katagorisine sokan sapkınlara;
peki diyorum;allahın elçisine bunca hakareti düzen insanlar kurana inanmışlarda hadislerden dolayımı bu karalama kampanyası başlatmışlar,
bak ey muhammed kuran başımızın gözümüzün üstüne ama hadislerini kabul etmiyoruz mu demişlerde Allah bu insanları azarlamak için
arkadaşınız sapmadı ve azmadı
ayetini göndermiş,ne kadar saçmaladığınızın farkındamısınız deyince oklova yutmuş gibi oluyorlar.Tık yok.Kuranın bütünlüğü kaşısında hiç bir kimse duramaz. ilmi kariyeri ne olursa olsun.Bu öküzlerin prof,doçent gibi etiket ve diplomaları olmaları da durumu değiştirmiyor.
|
Yukarı dön |
|
|
Hulya Newbie
Katılma Tarihi: 22 nisan 2005 Yer: Vietnam Gönderilenler: 10
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Allah razi olsun guzel bir noktaya parmak bastiniz. Benim anlayamadigim kadinlarin bu konuyu bu kadar kolay kabul etmeleridir. Yillarca bizi hadislerle uyuttular. Ozellikle kadinlar uzerinde uydurma hadislerle olusturlan baskiyi kadinlarin bu kadar kolayca kabul etmesi beni sasirtiyor.
Yanlis anlamayin feminist falan degilim.
hulya
|
Yukarı dön |
|
|
okyanu_s Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 06 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 37
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
evet gerçekten güzel bir konuya değinilmiş. Nikahta şahitlerin olması gerekir bu ayetlerle açık. Şahitlerin olmasının elbette bir anlamı var. İki kişinin evliliğinin resmileşmesi, toplum tarafından kabul görmesidir. Nikah gizli değil aleni olmalıdır. Kuran bunun böyle olmasını istiyor. Yani günümüzde anne babalardan toplumdan gizli yapılmış sözde dini nikahların bir hükmü olduğunu zannetmiyorum. Bu arkadaşalar haşa Allahı kandırmaya mı çalışıyorlar. Kendilerini kandırmaktan başka hiçbirşey değil yaptıkları.
bakıyorum insanlar bugün "çıkmak" diye tabir edilen durumlarda dini nikah yapıyorlar. Eğer anlaşamazlarsa ayrılıyorlar anlaşırlarsa resmi nikah... bu nikah olayını hafife almak ve bunu sömürmekte başka ne...
Güya müslüman genç beyler günaha girmemek için kız arkadaşlarıyla dini nikah yapmak istiyorlar. Kızlarda aynı gerekçe ile bunu kabul ediyor. Tabi bu insanların karşılıklı olarak birbirlerini ve kendilerini kandırmaktan başka birşey değil. Ölçülü yaşayın illa daha birbirinizi tanıma safhasında olduğunuz kişi ile sınırları aşmak zorundamısınız. Madem günaha girmek istemiyorsunuz günaha girecek duruma getirmeyin olayı. Önüne gelenle çık dini nikah yaptır kendini kandır. sonrada orada burada insanlara başka insanlara dil uzat. başkalarının inançlarını yadırga, onlaral ilgili cenetlik mi cehennemlik mi hüküm ver.... sen yaparsan günah zina ben yaparsam bişey yok....neden!!!! çünkü ben bir yerlerde gizli saklı kimsenin haberi olmadan dini nikah yaptırdım...olur!!! sen sadece kendini kandırırsın başka kimseyi değil.
Resmi nikah olmadan dini nikahın bir hükmü olduğunu zannetmiyorum. Nikah aleni olmalıdır. Kendimizi kandırmaktan vazgeçelim
|
Yukarı dön |
|
|
|
|