Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamlar,
Kanmamanın ve kandırılmamanın tek yolu din konusunda kişi veya din adamı merkezli değil kanıt merkezli olmaktır. Sapasağlam ve doğruluğundan emin olduğumuz tek kanıt Kuran’dır.
Dünyada İslam adı altında o kadar çok grup, mezhep, cemaat vardır ki, bunlar binleri, milyonları bulabilir. Birinin helal dediğine biri haram der, biri mekruh der. Hangisi doğruyu söyler? Hangisi doğrudur? Allah ne diyorsa işte doğru odur.
Allah’ın ne dediği de Kuranda yazılıdır.
İnsanların en büyük çıkmazı, Kuran’ı arka plana atmaları, ondan dini öğrenmek yerine sadece bir sevap kazanma aracı olarak görmeleridir.
Onlara göre Kuran çok yüce, çok büyük bir kitaptır. O kadar büyüktür ki, masanın üzerinde duramaz, duvara asmak gerekir. O kadar yücedir ki, onu kimse anlayamaz, onun içindeki her kelimenin onlarca yüzlerce anlamı vardır. Onu belden aşağı tutmamak gerekir, saygısızlık olur. Ona abdest almadan dokunmamak gerekir, dikkat edin çarpılabilirsiniz.
Bunların anlamı şudur: Onu hayatınızın içine sokmamanız gerekir, onu sizden, hayatınızdan uzak tutun.
Artık Kuran öğrenmenin anlamı Arapça kelimelerin okunuşunu öğrenmek halini almıştır. Kuran okumanın anlamı, onu anlamadan, arapça olarak ve belli bir nağmeyle okumak olmuştur. Böyle yaparsanız sevap kazanırsınız, 2 ayet okursanız 5 sevap, 10 ayet okursanız 20 sevap… İçinde yazılanları anlayacaksın da ne olacak, ne kârın var? Anlayınca ne kadar sevap kazanacaksın ki?
Allah bize “yalan söylemeyin” demişse, onu anlayıp yalan söylemeyelim diye demiştir. O sözcükleri okuyup sevap kazanalım diye değil.
Peki dini nerden anlayacaksın? İbadetlerini neye göre yapacaksın? “Şurda bir alim var, onu izlesen, onun dediklerini yapsan sana yeter. O derse doğru der. Yanlışsa günahı onun boynuna” Ya da “ şu kişinin kitabını oku, ilmihal kitaplarını oku, …. …”
Bu mantıkla hareket edildiğinde İslam adı altında yüzlerce, binlerce dinler meydana gelmektedir. Din konusunda her kafadan bir ses çıkmaktadır.
Peki bu durum sadece Müslümanlarda mı vardır? Hayır, Hıristiyanlarda da durum böyledir, Musevilerde de. Onlar da kendi kitaplarını bir kenara bırakarak dinde hahamlarını ve rahiplerini kaynak olarak görmektedirler.
Allah bu duruma şöyle işaret etmektedir:
9Tevbe/31: Onlar, Allah'ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini, bir de Meryem oğlu Mesih'i rabler edindiler. Oysa ki, hepsi ancak bir ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı ki, O'ndan başka hiçbir ilah yoktur; O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır.
İkinci ve en önemli sorulardan biri de şu: Biz kuran okuduğumuz zaman, temel kaynak olarak sadece Kuranı gördüğümüz zaman Peygamberi arka plana mı atmış oluruz?
1-Birincisi Allah bizden Peygamberler arasında ayrım yapmamamızı istemiştir.
2Bakara/286: Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. «Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır» dediler.
2-İkincisi, Kuran okuyan hatta bırakın okumayı azıcık göz atan biri bile şunu bilir: Kuran’ın yarısından fazlası peygamberin hayatlarından ve onların yaşadığı ibret verici olaylardan örneklerle doludur. Dolayısıyla Kuran okuyup ona inanan bir kimse peygamberi geri plana itemez.
3-Üçüncüsü, toplumda peygamberle ilgili karşı çıkılan nokta ona iftiralar düzülmesiyle ilgilidir. Şu anda eğer incelediyseniz bilirsiniz, hadis kitaplarında peygamberin adı kullanılarak, kadınları küçümseyici, akla, mantığa, Allah’ın kitabına sığmayacak ifadelere ve hükümlere yer verilmiştir. Oysa bunların hiçbir dayanağı yoktur. Peygamberler insanları hep doğruya, Allah’ın yoluna, Allah’ın kitabına çağırmıştır. Onlara yapılabilecek en kötü şey onların adını kullanarak insanları yanlışa sürüklemek olur.
Peki hadis kitaplarında hiç mi doğru şeyler yoktur? Elbette ki çok doğru güzel şeyler de var. Her kitapta doğru, güzel şeyler olabilir, onlara uyulması da gerekir. Dinle ilgili Kurana uygun her söz doğrudur, onla çelişen her sözde yanlıştır, yalandır. Ama bir kitabın dinde kaynak olabilmesi için içindekilerin tamamıyla doğru ve Allah’tan olduğunu bilmemiz gerekir. Nitekim, hadis savunucuları bile sahih olmayan, uydurma hadislerin varlığına dikkati çekmektedir. Doğru hadisleri de bulmanın yolu onları kuran süzgecinden geçirmekle mümkündür.
|